Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Anlaşmalı Boşanmada İki Tarafın da Vekili Olabilme Hakkında

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 28-12-2007, 17:49   #1
üye8180

 
Varsayılan Anlaşmalı Boşanmada İki Tarafın da Vekili Olabilme Hakkında

Selam. Medeni Kanun 166/3 'e göre açacağım anlaşmalı boşanma davasında hem kadının hem erkeğin vekaletini aldım. Çift vekaletname ile kanundaki 'tarafların birlikte başvurması ' tanımına uygun olarak mahkemeye dilekçe verebilir miyim ? Mutlaka birini davacı diğerini davalı olarak mı göstermeliyim ? Eşler 2004 ve 2005 doğumlu çocukların velayetlerinin babaya bırakılmaları konusunda mutabıklar. Bunu protokole geçirmeme rağmen, aile hakimi, yaşları küçük diye kendiliğinden çocukların velayetlerinin anneye bırakılmalarına karar verir mi ( O zaman naneyi yerim ) Değerli zamanınızı ayırdığınız için minnettarım.
Old 28-12-2007, 18:16   #2
Av.Ergün Vardar

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Neslihan
boşanma davasında hem kadının hem erkeğin vekaletini aldım. ? Mutlaka birini davacı diğerini davalı olarak mı göstermeliyim ? çocukların velayetlerinin babaya bırakılmaları konusunda mutabıklar. aile hakimi, yaşları küçük diye kendiliğinden çocukların velayetlerinin anneye bırakılmalarına karar verir mi .
Siz davacı vekili olduğunuzda davalı vekili de siz mi olacaksınız?Mahkeme velayet konusunda tarafların mutabakatı ile bağlı değildir.
Old 28-12-2007, 20:18   #3
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Türkiye Barolar Birliği

AVUKATLIK MESLEK KURALLARI

Avukat aynı davada birinin savunması, öbürünün savunmasına zarar verebilecek durumda olan iki kişinin birden vekaletini kabul edemez.

Bir anlaşmazlıkta taraflardan birine hukuki yardımda bulunan avukat, yararı çatışan kimseleri temsil etmemek kuralı ile bağlıdır.


Meslek kurallarına aykırı olur.

saygılarımla
Old 28-12-2007, 22:01   #4
Av.Bülent AKÇADAĞ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Neslihan
Selam. Medeni Kanun 166/3 'e göre açacağım anlaşmalı boşanma davasında hem kadının hem erkeğin vekaletini aldım. Çift vekaletname ile kanundaki 'tarafların birlikte başvurması ' tanımına uygun olarak mahkemeye dilekçe verebilir miyim ?

Bu durum menfaat çatışmasına neden olacağından dolayı bu davada hem davacı hemde davalı vekili olamazsınız.

Ayrıca Sayın Vardar'ın da belirttiği gibi tarafların anlaşmış olması mahkemeyi bağlamaz, Anne ve Babanın sosyal ve ekonomik durumları gibi hususlar mahkeme tarafından incelenerek karar verilir. Bu mevsimde nane sağlığa iyi gelir Saygılarımla...
Old 28-12-2007, 22:12   #5
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

1. Uygulamada pek görülmemekle beraber, anlaşmalı boşanmada aynı avukatın
her iki eşide temsil edebileceği kanısındayım. TMK 166/3 maddesi anlaşmalı boşanmada eşlerin birlikte mahkemeye başvurma imkanını tanımıştır. Burada taraflar arasında bir çekişme , yarar zıtlığı mevcut değildir. Av. K. taraflar arasında yarar çatışması bulunması ve birinin savunmasının diğerine zarar vermesi halinde avukatın her iki tarafı temsil etmesini yasaklamıştır. Anlaşmalı boşanmada birlikte hareket ve hukuki yarar birliği söz konusu olduğundan , aynı avukatın eşlerin her ikisinin de vekili olarak kanundaki " birilikte başvurma " çerçevesi içinde anlaşmalı boşanma davası açabileceğini düşünüyorum.

2. Çocukların velayeti konusuna gelince, TMK. 166/3 md. si hakimin çocukların menfeati yönünden anlaşmaya müdahale edebileceğini öngörmüştür.Genelde anne bakım ve şefkatine muhtaç sayılan küçük çocukların velayeti anneye verilmektedir. Hakim düzenlemeyi kabul etmezse kendi önerisini eşlere söyler, eşler bu öneriyi kabul ederse anlaşmalı olarak boşanmaya karar verir.Fakat hakimin önerisi halinde anne istekli olmadığını sebebleri ile birlikte açıklarsa hakimin önerisinde ısrar etmemesi büyük bir ihtimal dahilindedir diye düşünüyorum.

Saygılarımla.
Old 28-12-2007, 23:10   #6
üye8180

 
Varsayılan

Cevap veren meslektaşlarıma teşekkür ederim. Ben de sayın Yücel KOCABAŞ'ın belirttiği gibi, kanunun metninde 'birlikte başvurmak' geçtiğinden eşlerin ikisinden de vekaletname aldım. Burada eşler arasında bir menfaat çatışması olmadığını düşünüyorum. Ortada bir anlaşmazlık yok ve sonuçta ortak bir kararla boşanmak istiyorlar. Yine de çift vekaletnameyi dosyaya koymaya cesaret edemeyeceğim galiba. Saygılarımla.
Old 28-12-2007, 23:23   #7
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Sayın Yücel Kocabaş'a katılıyorum. T.B.B. Meslek Kurallarının 35. maddesi "aynı davada birinin savunması öbürünün savunmasına zarar verebilecek durumda olan iki kişi"den sözetmekte ve 36. madde de "bir anlaşmazlıkta taraflarından birine hukuki yardımda bulunan avukat yararı çatışan öbür tarafından vekaletini alamaz, hiçbir hukuki yardımda bulunamaz" demektedir. Oysa M.K. 166/3'de savunmaların birbirine zarar vermesi ya da yarar çatışması sözkonusu olmayıp, tersine aynı taleple "birlikte başvurma" hali vardır. Bu durumdaki iki kişinin (boşanmak isteyen eşlerin) vekili olarak görev yapılması meslek kurallarına aykırı değildir.
Old 28-12-2007, 23:31   #8
Av. Ali Akçay

