Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Yargitay Karari Ariyorum

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 14-12-2011, 11:32   #1
AV.ŞEYMA

 
İnceleme Yargitay Karari Ariyorum

HERKESE MRH
Elektirk çarpması sonucu müvekkilim kolunu ve bacağını kaybetti. Bizde müvekkil adına işvereni ve tedaş genel müdürlüğüne karşı dava açtık. Dava açmadan evvel yaptığım bir araştırma sonucunda özel eletirk dağıtım şirketinde halen payı olan tedaş genel müdürlüğününde dava da hasım olabileceğine dair Yargıtay Hukuk Genel Kurulu na ait bir karar görmüştüm.Ancak bu kararı daha sonra bulamadım . Eğer bu husustaki karar hakkında bilgisi olan arkadaşlar var ise yardımcı olursanız sevinirim.
Old 14-12-2011, 11:54   #2
emi_shn

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas: 2010/4-115
Karar: 2010/129
Karar Tarihi: 03.03.2010
 
HAKSIZ EYLEM NEDEN
İYLE MANEVİ TAZMİNAT DAVASI - TEMSİLCİDE YANILMANIN SONRADAN DÜZELTİLEBİLECEĞİ - HASIMDA YANILMADA OLDUĞU GİBİ DAVANIN REDDİ SONUCUNU DOĞURMAYACAĞI
ÖZET: Yarg

ıtay'ın istikrar kazanmış uygulamalarına göre, davacı, temsilcideki yanılmayı sonradan düzeltebilir. Temsilcide yanılmanın hukuki yaptırımı, hasımda yanılmada olduğu gibi, davanın reddi gibi ağır bir sonuç doğurmaz. Gerçek temsilci belirlenip dava dilekçesi tebliğ edilerek, onun huzuru ile yargılamaya devam edilmesi zorunludur.
(3460 S. K. m. 1, 26) (440 S. K. m. 1, 2, 11) (4628 S. K. m. 1, 2, 3) (4046 S. K. m. 4) (233 S. KHK. m. 1, 16)
Dava: Taraflar aras
ındaki davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Erbaa Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 31.03.2008 gün ve 2007/223 E., 2008/122 K. sayılı kararın incelenmesinin davacılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 22.01.2009 gün ve 2008/10005 E., 2009/782 K. sayılı ilamı ile;
(

