Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

boşanma temyiz

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 01-11-2008, 19:26   #1
Av.Mehmet_Ali

 
Varsayılan boşanma temyiz

Bir boşanma davası neticesinde mahkeme tarafların boşanmalarına karar vermiş.Taraflaradan biri temyize gitmemiş ancak karşı taraf mahkemeye ''verilen kararın yargıtay tarafından onanmasını talep ediyorum'' ibareli çok kısa bir dilekçe yazıp dosyaya koymuş. Yerel mahkemenin nasıl davranması gerekir?
Old 01-11-2008, 19:51   #2
FYLOZOF

 
Varsayılan

Tabiki taraflardan biri kararı temyiz ettiğine göre,yerel mahkeme dosyayı yargıtaya gönderecektir.
Old 01-11-2008, 20:11   #3
zeynepcosgun

 
Varsayılan

sayın Av. Mehmet Ali,
Kanımca, ortada herhangi bir temyiz başvurusu yok ve dosya Yargıtay' a gönderilmez.
Çünkü; HUMK gereğince temyize, karardan memnun olmayan taraf başvurur. Temyiz etmeyen taraf ise karardan memnun ise temyize cevap dilekçesi ile onama ister.

Sizin olayınızda, bir taraf temyiz etmemiş, diğer taraf da kendiliğinden onama istemiş. Bu durumda ortada bir temyiz yokken tarafın birinin kendiliğinden onama istemesi temyiz anlamına gelemez. Zira, zaten kararın bozulmasını isteyen kimse yok. kararı temyiz etmeyerek kendi açısından kesinleştirerek istediği sonucu elde eder. Çünkü lkarşı taraf da temyiz etmemiş.

Saygılar
Old 01-11-2008, 20:30   #4
gurhankoc

 
Varsayılan

HUMK 417/2 "Davada haklı çıkmış olan taraf da hukukî yararı bulunmak şartıyla temyiz yoluna başvurabilir"
Yasa temyiz yoluna başvurabilmek için hukuki yarar koşulunu getirdiğine göre dosya temyiz incelemesi için Yargıtay'a gönderilmeyecektir diye düşünüyorum.
Old 02-11-2008, 16:19   #5
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Mehmet_Ali
Bir boşanma davası neticesinde mahkeme tarafların boşanmalarına karar vermiş.Taraflaradan biri temyize gitmemiş ancak karşı taraf mahkemeye ''verilen kararın yargıtay tarafından onanmasını talep ediyorum'' ibareli çok kısa bir dilekçe yazıp dosyaya koymuş. Yerel mahkemenin nasıl davranması gerekir?

Bu dilekçenin temyiz dilekçesi olarak kabulü mümkün değildir. Temyiz harcı yatırılmadığı için, mahkeme kararı kesinleştirecektir.
Old 03-11-2008, 10:29   #6
Av.Mehmet_Ali

 
Varsayılan

Cevaplar için teşekkür ederim...Farazi olarak temyiz harcı yatırılmış olsa dahi böyle bir durumda amaç temyiz olmadığı için verilen kararın yerel mahkeme tarafından kesinleşeceğini düşünüyorum.. saygilarimla
Old 03-11-2008, 11:03   #7
ISIL YILMAZ

 
Varsayılan

Temyiz harcı eksikse temyiz edene süre verilip harcın tamamlattırılması gerekir. Halen uygulanan 434 üncü madde metni açıktır:

“MADDE 434 - (Değişik: 2494 - 16.7.1981) Temyiz dilekçesi hangi mahkemeye verilmişse o mahkemece temyiz defterine kaydolunur ve temyiz edene ücretsiz bir alındı kâğıdı verilir.
Temyiz isteği, harca tâbi değilse dilekçenin temyiz defterine kaydedildiği harca tâbi ise harcın yatırıldığı tarihte yapılmış sayılır.
Temyiz dilekçesi verilirken gerekli harç ve giderlerin tamamı ödenir. Bunların eksik ödenmiş olduğu sonradan anlaşılırsa, kararı veren hâkim veya mahkeme başkanı tarafından verilecek yedi günlük kesin süre içinde tamamlanması, aksi halde temyizden vazgeçmiş sayılacağı hususu temyiz edene yazılı olarak bildirilir. Verilen süre içinde harç ve giderler tamamlanmadığı takdirde, mahkeme kararın temyiz edilmemiş sayılmasına karar verir. Bu kararın da temyiz edilmesi halinde 432 nci maddenin son fıkrası hükmü kıyasen uygulanır.”


Aşağıdaki maddeler nedeniyle bu dilekçenin temyiz dilekçesi sayılabileceğini düşünüyorum:

“Temyiz dilekçesi
MADDE 430.- (Yeniden Düzenleme: 5236 - 26.9.2004 / m.16 - Yürürlük m.22) Temyiz, dilekçeyle yapılır ve dilekçeye karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenir.
Temyiz dilekçesinde aşağıdaki hususlar bulunur:
1. Temyiz eden ile karşı tarafın davadaki sıfatları, adı, soyadı ve adresleri.
2. Bunların varsa yasal temsilci ve vekillerinin adı, soyadı ve adresleri.
3. Temyiz edilen kararın hangi bölge adliye mahkemesi hukuk dairesinden verilmiş olduğu, tarihi ve sayısı.
4. Yargıtayın bozma kararı üzerine, bozmaya uygun olarak ilk derece mahkemesince verilen yeni kararın veya direnme kararına karşı temyizde direnme kararının, hangi mahkemeye ait olduğu, tarihi ve sayısı.
5. İlamın temyiz edene tebliğ edildiği tarih.
6. Kararın özeti.
7. Temyiz sebepleri ve gerekçesi.
8. Duruşma istenmesi halinde bu istek.
9. Temyiz edenin veya varsa yasal temsilci yahut vekilinin imzası.
Temyiz dilekçesi, temyiz edenin kimliği ve imzasıyla temyiz olunan kararı yeteri kadar belli edecek kayıtları taşıması halinde, diğer şartlar bulunmasa bile reddolunmayıp temyiz incelemesi yapılır. “

