Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Yargitay Karari Ariyorum

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 04-07-2013, 15:34   #1
Pınar

 
Varsayılan Yargitay Karari Ariyorum

Herkese İyi Çalışmalar Dilerim

13.HD 15.10.1992 tarihli , 1992/6246 E - 1992/7883 K sayılı karara ihtiyacım var, Sinerji ve Kazancı'da bulamadım, ilgilenen meslektaşlarıma şimdiden teşekkür ederim.
Old 04-07-2013, 15:47   #2
tiryakim

 
Varsayılan

Corpusda yok konusu nedir aradığınız kararın baya eski bir karar
Old 04-07-2013, 16:10   #3
Pınar

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan tiryakim
Corpusda yok konusu nedir aradığınız kararın baya eski bir karar


Karşı taraf vekalet ücreti hakkında, bir bilirkişi raporunda bu karara atıf yapılmış ve rapora şu bölümü alıntılanmış.

Avukat ile müvekkili arasında aksine bir sözleşme olmadığı takdirde karşı tarafa yüklenecek vek.ücreti Avukata aittir, müvekkili tarafından haksız azli halinde de bu ücretin Avukata ödenmesi gerekir.Her ne kadar karşı tarafa yüklenecek vek.ücretinin miktarı dava ve icra takibinin sonuçlanması ile belirlenip ancak bundan sonra müvekkil tarafından hasımdan tahsil edilebileceğinden, müvekkilin ödeme borcu da bu tahsilatın yapılmasıyla doğarsa da avukatlık yasasanın 164/ son maddesi her olayın özelliğine durum ve şartlarına göre değerlendirilmeli, hakkın kötüye kullanılmasına ve dürüstlük kurallarının çiğnenmesine izin verilmemeli , gerektiğinde müvekkilin bu ücret alacağını karşı taraftan tahsil etmiş olduğu kabul edilmeldir.

Tam metin elimde olursa bu kararı kullanmayı düşünüyorum
Old 04-07-2013, 16:32   #5
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

13.Hukuk Dairesi
Esas: 2006/14029
Karar: 2007/1900
Karar Tarihi: 17.02.2007

Dava: Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

Karar: Davacı, davalı ile Hukuk Müşavirliği sözleşmesi imzalayarak davalının hukuki işlerini vekil olarak takip ettiğini, sözleşmenin davalı tarafından haksız olarak feshedildiğini, sözleşmede aylık ücret dışında takip ettiği dava ve icra takiplerinde hasma tahmil edilen vekalet ücretinin avukata ait olacağının kararlaştırıldığını, takip ettiği bu dosyalarda hasma tahmil edilen vekalet ücretini davalıdan ihtarla istediğini, ancak davalının ödemediğini, icra takibine de haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.

Davalı, davacının sözleşmesinin 18.03.2006 tarihinde feshedildiğini, sözleşme ile kararlaştırılan aylık ücretin davacıya ödendiğini, sonuçlandırdığı dava ve icra takiplerinde hasma tahmil edilen vekalet ücretini tahsil ettiğini, sonuçlanmamış olanlar için talepte bulunamayacağını, davacının görevini gereği gibi yerine getirmemesi sebebi ile sözleşmenin feshedildiğini savunarak, davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı, davalının haksız olarak hukuk müşavirliği sözleşmesini feshederek vekillik görevine son verdiğini, davalı vekili olarak takip ettiği dava ve icra takip dosyaları ile ilgili olarak sözleşme gereğince kendisine ödenmesi gereken karşı tarafa yüklenecek olan avukatlık ücretini alamadığını, bu alacağının tahsili için başlattığı icra takibine davalının haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek bu davayı açmıştır. Davalı ise, davacının görevini gerektiği şekilde özen göstererek yapmadığını, sözleşmede kararlaştırılan aylık ücretlerinin ödendiğini, karşı tarafa yüklenecek olan ücretleri talep ettiği dosyaların fesih tarihi itibarıyla sonuçlanmadığını, bu nedenle ücrete hak kazanmadığını savunmuştur. Davacının davalının vekili olarak dava ve icra takiplerini takip ettiği ve sözleşmenin davalı tarafından feshedildiği konularında uyuşmazlık yoktur.