… Dava, haksız eylem nedeniyle uğranılan zararın tazminine ilişkindir. Mahkemece dava husumetten reddolunmuş, kararı davacılar temyiz etmişlerdir.
Davacı yan, elektrik çarpması nedeniyle uğranılan manevi zararın Tedaş Genel Müdürlüğü tarafından ödenmesi için bu davayı açmıştır.
Davalı Genel Müdürlük, olayın lisanslı olarak elektrik dağıtımı yapan Çamlıbel Elektrik Dağıtım AŞ'nin dağıtım sahasında meydana geldiğini; kendisine husumet düşmeyeceğini savunmuştur.
Mahkemece, Çamlıbel Elektrik Dağıtım A.Ş'nin ayrı bir tüzel kişiliği bulunduğu ve temsil ilişkisi olmadığı gerekçesiyle dava husumetten reddedilmiştir.
Dosyadaki belgelerden her ne kadar, haksız eylemin gerçekleştiği yerde elektrik dağıtım ve perakende satış faaliyetinde bulunmak lisansının dava dışı Çamlıbel Elektrik Dağıtım A.Ş'ye verildiği anlaşılmakta ise de, bu şirketin sermayesinin tamamı Tedaş'a aittir. Şu durumda davanın temsilcide yanılma suretiyle Tedaş Genel Müdürlüğü'ne açıldığı kabul edilmek, gerçek temsilciye tebligat çıkartılıp davaya katılımını sağlayarak yargılamaya devam olunması gerekirken davanın husumetten reddi doğru görülmemiş bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir...),
Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Karar: Dava, haksız eylem nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkin olup; husumet Tedaş'a yöneltilmiştir.
Davalı Tedaş vekili, olayın dava dışı Çamlıbel Elektrik Dağıtım A.Ş.'nin lisanslı olarak elektrik dağıtımını üstlendiği Tokat'ta meydana geldiğini, kendilerine husumet yöneltilemeyeceğini ifadeyle, husumet itirazında bulunmuştur.
Mahkemece, davalı Tedaş'ın husumet itirazı kabul edilerek, husumetin Tedaş'a yöneltilemeyeceği, ayrıca Çamlıbel Elektrik Dağıtım A.Ş'nin ayrı bir tüzel kişiliği bulunup, aralarında temsil ilişkisinin de olmadığı gerekçesiyle, dava husumetten reddedilmiştir.
Özel Dairece; hüküm yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmuş, yerel mahkemece ilk hükümde direnilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Bozma ve direnme kararlarının kapsamına göre husumetin dava dışı Çamlıbel Elektrik Dağıtım A.Ş.'ye yöneltilmesi gerektiği hususunda Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davalı Tedaş ile dava dışı Çamlıbel Elektrik Dağıtım A.Ş arasında temsil ilişkisi bulunup bulunmadığı; varılacak sonuca göre Çamlıbel Elektrik Dağıtım AŞ'nin davaya katılımı sağlanarak davaya devam olunup olunamayacağı, noktasında toplanmaktadır.
Uyuşmazlığın çözümüne yönelik olarak öncelikle, Kamu İktisadi Teşebbüslerinin ve buna bağlı olarak da Tedaş'ın tarihi geçmişinin ortaya konulması; ardından da konuya ilişkin yasal mevzuatın irdelenmesinde yarar vardır:
Türkiye Cumhuriyeti ilk kuruluş yıllarında faaliyetlerine ekonomi alanına yaydıkça bu sahalarda yalnız düzenleyici ve denetleyici faaliyetleriyle kalmayıp aktif bir vaziyete geçerek Türkiye'de sermaye birikiminin sağlanması amacıyla bir müteşebbis gibi hareket etmeye başlamıştır. Evvelce eşine rastlanmayan bir takım teşekkül ve müesseseler oluşturmuştur. Osmanlı İmparatorluğunda bu nevi müesseslerden Emniyet Sandığı ile Ziraat Bankası mevcut iken Cumhuriyet ile birlikte Sümerbank, Etibank, Denizbank, Devlet Ziraat İşletmeleri kurulmuştur.
