Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Kredi çeken 75 yaşındaki müşteriye hayat sigortası yaptıran banka, tüketicinin vefat etmesiyle kredinin kalan kısmının ücretini karşılamayı reddetti

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 29-11-2017, 13:00   #1
Av.FatihKarabulut

 
Varsayılan Kredi çeken 75 yaşındaki müşteriye hayat sigortası yaptıran banka, tüketicinin vefat etmesiyle kredinin kalan kısmının ücretini karşılamayı reddetti

Tüketicinin mirasçılarının açtığı davaya son noktayı koyan Yargıtay 19. Hukuk Dairesi, emsal bir karara imza atarak, bankanın tüketicinin yaşını bilerek poliçe düzenlediğini ve sonucuna katlanması gerektiğine karar verdi.
Bu kararın Esas Numarası elinde olan var mı sevgili meslektaşlarım ?
KARAR TAM OLARAK ŞÖYLE
Kredi çeken 75 yaşındaki müşteriye hayat sigortası yaptıran banka, tüketicinin vefat etmesiyle kredinin kalan kısmının ücretini karşılamayı reddetti. Tüketicinin mirasçılarının açtığı davaya son noktayı koyan Yargıtay 19. Hukuk Dairesi, emsal bir karara imza atarak, bankanın tüketicinin yaşını bilerek poliçe düzenlediğini ve sonucuna katlanması gerektiğine karar verdi.
Adana'nın Ceyhan ilçesinde 75 yaşındaki bir yurttaş, 4 Ekim 2010 tarihinde banka şubesinden kredi çekti. Banka şubesi yaşlı adama genel kredi sözleşmesine istinaden 7 Ekim 2010 tarihinde 1 yıl süreli hayat poliçesi yaptı. Poliçe 2011 yılında da yenilendi. 2012 yılında ise yazılı olarak hayat poliçesi yapılmasa da banka şubesi, tüketicinin hesabından 6 Eylül 2012 tarihinde 2012 yılına ait hayat sigortası yenileme sözleşmesi adı altında bin 279 TL tahsilat yaptı. 25 Eylül 2012'de tüketici vefat edince yakınları kredinin kalan kısmının hayat sigortası kapsamında karşılanması gerektiğini belirterek, banka şubesinin kapısını çaldı. Ancak banka yetkilileri, bankanın iç genelgesi kapsamında 75 yaşındaki tüketiciye hayat sigortası poliçesi düzenlemediklerini iddia ederek talebi geri çevirdi. Bunun üzerine tüketicinin mirasçıları Ticaret Mahkemesi sıfatıyla Ceyhan 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'ne dava açtı. Mahkemede ifade veren vefat eden tüketici yakınları, pirimin tahsil edilmesiyle hayat sigortası poliçesinin yenilenmiş sayılması gerektiğini, babalarının kredi borcunun hesaplanıp sigorta bedelinden düşülmesi ve artan paranın iadesini talep etti. Davalı bankanın ise taleplerine olumsuz cevap verdiğini ileri süren davacılar, babalarının kredi hesabı sebebiyle davalıya borçlu olmadıklarının tespiti ile hayat poliçesindeki bedelin kredi borcundan yüksek olması halinde belirsiz alacak davası niteliğinde olmak üzere artan miktarın davalıdan tahsili ile kendilerine iadesine karar verilmesini istedi. Savunma yapan davalı banka avukatı ise, müvekkili bankanın iç genelgesi uyarınca 75 yaş üzeri kişilere hayat sigortası yapılmadığını kaydetti. 2012 yılı itibariyle davacıların murisinin 75 yaşını doldurmuş olduğunu, ayrıca taraflar arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinin 12.1 maddesi uyarınca bankanın sigortayı yenileme mecburiyetinin bulunmadığını savunan avukat, davanın reddini talep etti. Mahkeme, alınan bilirkişi raporu ve toplanan deliller kapsamında tüketicinin ilk olarak sigortalandığı 7 Ekim 2010 tarihinde 75 yaşında olduğunu, davalının bunu bilerek tüketiciyi 2011 yılında da sigortaladığına hükmetti. 2012 yılında ise sigorta poliçesinin davalı bankaca 2 Ocak 2012 tarihinde iptal edilmesine karşın murisin hesabından 6 Eylül 2012 tarihinde hayat sigortası yenileme tahsilatı yapıldığına dikkat çeken mahkeme, bu durumda vefat eden tüketicinin sigortalandığı ve sigorta sözleşmesinin kurulduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verdi. Karar, davalı banka avukatınca temyiz edildi.
Dava dosyasını yeniden inceleyen Yargıtay 19. Hukuk Dairesi, bankanın tüketicinin yaşını bilerek hayat sigortası poliçesi düzenlediğine dikkat çekti. Kararda, "Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün onanmasına oy birliği ile karar verildi" denildi.
Yargıtay kararının Ceyhan 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'ne ulaşmasıyla dava yeniden görülecek.
Old 30-11-2017, 03:23   #2
abdurrahman pehlivan

