Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Terditli taleplerden biri yönünden derdestlik durumu?

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 17-05-2014, 15:50   #1
advokat34

 
Varsayılan Terditli taleplerden biri yönünden derdestlik durumu?

Merhaba.
Terditli olarak açılan davada taleplerden ilki, tapu iptali ve tescil iken ikinci talep ise, ilk talebin mümkün olmaması halinde taraflar arasında düzenlenen protokole ve fiili kullanım durumuna göre, kat mülkiyeti tesisi suretiyle ortaklığın giderilmesi talebidir.
Mahkeme ilk talebin şartlarının mevcut olmadığını ve ikinci talebin ise sulh hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiği gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir.
davalı tarafın temyizi üzerine Yargıtay, ilk talebin şartlarının oluşmadığı, diğer taraftan açılmış bir ortaklığın giderilmesi davası da bulunmadığından dolayı esastan red kararı verilmesi gerekir demiştir.
Bu dosya, karar düzeltme nedeniyle hala derdesttir. Diğer taraftan sulh hukukta kat mülkiyeti tesisi suretiyle ortaklığın giderilmesi davası açılmıştır.
1- Davalı tarafça derdestlik itirazında bulunulmuştur. İlk davanın asıl talebi tapu iptali ve tescil idi, tali talep olarak sonradan kat mülkiyet tesisi suretiyle ortaklığın giderilmesi istenmiştir. Bu durumda derdestlik şatları oluşmuş mudur? Her ne kadar maddi vakıaları aynı olsa da hukuki sebepler farklıdır.
2- İkinci davada henüz ön inceleme duruşması yapılmamıştır. Mahkeme bu konuda karar vermeden önce, ilk davanın tali olan ikinci talebinden feragat edilmesi halinde, ortada derdest bir durum kalmayacağından, ikinci davayı bu yolla kurtarma imkanı var mıdır? Ayrıca dava değeri oldukça yüksek olduğundan, ilk davanın sadece ikinci talebinden bu aşamada feragat durumunda,karşı vekalet ücreti nasıl olur?
3- İkinci davayı kurtarmanın ve ilk davanın yüksek olan vekalet ücretinden kurtulmanın yolu var mıdır? Bu konuda görüş ve deneyimlerini paylaşacak herkese şimdiden teşekkür ederim.
Old 19-05-2014, 09:35   #2
Bronz Atlı

 
Varsayılan

Her ne kadar ilk davada terditli talep olarak yer alsa da aynı hususta açılan ikinci davada açısından bu terditli talebin derdestlik teşkil edeceğini düşünüyorum. Çünkü Yargıtay kararı sonrasında o talep hakkında esasa girme ihtimali mevcuttur. Bu nedenle ikinci davanızın dava şartı nedeniyle reddi gerekmektedir.
Feragat ile ilgili olarak da, siz feragati yaparsınız. Bu talebiniz üzerine verilecek kararın kesinleşmesi gerekeceğinden, ikinci davayı açtığınız mahkemeye HMK 115/2'ye göre noksanlığın giderilmesi için süre talep edersiniz. O verilen sürede kesinleşmeyi sağlayabilirseniz usul ekonomisi açısından ikinci davanızın görülebileceğini düşünüyorum.
Old 19-05-2014, 17:42   #3
advokat34

 
Varsayılan

Sayın Bronz Atlı cevabınız için teşekkür ederim. Merak ettiğim şey, ilk davada ikinci talepten feragat halinde dava değerine göre nisbi vekalet ücreti çıkar mı? Çünkü dava değeri yüksek olduğu için vekalet ücreti sıkıntısını nasıl aşarız?
Old 19-05-2014, 19:25   #4
Av. Murat ÇETİN

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan advokat34
Sayın Bronz Atlı cevabınız için teşekkür ederim. Merak ettiğim şey, ilk davada ikinci talepten feragat halinde dava değerine göre nisbi vekalet ücreti çıkar mı? Çünkü dava değeri yüksek olduğu için vekalet ücreti sıkıntısını nasıl aşarız?

Feragatın kesin kükmün sonuçlarını doğurduğunu unutmamak gerekir. "Kesin hükmün sonuçlarını doğurmak" bir yönüyle davanın esastan reddi demektir ki, bu da nisbi vekalet ücretini gerektirir.
Old 19-05-2014, 19:28   #5
denizizm

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
14. Hukuk Dairesi

Esas: 2005/4393
Karar: 2005/8492
Tarih: 29.09.2005

ÖZET: -

( - )

KARAR METNİ:
YARGITAY İLAMI

Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 14.3.2003 tarihinde verilen dilekçe ile tapu iptali tescil veya alacak istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın alacak yönünden kabulüne dair verilen 25.5.2004 tarihli hükmün Yargıtay'ca tetkiki davacı vekili ve davalılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

KARAR

Davada; davalılardan Nimet Durmaz adına dava dışı Duygu Kent Konut Yapı Kooperatifindeki hissesinin 01.12.2001 gününde satıldığını iddia eden davacı, bu devir işlemi sebebiyle davalılara toplam 11.267.000.000TL ödeme yaptığını, davalı Nimet'e ilişkin kooperatif hissesinin hükmen adına tescilini, olmadığı takdirde yapılan ödemeler toplamı 11.267.000.000TL'nin davalılardan tahsilini istemiştir.

Davalılar, davacıya kooperatif hisse devri yapmadıklarını, davacı ödemelerinin de hisse devri sebebiyle değil, kendilerine ilişkin 3 parsel s. taşınmazın davacıya satılması nedeniyle olduğunu, davanın reddini savunmuş; Mahkemece, davacının tescil isteminin reddine, 11.267.000.000 TL'nin dava gününden faiziyle davalı Nusret Durmaz'dan tahsiline, işlemiş faiz alacağı 7.344.401.250 TL'nin davalı Nusret'ten alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hükümü taraflar temyiz etmiştir.