Davacı avukatın, vekil olarak borçları BK'nun 389 ve devam maddelerinde gösterilmiş olup, öncelikle vekilin BK.nun 390 maddesine göre müvekkiline karşı vekaleti sadakat ve özen ile ifa etmekte yükümlüdür. Vekil sadakat borcu gereği olarak müvekkilinin yararına olacak davranışlarda bulunmak, ona zarar verecek davranışlardan kaçınmak zorunluluğundadır. Şayet vekili görevini yerine getirirken gerekli özen ve dikkati göstermemiş sadakatle vekaleti ifa etmemiş ise, vekil edenin vekilini azli haklıdır. Avukatlık kanununun 174. maddesi hükmüne göre azil haklı ise avukatlık ücretinin ödenmesi gerekmez, haksız azil halinde ise ücretin tamamına avukat hak kazanır. Taraflar arasında düzenlenen sözleşmede davalının tek taraflı fesih hakkı var ise de bu hakkın iyiniyet kurallarına uygun olarak kullanılması MK 2 maddesi hükmü gereğidir.

Avukatlık kanununun 164/son maddesi hükmüne göre, karşı tarafa yüklenen ücret avukata aittir. Mahkemenin kabulünün aksine sözleşmenin 5. maddesinde de karşı taraftan alınacak vekalet ücretinin avukata ait olacağı kararlaştırılmıştır. Karşı tarafa tahmil edilecek vekalet ücretinin miktarı, dava ve icra takibinin sonuçlanması ile belli olur. Vekil edenin avukatına ödeme borcuda, bunun karşı taraftan tahsil edildiği anda doğar. Henüz karşı taraftan vekalet ücreti alacağını tahsil etmemiş olan müvekkilden, avukat bu alacağını isteyemez. Ancak kural böyle olmakla birlikte hakim bu kurala sıkı sıkı bağlanmamalı, Avukatlık kanununun 164/son maddesine işlerlik kazandıracak şekilde her olayın özelliğine, durum ve şartlarına göre değerlendirme yapılmalı, özellikle MK'nun 2. maddesinde belirtilen hakkın kötüye kullanılmasına dürüstlük kurallarının ihlaline izin verilmemeli, gerektiğinde müvekkilin bu alacağını da karşı taraftan tahsil etmiş olduğu kabul edilmelidir.

Somut uyuşmazlıkta davalı feshin haklı olduğunu savunmuş ancak bu savunma üzerinde gerektiği şekilde durulup araştırılmamıştır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda bu husus incelenmemiş, davacı avukatın bu konuyu mahkemeye intikal ettirerek feshin haksızlığını ve kayıplarını kanıtlaması gerektiği belirtilmiş, mahkemece de bu yönde bir inceleme ve araştırma yapılmamıştır. Oysa davacı bu davada ve davadan önce davalıya gönderdiği ihtarnamede haksız fesih nedeniyle tahsil edemediği hasma tahmil edilen vekalet ücretlerini talep ettiğinden, öncelikle numaraları bildirilen dosyalarda davacının görevini yerine getirip getirmediği, bir ihmal ve kusurunun olup olmadığı belirlenmelidir. Mahkemece davacının bildirdiği dosyalarda, davacının bir ihmal ve kusurunun bulunup bulunmadığı, gerektiğinde bilirkişi aracılığı ile araştırılarak, tek taraflı feshin haklı olup olmadığı belirlenmeli, şayet fesih haksız ise davacının takip ettiği dosyalarda verdiği hizmet nedeniyle tahsil aşamasına gelen ve fesih nedeniyle almaktan mahrum kaldığı karşı vekalet ücreti, dosyalarda sarf ettiği emek ve mesaisi göz önüne alınarak hüküm altına alınmalıdır. Mahkemece açıklanan hususlar nazara alınmadan aksi düşüncelerle ve eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 17.02.2007 gününde oybirliği ile karar verildi.