 
Varsayılan

Sayın Meslektaşım,

Yargıtay'ın bir onama kararı üzerinden haberde yorumlar yapılmış. Ancak karar gözden kaçmış bir onama kararı da olabilir. Ayrıksı bir durum teşkil ediyor da olabilir. Ayrıca içtihat programlarında onama kararlarına ulaşmak pek mümkün olmaz. Keza onama kararının tek başına yeterli anlamı taşımayacağı ve yerel mahkeme kararıyla birlikte anlam kazanacağı da muhakkaktır. Habere dair bir çok soru işareti taşımakla birlikte Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun işinize yarayabileceğini değerlendirdiğim bir kararını ve Yargıtay 19. H.D.'sinin pek de lehinize olmayan bir kararını aşağıda paylaşıyorum.

Saygılarımla.

T.C YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas: 2009/ 13-433
Karar: 2009 / 580
Karar Tarihi: 23.12.2009

ÖZET: İlk yıl hayat sigortası yaptırmış bulunan davacı Bankanın takip eden yıl için sigorta yaptırmadığı, dolayısıyla bu konuda davalılar murisine güven vermediği, sözleşmenin ilgili madde hükmü uyarınca davalıları borçtan kurtaran bir davacı kusuru bulunmadığı açıktır. Yerel Mahkemece, aynı yöne işaret eden ve Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyularak davalıların sorumlu oldukları kredi borcu miktarının belirlenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, hatalı belirleme ve değerlendirme sonucu davanın reddine dair verilen kararda direnilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır.
(6762 S. K. m. 1321, 1329)

Dava: Taraflar arasındaki <İtirazın iptali> davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 7. Tüketici Mahkemesince verilen 23.10.2007 gün ve 2007/177 E. 829 K. sayılı davanın reddine ilişkin kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 28.11.2008 gün ve 2008/9343-14269 sayılı ilamı ile;

( ... Davacı, davalıların murisi G. B.'ye 29.4.2005 tarihli sözleşme ile 60.000.00 YTL konut kredisi kullandırıldığını, 15.08.2006 tarihinde G. B.'nin vefat ettiğini, mirasçısı olan davalıların kredi borcunu ödemediği gibi, girişilen icra takibine haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptaline karar verilmesini istemiştir.

Davalılar, murisleri G. B.'ye konut kredisi kullandırıldığını ve kredi sözleşmesi gereğince G. B. lehine hayat sigortası yapılması gerektiğini, davalı banka ilk yıl için bunun yerine getirildiğini, ancak, ertesi yıl için hayat sigortasının yenilenmediğini ve murislerine bilgi de verilmediğini, bu hususun sözleşmeye aykırılık teşkil ettiğini, şayet hayat sigortası yaptırılsaydı davacının kredi alacağını hayat sigortacısı şirketten öncelikle tahsil edebileceğini belirterek davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, davalıların murisi G. B.'ye konut kredisi kullandırıldığı, kredi sözleşmesine göre kredi kullanan lehine hayat sigortası yapılmasının gerektiği, davacı bankanın ilk yıl için bu yükümlülüğün yerine getirmesine rağmen müteakip yıl için hayat sigortasının yenilenmediği, sigorta yapılması hususunun davacı banka yararına olduğu gibi kredi borçlusu yararına da olduğu, tacir ve güven müessesesi olan davacı bankanın hayat sigortasını yenilememekle ve kredi borçlusuna durumu haberdar etmemekle ağır kusurlu olduğu, kredi borçlusu davalıların murisi G.'ın kredi borcu tam ödenmeden ölümü ile kredi borcunun sigorta tazminatından ödenme imkanının kalmadığı, buna sebebiyet veren davacı bankanın bakiye kredi alacağını talep edemeyeceği sonucuna varılarak davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Yukarıda da kısaca özetlendiği gibi dava, davalıların miras bırakanı tarafından kullanılan konut kredisinin kısmen ödenmemesi üzerine davacı banka tarafından girişilen icra takibine vaki itiraz nedeniyle itirazın iptaline ilişkindir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, kredi borçlusunun hayat sigortası ile sigortalanması hususunu düzenleyen kredi sözleşmesinin 10. maddesindeki düzenleme karşısında davalıları borçtan kurtaran bir davacı kusurunun bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.

