Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Limited Şirket Hissedarlarının İşçi Alacaklarından Kişisel Sorumluluğu

Yanıt
Konu Notu: 2 oy, 3,50 ortalama. Değerlendirme: Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 17-01-2007, 17:18   #1
üye8180

 
Varsayılan Limited Şirket Hissedarlarının İşçi Alacaklarından Kişisel Sorumluluğu

Merhaba. Kazandığımız bir iş davasında müvekkilim işçi lehine tazminata ,ücret ve diğer alacağa hükmolundu. Davada taraf olan limited şirketin sahip olduğu araçlar, gayrımenkuller yargılama sürecinde 3. kişilere devredilmiş.Ancak şirketin iflası istenmemiş. Haciz tatbik edildiğinde şirkete ait araç, değerli menkul vs. bulunamıyor. Limited Şirketin ortaklarının kişisel malvarlıkları mevcut. Bunlara haciz koyabilir miyim ? İcra takibinde şirket borçlu olarak görünmesine rağmen ortakların kişisel mallarına nasıl haciz tatbik edilebilir ?
Old 18-01-2007, 10:11   #2
av.m.a.g

 
Varsayılan

Ticaret Kanunu'muza göre anonim ve limited şirketlerde ortağın şirkete karşı asli borcu, sermaye taahhüt borcunu ifa etmektir. Bu borç, şirketin kuruluşunda veya sermaye artırımında doğabileceği gibi, sermaye taahhüt borcu olan payın devralınması suretiyle de doğabilir. Sermaye taahhüt borcunun eksiksiz, hilesiz ve muvazaadan arınmış olarak ifa edilmesi ile birlikte, ortağın şirkete karşı bu borcu sona erer. Ancak sermayenin muhtelif işlemlerle yeniden ortağa geri aktarılması veya bu sonucu doğuracak işlemlere konu edilmesi halinde borç yeniden canlanır.

Bu durumda şirketten alacaklı olanlar, alacaklarını şirketten alamadıkları takdirde, bir başka deyişle şirket aleyhine yapılan takibin semeresiz kalması durumunda, şirket ortağına, şirkete olan borcu dolayısıyla müracaat edebilir.

Bir de şirketin kamu borçları sebebiyle, ortakların payları oranında şahsi sorumlulukları doğmaktadır.

Bu durumda şirket ortaklarına başvuramazsınız. işçi alacağı kamu alacağı sayılmayacağına göre?

saygılar
Old 18-01-2007, 10:24   #3
Yılmaz Topcuk

 
Varsayılan

İş Yasası
Madde 2
6 ve 7'inci fıkralarda,"İşveren adına hareket eden ve işin, işyerinin ve işletmenin yönetiminde görev alan kimselere işveren vekili denir. İşveren vekilinin bu sıfatla işçilere karşı işlem ve yükümlülüklerinden doğrudan işveren sorumludur.

Bu Kanunda işveren için öngörülen her çeşit sorumluluk ve zorunluluklar işveren vekilleri hakkında da uygulanır. İşveren vekilliği sıfatı, işçilere tanınan hak ve yükümlülükleri ortadan kaldırmaz" hükmü yer almaktadır.

Tüzel kişi (Limited şirket) işveren, işletmenin yönetiminde görev alan şirket ortakları ise işveren vekilidir. iş yasasında herhangi bir sınırlama yapılmaksızın işveren için öngörülen her türlü sorumluluktan işveren vekillerine de sorumlu tutmuştur. Bize göre, şirket ortakları da işveren vekili sıfatıyla işçi ücretlerinden sorumludur.
Old 09-08-2007, 08:10   #4
Av.Ebru Caner

