Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

İflasın Ertelenmesi Kararının İcra Dosyalarına Etkisi

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 07-11-2007, 17:34   #1
Av.Olcay Pehlivanlıoğlu

 
Varsayılan İflasın Ertelenmesi Kararının İcra Dosyalarına Etkisi

Bir icra dosyamda borçlu anonim şirket.Söz konusu şirket hakkında iflasın ertelenmesi kararı var.Borçlu anonim şirketin ortağına 1. haciz ihb. gönderme talebim icra müdürlüğünce, borçlu şirket hakkında iflasın ertelenmesi kararı olduğu gerekçesiyle reddedildi.İflasın ertelenmesi kararı, sizce icra dosyasından işlem yapmaya engel mi?

Saygılarımla
Old 08-11-2007, 10:37   #2
korayoz

 
Varsayılan

m. 206 da yer alan imtiyazlı alacaklar için takip yapabileceğiniz gibi takip sonunda alacağınızı tahsilde edebilirsiniz. ayrıca taşınır,taşınmaz ve ticari işletme rehni ile ilgili takiplaride yapabilirsiniz ancak takip sonunda satış isteyemezsiniz fakat rehinle teminat dışı kalan alacağınız için güvence isteyebilirsiniz. geri kalan alacaklar için takip yapamazsınız.
Old 08-11-2007, 10:53   #3
ISTANAZ

 
Varsayılan

İflasın ertelenmesi kararı ile takipler durur. İcra müdürlüğü işlemi yerindedir.
Old 10-11-2007, 14:56   #4
Av.Olcay Pehlivanlıoğlu

 
Varsayılan

Sayın Istanaz;

İflasın ertelenmesi kararı ile takiplerin durmasının yasal dayanağı nedir?
Old 11-11-2007, 01:07   #5
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Erteleme kararının etkileri:
MADDE 179/B - (Ek madde KANUN NO: 4949/50 RGT: 30.07.2003 RG NO: 25184)
Erteleme kararı üzerine borçlu aleyhine 6183 sayılı Kanuna göre yapılan takipler de dahil olmak üzere hiçbir takip yapılamaz ve evvelce başlamış takipler durur; bir takip muamelesi ile kesilebilen zamanaşımı ve hak düşüren müddetler işlemez.

Erteleme sırasında taşınır, taşınmaz veya ticari işletme rehniyle temin edilmiş alacaklar nedeniyle rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatılabilir veya başlamış olan takiplere devam edilebilir; ancak bu takip nedeniyle muhafaza tedbirleri alınamaz ve rehinli malın satışı gerçekleştirilemez. Bu durumda erteleme süresince işleyecek olup mevcut rehinle karşılanamayacak faizler teminatlandırılmak zorundadır.

206 ncı maddenin birinci sırasında yazılı alacaklar için haciz yoluyla takip yapılabilir.
(DEĞİŞİK fıkra RGT Tarihi: 21.02.2004 RGT No:25380 KANUN NO:5092/4) (KOD 1)

Erteleme süresi azami bir yıldır. Bu süre kayyımın verdiği raporlar dikkate alınarak mahkemece uygun görülecek süreler ile uzatılabilir; ancak uzatma süreleri toplamı dört yılı geçemez. Kayyım, mahkemenin belirleyeceği sürelerde iflası ertelenenin faaliyetleri ve işletmenin durumu konusunda düzenli olarak mahkemeye rapor verir.

İflasın ertelenmesi talebinin reddi ya da erteleme süresi sonunda iyileşmenin mümkün olmadığının tespiti üzerine mahkeme, şirketin veya kooperatifin iflasına karar verir. Erteleme süresi dolmamakla birlikte, mahkeme kayyımın verdiği raporlardan şirketin veya kooperatifin mali durumunun iyileştirilmesinin mümkün olmadığı kanaatine varırsa, erteleme kararını kaldırarak şirketin veya kooperatifin iflasına karar verebilir.
Old 11-01-2009, 16:01   #6
av.edurmus

