Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Dava konusunun diğer davacıya devri

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 10-08-2023, 13:07   #1
Av.Reyyanur Çiçekli

 
Varsayılan Dava konusunun diğer davacıya devri

Merhabalar meslektaşlarım.

Kamulaştırmasız el atma davası açmıştım. Kamulaştırılan arsanın iki maliki var. Her ikisi de müvekkilim. Ancak dava devam ederken müvekkillerden biri, payını diğer müvekkile sattı. Dolayısıyla davaya diğer müvekkille devam edildi. Şu halde payını devreden müvekkil yönünden husumetten ret kararı verildi. Ancak karşı vekalet ücretine hükmedilmedi. Karşı taraf kararı bu yönden istinaf etti. Müvekkil aleyhine karşı vekalet ücretine hükmedilmesi gerekir mi?
Old 11-08-2023, 14:11   #2
uye54331

 
Varsayılan

HMK m. 125'te Davanın açılmasından sonra, dava konusu davacı tarafından devredilecek olursa, devralmış olan kişi, görülmekte olan davada davacı yerine geçer ve dava kaldığı yerden itibaren devam eder. düzenlemesi mevcut.

Vekalet ücretine hükmedilmesi bir yana husumetten ret kararı da anlamsız.

Devrin mahkemece öğrenildiği andan itibaren, yeni malikle birlikte davaya devam olunacak zaten.
Old 11-08-2023, 14:58   #3
Av.Reyyanur Çiçekli

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan uye54331
HMK m. 125'te Davanın açılmasından sonra, dava konusu davacı tarafından devredilecek olursa, devralmış olan kişi, görülmekte olan davada davacı yerine geçer ve dava kaldığı yerden itibaren devam eder. düzenlemesi mevcut.

Vekalet ücretine hükmedilmesi bir yana husumetten ret kararı da anlamsız.

Devrin mahkemece öğrenildiği andan itibaren, yeni malikle birlikte davaya devam olunacak zaten.

Meslektaşım cevabınız için teşekkür ederim. Davaya birlikte devam edildi zaten ama karara çıktığında diğer müvekkil adına husumetten ret kararı verildi. Siz sanırım dava devam ederken ret kararı verildiğini düşündünüz. Sormak istediğim diğer müvekkil adına dava sonunda husumetten ret kararı verilip verilemeyeceği ve vekalet ücretininin ne olacağıydı
Old 12-08-2023, 08:52   #4
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

Husumet (aktif dava ehliyeti) yönünden ret ancak davacının dava tarihinden önce taşınmazı bir başkasına devri halinde verilebilecek bir karardır. Taşınmazın davacı tarafından dava açıldıktan sonra devri halinde yapılacak iş, verilecek karar HMK.125/2 m.ayrıca düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre devir eden davacının davası ret edilmez.Devir alan ,devredenin halefi sıfatı ile onun yerine geçer ve devir alanın takibi sonucu davada nihai karar devir alanın lehine veya aleyhine olarak verilir . Eğer devir alan davayı takip etmez ise o takdirde 150 m. göre davanın açılmamış sayılmasına karar verilir. 125/2 m. göre işlem yapıldıktan sonra ayrıca devreden davacıya taraf sıfatı verilmeye devam edilerek hakkında husumetten ret kararı verilemeyeceğini ve bunun sonucu devreden aleyhine vekalet ücreti tayin edilmesi imkanının da olmadığını düşünüyorum. HMK 125 m. metninde ve Avukatlık Ücret Tarifesinde aksini gösteren bir ifade yer almış değildir.

Nitekim aşağıdaki kararda " davacı Hamide tapudaki payını davadan sonra başkasına devir etmiş, devir alan kişinin avukatı vekalet sunarak usulün 125/2 m.göre davaya devam edilip , devir alan hakkında hüküm kurulduğu ve devreden Hamide'nin davada taraf sıfatı kalmadığı halde hakkında ayrıca husumet yönünden ret şeklinde karar verilmesinin ve yargılama giderleri ve vekalet ücretinin buna göre paylaştırılmasının usul ve yasaya aykırı bulunduğu" ifadelerine yer verilerek vardığımız sonuç doğrulanmaktadır.