 
Varsayılan

Alıntı:
Merhaba. Kazandığımız bir iş davasında müvekkilim işçi lehine tazminata ,ücret ve diğer alacağa hükmolundu. Davada taraf olan limited şirketin sahip olduğu araçlar, gayrımenkuller yargılama sürecinde 3. kişilere devredilmiş.Ancak şirketin iflası istenmemiş. Haciz tatbik edildiğinde şirkete ait araç, değerli menkul vs. bulunamıyor. Limited Şirketin ortaklarının kişisel malvarlıkları mevcut. Bunlara haciz koyabilir miyim ? İcra takibinde şirket borçlu olarak görünmesine rağmen ortakların kişisel mallarına nasıl haciz tatbik edilebilir ?
neslihan hanım merhaba, aynı olay benimde başım geldi, şöyleki iş kazaı davasını kazandık tazminata hükmedildi, ancak bu arada şirket tasfiye olmuş, şimdi ben acaba tazminat için ortaklara gidebilirmiyim ?siz bir yanıt bulabildinizmi?
Old 09-08-2007, 08:33   #5
Av.Kemal

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan yılmaz topcuk
İş Yasası
Alıntı:
Yazan yılmaz topcuk
Madde 2
6 ve 7'inci fıkralarda,"İşveren adına hareket eden ve işin, işyerinin ve işletmenin yönetiminde görev alan kimselere işveren vekili denir. İşveren vekilinin bu sıfatla işçilere karşı işlem ve yükümlülüklerinden doğrudan işveren sorumludur.

Bu Kanunda işveren için öngörülen her çeşit sorumluluk ve zorunluluklar işveren vekilleri hakkında da uygulanır. İşveren vekilliği sıfatı, işçilere tanınan hak ve yükümlülükleri ortadan kaldırmaz" hükmü yer almaktadır.

değerli arkadaşlarım,Yılmaz beyin işaret ettiği hüküm gereğince, T.T.K.540 hükmünüde dikkate alarak,Ltd.Şt.lerde işverenvekili sayılan(şirketi temsil ve ilzama yetkili) müdürlerin sorumluluğuna gidebilirsiniz.Ticaret Sicil Memurluğundan, sorumluluğun doğduğu tarihten itibaren tasfiye zamanına kadar olan müdür silsilesini talep edin,varsa hepsi birden müştereken sorumlu olur.saygılar
Old 09-08-2007, 08:49   #6
Av.Ebru Caner

 
Varsayılan işçi alacağı

sayın ismail, o zaman limited şirketlerde ortakların sınırlı sorumlu olması ile sizin söyledikleriniz çakışmıyormu, bildiğim kadarıyla limited şirketler ortaklar koymayı taahhüt ettikleri sermaye payı oranında tüm mv. ile sınırlı olabiliyorlardı, eğerki ortaklar sermaye koyma borcunu yerine getirmişlerse nasıl gidebilirim ki, işçi allacağı amme alacağı mı ki? yanıtınız için teşekkürler.
Old 09-08-2007, 09:01   #7
Av.Kemal

 
Varsayılan

sayın ebru mumcu,sayın Yılmaz Topcuk tarafından işaret edilen İş K. md.2 /6,7 de belirtilen hükümler aynı zamanda özel hukuk kapsamıdır.İşK işçi ve işverenlerin hak ve yükümlülüklerini düzenler bildiğiniz üzere.
Ltd.Şt.ler küçük firmalardır.genelde müdürleri kendi ortaklarıdır/arasındandır.dışarıdan da müdür tayini yapılabilir.şirketi temsil ve ilzam yetkisi almış (imza yetkisi- Tic.Sicilden sorulur)müdürler işverenvekili sayılır.anılan hüküm gereğince şirket ile birlikte zarar gören işçiye karşı müştereken sorumlu olması gerekir.
saygılar

(ek olarak) müdürün durumu ortaklardan bu yanıyla ayrılıyor.özel bir sorumluluk verilmiş.
Old 21-02-2008, 13:42   #8
İsmail Doğan TUNÇBİLEK