 
Varsayılan

Selam. Madem taraflar anlaşmalı olarak boşanacaklar bir tarafın vekaletnamesini almak ve duruşmada eşleri hazırlanan protokolle hazır etmek yeterli olacaktır.Çocukların velayeti konusunu yargıç, tarafların durumları ve çocuğun menfaati açısından değerlendirecektir diye düşünüyorum. Kolay gelsin.
Old 29-12-2007, 00:21   #9
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Yücel Kocabaş
1. Uygulamada pek görülmemekle beraber, anlaşmalı boşanmada aynı avukatın
her iki eşide temsil edebileceği kanısındayım. TMK 166/3 maddesi anlaşmalı boşanmada eşlerin birlikte mahkemeye başvurma imkanını tanımıştır. Burada taraflar arasında bir çekişme , yarar zıtlığı mevcut değildir. Av. K. taraflar arasında yarar çatışması bulunması ve birinin savunmasının diğerine zarar vermesi halinde avukatın her iki tarafı temsil etmesini yasaklamıştır. Anlaşmalı boşanmada birlikte hareket ve hukuki yarar birliği söz konusu olduğundan , aynı avukatın eşlerin her ikisinin de vekili olarak kanundaki " birilikte başvurma " çerçevesi içinde anlaşmalı boşanma davası açabileceğini düşünüyorum.


Alıntı:
Yazan Av.Cengiz Aladağ
Sayın Yücel Kocabaş'a katılıyorum. T.B.B. Meslek Kurallarının 35. maddesi "aynı davada birinin savunması öbürünün savunmasına zarar verebilecek durumda olan iki kişi"den sözetmekte ve 36. madde de "bir anlaşmazlıkta taraflarından birine hukuki yardımda bulunan avukat yararı çatışan öbür tarafından vekaletini alamaz, hiçbir hukuki yardımda bulunamaz" demektedir. Oysa M.K. 166/3'de savunmaların birbirine zarar vermesi ya da yarar çatışması sözkonusu olmayıp, tersine aynı taleple "birlikte başvurma" hali vardır. Bu durumdaki iki kişinin (boşanmak isteyen eşlerin) vekili olarak görev yapılması meslek kurallarına aykırı değildir.

Teorisini tartışmadan pratikte bunun nasıl gerçekleşeceğini de açıklar mısınız? Duruşmada avukat sabit mi duracak yoksa ikide bir yer mi değiştirecek?

Velayet kamu düzeninden değil mi? Taraflar anlaşsa bile hakim tersine karar veremeyecek mi? Aynı avukat, hem davacı hem davalı bakımından nasıl savunma yapacak? Menfaat çatışması???

Saygılarımla
Old 29-12-2007, 02:09   #10
Av.Uğur Keleş

 
Varsayılan

Sayın Av.Suat Ergin'e katılıyorum.TMK 166/3 maddesi anlaşmalı boşanmada eşlerin birlikte mahkemeye başvurmasını öngörmüştür.Bu konuyu dar yorumlamak gerektiğini söylemesem dahi,zaten uygulamada da dar yorumlanmaktadır.TMK.166/3 ün şartlarının oluştuğu bir davada,sadece taraf vekillerinin karşılıklı olarak davayı kabulü davayı olumlu bitirmeye yetmemektedir.Hatta iki tarafın vekilleri de hazır olduğu halde,davacı ve davalı asil den sadece birinin duruşmada hazır bulunması da yetmemekte,iki asil tarafın da hazır bulunduğu duruşmada,şartlar oluşmuşsa boşanma kararı verilmekte,iki asilin duruşmada hazır edilmemesi halinde ise, vekiller,biz anlaştık, boşanma kararı verilsin dese dahi dava çekişmeli bir şekilde,yani tüm usul işlemler yerine getirilip,tanıklar dinlendikten sonra hakimin kanaatine göre kabul veya red edilmektedir.Taraf vekilleri,asiller hazır olmaksızın,ve tanık dinleterek vs.ile davayı ispatlamaksızın,biz anlaştık,şartlar oluşmuştur,boşanma kararı verilsin dediklerinde,dava red edilmektedir..Sonuç olarak,kanımca,teori ve pratik, 'anlaşmalı boşanma konusunda' taraf vekillerine,'anlaşmalı boşanma tarafı' olma hakkı tanımamakta,sadece vekillerin katıldığı böyle bir dava çekişmeli yargı usulüne göre çözülmektedir.Bu halde de elbette ki iki tarafın vekaletini tek vekil alamayacaktır düşüncesindeyim.
Old 29-12-2007, 11:47   #11
tiyerianri

 
Varsayılan

Anne bakımına ve şefkatine muhtaç çocukların velayetinin babaya verilmesi kanuna aykırıdır.Bu konuda Yargıtay'ın kararı mevcuttur.Bence taraflar anlaşmış olsalar bile küçük çocukların velayeti anneye verilecektir.Zira kanuna aykırı yapılan sözleşmeler batıldır.
Old 29-12-2007, 11:53   #12
emrahcevik

