Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Haberleri Hukuk Haberleri, duyuruları, güncel hukuki gelişmeler. [Haber Ekleyin]

17 Aylik Bebeğe Tecavüz

Yanıt
Konu Notu: 4 oy, 4,75 ortalama. Değerlendirme: Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 01-12-2006, 15:30   #121
nurten çakmak

 
Varsayılan

ömer bey bu tür olaylar asla unutulmaz . çünkü her geçen gün bir yenisi ekleniyor biz elimizden ne gelirse yapmaya hazırız yeterki arkasından gidebileceğimiz biri olsun ben yürüyüşse yürüyüş ben hazırım yeterki bu tür olaylar olmasın
Old 03-12-2006, 17:53   #122
Jeanne D'arc

 
Varsayılan

Sayın nurten çakmak,

Bu konuda CHP Milletvekili Canan Arıtman'ın bir yasa teklifi var. İnceleyip, uygun görürseniz, o teklife destek vererek, ilk adımınızı atabilirsiniz.

Saygılarımla.
Old 03-12-2006, 19:47   #123
ömer adaleti

 
Varsayılan evet ilk adımı atmak için bekleme HEMEN ŞİMDİ

evet ilk adımı atmak için izmir milletvekili sayın Canan Arıtmanın meclise sunmağı düşündüğü yasa tasarısı anketi için aşağıdaki verdiğim linkten oy kullanalım ve elimizde böyle bir duyarlı milletvekili varken,insan hayatı için gereken her şeyi yapabilmesi için olanca gücümüzle destek verelim, hadi arkadaşlar HEMEN ŞİMDİ
http://www.tbmm.info/cananaritman
Old 04-12-2006, 19:24   #124
allegria

 
Varsayılan

Oyumu kullandım ben de herkesi destek olmaya çağırıyorum
Old 04-12-2006, 21:02   #125
Seyda

 
Varsayılan Bebeğe tecavüz davası başlıyor



4 Aralık 2006İzmir’in Menderes ilçesinde 17 aylık N.N.B. adlı bebeğe dayak ve tecavüz iddiasıyla tutuklu bulunan M.D., Y.V. ve A.A. ile anne F.B.’nin yargılanmasına bugün başlanacak. İzmir

İzmir’in Menderes ilçesinde 17 aylık N.N.B. adlı bebeğe dayak ve tecavüz iddiasıyla tutuklu bulunan M.D., Y.V. ve A.A. ile anne F.B.’nin yargılanmasına bugün başlanacak. İzmir 11. Ağır Ceza Mahkemesinde görülecek davada, bebeğin annesi F.B. çocuklara eziyet fiilini düzenleyen TCK’nın 96. maddesine göre sekiz yıl, diğer sanıklar ise çocuklara yönelik cinsel istismara verilecek cezaları düzenleyen TCK’nın 103. maddesine göre 23 yıl hapis cezası istemiyle yargılanacak. Davaya, İl Sosyal Hizmetler Müdürlüğü avukatlarının yanı sıra İzmir Barosu Yönetim Kurulu üyesi Lale Özberk müdahil olarak katılacak.
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/55...rid=3437&oid=7
Old 05-12-2006, 23:18   #126
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Çocuğun Yararı İçin Duruşma Gizli Olmalı
Çocuk hakları savunucuları çocuğun mağdur olduğu davalar gizli olmalı diyor. Av. Onat, "Çocuk aynı yaşta kalmayacak", Av. Akço, "Bebeği mağdur edecek yayınlar engellenmeli", Prof. Dr. Göregenli: "Kamuya maledilerek istismar yeniden üretiliyor" diyor.



--------------------------------------------------------------------------------
BİA Haber Merkezi
05/12/2006 Kemal ÖZMEN
--------------------------------------------------------------------------------
BİA (İzmir) - Çocuk hakları savucuları, İzmir'de 17 aylık bir bebeğin maruz kaldığı cinsel istismar ve şiddet olayıyla ilgili dava "çocuğun yüksek yararı gözetilerek kamuya açık yapılmamalı" diyor; bir çocuğun fail ya da mağdur olarak içinde yer aldığı bütün yargılamaların gizli yürütülmesi gerektiğini belirtiyorlar.