Türkiye'de İktisadi Devlet Teşekkülleri tabiri ilk kez 17 Haziran 1938 tarihinde çıkarılan <Sermayesinin Tamamı Devlet Tarafından Verilmek Sureti ile Kurulan İktisadi Teşekküllerin Teşkilatı ile İdare ve Murakebeleri Hakkında> 3460 sayılı Kanun 1. maddesi ile ortaya atılmıştır. Bu Kanunun 26. maddesinde kanun hükümlerine tabi teşekküllerin, ellerinde bulunan teşebbüsleri hususi hukuk hükümlerine göre idare edilmek ve kendilerine bağlı olmak ve hükmi şahsiyeti haiz bulunmak üzere kurulacak sınırlı sorumlu müesseselere devretmeye mecbur oldukları belirtilmiştir.
Aynı konuları düzenleyen ve 3460 sayılı Yasadan sonra 21 Mart 1964 tarihinde yürürlüğe giren 440 sayılı <İktisadi Devlet Teşekkülleriyle Müessesleri ve İştirakleri Hakkında Kanun>un 1. maddesinde <İktisadi Devlet Teşekküllerinin, sermayelerinin yarısından fazlasının tek başına veya birlikte Devlete (Genel ve Katma Bütçeli İdarelere) ve İktisadi Devlet Teşekküllerine ait olup, İktisadi alanda ticari esaslara göre faaliyet göstermek üzere kurulan ve kuruluş kanunlarında bu kanuna tabi olacakları belirtilen teşebbüsler> olarak tarif edilmiştir. Kanunun 2/A bendinde bu teşekküllerle müessese ve iştiraklerinin karma ekonominin kurallarına ve ekonomik gereklere uygun olarak yönetilmelerine karlılık ve verimlilik anlayışı içinde çalışmak ve sermaye birikimine yardım etmek suretiyle daha fazla yatırım kaynağı yaratmalarının amaçlandığı belirtilmiştir.
Kanunun 11. maddesinde teşekküllerin işletmelerini kendilerine bağlı, tüzel kişiliği haiz müesseeler olarak teşkilatlandırmaya mecbur oldukları ve kurulacak müesseselerin ticaret unvanı alıp ticaret siciline tescil edilecekleri ve Limitet veya Anonim şirket halinde teşkilatlanabilecekleri düzenlenmiştir.
Halen yürürlükte bulunan ve Resmi Gazetenin 14.12.1984 gün ve 18435 sayılı mükerrer sayısında yayınlanan ve ceza hükümleri hariç yayınlandığı tarihte yürürlüğe giren <Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (233 sayılı KHK)> KİT adı verilen Kamu İktisadi Teşebbüslerini iki gruba ayırmıştır.
1- İktisadi Devlet Teşekkülleri; Sermayesinin tamamı Devlete ait, iktisadi alanda ticari esaslara göre faaliyet göstermek ve hususi hukuk hükümlerine tabi olmak üzere bu teşekküllerin oluşturulduğu,
2- Kamu İktisadi Kuruluşları; Sermayesinin tamamı Devlete ait olan ve tekel niteliğindeki mallar ile temel mallar ve hizmetler üretmek, pazarlamak üzere kuruldukları açıklanmıştır.
İktisadi Devlet teşekküllerinin ticaret şirketleri gibi verimlilik ve karlılık ilkeleri doğrultusunda çalışacakları vurgulanmıştır (233 sayılı KHK 1/2md. B bendi).
233 sayılı KHK'de Teşebbüslerin Kuruluş ve müesseseler biçimde teşkilatlanacakları açıklandıktan sonra 16. maddesinde kurulacak müesseselerin statülerini ve unvanlarını ticaret siciline tescil ve ilan ettirecekleri, bunların özel hukuk hükümlerine tabi olacakları, sorumluluklarının sermayeleri ile sınırlı oldukları, Genel Muhasebe Kanunu ile İhale Kanunu hükümlerinin bunlara uygulanmayacakları, Sayıştay denetimine tabi bulunmadıkları kanunda yer almıştır.
