Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

menfi tespit-imza inkarı

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 30-09-2011, 14:31   #1
AV.ELFTSDMR

 
Varsayılan menfi tespit-imza inkarı

İyi Günler;
Vekaletini yeni aldığım açılmış bir menfi tespit davasıyla ilgili sorularım var yardımcı olabilirseniz çok sevinirim.Müvekkilim davacıya, 2007 yılında davalı tarafından 7600TL lik bir senede dayanılanark icra takibi başlatılmış, bunun üzerine davacı imza itirazında bulunmuş ve imzanın davacıya ait olmadığı yönünde bilirkişi raporu verilmiş ve mahkeme tarafından davacının itirazının kabul kararı verılmıstır.Aradan 2 sene geçmiş ve 2009 yılında davalı tarafından müvekkilim aleyhine yeniden senet düzenlenmiş (bu kez 24.500TL) ve icra takibine başlanmış, bunun üzerine davacı tekrar imza itirazında bulunmuş fakat adli tıp raporuna göre imza davacı müvekkilime ait çıkmış ve mahkeme imza inkar davasının reddine karar vermiştir.Müvekkilim 2011 mart ayında asliye hukuk mahkemesinde menfi tespit davası açmıştır( 3.celseden sonra davayı takip etmeye başladım.)Davali cevap dilekçesinde kambiyo senetlerinde müceretlik kuralına değinmiş ve davacının borcu ödediğinin belgesini olmadığını bu davanın reddedilmesi gerektiğini , daha önce imza inkar davasında red kararı verildiği için aynı senetler için bir daha incelemeye yer olmadığına karar verilerek adli tıp kurumuna gönderilme ara kararının rü'cü edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Bu talepler karşısında benim izlemem gereken yol nedir?Delil listemde nelere değinmeliyim? iddia ettiği borcu ödediğine dair bir belge elimizde tabiki yok çünkü ortada böyle bir borç yok kaldı ki aynı insanla aralarında 2007 yılında husumet olmuş müvekkilimin imzasını kullanmış ve bu olay mahkemede çözülmüştür bu olaydan sonra görüşmemişler tekrar aynı kişiyle ticari alışverişer girmesi zaten mantıklı bir davranış olamazdı.
Şimdiden yardımcı olabilecek meslektaşlarıma teşekkür ediyorum.Başarılar diliyorum.
Old 30-09-2011, 16:58   #2
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan AV.ELFTSDMR
İyi Günler;
Vekaletini yeni aldığım açılmış bir menfi tespit davasıyla ilgili sorularım var yardımcı olabilirseniz çok sevinirim.Müvekkilim davacıya, 2007 yılında davalı tarafından 7600TL lik bir senede dayanılanark icra takibi başlatılmış, bunun üzerine davacı imza itirazında bulunmuş ve imzanın davacıya ait olmadığı yönünde bilirkişi raporu verilmiş ve mahkeme tarafından davacının itirazının kabul kararı verılmıstır.Aradan 2 sene geçmiş ve 2009 yılında davalı tarafından müvekkilim aleyhine yeniden senet düzenlenmiş (bu kez 24.500TL) ve icra takibine başlanmış, bunun üzerine davacı tekrar imza itirazında bulunmuş fakat adli tıp raporuna göre imza davacı müvekkilime ait çıkmış ve mahkeme imza inkar davasının reddine karar vermiştir.Müvekkilim 2011 mart ayında asliye hukuk mahkemesinde menfi tespit davası açmıştır( 3.celseden sonra davayı takip etmeye başladım.)Davali cevap dilekçesinde kambiyo senetlerinde müceretlik kuralına değinmiş ve davacının borcu ödediğinin belgesini olmadığını bu davanın reddedilmesi gerektiğini , daha önce imza inkar davasında red kararı verildiği için aynı senetler için bir daha incelemeye yer olmadığına karar verilerek adli tıp kurumuna gönderilme ara kararının rü'cü edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Bu talepler karşısında benim izlemem gereken yol nedir?Delil listemde nelere değinmeliyim? iddia ettiği borcu ödediğine dair bir belge elimizde tabiki yok çünkü ortada böyle bir borç yok kaldı ki aynı insanla aralarında 2007 yılında husumet olmuş müvekkilimin imzasını kullanmış ve bu olay mahkemede çözülmüştür bu olaydan sonra görüşmemişler tekrar aynı kişiyle ticari alışverişer girmesi zaten mantıklı bir davranış olamazdı.
Şimdiden yardımcı olabilecek meslektaşlarıma teşekkür ediyorum.Başarılar diliyorum.

"Mücerretlik kuralı"nın sizin olayınızda önemi bulunmamaktadır. Burada yazdıklarınızı dilekçenize yazarak, imza incelemesi yapılmasını talep edebilirsiniz. Ancak aynı kurumdan değil de, (Örn. İTÜ) başka kurumdan rapor talep edin.
Old 30-09-2011, 17:07   #3
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan AV.ELFTSDMR
İyi Günler;
Vekaletini yeni aldığım açılmış bir menfi tespit davasıyla ilgili sorularım var yardımcı olabilirseniz çok sevinirim.Müvekkilim davacıya, 2007 yılında davalı tarafından 7600TL lik bir senede dayanılanark icra takibi başlatılmış, bunun üzerine davacı imza itirazında bulunmuş ve imzanın davacıya ait olmadığı yönünde bilirkişi raporu verilmiş ve mahkeme tarafından davacının itirazının kabul kararı verılmıstır.Aradan 2 sene geçmiş ve 2009 yılında davalı tarafından müvekkilim aleyhine yeniden senet düzenlenmiş (bu kez 24.500TL) ve icra takibine başlanmış, bunun üzerine davacı tekrar imza itirazında bulunmuş fakat adli tıp raporuna göre imza davacı müvekkilime ait çıkmış ve mahkeme imza inkar davasının reddine karar vermiştir.Müvekkilim 2011 mart ayında asliye hukuk mahkemesinde menfi tespit davası açmıştır( 3.celseden sonra davayı takip etmeye başladım.)Davali cevap dilekçesinde kambiyo senetlerinde müceretlik kuralına değinmiş ve davacının borcu ödediğinin belgesini olmadığını bu davanın reddedilmesi gerektiğini , daha önce imza inkar davasında red kararı verildiği için aynı senetler için bir daha incelemeye yer olmadığına karar verilerek adli tıp kurumuna gönderilme ara kararının rü'cü edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Bu talepler karşısında benim izlemem gereken yol nedir?Delil listemde nelere değinmeliyim? iddia ettiği borcu ödediğine dair bir belge elimizde tabiki yok çünkü ortada böyle bir borç yok kaldı ki aynı insanla aralarında 2007 yılında husumet olmuş müvekkilimin imzasını kullanmış ve bu olay mahkemede çözülmüştür bu olaydan sonra görüşmemişler tekrar aynı kişiyle ticari alışverişer girmesi zaten mantıklı bir davranış olamazdı.
Şimdiden yardımcı olabilecek meslektaşlarıma teşekkür ediyorum.Başarılar diliyorum.