 
Varsayılan

boşanma davaları anlaşmalı olsa da olmasa da çekişmelidir. hakim tarafların anlaşmalarıyla bağlı değildir. fiili durumun anlaşma yönünde olduğuna kanaat getirirse talep gibi karar verir. ama ya talep dışında bir durumun varlığına kanaat getirir de o yönde karar veririse ne olacak?

bunun dışında bir avukatın, vekaletini aldığı iki tarafı aynı davada davalı ve davacı vekili sıfatıyla temsil etmesi biraz saçma olmaz mı?
Old 29-12-2007, 13:15   #13
*sinequanon*

 
Varsayılan

Anlaşmalı boşanma dosyalarının duruşmalarında bilindiği gibi hakim her iki tarafın da ilk duruşmada hazır olmasını istiyor ve ilk duruşmada taraflar hazır olmazsa dosya çekişmeli hale geliyor.Bu nedenle her ne kadar kanun buna izin vermiş olsa da duruşmanın gidişatı dolayısıyla dosyanın mahiyeti değişeceğinden bu şekilde vekalet koymanın mümkün olmadığını düşünüyorum.Kaldı ki hakim protokolle bağlı değil ve taraflardan biri duruşmaya gelirken fikrini değiştirse ve boşanmak istemiyorum dese veya duruşmaya gelmese ortak avukatın durumu ne olacaktır?

Velayet konusu tamamen hakimin takdirinde.Hele ki çocuklar küçük diyorsunuz.Bu durumda hakimin protokolü çok fazla dikkate alacağını zannetmiyorum.

Saygılar...
Old 29-12-2007, 20:14   #14
ali ekmekçi

 
Varsayılan

arkadaşlar peki anlaşmalı başlayıp nizalıya dönerse ne olacak bu dava...Daha doğrusu meslektaşımızın durumu nolacak..Hakim taraflardan birisinin vekilliğini seçmesi için ve diğerinden çekilmesi için süre mi verecek????
Old 29-12-2007, 21:41   #15
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

HUMK. nu davacı ve davalının yer aldığı dava sistemini öngörmektedir. Fakat TMK 166/3 maddesi usul kanunun bu sisteminden ayrılmış ve anlaşmalı boşanmalarda davacısı ve davalısı olmayan bir dava sistemini benimsemiştir. Bu sisteme göre eşler davacı ve davalı olduklarını belirtmeden tek bir dilekçe ile tek dava harcı ödeyerek birlikte mahkemeye başvurma imkanına sahiptir. Anlaşmalı boşanma davaları usul hukuku yönünden kendine özgü davalar olup, bu davaları “ çekişmesiz yargı “ davalarına benzetmemiz de mümkündür.

Dava anlaşmalı boşanma kuralları çerçevesinde devam ettiği sürede , eşler arasında bir menfaat çekişmesi söz konusu değildir. Birlikte ve müşterek gaye ile hareket etmektedirler. Bu durumda her ikisinin de aynı avukat tarafından temsil edilmesinde sakınca olmadığını söylüyorum.

Söylediklerimiz kuşkusuz salt “ anlaşmalı boşanma “ davasının süreci için yani eşlerin anlaşmalı boşanma için başvurmasından itibaren davanın anlaşmalı boşanma olarak bitirilmesi süreci yönünden geçerlidir.

Yargılama sırasında eşler arasında anlaşmazlık çıktığı takdirde dava anlaşmalı boşanma davası özelliğini kaybedecektir. Böyle bir olasılıkta elbette aynı avukatın aralarında niza çıkan daha önce her ikisine de hukuki yardımda bulunduğu tarafları temsil etmesi düşünülemez. O takdirde avukat her iki tarafın vekaletinden çekilmek durumunda kalacaktır. Diye düşünüyorum.

Sonuç olarak; soru çerçevesinde ; dava anlaşmalı boşanma olarak devam ettiği ve anlaşmalı boşanma olarak sonuçlandırıldığı takdirde , eşler arasında bir menfaat çekişmesi bulunmadığından aynı avukat tarafından temsil edilebilecekleri şeklindeki görüşümü tekrarlıyorum.

Saygılarımla.
Old 29-12-2007, 23:48   #16
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Sayın Yücel Kocabaş'ın farklı yorumunu ilgi ve takdirle okudum. Üzerinde ciddi bir biçimde tartışılması gerektiğini düşünüyorum.

Benim kanaatime göre, "anlaşmalı boşanma davaları bakımından dahi olsa" avukatlık hizmetini salt mahkemedeki duruşma evresi ile sınırlandırmamak gerekir. Her duruşmadan önce, duruşmaya hazırlık evresi de avukatın görevleri arasındadır. Avukat, vekalet aldıktan sonra müvekkilinin menfaatini korumak yükümlülüğü altına girer ve bu yükümlülük, dava neticelenip, kesinleşinceye kadar da devam eder.

Anlaşmalı Boşanma davalarında malumunuz olduğu üzere taraflar genelde mahkeme öncesi bir protokol metni hazırlar ve bunu mahkemeye sunarlar. Hakim tarafların Boşanma iradeleri yanında, evliliğin mali sonuçları ve velayet bakımından sonuçlarında da anlaşmalarını arar.

Bu nedenle hiç olmazsa protokol hazırlık evresinde tarafların menfaatleri çatışacaktır. Hukuki yardım almak isteyen taraflardan birisini koruyup, diğerini suistimal etme ihtimali çok zayıf da olsa mümkündür. Taraf avukatları işte bu anlamda da otokontrol görevi görebilmektedir.