“Temyiz incelemesi ve duruşma
MADDE 435.- (Yeniden Düzenleme: 5236 - 26.9.2004 / m.16 - Yürürlük m.22) Yargıtay, tarafların ileri sürdükleri temyiz sebepleriyle bağlı olmayıp, kanunun açık hükmüne aykırı gördüğü diğer hususları da inceleyebilir.
Yargıtay temyiz incelemesini dosya üzerinde yapar. Ancak, tüzel kişiliğin feshine veya genel kurul kararlarının iptaline, evlenmenin butlanına veya iptaline, boşanma veya ayrılığa, velayete, soybağına ve kısıtlamaya ilişkin davalarla miktar veya değeri onmilyar (*) lirayı aşan alacak ve ayın davalarında taraflardan biri temyiz veya cevap dilekçesinde duruşma yapılmasını istemiş ise, Yargıtayca bir gün belli edilerek taraflara usulen çağrı kağıdı gönderilir. Tebliğ tarihi ile duruşma günü arasında en az onbeş gün bulunması gerekir; taraflar gelmişlerse bu süreye bakılmaz. Tebligat gideri verilmemişse duruşma istemi dikkate alınmaz. Duruşma giderinin eksik ödenmiş olduğu anlaşılırsa, dairenin başkanı tarafından verilecek yedi günlük kesin süre içinde tamamlanması, aksi halde duruşma isteminden vazgeçilmiş sayılacağı, duruşma isteyene yazılı olarak bildirilir. Verilen süre içinde giderler tamamlanmadığı takdirde, Yargıtay incelemesini dosya üzerinde yapar.
Onmilyar (*) liralık duruşma sınırının belirlenmesinde 428 inci maddenin ikinci fıkrası kıyas yoluyla uygulanır.”
Kaldı ki, süre tutum dilekçeleri gerekçesiz temyizin en tipik örneğidir. Bir kez sğre tutum verdikten sonra gerekçelerinizi açıklayan dilekçeyi dosyaya sunmasanız dahi Yargıtay dosyayı inceleyecektir.

Kanımca yerel mahkeme, hak arama özgürlüğünü kısıtlayacak şekilde davranmamalı, bu dilekçenin harcını tamamlattırarak dosyayı Yargıtay’a göndermelidir. Kişi, besbelli ki, yerel mahkeme kararının Yargıtay denetiminden geçmesini murad etmiştir. "Onama istiyorum" talebinin bu şekilde yorumlanmasının Anayasa'ya da uygun olacağını düşünüyorum.

Saygılar.
Old 03-11-2008, 11:39   #8
Av.Mehmet_Ali

 
Varsayılan

Hukuki yarar olmadan bir tarafın temyiz olanağının olmadığını biliyorum. Yerel mahkemenin vermiş olduğu kararı sırf onanması için temyiz edilemeyeceği kanaatindeyim..bulabildiğim örnek bir karar



YARGITAY

7. HUKUK DAİRESİ

E. 2004/4217

K. 2005/1677

T. 26.5.2005

• KADASTRO TESPİTİNDEN DOĞAN DAVA ( Oluşturulan Sonraki Günlü Hükümle de Hazine Aleyhinde Hukuksal Bir Durum Yaratılmadığı - Hukuki Yararı Olmak Koşuluyla Davanın Taraflarının Hükmü Temyiz Etmesinin Olanaklı Olduğu )

• HAZİNE ALEYHİNE HUKUKSAL BİR DURUM YARATILMAMASI ( Hukuki Yararı Olmak Koşuluyla Davanın Taraflarının Hükmü Temyiz Etmesinin Olanaklı Olduğu )

• HUKUKİ YARAR ( Önceki Günlü Hüküm Kesinleştiği - Oluşturulan Sonraki Günlü Hükümle de Hazine Aleyhinde Hukuksal Bir Durum Yaratılmadığı/Hukuki Yararı Olmak Koşuluyla Davanın Taraflarının Hükmü Temyiz Etmesinin Olanaklı Olduğu )

1086/m.237

ÖZET : Dava, kadastro tesbitinden doğmuştur. Davacı hazine yönünden sözü edilen kesimlerle ilgili aleyhindeki önceki günlü hüküm kesinleşmiştir. Oluşturulan sonraki günlü hükümle de hazine aleyhinde hukuksal bir durum yaratılmamıştır. Hukuki yararı olmak koşuluyla davanın taraflarının hükmü temyiz etmesi olanaklıdır.
DAVA : Taraflar arasında kadastro tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay'ca incelenmesi davalılar tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşılmakla, dosya incelendi. Dosyadaki belgeler okundu. Tetkik hakiminin açıklamaları dinlendi, gereği görüşüldü:
KARAR : 1-Davacı hazine uzman bilirkişi Mehmet Yılmaz tarafından düzenlenen haritada ( A ), ( B ), ( C ), ( E ) ve ( F ) harfleri dışında kalan ve sözü edilen bölümlerin güney sınırını oluşturan 126, 151, 152, 153, 154 ve 155 parsel sayılı taşınmazlar olarak gösterilen bölümlerle ilgili aleyhindeki önceki günlü hükmü temyiz etmemiştir. Hal böyle olunca, davacı hazine yönünden sözü edilen kesimlerle ilgili aleyhindeki önceki günlü hüküm kesinleşmiştir. Oluşturulan sonraki günlü hükümle de hazine aleyhinde hukuksal bir durum yaratılmamıştır. Öğretide ve uygulamada kararlılık kazanan görüşlere göre hukuki yararı olmak koşuluyla davanın taraflarının hükmü temyiz etmesi olanaklıdır. Hal böyle olunca hükmü temyizde hukuksal yararı bulunmayan davacı hazinenin temyiz inceleme isteminin REDDİNE,
2-Davalıların temyiz itirazlarına gelince;
Mahkemece hükmüne uyulan bozma kararı çerçevesinde işlem yapılıp, hüküm kurulduğuna sözü edilen hükmün gerekçesine ve toplanıp değerlendirilen deliller ile hüküm yerinde gösterilen gerekçelere göre yerinde olmayan ve bozma kararı dışında kalarak kesinleşen yönlerde gözönüne alınarak yazılı şekilde hüküm kurulduğuna göre,
SONUÇ : Davalıların yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile daire bozma gereğine uygun bulunan hükmün ONANMASINA, peşin alınan ilam harcının mahsubu ile geriye kalan 1.100.000.-TL ( 1.10.-YTL ) harcı temyiz eden davalılardan alınmasına, 26.05.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 03-11-2008, 12:46   #9
ISIL YILMAZ

 
Varsayılan

Hukuki yarar olmadığına ilk derece mahkemesi mi karar verir?
Old 03-11-2008, 12:59   #10
Av.Mehmet_Ali

 
Varsayılan

ilk incelemede yargıtay tabiki. Usul açısından doğru görünse bile böyle bir durumda yerel mahkemenin dosyayı yargıtaya göndermemesi gerekir kanaatimce...
Old 03-11-2008, 13:11   #11
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Temyiz dilekçesinin incelenebilmesi için, temyiz defterine kayıt ve harcın yatırlması gerektiğine dair kararlardan bazılarını aktarıyorum. Soruda geçen dilekçenin temyiz defterine kaydı yapılmadığı gibi harcı da yatırılmamıştır.