Saygılarımla
Old 04-07-2013, 16:46   #7
Pınar

 
Varsayılan

[quote=Av.Ufuk Bozoğlu]13.Hukuk Dairesi
Esas: 2006/14029
Karar: 2007/1900
Karar Tarihi: 17.02.2007

Nasıl mutlu oldum anlatamam
hem de yeni tarihli, çok teşekkür ederim...
Old 04-07-2013, 17:12   #8
tiryakim

 
Varsayılan daha yenisi :)

[quote=Pınar]
Alıntı:
Yazan Av.Ufuk Bozoğlu
13.Hukuk Dairesi
Esas: 2006/14029
Karar: 2007/1900
Karar Tarihi: 17.02.2007

Nasıl mutlu oldum anlatamam
hem de yeni tarihli, çok teşekkür ederim...

T.C. YARGITAY
13.Hukuk Dairesi
Esas: 2007/6606
Karar: 2007/14482
Karar Tarihi: 30.11.2007
ALACAK DAVASI - SÖZLEŞMENİN SONA ERDİĞİ TARİHTE SONUÇLANMAYAN VE NE OLACAĞI BELLİ OLMAYAN DOSYALAR - DAVACININ SARF ETTİĞİ EMEK VE MESAİSİ - EK BİLİRKİŞİ RAPORU - HER DOSYA İÇİN TALEPLE BAĞLI KALINARAK UYGUN BİR MİKTARIN İSTENEBİLECEĞİNİN KABULÜ GEREĞİ

ÖZET:
Sözleşmenin sona erdirildiği tarih itibariyle sonuçlanmayan ve devam edip ne olacağı belli olmayan dosyalardan dolayı davacının sarf ettiği emek ve mesaisi nazara alınarak her dosya için taleple bağlı kalınarak hak ve nesafet kuralları da nazara alınarak uygun bir miktarı ücret olarak isteyebileceğinin kabulü gerekir. Bu itibarla tüm dava ve takip dosyalarından davacının talep edebileceği alacağı bilirkişiden ek rapor alınarak belirlenip bu miktara hükmedilmelidir.

(1086 S. K. m. 74) (1136 S. K. m. 164, 174) (4721 S. K. m. 2)

Dava: Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne ve kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

Karar: Davacılar, vekili oldukları davalının annesi İsmet ….. 'ın vefatı nedeni ile mirasçıları olan kardeşleri ile olan ihtilafların giderilmesi için dava ve hukuki hizmetlerini takip ettiklerini, yerine göre masrafların kendileri tarafından karşılandığını, aralarında yazılı ücret Sözleşmesi olmadığını, davalı tarafından haksız azledildiklerini ileri sürerek fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 7.925.07 YTL. Vekalet ücreti alacağı ile 4.269.37 YTL. masraf alacağından bakiye kalan 9.444.00 YTL. nin azil tarihinden yasal faizi ile tahsilini istemiştir.

Davalı, öncelikle Batman Mahkemelerinin yetkili olduğu itirazın da bulunmuş esas yönünden de davacıların hatalı çıkardıkları veraset belgesini davalarda kullanıldığını, azlin haklı olduğunu, ödemelerinde gözetildiğinde vekalet ücreti alacakları kalmadığını savunarak, davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, davacı Savaş tarafından açılan davanın işlemden kaldırılmasına ve üç ay geçmesi halinde açılmamış sayılmasına, 9.182.68 YTL. nın 11.9.2006 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacı Muradiye 'ye verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.

1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2- Dava, vekalet ilişkisinden doğan alacak istemine ilişkindir. Davacı 7.925.00 YTL. Vekalet ücreti alacağı, 4.269,37 YTL. Masraf alacağı olmak üzere toplam 12.194,44 YTL. Alacağından davalının ödemesi 2.750.00 YTL. yi düşerek bakiye 9.444.000 YTL. Alacağının tahsili için eldeki davayı açmıştır. HUMK. nun 74. maddesi uyarınca hakim istekle bağlıdır. Davacının ödeme yapılmadan önceki vekalet ücreti ve masraf alacağı toplamı isteği 12.194.44 YTL. olduğu halde mahkemece davacıya ödeme yapılmadan önceki vekalet ücreti ve masraf alacağı toplamının 13.114.68 kabul edilerek davalı ödemelerinin bu miktardan düşülerek talepten fazlaya karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır.