2 no.lu mesajda belirtilen görüşe katılıyorum. Tabii ilaveten menfi tesbit davasında tartışılabilecek diğer iddia ve delillerinizi de sununuz. İmza incelemesi bunlardan sadece birisidir.

Yine, incelemeye eses belgelerin daha önce red edilen dosyadaki ile birebir aynı olmamasına dikkat edin. Yeni belgeler de celp ettirin...

Saygılarımla.
Old 30-09-2011, 17:28   #4
by dinçer

 
Varsayılan

Alıntı:
İyi Günler;
Vekaletini yeni aldığım açılmış bir menfi tespit davasıyla ilgili sorularım var yardımcı olabilirseniz çok sevinirim.Müvekkilim davacıya, 2007 yılında davalı tarafından 7600TL lik bir senede dayanılanark icra takibi başlatılmış, bunun üzerine davacı imza itirazında bulunmuş ve imzanın davacıya ait olmadığı yönünde bilirkişi raporu verilmiş ve mahkeme tarafından davacının itirazının kabul kararı verılmıstır.Aradan 2 sene geçmiş ve 2009 yılında davalı tarafından müvekkilim aleyhine yeniden senet düzenlenmiş (bu kez 24.500TL) ve icra takibine başlanmış, bunun üzerine davacı tekrar imza itirazında bulunmuş fakat adli tıp raporuna göre imza davacı müvekkilime ait çıkmış ve mahkeme imza inkar davasının reddine karar vermiştir.Müvekkilim 2011 mart ayında asliye hukuk mahkemesinde menfi tespit davası açmıştır( 3.celseden sonra davayı takip etmeye başladım.)Davali cevap dilekçesinde kambiyo senetlerinde müceretlik kuralına değinmiş ve davacının borcu ödediğinin belgesini olmadığını bu davanın reddedilmesi gerektiğini , daha önce imza inkar davasında red kararı verildiği için aynı senetler için bir daha incelemeye yer olmadığına karar verilerek adli tıp kurumuna gönderilme ara kararının rü'cü edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Bu talepler karşısında benim izlemem gereken yol nedir?Delil listemde nelere değinmeliyim? iddia ettiği borcu ödediğine dair bir belge elimizde tabiki yok çünkü ortada böyle bir borç yok kaldı ki aynı insanla aralarında 2007 yılında husumet olmuş müvekkilimin imzasını kullanmış ve bu olay mahkemede çözülmüştür bu olaydan sonra görüşmemişler tekrar aynı kişiyle ticari alışverişer girmesi zaten mantıklı bir davranış olamazdı.
Şimdiden yardımcı olabilecek meslektaşlarıma teşekkür ediyorum.Başarılar diliyorum.


Mücerretlik ilkesinin menfi tespit davasında karşı tarafın işine yarayacağını zannetmiyorum.Zira menfi tespit davasında amaç kambiyo senedini imzalamaya iten gerçek bir nedenin bulunup bulunmadığıdır.Bu anlamda karşı taraf asıl ilişkiye inilmemesi noktasında elbette diretecektir.

Sizin yapmanız gereken asıl ilişkiye inmektir.Ortada herhangi bir ticari vs ilişki yok ise olmadığını ancak ve ancak karşı tarafın asıl ilişkiye yönelik olarak herhangi bir delil sunamaması üzerinden kanıtlayabilirsiniz.Ayrıca arada var olan mahkemeye yansıyan husumet işinize yarayacaktır.Hayatın olağan koşulları içerisinde ve var olan bu husumet nedeniyle tarafların ticari alışverişlerinin devam etmesinin mümkün olmadığı yönündeki görüşünüzü tanık ifadeleri ile desteklemelisiniz.( tabi dinletebilirseniz ! )Tanıkların, " herhangi bir ticari ilişkileri yoktur ve/veya borç alıp verme gibi bir samimiyetleri yoktur " şeklindeki vakıaya ilişkin beyanları dahi yeterli olacaktır kanaatindeyim.Tabi yapılacak imza incelemesi sonucunun lehinize olması kaydı ile...

Bu arada suç duyurusunda bulunmayı ve bu durumu delil olarak eklemeyi de ihmal etmeyin.
Old 30-09-2011, 22:20   #5
Av. Caner Arıcı

 
Varsayılan

Alıntı:
by dinçer
Alıntı:
Mücerretlik ilkesinin menfi tespit davasında karşı tarafın işine yarayacağını zannetmiyorum.Zira menfi tespit davasında amaç kambiyo senedini imzalamaya iten gerçek bir nedenin bulunup bulunmadığıdır.Bu anlamda karşı taraf asıl ilişkiye inilmemesi noktasında elbette diretecektir.

Sizin yapmanız gereken asıl ilişkiye inmektir.Ortada herhangi bir ticari vs ilişki yok ise olmadığını ancak ve ancak karşı tarafın asıl ilişkiye yönelik olarak herhangi bir delil sunamaması üzerinden kanıtlayabilirsiniz.

Sayın by dinçer; bu görüşlerinize katılmıyorum.

Mücerretlik ilkesi menfi tespit davalarında geçerlidir. Mücerretlik ilkesi ispat yükünü borçluya geçirir. Alacaklı kambiyo senedine dayandığında ve kambiyo senedi de geçerli bir senet olduğunda, alacaklının ayrıca kambiyo senedinin tanzim sebebi olan temel borç ilişkisini ispatlamak gibi bir zorunluluğu yoktur... Alt ilişkiye ilişkin def'i ve itirazlarını artık borçlunun ispatlaması gerekir. Bu bağlamda, alacaklının asıl ilişkiye yönelik bir delil sunmaması, tek başına borçlunun davasını ispatlamış sayılmasına ve bu bonodan borçlu olmadığına yol açmaz...
Old 30-09-2011, 23:33   #6
BALDIRAN

 
Varsayılan

Mücerretlik ve senet konusunda, alacaklı, alacağının varlığını bir kambiyo senedine dayandırıyorsa, artık menfi tespit davasında, esas ilişkiye girilemez diye düşünüyorum vemücerretlik ilkesi gereği burada esas ilişkinin (satım/karz/ariyet vs.) tartışmasına girilmez, daha doğrusu, alacaklı, böyle bir esas ilişkiyi ispatlamak zorunda değildir. Soyutluluk ilkesine dayanabilir diye düşünüyorum.
Meslektaşımızn sorusuna dönersek, dar yetkili icra mahkemesinde yapılan bilirkişi incelemesi, menfi tespit davasına bakan mahkeme için yeterli değildir, tam tersine, Yargıtay'talep varsa yeniden bilirkişi incelemesi yapılmalı diyor.
Sayın üstadlarım Suat ERGİN'in, bir başka kurumdan inceleme talep edin önerisine, Ömer GÜNTAY2ın başka belgeler getirtin önerisine aynen katılıyorum, bu öneriler çok işinize yarayabilir.
Husumet, hayatın olağan akışına aykırılık, meslektaşlarımın söylediği gibi tanık beyanları ve savcılığa yapılacak suç duyurusu ve sahtelik iddiası temel savunmalarınız olmalıdır kanısındayım.Kolaylıklar dilerim.
Old 01-10-2011, 09:51   #7
by dinçer

 
Varsayılan

Alıntı:
Bu bağlamda, alacaklının asıl ilişkiye yönelik bir delil sunmaması, tek başına borçlunun davasını ispatlamış sayılmasına ve bu bonodan borçlu olmadığına yol açmaz...