Alıntı:
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
E. 2004/15334
K. 2005/12154
T. 12.12.2005
• TAŞIMA SÖZLEŞMESİ ( Kısa Kararda Tüm Davalıları Kapsar Şekilde Davanın Kısmen Kabulüne Karar Verilmesine Rağmen Gerekçeli Kararda Davalıların Bazıları Hakkındaki Davanın Açılmamış Sayılması Yönünde Hüküm Kurulmasının İsabetsiz Olduğu )
• MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT ( Kısa Kararda Tüm Davalıları Kapsar Şekilde Davanın Kısmen Kabulüne Karar Verilmesine Rağmen Gerekçeli Kararda Davalıların Bazıları Hakkındaki Davanın Açılmamış Sayılması Yönünde Hüküm Kurulmasının İsabetsiz Olduğu )
• KISA KARARLA GEREKÇELİ KARARIN ÇELİŞMESİ ( Tüm Davalıları Kapsar Şekilde Davanın Kısmen Kabulüne Karar Verilmesine Rağmen Gerekçeli Kararda Davalıların Bazıları Hakkındaki Davanın Açılmamış Sayılması Yönünde Hüküm Kurulması )
• TEMYİZ DİLEKÇESİ ( Temyiz Defterine Kaydedilmediği ve Temyiz Harcının da Yatırılmadığından Temyiz İsteminin Reddi Gereği )
• TEMYİZ DEFTERİ TEMYİZ HARCI ( Temyiz Dilekçesinin Temyiz Defterine Kaydedilmediği ve Temyiz Harcının da Yatırılmadığından Temyiz İsteminin Reddi Gereği )
1086/m.388,432
ÖZET : Dava, taşıma sözleşmesinden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir. Somut olayda kısa kararda tüm davalıları kapsar şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmesine rağmen, gerekçeli kararda davalıların bazıları hakkındaki davanın açılmamış sayılması yönünde hüküm kurularak kısa karar ile gerekçeli kararın birbirine uygun yazılmaması doğru görülmemiştir.
Davalı temyiz dilekçesinin temyiz defterine kaydedilmediği ve temyiz harcının da yatırılmadığı, bu durumda anılan davalı vekilinin süresinde usulünce yapılmış temyiz istemi bulunmadığı anlaşıldığından anılan davalı vekilinin temyiz isteminin HUMK'nun 432/4 ncü maddesi uyarınca süre yönünden reddine karar vermek gerekmiştir.
DAVA : Taraflar arasında görülen davada Büyükçekmece Asliye Hukuk Mahkemesi'nce verilen 15.07.2003 tarih ve 1996/710 – 2003/895 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili ile davalı Selami Tiriş vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Berkant Şengel tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, müvekkilinin davalıların malik, sürücü ve trafik sigortacısı bulundukları araçta yolculuk yaptığı sırada araç sürücüsünün tam kusurlu olarak kaza yapması sonucu yaralandığını, madden ve manen zarara uğradığını ileri sürerek, 500.000.000.-TL maddi ve 150.000.000.-TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı İstanbul Seyahat-Selami Tiriş vekili, kazayı yapan aracın müvekkili adına kayıtlı olmadığını, İstanbul Seyahat adlı şirket bulunmadığını, bilet komisyoncusu olan müvekkili Selami Tiriş'in büro ismi olduğunu, davanın husumet yönünden reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlar ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davacının davalılar Gani Özdemir, Fuat Okur ve Erdoğan Günay hakkındaki davayı takip etmediği, diğer davalıların malik, sürücü, trafik sigortacısı ve taşıma komisyoncusu bulunduğu araçta yolculuk yaparken meydana gelen kaza sonucu yaralandığı, maddi ve manevi zarara uğradığı gerekçesiyle, Gani Özdemir, Erdoğan Günay ve Fuat Okur hakkında açılan davanın açılmamış sayılmasına, diğer davalılar hakkındaki davanın kısmen kabulüne, 17.680.555.-TL kazanç kaybı, 199.521.885.-TL tedavi gideri ve 150.000.000.- TL manevi tazminatın bu davalılardan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili ile davalı Selami Tiriş vekili temyiz etmiştir.
1-Dava, taşıma sözleşmesinden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası yargılamanın açıklığı ilkesini kabul etmiştir. HUMK'nun 382 ve devamı maddelerinde hükmün nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı etraflıca düzenlenmiştir. Yargılamanın açık bir şekilde yapılması, tesis edilen hükmün açıkça belirtilmesi esastır. Bu nedenle hükmün, açık, anlaşılır, infaz edilebilir şekilde tesis edilmesi ve de en önemlisi sonradan yazılacak gerekçeli kararın, kısa karara uygun olması gerekmektedir. Aksi halde,yargılamanın açıklığı ilkesi dolayısıyla kamu vicdanı zedelenmiş ve mahkeme kararlarına güven sarsılmış olacaktır. Hatta, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu'nun 10.04.1992 gün ve 1991/7 esas 1992/4 sayılı kararında da kısa karar ile gerekçeli kararın çelişik bulunmasının bozma nedeni sayılacağı içtihat edilmiştir.
Somut olayda kısa kararda tüm davalıları kapsar şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmesine rağmen, gerekçeli kararda davalılar Gani Özdemir, Erdoğan Günay ve Fuat Okur hakkındaki davanın açılmamış sayılması yönünde hüküm kurularak kısa karar ile gerekçeli kararın birbirine uygun yazılmaması doğru görülmemiştir.
2-Bozma sebep ve şekline göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.