3- Avukatlık Kanunun 164/son maddesi hükmüne göre karşı tarafa yüklenen ücret avukata aittir. Avukatlık sözleşmesi ile taraflarca belirlenen ücret, sözleşmede avukatlık ücretinin kararlaştırılmamış olduğu veya taraflar arasında yazılı ücret sözleşmesinin bulunmadığı yahut ücret sözleşmesinin belirgin olmadığı veya tartışmalı olduğu veya ücret sözleşmesinin ücrete ilişkin hükmünün geçersiz sayıldığı hallerde Avukatlık kanunun 164/4 maddesine göre belirlenen ücret ile yine Avukatlık kanunun 164/son maddesi hükmüne göre dava sonunda kararla tarifeye dayanılarak karşı tarafa yüklenecek vekalet ücreti avukattın haksız azli halinde Avukatlık kanunun 174. maddesine göre talep edebileceği ücretin kapsamındadır. Görülmekte olan davada davacı, avukatlık kanununun 164/son maddesine göre hasıma yükletilmesi gereken ücreti de talep etmiştir. Karşı tarafa tahmil edilecek vekalet ücretinin miktarı; dava ve icra takibinin sonuçlanması ile belli olur. Vekil edenin avukatına ödeme borcuda bunun karşı taraftan tahsil edildiği anda doğar. Henüz karşı taraftan vekalet ücreti alacağı tahsil etmemiş olan müvekkilden avukat bu ücret alacağını isteyemez. Ancak kural böyle olmakla birlikte hakim bu kurala sıkı sıkıya bağlanmamalı Avukatlık Kanunun 164/son maddesine işlerlik kazandıracak şekilde her olayın özelliğine durum ve şartlarına göre değerlendirme yapmak özellikle TMK. nun 2. Maddesinde belirtilen hakkın kötüye kullanılmasına dürüstlük kurallarının ihlaline izin verilmeli, gerektiğinde müvekkilin bu alacağını da karşı taraftan tahsil etmiş olduğu kabul edilmelidir.

Taraflar arasında ücret sözleşmesi düzenlenememiştir. Ancak davacı avukatın vekil tayin edildiği 30.1.2004 tarihinden haksız azlin yapıldığı 17.7.2006 tarihine kadar davalının muhtelif dava ve icra takiplerinde vekalet görevini yaptığı tartışmasızdır. Davacının vekalet ücreti alacağı belirlenirken her dava ve icra takibindeki davacı istemi ile bağlı kalınarak Avukatlık Kanunun 164/4 ve 5. maddelerine göre ücret alacağı belirlenmelidir. Bunun içinde tüm dava ve takip dosyalarının celp edilmesi bilirkişi incelemesi sırasında dosya içerisinde bulunması gerekir. Her ne kadar icra takip dosyalarının fotokopileri var ise de asılları olmadığı için takip dosyalarının infazla sonuçlanıp sonuçlanmadıkları anlaşılamadığı gibi takip seyri de değerlendirilememiş dava dosyalarının ise dosya içerisine geldiğine ilişkin dosya içerisini de duruşma tutanakları veya dilekçeler de bir açıklama bulunmamaktadır. Öncelikle vekalet ücret alacağına konu tüm dava ve takip dosyaları getirtilerek sözleşmenin sona erdiği 17.7.2006 tarihi itibariyle davacının tahsilatla sonuçlandırdığı veya henüz tahsilatla sonuçlanmayan ancak tahsilatın mümkün hale gelen veya tahsilatı mümkün hale geldiği ve tahsilat yapılabileceği kabul edilebilecek dosyaları ile tahsilat yapılması mümkün olmayacağı anlaşılan dosyalardan dolayı Avukatlık kanunun 164/4 ve 5. maddelerine göre ücret isteyebileceğinin kabulü gerekir. Sözleşmenin sona erdirildiği tarih itibariyle sonuçlanmayan ve devam edip ne olacağı belli olmayan dosyalardan dolayı davacının sarf ettiği emek ve mesaisi nazara alınarak her dosya için taleple bağlı kalınarak hak ve nesafet kuralları da nazara alınarak uygun bir miktarı ücret olarak isteyebileceğinin kabulü gerekir. Bu itibarla tüm dava ve takip dosyalarından yukarıda açıklamalar ışığı altında davacının talep edebileceği alacağı bilirkişiden ek rapor alınarak belirlenip bu miktara hükmedilmelidir. Mahkemece eksik ve denetime elverişli olmayan bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.

