Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Bankanın araç üzerindeki kaldırmamakta ısrar etmesi

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 28-02-2012, 18:40   #1
Oktay.B

 
Varsayılan Bankanın araç üzerindeki kaldırmamakta ısrar etmesi

Merhabalar,

Müvekkilimin aracı üzerindeki rehnin nasıl kaldırılabileceğine ilişkin bir sorum olacak. Olay kısaca şöyle;

Müvekkilim ile eşi boşanmıştır. Evlilik sırasında eşi müvekkilime hediye olarak bir araç almıştır. Kredi çalışmayan müvekkil adına kullanılmış, eşi de kefili olmuştur. Ödemeler hiç bir aksama olmadan eşinin hesabından yapılmış ve borç sona ermiştir.

Boşanmanın ertesinde aracı satmak isteyen müvekkil araç üzerinde bulunan rehnin kaldırılmadığını görmüştür. Bankaya ilk olarak sözlü başvuruda bulunmuş ve rehnin kaldırılmasını talep etmiştir. Banka eşinin haberi olmadan bunu yapamayacaklarını kendisine bildirmiştir.

Banka ile yaptığımız görüşmeler sonucu, rehnin kaldırılmamasının "ödemenin kefilin hesabından yapılmış olduğu" sebebine dayandırıldığı ortaya çıkmıştır.

İlgili banka şubesine gönderdiğimiz ihtarnameye karşılık verilen cevap da yine aynıdır.


Bu durumda, rehnin kaldırılması için açacağım davada görevli mahkeme neresi olacaktır? Ben tüketici mahkemesi olabileceğini düşündüm; ancak emin değilim.

Şimdiden teşekkür ederim.
Old 29-02-2012, 10:37   #2
yılmazkan

 
Varsayılan

Borçlar Kanunu 496 gereğince kefil, ödeme yaptığı oranda alacaklının haklarına halef olur. 499'da alacaklının kefile rehin hakkını kullanmasına yönelik imkanları sağlamak, 500'de borcun teminatını korumak konusunda alacaklının kefile karşı sorumlu olduğunu düzenlenmiştir. Bu durumda bankanın rehni kaldırmamakta haklı olduğunu düşünüyorum. Ancak siz, boşanma kararında yer alan hususları göz önüne alarak rehnin kaldırılması için eski eşe dava açabilirsiniz. Aşağıdaki kararlar birebir olayınıza uymamakla birlikte göz atmanızda fayda var.
TC YARGITAY 13. HUKUK DAİRESİ
Esas :2005/14902
Karar:2006/2026
Tarih:20.02.2006

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne ve kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:

Davacı, davalının aldığı krediye kefil olduğunu, kredi alacaklısı bankanın talebi üzerine borcunu kefaleten ödediğini ancak davalının borcunu ödemediğini ileri sürerek, ödediği bedelin tahsili için yapılan takibe haksız itirazın iptali ile %40 İcra-inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.

Davalı, davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, 7.924,71 YTL. alacağın takip tarihinden yasal faizi ile takibin devamına ve %40 tazminata karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.

1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2- BK. 496 maddesi "Kefil eda ettiği şey nisbetinde alacaklının haklarında ona halef olur. Bu halefiyet kaidesinden, evvelce feragat etmek caiz değildir. Şu kadar ki, kefil ile borçlu beynindeki hukuki münasebetlerden mütevellit dava ve defi hakları mahfuzdur." düzenlemesini getirmiştir. Yasa koyucu kefili korumak, haklarının zayi olmasına engel olmak için kanuni halefiyet esasını getirmiştir. Bunun sonucu olarak kefil alacaklının halefi olarak alacağını ve ferilerini isteyebilir. Çünkü halefiyet asıl borçla birlikte ferilerini de intikal ettirir. İşlemekte olan faiz de alacağın fer'idir. Başkasına ait bir borcu yerine getiren kişi alacak hakkına değil, alacaklının haklarına halef olur. İşlemekte olan faizlerde alacaklının haklarındandır.

