Yargıcın Yasin'e ettiği

Trafik kazası sonucu felç olan Yasin, dört yıldır süren davada hâkim 'son sağlık durumunu' görmek isteyince ambulansla mahkemeye götürüldü


ANTALYA - Trafik kazası sonucu felç olan 10 yaşındaki Yasin Keser, dört yıldır süren davanın duruşması için sağlık durumu tespiti için ambulansla adliyeye getirildi.
Antalya'da dört yıl önce evlerinin önünde oyun oynarken bir otomobilin çarpması sonucu omuriliği zedelenerek felç olan, sekiz ay yoğun bakımda kaldıktan sonra artık solunum makinesine bağlı yaşayan Yasin'in çilesi bitmek bilmiyor. Anne Fatma Keser ve baba Selami Keser'in, 22 yaşındaki sürücü Haluk Yılmaz aleyhine Antalya 7'nci Asliye Hukuk Mahkemesi'nde açtığı tazminat davasına dün devam edildi. Hâkimin son sağlık durumunun tespiti için çağırdığı Yasin adliyeye ambulansla getirildi, ancak duruşma salonuna çıkarılmasına gerek görülmedi. Aşağıya inen mübaşir, adliye önünde ambulansta bekletilen ve sağlık raporu için hastaneye götürülmesi gereken çocuğun koluna mahkeme mühürünü bastı. Kolu mühürlenen Yasin aynı ambulansla hastaneye götürüldü ve son durumuyla ilgili rapor alındıktan sonra evine döndü.
Anne Fatma Keser, "Yıllardır duruşmaya gidip geliyoruz. Bu yetmezmiş gibi bir de çocuğu istediler, ambulansla getirdik. Yasin'i dördüncü kattan aşağı indirip çıkarmak riskli. Apartmandan indirirken sedyeden düşme tehlikesi atlattı. Beş kişi indirip çıkarıyoruz. Çocuk nefes almıyor. Resimlerini, raporlarını götürdüm. Kendisini görmek istediler. Omurilik zedelenmesi nedeniyle boyundan aşağısı tutmuyor. Nefes almakta zorlanıyor, solunum cihazına bağlı yaşıyor. Tüm bunlar yetmezmiş gibi bir de hasta haliyle adliyeye çağrılıyor" diye konuştu.
Tutuksuz yargılanan sürücü aleyhindeki ceza davası da dört yıldır devam ediyor.
http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=200770

felçli çocuğa eziyet etmek;

felçli çocuğu adliyeye getirmek
başka bir yol yok mu;

eline mühür vurmak;

başka bir yol yok mu

Değerli arkadaşlarım bu haberi okuyunca bir yargıç ve en önemlisi insan olarak üzüldüm gerçekten. ama burada şunu da belirtmek istiyorum. ben 15 yıllık yargıcım inanın davaların uzaması çok büyük oranda mahkeme dışı nedenlerden kaynaklanmaktadır. bulunduğum yerdeki davalar yönünden şunu söyleyebilirim %90 oranında belki de daha çok özellikle ceza davalaranda; tanıkların, mağdur ve müştekilerin aynı zamanda sanıkların bulunmamasından davalar uzamaktadır. yine rapor alınması ve diğer nedenlerle de davalar uzamaktadır. büyük şehirlerde mahkemelerin iş yoğunluğu öyle çok ki mahkeme ve yargıç bu davaları bitirmek için en seri yöntemi uygulamak zorunda kalıyor. bu davada da belki yargıç mağdurun hasta olduğunun bile farkına varmamıştır. rapor almak için en seri yolu denemiştir. aslında mahkemelerin çok sorunları bulunmaktadır. yeterli ve yetişmiş personul sorunu artık dayanılmaz aşamadadır. iki sözcüğü bir araya getiremeyen zabıt katipleriyle çalışmanın ne demek olduğunu size anlatamam anlatmak için bizim yerimizde bir ay bulunmanız yeterlidir. binlerce ciddi dava arasında yargıçlar yetersiz ekipman ve personel arasında sıkışmış durumdadır. bir de olaya bu açıdan bakılması gerektiğini düşünüyorum ve yargı teşkilatının sorunlarının çözülmesi için çok yapılması gereken şey olduğu bilinciyle sorunlara bakılması gerekir. saygılarımla