Sonuç: Yukarıda 1.bentte açıklanan nedenle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, 2 ve 3. bentlerde açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 30.11.2007 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı
Old 04-07-2013, 17:17   #9
Pınar

 
Varsayılan

[quote=tiryakim][quote=Pınar]


Yuppiii, Oleyyy

Yok mu arttıran diyesim geldi

ellerinize sağlık ,çok teşekkür ederim zaman ayırdığınız için
Old 04-07-2013, 22:02   #10
tiryakim

 
Varsayılan Bu daha da yenisi hemde 6100 sayılı hmk ya atıf yapılmış :)))

YARGITAY 9. Hukuk Dairesi ESAS NO : 2011/41714 KARAR NO : 2011/30113

KONU : Reddedilen kısım için karşı tarafa yükletilecek Avukatlık Ücreti (6100 S. HMK 323. Md.)

Davacı, kıdem ve ihbar tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.

Yerel mahkeme, feragat nedeniyle davanın reddine karar vermiştir.

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi F… tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Davacı 21.07.2006 harç tarihli dilekçesi ile işçilik alacaklarının ödenmediği iddiası ile 33.419,32 TL.sinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davacı vekili bozmadan sonraki 09.06.2011 tarihli oturumda davadan feragat ettiklerini bildirmiştir.

Davalı vekili davanın feragat doğrultusunda davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Mahkemece davanın feragat nedeni ile reddine ve davalı lehine 1.100 TL.vekalet ücretine hükmedilmiştir.

Kararı yasal süresi içinde davalı vekili tarafından “davadan deliller toplandıktan sonra feragat edildiğinden nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği” belirtilerek temyiz etmiştir.

Taraflar arasındaki uyuşmazlık davadan feragat halinde nisbi vekalet ücretine hükmedilip, edilmeyeceği noktasında toplanmaktadır.

Yargılama giderlerinden sayılan ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 323 üncü, Avukatlık Kanunu’nun 169 uncu ve Avukatlık Ücret Tarifesinin 1 inci maddelerinde düzenlenen, ancak müstakil bir varlığı olmayan ve ait olduğu davanın konusunu teşkil eden hak ve alacağa sıkı sıkıya bağlı bulunan avukatlık ücretinin, davada haksız çıkan tarafa yükletilmesi gerekir. Zira, haksız davranışta bulunan bir kimsenin, bu haksız davranışının bütün sonuçlarından sorumlu tutulması, hukukun genel kurallarındandır. Konuya ilişkin 6100 sayılı Yasanın 329 uncu maddesinin birinci fıkrası bu ilkeye dayanmaktadır. Değinilen Yasanın 330 uncu maddesi uyarınca, vekâlet ücretine yönelik hüküm fıkrasının taraf lehine kurulması gerekir. Kural olarak, davada haklı çıkan taraf kendisini vekil ile temsil ettirmiş ise, vekâlet ücreti diğer yargılama giderleri gibi haksız çıkan taraftan alınarak haklı çıkan tarafa verilir. Her iki tarafın kısmen haklı kısmen haksız çıkması durumunda, her iki taraflar ayrı ayrı vekâlet ücretinden sorumlu tutulacak, vekâlet ücreti kabul edilen miktara göre davacı yararına, reddedilen miktara göre ise davalı yararına hüküm altına alınacaktır.

Vekâlet ücretinin, Adalet Bakanlığı tarafından onaylanarak her yıl Aralık ayında Türkiye Barolar Birliği tarafından yayımlanan Avukatlık Ücret Tarifesine göre belirlenmesi gerekir.

4667 sayılı Yasanın 77 nci maddesiyle değişik 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 164/son maddesinde, tarifeye dayalı olarak karşı tarafa yüklenecek vekâlet ücretinin avukata ait olacağı belirtilmiş, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 3 üncü maddesinde de "Yargı yerlerince avukata ait olmak üzere karşı tarafa yükletilecek vekâlet ücreti ..." biçiminde anılan yasal hükme paralel bir düzenlemeye yer verilmiştir. Yukarıda açıklandığı üzere, gerek Avukatlık Yasası gerekse Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde yer alan düzenlemeler, hükmün kimlere yönelik olarak kurulacağına ilişkin Hukuk Muhakemeleri Kanununun hükümlerini bertaraf edici nitelikte değildir. Aksine, hükmün ve ayrıntısı niteliğindeki yargılama giderlerinin ve yargılama giderlerine dahil bulunan vekâlet ücretinin davanın tarafları hakkında kurulması gerekir. Avukatlık Yasasındaki "vekâlet ücreti avukata aittir" biçimindeki düzenleme, hükmü kuran mahkemeye değil, vekil ile vekil edene yönelik bir kuraldır. Bu yorum ve varılan sonuç aynı maddedeki "bu ücret, iş sahibinin borcu nedeniyle takas ve mahsup edilemez, haczedilemez" biçimindeki kural ile de doğrulanmaktadır.

