Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

soru:döviz faiz hesabıyla ilgili

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 23-05-2007, 11:22   #1
Av.Bektaş Salim Topbaş

 
Varsayılan soru:döviz faiz hesabıyla ilgili

sayın meslektaşlar:elimizde şöyle bir hüküm var.27000 dm nin 31.07.96 dan itibaren hesap edilecek yasal faizi ile birlikte tahsiline..
Old 23-05-2007, 11:24   #2
Av.Bektaş Salim Topbaş

 
Varsayılan

Bu durumda faiz hesabı nasıl yapılacaktır.tecrübesi olan arkadaşlar yardımcı olursa memnun olurum.
Old 23-05-2007, 12:33   #3
Av.Turhan Demiroğlu

 
Varsayılan

3095/
YABANCI PARA BORCUNDA FAİZ

Madde 4/a - (Ek: 3678 - 14.11.1990) Sözleşmede daha yüksek akdî veya gecikme faizi kararlaştırılmadığı hallerde, yabancı para borcunun faizinde Devlet Bankalarının yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı uygulanır. (**)

Bu durumda Merkez Bankasından 31.07.96 dan itibaren dönemler halinde uygulanacak faiz oranının sorularak belirlenmesi gerekecektir zannediyorum. Bankanın sitesinde de bulunabilir.
Saygılarımla.
Old 23-05-2007, 14:18   #4
Sinerji Hukuk Yazılımları

 
Varsayılan

2002 tarihli bir karar. Katkı sunabilir. İyi çalışmalar...

T.C. YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

Esas: 2002/10-779
Karar: 2002/779
Karar Tarihi: 09.10.2002

ÖZET: Türk mevzuatı gereği yabancı paranın aynen muhasebeleştirilmesi olanağının bulunmaması, kişinin yabancı para alacağını engellemez.

(3201 S. K. m. 4) (3095 S. K. m. 4/a) (818 S. K. m. 61, 83, 105)

Taraflar arasındaki "alacak" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara Onbirinci iş Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen Ankara Onbirinci iş Mahkemesi 29.11.2000 gün ve 2000/653-807 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay Onuncu Hukuk Dairesinin 29.3.2002 gün ve 118-2864 sayılı ilamı ile; (...Davacı, 3201 sayılı Kanun uyarınca yapılan borçlanma sırasında 6393 olan gün sayısının Kurumca 7393 olarak hatalı hesaplanması sonucu 1000 gün karşılığı olarak fazladan ödenen 1000 ABD dolarının aynen ödetilmesine karar verilmesini istemiş ve mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş ise de yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya elverişli değildir.

2.11.1993 günlü dilekçesi ile 30.3.1992 tarihinde yurda kesin dönüş yaptığını beyan ederek 28.6.1973 - 28.2.1992 tarihleri arasında Federal Almanya'da gerçekleşen çalışmalarından 28.6.1973-31.3.1991 tarihleri arasındaki dönem için 3201 sayılı Kanun uyarınca borçlanma isteminde bulunan ve Kurumca borçlanma istemi kabul edilen davacının borçlanması gereken gün sayısı 6393 gün olduğu halde Kurumca kendisine 7393 gün olarak bildirildiği 18.1.1994 tarihindeki kur karşılığı ve günlüğü bir dolar üzerinden 114.115.243 lira olarak kurumun Vakıflar Bankası Kızılay Şubesindeki hesabına yatırıldığı ancak özlük dosyası içindeki 8.4.1996 gün ve 87879 sayılı Kurum yazısına göre borçlanma bedelinin ödendiğine dair makbuzun süresinde Kuruma ibraz edilmediği, 16.4.1999 tarihli tahsis talebinden hemen sonra 26.4.1999 tarihinde yapılan incelemede borçlanma süresi/bedelinin 6393 dolar olması gerekirken sehven 7393 dolar olarak ödeme yaptırıldığının anlaşılması üzerine sigortalının fazladan ödediği 1000 doların ödeme tarihindeki kur karşılığı 15.435.580 liranın kendisine iadesi için muhasebe servisine talimat verilerek durumun 26.4.1999 gün ve 104892 sayılı yazıyla davacıya bildirildiği, davacının 1000 doların aynen ya da ödeme günündeki kur üzerinden hesaplama yapılarak kendisine ödeme yapılması istemini içeren 13.5.1999 günlü dilekçesine Kurumca cevap verilmemesi üzerine eldeki davanın açıldığı, davacıya 1.5.1999 tarihinden geçerli olmak üzere bağlanan yaşlılık aylığının hesaplanmasında 3201 sayılı Kanun uyarınca yapılan borçlanma ile kazanılan gün sayısının 7393 olarak kabul edildiği dava dosyasındaki bilgi ve belgelerden açıkça anlaşılmaktadır.