Yeri gelmişken, TEDAŞ (Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş.) ana statüsü irdelenmeli ve somut olay yönünden değerlendirilmelidir:
Türkiye Elektrik Kurumu 233 sayılı KHK.nin verdiği yetki ile Resmi Gazetenin 9 Kasım 1984 sayısında yayımlanan ana statü ile kurulmuş olup, statünün 3.maddesinde kurumun (Tüzel kişiliğe sahip, faaliyetlerinde özerk, hususi hukuk hükümlerine tabi ve sorumluluğu sermayesi ile sınırlı bir Kamu İktisadi Kuruluşu olduğu açıklanmıştır. 12.8.1993 gün ve 93/4789 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile Türkiye Elektrik Kurumu (TEK), Türkiye Elektrik Üretim, İletim A.Ş. (TEAŞ) ve Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş. (TEDAŞ) unvanı ile İktisadi Devlet Teşekkülü oluşturulmuştur. Kanun koyucu bununla da yetinmemiş (TEAŞ) denen kurumu 3 ayrı kuruluş haline getirmiş ve bu 3 kuruluş özelleştirilmek suretiyle sermayeleri halka sunulmuştur.
TEDAŞ ana statüsünün <Teşekkül'ün Amaç ve Faaliyet Konuları> başlıklı 4.maddesinde; teşekkülün elektrik dağıtımı, ticareti, elektriğin dağıtımı için gereken her türlü etüd projeler ile inşaat ve tesisleri yapmak, elektrik atış tarifelerinin belirlenmesini sağlamak, Müessese ve Bağlı Ortaklıkların bütçeleri ile fiyat, tarife ve yatırımlarının genel ekonomi ve enerji politikalarına uyumunu sağlamak olarak tanımlanmış ayrıca son cümlede bu amaç ve faaliyetlerini doğrudan doğruya, <İşletme>, <Bağlı Ortaklık>, <İştirak> ve diğer birimler eliyle yerine getireceğini söylemiştir.
Yüksek Planlama Kurulu'nun 17.03.2004 tarih ve 2004/3 sayılı Kararı ile kabul edilmiş olan <Elektrik Enerjisi Sektörü Reformu ve Özelleştirme Strateji Belgesi>nde yer alan eylem planı çerçevesinde Türkiye Elektrik Dağıtım AŞ.'nin özelleştirme hazırlık çalışmaları sürdürülmekte olup, bu kapsamda söz konusu Yüksek Planlama Kurulu kararı ekinde yer alan 21 adet görev bölgesinin şirketleştirilmesi ile ilgili olarak, 4046 sayılı Kanunun 4. maddesi çerçevesinde 14 adet şirket kurulduğu, Sivas Ticaret Sicil Memurluğu'nun 10630 sırasında kayıtlı Çamlıbel Elektrik Dağıtım A.Ş'nin, Sivas, Tokat, Yozgat il sınırları dahilinde, elektrik enerjisinin dağıtımı, perakende satışı ve satış hizmeti faaliyetlerini yürütmek amacıyla kurulduğu, kuruluş kararının 28 Mart 2005 tarihli ticaret sicil gazetesinde yayınlandığı, şirketin amaç ve faaliyet konuları başlıklı 3. maddesinin C bendinde, elektrik dağıtım tesislerini kurmak, işletmek amacının da bulunduğu, Ticaret Sicil Gazetesinin 4.1.2006 tarih ve 6467 sayısında yayımlanan Sivas Ticaret Sicil Memurluğunun ilanında; Çamlıbel Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi (ÇEDAŞ) 26.12.2005 gün ve 13-89 sayılı yönetim kurulu kararı ve TEDAŞ Genel Müdürlüğü'nün 20.12.2005 tarih ve 9741 sayılı yazısı gereğince; Türkiye Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi Genel Müdürlüğü Dağıtım Şirketleri Yönergesi'nin yürürlük kazanması nedeniyle, Çamlıbel Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi bünyesinde faaliyet gösteren Sivas, Tokat ve Yozgat Müessese teşkilatlarının tüzel kişiliklerinin sona erdirilerek il müdürlüklerine dönüştürülmesi için gerekli tescil işlemlerinin 31.12.2005 tarihi itibariyle gerçekleştirilmesine, karar verildiği, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından ise 1.9.2006 tarihinden itibaren 30 yıl süre ile, Tokat il sınırları içerisinde elektrik dağıtım ve perakende satış görevinin Çamlıbel EDAŞ'a verildiği anlaşılmıştır.