Kefilin, borcu ödemesi nedeniyle borçluya işlemekte olan faizlerden sorumlu olmayacağını kabul etmek, borcunu ödemeyen asıl borçlu için iyileştirme sonucunu doğurur. Borçlu alacaklıya karşı ne şekilde sorumlu ise halef olan kefil karşısında aynı şekilde sorumlu olmaya devam eder. Bu nedenle, kefil alacaklıya ödeme yaptığı tarihten itibaren asıl borçludan faiz isteyebilir. Mahkemece, kefilin ödeme yaptığı tarihten itibaren İcra takip tarihine kadar işlemiş faizi de hesaplanıp, taleple bağlı kalınarak bir karar verilmesi gerekirken bu talebin reddi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

SONUÇ : Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacının diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bent gereğince mahkeme kararının temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 20.02.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.
TC YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ
Esas :2008/5475
Karar:2009/9997
Tarih:05.10.2009
Taraflar arasında görülen davada Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi'nce verilen 29/02/2009 tarih ve 2007/447-2008/68 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Salih Çelik tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin dava dışı Abdullah'ın davalıdan aldığı kredinin müteselsil kefili olarak iki taşınmazını 50.000,00 YTL bedelle üst sınır ipoteği ile ipotek verdiğini, asıl borçlunun kredi borcunu ödememesi üzerine dava dışı diğer kefil Muhammed'in borcu 53.300,00 YTL olarak ödediğini, bunun üzerine müvekkilinin davalı bankaya 11.07.2006 tarihinde ulaştırdığı ihtarnamede borcun tamamen ödenmesi nedeniyle ipoteklerin fekki gerektiğini kefilin diğer kefile olan rücu haklarının farklı işlemler olduğunu, BK.nun 496. ve 499. madde hükümlerinin geçerli olmadığını, ipotek haklarının aktarılmaması gerektiğini davalıya bildirdiği halde, davalının ipotek alacaklarının tamamını 08.07.2006 ve 19.07.2006 tarihli temlik sözleşmeleri ile Muhammed'e temlik ettiğini, oysa müvekkilinin gerçek borçla olmayıp müteselsil kefil durumunda olduğunu temlik alan Muhammed'in müvekkili aleyhine başlattığı takip nedeniyle toplam dosya borcu olan 70.072.49 lirayı 14.03.2007 tarihinde ödediğini, bunun üzerine müvekkilinin asıl borçlu aleyhine başlattığı takibin haksız itiraz üzerine durması nedeniyle açtıkları itirazın iptali davasının devam ettiğini, davalının diğer kefil Muhammed'e sadece yarı oranında teminatları vermekle yükümlü olduğunu, bu nedenle fazladan verdiği yarısını iade etmesi gerektiğini ileri sürerek, 27.650,00 YTL'nin faiziyle tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin tahsil ettiği alacak tutarında kefile alacağı ve teminatları BK.nun 496 v.d. maddeleri uyarınca temlik etmek zorunda olduğu, kefiller arasındaki rücu ilişkisinin BK.nun 488/2. maddesinde düzenlendiğini müvekkilini ilgilendirmediğini, diğer kefile yasal haklarını kullanmadan fazladan ödeme yapan davacının bunu müvekkilinden talep edemeyeceğini, kefiller arasındaki sorumluluk tutarının yargılamayı gerektirdiğini, davacının muhatabının asıl borçlu Abdullah ve diğer kefil Muhammed olduğunu, kaldı ki davacının asıl borçlu Abdullah'a açtığı davanın sonuçlanmasını beklemeden işbu davayı açmasında da hukuki yarar bulunmadığını, asıl borçlunun halen borçlu olduğunu, alacaklılık sıfatı bankada iken Muhammed'e geçtiğini, bu nedenlerle davanın yasal dayanaktan yoksun bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, dosya kapsamına göre davalının BK.nun 499. ve 501. madde hükümlerine uygun davranarak alacağın ve ipoteğin temliki işlemini yerine getirdiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 91,60 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 05.10.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

TC YARGITAY 19. HUKUK DAİRESİ
Esas :2000/7962
Karar:2001/3384
Tarih:03.05.2001

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

Davacı vekili, davalının dava dışı E... Bankasından kullandığı krediyi, sözleşmenin müteselsil kefili olan müvekkilinin ödediğini ve bu sebeple girişilen icra takibine karşı davalının asıl borcu kabul etmekle beraber işlemiş faize itiraz ettiğini bildirerek, haksız itirazın iptalini talep ve dava etmiştir.