Avukatlık (vekâlet) ücreti, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 323/1-ç maddesinde açıkça belirtildiği üzere yargılama giderlerindendir. Bu itibarla, diğer yargılama giderleri gibi müstakil bir varlığı olmayan ve ait olduğu davanın konusunu teşkil eden hak ve alacağa sıkı bir surette bağlı feri haklardandır. Feri hakların sonuçlandırılması ve karara bağlanması, asıl hakkın sonuçlandırılmasına ve karar verilmesine bağlı olacaktır.

Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297 nci maddesine göre, hüküm kısmında iki tarafa yükletilen hak ve borçların tereddüde yer vermeyecek şekilde belirtilmesi zorunludur. Bu nedenle davaların birleştirilmesi durumunda, asıl ve birleşen davaların birbirinden bağımsız, müstakil davalar olması nedeniyle, her bir dava hakkında o davaya ilişkin vekâlet ücretleri ve mahkeme masraflarıyla birlikte ayrı ayrı hüküm kurulması gereklidir.

Gerek yasal, gerekse hakkaniyet ve takdiri indirimler nedeniyle davanın kısmen kabul edilmesi halinde, indirimden dolayı reddedilen kısım yönünden davalı yararına vekâlet ücreti takdir edilip edilmeyeceği önem kazanmaktadır. Dairemiz, önceki kararlarında fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücretlerinden yapılan indirimler sebebiyle davalı tarafın kendisini avukat ile temsil ettirmesi durumunda, reddedilen kısım için davalı yararına avukatlık ücretine hükmedilmesi gerektiği ifade edilmekteydi (Yargıtay 9.HD. 11.02.2010 gün 2008/17722 E, 2010/3192 K.). Ancak, davanın açıldığı veya ıslah yoluyla dava konusunun artırıldığı aşamada, mahkemece ne oranda ve miktarda indirim yapılacağı işçi tarafından bilenememektedir. Dairemizce 2011 yılı itibarıyla maktu ve nispi vekâlet ücretlerinin yüksek oluşu da dikkate alınarak, konunun yeniden ve etraflıca değerlendirilmesine gidilmiş ve her türlü indirimden kaynaklanan ret sebebiyle davalı yararına avukatlık ücretine karar verilmesinin adaletsiz sonuçlara yol açtığı sonucuna varılmıştır. Özellikle seri davalarda indirim sebebiyle kısmen reddine karar verilen az bir miktar için dahi, her bir dosyada zaman zaman işçinin alacak miktarını da aşan maktu avukatlık ücretleri ödetilmesi durumu ortaya çıkmaktadır. Yine daha önceki kararlarımızda fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücretlerinden yapılan indirim sebebiyle ret vekâlet ücretine hükmedilmekte, buna karşın Borçlar Kanununun 325/son, 161/son maddeleri ile 43 ve 44. maddelerine göre ve yine 5953 sayılı Yasada öngörülen yüzde beş fazla ödemelerden yapılan indirim sebebiyle reddine karar verilen miktar için avukatlık ücretine karar verilmemekteydi. Bu durum uygulamada hakkaniyete aykırı sonuçlara yol açmaktadır. Konuyla ilgili olarak Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde de herhangi bir kurala yer verilmediğinden, Dairemizce önceki uygulamadan vazgeçilmiş ve fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücretlerinden indirim yapılması durumunda, reddine karar verilen miktar bakımından kendisini vekille temsil ettirmiş olan davalı yararına avukatlık ücretine hükmedilemeyeceği kabul edilmiştir. Bu itibarla, Borçlar Kanununun 43, 44, 161/son ve 325/son maddelerinin uygulanmasından kaynaklanmış olsa dahi, kısmen

reddedilen miktar için davalı yararına vekâlet ücreti takdir edilemez.