Davacının 3201 sayılı Kanun uyarınca borçlanma talebinde bulunduğu 28.6.1973 - 31.3.1991 tarihleri arasındaki gün sayısı 6393 gün olduğu halde, Kurumca bu süre sehven 7393 gün olarak davacıya bildirilmiştir. Fazladan bildirilen 1000 günlük süre yaklaşık 3 yılı kapsamaktadır ki davacının Almanya'da bu kadar çalışması da yoktur. Borçlanma günlüğü bir dolar üzerinden yapılmıştır. Davacının basit bir hesapla borçlanma talebinde bulunduğu sürenin kaç gün olduğunu belirlemesi de mümkün olduğu halde yanlışlığın Kurumca farkedilip kendisine bildirilmesine kadar lehine olan hatalı Kurum işlemini kabullenmiş, hatta borçlanma bedelinin ödendiğine dair makbuzu da uzun süre Kuruma ibraz etmemiştir. Kurum tahsis talebinde bulunulmasından kısa bir süre sonra yaptığı incelemede yanlışlığı farkederek davacıya ödeme önerisinde bulunmasına rağmen yaşlılık aylığı bağlarken borçlanma süresini davacı lehine 7393 gün olarak hesaplamıştır. Bu durumda davacıyı tamamen iyi niyetli davalı Kurumu kötü niyetli kabul etmek mümkün değildir. Her iki tarafın eşit kusurlu olduğunun kabulü hukuka ve hakkaniyete uygun olacaktır.

Davada çözümlenmesi gereken öncelikli sorun; borçlanma dolayısıyla Kurumun mal varlığında meydana gelen zenginleşmenin sebebsiz hale dönüşmesi nedeniyle Sosyal Sigortalar Kurumunun iade yükümünün belirlenmesine ilişkindir. Hemen belirtmek gerekir ki, 3201 sayılı Kanunun 4. maddesi uyarınca, borçlanma tutarı; bu işlemi yürüten Sosyal Sigortalar Kurumuna "Türk Lirası" olarak intikal etmektedir. Bunun doğal sonucu olarak kurumun malvarlığında meydana gelen artışın, Borçlar Kanununun sebepsiz zenginleşmeye ilişkin 61 vd. maddeleri çerçevesinde iade edilmesi gerekir. Dava konusu somut olayda iyi niyetle sebepsiz zenginleşen durumundaki davalı Kurumun iadeyle yükümlü bulunduğu değer; iktisap anında malvarlığına dahil olan borçlanma tutarı ve borçlanma bedelinin ödendiği tarihten iade anına kadarki süreyle sınırlı olarak hesaplanacak faizden ibarettir.

Açıklanan bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin "Mevzuu para olan borç memleket parasıyla ödenir" hükmünü öngören Borçlar Kanunu'nun 83. maddesine aykırı olarak yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

O halde davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Temyiz Eden: Davalı vekili

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Davacı, 28.6.1973 - 31.2.1991 tarihleri arasındaki yurt dışındaki çalışmalarını 3201 sayılı Yasa hükümleri doğrultusunda borçlanmak istemiş, Kurumun 28.6.1973-31.3.1991 tarihleri arası 17 yıl 9 ay 3 gün çalışma karşılığı ödemesi gereken borçlanma miktarını 7393 ABD Doları olarak bildirmesi üzerine,18.1.1994 tarihinde bildirilen miktarda dolar bozdurmak suretiyle kurumun Vakıflar Bankasındaki hesabına yatırmıştır.

16.4.1999 tarihindeki yaşlılık aylığı başvurusu üzerine kurum, yapılan yurt dışı borçlanmasında borçlanma süresinin 6393 gün olması gerekirken, sehven 7393 gün karşılığı 7393 ABD Doları tahsil edildiğini, fazladan ödenen 1000 dolar karşılığı 15.435.580 TL.nın iade edileceğini 26.4.1999 tarihli yazı ile davacıya bildirmiştir.

Davacı, 13.5.1999 tarihinde kurum kayıtlarına geçen dilekçesi ile, 1000 ABD Dolarının faizi ile birlikte aynen, ya da 1000 ABD Dolarının fiili ödeme günündeki Türk Lirası karşılığının ödenmesini istemiş, istemine kurumaca cevap verilmemesi üzerine bu davayı açmıştır.