YARGITAY

8. HUKUK DAİRESİ

Esas Numarası: 2018/3941

Karar Numarası: 2019/11415

Karar Tarihi: 17.12.2019


Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada bozma sonrası yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davacılar ... ve ... yönünden davanın aktif husumet yokluğundan reddine, dahili davacılar ... ve ... yönünden dava konusuz kaldığından, hüküm verilmesine yer olmadığına karar verilmiş olup, hükmün davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

K A R A R

Davacılar Adil ve ... vekili, 17 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki binada 9 nolu dairenin davalı tarafından haksız kullanıldığını ileri sürerek el atmanın önlenmesini ve fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere 7.200,00 TL ecrimisil bedelinin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.

Mahkemece verilen ilk kararda, taşınmaz üzerindeki 9 nolu daireye vaki müdahalenin men'i ile davacı ...'ye teslimine, 2003 yılı Temmuz ayı ile dava tarihi olan 07.01.2005 tarihleri arası hesaplanan 18 aylık toplam 7.200,00 TL ecrimisilin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı Hamide'ye verilmesine, davacı ... tarafından açılan davanın ise davacı tapuda malik olmadığından aktif husumet yokluğu nedeni ile reddine karar verilmiştir. Davalı vekili tarafından temyiz itirazı üzerine yapılan inceleme neticesinde, Yargıtay 1. Hukuk Dairesi'nin 2009/6805 Esas, 2009/8186 Karar sayılı ilamıyla dava dilekçesinin tebliğinin ve kararın tebliği ile kesinleştirilmesinin yöntemine uygun olmadığı, davalının eldeki davada savunma hakkını kullanmadığına işaret edilerek, mahkemece yöntemi izlenmek suretiyle usulüne uygun olarak taraf teşkili sağlandıktan sonra yanların gösterecekleri kanıtların toplanması ve hasıl sonuca göre bir karar verilmek üzere hüküm davalı yararına bozulmuştur. Davacılar vekili tarafından yapılan karar düzeltme isteği de reddedilmiştir.

Davalı ... vekili, bozma sonrası yapılan yargılamada davalının da tapuda paydaş olmasına rağmen taşınmaz üzerine inşa edilen binada oturabileceği bir yerin bulunmadığını açıklayarak, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece verilen ikinci kararda, davacılardan Adil'in açtığı davanın taşınmazda paydaş olmaması nedeniyle aktif dava ehliyeti bulunmadığından reddine, diğer davacı Hamide yönünden ise dava konusu arsa nitelikli taşınmaz üzerindeki kaçak ve ruhsatsız binada bir kısım paydaşların hiç yer kullanmadığı bir kısım paydaşların birden çok yer kullandığı, başka bir anlatımla tüm paydaşları bağlayan geçerli fiili bir taksimin gerçekleşmediği, keza, davacılardan ...'nin taşınmazda hissedar olduğu ve dava konusu 9 numaralı daire dışında payına isabet eden 1. bodrum kattaki dükkanı da kullandığı, davalının ise paydaş olmasına rağmen hiçbir yer kullanmadığı anlaşıldığından yerinde olmayan davasının esastan reddine karar verilmiştir. Davacılar vekili tarafından temyiz itirazı üzerine yapılan inceleme neticesinde Yargıtay 1. Hukuk Dairesi'nin 2013/21457 Esas, 2014/327 Karar sayılı ilamıyla, eksiğin tamamlanması yoluyla getirtilen belgelerden; davacı Hamide'nin taşınmazdaki payını yargılama sırasında 3. kişilere sattığı, davacıya ait payın el değiştirerek dava dışı kişiler adlarına tescil edildikleri anlaşıldığından, HMK'nin 125. maddesi gözetilerek işlem yapılması ve ondan sonra bir karar verilmesi gerektiğine işaret edilerek hüküm ikinci defa bozulmuş, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına dair karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde verilen son kararda, davacı ... tarafından açılan davanın aktif husumet yokluğundan reddine, davacı Hamide yargılama sırasında dava konusu taşınmaz hissesini devrettiği anlaşıldığından, men'i müdahale isteminin aktif husumet yokluğundan, ecrimisil isteminin yerinde görülmediğinden reddine, dahili davacılar ... ve ...'ın men'i müdahale istemi konusuz kaldığından hüküm verilmesine yer olmadığına, ecrimisil isteminin taşınmazı edinme tarihi itibarı ile reddine karar verilmiştir. Hüküm, süresi içerisinde davacılar vekili tarafından temyiz ediilmiştir.

1. Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davacılar vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Davacılar vekilinin yargılama giderlerine yönelik temyiz itirazlarına gelince;

Dosya kapsamındaki bilgi, belge ve tapu kayıtlarından dava konusu 17 parseldeki 2/42 hissenin Hamide tarafından 12.09.2012 tarihinde davacılar ... ve ...'a satış yoluyla devredildiği anlaşılmakta olup, ikinci bozma sonrası yeni malikler adına avukatları tarafından dosyaya vekaletname sunulduğu ve yargılamaya devam edilerek yazılı şekilde karar verildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece, HMK'nin 125/2 maddesi gereğince Hamide'nin artık men'i müdahale yönünden taraf sıfatının kalmadığı gözetilmeksizin yazılı şekilde hakkında ayrıca hüküm tesis edilmesi ve tüm vekalet ücreti yargılama giderlerinin de buna göre kararlaştırılması usul ve yasaya aykırı olup hükmün bu yönden bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2) nolu bentte gösterilen nedenlerle davacılar vekilinin yazılı temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, diğer temyiz itirazlarının yukarıda (1). bentte gösterilen nedenle reddine, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine,

peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 17.12.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

www.legalbank.net
Old 12-08-2023, 09:08   #5
Av.Reyyanur Çiçekli

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Yücel Kocabaş
Husumet (aktif dava ehliyeti) yönünden ret ancak davacının dava tarihinden önce taşınmazı bir başkasına devri halinde verilebilecek bir karardır. Taşınmazın davacı tarafından dava açıldıktan sonra devri halinde yapılacak iş, verilecek karar HMK.125/2 m.ayrıca düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre devir eden davacının davası ret edilmez.Devir alan ,devredenin halefi sıfatı ile onun yerine geçer ve devir alanın takibi sonucu davada nihai karar devir alanın lehine veya aleyhine olarak verilir . Eğer devir alan davayı takip etmez ise o takdirde 150 m. göre davanın açılmamış sayılmasına karar verilir. 125/2 m. göre işlem yapıldıktan sonra ayrıca devreden davacıya taraf sıfatı verilmeye devam edilerek hakkında husumetten ret kararı verilemeyeceğini ve bunun sonucu devreden aleyhine vekalet ücreti tayin edilmesi imkanının da olmadığını düşünüyorum. HMK 125 m. metninde ve Avukatlık Ücret Tarifesinde aksini gösteren bir ifade yer almış değildir.

Nitekim aşağıdaki kararda " davacı Hamide tapudaki payını davadan sonra başkasına devir etmiş, devir alan kişinin avukatı vekalet sunarak usulün 125/2 m.göre davaya devam edilip , devir alan hakkında hüküm kurulduğu ve devreden Hamide'nin davada taraf sıfatı kalmadığı halde hakkında ayrıca husumet yönünden ret şeklinde karar verilmesinin ve yargılama giderleri ve vekalet ücretinin buna göre paylaştırılmasının usul ve yasaya aykırı bulunduğu" ifadelerine yer verilerek vardığımız sonuç doğrulanmaktadır.

YARGITAY

8. HUKUK DAİRESİ

Esas Numarası: 2018/3941

Karar Numarası: 2019/11415

Karar Tarihi: 17.12.2019


Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada bozma sonrası yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davacılar ... ve ... yönünden davanın aktif husumet yokluğundan reddine, dahili davacılar ... ve ... yönünden dava konusuz kaldığından, hüküm verilmesine yer olmadığına karar verilmiş olup, hükmün davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

K A R A R

Davacılar Adil ve ... vekili, 17 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki binada 9 nolu dairenin davalı tarafından haksız kullanıldığını ileri sürerek el atmanın önlenmesini ve fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere 7.200,00 TL ecrimisil bedelinin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.