3-Davalı Selami Tiriş vekilinin temyiz itirazlarına gelince; davalı Selami Tiriş vekilinin 15.12.2003 tarihli temyiz dilekçesinin temyiz defterine kaydedilmediği ve temyiz harcının da yatırılmadığı, bu durumda anılan davalı vekilinin süresinde usulünce yapılmış temyiz istemi bulunmadığı anlaşıldığından anılan davalı vekilinin temyiz isteminin HUMK'nun 432/4 ncü maddesi uyarınca süre yönünden reddine karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda ( 1 ) numaralı bentte açıklanan nedenlerle kararın BOZULMASINA, ( 2 ) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek olmadığına, ( 3 ) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı Selami Tiriş vekilinin temyiz isteminin reddine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, alınmadığı anlaşılan 11.20 YTL temyiz ilam harcının temyiz eden davalı Selami Tiriş'den alınmasına, 12.12.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.




Alıntı:
T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
E. 2004/291
K. 2004/2643
T. 28.3.2004
• ALACAK DAVASI ( Davalının Yapılan Tv Yayın İzin Sözleşmesi Uyarınca Davacıya Ait Eserleri Yayın Kuruluşunda Yayınlamasına Rağmen Ödenmeyen Tv Yayın Ücretinin Tahsili Talebi )
• GECİKME TAZMİNATI ( Temerrüt Faizi Niteliğinde Olması-Bu Husus da Gözetilerek Toplam Alacağın Asıl Alacağa Dava Tarihinden Tahsil Tarihine Kadar Sözleşmede Belirlenen Oranda Gecikme Tazminatına Hükmedilerek Belirlenmesi )
• SÖZLEŞMEDE YER ALAN FAİZ ( Gecikme Tazminatının Temerrüt Faizi Niteliğinde Olması-Toplam Alacağın Asıl Alacağa Dava Tarihinden Tahsil Tarihine Kadar Sözleşmede Belirlenen Oranda Gecikme Tazminatına Hükmedilerek Belirlenmesi )
• TEMYİZ ( Temyiz Dilekçesinin Temyiz Defterine Kayıt Ettirilip Temyiz Harcının Yatırılmış Olmasının Gerekmesi )
818/m.101,103,104
ÖZET : Gecikme tazminatının temerrüt faizi niteliğinde gözetilerek, asıl alacağa dava tarihinden tahsil tarihine kadar, sözleşmede belirlenen oranda gecikme tazminatına hükmedilmesi gerekir.
DAVA : Taraflar arasında görülen davada İstanbul Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi'nce verilen 12.12.2002 tarih ve 2001/1452 - 2002/808 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi duruşmalı olarak taraf vekilleri tarafından istenmiş olmakla, duruşma için belirlenen 16.03.2004 gününde davacı avukatı Fatma C gelip, davalı avukatı tebligata rağmen gelmediğinden, temyiz dilekçesinin de süresinde verildiği anlaşıldıktan ve duruşmada hazır bulunan taraf avukatı dinlenildikten sonra, duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakılmıştı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi Verda Çiçekli tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, müvekkilinin üyeleri bulunan fonogram yapımcılarının eserlerini davalı yayın kuruluşunun taraflar arasındaki sözleşme uyarınca yayınladığını, ancak sözleşme uyarınca yapması gereken ödemeleri yapmadığını, gönderilen faturaların sonuçsuz kaldığını ileri sürerek, 16.675.785.818.-TL.nın fatura tarihinden itibaren hesaplanacak aylık % 10 gecikme tazminatı ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasındaki cari hesap ilişkisi içinde müvekkilinin borcunu ödediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, taraflarca sunulan kanıtlar ve yaptırılan bilirkişi incelemesine göre, taraflar arasındaki sözleşme gereğince oluşan borcun tarafların birbirini teyit eden ticari defterlerinde mevcut olup, davalının bakiye alacağının 16.199.785.880.-TL ve dava tarihine kadar 12.233.850.250.-TL gecikme tazminatı olduğunun belirlendiği, davacı vekili dava dilekçesinde faiz talep etmediğinden asıl alacağa faiz uygulanmaksızın tahsil yoluna gidildiği gerekçesiyle, davanın kabulü ile, 16.199.785.818.-TL asıl alacak ile 12.253.850.250.-TL gecikme tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.