Sayın Arıcı ;

Davalı yanın haklılığını ispata yarar delili bulunmadığından asıl ilişkiyi kanıtlayacak /veya asıl ilişki noktasında davacı yan iddialarına cevap niteliğinde delil sunamayacak olması halini kullanabilirsiniz anlamında söylemiştim.Aksi halde bu durum, elbette davalının davayı kazanmasına ya da ispatına yeterli değildir.

Alıntı:
Sayın by dinçer; bu görüşlerinize katılmıyorum.

Mücerretlik ilkesi menfi tespit davalarında geçerlidir.

Mücerretlik ilkesi açılan menfi tespit davasında davalı yanın dayanacağı en önemli ve belki de tek ilkedir.Bu konuda farklı düşünmüyoruz.Ancak söylemlerim bu soruya özgü fikirlerimden ibarettir.Yoksa açılan davada davacı yanın elinde borcun ödendiğine,zamanaşımına uğradığına veya senedin tehditle imzalatıldığına yönelik kesinleşmiş mahkeme kararı vs. gibi güçlü deliller olsa idi ,işte bu halde davacının asıl ilişkiye dayanmak suretiyle iddia ettiği şeylere davalı yanın cevap verip vermemesinin bir önemi olmazdı diye düşünüyorum.
Old 01-10-2011, 14:19   #8
Av. Caner Arıcı

 
Varsayılan

Alıntı:
by dinçer
Alıntı:
Davalı yanın haklılığını ispata yarar delili bulunmadığından asıl ilişkiyi kanıtlayacak /veya asıl ilişki noktasında davacı yan iddialarına cevap niteliğinde delil sunamayacak olması halini kullanabilirsiniz anlamında söylemiştim.

Sayın dinçer;

Davalı (alacaklı) bonoya dayandığına göre, mücerretlik ilkesi gereği davalının asıl ilişkiyi ispatlamasına gerek yoktur. Zira davalı alacaklı "kambiyo senedine" dayanmaktadır. Kambiyo senedinin düzenlenmesinin altında bir "temel ilişki" olabilir tabi ki... Ancak, kambiyo senedinin düzenlenmesinde temel ilişkinin bulunması şart ve zorunlu değildir; olmayabilir de... Alacaklı bu temel borç doğurucu ilişkiye değil de kambiyo senedine dayandığında, artık alacaklı/davalının bu bononun düzenlenmesine sebep olan temel borç ilşkisini belirtmesine ve kanıtlamasına gerek yoktur. Aksi takdirde kişi bono ile takip başlattığında ve karşı taraf menfi tespit davası açtığında, alacaklının "bononun düzenlenmesine neden olan alt ilişkiyi ispat etmesi" gerekseydi, "kambiyo senedinin mücerretliği ilkesi"nin ne önemi kalırdı diye düşünüyorum.

Kanımca borçlu davacı, imza kendisine aitse, "bizim alacaklı/davalı ile aramızda ticari bir ilişki yok" iddiasında bulunduğunda, ve kambiyo alacaklısının kambiyo senedinin niçin düzenlendiğini ispat etmesini kendisinden beklediğinde, davalı alacaklının "mücerretliğe dayanması halinde" ve/veya "bononun ihdas sebebini değiştirmediğinde", bunu ispatlamasına gerek ve zorunluluk yoktur.

Saygılarımla...
Old 01-10-2011, 15:35   #9
by dinçer

 
Varsayılan

Alıntı:
Davalı (alacaklı) bonoya dayandığına göre, mücerretlik ilkesi gereği davalının asıl ilişkiyi ispatlamasına gerek yoktur. Zira davalı alacaklı "kambiyo senedine" dayanmaktadır. Kambiyo senedinin düzenlenmesinin altında bir "temel ilişki" olabilir tabi ki... Ancak, kambiyo senedinin düzenlenmesinde temel ilişkinin bulunması şart ve zorunlu değildir; olmayabilir de... Alacaklı bu temel borç doğurucu ilişkiye değil de kambiyo senedine dayandığında, artık alacaklı/davalının bu bononun düzenlenmesine sebep olan temel borç ilşkisini belirtmesine ve kanıtlamasına gerek yoktur. Aksi takdirde kişi bono ile takip başlattığında ve karşı taraf menfi tespit davası açtığında, alacaklının "bononun düzenlenmesine neden olan alt ilişkiyi ispat etmesi" gerekseydi, "kambiyo senedinin mücerretliği ilkesi"nin ne önemi kalırdı diye düşünüyorum.

Kanımca borçlu davacı, imza kendisine aitse, "bizim alacaklı/davalı ile aramızda ticari bir ilişki yok" iddiasında bulunduğunda, ve kambiyo alacaklısının kambiyo senedinin niçin düzenlendiğini ispat etmesini kendisinden beklediğinde, davalı alacaklının "mücerretliğe dayanması halinde" ve/veya "bononun ihdas sebebini değiştirmediğinde", bunu ispatlamasına gerek ve zorunluluk yoktur.

Sayın Arıcı ;

Dikkat ettiyseniz ispatın yanına ve/veya asıl ilişki noktasında davacı yan iddialarına cevaptan bahsetmişim.

Bu anlamda her ne kadar davalı tarafın elinde mücerretlik ilkesi olmuş olsa da davaya cevap dilekçesinde salt mücerretlik ilkesinden bahsetmekle kalmamalıdır.Aksi halde davayı kaybedecektir kanaatinde olduğumu anlatmaya çalıştım.Salt mücerretlik ilkesine dayanmamak için davacı yanın asıl ilişki noktasındaki iddialarına da cevap verme noktasında davalı yanın sıkıntı çekeceğini
Alıntı:
Davalı yanın haklılığını ispata yarar delili bulunmadığından asıl ilişkiyi kanıtlayacak /veya asıl ilişki noktasında davacı yan iddialarına cevap niteliğinde delil sunamayacak olması halini kullanabilirsiniz anlamında söylemiştim.Aksi halde bu durum, elbette davalının davayı kazanmasına ya da ispatına yeterli değildir.
cümlelerimle ifade etmeye çalıştım.Yoksa açılmış bulunan menfi tespit davasında davacı yanın neye dayanacağı ya da hangi iddialarda bulunacağı ve buna karşılık davalı yanın bu iddialara ne cevap vereceği soruları yanıtsız kalacaktır.

Özetle davacı yan hernekadar ; davalı yanın elinde bir kambiyo senedi bulunsa ve buna dayanarak davacı yan aleyhine icra takibi başlatılmış ise de iş bu kambiyo senedi üzerindeki imzanin kendilerinin eli ürünü olmadığını, bunun tespiti için ilgili kuruma müzekkere yazılarak imza örneklerinin gönderilmesini ve bu konu hakkında ayrıca suç duyurusunda bulunduklarını ve bunun da dosya münderecatına dahil olması gerektiği sebeplerine dayanarak davasını sürdürebilir ise de asıl ilişkiye girmeden bu davayı kazanması mümkün olmayacaktır.