Davalıların mirasbırakını G. B.'nin 29.04.2005 tarihli sözleşmeye istinaden davacı bankadan 48 ayda geri ödeme koşulu ile 60.000.00 YTL tutarında konut kredisi kullandığı, geri ödemeler devam ederken kredi borçlusu G.'ın 15.08.2006 tarihinde öldüğü, kredi taksitlerinin ödenmemesi üzerine davacı bankanın hesabı kat ederek 11.01.2007 tarihinde davalılar aleyhine icra takibine giriştiği ve davalıların itirazı üzerine icra takibinin durduğu dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Davalılar gerek davaya karşı verdikleri cevap dilekçelerinde gerekse yargılama sırasındaki beyanlarında, kredi sözleşmesinin 10. maddesine göre davacı bankanın kredi borçlusu G.'a hayat sigortası yaptırması gerektiğini, nitekim ilk yıl yaptırdığını, müteakip yıl sigorta yaptırmadığını, şayet sigorta yapılsa idi, bankanın dair ve mürtehin sıfatı ile kredi borcunun sigortacıdan tahsil edebileceğini ileri sürmüşlerdir.

Davacı banka ile davalıların miras bırakanı G. arasında düzenlenen kredi sözleşmesinin 10. maddesinde aynen; <Borçlu, banka ile mutabık kaldığı ve aşağıda yer alan prim ödeme koşulları kapsamında, belirlenen sigorta şirketine banka alacağının tamamen tahsil edileceği tarihe kadar hayat sigortası yaptırmayı ve bu sigortada Akbank T.A.Ş.'nin dain ve müstehin olarak gösterildiğini, sigorta süresi içinde borçlunun vefatı halinde sigorta şirketince ödenecek tazminattan o tarihteki bankaya olan borcun mahsubundan sonra kalacak olan meblağın kanuni mirasçılarına ödenmesini, iş bu sigorta sözleşmesinin kredi geri ödeme süresi sonuna kadar yenileneceğini kabul, beyan ve taahhüt etmiştir.> şeklinde düzenleme yapılmıştır. Böyle bir düzenleme karşısında davacı bankanın TTK'nun 1321.maddesi anlamında menfaat sahibi olduğu ve yine anılan yasanın 1329.maddesi hükmü gereğince de sözleşmeden doğan hak ve menfaatleri sigortacıdan talep etmeye hakkı olduğu tartışmasızdır. Davacı bankanın kredi borçlusunun hayat sigortası yapılmasındaki asıl amacının kredi borcunun teminat altına alınması olduğu muhakkaktır. Belli bir prim ödeme borcu getirmekle birlikte hayat sigortası kapsamına alınmasında sigortalının da bir menfaatinin olduğu da açıktır. Böyle bir uyuşmazlıkta öncelikle sözleşme ile hangi tarafa veya taraflara hangi yükümlülüklerin getirildiği üzerinde önemle durulmalıdır. Yukarıda metni aynen alınan kredi sözleşmesinin 10.maddesindeki düzenlemede hayat sigortası ile ilgili davacı bankaya değil kredi borçlusuna bir yükümlülük getirildiği açık ve belirgindir. Davacı bankanın kendisi için zorunluluk getirmeyen ve kredi borcunun teminatlarından ilke olarak her zaman vazgeçebileceğinin kabulü gerekir. Bunun aksi, ancak, davacı banka kredi borçlusunu ilk yıl olduğu gibi müteakip yıl veya yıllar sigortalattığı halde devam eden yıl sigortalatmaz ve durumdan sigortalıyı haberdar etmez ise tartışılabilir. Şayet banka kredi borçlusunu birden fazla yıl sigortalatmış ise artık bundan sonraki yıllar için kredi borçlusuna sigortanın yenileneceği hususunda bir güven vermiş olacaktır. Bu halde dahi, sigortanın yenilenip yenilenmediği kredi borçlusu tarafından takibi gerekeceğinden, tarafların müterafik kusuru üzerinde durulmalıdır. Somut olayda ise, davacı banka ilk yıl sigorta yaptırmış, diğer yıl yaptırmamıştır. Bu durumda bankanın sigortanın yenileneceği ve bunun banka tarafından yerine getirileceği hususunda bir güven verdiğinden de söz edilemez. Böyle olunca mahkemece, davalıların sorumlu oldukları kredi borcu miktarı belirlenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir...),

Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Karar: Dava, davalıların mirasbırakanı tarafından kullanılan konut kredisinin kısmen ödenmemesi üzerine davacı Banka tarafından girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.

Yerel mahkemenin <davanın reddine> dair verdiği karar Özel Dairece yukarıda yazılı nedenle bozulmuş; Yerel mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Davacı Banka ve davalıların murisi G. B. arasındaki 29.04.2005 tarihli Konut Kredisi Sözleşmesiyle murise konut kredisi kullandırıldığı, geri ödemeler devam ederken murisin 15.08.2006 tarihinde vefatından sonra kredi taksitlerinin ödenmemesi nedeniyle davacı Banka tarafından davalı mirasçılar aleyhine girişilen icra takibine vaki itiraz üzerine eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; birinci yıl için murise kendiliğinden hayat sigortası yaptıran davacı Bankanın, müteakip yıllar için bunu yaptırması gerekip gerekmediği ve bu konuda kredi kullanana güven verip vermediği, sözleşmenin 10. madde hükmü uyarınca davalıları borçtan kurtaran bir davacı kusuru bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.

Sözleşmenin <Hayat Sigortası> başlığı altında düzenlenen 10. maddesinde, <Borçlu, Banka ile mutabık kaldığı ve aşağıda yer alan prim ödeme koşulları kapsamında, belirlenen sigorta şirketine Banka alacağının tamamen tahsil edileceği tarihe kadar Hayat Sigortası yaptırmayı ve bu sigortada Akbank T.A.S.'nin dain ve mürtehin olarak gösterildiğini, sigorta süresi içinde borçlunun vefatı halinde sigorta şirketince ödenecek tazminattan o tarihteki Banka'ya olan borcun mahsubundan sonra kalacak olan meblağın kanuni mirasçılarına ödenmesini, işbu sigorta sözleşmesinin kredi geri ödeme süresi sonuna kadar yenileneceğini, kabul, beyan ve taahhüt etmiştir.> hükmü öngörülmüştür.

Kredi kullandırırken hayat sigortası yapan Bankanın, kullandırmış olduğu krediyi teminat altına almak istemesi doğaldır. Hayat sigortası yapılmasındaki temel amaç kredi borcunun teminat altına alınması olduğuna göre, sözleşme ile hangi tarafa yükümlülükler getirildiğinin, bu kapsamda değerlendirilmesi ve sonuca ulaşılması gerekir.

Az yukarıda içeriği açıklanan Kredi Sözleşmesinin 10. maddesinde yer alan ifadele göre, borçlu müteveffa G. B.nin, <...belirlenen sigorta şirketine Banka alacağının tamamen tahsil edileceği tarihe kadar Hayat Sigortası yaptırma...> yükümlülüğü altına girdiği kuşkusuzdur.

Sözleşmede kredi veren sıfatını haiz olan Bankanın, 10. maddeyle getirmiş olduğu düzenleme, kendi lehine koyduğu bir hükümdür. Bu yönüyle Bankanın, kendi lehine yaptığı bir düzenlemenin aleyhine yorumlanarak yükümlülük altına sokulması olanaklı değildir.

Davacı Banka, sözleşmenin akdedildiği tarihte hayat sigortası yaptırmış, müteakip yıl için hayat sigortasını yenilememiştir. Kural olarak, bankanın, kendi lehine bir düzenleme içeren kredi borcunun teminatından her zaman vazgeçebileceği duraksamadan uzaktır.