4628 Sayılı Elektrik Piyasayı Kanunu'nun, <Amaç, Kapsam ve Tanımlar> başlıklı 1. maddesinde; elektriğin, yeterli, kaliteli, sürekli, düşük maliyetli ve çevre ile uyumlu bir şekilde tüketicilerin kullanımına sunulması için rekabet ortamında özel hukuk hükümlerine göre faaliyet gösterebilecek, mali açıdan güçlü, istikrarlı ve şeffaf bir elektrik enerjisi piyasasının oluşturulması ve bu piyasada bağımsız bir düzenleme ve denetimin sağlanması belirlenmiştir. Aynı madde ile, TEDAŞ'ın, Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş'ni, Kurum ise , Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu olarak tanımlanmıştır. Yine aynı maddenin 22. bendinde, dağıtım şirketi, belirlenen bir bölgede dağıtım ve perakende satış faaliyeti ile iştigal eden tüzel kişi olarak tanımlanmıştır.
4628 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu'nun 2. maddesinde, elektrik piyasası faaliyetleri, bu kanun hükümlerine göre piyasada faaliyet gösterecek tüzel kişilerin üretim, iletim, dağıtım, toptan satış, perakende satış faaliyetleridir, şeklinde tanımlanmıştır. Aynı madde ile piyasada faaliyet gösterebilecek özel hukuk hükümlerine tabi tüzel kişilerin, Türk Ticaret Yasası hükümlerine göre, anonim şirket veya limitet şirket olarak kurulmaları koşul olarak öngörülmüş, elektrik enerjisi dağıtım faaliyetlerinin, dağıtım şirketleri tarafından lisanslarında belirtilen bölgelerde yürütüleceği hüküm altına alınmıştır. Aynı maddeye göre, bu işlemler için lisans alınması zorunludur.
Aynı kanunun 3. maddesinde lisansın kurum tarafından verileceği hükme bağlanmıştır.
Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinin, 6467 Sayısında yayımlanan ilana göre; Çamlıbel Elektrik Dağıtım A.Ş., Sivas, Tokat ve Yozgat illerinde elektrik dağıtım ve perakende satış faaliyetinde bulunmak üzere kurulmuş ve bu şirkete EPDK tarafından 1.9.2006 tarihinden itibaren 30 yıl süre ile elektrik, dağıtım ve perakende satış faaliyetinde bulunmak üzere lisans verilmiştir.
4628 Sayılı Kanuna dayalı olarak çıkartılan <Elektrik Piyasası Yönetmeliğinin> 24. maddesinde, dağıtım şirketine, lisans kapsamındaki dağıtım bölgesinde elektrik dağıtım sistemine girişinden, tüketim noktalarına iletilmesine kadar olan tüm aşamalarda enerji akışının gerçek zamanlı olarak izlenmesi, sisteme ilişkin ihtarların alınması ve sonuçlandırılması ve koruyucu bakım onarım hizmetlerinin planlanması ve uygulanması konularında gerekli iletişim alt yapısını kurma sorumluluğu yüklenmiştir.
Buraya kadar yapılan açıklamalardan görüldüğü üzere, somut olayın nitelendirilmesinde ve hukuki ilişkilerin çözümlenmesinde, TEDAŞ ve ÇEDAŞ'ın tabi oldukları kural ve işlemler yönünden iç içe geçmiş ve birbiri ile çok yakın irtibatlı olan mevcut konumlarının irdelenmesinde fayda bulunmaktadır:
Somut olayda, davanın açılmasına sebep olan olay (haksız eylem), 28.05.2007 tarihinde Tokat ili sınırları içerisinde meydana gelmiştir. Olayın meydana geliş şekli ve yeri itibari ile sorumluluğun dava dışı Çamlıbel Elektrik Dağıtım A.Ş.'ne ait olduğu hususunda hiçbir tereddüt bulunmamaktadır.