Davalı yan ise; davayı kazanmak için asıl ilişki noktasında bir takım iddialarda bulunan davacı yanın dava dilekçesine cevap verirken her ne kadar asıl ilişkiyi ispat külfeti altında olmayıp, mücerretlik ilkesine dayanarak davayı sürdürebilir ise de böylesi bir durumda da davalı yan davayı kaybedecektir.İşte davalı yanın, davacı yanın asıl ilişki noktasındaki iddialarına cevap verip vermemesi dosya akibetini belirleyecektir.

Salt mücerretlik ilkesine dayanılarak bu davanın davalı tarafından kazanılabilme ihtimali oldukça düşüktür.Bunun yanında davacının asıl ilişki noktasındaki iddialarına cevap vermeyen veya mantıklı cevap vermeyen davalı yan açısından mücerretlik ilkesinin hiçbir ehemmiyeti kalmayacaktır diye düşünüyorum.
Old 01-10-2011, 16:05   #10
Av. Caner Arıcı

 
Varsayılan

Alıntı:
by dinçer
Alıntı:
Davalı yan ise; davayı kazanmak için asıl ilişki noktasında bir takım iddialarda bulunan davacı yanın dava dilekçesine cevap verirken her ne kadar asıl ilişkiyi ispat külfeti altında olmayıp, mücerretlik ilkesine dayanarak davayı sürdürebilir ise de böylesi bir durumda da davalı yan davayı kaybedecektir.İşte davalı yanın, davacı yanın asıl ilişki noktasındaki iddialarına cevap verip vermemesi dosya akibetini belirleyecektir.

Salt mücerretlik ilkesine dayanılarak bu davanın davalı tarafından kazanılabilme ihtimali oldukça düşüktür.Bunun yanında davacının asıl ilişki noktasındaki iddialarına cevap vermeyen veya mantıklı cevap vermeyen davalı yan açısından mücerretlik ilkesinin hiçbir ehemmiyeti kalmayacaktır diye düşünüyorum.

Sayın dinçer;

Size katılmam mümkün değil.

Kıymetli evrak mücerret olduğundan, doğumuna sebep olan ilişkiden de bağımsız ve soyuttur. Bunun anlamı, kambiyo senediyle ilgili bir ihtilaf halinde hamil alacağını sadece bu kıymetli evraka dayandırabilir; ayrıca temelde yatan asıl borç ilişkisinin varlığını ve mahiyetini de ispat etmek zorunda değildir. Kambiyo senedinin tanzimine ilişkin asıl/alt ilişkinin bulunması olağan olsa da, bu, şart değildir; olmayabilir de... Kambiyo senedinin mücerretliği ilkesi ispat külfetini menfi tespit davalarında davacı/borçluya yükler. Kambiyo senedinin mücerretliği, geçerli bir temel ilişkinin bulunmadığını iddia ve bunu ispat yükünü, ve şahsi def’ilerin ileri sürülmesiyle ispatını kambiyo borçlusu davacıya geçirir. Asıl ilişki konusundaki iddia, itiraz ve def'ilerini davacı/borçlunun ispatlaması her halükarda zorunludur. Davalı/alacaklı yanın hiçbirşeyi ispatlamasına gerek yoktur. Davacının iddialarına cevap vermek zorunda değildir; cevap vermediğinde ve davacı/borçlunun iddia ettiği alt ilişkiyi ispat etmediğinde, bu sebeple davayı kaybetmez. Alacaklı/davalı ancak ve ancak; davacı/borçlu iddialarını ispat ettiğinde ve kendisi ise aksini ispat edemediğinde davayı kaybeder. Siz borçlu olarak dava dilekçenizde, "kambiyo senedinin düzenlenmesine ilişkin temel borç ilişkisi yok, alacaklı davalı bunu ispatlasın" diyemezsiniz; zira temel ilişkinin ve borcun olmadığı ve diğer iddialarınızın kendiniz tarafından ispatlanması gerekir. "Kambiyo senedinin mücerretliği ilkesi" tüm bunları kapsar.

Alt/temel ilişkiye karşı iddia edilecek olayların, itirazların, def'ilerin müddei/borçlu tarafından ispatının beklenmesi yerine, borçlunun bu iddialarının aksinin hem cevap dilekçesi ile ileri sürülmesi ve hem de alt ilişkinin ispatının alacaklıdan beklenmesi söz konusu olacaksa; "kambiyo senedinin mücerretliği ilkesinin" ne önemi kalırdı söyler misiniz? Alacaklı/davalı, cevap dilekçesinde bononun ihdas sebebini değiştirmedikçe, birşeyi ispatlamak zorunda değildir. Zira elinde sebepten ve temel ilişkiden soyut bir kambiyo senedi vardır.

Saygılarımla...
Old 01-10-2011, 16:34   #11
Av. Caner Arıcı

 
Varsayılan

Kambiyo senedinin mücerretliğine, alacağın varlığı için temel ilişkinin kanıtlanmasına gerek bulunmamasına, davacının iddialarını senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte delillerle ispatlaması gerektiğine ilişkin bir Yargıtay kararı:


Alıntı:
T.C. YARGITAY
19.Hukuk Dairesi

Esas: 2005/1299
Karar: 2005/11990
Karar Tarihi: 02.12.2005

MENFİ TESPİT DAVASI - SENEDE BAĞLI OLAN HER ÇEŞİT İDDİAYA KARŞI DEFİ OLARAK SÜRÜLEN VE SENEDİN HÜKÜM VE KUVVETİNİ ORTADAN KALDIRACAK VEYA AZALTACAK NİTELİKTE BULUNAN HUKUKİ İŞLEMLERİN TANIKLA İSPAT OLUNAMAYACAĞI HUSUSU
ÖZET: Davalının alacağının kambiyo senedine dayalı olmasına, kambiyo senedinin illetten mücerret olup, alacağın varlığı için temel ilişkinin kanıtlanmasına gerek bulunmamasına, senede bağlı olan her çeşit iddiaya karşı defi olarak sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemlerin tanıkla ispat olunamayacağına, davacının senedin teminat senedi olduğunu yazılı delille kanıtlayamadığından yazılı şekilde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.


(2004 S. K. m. 72) (1086 S. K. m. 290)

Dava: Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vek. Av. Haluk Köksoy gelmiş, davalı tarafından kimse gelmemiş olduğundan onun yokluğunda duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

Karar: Dava, davacının keşidecisi davalının lehdarı bulunduğu bonoların teminat olarak verildiği ve bu bonolarla borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.

Mahkemece iddia, savunma, toplanan deliller ve davacının davalıya yönelttiği yeminde gözetilerek davanın kısmen kabulüne, davacının 14.950.000.000. TL.lık bono ile ilgili davasının reddine, henüz takibe konulmamış 10.000.079.460. TL.lık senetten dolayı davalıya 3.600.000.000. TL. borçlu olduğunun tespitine, bakiye kısımla ve 15.000.000.000. TL.lık çekle borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.