Bebeğin istismarında sorumluluğu olduğu iddia edilen annenin ve diğer üç sanığın yargılanmasına dün (4 Aralık) İzmir 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nde başlandı. Mahkeme sanık avukatlarının davanın gizli yürütülmesi talebini "Toplumsal yarar var. Kamuoyu öğrensin" diye reddetti.

Savcı: Çocuğun yaşının küçük olması nedeniyle bu davanın aleniyetinden etkilenmesi mümkün değil

Cumhuriyet Savcısı ise olayın basında ve kamuoyunda yeterince bilindiğini vurgulayarak, "Çocuğun yaşının küçük olması nedeniyle bu davanın aleniyetinden etkilenmesi mümkün değildir. Davanın alenen görülmesinde toplumun yararı olduğunu göz önüne alınarak gizlilik ve yayın yasağının reddine karar verilemesini talep ediyoruz" dedi. Savcı anneye 23 yıl, diğer sanıklara 24'er yıl hapis istedi.

Şırnak'ta zanlıya linç girişimi: iki ölü

Öte yandan Şırnak'ta 2 kız çocuğunu öldürdüğü, 6 kız çocuğuna da tacizde bulunduğu iddiasıyla tutuklanan A.B. önce cezaevinde sonra da getirildiği Şırnak Devlet Hastanesi'nde linç edilmek istendi. Hastane basan yüzlerce kişiyle kolluk kuvvetleri arasında arbede yaşandı. Yaklaşık dokuz saat süren olaylarda iki kişi öldü yaklaşık 100 kişi yaralandı. Kalabalık "Emniyet istifa", "Yargısız infaz istiyoruz", "Sapığı bize verin" diye bağırdı.

Avukat Onat Dilek: Davanın açık olması çocuğu yeniden tehlike atmak demek

Antalya Barosu Çocuk Hakları Merkezi'nden avukat Yasemin Onat Dilek, bu davanın açık yapılmasının topluma kazandıracağı hiçbir fayda olmadığını, çocuğu yeniden tehlikeye atmak anlamına geldiğini belirtiyor.

Onat Dilek, savcının "Çocuğun yaşının küçük olması nedeniyle bu davanın aleniyetinden etkilenmesi mümkün değildir" yönündeki mütalaasına katılmıyor.

"Bu davanın yargılama sürecinin ne kadar süreceğini şu an için bilmiyoruz. Türkiye gibi adalet mekanizması geç işleyen bir ülkede yeni tanıklar ve yeni delillerin çıkması gibi bir durumda belki de dava on celse sürecek. Çocuk aynı zamanda ve aynı yaşta kalmayacak ki."

Onat Dilek, "Çocukların hakları koruma anlamında, yargı koruyucu yasalar olmasına rağmen bunlara işlerlik kazandıramıyorsa, basın, yayın yasağı olmamasına rağmen çocuğun yararını gözeterek yayınlamama sorumluluğunu yerine getirebilir" diyor.

Akço: Bebeği mağdur edecek yayınlar engellenmeli

İstanbul Barosu Çocuk Hakları Merkezi'nden Seda Akço, mağdurun daha fazla mağdur edilmemesi ve faillerin haklarının ihlal edilmesini gözetecek bir dengeyi sağlamak için yasa uygulayıcıların sorumluluğu olduğuna dikkat çekiyor.

Akço, davanın açık görülmesi kararının yayın etkisi konusunda sınırlı bir bakış açısına sahip olduğunu belirtiyor.

"Çocuk şu an yapılan yayınları anlayarak zarar görmeyebilir ama bu yayınlardan kaynaklanan muameleden zarar görebilir. İki yıl sonra çocuk anlıyor hale gelecek. O zaman ne olacak? Bu yayınlar her zaman ulaşılabilir, kamuya açık yayınlar halinde."

Akço hem kamunun bilgilenmesini sağlayacak, hem mağdurun korunmasını sağlayacak hem de faillerin haklarını ihlal etmeyecek bir dengeye ihtiyaç olduğunu söylüyor.