Bundan ayrı; birinci yıl için murise kendiliğinden hayat sigortası yaptıran davacı Bankanın, müteakip yıllar için kredi borçlusunu sigortalatmış olup da, devam eden yıl sigortalatmaz ve durumdan sigortalıyı haberdar etmez ise ancak bu halde kredi borçlusuna sonraki yıllar için güven vermiş olacağından söz edilmesi olanaklıdır.

Sonuç itibariyle, ilk yıl hayat sigortası yaptırmış bulunan davacı Bankanın takip eden yıl için sigorta yaptırmadığı, dolayısıyla bu konuda davalılar murisine güven vermediği, sözleşmenin 10. madde hükmü uyarınca davalıları borçtan kurtaran bir davacı kusuru bulunmadığı açıktır.


Hal böyle olunca; Yerel Mahkemece, aynı yöne işaret eden ve Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyularak davalıların sorumlu oldukları kredi borcu miktarının belirlenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, hatalı belirleme ve değerlendirme sonucu davanın reddine dair verilen kararda direnilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır. Direnme kararı bu nedenle bozulmalıdır.

Sonuç: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 23.12.2009 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

T.C YARGITAY
19.Hukuk Dairesi
Esas: 2014/ 4966
Karar: 2014 / 8927
Karar Tarihi: 08.05.2014

ÖZET: Olayda, davalı bankanın hayat sigortası yaptırma mecburiyeti bulunmadığı belirtilen sözleşme hükmünde açıkça belirtilmiştir. Başka bir anlatımla anılan sözleşme hükmüne göre hayat sigortası yaptırma yükümlülüğü kredi lehdarına yüklenmiştir. Bankanın ilk iki yıl hayat sigortası yaptırmış olması sonraki yıllarda da bu yükümlülüğü üzerine aldığı şeklinde yorumlanamaz. Zira sözleşmede yer alan düzenleme, kredi veren bankanın kendi lehine koyduğu bir hükümdür. Bu hükmün amacı, bankanın kredi lehdarına vermiş olduğu kredinin teminat altına alınmasıdır. Bu yönüyle bankanın, kendi lehine yaptığı bir düzenlemenin aleyhine yorumlanarak yükümlülük altına sokulması kabul edilemez.(6762 S. K. m. 1321, 1329) (6102 S. K. m. 1487, 1490) (YHGK 23.12.2009 T. 2009/13-433 E. 2009/580 K.)

Dava: Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

Karar: Davacılar vekili, müvekkillerinin murisi M. E. T.'e 05.10.2009 tarihinde davalı bankaca tarımsal kredi kullandırıldığını, söz konusu kredi gereğince murisin <kredi hayat sigortası> ile sigortalandığını, murisin 22.02.2012 tarihinde vefat etmesi üzerine müvekkillerinin kredinin son üç taksidinin sigortadan karşılanması için davalı bankaya müracaat ettiklerini ancak davalı bankaca 2012 yılının 1. ayında davalı bankada murisleri adına yapılan hayat sigortasının 2012 yılı sene başında yenilendiği ancak daha sonra iptal edildiğinin beyan edildiğini bu nedenle müvekkillerinin çekilen kredinin ödenmemesi nedeniyle icra tehdidi altında bulunduklarını, davalı bankanın bunda kusurlu olduğunu iddia ederek davacıların davalı bankaya kullanılan kredinin ödenmeyen miktarı bakımından borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili cevabında, müvekkili bankanın Tarımsal Krediler Uygulama Esas ve Usulleri Hakkındaki İç Genelgesi'nin 8-3. maddesinde 75 yaş üzeri kişilerin hayat sigortası kapsamına alınmayacağının açıkça düzenlendiğini, davacıların murisinin 2012 yılı itibariyle 75 yaşını doldurduğunu, bu nedenle 2012 yılında müteveffanın hayat sigortasının yenilenmemesi işleminde herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığını, davacıların, mirasçı sıfatıyla sorumlu oldukları borçları ödememek amacıyla işbu davayı açtıklarını, müvekkili bankanın kredi müşterisini hayat sigortası yaptırmaya zorlayamayacağını ayrıca bankanın müşteri adına ve namına hayat sigortası yaptıramayacağını savunarak davanın reddini istemiştir.