1-Temyiz dilekçesinin verilme usulü, HUMK'nun 434 ncü maddesi hükmünde açıklanmış olup, buna göre, temyiz dilekçesinin temyiz defterine kayıt ettirilip, temyiz harcının yatırılmış olması gerekmektedir. Davalı vekili tarafından bu işlemler yapılmaksızın verilmiş cevabi temyiz dilekçesinin incelenme kabiliyeti bulunmaması nedeniyle temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Davacı vekilinin temyiz itirazına gelince; Dava, TV yayın izni sözleşmesinden doğan alacağın tahsili istemine ilişkindir.
Taraflar arasında imzalanan 02.05.2001 tarihli TV ile yayın izni sözleşmesinin 8.05 maddesinde, geciken ödemeler için yayın kuruluşunun, davacı MÜYAP'a aylık TL üzerinden %10 gecikme tazminatı ödeyeceği kararlaştırılmıştır.
Davacı dava dilekçesinde, alacağın fatura tarihinden itibaren anılan sözleşme uyarınca hesaplanacak aylık %10 gecikme tazminatı ile birlikte tahsilini talep etmiştir.Mahkemece, asıl alacak ile dava tarihine kadar hesaplanan gecikme tazminatına hükmedilmekle yetinilmiştir.
Bu durumda, mahkemece, gecikme tazminatının temerrüt faizi niteliğinde gözetilerek, toplam alacağın asıl alacağa dava tarihinden tahsil tarihine kadar sözleşmede belirlenen oranda gecikme tazminatına hükmedilmek gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğrugörülmemiş ve kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda ( 1 ) No'lu bentte açıklanan nedenle, davalı vekilinin temyiz isteminin reddine, ( 2 ) No'lu bentte açıklanan nedenle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, takdir edilen 375.000.000.-TL duruşma vekillik ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, alınmadığı anlaşılan 10.100.000.-TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 28.03.2004 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Alıntı:
T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
E. 2002/8082
K. 2003/587
T. 23.1.2003
• DESTEKTEN YOKSUN KALMA TAZMİNATI ( Talep Edilen Tazminat Miktarı APoliçe Teminat Bedelinin Altında Kaldığından Trafik Garanti Sigortasının Sorumlu Olmaması )
• HARÇ ( Temyiz İsteği Harca Tâbi Davalarda Temyiz Harcının Yatırılmasına Bağlı Olduğundan Yatırılmadan Yapılan Temyiz İsteminin Reddedilmesi )
• TEMYİZ ( İncelemenin Yapılabilmesi Harca Tabi Davalarda Harcın Yatırılmasına Bağlı Olduğundan Harç Yatırılmadan Yapılan İstemin Reddinin Gerekmesi )
• TRAFİK GARANTİ SİGORTASI ( Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Tarifesindeki Teminatlar İle Poliçede Belirtilen Teminatlar Arasındaki Farktan Sorumlu Olması )
• POLİÇE TEMİNAT TUTARI ( Bu Tutar İle Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Tarifesindeki Teminat Farkından Trafik Garanti Sigortasının Sorumlu Olması )
1086/m.434/2
818/m.45
ÖZET : Karayolları Trafik Garanti Sigortası Hesabı Yönetmeliği'nin 8/c maddesine göre, bu hesap asgari teminat tutarlarının artırılmasına rağmen zeyilname düzenlenmeyip, eksik teminatlı kalan motorlu araçların kişilere verdiği zararlardan kazanın meydana geldiği tarihte yürürlükte olan zorunlu mali sorumluluk sigorta tarifesindeki teminatlar ile poliçede belirtilen teminatlar arasındaki farka kadar ödenecek tazminat tutarından sorumludur.
DAVA : Taraflar arasında görülen davada Antalya Asliye 6. Hukuk Mahkemesi'nce verilen 22.05.2002 tarih ve 2001/1077-2002/543 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacılar vekili ile birleşen dava davalısı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Mutlu Pınar Şengel tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Davacılar vekili, müvekkillerinin müşterek çocuğunun 18.02.2000 tarihinde, Habib Ö. yönetiminde bulunan otomobilin çarpması ile Mustafa D. yönetimindeki tankerin çiğnemesi sonucu öldüğünü, otomobilin davalı U... Sigorta A.Ş.ye zorunlu mali sorumluluk poliçesi ile sigortalı olduğunu ve otomobilin sürücüsünün 4/8 oranında kusurlu bulunduğundan sigortanın 3.500.000.000 TL. ödemesi gerektiğini, tankerin ise davalı İ... Sigorta A.Ş.ye zorunlu mali sorumluluk poliçesi ile sigortalı olup, sürücüsünün 1/8 oranında kusurlu bulunması nedeniyle sigorta bedelinin 1/8'i olan 875.000.000 TL.yi ödemesinin gerektiğini iddia ederek, davalı U... Sigorta A.Ş.nin 3.500.000.000 TL.yi İ... Sigorta A.Ş.nin ise 875.000.000TL.yi kaza tarihinden itibaren faiziyle ödemelerini talep ve dava etmiş, birleşen davada da, davalı İ... Sigorta'nın sigorta bedelinin zeyilname yaptırılmadığından 3.000.000.000 TL. olduğu, buna göre şirketten talep edebilecekleri miktarın 375.000.000 TL.ye indiğini iddia ederek aradaki 500.000.000 TL. teminatlar arası farkın Trafik Garanti Sigortası Hesabı yani Fon'dan kaza tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faiziyle alınmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı İnan Sigorta vekili, sigortalının kusuru sabit takdirde sorumluluklarının poliçe teminatı ile sınırlı tutulmasını savunmuştur.
Davalı U... Sigorta A.Ş., davaya katılmamıştır.
Birleşen davanın davalısı Karayolları Trafik Garanti Fonu vekilleri, zorunlu mali sorumluluk sigortacısı İ... Sigorta A.Ş.nin sorumluluğunun poliçeye göre 3.000.000.000 TL. olduğunu, müvekkil Garanti Sigortası Hesabı'nın zeyilname ile sorumlu tutulması için zararın kusur oranı ölçüsünde 3.000.000.000 TL.den yüksek çıkması gerektiğini ileri sürerek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, iddia, savunma, ceza mahkemesine ait ilam, kesinleşmiş kusur oranları, Karayolları Trafik Garanti Sigortası Hesabı Fonu yönetmeliği ve tüm dosya kapsamına göre, davanı kabulü ile, 3.500.000.000 TL. sigorta bedelinin davalı U... Sigorta'dan, 375.000.000 TL.nın davalı İ... Sigorta'dan ve ek zeyilname yapılmamasından kaynaklanan 500.000.000 TL. sigorta bedelinin de Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketler Birliği Karayolu Trafik Garanti Sigorta Hesabı'ndan kaza tarihi olan 18.02.2000 tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan alınmasına karar verilmiştir.
Kararı, davacılar vekili ve birleşen dava davalısı Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketler Birliği Karayolu Trafik Garanti Sigorta Hesabı ( Fonu ) vekilleri temyiz etmiştir.
1-Dava, destekten yoksun kalma tazminatının ödenmesi istemine ilişkindir.

Davacılar vekili, temyize cevabında avukatlık ücreti ve yargılama giderlerinden sorumluluk konusunda açıklık olmadığından kararın düzeltilerek onanmasını talep etmişse de, HUMK.nun 434/2. maddesi uyarınca temyiz isteği, harca tâbi davalarda temyiz harcının yatırılmasına bağlı olduğundan temyiz harcı yatırılmadan yapılan temyiz isteminin bu yönden reddi gerekmiştir.