Sonuç: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve özellikle davalının alacağının kambiyo senedine dayalı olmasına, kambiyo senedinin illetten mücerret olup, alacağın varlığı için temel ilişkinin kanıtlanmasına gerek bulunmamasına, HUMK. nun 290. maddesi gereği senede bağlı olan her çeşit iddiaya karşı defi olarak sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemlerin tanıkla ispat olunamayacağına, davacının senedin teminat senedi olduğunu yazılı delille kanıtlayamadığından yazılı şekilde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 02.12.2005 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
Old 02-10-2011, 00:25   #12
BALDIRAN

 
Varsayılan

Kambiyo senetlerinin mücerretliği konusunda Sn.ARICI'nın görüşlerine katılıyorum. Aksi halde, ticari hayatta güven alt üst olur, kambiyo senedi düzenlemenin bir anlamı kalmaz ve her senet borçlusu, menfi tespit davası yoluyla, senet alacaklısını,ispat külfeti altına sokar ve kayıtların/belgelerin/ticari defterlerin hemen hemen hiç birinin usulüne uygun tutulmadığı bu ülkede müthiş hak kayıpları yaşanır diye düşünüyorum.Saygılarımla
Old 02-10-2011, 12:57   #13
ilhan13

 
Varsayılan

Sn Taşdemir;
Davanızda işinize yarayabilecek deliller şunlardır;
1- Söz konusu senede bağlı borcun, müvekkil tarafından ödendiğine, teminat karşılığında verildiğine ya da senedin geçersiz olduğuna dair alacaklının imzasını taşıyan belge.
2- Söz konusu senede bağlı borcun, müvekkil tarafından ödendiğine, teminat karşılığında verildiğine ya da senedin geçersiz olduğuna dair resmi belge.
3- Grofoloji uzmanından alınmış, imzanın müvekkilinize ait olmadığına dair bilirkişi raporu.
4- Duruşmaya getirteceğiniz alacaklının, dava dilekçesinde belirtilen olay ve iddiaları ikrar etmesi.
5- Davalının yemin etmemesi ya da yeminden kaçınması.
Old 02-10-2011, 13:15   #14
by dinçer

 
Varsayılan

Alıntı:
Size katılmam mümkün değil.

Kıymetli evrak mücerret olduğundan, doğumuna sebep olan ilişkiden de bağımsız ve soyuttur. Bunun anlamı, kambiyo senediyle ilgili bir ihtilaf halinde hamil alacağını sadece bu kıymetli evraka dayandırabilir; ayrıca temelde yatan asıl borç ilişkisinin varlığını ve mahiyetini de ispat etmek zorunda değildir. Kambiyo senedinin tanzimine ilişkin asıl/alt ilişkinin bulunması olağan olsa da, bu, şart değildir; olmayabilir de... Kambiyo senedinin mücerretliği ilkesi ispat külfetini menfi tespit davalarında davacı/borçluya yükler.

Sayın Arıcı ;

İspat külfeti elbette davacıdadır.Bunun aksini söylemedim.Söylediğim şey salt mücerretlik ilkesine dayanarak davalının iş bu davayı kazanmasının mümkün olmadığıdır.Aksi halde asıl ilişkinin hiçbir ehemmiyeti kalmayacağı gibi yapılan suç duyurusu sonucunun, tehditle senet imzalatmanın veya hatır senetlerinin araştırılmasına gerek kalmaz ve senet varsa menfi tespit davası açmanın da bir önemi kalmaz.Sizin deyimlerinizden " kambiyo senedi varsa , mücerretlik ilkesi de vardır.O halde kambiyo senedinin olduğu durumlarda menfi tespit davasının açılması mümkün değildir.Açılsa bile davalının mücerretlik ilkesinden bahsetmesi bu davayı kazanması için yeterlidir." gibi uç noktada bir anlam çıkıyor.Buna katılmak mümkün değildir.

Alıntı:
Alt/temel ilişkiye karşı iddia edilecek olayların, itirazların, def'ilerin müddei/borçlu tarafından ispatının beklenmesi yerine, borçlunun bu iddialarının aksinin hem cevap dilekçesi ile ileri sürülmesi ve hem de alt ilişkinin ispatının alacaklıdan beklenmesi söz konusu olacaksa; "kambiyo senedinin mücerretliği ilkesinin" ne önemi kalırdı söyler misiniz? Alacaklı/davalı, cevap dilekçesinde bononun ihdas sebebini değiştirmedikçe, birşeyi ispatlamak zorunda değildir. Zira elinde sebepten ve temel ilişkiden soyut bir kambiyo senedi vardır.


Her ne kadar davaya konu şey bir kambiyo senedi ise de ve bu senet illetten mücerret ise de yukarıda izah etmeye çalıştığım gibi illetten mücerret olma ilkesi aksi ispatlanamayan bir ilke değildir.Evet elbette illetten mücerrettir senet.Ancak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile yapılan bir takibi etkisiz kılmak ya da haksız olduğunu ispatlamak, aslında takibe konu senedin belirli bazı sebepler ( iddialar/asıl ilişki ) dolayısıyla borcun hiç doğmadığı, ödendiği,imzanın borçlu görünen davacıya ait olmadığı vs vs gibi sebepleri ileri sürebilme imkanıdır aslında açılan menfi tespit davası.

Bu anlamda " illetten mücerrettir kardeşim senet, daha da bir şey söylemem " diyemez davalı.Davacı tarafın asıl ilişki noktasındaki iddialarına cevap vermekle ancak haklılığını ispat edebilir.( Buradaki ispat olayını, ispat külfetinin davalı üzerinde olduğu şeklinde yorumlamayın lütfen.Zira ispattan kastım davalının aslıl ilişki noktasında davaya cevap verip vermediği hususudur.)Olayımızda ilgili kurum tarafından yapılacak imza incelemesi sonucunda imzanın davacının eli ürünü olmadığı tespit edildiğinde hala senet illetten mücerrettir diyebilecek misiniz?Elbette diyemeyeceksiniz.Çünkü imza eğer borçlunun el ürünü değilse işte bu safhadan sonra davaya bakan hakim asıl ilişkiyi de gözden geçirecektir.Davacı yanın asıl ilişki noktasındaki ifade ve iddialarını cevaplayamayan veya sizin deyiminizle SALT İLLETTEN MÜCERRET OLMA yönünde savunma yapan davalı davayı kaybedecektir.
Old 02-10-2011, 13:24   #15
by dinçer

 
Varsayılan

Alıntı:
Kambiyo senedinin mücerretliğine, alacağın varlığı için temel ilişkinin kanıtlanmasına gerek bulunmamasına, davacının iddialarını senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte delillerle ispatlaması gerektiğine ilişkin bir Yargıtay kararı:


Alıntı:




T.C. YARGITAY
19.Hukuk Dairesi

Esas: 2005/1299
Karar: 2005/11990
Karar Tarihi: 02.12.2005

MENFİ TESPİT DAVASI - SENEDE BAĞLI OLAN HER ÇEŞİT İDDİAYA KARŞI DEFİ OLARAK SÜRÜLEN VE SENEDİN HÜKÜM VE KUVVETİNİ ORTADAN KALDIRACAK VEYA AZALTACAK NİTELİKTE BULUNAN HUKUKİ İŞLEMLERİN TANIKLA İSPAT OLUNAMAYACAĞI HUSUSU
ÖZET: Davalının alacağının kambiyo senedine dayalı olmasına, kambiyo senedinin illetten mücerret olup, alacağın varlığı için temel ilişkinin kanıtlanmasına gerek bulunmamasına, senede bağlı olan her çeşit iddiaya karşı defi olarak sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemlerin tanıkla ispat olunamayacağına, davacının senedin teminat senedi olduğunu yazılı delille kanıtlayamadığından yazılı şekilde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.


