Şirketler arasında organik bağın - özdeşliğin ispatlanamadığı durumlarda alacak.

Öncelikle herkese "merhaba", yeni üye olduğum sitedeki ilk mesajım.

Konu başlığında kısaca özetlemeye çalıştığım bir problemim var. Şöyle ki;

B firması (inşaatçı) A firmasına (camcı ve doğramacı) yüksek miktarlı ve uzun vadeli bir çek keşide edip veriyor. İnşaat bittikten sonra gelen vadede çek ödenmiyor. Ancak daha önceden B ve A çok fazla iş yaptığından, muhakkak ödenir düşüncesi ile herhangi bir icrai girişimde bulunulmuyor. Vade tarihinden sonra 6 ayın bitimine yakın, alacağın tahsil edilememesi üzerine takibe geçilmek ve suç duyurusunda bulunulmak zorunda kalınıyor.

B firması yetkilisinin bir kaç dosyadan daha sanık olduğu ve karşılıksız çek keşide etmek suçundan ceza alacağı duruşmalardan 1 gün önce borcun tamamını o dosyanın alacaklısına ödediği öğreniliyor. Bu şekilde 4-5 adet çok yüksek miktardaki takibi kapatıyor, A firması da böyle bir ödeme beklerken, yasayla hapis cezasının kalkması üzerine borcu ödemeyeceğini A' ya bildiriyor.

Yapılan araştırmada, B firması yetkilisinin, aralarındaki bağın ispatlanması çok zor olan 4. - 5. kişilere inşaat şirketleri kurdurduğu (misal oğlunun sınıf arkadaşının abisi üzerine) faaliyetlerine bu şirketler üzerinden devam ettiği, yeni bir müşteri portföyü oluşturduğu, piyasaya da B firması adına bir kaç milyon TL borçlu olduğu öğreniliyor.

Bu şirketler ile A' ya asıl borçlu olan B firması arasında organik bağ - özdeşlik kurulması, tüzel kişiliğin perdesinin aralanması teorisinin uygulanması biraz zor bir ihtimal gibi geliyor bana.

Tasarrufun iptali davası açılabilecek devre konu herhangi bir malvarlığı da bulunmamakta, şirket çalışanlarının adreslerinin vs. birbirleriyle hiçbir alakası yok. Aralarında bağlantı kurabilmek neredeyse imkansız.

B yetkilisi de, bu durumun verdiği cesaretle, hapis cezası kalktığı için elimizde hiçbir imkanın bulunmadığı (üzerine kayıtlı hiçbir malvarlığı yok), parayı ödemeyeceğini söylüyor. Bu sırada kurduğu diğer firmalar da tabiri caiz se para basıyor.

Bu konuda yapılabilecek hukuki girişimlerle ilgili sizlerden yardım rica ediyorum, hiç uygulamamış olduğum İİK m. 331 mevcut ama somut olayda pek de uygulanabilir gibi durmuyor, sizce konu ile ilgili nasıl bir yol izlemeliyim?

Saygılarımla.

Benzer sorunlar birçok meslektaşımın başında olduğu bir gerçektir. Şuan bu tür borçlu firmalarının yetkililerini Hileli iflas ve Dolandırıcılık suçlarından şikayet etmeyi düşünüyorum. İyi hazırlanmış bir şikayet dilekçesinin sonuç vereceğini düşünüyorum.

somut olayda, bahsettiğim kişiler o kadar örgütlü bir şekilde çalışmış ve işlem yapmışlar ki, dolandırıcılık suçundan şikayet edilseler dahi, aslında kendi adlarına iş yapan firmalarla ilişkili olduklarını ispatlayabilmek neredeyse imkansıza yakın... eşi - dostu üzerine iş kurmuş olsa ya da şirketlerde ortak vs olsa neyse ama ciddi anlamda ortada yoklar...

ne yapacağımı bilemedim...