Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Kısmi ödeme+itiraz+İtirazın iptali+Harca esas değer

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 06-04-2012, 11:28   #1
etez

 
Varsayılan Kısmi ödeme+itiraz+İtirazın iptali+Harca esas değer

Merhabalar,

Müvekkilin faura alacağını 24.000TL olarak icraya koyduk. Borçlu ilamsız takipte ödeme emrini tebliğ aldığı gün 2 taksit halinde 7.500'er liralık iki çek verdi.Ödemeler icra müdürlüğüne bildirilmedi. Ödemeden sonrada borca ve faize itiraz etti.

Açılacak itirazın iptali davasında ödemeleri faiz ve masrafa mahsup ettiğimizde bugün itibariyle 13.000TL asıl alacağımız bulunmakta.Şimdi harca esas değer olarak 13.000TL yazıp takip tarihi itibariyle faiz ve bu rakam üzerinden %40 icra inkar tazminatı talep etmemizde bir sakınca var mı ?

YArgıtay kararları olursa çok sevinirim.Benzer bazı Yargıtay kararlarında faiz ve masraf olmadan asıl alacak üzerinden takipten bahsediyor ama kısmi ödeme halinden bahsetmiyor
İyi çalışmalar
Old 06-04-2012, 12:10   #3
GÜLSÜM ÖNAL

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
E. 2002/8974
K. 2002/10362
T. 17.5.2002
• KISMİ TEDİYE ( Öncelikle Faiz ve Masraflardan Düşülmesi Zorunluluğu - Memurlukça Re'sen Uygulanacağı )
• ÖDEME ( Kısmi/Öncelikle Faiz ve Masraflardan Düşülmesi Zorunluluğu - Memurlukça Re'sen Uygulanacağı )
818/m.84/1
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı merci kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Borçlar Kanununun 84/1. maddesi gereğince, borçlunun faiz ve masrafları ödemede gecikmiş olmaması koşuluyla yapılan kısmi ödemenin ana paraya mahsup edilmesi mümkündür. Bir başka deyişle, kısmi ödemeler öncelikle faiz ve masraflardan düşülmelidir. Sözü edilen hükmün uygulanması için takip talepnamesinde ayrıca istenilmesi de gerekli olmayıp, anılan madde memurlukça re'sen uygulanacaktır. ( Hukuk Genel Kurulunun 27.9.2000 tarih, ve 2000/12-1148 esas ve 2000/1193 kararı ). Somut olayda, borçlu vekilinin ödeme yaparken kısmi ödemelerin öncelikle borcun aslına mahsup edileceği yönündeki beyanı, yasanın yukarıda açıklanan hükmüne aykırı olduğu gibi, alacaklı vekilinin de aksine bir kabulü bulunmayıp, tahsilatın bu madde hükmüne göre yapıldığı icra zaptına beyan edilmiştir. O halde, mercice şikayetin reddi yerine kabulü isabetsizdir.

SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile merci kararının yukarıda açıklanan nedenle İİK.366. ve HUMK.428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA ), 17.5.2002 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 06-04-2012, 12:10   #4
GÜLSÜM ÖNAL

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2007/19-159
K. 2007/220
T. 18.4.2007
• İTİRAZIN İPTALİ DAVASI ( Açılmadan Önce Borcun Kısmen Ödenmesi Halinde Alacaklının Ödenen Kısım İçin Dava Açmakta Hukuki Yararı Olmadığı - Kısmi Ödeme Düşülerek Karar Verilmesi Gereği )
• KISMİ ÖDEME ( İtirazın İptali Davası Açılmadan Önce Borcun Kısmen Ödenmesi Halinde Alacaklının Ödenen Kısım İçin Dava Açmakta Hukuki Yararı Olmadığı )
• İCRA İNKAR TAZMİNATI ( Ödenen Kısım İçin İcra İnkar Tazminatına Hükmedilemeyeceği )
2004/m.67
ÖZET : İtirazın iptali davası açılmadan önce borcun kısmen ödenmesi halinde, alacaklının ödenen kısım için dava açmakta hukuki yararı yoktur. Kısmi ödeme düşülerek karar verilmelidir.

Ödenen kısım için icra inkar tazminatına hükmedilemez.