(2004 S. K. m. 72) (1086 S. K. m. 290)

Dava: Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vek. Av. Haluk Köksoy gelmiş, davalı tarafından kimse gelmemiş olduğundan onun yokluğunda duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

Karar: Dava, davacının keşidecisi davalının lehdarı bulunduğu bonoların teminat olarak verildiği ve bu bonolarla borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.

Mahkemece iddia, savunma, toplanan deliller ve davacının davalıya yönelttiği yeminde gözetilerek davanın kısmen kabulüne, davacının 14.950.000.000. TL.lık bono ile ilgili davasının reddine, henüz takibe konulmamış 10.000.079.460. TL.lık senetten dolayı davalıya 3.600.000.000. TL. borçlu olduğunun tespitine, bakiye kısımla ve 15.000.000.000. TL.lık çekle borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.

Sonuç: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve özellikle davalının alacağının kambiyo senedine dayalı olmasına, kambiyo senedinin illetten mücerret olup, alacağın varlığı için temel ilişkinin kanıtlanmasına gerek bulunmamasına, HUMK. nun 290. maddesi gereği senede bağlı olan her çeşit iddiaya karşı defi olarak sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemlerin tanıkla ispat olunamayacağına, davacının senedin teminat senedi olduğunu yazılı delille kanıtlayamadığından yazılı şekilde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 02.12.2005 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları



Karar özetini okumak yeterli sanırım.Karar özetine bakıldığında HER TÜRLÜ HUKUKİ İŞLEMİN TANIKLA İSPAT OLUNAMAYACAĞI yönündeki anafikir dikkatten kaçmamaktadır.

Yapmış olduğum hukuki nitelenirmeler tekrar gözden geçirildiğinde her hangibir hukuki işlemin tanıkla ispat olunucağı yönünde bir ifadem bulunmamaktadır.Tanıkla alakalı olarak söylemiş olduğum tek şey davacınıngöstareceği tanıklar ile ancak ve ancak hukuki VAKIA yı ispat edebileceğini, bu konuda dahi tanık dinletmesinin zor olacağı yönündedir.

Kaldı ki ilgili kurumdan gelecek imza incelemesi sonucunda imzanın davacı yana ait olmadığı yönündeki raporu da bu anlamda değerlendirmek zorundasınız.Zira iş bu dosyadaki en etkisiz delil tanık delili olmakla birlikte en etkili olanlar ise imza incelemesi sonucu ile suç duyurusu sonucudur.Bu noktada ilk mesajım olan ve 4. numarada yer alan tanığa ilişkin değerlendirmem aşağğıdaki şekildedir:

Alıntı:
Mücerretlik ilkesinin menfi tespit davasında karşı tarafın işine yarayacağını zannetmiyorum.Zira menfi tespit davasında amaç kambiyo senedini imzalamaya iten gerçek bir nedenin bulunup bulunmadığıdır.Bu anlamda karşı taraf asıl ilişkiye inilmemesi noktasında elbette diretecektir.

Sizin yapmanız gereken asıl ilişkiye inmektir.Ortada herhangi bir ticari vs ilişki yok ise olmadığını ancak ve ancak karşı tarafın asıl ilişkiye yönelik olarak herhangi bir delil sunamaması üzerinden kanıtlayabilirsiniz.Ayrıca arada var olan mahkemeye yansıyan husumet işinize yarayacaktır.Hayatın olağan koşulları içerisinde ve var olan bu husumet nedeniyle tarafların ticari alışverişlerinin devam etmesinin mümkün olmadığı yönündeki görüşünüzü tanık ifadeleri ile desteklemelisiniz.( tabi dinletebilirseniz ! )Tanıkların, " herhangi bir ticari ilişkileri yoktur ve/veya borç alıp verme gibi bir samimiyetleri yoktur " şeklindeki vakıaya ilişkin beyanları dahi yeterli olacaktır kanaatindeyim.Tabi yapılacak imza incelemesi sonucunun lehinize olması kaydı ile...

Bu arada suç duyurusunda bulunmayı ve bu durumu delil olarak eklemeyi de ihmal etmeyin.

Değerlendirmemin son cümlesine bakıldığında tanık ifadelerinin ancak imza incelemesinin davacı borçlu lehine olması halinde ve dinletebilme ihtimali neticesinde bir anlam kazanacağını da ayrıca vurgulamış olduğum görülecektir.
Old 02-10-2011, 15:15   #16
Av. Caner Arıcı

 
Varsayılan

Alıntı:
by dinçer
Alıntı:
Sizin deyimlerinizden " kambiyo senedi varsa , mücerretlik ilkesi de vardır.O halde kambiyo senedinin olduğu durumlarda menfi tespit davasının açılması mümkün değildir.Açılsa bile davalının mücerretlik ilkesinden bahsetmesi bu davayı kazanması için yeterlidir." gibi uç noktada bir anlam çıkıyor.Buna katılmak mümkün değildir.

Yazdıklarımdan böyle bir anlam çıkarılabileceğini hiç sanmıyorum.

Alıntı:
Her ne kadar davaya konu şey bir kambiyo senedi ise de ve bu senet illetten mücerret ise de yukarıda izah etmeye çalıştığım gibi illetten mücerret olma ilkesi aksi ispatlanamayan bir ilke değildir.Evet elbette illetten mücerrettir senet.Ancak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile yapılan bir takibi etkisiz kılmak ya da haksız olduğunu ispatlamak, aslında takibe konu senedin belirli bazı sebepler ( iddialar/asıl ilişki ) dolayısıyla borcun hiç doğmadığı, ödendiği,imzanın borçlu görünen davacıya ait olmadığı vs vs gibi sebepleri ileri sürebilme imkanıdır aslında açılan menfi tespit davası.

Aksini iddia etmedim. Zaten ben de -örnek göstermeden- genel olarak bu iddiaları davacının ispatlaması gerekir diyorum.