Akço, "Bebeğin kendini koruması mümkün değil; kamunun onu koruması gerekiyor. Kamunun onu koruyamaması da kamunun vicdanını zedeleyecek bir şey. İnsanlar sadece bilgilenmemekten değil bilgilenme biçimlerinden dolayı da zarara uğruyorlar" diyor.

Akço, bebeğin kimliğini afişe edecek ve görüntülerini içerecek, eylemin ayrıntılarını içerecek biçimde yayın yapılmasının engellenmesi gerektiğini belirtiyor.

Prof. Dr. Göregenli: Kamuya maledilerek istismarı yeniden üretiliyor

Ege Üniversitesi Psikoloji Bölümü'nden Prof. Dr. Melek Göregenli'yse, bu olayı kamuoyuna maletmenin aslında istismarı yeniden üretme sürecine dönüştüğünü belirtiyor ve soruyor: "Kamuoyunun burada öğreneceği ne var, kamuoyu ayrıntıları öğrense ne olur?"

Göregenli ne medyada ne de başka kurumlarda kamuoyunun doğru bilgilendirilmesinin kanallarının olduğunu söylüyor.

"'Toplumsal duyarlılık' diye adlandırılan şeye dıştan bakıldığında sanki bu toplumun gerek iktidar gerek halk olarak çocuklarına çok düşkün olduğu zannedilebilir. Ama hiç öyle değil. Özellikle cinsel istismarın aile içinde ne kadar yaygın olduğunu ve bunun o ailenin koruması ve güvenliği adına sakladığını ve herkesin de bu süreçlere suç ortaklığı ettiğini bir şekilde biliyoruz."

"Suçun kaynağını görmekten rahatsız oluyoruz"

Göregenli çok ciddi bir suçun zanlıları olan anne ve diğer üç erkeğin günah keçisi haline getirilip yok edilmek istenmesinin ardındaki psikolojik süreci şöyle özetliyor:

"Bu suçun aktörleri olarak gördüğümüz insanları yok etme girişimi, buna yönelik büyük arzu aslında suçun kaynağını görmekten rahatsız olduğumuzu gösteriyor. 'Bunları yok edelim, hayatlarımızdan çıkaralım' demek çok kolay bir yol. Öldükleri zaman zihnimizden gidecekler gibi. Suçun kaynağını görmekten kaçmak, bizi, kendimize, hayatlarımıza ve topluma bakmaktan kurtarıyor."

"Saldırarak bir tür arınma yaşanıyor"

Göregenli bu tip olayların ilk defa olmadığını ve böylesi bir psikolojinin hiçbir yaranın olmayacağını hatırlatıyor.

"Biz hiçbir zaman çocuklarımıza iyi davranan bir toplum olmadık ki. Bu olaylar bununla yüzleşmekten kaçmamıza neden oluyor. Birkaç tane kötü anne, birkaç tane kötü erkek var ve bunlar çocuklara kötü davranıyorlar. Böyle düşünmek kolay. suçluları tespit edip onlara saldırdığımızda Bir tür arınma yaşıyoruz, .Erken toplumlardaki günah çıkarma ritüellerine benziyor bunlar."

"Herkesin zihninde 'yargısız infazı hak edecek suç' var"

Göregenli her iki olayın da bize insanların zihinlerinde hâlâ "öldürülmesi gerekenler" ya da "öldürülmeyi hak edecek suçlar" diye bir kategorinin varlığını gösterdiğini belirtiyor.

Şırnak gibi yargısız infazın çok iyi bilindiği bir yerde yaşanan linç girişimi ve kalabalığın "yargısız infaz istiyoruz" diye bağırmasının çok acı olduğunu söyleyen Göregenli, şöyle açıklıyor:

"Güneydoğu'da, Şırnak'ta yargısız infaz yoluyla pek çok insan öldürüldü. Ama bu olay gösteriyor ki, demek 'kötü olan yargısız infaz değil.' İnsanların kafasında neyin yargısız infazı hak ettiğine ilişkin bir ayrım var. Bu Türkiye'de gerçek bir demokratik değişim olmadığını gösteriyor. Herkesin zihninde 'yargısız infazı hak edecek suç' var. Türlü türlü, zamanı gelince ortaya çıkan bir kanı bu. İnsanın yargısız infazı yaşamış olması bile yargısız infazın kötü bir şey olduğunu öğrenmesine yetmiyor."