Tüm bunlara rağmen sayın Yücel Kocabaş'ı yürekten kutluyorum. Farklı pencere açıp, bunu güzel bir ifadeyle ortaya koyduğu için de teşekkür ediyorum.
Old 30-12-2007, 00:04   #17
Doç. Dr. Özge Yücel

 
Varsayılan

Faruk Erem avukatın menfaati zıt taraflara vekalet etmemesi kuralı ile ilgili şunları söylüyor: "Birbirine zıt olmayan menfaatler her zaman birbirine uygun sayılamaz." Bu nedenle zıtlık yerine savunmalarda bağdaşmazlığın kullanılması gerektiğini düşünüyor. Tabii bu durum daha çok ceza davaları için geçerli ise de anlaşmalı boşanma halinde dahi yanların menfaatleri birbirine uygun değildir, öyle olsa duruşma salonunda aynı tarafta dururlardı. Anlaşmış olsalar bile her an anlaşmazlık çıkması olanaklıdır ve anlaşsalar dahi bu anlaşma farklı çıkarların bağdaştırılmasıyla mümkün olmuştur. Bu nedenle tek avukatla temsilin meslek kurallarına uygun olmadığı görüşüne katılıyorum.
Old 30-12-2007, 00:15   #18
ali ekmekçi

 
Varsayılan

Sayın Kocabaş bilgilerniz takdire şayan,bence Sayın Özgenin de dediği gibi her anlaşma bir menfaat dengesi ayarlamak demek ve bu anlaşmayla biter diyemeyiz zira en basitinden akte aykırılık denen bir şey var.Taraflar anlaşmanın her durumda iptalini ve avukatın taraflılığını savunabilecektir.Bilhassa toplum yapımız buna çok müsait ve avukatlara ne kadar menfi bir bakış açısı olduğu da malumunuz.Öyleyse avukat iki tarafın da vekaletini almamalıdır diye düşünüyorum.Kanunun buna cevaz vermesi fiiliyatta avukatın karşılaşabiceği problemi çözmüyor gibi geliyor bana.Selamlar
Old 30-12-2007, 06:12   #19
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Suat Ergin
Teorisini tartışmadan pratikte bunun nasıl gerçekleşeceğini de açıklar mısınız? Duruşmada avukat sabit mi duracak yoksa ikide bir yer mi değiştirecek?
Velayet kamu düzeninden değil mi? Taraflar anlaşsa bile hakim tersine karar veremeyecek mi? Aynı avukat, hem davacı hem davalı bakımından nasıl savunma yapacak? Menfaat çatışması???

Sayın Ergin,
Şöyle düşünüyorum:
- T.M.K. 166/3 eşlere, boşanmak için mahkemeye birlikte başvurma hakkını vermiştir.
- Birlikte başvurma halinde hakim, evlilik en az bir yıl sürmüş ise, tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şartı ile boşanma kararı verebilir.
- Hakim, tarafların ve çocukların çıkarlarını gözeterek taraflar arasındaki anlaşmada gerekli değişiklikleri yapabilir. Bu değişiklikler de taraflarca kabul edilirse boşanmaya karar verilir.
- Taraflar tüm bu aşamalarda bir (ya da daha fazla) avukattan hukuksal yardım alabilirler.
- Birlikte başvurma halinde her iki taraf da davacıdır (M.K. 166/3'ü böyle yorumluyorum)
- Tarafların her ikisini de vekil olarak davada temsil edecek avukat, davacılar vekili sayılır. (avukatı duruşma süresince yer değiştirmekten kurtardık )
- Velayet ya da taraflar arasındaki anlaşmada hakim tarafından yapılacak tüm değişiklikler, tarafların her ikisinin de iradesine ters olmakla, her ikisinin de aleyhine olacaktır. Bu açıdan birlikte başvurmuş eşler arasında çıkar çatışması yoktur.
- Taraflardan birinin duruşmada fikir değiştirmesi konusuna gelince; bu durum özellikle ceza davalarında iki (ya da daha fazla) sanık/katılan müdafii/vekili olarak görev yapıldığında ortaya çıkmaktadır ve çıkar çatışması halinde avukatın tüm sanıkların/katılanların müdafiliğinden/vekilliğinden çekilmesi gerekecektir.

Bunları dün yazmış ama siteye aktaramamıştım. Bu arada sayın Kocabaş çok daha ayrıntılı bir biçimde açıklamış. Sayın Kocabaş'a teşekkür ediyorum.

Alıntı:
Yazan Yücel Kocabaş
HUMK. nu davacı ve davalının yer aldığı dava sistemini öngörmektedir. Fakat TMK 166/3 maddesi usul kanunun bu sisteminden ayrılmış ve anlaşmalı boşanmalarda davacısı ve davalısı olmayan bir dava sistemini benimsemiştir. Bu sisteme göre eşler davacı ve davalı olduklarını belirtmeden tek bir dilekçe ile tek dava harcı ödeyerek birlikte mahkemeye başvurma imkanına sahiptir. Anlaşmalı boşanma davaları usul hukuku yönünden kendine özgü davalar olup, bu davaları “ çekişmesiz yargı “ davalarına benzetmemiz de mümkündür.

Dava anlaşmalı boşanma kuralları çerçevesinde devam ettiği sürede , eşler arasında bir menfaat çekişmesi söz konusu değildir. Birlikte ve müşterek gaye ile hareket etmektedirler. Bu durumda her ikisinin de aynı avukat tarafından temsil edilmesinde sakınca olmadığını söylüyorum.

Söylediklerimiz kuşkusuz salt “ anlaşmalı boşanma “ davasının süreci için yani eşlerin anlaşmalı boşanma için başvurmasından itibaren davanın anlaşmalı boşanma olarak bitirilmesi süreci yönünden geçerlidir.