 
Varsayılan Kefalet durumu ne olur

İflasın ertelemesini istenen şirketin kefilleri bu kurumdan yararlanabilirler mi?
Old 11-01-2009, 16:25   #7
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Sayın e.durmus

Konuyla ilgli bilgim ve deneyimim yok; araştırma dahi yapmadım. Sadece fikir yürütüyorum. Aşağıda sunduğum görüşlerim beni bağlamaz; sizi de bağlamasın:

İflasın ertelenmesi kararı ve sonuçlarını düzenleyen kanun maddesinin amacı zor durumdaki borçlunun borçları nedeniyle batmasını önlemektir. Borçlunun batması önlenmeli ki borçlarını ileride ödeyebilsin ve alacaklılar zarar etmesin. Bu amaç çerçevesindeki düzenlemede kefile yer verilmemiştir. Kefilin korunması söz konusu olmaz.

İlgili hükmün tek sonucu borçlu hakkında takip yapılamamasıdır. Kefil hakkında takip yapılmasında borçlu açısından ve borçlunun diğer alacaklıları açısından bir sakınca bulunmamaktadır. Nasılsa kefil borcu ödedikten sonra borçluya (borçlu hakkında iflasın ertelenmesi kararı bulunması nedeniyle) rücu edemeyecektir.

Böylelikle alacağını kefalete bağlama basiretini gösteren alacaklı ile bu önlemi gerekli görmeyen basiretsiz alacaklı arasındaki fark ortaya çıkacaktır. Basiretli olanın korunması gerekir.

Umarım görüşüm doğru çıkar.

Saygılarımla
Old 11-01-2009, 19:38   #8
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Aynen Sn. Konyalı'nın yorumuyla paralel bir karar.

Alıntı:
T.C. YARGITAY
19.Hukuk Dairesi

Esas: 2005/2033
Karar: 2005/3760
Karar Tarihi: 07.04.2005

ÖZET: Yasada, iflasın ertelenmesi kararının ipotekli takipler yönünden sonucu düzenlenmiştir. Kural olarak iflasın ertelenmesi kararı ipotekli takipleri durdurmayacak ancak satış işlemi yapılamayacaktır. İflasın ertelenmesinin temel amacı erteleme süresince şirketin aktiflerinin korunması, çalıştırılması, bu şekilde pasiflerin azaltılmasıdır. Mevzuatta iflasın ertelenmesini talep eden şirketin malvarlığının korunması için mahkemeye her türlü tedbiri alma yetkisi tanınmıştır. Tedbirlerin erteleme talebinde bulunan şirket yönünden uygulanacağı kabul edildiğinden şirkete göre üçüncü kişi konumunda bulunan kefil veya ipotekli taşınmaz maliklerinin hukuki durumunu etkileyecek şekilde tedbire hükmedilmesi mevcut düzenlemeye aykırıdır.

(2004 S. K. m. 166, 179, 179/A, 179/B, 329/A) (6762 S. K. m. 324, 546)

Dava: Davacı tarafından hasımsız olarak açılan iflasın ertelenmesi davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde Yapı Kredi Bankası A.Ş. vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Karar: Davacı vekili, inşaat ve taahhüt işleriyle uğraşan müvekkili şirketin 100 kişiyi istihdam ettiğini halen Romanya'da Galen'a Mall SA ünvanlı alışveriş merkezi inşası işini yaptığını, inşaatı yaptıran şirketler arasındaki ihtilaf nedeniyle alışveriş merkezinin açılamadığını, müvekkili şirketin mali yönden zor duruma düştüğünü ekli iyileştirme projesi uyarınca mali durumunu düzeltilebileceğini ileri sürerek iflasın ertelenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Mahkemece borca batık durumda olan şirketin sunduğu projenin ciddi ve inandırıcı olduğu, yeni kaynak girişi sağlanarak iyileştirilmenin kuvvetle muhtemel olduğu gerekçesiyle iflasın 1 yıl süreyle ertelenmesine, kayyım tayinine, iflas takiplerinin durdurulmasına, icra takiplerinin satış ve muhafaza işleminin durdurulmasına, haczedilen ve muhafaza altına alınan malların borçlu şirket yetkililerine teslimine karar verilmiş, karar Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. vekilince temyiz edilmiştir.

