Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

yargıtay kararı arıyorum

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 05-03-2008, 10:29   #1
av.tuğbabal

 
Varsayılan yargıtay kararı arıyorum

sevgili üyeler
15.HD 6.11.1985,1556/2569:YKD 1986/4, s 567 ,kararını arıyorum
elinde program ve yargıtay kararları dergisi olan varsa yrdımlarını bekliyorum
saygılar
Old 05-03-2008, 10:32   #2
av.faruk

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
15. Hukuk Dairesi

E:1985/1556
K:1985/2569
T:06.11.1985

HUSUMET
TEMSİLDE HATA

Olayda; dava edilen ile temsilde hata edilen arasında üst - alt ünite ilişkisi var olduğundan, davanın husumet yönünden reddi doğru değildir.

1086 s. HUMK m. 39, 40

Taraflar arasındaki dayanın, (Tunceli Aslive Hukuk Hâkimliği)'nce görülerek mahkeme ilamında delirtilen gerekçelere binaen verilen 27.9.1984 tarih ve 70/126 sayılı hükmün temyizen tetkiki davacılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla; dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşuluP düşünüldü:
Mahkeme kararında da açıkça kabul edildiği üzere, davanın tüzel kişiliği haiz katma bütçeli Orman Genel Müdürlüğü aleyhine acılması gerekir. Buna rağmen husumetin Tarım ve Orman Bakanlığı'na yoneltilmiş olması temsilde hata niteliğindedir.

HUMK.nun 39. maddesi geregince ehliyeti haiz olan tuzel kisiler kanunı uzuvları vasıtasıyla temsil olunurlar. Aksi halde Hakim, tayin edeceği müddet zarfında dava şartının yerine getirilmesini sağlamak durumundadır. Aynı Kanunun 46 maddesinde buna rağmen dava şartı yerine getirilmezse yapılan işlerin gecersiz sayılacağı öngorülmüştür.

Olayda dava edilen ile temsilde hata edilen arasında üst - alt unite iliskisı mevcut oldugundan, yukarda anılan hükümler dairesinde işlem yapılması gerekirken davanın husumet yönünden reddine karar verilmesi doğru değildir.
s o n u ç : Yukarda açıklanan nedenlerle hükmün davacılar yararına (BOZULMASINA), ödedikleri temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacılara iadesine, 6.11.1985 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Kaynak:YKD - 1986/4 - Sayfa:567
Old 05-03-2008, 10:38   #3
Av.Halil İbrahim Karaağaç

 
Varsayılan

Bende proğram var ama sadece aşağıdaki kararı bulabildim. İnş.işinize yarar

T.C. YARGITAY
15.Hukuk Dairesi
Esas: 1985/6258
Karar: 1985/6704
Karar Tarihi: 06.11.1985
ÖZET: Dava konusu olup tahsil edilen kira parası, Şişli icra memurluğunun 1983/2752 sayılı takip dosyasının konusunu teşkil eden kira parasından daha sonraki ödemelere ilişkin olup davalının bu parayı ihtirazı kayıt dermeyan etmeden almış olması davacıyı borçtan kurtarmaz. Öte yandan davalının poliste tespit edilen ifadesi yazılı delil başlangıcı olarak kabul edilemez. Kaldı ki tanık sözleri de kira borcunun ödendiğini kanıtlar nitelikte değildir. Bu durumda mahkemece davacının dava dilekçesinde dayandığı anda hakkı hatırlatılmalı ve sonucuna göre karar verilmelidir
(1086 S. K. m. 373) (818 S. K. m. 53, 266)
Dava: Taraflar aras
ındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü :

Karar: Davacı, mülkiyeti davalıya ait taşınmazda kiracı bulunduğunu, davalının daha önce kira parasını tahsil etmiş olmasına rağmen 14 aylık kira parasının ödetilmesi için takip yaptığını ve bu parayı ikinci kez aldığını ileri sürerek geri alınmasına karar verilmesini istemiştir.