Sayın Adil Yaşam; Mutlaka sizinde ifade ettiğiniz gibi mahkemelerin ciddi sorunları vardır. Ama, raporu verecek doktor ve kararı verecek hakimin o çocuğun evine gitmesi daha doğru ve kolay olurdu. Hakim kararı mahkemede verecek diye bir şart yok sanırım. Mevkiiler ne olarsa olsun hizmetin halk için yapıldığı bilinci, maaşlarımızın bu halkın gelirinden oluşan vergi adını verdiğimiz paralardan ödendiğini unutmamalıyız. Memurda aynı devlete hizmet ediyor, bu halkta aynı devletin vatandaşı....

gercekten uzucu bır haber ama Turkıye'nın bır gercegı.. burda hukuk boyle ıslıyor...

İnsan Haklarına ne kadar değer verildiğinin somut bir örneği...

Avukatlık yaptığım şehirde genç bir bayan savcı ölmüş bir insan için Kati raporu istemişti.Bu olaydan sonra duyduğum en saçma ikinci talep.Dört yıldır öğrenememişler mi çocuğun felçli olduğunu.

Sayın adilyaşam;

eleştirilerinizde son derece haklısınız. Gerçekten de binaların, personelin ve diğer olanakların hali içler acısı.

Kuşkusuz ki görevini kötü yapan, davanın gecikmesine neden olan avukatlarla da karşılaşmış olabilirsiniz. Bunlar hiç birimizin onaylayacağı şeyler değil.

Ama düşünün bir avukatın hatası kendi üzerinde veya müvekilleri üzerinde sonuç doğurur. Yargıcın hatası ise o yargıç tarafından yargılanan herkes üzerinde.

Herkes kendisine düşen görevi gereği gibi yerine getirmelidir. Başkalarının yanlışı yargıcın yanlış yapması nedeni olamaz. Hele iş yoğunluğu gibi bir gerekçe hiç açılanamaz. İş yoğunluğu nedeni ile dosya okunmadan/incelenmeden karar nasıl verilebilir? Olanaksız veya çok yanlış.

Saygılarımla.

Ben ilk okuduğumda utanç verici bişey iye düşünmüştüm..Hala tamamen silmiş değilim bu fikri ama Sayın Adilyaşam'ın söyledikleri üzerine biraz düşündüm de özellikle yargıcın çocuğun hasta olduğunun farkına dahi varmamış olma ihtimali kuvvetle muhtemel ne yazık ki..Bir insan sürekli dosyalar içinde TEK BAŞINA sıkışıp kalırsa, olacak olan zaten başka birşey değildir..Çok üzücü

Hayır hayır.. Kural gibi görmeyelim bu durumu. Hekimi yanına alarak 80.km. dağ yolunu toza toprağa bulanarak giden ve vesayet altına alınacak kişiyi orada dinleyen ve muayene ettiren yargıçlarımızın da olduğunu bizzat gördüm.

affınıza sığınarak bir şey sormak istiyorum.bu çocuğun bizzat mahkeme önüne çıkarılmasının ne yararı var.bunu fotoğraf video ve hastahane raporlarıyla ispatlamak yeterli değil mi?burada bir mevzuat gereği mi huzura çıkarılıyor yoksa yargıcın keyfi hareketinden mi kaynaklanıyor.ayrıca bir arkadaşimiz yargıcın cocuğun durumundan dahi heberdar olamayabileceğini söylüyor.hakkaten böyle bir durum olabilir mi?