Yargılama sırasında eşler arasında anlaşmazlık çıktığı takdirde dava anlaşmalı boşanma davası özelliğini kaybedecektir. Böyle bir olasılıkta elbette aynı avukatın aralarında niza çıkan daha önce her ikisine de hukuki yardımda bulunduğu tarafları temsil etmesi düşünülemez. O takdirde avukat her iki tarafın vekaletinden çekilmek durumunda kalacaktır. Diye düşünüyorum.

Sonuç olarak; soru çerçevesinde ; dava anlaşmalı boşanma olarak devam ettiği ve anlaşmalı boşanma olarak sonuçlandırıldığı takdirde , eşler arasında bir menfaat çekişmesi bulunmadığından aynı avukat tarafından temsil edilebilecekleri şeklindeki görüşümü tekrarlıyorum.

Saygılarımla.

Sayın Kocabaş'ın özellikle M.K. 166/3'deki "birlikte başvurma" hakkına getirdiği yorum son derece yerinde. Bu "birlikte başvurma" halini başka türlü yorumlamak yasanın sözüne ve amacına uygun olmaz diye düşünüyorum.
Saygılarımla.
Old 01-01-2008, 01:31   #20
Av. Ali Akçay

 
Varsayılan

Sn. Av Neslihan kardeşim,konu anlaşmalı boşanma.Bu durumda eşler birlikte size başvuruyor.Boşanma, mali durum,varsa çocukların velayeti konusu hep birlikte kararlaştırılıyor ve yazılı protokole bağlanıyor.Duruşmada her iki taraf zorunlu olarak yargıç karşısına çıkıyor.Yazılı protokol yargıç tarafından irdeleniyor,protokolün tarafların özgür iradesiyle yapılıp yapılmadığı belirleniyor,yargıcın re'sen müdahalesini gerektiren bir şey yoksa protokol hükümde aynen yer alıyor.Özür dileyerek merak ettiğim için soruyorum neden iki tarafın da vekaletini alma konusuna takıldık,böyle bir zorunluluk mu vardı. teşekkürler.
Old 17-03-2008, 23:00   #21
avukat şefik

 
Varsayılan

ya bırakın sayın avukatlar bırakın iki kişiyi birlikte temsil etmek ben ve arakdaşım anlaşmalı boşanma davasında birbirmizden bağımsız olarak iş yapmamıza rağmen hakim ya aynı adreste hem davalı vekili hem davacı vekili olur mu dedi biizde ayrı ayrı açlışıyoruz bağımsızıs dedik te sırf hakimde uğraşmamak için kabul etti her iki tarafta hazırdı tabi yani bu durumda bile zorluk çıkran hakimler diğer durumda hiç kabul etmezler sonrada özellikle karşılıklı aldığımız davalarda adres değişikliğ yapmak zorunda kaldık
Old 09-03-2011, 12:10   #22
av.yağmur deniz

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan avukat şefik
ya bırakın sayın avukatlar bırakın iki kişiyi birlikte temsil etmek ben ve arakdaşım anlaşmalı boşanma davasında birbirmizden bağımsız olarak iş yapmamıza rağmen hakim ya aynı adreste hem davalı vekili hem davacı vekili olur mu dedi biizde ayrı ayrı açlışıyoruz bağımsızıs dedik te sırf hakimde uğraşmamak için kabul etti her iki tarafta hazırdı tabi yani bu durumda bile zorluk çıkran hakimler diğer durumda hiç kabul etmezler sonrada özellikle karşılıklı aldığımız davalarda adres değişikliğ yapmak zorunda kaldık
Son görüşe aynen katılıyorum.Aynı zamanda kardeşim olan meslektaşımla dahi _ki ofis adreslerimiz bile ayrı_menfaat çatışması nedeniyle hakim kabul etmedi.Bence de mümkün değil ama olmalı mı olmalı bence de.
Bu arad sonuç ne oldu konuyu açan arkadaşımız paylaşsa da merakımız gitse.
Old 26-11-2011, 13:26   #23
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan Yol Gösterecek Karar

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2002/4194
K. 2002/4994
T. 9.4.2002
• ANLAŞMALI BOŞANMA ( Şekil ve Şartları - Eşlerin Tek Dilekçeyle Dava Açabilmesi - Eşler Arasındaki Protokole Aykırı Velayet Düzenlemesi Yapılamayacağı )
• BOŞANMA DAVASI ( Anlaşmalı Boşanmanın Şartları - Eşlerin Tek Dilekçeyle Dava Açması - Eşler Arasındaki Protokole Aykırı Velayet Düzenlemesi Yapılamayacağı )
• VELAYET DURUMUNUN DÜZENLENMESİ ( Anlaşmalı Boşanmada Eşler Arasındaki Protokole Aykırı Karar Verilemeyeceği )
• ÇOCUKLARIN VELAYET DURUMUNUN DÜZENLENMESİ ( Anlaşmalı Boşanmada Eşler Arasındaki Protokole Aykırı Karar Verilemeyeceği )
• FERAGAT ( Karşı Tarafın Kabulüne Bağlı Olmaması ve Davanın Reddine Karar Verilmesi Gereği )
• DAVADAN FERAGAT ( Karşı Tarafın Kabulüne Bağlı Olmaması ve Davanın Reddine Karar Verilmesi Gereği )
743/m.134/3
1086/m.91,95,388
ÖZET : 1- Karı-koca boşanmaya ilişkin dilekçelerini birlikte kaleme almışlardır. Harçlar Yasasının bir sayılı tarifesi uyarınca da tek bir başvurma harcı yatırılmıştır. Koca tarafından ikinci bir başvurma harcının yatırılmamış olması onun davasının bulunmadığı anlamını taşımaz. Dava kadının ve kocanın boşanma isteklerini içermektedir. Koca hüküm kesinleşmeden 12.3.2002 tarihli dilekçesi ile kendi davasından feragat etmiştir. Feragat tek yanlı bir hukuki işlem olup, karşı tarafın kabulüne bağlı bulunmamaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında kocanın kendi davasının feragat sebebiyle reddine karar vermek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.