DAVA : Taraflar arasındaki "itirazın iptali" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara Asliye 5. Ticaret Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 14.6.2004 gün ve 2002/602-2004/314 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 15.05.2005 gün ve 2004/10346-2005/5549 sayılı ilamı ile;

( ... Dava, taraflar arasındaki ticari ilişki sonucu düzenlenen faturalar bedelinin ödenmemesi üzerine alacağın tahsili için girişilen icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.

Davalı vekili, davacı tarafın yükümlülüklerini yerine getirmediğinden, ödeme konusunda sorunlar yaşandığını, davacının ihtarına cevap verdiklerini, gönderilen malların bir kısmının ayıplı olduğunu belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

Mahkemece benimsenen bilirkişi raporuna göre davanın kısmen kabulüne, itirazın 17.141.889.740.-TL asıl alacak ve 380.179.198.-TL işlemiş faiz toplamı 17.522.068.938.-TL üzerinden iptali ile %40 inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.

1- Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

2- Davadan önceki ödemeler düşülerek sorumluluğa karar verilmesi gerekirken, bunların icraca infazda gözetilmesi gerektiği gerekçesiyle davadan önceki ödemelerin faizleriyle davalının sorumluluğuna yol açacak biçimde hüküm oluşturulması usule aykırıdır... ),

Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Dava, İcra ve İflas Kanununun 67. maddesine dayalı itirazın iptali istemine ilişkindir.

Davacı/alacaklı vekili; taraflar arasındaki ticari ilişki sebebiyle davalı şirkete teslim edilen ve faturası kesilen malzeme bedellerinin ödenmemesi üzerine müvekkili tarafından keşide edilen 08.05.2002 tarih ve 10915 yevmiye numaralı ihtarname ile asıl alacak ve faizinin ödenmesinin istenildiğini, davalının değişik vadeli on beş fatura bedeli ve faizi toplamı 36.064.400.000 TL'yi vadelerinde ödemeyerek temerrüde düştüğünü, davalı tarafça ödeme yapılmaması üzerine girişilen ilamsız icra takibinde davalının borca haksız şekilde itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile %40 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı/borçlu vekili; müvekkilinin sözlü ikazlarına rağmen davacının yükümlülüklerini tam olarak yerine getirmediğini, bu nedenle taraflar arasında ödeme miktarı ve biçiminde sorunlar doğduğunu, taraflar arasında işin yapımında kullanılan malzeme sözleşmeye aykırı olduğundan ayıplı malzeme miktarı kadar eksik iş yapılmasının söz konusu olduğunu; müvekkili tarafından davacıya değişik tarihlerde belgeli ödemede bulunulduğu halde bu ödemelerin davacı talebinde dikkate alınmadığını savunarak, davanın reddi ile %40 oranında kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini cevaben bildirmiştir.

Mahkemenin, yargılama sırasında alınan bilirkişi raporunu benimsemek suretiyle ve "davalının toplam 17.141.889.740 TL alacağa itirazının haksız olduğu, takip tarihinden sonra yapılan 8.000.000.000 TL ödemenin infaz sırasında icra müdürlüğünce nazara alınması gerektiği" gerekçesiyle, dava tarihinden önce yapılan ödemeler düşülmeden, "Davanın kısmen kabulüne, 17.141.889.740 TL asıl alacak ve 380.179.198 TL takip tarihine kadar işlemiş faiz olmak üzere, toplam 17.522.068.938 TL üzerinden takibin devamına" dair verdiği karar, Özel Dairece yukarıda açıklanan gerekçeyle bozulmuş; Yerel Mahkemece "itirazın iptali davalarında haklılık durumunun takip tarihi itibariyle belirlenmesi gerektiği, takip ve dava tarihinden sonra yapılan ödemelerin icra müdürlüğünce infaz sırasında nazara alınıp asıl borçtan mahsup edilmesi gereğine hüküm fıkrasında işaret edildiğinden, davalı aleyhine bir uygulamanın da söz konusu olmadığı" gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

