Deprem davalarının zamanaşımına uğratılmış olması- manevi tazminat

Değerli üyeler,
Aşağıdaki sorumu okumadan önce depremle ilgili herhangi bir davam olmadığını baştan belirtmek isterim.
O büyük depremde onbinlerce insanımızı kaybettik, hepimizin içi yandı. Zor günlerdi hatırlarsınız.
İnsanlarımızın toplu mezarlara vinçlerle kefensiz, abdestsiz, gömülüşüne ilişkin görüntüler hala hafızamdadır.
Bu katliama neden olan sorumluların adaletin pençesinden kaçıp gittiğini ana haberlerden öğrendim ve çok üzüldüm.
Sorumlular zamanaşımı nedeniyle ceza almaktan kurtulmuşlar. Bence bu zamanaşımı yargı sistemimize bir deprem gibi zarar vermiştir.
Ben bir avukat ve vatandaş olarak sorumluların zamanaşımına uğrayan dosyaları nedeniyle gerek mesleğimin gerekse yargının ve özelliklede toplumun adalete olan inancının zedelendiğini düşünüyorum.
Bende oluşan bu mesleki yıpranmışlık duygusunu ve manevi üzüntümü giderebilecek bir manevi tazminat davası açabilmem sizce hukuken mümkün müdür ?
Mümkün ise böyle bir davayı kime karşı açmam gerekir ?
Bu zamanaşımı nedeniyle sade vatandaş ve/veya hukukçular tarafından başka ne türlü davalar açılabilir ?
Görüşlerinizi merak ediyorum.
Saygılarımla. </I>

sayın meslektasım...bu yararlı sıtenın yıne bır yerlerınde okumustum yanlıs hatırlamıyorsam...faılı mechul davalarının zamanasımına ugraması nedenı ıle ıcıslerıbakanlıgının manevı tazmınata mahkum oldugunu hatırlıyorum... aynı sey depremzede davalarındada olabılırmı dıye dusundum bırden burada eger uygulanırsa meslekı yıpranmıslık duygusunda bırsey soyleyemeyecegım ama depremzelereen azından bırazcık olsa bıle yararlı olacagını dusunuyorum...ıyı calısmalar..

Sn. Çakmakçı,
Depremden bir zarar görmediyseniz sizin açacağınız bu tip bir dava biraz temelsiz olacaktır. Hukukçu olarak buna üzülmemiz mümkün olsa da Adalet kavramının itibar kaybını dava etmemiz bence mümkün değildir. Bir haksız fiile dayanacaksak ve haksız fiil olarak davaların temyiz incelemesinin süresi içerisinde sonuçlanmamasını göstereceksek, bu eylemin tüm hukukçuların manevi şahsiyetine yönelik bir eylem olduğunu kabul ettirebilmek ve dahası bu kadar geniş bir illiyet bağının kabul edilmesini sağlayabilmek herhalde mümkün değildir. Ancak mağdurlar yönünden AİHM yolunun açıldığı rahatlıkla söylenebilir.

Öncelikle yanıt veren değerli üyelere teşekkür ederim.
1800 adet ceza davasının zamanaşımına uğramış olması cezanın caydırıcılığına yönelik bir toplumsal yararı ortadan kaldırmıştır. Ceza davalarının kamu adına yani savcılar tarafından açıldığı ve bu zamanaşımı nedeniyle kamunun /kamu yararının zarar gördüğünü ve bende bir vatandaş olarak bu kamusal yararımın ortadan kalktığını ve özelde de hukukçu olarak mesleğiminde zarar gördüğünü düşünüyorum.
Uygun illiyet bağı açısından olaya bakar isek ;
Benimde bir gün deprem altına kalıp ölme ihtimalimin bu ülkede çok yüksek olduğu ortada ise ve Devlette depreme karşı dayanaksız yapı yapanları cezalandıramıyorsa ileride ölümüm halinde benim ölümümden sorumlu olacaklarında davalarının büyük ihtimalle zamanaşımına uğrayacağını düşünüyorum.
Bu nedenle ben şimdiden özelde kendi "kanımın yerde kalmaması için" henüz ölmeden önce bana bu duyguları hissettiren zamanaşımı nedeniyle bir dava açmak istemekteyim.
Aslında düşüncem ve isteğim böyle bir davanın milyonlarla ifade edilecek sayılara ulaşmasıdır.
Bu dava belkide yönetenleri yargının içinde bulunduğu durumu çözme yönünde de zorlamış olacaktır .. kimbilir ...
Davam hakkında uygun illiyet rabıtası yönünden fikri açılımlara ihtiyaç duymaktayım.
Katkı veren üyelere tekrar teşekkür ederim.
Saygılarımla

öğrendiğim kadarı ile AIHMnin bu tip davalar için zamanaşımı süresi 7 yıl "imiş" ve şu an itibari ile o süre de kaçmış bulunmakta.
geçmiş olsun.