2- Taraflar düzenledikleri protokolde müşterek çocuk Ezgi'nin velayetinin babaya bırakılacağını kabul etmişlerdir. Yargılama sırasında başka bir beyanları da olmamıştır. Mahkemece; protokole aykırı velayet düzenlemesi yerinde görülmediği gibi 13. parseldeki 9 numaralı bağımsız bölümün tapusunu iptali ile davalı adına tesciline, aracın mülkiyetinin de kadına ait olacağının tesbitine karar verilerek yerde protokole atıf yapılması da isabetsizdir. Gerçekleşen bu durum karşısında anlaşmalı boşanmanın şartları oluşmamıştır.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : 4722 sayılı kanunun 1.maddesi hükmü de dikkate alındığında olaya 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi hükümlerinin uygulanması gerekir.

1-743 sayılı Medeni Kanunun 134/3. maddesi; evlilik en az bir yıl sürmüşse eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde evlilik birliğinin temelinden sarsılmış sayılacağını, bu halde boşanma kararı verilebilmesi için hakimin bizzat tarafları dinleyerek iradelerin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi halinde boşanmaya karar verilebileceğini hükme bağlamıştır. Sözü edilen madde genel usul kurallarından ayrılmış, eşlerin birlikte kaleme alacakları dilekçe ile de boşanma davası açabileceklerini kabul etmiştir.

Karı-koca boşanmaya ilişkin dilekçelerini birlikte kaleme almışlardır. Harçlar Yasasının bir sayılı tarifesi uyarınca da tek bir başvurma harcı yatırılmıştır. Koca tarafından ikinci bir başvurma harcının yatırılmamış olması onun davasının bulunmadığı anlamını taşımaz. Dava kadının ve kocanın boşanma isteklerini içermektedir. Koca hüküm kesinleşmeden 12.3.2002 tarihli dilekçesi ile kendi davasından feragat etmiştir. Feragat tek yanlı bir hukuki işlem olup, karşı tarafın kabulüne bağlı bulunmamaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında kocanın kendi davasının feragat sebebiyle reddine karar vermek üzere hükmün bozulması gerekmiştir. ( HUMK.md.91-95 )

2-Kadının davasına yönelik temyizine gelince;
743 sayılı Medeni Kanunun 134/3. maddesi uyarınca boşanmaya karar verilebilmesi için hakimin bizzat tarafları dinlemesi, boşanma, boşanmanın mali sonuçları çocukların durumu ve diğer ferileri hakkında tarafların anlaşmaları, bu anlaşmanın da hakim tarafından kabul edilmesi gerekir. Taraflar tek bir konuda bile anlaşamazlarsa boşanmaya karar verilemez. Verilecek boşanma kararı da infazda karışıklık yaratmayacak açıklıkta olmalıdır. ( HUMK.m.388/son )

Taraflar düzenledikleri protokolde müşterek çocuk Ezgi'nin velayetinin babaya bırakılacağını kabul etmişlerdir. Yargılama sırasında başka bir beyanları da olmamıştır. Mahkemece; protokole aykırı velayet düzenlemesi yerinde görülmediği gibi 13. parseldeki 9 numaralı bağımsız bölümün tapusunu iptali ile davalı adına tesciline, aracın mülkiyetinin de kadına ait olacağının tesbitine karar verilerek yerde protokole atıf yapılması da isabetsizdir.

Gerçekleşen bu durum karşısında anlaşmalı boşanmanın şartları oluşmamıştır. ( MK.m.134/3 )Mahkemece 743 sayılı Medeni Kanunun 134/1-2. maddeleri çerçevesinde araştırma yapılıp sonucu uyarınca karar verilmelidir. Açıklanan husus üzerinde durulmaması da usul ve yasaya aykırıdır.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, oyçokluğuyla karar verildi.

MUHALEFET ŞERHİ:

Tarafların davacı ve davalı sıfatlarıyla tek bir dilekçe ile Türk Kanunu Medenisinin 134/3. maddesi uyarınca mahkemeye başvurmuş olması Türk Hukuk Usulü sistemi içinde her davanın en az bir davacısı ve bir davalısı olmak ve her dava için harç ödemek zorunluluğunu ortadan kaldırmaz. Böyle olunca bu başvuruda iki ayrı dava vardır. Ancak kocanın davası yönünden harç alınmamıştır. Usulen açılmış bir davası bulunmadığına göre, feragatı sebebiyle onun davasının reddi gerektiği yönündeki çoğunluk görüşüne katılmıyorum. Kocanın davası yönünden kesin hüküm yaratacak ret kararı oluşturulamaz.
Old 26-11-2011, 13:28   #24
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Konuyla ilgili tek Yargıtay kararı bulabildim. Karara göre ortada 2 adet dava vardır. Hem kadın hem de erkek davacıdır. Yani aslında davalarını birbirlerine yöneltmiştir. Bu durumda tek avukatla bu davanın açılması mümkün değildir. Yukarıda 3. no.lu mesada belirttiğim gibi,

Alıntı:
Yazan Ben
Meslek kurallarına aykırı olur.