Davadan feragat halinde vekalet ücretinin nasıl hesaplanacağı karar tarihindeki AAÜT.sinin 6.maddesinde düzenlenmiştir.

Somut olayda dava 21.07.2006 tarihinde açılmış,tüm deliller toplanarak davanın kabulüne karar verilmiş,kabul kararı Dairemizce bozulmuş ve bozmadan sonra davadan feragat edilmiştir.

Karar tarihindeki AAÜT.sinin “Davanın konusuz kalması, feragat, kabul ve sulhte ücret” 6.maddesinde “Anlaşmazlık, davanın konusuz kalması, feragat, kabul ve sulh nedenleriyle; delillerin toplanmasına ilişkin ara kararı gereğinin yerine getirilmesinden önce giderilirse, tarife hükümleriyle belirlenen ücretlerin yarısına, karar gereğinin yerine getirilmesinden sonra giderilirse tamamına hükmolunur.” hükmü yer almaktadır.

Davadan feragat deliller toplandıktan sonradır.Bu nedenle vekalet ücretinin nisbi olarak hesaplanması gerekirken maktu vekalet ücretine hükmedilmesi hatalı olup,bozma sebebi ise de bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün HUMK.nun 436/2. maddesi uyarınca düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

SONUÇ:

Hüküm fıkrasındaki vekalet ücretine ilişkin 4.paragraf tamamen çıkartılarak yerlerine;

“Davadan deliller toplandıktan sonra feragat edildiğinden karar tarihindeki AAÜT.sinin 6.maddesi dikkate alınarak hesaplanan 3.781,93 TL.nisbi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine” paragrafının yazılması suretiyle hükmün bu şekli ile DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 13.09.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi
Old 04-07-2013, 22:04   #11
tiryakim

 
Varsayılan

VEKALET ÜCRETİNİN AVUKATA AİT OLMASI - KARŞI TARAFA TAHMİL EDİLECEK VEKALET ÜCRETİNİN DAVA VE İCRA TAKİBİ SONUCUNDA BELLİ OLACAĞI - HAKKIN KÖTÜYE KULLANILMASINA İZİN VERİLMEMESİ GEREĞİ
T.C.
Yargıtay
Hukuk Dairesi 13

Tarih 20.04.2010
Esas No 2008/15800
Karar No 2010/5308
ALACAK DAVASI - KARŞI TARAFA YÜKLETİLEN VEKALET ÜCRETİNİN AVUKATA AİT OLMASI - KARŞI TARAFA TAHMİL EDİLECEK VEKALET ÜCRETİNİN DAVA VE İCRA TAKİBİ SONUCUNDA BELLİ OLACAĞI - HAKKIN KÖTÜYE KULLANILMASINA İZİN VERİLMEMESİ GEREĞİ

Türk Medeni Kanunu (TMK) (YÜR. TAR.: 01.01.2002) (4721): MADDE 2\MADDE 3
Avukatlık Kanunu (1136): MADDE 163\MADDE 164

Özet
Karşı tarafa yükletilen vekalet ücreti avukata ait olup, davacı, gerek müvekkilin asile ödemesi gerekli olan, gerekse karşı tarafa yükletilen vekalet ücretinin tahsili için eldeki davayı açmıştır. Karşı tarafa tahmil edilecek vekalet ücretinin miktarı, dava ve icra takibinin sonuçlanması ile belli olur. Vekil edenin avukatına ödeme borcu da, bunun karşı taraftan tahsil edildiği anda doğar. Henüz karşı taraftan vekalet ücreti alacağını tahsil etmemiş olan müvekkilden, avukat bu ücret alacağını isteyemez. Ancak kural böyle olmakla birlikte, hakim bu kurala sıkı sıkıya bağlı kalınmamalı, yasa maddesine işlerlik kazandıracak şekilde her olayın özelliğine, durum ve şartlarına göre değerlendirme yapılmalı, özellikle hakkın kötüye kullanılmasına, dürüstlük kurallarının ihlaline izin verilmemeli, gerektiğinde müvekkilin bu alacağını karşı taraftan tahsil etmiş olduğu da kabul edilmelidir.