Davalı mükerrer ödeme bulunmadığını savunmuş, mahkemece davacının sonraki aylara ilişkin kira paralarını ihtirazi kayıt dermayen etmeden almış olması bir polis tarafından alınan davalı ifadesinin yazılı delil başlangıcı sayılacağını kabulle dinlenen tanık sözlerine iddiayı doğrulayıcı gerekçe görülerek davanın kabulüne karar verilmiştir.

Dava konusu olup Şişli 1. İcra Memurluğunun 1983/1892 sayılı dosyasında tahsil edilen kira parası, Şişli icra memurluğunun 1983/2752 sayılı takip dosyasının konusunu teşkil eden kira parasından daha sonraki ödemelere ilişkin olup davalının bu parayı ihtirazı kayıt dermeyan etmeden almış olması davacıyı borçtan kurtarmaz. Öte yandan davalının poliste tespit edilen ifadesi yazılı delil başlangıcı olarak kabul edilemez. Kaldı ki tanık sözleri de kira borcunun ödendiğini kanıtlar nitelikte değildir. Bu durumda mahkemece davacının dava dilekçesinde dayandığı anda hakkı hatırlatılmalı ve sonucuna göre karar verilmelidir. Aksine düşüncelerle yazılı şekilde isteğin kabul edilmiş olması bozmayı gerektirir.

Sonuç: Temyiz olunan kararın gösterilen nedenle BOZULMASINA, 6.11.1985 gününde oybirliği ile karar verildi.
Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************
Old 05-03-2008, 10:39   #4
av.faruk

 
Varsayılan

aradığınız karar bu mudur anlamadım ama 86/4 olan bu vardı sadece,

T.C.
YARGITAY
İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu

E:1986/4
K:1987/5
T:22.05.1987

DANIŞIĞA [MUVAZAAYA] DAVALI İPTAL
İNDİRİM [TENKİSİ

Miras bırakanın yaptığı temliki tasarruflardan zarar gören mirasçılar tenkis davası ile birlikte kademeli olarak veya tenkis davası açtıktan sonra, ayrı bir dilekçe ile Borçlar Kanununun 18. maddesine davalı muvazaa nedeniyle iptal-tescil davası da açabilirler.

818 s. BK m. 18
743 s. MK m. 46

12.3.1985 gunlü dilekçe ile, Yargitay Birinci Hukuk Dairesi'nin 26.2.1985 gün ve 1985/101-2246 sayılı kararı ile "tenkis davasında nuvazaa davasının sonucunun beklenilmesi gerekecegi" esasının benimsendiği, Ondördüncü Hukuk Dairesi'nin 5.12.1974 gün ve 1974/ 2014-3521 sayılı kararında ise "tenkis davası açılması halinde muvazaaya dayanılarak iptal istenemeyeceği, zira evvelce vazgeçilmiş bir hakkın bilahare dava konusu yapılabilmesinin hukuk prensibi olan işlem güvenliği ile bağdaşamayacağı görüşüne yer verildiği" bu suretle kararlar arasında aykırılık meydana geldiği ileri sürülerek, içtihadı birleştirme yolu ile aykırılığın giderilmesi istenilmiştir.
2797 sayılı Yargıtay Kanununun 16/5 ve 45/2. maddeleri uyarınca konuyu inceleyen Birinci Başkanlık Kurulu, isteği yerinde görerek, içtihat aykırılığının, içtihadı birleştirme yolu İle giderilmesine, 15.5.1 986 gün ve 46 sayı İle karar verilmiştir.