1- Yukarda vurgulandığı üzere, davalılar davacıların yaptığı ödemelerin kooperatif payı satışından değil, taşınmaz mal satışından kaynaklandığını savunmuştur. Davalıların bu beyanı ikrar niteliğindedir. Ancak davalıların ikrarında ilave ettiği vaka ile ikrar ettiği vaka arasında bir bağlantı bulunmamaktadır. Bu gibi bileşik ikrarda hasmın ikrar ettiği olaylar için (yapılan ödemelerin kabulü) davacının ispat yükü kalkar ise de, ikrar eden lehine sonuç meydana getirecek yeni bir olay (taşınmaz mal satışı) ileri sürüldüğünden, ikrarda bulunan davalının bu savunmasında geçen olayları kanıtlaması gerekir. Davalıların savunmalarında ileri sürdükleri 3 parsel s. taşınmazın resmi senedi dosya arasına alınmış, taşınmazın 1.500.000.000TL bedelle davalı Nusret ve dava dışı Şeref Durmaz tarafından davacıya 17.01.2000 gününde satıldığı anlaşılmıştır. Davalıların ikrarlarına ilave ettikleri vaka 3 parsel s. taşınmazın resmi senedinin getirtilmesi ile kanıtlandığından, yapılan ödeme, davacının bedele yönelik isteminden indirilerek hüküm kurulmalıdır.

Davacı, asıl alacak dışında bu alacağa ödenme gününden itibaren işlemiş faizi yürütülmesini istemiştir. Mahkemece, davalıların temerrüt tarihi olarak kabul ettiği 09.02.2003 ile dava tarihi arasında işleyen 7.344.401.250 TL faiz alacağının davalı Nusret'ten alınmasına karar vermiştir. Bir davada işlemiş faizin de hüküm altına alınması için bu miktarın davanın açılması sırasında harçlandırılması gerekmektedir. Miktarın davacı tarafından belirlenmemesi halinde mahkemece bu miktar hesaplanarak Harçlar Kanunu'nun 30. maddesi gereğince eksik harç tamamlattırılmalıdır. Açıklanan bu yöntem izlenmediğinde ise, işleyecek faiz müddeabihin kapsamında olmaması (HUMK. m.1/ll) sebebiyle bu miktar üzerinden harç ve vekalet ücretine karar verilemez.

Mahkemece, 09.02.2003 gününde davalılara tebliğ edilen ihtarda ödeme günü olarak saptanan 25.02.2003 tarihinin temerrüt tarihi (BK. m.101) kabul edilerek, alacağın temerrüt gününden itibaren işleyecek kanuni faizi ile birlikte hüküm altına alınması gerekirken, temerrüt tarihinin ihtarın tebliğ edildiği gün kabul edilerek dava gününe kadar işleyen faizi ayrıca hesaplanıp bu miktarın tahsili ile bu miktar üzerinden harç ve vekalet ücretine karar verilmesi de doğru görülmemiştir.

2- Davacının temyiz itirazlarına gelince; hukukumuzda aynı vakaya dayanılarak birden fazla taleple dava açılması olanaklıdır. Uygulama ve doktrinde terditli dava olarak nitelendirilen bu dava türünde iddia edilen taleplerin biri veya birkaçının reddedilmiş olması tüm kademeli talepler reddedilmedikçe dava bütünüyle reddedilmiş sayılmayacağından kademeli isteğin hüküm altına alınmamış olması halinde karşı taraf lehine avukatlık ücreti takdirini gerektirmez. Bu yönün gözden kaçırılması suretiyle reddedilen kademeli istem sebebiyle davalı yan yararına avukatlık ücreti takdiri de kabule göre bozmayı gerektirir.

SONUÇ: Yukarda (1) numaralı bentte açıklanan sebeplerle hükmün davalılar yararına, (2) numaralı bent uyarınca davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istem halinde yatıranlara geri verilmesine, 29.09.2005 gününde oybirliği ile karar verildi.
Old 19-05-2014, 19:36   #6
denizizm

 
Varsayılan

http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=6244 linkete mevcut karara göre derdestlik itirazının kabulü doğru karar gibi.bu durumda ilk davanın kesinleşme hükmünü bekleyip görevsizlik kararı ile davayı sulh hukuk mahkemesine taşımak uygun çözüm olmaz mı?vekalet ücreti açısından terditli davada taleplerden biri esastan diğeri usulden red edliliyor,nasıl değerlendirilir cevabını bulamadım.ikinci davayı takipsiz bırakmak daha iyi bir çözüm diye düşünüyorum.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
2 davalı, biri yönünden red ve bozma sonrasında durum ne olur? av.tgb Meslektaşların Soruları 2 04-04-2014 12:07
Avukatlık mesleğine bir süre ara verecek biri olduğunda onun yararlandığı, CMK'dan gelen dosyalar ile Adli Yardım dosyalarının durumu ne olacak Av. Seda Üstün Tuğ Meslektaşların Soruları 1 30-01-2012 21:51
Menfİ Tespİt Davasi 3. KİŞİler YÖnÜnden Red, Lehtar YÖnÜnden Kabul Edİlİrse senemü Meslektaşların Soruları 3 30-01-2012 19:42
terditli davalarda terditlerden biri derdest ise 2.dava derdest olurmu detlef Meslektaşların Soruları 1 09-08-2006 14:15


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04059792 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.