"Adaletin gerçekleşmesi yönünde, hukukta ısrar etmek gerek"

Göregenli "genel bir zihniyet değişikliğine ve bu zihniyet değişikliğini yaratacak maddi koşulların oluşmasına ihtiyaç var" diyor:

"Bu sadece yasa demek değil. Zihniyet kendi kendine değişmez; zihniyeti oluşturan o altyapıyı değiştirmek gerekiyor. O altyapı da, adaletin gerçekleşmesi yönünde, hukukta ısrar etmek. Her olaydan sonra iktidardan biri çıkıp açıkça 'biz suçluları öldürme aşamasından geçmiş bir toplumuz, biz suçluları ya da suç isnat edilenleri yargılıyoruz' demeli. Bu konuda bir kararlılık gerekiyor ama bu yok. Herkes bu sürece katılıyor." (KÖ/TK)

http://www.bianet.org/index_root.htm
Old 06-12-2006, 00:52   #127
ömer adaleti

 
Varsayılan

prf.dr Melek Göregenli toplumu suçlu çıkarmış,sapıklarıda sanki suçları yokmuş da vatandaş günah keçisi haline sokmuş diyor,prof. Melek Göregenliye göre herkes bir şeyleri saklamak için suç unsurlarını yok etmek istiyormuş,muş muş muş,yani bu insan prof.olunca her şeyi doğrumu söylemiş oluyor,acaba böyle bir durumda duyarlı vatandaş nasıl sakin olabilir.Haddim olmayarak prof.melek hanıma bir şey öğreteyim her ana baba böyle bir olaya tepki gösterir çünkü oradaki çocuğu sanki kendi çocuğuymuş gibi hisseder,bunu evlat sahibi olmayanlar anlayamazlar PROF.olsalar bile bunun kitabı yoktur.
Hangi akla hizmeten böyle bir fikre saplanmış bu prof. sanki toplumda bu olaylar herkes tarafından işleniyor imajı uyandırıyor böyle saçma bir düşünce olabilirmi eğer bu yazdıkları doğruysa bu kadından davacı olmak istiyorum,bu konuda beni aydınlatan olursa sevinirim (bana görede böyle bir olayı yaşamış kişiler ancak herkesi suçlu olarak görebilir) saygılarımla
Old 06-12-2006, 01:18   #128
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan ömer adaleti
prf.dr Melek Göregenli toplumu suçlu çıkarmış,sapıklarıda sanki suçları yokmuş da vatandaş günah keçisi haline sokmuş diyor,prof. Melek Göregenliye göre herkes bir şeyleri saklamak için suç unsurlarını yok etmek istiyormuş,muş muş muş,yani bu insan prof.olunca her şeyi doğrumu söylemiş oluyor,acaba

Okunan bir metin ancak bu kadar yanlış anlaşılabilirdi.. Bir bilim insanı oturmuş sosyolojik bir tahlil yapmış. Asla bir genellemeye gitmeden aile içi cinsel istismarın yaygın olduğundan, Toplumsal tepkinin nedenlerinden bahsetmiş. Olayın hukuki yönüne ve hele suç unsurlarına ise hiç girmemiş. Somut olay üzerinden bir yorum yapılmış ama asla somut olay örneklenip, detaylandırılmamış. Hele şu cümle üzerine söylenecek hiçbir şey yok.
Alıntı:

"Bu suçun aktörleri olarak gördüğümüz insanları yok etme girişimi, buna yönelik büyük arzu aslında suçun kaynağını görmekten rahatsız olduğumuzu gösteriyor. 'Bunları yok edelim, hayatlarımızdan çıkaralım' demek çok kolay bir yol. Öldükleri zaman zihnimizden gidecekler gibi. Suçun kaynağını görmekten kaçmak, bizi, kendimize, hayatlarımıza ve topluma bakmaktan kurtarıyor."