2-Birleşen dava ise, Karayolları Trafik Garanti Sigortası Hesabı'nın davalı İnan Sigorta'dan talep edilen tazminattaki sorumluluğuna ilişkindir.
Karayolları Trafik Garanti Sigortası Hesabı Yönetmeliği'nin 8/c maddesine göre, bu hesap asgari teminat tutarlarının artırılmasına rağmen zeyilname düzenlenmeyip, eksik teminatlı kalan motorlu araçların kişilere verdiği zararlardan kazanın meydana geldiği tarihte yürürlükte olan zorunlu mali sorumluluk sigorta tarifesindeki teminatlar ile poliçede belirtilen teminatlar arasındaki farka kadar ödenecek tazminat tutarından sorumludur. Buna göre, bu davalının yani Hesab'ın sorumluluğu, eksik kalan teminat miktarına isabet eden tazminata ilişkindir. Kaza tarihinde davalı İnan Sigorta'ya ait zorunlu mali sorumluluk poliçesinde yazılı kişi başına ölüm halindeki teminat tutarı 3.000.000.000 TL.dir. Artırılan teminat tutarı için zeyilname düzenlenmemiştir. Ancak davacılar vekilinin talep ettiği tazminat miktarı poliçede yazılı limitin altında kalmaktadır. Bu nedenle davalı Garanti Sigortası Hesabı'nın sorumlu olduğu tazminat miktarı bulunmadığından mahkemece bu davalı yönünden yukarıdaki gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi gerekirken, kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın davalı Trafik Garanti Sigorta'sı Hesabı yararına bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda ( 1 ) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin düzelterek onama isteminin reddine, ( 2 ) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı Garanti Sigortası Hesabı vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı Garanti Sigortası hesabı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 23.01.2003 tarihinde oybirliğiyle karar verildi
Old 03-11-2008, 13:16   #12
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan İlginç bir karar

Alıntı:
T.C.
YARGITAY
4. HUKUK DAİRESİ
E. 2005/8396
K. 2005/8461
T. 18.7.2005
• TEMYİZ ( Davacılar Vekili Temyize Cevapta Kararın Bozulmasını İstediğine Göre Bunun Temyiz Niteliğinde Olması )
• HARÇ EKSİKLİĞİ ( Temyizce Cevapta Kararın Bozulması İstendiğine Göre Bunun Temyiz Niteliğinde Olması Nedeniyle Harca Tabi Olması ve Bu Eksikliğin Giderilmesinin Gerekmesi )
1086/m.427
ÖZET : Davacılar vekili temyize cevapta kararın bozulmasını istediğine göre bu temyiz niteliğindedir ve harca tabidir. Davacılar vekilinin 20.06.2005 tarihli dilekçesi temyizden vazgeçme niteliğinde değildir. Davacılar vekili temyizden vazgeçiyorsa bunu içeren dilekçe alınması değilse önceki çevirme kararımızda belirtilen biçimde işlem yapılması gerekir.

DAVA : Davacı Sabri Aksoy vd. vekili Avukat Yadigar Budak tarafından, davalı Buca Belediye Başkanılığı vd. aleyhine 03/06/2002 gününde verilen dilekçe ile tazminat üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne ilişkin dair verilen 15/03/2004 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davalı şirket vekili tarafından istenilmekle dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü:

KARAR : Dosya 06.06.2005 günlü dairemiz kararı ile temyize cevapla kararın bozulmasını isteyen davacıların temyiz harcını yatırmamış olmaları nedeniyle bu eksikliğin giderilmesi için çevrilmiştir. Ne var ki mahkemece çevirme kararımızda belirtilen işlemler yapılmadan, davacılar vekilinin "18.08.2004 tarihli dilekçenin temyize cevap dilekçesi olup, bu nedenle gereğini bilgilerinize arz ederim" yazılı 20.06.2005 tarihli dilekçesi eklenerek dosya dairemize geri gönderilmiştir.

SONUÇ : Davacılar vekili temyize cevapta kararın bozulmasını istediğine göre bu temyiz niteliğindedir ve harca tabidir. Davacılar vekilinin 20.06.2005 tarihli dilekçesi temyizden vazgeçme niteliğinde değildir. Davacılar vekili temyizden vazgeçiyorsa bunu içeren dilekçe alınması değilse önceki çevirme kararımızda belirtilen biçimde işlem yapılması gerekir. Anılan eksikliklerin giderilmesi için dosyanın yerel mahkemesine çevrilmesine, 18.07.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.



Yargıtay ile yerel mahkemenin inatlaştığı bir karar. Harç yatırılmamış, dosya geri gönderilmiş; davacılar vekili "temyiz etmedim, temyize cevap verdim" demiş ama Yargıtay bunu da kabul etmemiş.
Old 03-11-2008, 13:39   #13
BaharB

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan ISIL YILMAZ
....
Kanımca yerel mahkeme, hak arama özgürlüğünü kısıtlayacak şekilde davranmamalı, bu dilekçenin harcını tamamlattırarak dosyayı Yargıtay’a göndermelidir. Kişi, besbelli ki, yerel mahkeme kararının Yargıtay denetiminden geçmesini murad etmiştir. "Onama istiyorum" talebinin bu şekilde yorumlanmasının Anayasa'ya da uygun olacağını düşünüyorum.

Saygılar.

Temyiz dilekçesinden hükmün temyiz edildiğinin, yani hükme karşı kanun yoluna başvurma iradesinin anlaşılması gerekir. Kanun yolunun amacı ise usul veya esas yönünden yanlış olduğu iddia edilen bir kararın tekrar incelenerek düzeltilmesini sağlamaktır. Dolayısıyla somut olayda olduğu gibi, kararın onanmasını istemek, temyiz / kanun yoluna başvurma iradesinin anlaşılması için yeterli olmamalıdır. Hükmün üst derece mahkemesince de tasdikini / onanmasını istemek şeklinde bir kanun yolu bulunmamaktadır.
Temyiz harcı bakımından da Sayın Suat Ergin'in açıklamalarına katılmak gerekmektedir. Kanundaki "eksikliğin tamamlanmasından" kastın, harcın hatalı olarak hesaplanması ve eksik alınması durumu çıkarılabilir.
Saygılarımla...
Old 03-11-2008, 13:56   #14
Sadık Toprak

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Mehmet_Ali
ilk incelemede yargıtay tabiki. Usul açısından doğru görünse bile böyle bir durumda yerel mahkemenin dosyayı yargıtaya göndermemesi gerekir kanaatimce...