Davacının, taraflar arasındaki ticari ilişki sonucu düzenlenen faturalar bedelinin ödenmemesi üzerine 18.6.2002 tarihinde; 26.305.530.000 TL asıl alacak, 8.173.336.000 TL ihtar tarihine kadar işlemiş faiz, 1.585.600.000 TL 16.5.2002 tarihinden itibaren işlemiş faiz olmak üzere, toplam 36.064.400.000 TL alacağın tahsili için davalı aleyhine ilamsız icra takibine giriştiği, davalı vekilinin borca itirazı üzerine, 11.9.2002 tarihinde görülmekte olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Davalı/borçlu tarafından davacı/alacaklıya banka havalesi ile; 18.6.2002 takip tarihinde 2.000.000.000 TL, takip tarihinden sonra 5.7.2002 günü 2.000.000.000 TL ve 25.7.2002 günü 1.000.000.000 TL ödemeler yapıldığı; yine eldeki davanın açılmasından sonra, 5.11.2002 tarihinde banka havalesi ile 5.000.000.000 TL ödemede bulunulduğu konusunda uyuşmazlık mevcut değildir.

Uyuşmazlık; borç miktarının takip tarihindeki duruma göre mi, yoksa itirazın iptali davasının açıldığı tarihteki durum itibariyle mi belirlenmesi gerektiği; bir başka ifadeyle mahkemece, icra takibinden sonra ve davadan önce yapılan ödemelerin borçtan düşülmesinin gerekip, gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

Öncelikle belirtilmelidir ki; itirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan, normal bir eda davasıdır.

Mahkemenin davanın reddi yada kabulü yönünde verdiği karar, maddi anlamda kesin hüküm teşkil edeceğinden; davanın reddi halinde alacaklı, borçluya karşı aynı alacaktan dolayı yeni bir alacak davası açamayacağı gibi; davanın kabulü halinde borçlu da, alacaklıya karşı bir menfi tespit veya istirdat davası açamayacaktır.

Bu nedenledir ki mahkeme itirazın iptali davasında; tarafların iddia ve savunmalarını genel hükümlere göre inceleyerek, borcun varlığını ve miktarını araştırmak zorundadır.

Şu açıklamalardan anlaşıldığı üzere; itirazın iptali davası, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabi olduğundan ( İİK. m.67/1 ); alacaklı, alacağının varlığını Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa göre caiz olan her türlü delil ile ispat edebilir. Burada borçlu, ödeme emrine itiraz ederken bildirmiş olup olmamasına bakılmaksızın, bütün itiraz sebeplerini ileri sürebileceğinden; mahkemenin, borcun sonradan ödendiği itirazını araştırarak, ödemenin takip konusu alacakla ilgili olduğunu belirlemesi halinde, alacaklının dava tarihi itibariyle talep edebileceği alacak miktarı üzerinden hüküm kurması gerektiğinde duraksama bulunmamaktadır.

Hemen belirtilmelidir ki; alacak miktarının, takip yada dava tarihindeki koşullara göre belirlenmesinin, itirazın iptali davasında hükmolunan miktar üzerinden tahsiline karar verilebilecek bir tazminat türü olan ve bağımsız bir dava konusu yapılamayan icra inkar tazminatının miktarına da etkili olacağı açıktır. Henüz alacaklı tarafından itirazın iptali davasının açılmadığı bir evrede, borçlunun, itiraza konu borcu kısmen veya tamamen ödemesi mümkündür ve bunu engelleyen herhangi bir yasa hükmü yoktur. Borçlu, itirazın iptali davası açılmamış iken, itirazına konu borcu tamamen öderse, alacaklının itirazın iptali davası açmasına gerek kalmayacak ve böyle bir davayı açmakta hukuki yararı bulunmayacaktır. Zira, itirazın iptali davası açılmasında amaç, itiraz nedeniyle kanun gereğince kendiliğinden durmuş olan takibin devamını sağlamaktır. Takibin devamı yoluyla elde edilecek olan sonuç ( alacağın tahsili ), borçlunun tüm borcu ödemesiyle zaten gerçekleşmiş olacağına göre; gerçekleşmiş olan bu sonucu sağlamak üzere bir dava açılmasında hukuki yarar bulunmayacaktır. Bunun gibi, takibe konu borcun kısmen ödendiği durumlarda; ödenmeyen borç tutarına yönelik itirazın iptali davasında, itirazdan sonra ödenmiş olan miktar bakımından da itirazın iptalinin istenilmesinde hukuki yararın mevcut olmayacağı kuşkusuzdur.