Alıntı:
Bu anlamda " illetten mücerrettir kardeşim senet, daha da bir şey söylemem " diyemez davalı.Davacı tarafın asıl ilişki noktasındaki iddialarına cevap vermekle ancak haklılığını ispat edebilir.( Buradaki ispat olayını, ispat külfetinin davalı üzerinde olduğu şeklinde yorumlamayın lütfen.Zira ispattan kastım davalının aslıl ilişki noktasında davaya cevap verip vermediği hususudur.)Olayımızda ilgili kurum tarafından yapılacak imza incelemesi sonucunda imzanın davacının eli ürünü olmadığı tespit edildiğinde hala senet illetten mücerrettir diyebilecek misiniz?Elbette diyemeyeceksiniz.Çünkü imza eğer borçlunun el ürünü değilse işte bu safhadan sonra davaya bakan hakim asıl ilişkiyi de gözden geçirecektir.Davacı yanın asıl ilişki noktasındaki ifade ve iddialarını cevaplayamayan veya sizin deyiminizle SALT İLLETTEN MÜCERRET OLMA yönünde savunma yapan davalı davayı kaybedecektir.

Aksini iddia etmedim. İmza borçluya ait değilse diğer hususlar araştırılmadan dava kabul olacaktır. Bunun mücerretlikle zaten alakası yoktur Ve ısrar ediyorum; davalı asıl ilişkiyi ispat etmek veya buna bir cevap vermek zorunda değildir Davalı/alacaklı davaya cevap vermedi diye davayı kaybetmeyecektir; bundan "ne"yi kastettiğim gayet açıktır Yine davacıların iddia ettiği olayları ispatlamaları gerekecektir; yoksa davalı salt cevap vermedi veya veremedi diye haklılıklarını ispat etmiş olmayacaklardır. Bence, dava dilekçesindeki iddialara göre cevap verip vermemek değerlendirilebilir ancak Davacı iddiasını ispata yarar delil sunmadan, salt cevap vermedi, davalı bono alacaklısı aksini iddia ve ispat etmedi denemeyecektir. Bu durumda salt mücerretlik ilkesi yetecektir

Alıntı:
Yapmış olduğum hukuki nitelenirmeler tekrar gözden geçirildiğinde her hangibir hukuki işlemin tanıkla ispat olunucağı yönünde bir ifadem bulunmamaktadır.


Anlatmak istediğim sizin anladığınız "tanık konusu" değil Kanımca karar üzerinde tartışmaya gerek yok; karardan çıkan ana fikri anlamak gayet basit bence.

Alıntı:
Kaldı ki ilgili kurumdan gelecek imza incelemesi sonucunda imzanın davacı yana ait olmadığı yönündeki raporu da bu anlamda değerlendirmek zorundasınız.Zira iş bu dosyadaki en etkisiz delil tanık delili olmakla birlikte en etkili olanlar ise imza incelemesi sonucu ile suç duyurusu sonucudur.Bu noktada ilk mesajım olan ve 4. numarada yer alan tanığa ilişkin değerlendirmem aşağğıdaki şekildedir:

Ben zaten imza konusuna hiç girmedim Davacının iddialarını ispat etmesi, davalının asıl ilişkiyi ispat etmesine gerek olmadığı noktasında görüş belirttim.


Son diyeceğim; ben, mücerretlik ilkesinin ana fikrini kendimce anlatmaya çalıştım. Salt mücerretlik ilkesinin davayı kazanmak için yeterli olduğunu da iddia etmedim. Önce davacı iddialarını ispatlayacak ki; sonra davalı alacaklı..... Siz, ısrarla dediklerimden farklı anlamlar çıkardınız ve kanımca anlatmak istediğimi ve mücerretlik ilkesini tamamen yanlış değerlendiriyorsunuz.

Benim bu konuyla ilgili başka bir diyeceğim yoktur...

Saygılarımla...
Old 02-10-2011, 15:59   #17
by dinçer

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazdıklarımdan böyle bir anlam çıkarılabileceğini hiç sanmıyorum.

Aksini iddia etmedim. Zaten ben de -örnek göstermeden- genel olarak bu iddiaları davacının ispatlaması gerekir diyorum.

Aksini iddia etmedim. İmza borçluya ait değilse diğer hususlar araştırılmadan dava kabul olacaktır. Bunun mücerretlikle zaten alakası yoktur Ve ısrar ediyorum; davalı asıl ilişkiyi ispat etmek veya buna bir cevap vermek zorunda değildir Davalı/alacaklı davaya cevap vermedi diye davayı kaybetmeyecektir; bundan "ne"yi kastettiğim gayet açıktır Yine davacıların iddia ettiği olayları ispatlamaları gerekecektir; yoksa davalı salt cevap vermedi veya veremedi diye haklılıklarını ispat etmiş olmayacaklardır. Bence, dava dilekçesindeki iddialara göre cevap verip vermemek değerlendirilebilir ancak Davacı iddiasını ispata yarar delil sunmadan, salt cevap vermedi, davalı bono alacaklısı aksini iddia ve ispat etmedi denemeyecektir. Bu durumda salt mücerretlik ilkesi yetecektir


Anlatmak istediğim sizin anladığınız "tanık konusu" değil Kanımca karar üzerinde tartışmaya gerek yok; karardan çıkan ana fikri anlamak gayet basit bence.

Ben zaten imza konusuna hiç girmedim Davacının iddialarını ispat etmesi, davalının asıl ilişkiyi ispat etmesine gerek olmadığı noktasında görüş belirttim.

Son diyeceğim; ben, mücerretlik ilkesinin ana fikrini kendimce anlatmaya çalıştım. Salt mücerretlik ilkesinin davayı kazanmak için yeterli olduğunu da iddia etmedim. Önce davacı iddialarını ispatlayacak ki; sonra davalı alacaklı..... Siz, ısrarla dediklerimden farklı anlamlar çıkardınız ve kanımca anlatmak istediğimi ve mücerretlik ilkesini tamamen yanlış değerlendiriyorsunuz.

Benim bu konuyla ilgili başka bir diyeceğim yoktur...


Hukuki değerlendirmeler ortada olup, konu hakkındaki tartışma doyum noktasına ulaşmıştır.
Old 02-10-2011, 16:35   #18
Av. Caner Arıcı

 
Varsayılan

Alıntı:
by dinçer
Alıntı:
Hukuki değerlendirmeler ortada olup, konu hakkındaki tartışma doyum noktasına ulaşmıştır.