Yargıtay Birinci Başkanlığı'nın 13.4.1987 gün ve 1536 sayılı yazısı ile Hukuk Genel Kurulu kararının varlığı da gözetilerek, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nda gündeme alınan konu hakkında raportör üyenin açıklamaları dinlenerek öncelikle kararlar arasında aykırılık bulunup bulunmadığı yönü tartışılmış ve <miras bırakanın yaptığı temliki tasarrufun tenkisi için dava açılması halinde sonradan bu tasarruf için muvazaaya davalı iptal davası açılıp açılmayacağı hakkında "Hukuk Genel Kurulu, Birinci ve Ondördüncü Hukuk Daireleri kararları arasında içtihat aykırılığının bulunduğunun oybirliği ile belirlenmesi üzerine, işin esasına geçilerek gereği görüşüldü:

Birinci Hukuk Dairesi kararlarında; hukuksal tasarrufun kısmen iptalini hedef tutan başka bir anlatımla tenkis isteğini kapsayan davanın açılmasının, tasarrufun tümüyle ortadan kaldırılmasını hedef tutau muvazaa davasının reddini gerektirmeyeceği, ancak tenkis davasında muvazaa davasının sonucunun beklenmesi, muvazaa davasının tenkis davası yönünden bekletici mesele oluşturacağı; birbirinden farklı dava türü olan bu isteklerin ayrı bir davaya konu olabilecekleri gibi kademeli olarak da ortaya konulabilecekleri, biri hakkında verilecek kararın diğeri için kesin hüküm oluşturmayacagı esasları benimsenmistir.

Ondordüncu Hukuk Dairesi kararında ise; mirascının tasarruf nisabının lehine tasarrufta bulunulanda kalmasını kabul ederek, tasarruf nısabını aştığı ölçüde tasarrufun tenkisini isteme hakkını kullanma yolunu seçmekle karşı tarafta uyandırdığı irade beyanıyla, tasarruf nisabı sınırı içinde kalan hakkından vazgeçmiş 'sayılacağı bu sebeple de tenkis davası açan kişinin sonradan tasarrufun geçersizli~ini iddia ile tamamının iptalini isteyemeyeceği sonucuna varılmıştır.

Hukuk Genel Kurulunun 16.10.1957 gün ve 50/47 sayılı kararında; davacı iptal ve tenkis isteklerinde bulunmakla, davanın terditli sayılacağı iptali gerektiren nedenlerle, tenkisi gerektiren nedenlerin farklı bulunduğu, isteğin tavzih ettirilerek hangisine dayanıldığının belirlenmesi gereğine değinilmiş; gene Hukuk Genel Kurulu'nun 8.1.1964 gün ve 15/3 sayılı kararında ise, daha önce tenkis davası açılmakla, tasarrufu kabul etme durumuna girildiği, tenkis davalarının ozünde geçerli olan işlemler için açılabileceği benimsenmiştir.

Gerçekten tenkis davaları ile muvazaaya davalı, iptal davaları ileri sürülüş biçimleri, hukuksal esaslar, kapsamları ve nihayet tenkis ve iptal nedenleri birbirinden farklı nitelikte davalardır. İlk bakışta tenkis davası açan kişinin tasarrufun gecerli bulunduğunu zımnen benimsendigi düsuncesı akla gelebilirse de, kendi yararına bir hukuki sonuç elde etmek isteyen ve kapsamları farklı hukuki sonuçlar doğurabilecek birden fazla dava açma durumunda bulunan bir kimse bu davalardan birini diğerine tercihan açmaya zorlayamayacağı gibi, yasaların uygulanmasında, hakların korunması doğrultusunda hareket etme gereği karşısında bu davalardan birini açmakla, açık bir irade beyanı olmadan diğerinden feragat edildiğinin kabulü de uygun bulunmamıştır.

Bu nedenlerle miras bırakanın yaptığı temliki tasarruflardan zarar gören mirasçıların tenkis davası ile birlikte kademeli olarak veya tenkis davası açtıktan sonra ayrı bir dilekçe ile Borçlar Kanununun 18. maddesine davalı muvazaa nedeniyle iptal-tescil davası açabileceklerinin kabulü ile içtihat aykırılığının bu suretle giderilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

S o n u ç: Miras bırakanın yaptığı temliki tasarruflardan zarar gören mirasçıların tenkis davası ile birlikte kademeli olarak veya tenkis davası açtıktan sonra ayrı bir dilekçe ile Borçlar Kanununun 18. maddesine davalı muvazaa nedeniyle iptal-tescil davası da açabileceklerine, 22.5.1987 gününde ilk toplantıda üçte ikiyi geçen çoğunlukla karar verildi.
Old 05-03-2008, 12:43   #5
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
15. Hukuk Dairesi