Old 26-11-2011, 13:40   #25
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Suat Ergin
Konuyla ilgili tek Yargıtay kararı bulabildim. Karara göre ortada 2 adet dava vardır. Hem kadın hem de erkek davacıdır. Yani aslında davalarını birbirlerine yöneltmiştir. Bu durumda tek avukatla bu davanın açılması mümkün değildir. Yukarıda 3. no.lu mesada belirttiğim gibi,

Tam tersine, Yargıtay kararının koyulaştırdığım bölümleri 19. mesajda belirttiğim görüşleri (ve Sayın Yücel Kocabaş'ın görüşlerini) doğrulamaktadır.


Alıntı:
Yazan Av.Suat Ergin
T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2002/4194
K. 2002/4994
T. 9.4.2002
• ANLAŞMALI BOŞANMA ( Şekil ve Şartları - Eşlerin Tek Dilekçeyle Dava Açabilmesi - Eşler Arasındaki Protokole Aykırı Velayet Düzenlemesi Yapılamayacağı )
• BOŞANMA DAVASI ( Anlaşmalı Boşanmanın Şartları - Eşlerin Tek Dilekçeyle Dava Açması - Eşler Arasındaki Protokole Aykırı Velayet Düzenlemesi Yapılamayacağı )
• VELAYET DURUMUNUN DÜZENLENMESİ ( Anlaşmalı Boşanmada Eşler Arasındaki Protokole Aykırı Karar Verilemeyeceği )
• ÇOCUKLARIN VELAYET DURUMUNUN DÜZENLENMESİ ( Anlaşmalı Boşanmada Eşler Arasındaki Protokole Aykırı Karar Verilemeyeceği )
• FERAGAT ( Karşı Tarafın Kabulüne Bağlı Olmaması ve Davanın Reddine Karar Verilmesi Gereği )
• DAVADAN FERAGAT ( Karşı Tarafın Kabulüne Bağlı Olmaması ve Davanın Reddine Karar Verilmesi Gereği )
743/m.134/3
1086/m.91,95,388
ÖZET : 1- Karı-koca boşanmaya ilişkin dilekçelerini birlikte kaleme almışlardır. Harçlar Yasasının bir sayılı tarifesi uyarınca da tek bir başvurma harcı yatırılmıştır. Koca tarafından ikinci bir başvurma harcının yatırılmamış olması onun davasının bulunmadığı anlamını taşımaz. Dava kadının ve kocanın boşanma isteklerini içermektedir. Koca hüküm kesinleşmeden 12.3.2002 tarihli dilekçesi ile kendi davasından feragat etmiştir. Feragat tek yanlı bir hukuki işlem olup, karşı tarafın kabulüne bağlı bulunmamaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında kocanın kendi davasının feragat sebebiyle reddine karar vermek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.

2- Taraflar düzenledikleri protokolde müşterek çocuk Ezgi'nin velayetinin babaya bırakılacağını kabul etmişlerdir. Yargılama sırasında başka bir beyanları da olmamıştır. Mahkemece; protokole aykırı velayet düzenlemesi yerinde görülmediği gibi 13. parseldeki 9 numaralı bağımsız bölümün tapusunu iptali ile davalı adına tesciline, aracın mülkiyetinin de kadına ait olacağının tesbitine karar verilerek yerde protokole atıf yapılması da isabetsizdir. Gerçekleşen bu durum karşısında anlaşmalı boşanmanın şartları oluşmamıştır.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : 4722 sayılı kanunun 1.maddesi hükmü de dikkate alındığında olaya 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi hükümlerinin uygulanması gerekir.

1-743 sayılı Medeni Kanunun 134/3. maddesi; evlilik en az bir yıl sürmüşse eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde evlilik birliğinin temelinden sarsılmış sayılacağını, bu halde boşanma kararı verilebilmesi için hakimin bizzat tarafları dinleyerek iradelerin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi halinde boşanmaya karar verilebileceğini hükme bağlamıştır. Sözü edilen madde genel usul kurallarından ayrılmış, eşlerin birlikte kaleme alacakları dilekçe ile de boşanma davası açabileceklerini kabul etmiştir.

Karı-koca boşanmaya ilişkin dilekçelerini birlikte kaleme almışlardır. Harçlar Yasasının bir sayılı tarifesi uyarınca da tek bir başvurma harcı yatırılmıştır. Koca tarafından ikinci bir başvurma harcının yatırılmamış olması onun davasının bulunmadığı anlamını taşımaz. Dava kadının ve kocanın boşanma isteklerini içermektedir. Koca hüküm kesinleşmeden 12.3.2002 tarihli dilekçesi ile kendi davasından feragat etmiştir. Feragat tek yanlı bir hukuki işlem olup, karşı tarafın kabulüne bağlı bulunmamaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında kocanın kendi davasının feragat sebebiyle reddine karar vermek üzere hükmün bozulması gerekmiştir. ( HUMK.md.91-95 )

2-Kadının davasına yönelik temyizine gelince;
743 sayılı Medeni Kanunun 134/3. maddesi uyarınca boşanmaya karar verilebilmesi için hakimin bizzat tarafları dinlemesi, boşanma, boşanmanın mali sonuçları çocukların durumu ve diğer ferileri hakkında tarafların anlaşmaları, bu anlaşmanın da hakim tarafından kabul edilmesi gerekir. Taraflar tek bir konuda bile anlaşamazlarsa boşanmaya karar verilemez. Verilecek boşanma kararı da infazda karışıklık yaratmayacak açıklıkta olmalıdır. ( HUMK.m.388/son )

Taraflar düzenledikleri protokolde müşterek çocuk Ezgi'nin velayetinin babaya bırakılacağını kabul etmişlerdir. Yargılama sırasında başka bir beyanları da olmamıştır. Mahkemece; protokole aykırı velayet düzenlemesi yerinde görülmediği gibi 13. parseldeki 9 numaralı bağımsız bölümün tapusunu iptali ile davalı adına tesciline, aracın mülkiyetinin de kadına ait olacağının tesbitine karar verilerek yerde protokole atıf yapılması da isabetsizdir.