Mahkemece davalının temerrüde düşürülmemiş olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Borçlar Kanununun "Kefilin hakları" başlıklı 496. maddesinde kefilin, eda ettiği şey nispetinde alacaklının haklarında ona halef olacağı öngörülmüş, diğer bir anlatımla kefilin ödediği miktar yönünden alacağa değil, alacaklının haklarına sahip olacağı belirtilmiş bulunmaktadır. Mahkemece bu yön gözetilmek suretiyle davanın kabulüne karar vermek gerekirken, uyuşmazlığın çözümünde uygulama yeri bulunmayan, müteselsil borçlularla ilgili Borlar Kanununun 141 ve 147. maddeleri gerekçe gösterilmek suretiyle yazılı şekilde hüküm tesisinde isabet görülmemiştir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), peşin harcın istek halinde iadesine, 3.5.2001 gününde oybirliğiyle karar verildi.

TC YARGITAY 19. HUKUK DAİRESİ
Esas :1998/1670
Karar:1998/2470
Tarih:02.04.1998

Taraflar arasındaki sıra cetveline itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Davacı vekili, borçluya ait aracın satışından sonra düzenlenen sıra cetvelinde, satış bedelinin davalı Ahmet’e ayrıldığını, Ahmet’in borçlu şirketin kredi borcunu bankaya ödeyen kefil sıfatıyla bankanın rehin hakkına da halef olduğu gerekçesiyle pay ayrılmasının hatalı olduğunu, rücuen icra takibi yapmayan ve haciz uygulamayan kefilin önceliği bulunmadığını ileri sürerek sıra cetvelinin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı Ahmet alacağının rehinli olduğunu, sıra cetvelinde hata bulunmadığını belirterek şikayetin reddini istemiştir.

Mercii Hakimliğince iddia, savunma ve toplanan delillere göre borçlunun kredi borcunu bankaya ödeyen kefil Ahmet’in BK’nun 496. maddesi uyarınca alacaklı bankanın haklarına halef olacağı, bu şekilde rehinli temin edilmiş alacağın rehin konusu malın satışı halinde öncelikle ödeneceği gerekçesiyle sıra cetveline itirazın reddine karar verilmiş, karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.

Borçlu şirketin İş Bankası A.Ş.ne olan kredi borcunun müteselsil kefil Ahmet tarafından ödendiği, İş Bankasının rehin hakkını Ahmet’e 15.12.1995 tarihinde temlik ettiği icra dosyasındaki belgelerden anlaşılmaktadır. BK’nun 496. maddesi uyarınca alacaklıya ödeme yapan kefil onun haklarına halef olur ve alacakla birlikte onun fer’i olan rehin hakkını da kazanır. Rehin hakkını kazanan kefilin rehin konusu malın satışı halinde satış bedeli üzerinde rüçhan hakkı devam eder. Bunun için ayrıca takip yapması gerekmez. Ödeme tarihinden itibaren işleyen faiziyle birlikte davalı Ahmet’e pay ayrılmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davacı alacaklının temyiz itirazları bu nedenle yerinde değildir.

S o n u ç: Yukarda açıklanan nedenlerle kararın (ONANMASINA), onama harcının temyiz edenden alınmasına, 2.4.1998 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
bankanın çek üzerindeki keşideci imzasını inceleme yetkisi var mıdır?? avangardea Meslektaşların Soruları 17 23-01-2019 12:30
davacının davalının geçersiz adresine tebligat yapmakta ısrar etmesi umutlaw Meslektaşların Soruları 7 10-02-2010 16:16
teminat mektubunu ödeyen bankanın rücu etmesi av.h.şahin Meslektaşların Soruları 2 30-09-2009 15:31
avukatın vek.ücr ödemesini kabul etmemesi-icra koyma konusunda ısrar etmesi alphukuk Meslektaşların Soruları 19 03-05-2009 11:07


THS Sunucusu bu sayfayı 0,03969598 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.