Davacı, 22.7.1999 tarihinde açtığı davada, 1000 ABD Dolarının aynen, olmadığı takdirde ödeme günündeki kur karşılığı Türk lirası olarak temerrüt tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek yasal faizi ile tahsilini talep etmiştir.

13.1.2000 tarihinde açtığı ek davada ise, 1000 ABD dolarını kuruma ödediği tarihten bu yana bankaya döviz hesabına yatırması halinde en az 720 ABD Doları kazanacağını ileri sürerek 385.200.000 TL. munzam zararının dava tarihinden faizi ile tahsilini istemiş, her iki dava birleştirilmiştir.

Davalı Sosyal Sigortalar Kurumu vekili, sigortalıya bildirilmesi gereken borç miktarı 6393 Dolar olması gerekirken, sehven 7393 Dolar olarak bildirildiğini, fazla ödediği 1000 ABD Doların iadesi için muhasebe servisine talimat verildiğini, sigortalıların adlarına tahakkuk ettirilen borçlarını döviz olarak ödeme sorumluluklarına karşılık, ödedikleri miktar ödeme tarihinde geçerli kur üzerinden kurum hesabına Türk lirası olarak geçtiğinden sigortalının fazladan ödediği 1000 Doların 18.1.1994 ödeme tarihindeki kur karşılığı 15.435.800 TL.nın davacıya iade edileceğini, davacının munzam zarar alacağı olmadığını ileri sürerek her iki davanın reddini savunmuştur.

Mahkemenin "1000 ABD dolarının fiili ödeme tarihindeki Türk Lirası karşılığının 13.1.2000 tarihine kadar faiz hesabı yapılmış olmakla bu tarihten itibaren Devlet Bankalarınca bir yıl vadeli döviz hesabına uygulanan en yüksek mevduat faizi ile birlikte ve 18.1.1994-13.1.2000 tarihleri arası için hesaplanan 329.80 Dolar faiz alacağından kaynaklanan 178.710.704 TL.sının davacının zararı olarak ana paraya dahil olması nedeniyle 13.1.2000 ek dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline" dair verdiği karar, yukarıda açıklanan nedenle Özel Dairece bozulmuş, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

1) Birleştirilen dava yönünden;

Davacı 13.1.2000 tarihinde açtığı birleştirilen dava ile, kurumca hatalı olarak tahsil edilen 1000 ABD Dolarını bankaya döviz hesabına yatırması halinde en az 720 Dolar kazanç elde edebileceğini ileri sürerek karşılığı 385.200.000 TL. munzam zararının dava tarihinden faizi ile birlikte tahsilini talep etmiş, mahkeme, davacının 18.1.1994-13.1.2000 tarihleri arasında 329.80 Dolar munzam zararının oluştuğu gerekçesiyle karşılığı 178.710.704 TL.nın tahsiline karar vermiştir.

Ne varki, olayda 1000 ABD dolarının fiili ödeme tarihindeki TL. karşılığının tahsiline karar verildiğinden bu durumda B.K.nun 105. maddesindeki şartlar gerçekleşmediğinden bozmaya uyularak bu talebin reddine karar vermek gerekirken önceki hükümde direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle, direnme kararının 178.710.704 TL. munzam zararın tahsiline ilişkin kısmı BOZULMALIDIR.

2) Asıl dava yönünden;

Davacı, borçlanma talep ettiğinde kurum memuru borçlanılan 17 yıl 9 ay 3 gün üzerinden ödemesi gereken borçlanma miktarı 6393 Dolar olmasına rağmen hatalı olarak 7393 Dolar olarak hesaplamış ve 7393 Dolar ödenmesini bildirmiştir. Memur, yaptığı hesabı bir kez daha gözden geçirerek doğru rakamı saptaması gerekirken dikkatsizlik ve ihmalkarlık sonucu davacının 1000 Dolar fazla bozdurmasına neden olmuştur. Hesaplamanın ne şekilde yapılacağını, ayın, yılın kaç gün üzerinden hesaplanacağını, 17 yıl 9 ay 3 günün kaç güne karşılık geldiğini ancak kurum memuru bilebilir. Sade bir vatandaş olan davacıdan borçlanma gününü ve borçlanma miktarını hesaplaması beklenemeyeceği gibi, davacının şahsi dosyası kurumun elinde olduğundan kurumca hatanın farkına varılması ve düzeltilmesi yoluna gidilmesi mümkündür. Oysa davalı kurum, davacının 8.4.1996 tarihinde borçlanma bedelini ödediğine ilişkin makbuzu ibraz ettiğinde dahi yaptığı hatayı fark etmemiş, 6.4.1999 tarihli aylık bağlama talebi üzerine 1000 Dolar fazla tahsil edildiğini saptamıştır. Bu nedenle borçlanma bedelinin ödendiğine ilişkin makbuzun süresinde kuruma verilmediğinden sözedilerek davacıyı kusurlu saymak doğru değildir.