Ne var ki davacı davasını, dava dışı şirketle hukuki bağı bulunan TEDAŞ'a yöenltmiş; bu davalı tarafından husumet itirazında bulunulmuştur.
Gerçekten, Çamlıbel Elektrik Dağıtım A.Ş., TEDAŞ Genel Müdürlüğünden ayrı bir tüzel kişiliğe sahiptir. Elektrik hizmeti ile ilgili ana kuruluş, TEDAŞ'tır. Ancak, hizmetin kolaylıkla, daha etkin ve kaliteli yürütülebilmesi için bölgeler ve bu bölgelerde yine sermayesinin tamamının TEDAŞ'a ait olduğu tüzel kişilikler oluşturulmuştur.
Şu hale göre; sözü edilen iki şirketin ayrı tüzel kişilikleri bulunduğunda kuşku ve duraksama yoktur.
Ne var ki, her iki tüzel kişi mahkemede aynı avukat tarafından temsil edilmiş olup, ÇEDAŞ'ın sermayesinin tamamı da TEDAŞ'a aittir. Ayrıca elektrik dağıtım hizmeti ve her iki tüzel kişinin tarihsel gelişimi içerisinde, mevzuatta ve kurumların yapısında sürekli değişim olmuştur.
Tüm bu hususlar birlikte dikkate alındığında, böyle durumlarda husumetin yönetilmesindeki yanılgının gerçekte hasımda değil temsilcide hata olduğunun kabulü gerekir.
Davacının gerçek amacının elektrik dağıtım, bakım ve onarım hizmetini veren tüzel kişiliğe karşı dava açmak olduğu, bu kadar iç içe geçmiş mevzuat ve kurumların değişimi karşısında bu temsilciyi TEDAŞ zannetmesinin mümkün olduğu belirgindir. O halde mevzuattaki ve kurumlar arasındaki ilişkilerdeki girift ve karmaşık görev ve sorumluluk dağılımının bilinmesinin vatandaştan beklenemeyeceği açıktır.
Yargıtay'ın istikrar kazanmış uygulamalarına göre, davacı, temsilcideki yanılmayı sonradan düzeltebilir. Temsilcide yanılmanın hukuki yaptırımı, hasımda yanılmada olduğu gibi, davanın reddi gibi ağır bir sonuç doğurmaz. Gerçek temsilci belirlenip dava dilekçesi tebliğ edilerek onun huzuru ile yargılamaya devam edilmesi zorunludur. Eş söyleyişle, bu gibi durumlarda, gerek teori ve gerekse kararlık kazanmış olan yargısal uygulamaya göre, verilecek ara kararıyla durumun belirtilmesi ve davanın doğru hasma yöneltilmesi için davacıya imkan sağlanması gerektiği kabul edilmektedir. Usul ekonomisi açısından da bu eksikliğin açıklandığı şekilde halledilmesi gerekmektedir.
Sonuç itibariyle mahkemece yapılacak iş; davanın, temsilcide yanılgı nedeniyle Tedaş Genel Müdürlüğü'ne yöneltildiğinin kabulü ile davacının davasını gerçek temsilci durumundaki Çamlıbel Elektrik Dağıtım A.Ş.'ye yöneltmesinin sağlanması; bu temsilciye davetiye tebliği ile davaya katılma ve kendisini savunma olanağı verilmesi, böylece husumete ilişkin eksik tamamlanarak yargılamaya devam edilmesi olmalıdır.
O halde, aynı yöne işaret eden ve Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire Bozma kararına uyulmak gerekirken, yanılgılı gerekçe ile önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırı olup; kararın bozulması gerekir.
Sonuç: Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.un 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının iadesine, 03.03.2010 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
Sinerji Mevzuat ve
İçtihat Programı
Old 14-12-2011, 11:58   #3
emi_shn