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
9.Hukuk Dairesi

Esas: 2004/20545
Karar: 2004/26238
Karar Tarihi: 06.12.2004

ÖZET : Somut olayda davacının yönetim kurulu üyesi ve üst düzey yöneticiliği yapması, iş güvencesi kapsamına girmesine engel teşkil etmez. Zira davacı finans koordinatörü olarak işletmenin bütününü sevk ve idare eden işveren vekili konumunda değildir. Davacının şirketi diğer bir üye ile birlikte hukuki işlemlerde temsil etmesi sonuca etkili olamaz. Mahkemece yazılı şekilde davanın reddi hatalı bulunmuştur.
Dosyadaki delillere göre, iş sözleşmesinin davacının davranışlarından kaynaklanan nedenlerle feshedilmesine rağmen, savunmasının alınmadığı, feshin geçerli nedenlere dayanmadığı anlaşılmaktadır. 4857 sayılı İş Kanunun da düzenlenen ve feshin geçersizliğinin sonucuna bağlanan işe başlatmama tazminatı ve boşta geçen süre ücret alacağı, davacının başvurusu ve davalının işe başlatmaması halinde uygulanması gereken tespit niteliğinde hükümler olduğundan, miktar belirtilmeksizin karar altına alınmalıdır. Ayrıca işe başlatmama tazminatı ve boşta geçen süre ücreti talep olmasa da resen dikkate alınmalıdır. Keza tespit niteliğindeki bu hüküm nedeni ile karar harcı ve vekalet ücretinin maktu olarak takdiri gerekir.


(4857 S. K. m. 18, 20, 21)

Dava: Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir. Yerel mahkeme, davayı reddetmiştir. Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Karar: İş sözleşmesinin geçerli nedenle feshedilmediğini iddia eden davacı feshin geçersizliği ve işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı işveren, davacının şirkette üst düzey yöneticisi olarak işveren konumunda olduğunu, iş güvencesi kapsamında olmadığını, ayrıca feshin davacının davranışlarından kaynaklanan geçerli nedenlerle yapıldığını savunmuştur.

Mahkemece "Davacının şirket ortaklığı yönetim kurulu üyeliği ve üst düzey yöneticiliği yaptığı anlaşılmış olmakla 4857 iş yasasının 18. maddesinin son fıkrası uyarınca iddialarının sübut bulmadığı" gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

4857 sayılı İş Kanununun 18/son maddesi uyarınca, "işletmenin bütününü sevk ve idare eden işveren vekili ve yardımcıları ile işyerinin bütününü sevk ve idare eden ve işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan işveren vekilleri" iş güvencesi kapsamından yararlanamazlar. Somut olarak düşünülürse işletmenin bütününü sevk ve idare eden işveren vekilinin genel müdür; yardımcılarınınsa genel müdür yardımcıları olduğu söylenebilir. O halde personel müdürü, finans koordinatörü gibi kimseler bu kapsamda değerlendirilemez. Somut olayda davacının yönetim kurulu üyesi ve üst düzey yöneticiliği yapması, iş güvencesi kapsamına girmesine engel teşkil etmez. Zira davacı finans koordinatörü olarak işletmenin bütününü sevk ve idare eden işveren vekili konumunda değildir. Davacının şirketi diğer bir üye ile birlikte hukuki işlemlerde temsil etmesi sonuca etkili olamaz. Mahkemece yazılı şekilde davanın reddi hatalı bulunmuştur. Dosyadaki delillere göre, iş sözleşmesinin davacının davranışlarından kaynaklanan nedenlerle feshedilmesine rağmen, savunmasının alınmadığı, feshin geçerli nedenlere dayanmadığı anlaşılmaktadır. 4857 sayılı İş Kanunun da düzenlenen ve feshin geçersizliğinin sonucuna bağlanan işe başlatmama tazminatı ve boşta geçen süre ücret alacağı, davacının başvurusu ve davalının işe başlatmaması halinde uygulanması gereken tespit niteliğinde hükümler olduğundan, miktar belirtilmeksizin karar altına alınmalıdır. Ayrıca işe başlatmama tazminatı ve boşta geçen süre ücreti talep olmasa da resen dikkate alınmalıdır. Keza tespit niteliğindeki bu hüküm nedeni ile karar harcı ve vekalet ücretinin maktu olarak takdiri gerekir.