Öte yandan; davalı kurum davacıya 810 gün isteğe bağlı sigortalılık, 720 gün askerlik borçlanması ve 6393 gün yurt dışı borçlanması toplamı 7923 gün üzerinden yaşlılık aylığı bağladığından, bozma kararında belirtilenin aksine fazladan yatırılan 1000 Dolar karşılığı 1000 gün, aylık hesabında nazara alınmadığından davacının kurumun yaptığı hatadan yarar sağladığı yönündeki bozma gerekçesi de yerinde değildir.

Borçlanılan sürenin döviz ile ne şekilde değerlendirileceği 3201 sayılı Yasanın 4 ncü maddesinde, "Sosyal güvenlik kuruluşlarınca döviz ile değerlendirilecek sürelerin her bir günü için tahakkuk ettirilecek prim, kesenek ve karşılık borcu tutarı bir dolardır... istek sahiplen, tahakkuk ettirilen döviz borçlarını T.C. Merkez Bankasına veya yetkili bankalara satmak, karşılığı Türk parasının borçlanma işlemini yürüten sosyal güvenlik kuruluşuna intikali hususunda bankaya talimat vermek, döviz alım bordrosunun bir nüshasını sosyal güvenlik kuruluşuna ibraz etmek suretiyle mükellefiyetini yerine getirmiş olurlar" biçiminde belirtilmiştir. Görüldüğü gibi, tahakkuk ettirilen döviz borcu, istek sahiplerinden yabancı para olarak tahsil edildiğinden, iade de, iade anındaki yabancı para karşılığı üzerinden yapılmalıdır. Somut olayda davalı Kurum davacıdan hatalı olarak 1000 Dolar fazla alındığını kabul ettiğine ve davacı, davalı kurumun hatalı bildirimi sonucu 1000 Dolar fazla bozdurmak suretiyle ödeme yapmak zorunda kaldığına göre, kurumun 3201 sayılı Yasanın 4. maddesi uyarınca borçlanma tutarının kuruma Türk Lirası olarak intikal ettiğinden söz edilerek, 1000 Doların kuruma intikal tarihindeki Türk lirasını iade etmek istemesi isabetsiz olduğu gibi, kurumun iyiniyetle haksız zenginleştiğinin kabulü ile, "Kurumun iade ile yükümlü olduğu miktarın, iktisap anında mal varlığına dahil olan borçlanma tutarı ve borçlanma bedelinin ödendiği tarihten iade anına kadarki süreyle sınırlı olarak ödenecek faizden ibaret olacağı" yönündeki bozma gerekçesi de doğru görülmemiştir.

Türk mevzuatı gereği yabancı paranın aynen muhasebeleştirilmesi olanağının bulunmaması kişinin yabancı para alacağını engellemez.

Davacı, 1000 doların aynen, olmadığı takdirde fiili ödeme günündeki Türk Lirası karşılığının temerrüt tarihinden itibaren yürütülecek faizi ile tahsilini talep etmiştir.

Bu durumda davacı, ABD dolarının aynen ödenmesini istemekle, fiili ödeme günündeki rayice göre Türk parası ile ödenmesini istemiş demektir. Davalı, 1000 ABD doları aynen veya fiili ödeme günündeki rayice göre Türk parası ile ödemek suretiyle borcundan kurtulabilir. Burada davacının gerçek isteği alacağına yabancı para olarak kavuşmaktır. 23.11.1990 tarihinde yürürlüğe giren 3678 sayılı Yasanın 30. maddesi ile 3095 sayılı Yasanın Faiz ve Temerrüt faizine ilişkin Kanunun 4. maddesinden sonra gelmek üzere 4/a maddesi eklenerek sözleşmede daha yüksek akdi veya gecikme faizi kararlaştırılmadığı hallerde, yabancı para borcunun faizinde Devlet Bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranının uygulanacağı hükmü getirilmiş olup, somut olayda 1000 ABD dolarına kurumun temerrüde düştüğü 13.5.1999 tarihinden itibaren 3095 sayılı Yasanın 4/a maddesi uyarınca dolar faizine hükmedilmesi gerekir ise de, mahkemece 13.1.2000 tarihinden itibaren faize hükmedilmiş ancak bu kararı davacı temyiz etmediğinden davalı yararına usuli kazanılmış hak oluştuğundan faize 13.1.2000 tarihinden itibaren hükmedilmesi gerekmiştir.