İçerik
Dava: Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

Karar: Davacı, davalının vekili sıfatıyla, alacağının tahsili için C... İcra Müdürlüğü'ne ait 2008/156 E. sayılı takip dosyası ile 19.937,00 TL üzerinden takip başlattığını, ne var ki takip devam ederken davalının karşı tarafla haricen anlaşarak, 11.07.2008 tarihinde de kendisini azlettiğini, vekalet ücretinin ise ödenmediğini ileri sürerek, gerek müvekkilin ödemesi gereken, gerekse karşı tarafa yüklenen vekalet ücreti alacağı olarak toplam 6.730,00 YTL'nin takip tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.

Davalı, davacı avukatın görevini gereği gibi yerine getirmediğini, azlin haklı olduğunu, haklı azil nedeniyle de herhangi bir ücret talep edilemeyeceğini savunarak, davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi raporu gereğince, davalının vekil olarak takip ettiği icra takibi nedeniyle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'ne göre hesaplanan toplam 2.293,73 TL vekalet ücreti alacağının dava tarihi olan 28.07.2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin ise reddine karar verilmiş, hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.

1-) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının tüm temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2-) Davacının temyiz itirazlarının incelenmesinde;

Avukatlık Kanunu'nun 164/son maddesi hükmüne göre, karşı tarafa yükletilen vekalet ücreti avukata ait olup, davacı, gerek müvekkilin asile ödemesi gerekli olan, gerekse karşı tarafa yükletilen vekalet ücretinin tahsili için eldeki davayı açmıştır. Karşı tarafa tahmil edilecek vekalet ücretinin miktarı, dava ve icra takibinin sonuçlanması ile belli olur. Vekil edenin avukatına ödeme borcu da, bunun karşı taraftan tahsil edildiği anda doğar. Henüz karşı taraftan vekalet ücreti alacağını tahsil etmemiş olan müvekkilden, avukat bu ücret alacağını isteyemez. Ancak kural böyle olmakla birlikte, hakim bu kurala sıkı sıkıya bağlı kalınmamalı, Avukatlık Kanunu'nun 164/son maddesine işlerlik kazandıracak şekilde her olayın özelliğine, durum ve şartlarına göre değerlendirme yapılmalı, özellikle MK'nın 2. maddesinde belirtilen hakkın kötüye kullanılmasına, dürüstlük kurallarının ihlaline izin verilmemeli, gerektiğinde müvekkilin bu alacağını karşı taraftan tahsil etmiş olduğu da kabul edilmelidir. Açıklanan bu nedenlerle somut olayda takip sonucunda karşı tarafa tahmili gereken vekalet ücreti, bilfiil tahsil edilmiş olmasa da, davalı müvekkilin karşı tarafla anlaşması ve sonrasında da davacıyı azletmesi nedeniyle, tahsili davalının kusuru ile imkansız hale geldiğinden, davacı avukatın Avukatlık Kanunu'nun 164/son maddesinde düzenlenen yasal vekalet ücretine de hak kazandığının kabulü gerekir. O halde mahkemece davacının talebi göz önünde bulundurularak, takip etmiş olduğu takip nedeniyle, Avukatlık Kanunu'nun 164/son maddesine göre davacı yararına hasma yükletilmesi gereken vekalet ücretine de karar verilmesi gerekirken, açıklanan hususlar göz ardı edilerek, karşı taraftan tahsil edilmediği gerekçesiyle bu istemin reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.

Sonuç: 1. bent gereğince davalının tüm temyiz itirazlarının reddine, temyiz edilen hükmün 2. bentte açıklanan nedenlerle temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 20.04.2010 gününde oybirliği ile karar verildi.
Old 05-07-2013, 13:28   #12
Pınar

 
Varsayılan

Sayın Tiryakim,

Utandırdınız beni, yeterince araştırmamış 1997 nin kararının peşine düşmüşüm meğer....

Çok teşekkür ederim
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Yargitay Karari Ariyorum erdal7 Meslektaşların Soruları 2 26-07-2012 14:48
Yargitay Karari Ariyorum... radikal Meslektaşların Soruları 1 12-03-2011 22:26


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06395197 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.