Bir de Elif Hanım'ı düşünmek lazım.. Elif Hanım; inşallah kafanızı tamamen karıştırmamış oluruz Özür dileriz
Old 03-10-2011, 12:39   #19
AV.ELFTSDMR

 
Varsayılan

cevap veren yardımcı olan tüm meslektaşlarıma teşekkür ediyorum,
anladığım kadarıyla ben elimde olan savcılığa yapılmış suç duyurusu,2008 yılı imzaların borçluya ait olmadığına dair mahkeme kararı ve tanık ifadelerine dayanacağım, karşı tarafa benim böyle bir borcum yok ispat etmek zorundasın diyemiyorum çünkü.Davalı tarafta 2010 yılında açılan 2.mahkeme sonucundaki imzalar borçluya aittir kararına dayanacaktır.Benim dilekçemde savunmak istediğim nokta zaten burada devreye girecek yani elimizde 2008 yılı kararımız var imzalar müvekkilime ait değil imzayı atan sizsiniz bu olaydan sonra müvekkilimin sizinle ticari alışverişte bulunması hayatın doğal akışına aykırıdır tezi üzerinden gitmeyi düşünüyorum.ilk celsede adli tıp kurumuna imza incelemesi için gönderilsin denmiş cevaba cevap dilekçemde adli tıp kurumundan başka kurumun da inceleme yapmasını talep ediyorum diyebilirsem garantiye almış olurum diye düşünüyorum.
Old 03-10-2011, 13:02   #20
by dinçer

 
Varsayılan

Alıntı:
Bir de Elif Hanım'ı düşünmek lazım.. Elif Hanım; inşallah kafanızı tamamen karıştırmamış oluruz Özür dileriz



Sayın Arıcı'ya katılıyorum.İnşallah öyle olmamıştır.Özür dileriz.
Old 03-10-2011, 13:04   #21
AV.ELFTSDMR

 
Varsayılan

rica ederim.Yardımlarınız için çok teşekkür ederim,gelişmeleri bildiririm.Bakalım mahkemenin vereceği karar ne yönde olacak.
Old 03-10-2011, 13:07   #22
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan AV.ELFTSDMR
rica ederim.Yardımlarınız için çok teşekkür ederim,gelişmeleri bildiririm.Bakalım mahkemenin vereceği karar ne yönde olacak.

Kıymetli Meslektaşım,

Bildiriminizi bekliyoruz.
Ancaaak, en çok teşekkürü aralarındaki uzun "ralli tartışma" ile Sayın by dinçer ve Sayın Arıcı hak ettiler.

Biz, bir tutam tuz atmışızdır işte Suat Bey'le beraber...

Kolaylıklar ve başarılar diliyorum.
Old 03-10-2011, 18:16   #23
ilhan13

 
Varsayılan

Sn Taşdemir,
dava konusu senet tanık dinletme sınırının üzerindeyse tanık dinletemeyeceğiniz gibi, tanık ifadelerine de dayanamazsınız. Mahkeme bu talebinizi reddedecektir. Delil dilekçenizde mutlaka yemin deliline başvurmanızı öneririm, onun dışında elinizde davayı kazandıracak bir delil maalesef görünmüyor.
Old 03-10-2011, 23:02   #24
AV.ELFTSDMR

 
Varsayılan

Tanık dinletemiyorum sanırım aksine karar veren yargıtay kararı da bulamadım.Eğer hataya hileye dayandırsaydık tanık dinletebilecektik.bizim durumumuzda karşı taraf eğer tanık dınletme talebimi kabul ederse dinletebilirim ki bu şansım 1000 de 1 bile değil tek yapabileceğim yemin teklifi etmek karşı tarafında yemin teklifini kabul etmekten kaçınacağını hiç sanmıyorum
Old 07-10-2011, 08:06   #25
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan Katkı

Mücerretlik ile ilgili katkı:

" Bedel kaydı içeren bir bononun lehdarı artık senedin kayıtsız ve koşulsuz bir borç ikrarı olduğu yolundaki mücerretlik kuralına dayanamayacaktır." (Y.11.HD. 7.11.1982, 40334/3688, CANBOLAT, Menfi Tespit. 1987 bası,Sayfa:70)
Old 11-10-2011, 11:55   #26
AV.ELFTSDMR

 
Varsayılan

iyi günler,
Davam reddedildi.karşı taraf vekili daha önce aynı senede ilişkin icra hukuk mahkemesinde açılan dava reddedildi,adli tıp incelemesi de yapıldı,davanın reddini talep ederim dedi.Hakim Bey de davanın reddine karar verdi.oysa ki icra hukuk mahkemeleri dar yetkilidir ve aynı senede ılışkın menfi tespit davasında tekrar inceleme yapılabilir diye yargıtay kararları da bulmuştum.Tek çare temyize gitmek artık. Yardımlarınız için tekrar teşekkür ederim.
Old 11-10-2011, 13:57   #27
Av.Fatih KISA

 
Varsayılan

Sayın DİKİCİ'nin mesajında belirtiği üzere, Senette bedel kaydı varsa, alacaklı lehine tanınan mücerretlik karinesine dayanılamaz. Senetteki bedel kaydında temel ilişkiyi tarif edebilecek şekilde bir kayıt varsa, artık mücerretlik ilkesinden bahsedilemez....
Old 11-10-2011, 14:23   #28
Av.Fatih KISA

 
Varsayılan

Cümlem yarım kalmış, devam edeyim...
Burada bazı hususların tespit edilmesi gerekli
1- Senedin veriliş nedeni/temel ilişki
2- Temel ilişkiden dolayı borcun doğup doğmadığı
3- (2) nolu olasılığın hangi delillerle kanıtlanabileceği

Bu nedenle de öncelikle Sayın Meslektaşımın davasındaki Senedin niteliklerini bilmemiz lazım. Senette malen kaydı mı var, nakten kaydı mı var? Davalı alacaklı senedi elinde bulundurmasını hangi nedenle açıklıyor? (Bilindiği gibi menfi tespit davalarında bazı hallerde ispat yükü davalı-alacaklıya düşer)

Mücerretlik ilkesi lehdar/hamil lehine tanınan bir yasal karine olup, temel ilişkinin malen veya icaren, nakten diye tanımlandığı hallerde lehdar bu ilkeden faydalanamaz ve temel ilişkiden kaynaklı borcun doğup-doğmadığı yasal kanıtlarla kanıtlanabilir.
Old 11-10-2011, 16:51   #29
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan AV.ELFTSDMR
iyi günler,
Davam reddedildi.karşı taraf vekili daha önce aynı senede ilişkin icra hukuk mahkemesinde açılan dava reddedildi,adli tıp incelemesi de yapıldı,davanın reddini talep ederim dedi.Hakim Bey de davanın reddine karar verdi.oysa ki icra hukuk mahkemeleri dar yetkilidir ve aynı senede ılışkın menfi tespit davasında tekrar inceleme yapılabilir diye yargıtay kararları da bulmuştum.Tek çare temyize gitmek artık. Yardımlarınız için tekrar teşekkür ederim.

Sayın Meslektaşım,
Salt, dar yetkili icra mahkemesince daha önce imza/bilirkişi incelemesi yapıldığından bahisle davanın reddi, net bir bozma nedenidir görüşündeyim.
Saygılarımla.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
İmzaya itiraz etmeyen borçlunun menfi tespit davası ile imza inkarı SUCCEED Meslektaşların Soruları 5 12-07-2010 13:30
kambiyo senedinde imza inkarı menfi tespit davası av.erolsahin Meslektaşların Soruları 2 12-01-2009 09:53
çekte imza inkarı ve menfi tespit Avukat Neslihan Meslektaşların Soruları 3 09-10-2008 18:10
Menfi tespit- iki imza Nuriye Değer Meslektaşların Soruları 2 10-10-2007 21:27
iade edilmeyen senet,imza inkarı,menfi tespit av.sinem Meslektaşların Soruları 1 21-09-2007 11:29


THS Sunucusu bu sayfayı 0,09339595 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.