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
4.Hukuk Dairesi
Esas: 2002/11198
Karar: 2003/1409
Karar Tarihi: 06.02.2003
 
TAZM
İNAT DAVASI - HAKSIZ EYLEM - ELEKTRİK ÇARPMASI SONUCU YARALANMA - TÜZEL KİŞİLİK VE TARAF EHLİYETİ - ÖNEL VERİLEREK DAVETİYE ÇIKARILMASI
ÖZET:

İktisadi Devlet Teşekküllerine bağlı müesseselerin tüzel kişiliği ve taraf ehliyeti vardır. Bu nedenle müessese ile ilgili davaların müessese tarafından veya ona karşı açılması gerekir. Müessese ile ilgili bir dava teşekküle karşı açılırsa hasımda değil hasmın temsilcisinde yanılma söz konusudur. Bu durumda yerel mahkemece yapılacak iş davacıya gerekli önel verilip gerçek temsilciye davetiye çıkarılması ve onun huzuru ile yargılama yapılmasının sağlanması ve sonucuna göre karar vermektir.
(233 S. KHK m. 15, 16)
Davac
ı Yılmaz Köksal vekili Avukat Edip Aslan tarafından, davalı TEDAŞ Genel Müdürlüğü aleyhine 15.1.2002 gününde verilen dilekçe ile haksız eylem nedeniyle tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın husumet nedeniyle reddine dair verilen 23.5.2002 günlü kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, haksız eylem nedeniyle tazminat istemine ilişkindir. Davacı, davalı TEDAŞ Genel Müdürlüğü'nün sorumluluğunda bulunan trafoda gerekli önlemlerin alınmaması nedeniyle elektrik çarpması sonucu yaralanmasından dolayı maddi ve manevi tazminat isteminde bulunmuştur. Davalı TEDAŞ Genel Müdürlüğü dava konusu olayın 233 sayılı KHK' nin 15 ve 16. maddeleri gereği ayrı tüzel kişiliği bulunan Kırşehir Elektrik Dağıtım Müessese Müdürlüğünün faaliyet alanıyla ilgili olması sebebiyle husumet nedeniyle davanın reddini savunmuştur. Yerel mahkemece dosyada mevcut bilgi ve belgelere göre 29.12.1999 tarihli Türkiye Ticaret Sicil Gazetesine göre Kırşehir Elektrik Dağıtım Müessesesinin TEDAŞ Genel Müdürlüğünden ayrı bağımsız, özerk ve tüzel kişiliğe haiz bir kuruluş olup davanın müessese müdürlüğü aleyhine açılması gerektiği gerekçesiyle TEDAŞ Genel Müdürlüğü hakkındaki davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmiştir.
İktisadi Devlet Teşekküllerine bağlı müesseselerin tüzel kişiliği ve taraf ehliyeti vardır. Bu nedenle müessese ile ilgili davaların müessese tarafından veya ona karşı açılması gerekir. Müessese ile ilgili bir dava teşekküle karşı açılırsa hasımda değil hasmın temsilcisinde yanılma söz konusudur. Bu durumda yerel mahkemece yapılacak iş davacıya gerekli önel verilip gerçek temsilciye davetiye çıkarılması ve onun huzuru ile yargılama yapılmasının sağlanması ve sonucuna göre karar vermektir. Davacı vekili tarafında 23.5.2002 tarihli oturumda hasının temsilcisinde yanılma nedeniyle Kırşehir Elektrik Dağıtım Müessese Müdürlüğüne tebligat çıkarılması için süre istenmesine rağmen yukarıda açıklanan şekilde işlem yapılmaksızın davanın husumet nedeniyle reddedilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:Temyiz olunan kararın açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 6.2.2003 gününde oybirliği ile karar verildi.(¤¤)
(KAYNAK :Av.Talih UYAR)
Sinerji Mevzuat ve
İçtihat Programı
Old 14-12-2011, 12:55   #4
AV.ŞEYMA

 
Varsayılan

SAYIN MESLEKTAŞLARIM;
Verdiğiniz bilgiler için çok teşekkür ederim. Bana çok faydalı oldu. Ancak ben halen genel müdürlüğün bölgemizde bulunan dağıtım şirketine olan ortaklık payından dolayı davada husumet olabileceğini düşünüyorum.Bu kararı aramaya devam edeceğim. Eğer bu hususta bilgi sahibi olur iseniz tekrar yardımlarınızı beklerim.Saygılarımı sunuyorum.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Yargitay Karari Ariyorum... av.d.d Meslektaşların Soruları 3 20-10-2015 14:40
Yargitay Karari Ariyorum Pınar Meslektaşların Soruları 6 12-05-2010 21:42
Yargitay Karari Ariyorum avsulesahin Meslektaşların Soruları 5 05-05-2010 16:52
Yargitay Karari Ariyorum Av.Ayşegül Çoban Meslektaşların Soruları 3 11-06-2009 17:03
Yargitay Karari Ariyorum... radikal Meslektaşların Soruları 1 25-04-2008 12:47


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05913091 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.