Davacı limited şirket iflasın ertelenmesi talebinde bulunmuştur. İflasın ertelenebilmesi için erteleme talebinde bulunan şirketin borca batık durumda olması, mali durumunun iyileştirilmesi ümidinin bulunması ve fevkalade mühletten (İİK. M. 329/a.) yararlanmış olması gerekir. Erteleme talebi TTK.nun 546. maddesinin atıf yaptığı TTK.nun 324. maddesine göre borca batıklık bildirimi anlamındadır. Bu nedenle mahkeme öncelikle şirketin borca batık durumda olup olmadığını tespit etmeli, borca batık durumda ise ıslahının mümkün olup olmadığını incelemelidir. Şirketin borca batık durumda olması halinde iflasını ve erteleme talebini düzenleyen İİK.nun 179. ve TTK.nun 324. maddesinde bu istemin ilanına ilişkin bir düzenleme yapılmamıştır.

İflasın ertelenmesi kurumu, erteleme talebinde bulunan şirketin menfaati kadar bu şirketten alacaklı olanların menfaatleri de göz önüne alınarak düzenlendiğinden alacaklıların menfaatlerinin korunması yönünden erteleme talebi ilan edilmelidir. Zira bu durumda şirket borçlarının muvazaalı olarak aktiften fazla olması sonucunu doğuracak kötüniyetli davranışların önüne geçmek ve şirketin borca batık durumda olmadığını, iyileştirme projesinin yeterli bulunmadığını alacaklılara kanıtlama olanağı verilmelidir. Bu nedenle erteleme talebi İİK.nun 166/2. maddesinde öngörülen usulle ilan edilmeli, ilan üzerine itiraz eden alacaklıların itirazları değerlendirilerek erteleme koşullarının mevcut olup olmadığı saptanmalıdır. Mahkemece bu yönün gözetilmemesi isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.

Davacı şirket iflasın ertelenmesi talebinde bulunduğuna göre öncelikle borca batıklık halinin mevcut olup olmadığı saptanmalıdır. Bu durumda düzenlenecek borca batıklık bilançosunun şirketin gerçek malvarlığı değerini yansıtması gerekir. Borca batıklık halinin tespiti için tüm aktiflerin paraya çevirme değerlerinden yani piyasadaki satış sırasında gerçekleşebilecek fiyattan bilançoya geçirilmelidir. Aktif bu şekilde saptandıktan sonra borca batıklık durumu tespit edilmeli, şirket borca batık durumda değilse talep reddedilmelidir. Mahkemece borca batıklık ve mali durumun iyileştirilmesi konusunda bilirkişi raporu alınmışsa da bu rapor hüküm vermeye yeterli değildir.

İflasın ertelenmesi talebinde bulunan şirketin sunduğu iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olması gerekir. Mali durumun iyileştirilmesi imkanının mevcut olup olmadığı somut vakıalara dayanılarak tespit edilmelidir. Belirsiz nitelikteki emareler erteleme kararı verilmesi için yeterli kabul edilemez. Bilirkişi raporunda yeni kaynak girişi olmadan şirketin borçlarını ödemesinin mümkün olmadığı belirtilmiştir. Yeni kaynak girişi konusunda erteleme talebinde bulunan şirket somut bilgi ve belgelere dayanmamıştır. Mahkemece kira bedeli, ortaklara ait taşınmazların satışı yeni ortak alınması ve sermaye artırımı konusunda sunulan delillerin ciddi ve inandırıcı olup olmadığı konusunda alınan bilirkişi raporu yetersiz olup hüküm kurmaya elverişli değildir.