Aynı bölümde çok yukarılarda anne baba ve adaylarına bazı sorularım olmuştu. (78 nolu mesaj) Hiç kimse üzerine alıp cevaplamadı. Toplumsal kolaycılığımıza uygun düşen görmezden gelme refleksinin ispatıdır.
Old 06-12-2006, 02:52   #129
ibreti

 
Varsayılan

Sn.Doğanel;
Eş zamanlı olarak sadece bir fareni geçebileceği bir borunun A ve B ucundan eş zamanlı olarak iki fare giriyor ve bu borudan eş zamanlı olarak geçebiliyor.
Böyle bir durum nasıl mümkün olur dersiniz?
Elbette görmezden gelerek. İki fare birbirini görmezden gelirse geçip gider o borudan...
Fareler öyde de bizler farklı mıyız?
Geçmiş zamanda fare karikatürü üzerinde bir espri vardı "İnsanlığın lüzumu yok!" diye.. Birden o geldi hatırıma..
Saygılarımla..
Old 06-12-2006, 10:24   #130
HASRET BAŞ

 
Varsayılan

duyarlı hukukcuların olduğunu bilmek bile biz avukatlara güç veriyor yıkılmadık ayaktayız hadi el ele verelim
Old 06-12-2006, 10:55   #131
Ayşegül Kanat

 
Varsayılan

"Herkesin zihninde 'yargısız infazı hak edecek suç' var"

Bir başka konuda yazdığım cümleleri burada da yinelemek istiyorum: Eğer suçun cezasını ben vereceksem, vergilerimle neden polis, yargıç ve savcıların maaşlarını ödüyorum? Uygarlaşma, uzmanlaşmayı beraberinde getirir diye düşünüyorum.
Old 09-12-2006, 01:25   #132
ömer adaleti

 
Varsayılan Okuyanlar ne anlamış?

Sayın Av. Can Doğanel

Yukarıda benim mesajımda ne kadar yanlış anladığımdan söz etmişsiniz.Acaba ben mi yanlış anladım(?) yoksa, siz mi anlayamadınız ?
Arzu ederseniz tek tek inceleyelim ve bunu okuyan herkesin görüşüne açalım,bakalım okuyucular ne yorum yapacaklar.

Sizin yorumunuz aynen şöyledir,’’ Okunan bir metin ancak bu kadar yanlış anlaşılabilirdi.. Bir bilim insanı oturmuş sosyolojik bir tahlil yapmış. Asla bir GENELLEMEYE gitmeden aile içi cinsel istismarın yaygın olduğundan, Toplumsal tepkinin nedenlerinden bahsetmiş. Olayın hukuki yönüne ve hele suç unsurlarına ise hiç girmemiş. Somut olay üzerinden bir yorum yapılmış ama asla somut olay örneklenip, detaylandırılmamış. Hele şu cümle üzerine söylenecek hiçbir şey yok.’’

Şimdi,lütfen açıklarmısınız, aşağıda okuyacağımız pasajlar nasıl GENELLEME sayılmaz? Yani birileri, bir toplum için,iktidarlar için bir şeyler söyleyecek, bu bir GENELLEME sayılmayacak.O toplumu oluşturan bizlerde bunu kabul mü edeceğiz? Nasıl böyle bir şey düşünebilirsiniz?

LÜTFEN AŞAĞIDA PROF.MELEK GÖREGENLİ’NİN AÇIKLAMALARINA DİKKAT EDİN , bir toplumu aşağılamak size göre hakaret değilmi? Toplumu ortaya koymak GENELLEME olduğuna göre (Türk Dil Kurumu Türkçe sözlüğü; Genelleme=bir işlemin sonucu olan genel kavram,yargı,bilim yasası veya kuram) Profesör’ün şu söylediklerine bakalım şimdi ‘’biz hiçbir zaman çocuklarımıza iyi davranan bir toplum olmadık ki’’
Şimdi herkes kendi çocukluğunu düşünsün lütfen, anne ve babanızın sizlere nasıl davrandığını düşünün,eğer size de ,bana olduğu gibi çok şefkatli ve iyi davranmışlar,iyiliği öğretmişlerse,anne ve babamız bu toplumdan değilmiş demek ki(!)