Gerçekleşen bu durum karşısında anlaşmalı boşanmanın şartları oluşmamıştır. ( MK.m.134/3 )Mahkemece 743 sayılı Medeni Kanunun 134/1-2. maddeleri çerçevesinde araştırma yapılıp sonucu uyarınca karar verilmelidir. Açıklanan husus üzerinde durulmaması da usul ve yasaya aykırıdır.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, oyçokluğuyla karar verildi.

MUHALEFET ŞERHİ:

Tarafların davacı ve davalı sıfatlarıyla tek bir dilekçe ile Türk Kanunu Medenisinin 134/3. maddesi uyarınca mahkemeye başvurmuş olması Türk Hukuk Usulü sistemi içinde her davanın en az bir davacısı ve bir davalısı olmak ve her dava için harç ödemek zorunluluğunu ortadan kaldırmaz. Böyle olunca bu başvuruda iki ayrı dava vardır. Ancak kocanın davası yönünden harç alınmamıştır. Usulen açılmış bir davası bulunmadığına göre, feragatı sebebiyle onun davasının reddi gerektiği yönündeki çoğunluk görüşüne katılmıyorum. Kocanın davası yönünden kesin hüküm yaratacak ret kararı oluşturulamaz.

Dikkat edilirse karar iki ayrı davadan (davalardan) değil, davadan sözetmektedir. Eşler birlikte başvurduğundan ikisi de davacıdır. İçtihada konu olayda eşlerden biri sonradan feragat etmiştir. Feragat olmasa idi, aynı dilekçe ile başvurup anlaşmalı boşanmaları sözkonusu olacaktı. Asiller aynı dilekçe ile başvurabiliyorsa, her ikisinin vekili olan avukat da tek dilekçe ile bu davayı açabilir. Hiçbir yasal engel yok.
Old 26-11-2011, 13:45   #26
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Cengiz Aladağ
Tam tersine, Yargıtay kararının koyulaştırdığım bölümleri 19. mesajda belirttiğim görüşleri (ve Sayın Yücel Kocabaş'ın görüşlerini) doğrulamaktadır.




Dikkat edilirse karar iki ayrı davadan (davalardan) değil, davadan sözetmektedir. Eşler birlikte başvurduğundan ikisi de davacıdır. İçtihada konu olayda eşlerden biri sonradan feragat etmiştir. Feragat olmasa idi, aynı dilekçe ile başvurup anlaşmalı boşanmaları sözkonusu olacaktı. Asiller aynı dilekçe ile başvurabiliyorsa, her ikisinin vekili olan avukat da tek dilekçe ile bu davayı açabilir. Hiçbir yasal engel yok.

Sayın Aladağ,

Diyelim ki, eşler ilk duruşmaya gelmediler ya da henüz ilk duruşma gününe 1 hafta süre var. Yargıtay kararındaki davada, kocanın avukatı davadan feragat edebilir miydi?

Yine Yargıtay kararına göre, kadın da yerel mahkeme kararını temyiz etmiştir. Temyiz dilekçesini aynı avukat yazabilir mi?
Old 27-11-2011, 00:50   #27
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Suat Ergin
Sayın Aladağ,

Diyelim ki, eşler ilk duruşmaya gelmediler ya da henüz ilk duruşma gününe 1 hafta süre var. Yargıtay kararındaki davada, kocanın avukatı davadan feragat edebilir miydi?

Yine Yargıtay kararına göre, kadın da yerel mahkeme kararını temyiz etmiştir. Temyiz dilekçesini aynı avukat yazabilir mi?

Avukatın, boşanma ve sonuçları hususunda her konuda anlaşan ve bu anlaşma durumunu karar kesinleşinceye kadar sürdüren eşlerin her ikisinin de vekilliğini yapamayacağı söylenemez. Yasa açıkça eşlerin birlikte başvurabileceğini kabul etmiş. Elbette bu başvuruyu kendileri yapabileceği gibi, avukat aracılığı ile de yapabilirler. Sizin sözettiğiniz durumlar zaten eşler arasında çıkar çatışmasının çıktığı, avukatın her ikisinin de vekilliğini yapamayacağı durumlardır. İstisnalardan sözetmiyoruz. Eklediğiniz içtihat, eşlerin aynı dilekçe ile başvurabileceğine güzel bir örnektir, ben de bu yönüne işaret etmiştim.
Old 25-07-2012, 15:30   #28
Av. Ayşenur Gökçe

 
Varsayılan

Peki karı ve koca ikiside davacı olacak iseler davalı kısmına ne yazmamız lazım ve karı-kocanın vekaletlerini yani ikisininde vekaletini dosyaya koymam gerekli değil mi ?
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
anlaşmalı boşanmada istinabe -bilgi mustafa kemal Meslektaşların Soruları 2 19-11-2007 17:52
anlaşmalı boşanmada nafaka sözleşmesi imsel Meslektaşların Soruları 4 20-09-2006 15:42
anlaşmalı boşanmada nafaka asener Hukuk Soruları Arşivi 4 31-08-2006 09:22
Anlaşmalı Boşanmada İştirak Nafakası denetim Hukuk Soruları Arşivi 6 18-03-2005 09:05
Anlaşmalı Boşanmada Protokolün İnfazı AYSEL EROĞLU Meslektaşların Soruları 2 14-08-2004 07:28


THS Sunucusu bu sayfayı 0,09411907 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.