İflasın ertelenmesine karar verilmesi halinde uygulanacak tedbirler İİK.nun 179/b. maddesinin 1.fıkrasında düzenlenmiştir. Hükme göre 6183 sayılı yasa uyarınca yapılacak takipler dahil başlamış takipler duracak ve yeni takipler yapılmayacaktır. Takiplerin duracağı düzenlenmiş iken hacizlerin kaldırılacağına ilişkin bir tedbire kanunda yer verilmediği gibi mevcut düzenlemeden böyle bir sonuç da çıkmamaktadır. Mahkemece bu yönler gözetilmeden hacizli malların borçlu şirkete teslimine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.

Mahkemece 3.12.2004 tarihli ek kararla iflasın ertelenmesi talebinde bulunan şirket vekiline rehin veren ve kefil olanlar hakkında da tedbirini uygulanmasına karar verilmiştir.

İİK.nun 179/B. maddesinin ikinci fıkrasında iflasın ertelenmesi kararının ipotekli takipler yönünden sonucu düzenlenmiştir. Kural olarak iflasın ertelenmesi kararı ipotekli takipleri durdurmayacak ancak satış işlemi yapılamayacaktır. İflasın ertelenmesinin temel amacı erteleme süresince şirketin aktiflerinin korunması, çalıştırılması, bu şekilde pasiflerin azaltılmasıdır. İİK.nun 179/a maddesinde iflasın ertelenmesini talep eden şirketin malvarlığının korunması için mahkemeye her türlü tedbiri alma yetkisi tanınmıştır. Tedbirlerin erteleme talebinde bulunan şirket yönünden uygulanacağı kabul edildiğinden şirkete göre üçüncü kişi konumunda bulunan kefil veya ipotekli taşınmaz maliklerinin hukuki durumunu etkileyecek şekilde tedbire hükmedilmesi mevcut düzenlemeye aykırıdır.

Mahkemece bu yönler gözetilmeden tedbire hükmedilmesinde de isabet görülmemiştir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 7.4.2005 gününde oybirliği ile karar verildi.

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
Old 11-01-2009, 21:09   #9
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

Benim çok fazla bilgimin olmadığı bir konu ve soru sormak istiyorum.

İflasının ertelenmesine karar verilmiş bir şirkete , kayyım da atanmış ve şirket faaliyetine devam ediyor ve erteleme sonrası bono ile borçlanıyor...(erteleme kararının incelenmesi öncelikle gerekir mi? bu ilan ediliyor sanırım,)

Anladığım kadarı ile, yeni takip yapılamıyor, alacağın tahsili için.

Peki, bu yeni borç taahhüdü altına girmede kayyımın sorumluluğundan ya da idare sorumluluğunu gereği gibi yerine getirmemesi nedeni ile, alacaklı ile doğrudan karşı karşıya gelmesi hukuken mümkün mü?

Yani borcun doğrudan muhatabı örneğin tazminat anlamında olabilir mi?

Saygılarımla,
Old 11-01-2009, 21:36   #10
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Sn. av-ufuk,
Kayyımın görevi şirketi düze çıkartmaktır. Ticari faaliyete devam edilecek ve mevcutlar ve kredilerle bir takım karlar elde edilip borçlar ödenmeye çalışılacaktır. Bu anlamda kredi bulma amaçlı olarak kayyımın bono ile borçlanmasında bence hukuki olarak bir sakınca yoktur. Erteleme İİK 166. md. hükmüne göre ilan edilir. Maddede görüleceği gibi Ticaret Sicile de bildirilmesi zorunlu. Bono ile borç veren tarafın durumu bilmemesi kendi basiretsizliğidir. Ayrıca erteleme kalktıktan sonra alacağınız için harekete geçmeniz veya kayyımın yönettiği şirketin borcu gecikmeli olarak faiziyle ödemesi de mümkündür. Bu anlamda henüz süreç sona ermediğinden beklemekten ve takip etmekten başka yapılabilecek bir şey yoktur.
Old 11-01-2009, 21:51   #11
AV.HARUN UYANIKOĞLU

 
Varsayılan

İflasın Ertelenmesine Karar Verilen Bir Şirketin Arkası Bu karardan Önce Yazılan Çekleri Hakkında Savcılığa Şikayet Yapılabilir mi? Saygılarımla
Old 11-01-2009, 22:07   #12
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

Aşağıdaki link yardımcı hususlar içermekte,

http://www.turkhukuksitesi.com/showt...E%FDl%FDks%FDz

Ayrıca bir içtihat ekliyorum.