Sayın Mehmet Ali,

Sorunuza doğru cevabı yine kendiniz vermişsiniz diye düşünüyorum. Ancak, cevabın gerekçelerini HMUK çerçevesinde ele alırsak daha açık bir izah yapmış oluruz sanıyorum. Zira, 430/7 temyiz dilekçesinde sebep ve gerekçelerin belirtilmesini, 9. fıkra ise, dilekçede temyiz edilen kararı yeteri kadar belli edecek kayıtların bulunmasını öngörmektedir.

İlk derece mahkemesi temyiz dilekçesini şekil ve usul yönünden uygun bulduktan sonra Yargıtaya göndereceğinden, yukarıdaki eksiklikleri resen gözönünde bulundurarak dilekçeyi reddedecektir diye düşünüyorum.

Saygılarımla.
Old 03-11-2008, 14:17   #15
Sadık Toprak

 
Varsayılan HMUK'u esas almak gerekir.

Alıntı:
Yazan ISIL YILMAZ
Temyiz harcı eksikse temyiz edene süre verilip harcın tamamlattırılması gerekir. Halen uygulanan 434 üncü madde metni açıktır:

“MADDE 434 - (Değişik: 2494 - 16.7.1981) Temyiz dilekçesi hangi mahkemeye verilmişse o mahkemece temyiz defterine kaydolunur ve temyiz edene ücretsiz bir alındı kâğıdı verilir.
Temyiz isteği, harca tâbi değilse dilekçenin temyiz defterine kaydedildiği harca tâbi ise harcın yatırıldığı tarihte yapılmış sayılır.
Temyiz dilekçesi verilirken gerekli harç ve giderlerin tamamı ödenir. Bunların eksik ödenmiş olduğu sonradan anlaşılırsa, kararı veren hâkim veya mahkeme başkanı tarafından verilecek yedi günlük kesin süre içinde tamamlanması, aksi halde temyizden vazgeçmiş sayılacağı hususu temyiz edene yazılı olarak bildirilir. Verilen süre içinde harç ve giderler tamamlanmadığı takdirde, mahkeme kararın temyiz edilmemiş sayılmasına karar verir. Bu kararın da temyiz edilmesi halinde 432 nci maddenin son fıkrası hükmü kıyasen uygulanır.”


Aşağıdaki maddeler nedeniyle bu dilekçenin temyiz dilekçesi sayılabileceğini düşünüyorum:

“Temyiz dilekçesi
MADDE 430.- (Yeniden Düzenleme: 5236 - 26.9.2004 / m.16 - Yürürlük m.22) Temyiz, dilekçeyle yapılır ve dilekçeye karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenir.
Temyiz dilekçesinde aşağıdaki hususlar bulunur:
1. Temyiz eden ile karşı tarafın davadaki sıfatları, adı, soyadı ve adresleri.
2. Bunların varsa yasal temsilci ve vekillerinin adı, soyadı ve adresleri.
3. Temyiz edilen kararın hangi bölge adliye mahkemesi hukuk dairesinden verilmiş olduğu, tarihi ve sayısı.
4. Yargıtayın bozma kararı üzerine, bozmaya uygun olarak ilk derece mahkemesince verilen yeni kararın veya direnme kararına karşı temyizde direnme kararının, hangi mahkemeye ait olduğu, tarihi ve sayısı.
5. İlamın temyiz edene tebliğ edildiği tarih.
6. Kararın özeti.
7. Temyiz sebepleri ve gerekçesi.
8. Duruşma istenmesi halinde bu istek.
9. Temyiz edenin veya varsa yasal temsilci yahut vekilinin imzası.
Temyiz dilekçesi, temyiz edenin kimliği ve imzasıyla temyiz olunan kararı yeteri kadar belli edecek kayıtları taşıması halinde, diğer şartlar bulunmasa bile reddolunmayıp temyiz incelemesi yapılır. “

“Temyiz incelemesi ve duruşma
MADDE 435.- (Yeniden Düzenleme: 5236 - 26.9.2004 / m.16 - Yürürlük m.22) Yargıtay, tarafların ileri sürdükleri temyiz sebepleriyle bağlı olmayıp, kanunun açık hükmüne aykırı gördüğü diğer hususları da inceleyebilir.
Yargıtay temyiz incelemesini dosya üzerinde yapar. Ancak, tüzel kişiliğin feshine veya genel kurul kararlarının iptaline, evlenmenin butlanına veya iptaline, boşanma veya ayrılığa, velayete, soybağına ve kısıtlamaya ilişkin davalarla miktar veya değeri onmilyar (*) lirayı aşan alacak ve ayın davalarında taraflardan biri temyiz veya cevap dilekçesinde duruşma yapılmasını istemiş ise, Yargıtayca bir gün belli edilerek taraflara usulen çağrı kağıdı gönderilir. Tebliğ tarihi ile duruşma günü arasında en az onbeş gün bulunması gerekir; taraflar gelmişlerse bu süreye bakılmaz. Tebligat gideri verilmemişse duruşma istemi dikkate alınmaz. Duruşma giderinin eksik ödenmiş olduğu anlaşılırsa, dairenin başkanı tarafından verilecek yedi günlük kesin süre içinde tamamlanması, aksi halde duruşma isteminden vazgeçilmiş sayılacağı, duruşma isteyene yazılı olarak bildirilir. Verilen süre içinde giderler tamamlanmadığı takdirde, Yargıtay incelemesini dosya üzerinde yapar.
Onmilyar (*) liralık duruşma sınırının belirlenmesinde 428 inci maddenin ikinci fıkrası kıyas yoluyla uygulanır.”
Kaldı ki, süre tutum dilekçeleri gerekçesiz temyizin en tipik örneğidir. Bir kez sğre tutum verdikten sonra gerekçelerinizi açıklayan dilekçeyi dosyaya sunmasanız dahi Yargıtay dosyayı inceleyecektir.

Kanımca yerel mahkeme, hak arama özgürlüğünü kısıtlayacak şekilde davranmamalı, bu dilekçenin harcını tamamlattırarak dosyayı Yargıtay’a göndermelidir. Kişi, besbelli ki, yerel mahkeme kararının Yargıtay denetiminden geçmesini murad etmiştir. "Onama istiyorum" talebinin bu şekilde yorumlanmasının Anayasa'ya da uygun olacağını düşünüyorum.

Saygılar.