4857 sayılı İş Yasasının 20/3 maddesi uyarınca Dairemizce aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;

1- Ankara 9. İş Mahkemesinin kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,

2- Feshin GEÇERSİZLİĞİNE ve davacının İŞE İADESİNE,

3- Davacının yasal süre içinde başvurusuna rağmen davalı işverence süresi içinde işe başlatılmaması halinde ödenmesi gereken tazminat miktarının davacının kıdemi, fesih nedeni dikkate alınarak takdiren davacının 4 aylık brüt ücreti tutarında BELİRLENMESİNE,

4- Davacı işçinin işe iadesi için işverene süresi içinde müracaatı halinde hak kazanılacak olan ve kararın kesinleşmesine kadar en çok 4 aya kadar ücret ve diğer haklarının davalıdan tahsilinin GEREKTİĞİNE,

5- Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,

6- Davacının yapmış olduğu 35.200.000 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, davalının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,

7- Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre 350.000.000.-TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

8- Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde ilgilisine iadesine,Kesin olarak 6.12.2004 gününde oybirliği ile karar verildi.



Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************
Old 24-02-2008, 15:29   #9
Av.Kemal

 
Varsayılan

Sn.Ebru Caner, (cevabımda Ebru Mumcu diye yazdığım için özür dilerim) haklısınız, özel alacak ile kamu alacağını karıştırdığımı farkettim.
saygılar
Old 24-02-2008, 19:25   #10
Adli Tip

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Yılmaz Topcuk
İş Yasası
Madde 2
6 ve 7'inci fıkralarda,"İşveren adına hareket eden ve işin, işyerinin ve işletmenin yönetiminde görev alan kimselere işveren vekili denir. İşveren vekilinin bu sıfatla işçilere karşı işlem ve yükümlülüklerinden doğrudan işveren sorumludur.

Bu Kanunda işveren için öngörülen her çeşit sorumluluk ve zorunluluklar işveren vekilleri hakkında da uygulanır. İşveren vekilliği sıfatı, işçilere tanınan hak ve yükümlülükleri ortadan kaldırmaz" hükmü yer almaktadır.

Bu tespitin yerinde olmadığını düşünmekteyim. İş Kanunundaki işveren vekilliği geniş bir kavramdır. Örneğin üretim birimindeki bir vardiya şefi dahi, işveren vekili olarak kabul edilir. Bu itibarla işveren vekiline yüklenen sorumluluklar da iş kanunun uygulamasına ilişkin sorumluktur. Örneğin işçiye tehlikeli iş yaptırmama, fazla çalışmaları gözetme vs.

Bu itibarla, iş kanuna göre işveren vekili olmak, tüzel kişinin borçlarından sorumlu olmak için yeterli bir sebep gerekçe olamaz. Kaldı ki şirket ortağı da bu anlamda işveren vekili olmayabilir.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
İşçi Çalıştıranın sorumluluğu Av. Yetkin Kayaoğlu Meslektaşların Soruları 8 25-04-2012 15:19
Limited şirket ortakları ayrıldıktan sonra şirket borçlarından sorumlu tutulablir mi? senemü Meslektaşların Soruları 1 22-12-2006 02:45
limited şirket adres değişikliği av.abd Meslektaşların Soruları 0 11-12-2006 16:23
limited şirket tasfiyesi enginer Hukuk Soruları Arşivi 0 28-11-2006 10:26
limited şirket ortaklarının sorumluluğu Av.Ebru Caner Meslektaşların Soruları 1 06-09-2006 15:30


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06142306 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.