E:1985/1156
K:1985/2569
T:06.11.1985

Taraflar arasındakı davanın, (Tunceli Aslive Hukuk Hakimligi)'nce gorülerek mahkeme ilamında belirtilen gerekçelere binaen verilen 27.9.1984 tarih ve 70/126 sayılı hükmün temyizen tetkikik davacılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla; dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü: Mahkeme kararında da açıkca kabul edildiği üzere, davanın tüzel kişiliği haiz katma bütçeli Orman Genel Müdürlüğü aleyhine acılması gerekir. Buna rağmen husumetin Tarım ve Orman Bakanlığı'na yoneltilmiş olması temsilde hata niteliğindedir.

HUMK. nun 39. maddesi geregince ehliyeti haiz olan tuzel kisiler kanunı uzuvları vasıtasıyla temsil olunurlar. Aksi halde hâkim, tayin edeceği müddet zarfında dava şartının yerine getirilmesini sağlamak durumundadır. Aynı Kanunun 40. maddesinde buna rağmen dava şartı yerine getirilmezse yapılan işlerin gecersiz sayılacagı öngorülmüştür.

Olayda dava edilen ile temsilde hata edilen arasında üst- alt unite iliskisı mevcut olduğundan,. yukarda anılan hükümler dairesinde işlem yapılması gerekirken davanın husumet yönünden reddine karar verilmesi doğru değildir.

SONUÇ : Yukarda açıklanan nedenlerden hükmün davacılar yararına BOZULMASINA, ödedikleri temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacılara iadesine, 6.11.1985 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 06-03-2008, 11:47   #6
Ali Basyurt

 
Varsayılan Sayın Tuğba Bal

Yargıtay kararı
Olayda dava edilen ile temsilde hata edilen arasında üst-alt ünite ilişkisi var olduğundan, davanın husumet yönünden reddi gerekir
Mahkeme kararında açıkça kabul edildiği üzere davanın Tüzel kişiliği haiz katma bütçeli Orman Genel Müdürlüğü aleyhine açılması gerekir. Buna rağmen husumetin Tarım ve Orman Bakanlığına yöneltimiş olması temsilde hata niteliğindedir
HUMK 39 maddesi gereğince ehliyeti haiz olan tüzel kişiler kanuni uzuvları vasıtasıyla temsil olunurlar.Aksi halde hakim tayin edeceği müddet zarfında dava şartınının yerine getirilmesini sağlamak durumundadır.Aynı kanunun 40 maddesinde buna rağmen dava şartı yerine getirilmezse yapılan işlerin geçersiz sayılacağı öngörülmüştür
Olayda dava edilen ile temsilde hata edilen arasında üst-alt ünite ilişkisi mevcut olduğundan,yukarıda anılan hükümler dairesinde işlem yapılması gerekirken davanın husumet yönünden reddine karar verilmesi doğru değildir....Bozulmzsına
Old 06-03-2008, 14:34   #7
Ali Basyurt

 
Varsayılan Sayın Tuğba Bal

size gönderilen kararın özet başlığında "gerekir" sözcüğü yanlış yazılmış " gerekmez" yazılmalıydı
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Yargıtay Kararı arıyorum! hidayet Meslektaşların Soruları 2 28-11-2007 16:47
Yargıtay Kararı Arıyorum av_ttc Meslektaşların Soruları 3 27-11-2007 16:58
yargıtay kararı arıyorum... Av.Ayse E. Meslektaşların Soruları 3 06-04-2007 11:37
Yargıtay Kararı arıyorum HÜLYA ÖZDEMİR Meslektaşların Soruları 13 02-04-2007 20:23
Bir yargıtay kararı arıyorum dilekgulsen Meslektaşların Soruları 2 20-02-2007 14:06


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05323195 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.