Sayın Işıl Yılmaz,

Temyize başvurmanın kural ve esaslarını belirleyen hükümleri HMUK 430. maddeyi belirterek isabetli bir yöntem izlemişsiniz. Maddenin 7. fıkrası temyiz dilekçesinin temyiz nedeninin sebep ve gerekçelerini, 9. fıkrası da dilekçenin temyiz edilen kararı yeteri kadar belli edecek kayıtları taşımasını öngörmüştür.

Sözkonusu dilekçede ise, bu hususlara hiçbir şekilde yer verilmemiştir. Dilekçenin, temyiz dilekçesi olarak kabul edilmemesi gerekir. Sayın Mehmet Ali'nin belirttiği dilekçede, 430'un önemli hükümlerinin ihlal edildiği açıktır. Kanımca hukuk etiğine uygun olmayan bir yazımla, hukukçu bir arkadaşın bu hususları bilmediği varsayımıyla düşünmemiz de bana pek olası gelmemektedir. Bu nedenle, konunun Anayasa'nın tanıdığı haklarla herhangi bir bağlantısının da olamıyacağını düşünüyorum.

Saygılarımla.
Old 03-11-2008, 14:36   #16
ISIL YILMAZ

 
Varsayılan

Yargıtay harcı inceleyebilir, deftere kaydı inceleyebilir, temyizde menfaat olup olmadığını inceleyebilir,vs. vs... Ama bu incelemeleri hep Yargıtay yapar.

Dilekçe temyiz süresi içinde verilmişse, eksik harç tamamlattırılmalı,dilekçe kayda alınmalı ve dosya Yargıtay'a gitmelidir.

"Onama isterim" ifadesinin değerlendirileceği makam ilk derece mahkemesi olmamalıdır, görüşündeyim. Önce usul gelir.
Saygılar.
Old 03-11-2008, 15:29   #17
halit pamuk

 
Varsayılan

Sayın Işıl Yılmaz'a katılıyorum.

Öncelikle Yerel mahkeme temyiz talebini reddetme yetkisi sınırlıdır.Sadece iki hususu inceleyebilir(HUMK.m.432):

1.Temyizin süresinde yapılıp yapılmadığı

2. Temyizi kabil olan bir karara ilişkin olup olmadığı(kesin karar olup olmadığı vs)

bunun haricinde bir inceleme yapamaz ve dosyayı Yargıtay'a gönderir.

Yargıtay öncelikle "hukuki yarar" açısından bakacaktır.

Bunun haricinde harcın yatırılmış olması ve temyiz defterine kayıt yaptırılmış olması gerekir.Aksi takdirde temyiz istemi reddedilir. "Davacı vekili 12.5.2004 tarihli dilekçesiyle düzelterek onama talepli olarak kararı temyiz etmiş ise de, dilekçesi temyiz defterine kaydedilmediği gibi temyiz harcı da yatırılmadığından temyiz talebinin reddine karar vermek gerekmiştir." (15. HUKUK DAİRESİ E. 2005/2845 K. 2005/3527 T. 13.6.2005)
Old 03-11-2008, 15:48   #18
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan ISIL YILMAZ
Yargıtay harcı inceleyebilir, deftere kaydı inceleyebilir, temyizde menfaat olup olmadığını inceleyebilir,vs. vs... Ama bu incelemeleri hep Yargıtay yapar.

Dilekçe temyiz süresi içinde verilmişse, eksik harç tamamlattırılmalı,dilekçe kayda alınmalı ve dosya Yargıtay'a gitmelidir.

.

Buraya kadar katılıyorum.

Alıntı:
"Onama isterim" ifadesinin değerlendirileceği makam ilk derece mahkemesi olmamalıdır, görüşündeyim. Önce usul gelir.

Buraya katılmamaktayım.

Somut olayda, dilekçeyi yazanın temyiz iradesi yok. Dilekçe ise, alelusul dosyaya konulmuş, teknik olarak temyiz dilekçesi özelliğini taşımamaktadır. Temyiz defterine kayıt, harç yok...

Sizin yazdıklarınıza katılırsak, her temyize cevap dilekçesini "katılma yolu ile temyiz addedip", harç eksikliğinin giderilmesini beklemeliyiz.

Alıntı:
davacılar vekilinin "18.08.2004 tarihli dilekçenin temyize cevap dilekçesi olup, bu nedenle gereğini bilgilerinize arz ederim" yazılı 20.06.2005 tarihli dilekçesi eklenerek dosya dairemize geri gönderilmiştir.


Yukarıda tamamını aktardığım böyle kararlar çoğalacaktır. Temyize cevap dilekçesinde karar lehimize ise, "kararın onanmasını" talep edebildiğimiz gibi; ufak-tefek aykırılıklar varsa(Yargı gideri gibi), sadece değinmekle geçiştiriyoruz ama harç ödememek için temyiz etmiyoruz. Yargıtay sizin gibi düşünecek olursa şu anda elindeki dosyalardan temyize cevap verilmiş olan varsa, çoğunu harç eksikliği nedeniyle geri çevirecektir.
Old 04-11-2008, 11:01   #19
Hasan Coşkun

 
Varsayılan

Dilekçede yazılan talebi yerel mahkeme böyle bir kanun yolu olmadığından reddetmelidir.Çünkü dosyanın Yargıtaydan onanmasını istemek öncelikle dosyanın yargıtaya gönderilmesini içerdiğinden ve mahkemenin -bu hukuksal aşamada- temyiz dilekçesi dışında bir dilekçeyi gönderme görev ve yetkisi olmadığından talebi reddetmelidir.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
boşanma temyiz Av.Ufuk Aile Hukuku Çalışma Grubu 19 15-02-2012 22:51
Boşanma Davasındaki Ara Kararın Temyiz Edilebllirliği. Yerleşik Yabancı Meslektaşların Soruları 3 24-10-2008 15:51
boşanma, temyiz, tazminat, kişisel ilişki Endişeli Konuk Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) 2 18-01-2008 14:02
Temyiz aşamasındaki boşanma davasından feragat mümkün mü? Konuk Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) 1 07-01-2008 19:13
boşanma davasında temyiz gülgüzeli Hukuk Soruları Arşivi 2 30-01-2007 18:09


THS Sunucusu bu sayfayı 0,08691406 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.