Bu durumda mahkemece, 1000 ABD Dolarının fiili ödeme günündeki Türk Lirası karşılığının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, hükmedilen bu miktara 13.1.2000 tarihinden itibaren, 3095 sayılı Yasanın 4/a maddesine göre Devlet Bankalarınca bir yıl vadeli dolar hesabına uygulanan en yüksek faiz yürütülmesine" şeklinde hüküm kurulması, harca esas değer, kabul ve red oranlarına göre avukatlık ücreti ve mahkeme masraflarının hesaplanması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması yanlış olup yerel mahkeme hükmünün bu nedenle BOZULMASI gerekir ise de, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, HUMK.nun 438/7 maddesi gereğince, hüküm fıkrasının (1) (3) ve (6) numaralı bentleri silinerek yerine doğrusu yazılmak suretiyle hükmün düzeltilerek onanması gerekmiştir.

Sonuç: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile;

1- Birleştirilen dava yönünden;

Yukarıda (1) numaralı bentte yazılı nedenlerden dolayı, munzam zarar talebinin kısmen kabulüne ilişkin direnme kararının HUMK.nun 429. maddesi gereğince (BOZULMASINA), oybirliği ile ;

2- Asıl dava yönünden;

Yukarıda (2) numaralı bentte gösterilen nedenlerden dolayı direnme kararının:

(1) numaralı bendinde yazılı, "1000 ABD Dolarının fiili ödeme tarihindeki Türk Lirası karşılığının 13.1.2000 tarihine kadar faiz hesabı yapılmış olmakla bu tarihten itibaren Devlet Bankalarınca bir yıl vadeli döviz hesabına uygulanan en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine" kelimeleri silinerek yerine,

"(1) 1000 ABD Dolarının fiili ödeme günündeki Türk lirası karşılığının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, hükmedilen bu miktara 13.1.2000 tarihinden itibaren 3095 sayılı Yasanın 4/a maddesine göre Devlet Bankalarınca bir yıl vadeli dolar hesabına uygulanan en yüksek faiz yürütülmesine" kelimelerinin yazılmasına,

(3) numaralı bendinde yazılı "1000 ABD Dolarının dava tarihindeki Türk lirası karşılığı 438.800.000 TL. ile 178.710.704 TL.sinin toplamı 609.510.704 TL. üzerinden davacı lehine takdir olunan 56.570.660 TL. vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine" kelimeleri silinerek yerine,

"(3) 1000 ABD Dolarının dava tarihindeki Türk lirası karşılığı 438.800.000 TL. üzerinden davacı lehine takdir olunan, 42.104.000 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE" kelimelerinin yazılmasına,

(6) numaralı bendinde yazılı "Davacı tarafından bozmadan önce karşılanan 29.450.000 TL. ve bozmadan sonra karşılanan 5.000.000 TL ki toplam 34.450.000 TL. yargılama giderinin 1/4 ünün davacı üzerinde bırakılmasına, bakiyesinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine" kelimeleri silinerek, yerine,

"(6) Davacı tarafından bozmadan önce karşılanan 29.450.000 TL. ve bozmadan sonra karşılanan 5.000.000 TL.ki toplam 34.450.000 TL. yargılama giderinin 1/2 sinin davacı üzerinde bırakılmasına, bakiyesinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine" kelimeleri yazılarak hükmün (1), (3) ve (6) numaralı bendtlerinin bu (DÜZELTİLMİŞ ŞEKLİYLE ONANMASINA). 9.10.2002 gününde oyçokluğuyla karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları

http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=14630


Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Acentelik ile ilgili bir soru a.lawyer Meslektaşların Soruları 2 16-01-2007 17:30
İcra ile ilgili bir soru Y£LİZ Hukuk Soruları Arşivi 5 19-12-2006 11:54
usul hukuku ile ilgili bir soru iyas Hukuk Soruları Arşivi 4 22-08-2006 20:58
Taşınmaz satımıyla ilgili bir soru Kadir Furkan ÇOBAN Hukuk Soruları Arşivi 20 22-08-2006 20:27
Boşanma ilgili bir soru arzaplı Hukuk Soruları Arşivi 1 06-05-2006 15:30


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05831003 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.