T.C. YARGITAY
10.Ceza Dairesi

Esas: 2004/7549
Karar: 2004/9186
Karar Tarihi: 27.09.2004

ÖZET: 647 sayılı Yasa’da yapılan değişiklik ile yasada öngörülen gecikme zammı uygulanmasına ilişkin hükmün suç tarihinde yürürlükte olmaması nedeni ile TCK uyarınca sanık aleyhine uygulamayacağının gözetilmemesi, yasaya aykırıdır.


(3167 S. K. m. 16) (647 S. K. m. 5) (765 S. K. m. 2) (1412 S. K. m. 321, 322)

Dava: Karşılıksız çek keşide etmek suçundan sanıklar Mustafa Deniz ve Hamdi Sarıkaya'nın yapılan yargılanmaları sonucunda; hükümlülüklerine ilişkin, Küçükçekmece 3. Asliye Ceza Mahkemesinden verilen 11.06.2003 gün ve 2002/701 esas, 2003/548 karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtay'ca incelenmesi sanıklar vekili tarafından istenmiş olduğundan, dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın bozma isteyen tebliğnamesi ile 20.04.2004 tarihinde Daireye gönderilmekle incelenip gereği düşünüldü:

Karar: 10.08.2004 havale tarihli dilekçe ile Avukat Nevzat Irmak sanıklar haklarında davadan vazgeçtiğini açıklamış ise de, ekinde vekaletname örneği bulunmadığından, vekaletname örneği getirtilerek mahallinde düşme kararı alınabilir görülmüştür.

4814 sayılı Yasanın yürürlüğe girdiği tarihten (08.03.2003) önceye rastlayan suç tarihi (2002 yılı) itibariyle, aynı ticari ilişki nedeniyle, aynı anda düzenlenen birden fazla çekin karşılıksız çıkması halinde, eylemin tek suç kabul edilip, çek bedellerinin toplamı üzerinden tek bir para cezasına hükmedileceği, verilen ceza miktarının da toplama dahil edilen her bir çek için 80.000.000.000. TL'yi geçemeyeceği göz önünde bulundurularak, her biri 80.000.000.000. TL'yi geçmeyen 40.000.000.000. TL bedelli suça konu üç adet çekin toplam bedeli olan 120.000.000.000. TL ağır para cezasına hükmedilmesi gerekirken, 80.000.000.000.TL ağır para cezasına hükmedilmesi suretiyle, eksik ceza tayini, aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.

Dosya kapsamında yer alan yetki belgesine göre, dava konusu çeklerin keşide edildiği tarihlerde, hesap sahibi şirket adına müştereken çek keşide etme yetkisine sahip olan sanıkların, savunmalarında da şirket yetkilisi olduklarını inkar etmedikleri gibi, çeklerdeki imzaların da kendilerine ait olduğunu belirtmeleri, ayrıca, sanıklar vekilinin temyiz dilekçesinde sunmuş olduğu belgelere göre, suça konu çeklerin keşide edildiği tarihlerde, hesap sahibi şirketin iflası suretiyle sanıkların çek keşide etme yetkilerinin kaldırılmasının söz konusu olmadığı gibi, hali hazırda da şirketin iflas durumunda olmayıp, sadece iflasın ertelenmesine karar verildiğinin anlaşılması ve bu durumun da sadece ödeme güçlüğünü ortaya koyar nitelikte olup, sanıkların hukuki durumlarına etki edecek bir nitelikte olmaması karşısında, tebliğnamedeki 1 nolu bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.

Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sanıklar vekilinin yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine; ancak;

15.01.2003 tarih ve 24994 Mükerrer sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 4786 sayılı Yasa ile 647 sayılı Yasa'nın 5. maddesine eklenen 5. fıkrasında öngörülen gecikme zammı uygulanmasına ilişkin hükmünün suç tarihinde yürürlükte olmaması nedeni ile TCK'nın 2. maddesi uyarınca sanık aleyhine uygulamayacağının gözetilmemesi;

Sonuç: Yasaya aykırı olduğundan, hükmün CMUK'nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA; ancak, bu aykırılığın yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanun'un 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan; <647 sayılı Yasa'nın 5/5. maddesi uyarınca gecikme zammı uygulanmasına> ilişkin ibarenin çıkarılması suretiyle, hükmün düzeltilerek ONANMASINA, 27.09.2004 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Saygı ile.
Old 11-01-2009, 23:28   #14
Engin Özoğul

 
Varsayılan

Bu konuyla ilgili Legal Hukuk Dergisinde bir makale okumuştum. Bu durumun ve Yargıtay uygulamasının yarattığı çelişkileri gerekçeli bir şekilde ortaya koyuyordu. Okumanızı tavsiye ederim.
Old 25-03-2010, 18:25   #15
Av. Melik Şengül

 
Varsayılan

Sayın Engin Özoğul İflasın Ertelemesi ile alakalı olarak bahsettiğiniz makale Legal Dergisinin hangi sayısında olduğunu yazarsanız sevinirim. Teşekkürler
Old 25-03-2010, 18:34   #16
Engin Özoğul

 
Varsayılan

Sayın Melik Şengül

Aradan zaman geçmiş... Mesajımı yazarken bile hatırlayamamışım.

Yukarıda üç farklı konu tartışılmış. Hatırladığım kadarıyla "çekle ilgili soru"ya yanıt olarak mesajımı yazmıştım.

Legal'in web sitesinden baktım:

Yrd. Doç. Dr. Vural SEVEN

İflasın Ertelenmesi Kararının Karşılıksız Çek Keşide Etmek Suçundan Doğan Şikayet Hakkına Etkisi

Legal Hukuk Dergisi - Ocak 2009 Sayı: 73
Old 25-03-2010, 18:44   #17
Av. Melik Şengül

 
Varsayılan

Çok teşekkürler hemen cevap verme nezaketinizden dolayı.
Old 26-03-2010, 17:33   #18
TRINITY

 
Varsayılan

Sözkonusu makaleyi ben de okumuştum. Ulaşamayan arkadaşlarım için şöyle özetleyebilirim. Şirket hakkında verilmiş bir iflas erteleme kararı varsa, şirket yetkilisinin keşide ettiği çekten dolayı savcılık aşamasında "takipsizlik" kararı, yargılama aşamasında ise "durma" kararı verilmelidir. Aksi takdirde iflas erteleme kararının uygulanması zorlaşacak ve şirket yine borç ödeme tehdidi altında bırakılacaktır.
Saygılar...
Old 26-03-2010, 17:46   #19
av.araf

 
Varsayılan

Aynı makaleyi ben de okumuştum ancak bu güne kadar girmiş olduğum 30 üzeri çek davasından yalnızca bir iki tanesinde bu yönde karar verildi.İflasın Ertelenmesine ilişkin kanun hükümleri özel hukuk alanına ait olup ceza hukuku anlamında sonuç doğurmayacağı gerekçesi ile cezaya hükmedildi.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
İflasın ertelenmesi - karşılıksız çek saadet Meslektaşların Soruları 14 19-04-2010 14:00
İflasın Ertelenmesi Kararının, Kararın Verildiği Mahkemece Kaldırılması mümkün mü? paroxysme Hukuk Soruları 1 23-09-2007 01:02
İflasın Ertelenmesi durumunda, mevcut alacağın tahsili Selahattin Meslektaşların Soruları 2 21-06-2007 16:50
İcra Emrinde Alacaklının Vergi Kimlik Numarasının Olmamasının Takibe Etkisi? Av.Ayse E. Meslektaşların Soruları 5 07-10-2006 02:26
İcra Emrine İlişkin Şikayetin Kabulü Kararının Temyizi AV.SERTANn Meslektaşların Soruları 4 21-04-2005 16:50


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06826806 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.