Mahkemece davalı bankanın 2010 ve 2011 yıllarına ilişkin davacıların murisi olan kredi borçlusu M. E. T. adına tarımsal kredi müşterileri grup hayat sigortası yaptırdığı, 2012 yılına ilişkin ise hayat sigortasının yenilenmediği, davalı banka tarafından hayat sigortası birden fazla kez yaptırıldığından, davalı bankanın sigortasının yenileneceği ve bunun banka tarafından yerine getirileceği hususunda bir güven vermiş sayılacağı ancak kredi borçlusu murisin sigortanın yenilenip yenilenmediğini takip etmediğinden müterafik kusuru bulunduğu, davacı bankanın hayat sigortasının yenileneceği hususunda verdiği güven ve sigortanın yenilenmediğini borçluya bildirmemesinden dolayı daha fazla kusurlu olup, kusur oranının % 70, kredi borçlusu davacıların murisinin sigortasını yenilenip yenilenmediğini takip etmediğinden daha az kusurlu olup, kusur oranının % 30 olarak kabul edildiği ve davalı bankanın kusur oranına isabet eden 5.416,63 TL'lik kredi borcundan sorumlu olduğu, davacı mirasçıların murislerinin kullandığı tarımsal kredinin bakiye kısmından murislerinin müterafik kusuru oranında sorumlu oldukları gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Davacıların murisi ile davalı banka arasında akdedilen Tarımsal Krediler Sözleşmesinin 11/6 maddesinde; <Kredi lehdarı bankaca uygun görüldüğü takdirde, banka mevzuatına göre hayat sigortası, tabi afetler sigortası veya başkaca herhangi bir sigortayı yaptırmaya bankanın yetkili olduğunu, sigorta yapılması işlemlerindeki gerçeğe aykırı beyanlarından dolayı bankanın herhangi bir sorumluğunun bulunmadığını, süreleri biten sigorta poliçelerini 11-2 madde esasları dahilinde yenilettirmeyi, bu hususun banka için bir mecburiyet teşkil etmeyeceğini kabul ve taahhüt eder.> hükmüne yer verilmiştir.

Görüldüğü gibi, davalı bankanın hayat sigortası yaptırma mecburiyeti bulunmadığı belirtilen sözleşme hükmünde açıkça belirtilmiştir. Başka bir anlatımla anılan sözleşme hükmüne göre hayat sigortası yaptırma yükümlülüğü kredi lehdarına yüklenmiştir. Bankanın ilk iki yıl hayat sigortası yaptırmış olması sonraki yıllarda da bu yükümlülüğü üzerine aldığı şeklinde yorumlanamaz. Zira sözleşmenin 11-6. maddesinde yer alan düzenleme, kredi veren bankanın kendi lehine koyduğu bir hükümdür. Bu hükmün amacı, bankanın kredi lehdarına vermiş olduğu kredinin teminat altına alınmasıdır. Bu yönüyle bankanın, kendi lehine yaptığı bir düzenlemenin aleyhine yorumlanarak yükümlülük altına sokulması kabul edilemez. Nitekim bu hususlara Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 23.12.2009 tarih, 2009/13-433 Esas, 2009/580 Karar sayılı emsal nitelikteki kararında da açıkça değinilmiştir.

Mahkemece bu yönler gözetilmeksizin yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı banka vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 08.05.2014 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

(KAYNAK: Av. Ahmet KARAHAN)
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Tüketici Kredi-Hayat Sigortası KARİNE Meslektaşların Soruları 6 05-01-2020 00:06
Ölüm Halinde Hayat Sigortası Yaptıran Kişinin Mirasçılarının Açacağı Dava lawyer4343 Meslektaşların Soruları 3 03-01-2020 10:48
Banka kredisi+hayat sigortası+edinilmiş mal armegedon23 Meslektaşların Soruları 2 23-04-2012 21:35
kredi sözleşmeleri-görevli mahkeme-kredi hayat sigortası günseligonca Meslektaşların Soruları 2 19-08-2009 09:06
Banka Kredi Sözlş. Kefilinden kredinin 3 katı Teminat Bonosu alarak haksız takib açtı tema Meslektaşların Soruları 1 06-01-2009 15:49


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05238605 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.