Dolayısıyla, itirazın iptali davası açılmadan önce borcun kısmen ödendiği hallerde, alacaklının ödenen kısım yönünden dava açmakta hukuki yararı olmayacağından, ödenen miktar gözönüne alınmaksızın bu kısım için de icra inkar tazminatına hükmedilemeyecektir. Alacağın varlığının dava tarihi gözetilerek belirlenmesi ve alacaklının dava tarihi itibariyle haklılık durumuna göre icra inkar tazminatına hükmedilmesi, dava ekonomisi ve yararlar dengesine de uygun düşecektir.

Şu da eklenmelidir ki; takip konusu alacak için borçlunun icra dairesi dışında yaptığı ödemeler, takip konusu alacaktan İcra Müdürlüğünce kendiliğinden mahsup edilemeyeceğinden; eş söyleyişle, harici ödemelerin İcra Müdürlüğünce kabulü için, alacaklının muvafakati gerektiğinden; itirazın iptali davasında mahkemece kısmi ödemenin takip konusu alacakla ilgili olduğuna dair bir karar verilmesi gerektiği her türlü duraksamadan uzaktır.

Sonuç olarak; icra takibinden sonra ve itirazın iptali davası açılmadan önce borçlu tarafından kısmi ödeme yapılmış olması halinde mahkemece, kısmi ödemeler düşülerek, dava tarihine göre belirlenecek bakiye alacak tutarı üzerinden karar verilmesi gerekir.

Nitekim; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 30.03.2005 gün, E:2005/19-200 K:2005/210 ve 08.06.2005 gün, E:2005/19-270 K:2005/365 sayılı kararlarında da aynı ilke benimsenmiş; 20.10.2004 gün, E:2004/9-508-2004/562 sayılı kararında ise aynı ilkeden hareketle, itirazın iptali davası açıldıktan sonra dahi yapılan kısmi ödemelerin, takip ve dava konusu alacaktan mahsup edildikten sonra bakiye alacak için hüküm kurulması gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.

Hal böyle olunca; Yerel Mahkemece, aynı yöne işaret eden ve Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyularak, dava tarihinden önce borçlu tarafından yapılan kısmi ödemeler düşülmek suretiyle, dava tarihine göre belirlenecek bakiye alacak tutarı üzerinden karar verilmesi gerekirken; yanılgılı gerekçeyle önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 18.04.2007 gününde oybirliği ile karar verildi.
Old 06-04-2012, 17:18   #5
etez

 
Varsayılan

Cevap veren herkese çok teşekkürler.

Özellikle Gülsüm ÖNAL'ın paylaştığı Genel Kurul Kararı tereddütlerimi giderdi.
Old 15-02-2022, 15:30   #6
av.tamer cengiz

 
Varsayılan

Benim anlayamadığım konu şu; takip çıkış bedeli diyelim ki 10.000 TL. Borçlu davadan önce icra dosyasına 2.000 TL ödeme yaptı. Takip çıkışı 10.000 TL olan dosya icra masrafları, avukatlık ücreti ve faizi ile birlikte güncel rakamı da 17.000 TL olsun. Şimdi toplam güncel rakam üzerinden 2.000 TL tahsilat düşüldüğünde kalan bakiye güncel alacak 15.000 TL.
Şimdi burada itirazın iptali davasını takip çıkış bedeli 10.000 TL üzerinden mi yoksa 10.000 -2.000 = 8.000 TL esas alacak üzerinden mi açıyoruz. 8.000 TL üzerinden açarsak davayı Mahkeme davanın kabulü ile icra takibinin 8.000 TL esas alacak üzerinden devamına diye küküm kurmayacak mı ? Esas alacak 8.000 TL olarak hükmedilirse de 2.000 TL ödeme düşüldüğünde dosya güncel alacağı 15.000 TL dan atıyorum 12.000 TL na düşmeyecek mi ? İşin bu kısmını hiç anlayamıyorum ?
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
muvazaalı icra takibinin iptali -yetkili mahkeme-harca esas değer harkan Meslektaşların Soruları 20 19-09-2013 20:44
harca esas değer hangisi av.aybeg Meslektaşların Soruları 11 14-09-2010 16:36
Harca Esas DeĞer Mesut Şahin Meslektaşların Soruları 6 16-06-2010 10:47
Faİze İtİrazda Harca Esas DeĞer Av. UYSAL Meslektaşların Soruları 3 06-04-2010 09:17
harca esas değer redrum Meslektaşların Soruları 2 28-10-2009 14:54


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04168797 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.