Mahkemece verilen ilk kararda, taşınmaz üzerindeki 9 nolu daireye vaki müdahalenin men'i ile davacı ...'ye teslimine, 2003 yılı Temmuz ayı ile dava tarihi olan 07.01.2005 tarihleri arası hesaplanan 18 aylık toplam 7.200,00 TL ecrimisilin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı Hamide'ye verilmesine, davacı ... tarafından açılan davanın ise davacı tapuda malik olmadığından aktif husumet yokluğu nedeni ile reddine karar verilmiştir. Davalı vekili tarafından temyiz itirazı üzerine yapılan inceleme neticesinde, Yargıtay 1. Hukuk Dairesi'nin 2009/6805 Esas, 2009/8186 Karar sayılı ilamıyla dava dilekçesinin tebliğinin ve kararın tebliği ile kesinleştirilmesinin yöntemine uygun olmadığı, davalının eldeki davada savunma hakkını kullanmadığına işaret edilerek, mahkemece yöntemi izlenmek suretiyle usulüne uygun olarak taraf teşkili sağlandıktan sonra yanların gösterecekleri kanıtların toplanması ve hasıl sonuca göre bir karar verilmek üzere hüküm davalı yararına bozulmuştur. Davacılar vekili tarafından yapılan karar düzeltme isteği de reddedilmiştir.

Davalı ... vekili, bozma sonrası yapılan yargılamada davalının da tapuda paydaş olmasına rağmen taşınmaz üzerine inşa edilen binada oturabileceği bir yerin bulunmadığını açıklayarak, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece verilen ikinci kararda, davacılardan Adil'in açtığı davanın taşınmazda paydaş olmaması nedeniyle aktif dava ehliyeti bulunmadığından reddine, diğer davacı Hamide yönünden ise dava konusu arsa nitelikli taşınmaz üzerindeki kaçak ve ruhsatsız binada bir kısım paydaşların hiç yer kullanmadığı bir kısım paydaşların birden çok yer kullandığı, başka bir anlatımla tüm paydaşları bağlayan geçerli fiili bir taksimin gerçekleşmediği, keza, davacılardan ...'nin taşınmazda hissedar olduğu ve dava konusu 9 numaralı daire dışında payına isabet eden 1. bodrum kattaki dükkanı da kullandığı, davalının ise paydaş olmasına rağmen hiçbir yer kullanmadığı anlaşıldığından yerinde olmayan davasının esastan reddine karar verilmiştir. Davacılar vekili tarafından temyiz itirazı üzerine yapılan inceleme neticesinde Yargıtay 1. Hukuk Dairesi'nin 2013/21457 Esas, 2014/327 Karar sayılı ilamıyla, eksiğin tamamlanması yoluyla getirtilen belgelerden; davacı Hamide'nin taşınmazdaki payını yargılama sırasında 3. kişilere sattığı, davacıya ait payın el değiştirerek dava dışı kişiler adlarına tescil edildikleri anlaşıldığından, HMK'nin 125. maddesi gözetilerek işlem yapılması ve ondan sonra bir karar verilmesi gerektiğine işaret edilerek hüküm ikinci defa bozulmuş, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına dair karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde verilen son kararda, davacı ... tarafından açılan davanın aktif husumet yokluğundan reddine, davacı Hamide yargılama sırasında dava konusu taşınmaz hissesini devrettiği anlaşıldığından, men'i müdahale isteminin aktif husumet yokluğundan, ecrimisil isteminin yerinde görülmediğinden reddine, dahili davacılar ... ve ...'ın men'i müdahale istemi konusuz kaldığından hüküm verilmesine yer olmadığına, ecrimisil isteminin taşınmazı edinme tarihi itibarı ile reddine karar verilmiştir. Hüküm, süresi içerisinde davacılar vekili tarafından temyiz ediilmiştir.

1. Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davacılar vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Davacılar vekilinin yargılama giderlerine yönelik temyiz itirazlarına gelince;

Dosya kapsamındaki bilgi, belge ve tapu kayıtlarından dava konusu 17 parseldeki 2/42 hissenin Hamide tarafından 12.09.2012 tarihinde davacılar ... ve ...'a satış yoluyla devredildiği anlaşılmakta olup, ikinci bozma sonrası yeni malikler adına avukatları tarafından dosyaya vekaletname sunulduğu ve yargılamaya devam edilerek yazılı şekilde karar verildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece, HMK'nin 125/2 maddesi gereğince Hamide'nin artık men'i müdahale yönünden taraf sıfatının kalmadığı gözetilmeksizin yazılı şekilde hakkında ayrıca hüküm tesis edilmesi ve tüm vekalet ücreti yargılama giderlerinin de buna göre kararlaştırılması usul ve yasaya aykırı olup hükmün bu yönden bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2) nolu bentte gösterilen nedenlerle davacılar vekilinin yazılı temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, diğer temyiz itirazlarının yukarıda (1). bentte gösterilen nedenle reddine, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine,

peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 17.12.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

www.legalbank.net

Karar için çok teşekkürler meslektaşım. Sizce bu durumda husumetten ret kararına karşı istinaf yoluna başvurmam mı gerekir? Husumetten ret kararı verilmiş ancak karşı vekalete hükmedilmemiş olduğu için istinafa başvurmayı düşünmemiştim. Cevap dilekçesinde ilgili kararı paylaşmam yeterli olur mu?
Old 12-08-2023, 09:46   #6
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Reyyanur Çiçekli
Sizce bu durumda husumetten ret kararına karşı istinaf yoluna başvurmam mı gerekir? Husumetten ret kararı verilmiş ancak karşı vekalete hükmedilmemiş olduğu için istinafa başvurmayı düşünmemiştim. Cevap dilekçesinde ilgili kararı paylaşmam yeterli olur mu?

Gerçi konu kamu düzeni kapsamında dava şartlarından dava ehliyeti ve takip yetkisini (HMK m. 114) ilgilendirdiğinden ,İstinaf Mahkemesinin bu yanlışlığı resen incelemesi gerekir ise de; değişik yorum farklılığı da olabileceğinden, istinaf süresi kaçırılmamış ise veya kaçırılmş ise, cevap dilekçesi ile "katılma yolu ile" istinaf yoluna gitmekte yarar bulunmaakta.
Old 12-08-2023, 09:48   #7
Av.Reyyanur Çiçekli

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Yücel Kocabaş
Gerçi konu kamu düzeni kapsamında dava şartlarından dava ehliyeti ve takip yetkisini (HMK m. 114) ilgilendirdiğinden ,İstinaf Mahkemesinin bu yanlışlığı resen incelemesi gerekir ise de; değişik yorum farklılığı da olabileceğinden, istinaf süresi kaçırılmamış ise veya kaçırılmş ise, cevap dilekçesi ile "katılma yolu ile" istinaf yoluna gitmekte yarar bulunmaakta.

Ben de aynı düşüncedeyim. Değerli görüşleriniz için minnettarım. Saygılarımla.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
muris muvazaasında dava konusunun devri. imsel Meslektaşların Soruları 2 21-09-2018 13:49
dava konusunun devri kizilaslan Meslektaşların Soruları 0 27-05-2013 12:41
cebri icra ile dava konusunun devri hltydmr Meslektaşların Soruları 9 01-02-2013 16:05
Değerlendirme-9- Dava Açılması- Davanın Geri Alınması- Dava Konusunun Devri halit pamuk Medeni Usul, İcra ve İflas Hukuku Çalışma Grubu 2 20-01-2013 15:57
İcra-Dava konusunun devri usulü. av.knel Meslektaşların Soruları 1 09-08-2012 13:05


THS Sunucusu bu sayfayı 0,10919094 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.