‘’toplumsal duyarlılık adlandırılan şeye dıştan bakıldığında sanki BU TOPLUMUN,gerek İKTİDAR,gerek HALK olarak ÇOCUKLARINA ÇOK DÜŞKÜN OLDUĞU ZANNEDİLEBİLİR (demekki öyle değil benim de içinde bulunduğum toplum çocuklarını sevmiyor. Neden ? bir prof.hanım öyle buyurdu. ) gene bu cümlenin devamı olarak dediği ‘’ Ama hiç öyle değil. Özellikle cinsel istismarın aile içinde ne kadar yaygın olduğunu ve bunun o ailenin koruması ve güvenliği adına sakladığını ve herkesin de bu süreçlere suç ortaklığı ettiğini bir şekilde biliyoruz." Yani bir çoğumuz,yada siz olmasanız bile kesinlikle komşunuzun evinde çocuklara yönelik cinsel istismar varmış,anlatılan bu bana göre,varsa değişik anlayan söylesin.Böyle saçmalıklarla dolu pragraflarla hepimiz aşağılanmağa çalışıyoruz,


‘’Kamuoyunun burada öğreneceği ne var,kamuoyu ayrıntıları öğrense ne olur? ‘’ cümlesi toplumu hiçe saymak değilmi? O zaman bende şöyle diyeyim bu profesör ve aynı fikirde olanlara’’ sizler neden oy kullanıyorsunuz,kullansanız ne olur,kullanmazsanız ne olur çok mu önemli ? ‘’ desem bana ne derler acaba ?

Bu profesör’e bir özlüsözümüzle karşılık vermek isterim ‘’ALEMİ NASIL BİLİRSİN,KENDİN GİBİ’’

Saygılarımla
Old 09-12-2006, 02:21   #133
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Mesajı çok iyi anladığımdan eminim. Eğer iyi anlatılırsa sizin de aydın bir bilim insanınca yazılmış, aydınlık (toplumumuzun karanlık tarafını gösteren) bir yazı olduğunu anlayacağınızdan eminim. Söz konusu yazıda sizin öne çıkardığınız noktalarda sizi istatistiki verilerle cevaplamak da isterdim. Ancak bunları araştırmaya ne zamanım ne de sabrım ve tahammülüm var. Örneğin öne çıkardığınız bir konu başlığı "aile içi cinsel istismar" konusunda herhangi bir arama motorunda arama yapıp, çıkanları bir okuyun isterseniz. Yine "biz hiçbir zaman çocuklarımıza iyi davranan bir toplum olmadık ki" cümlesi ile ilgili bir araştırmayı da aynı şekilde yapabilirsiniz. Arama motoruna ister çocuk ölümleri deyin, ister aile içi şiddet+çocuk deyin, isterseniz, organ mafyası deyin, isterseniz, çocuk+fuhuş deyin, isterseniz ensest deyin, isterseniz bebek ölümleri deyin, isterseniz sokak çocukları deyin, isterseniz madde bağımlısı+çocuk deyin, isterseniz çocuk suçlular deyin.... Karşınıza çıkan sayfaları okumaya sabredip tekrar buraya döndüğünüzde hala "biz hiçbir zaman çocuklarımıza iyi davranan bir toplum olmadık ki" cümlesini topluma hakaret niteliğinde görmeye devam ediyorsanız ben size hiçbir şey diyemem. Mesela "İstatistik veriler failinin veya mağdurunun çocuk olduğu suçların oranında x kat artış gösteriyor" cümlesini kullanan bir bilim insanı toplumu aşağılamakta mıdır? Ya da "Aile içi cinsel istismar toplumumuzda çok yaygın, birebir görüştüğüm her 10 kişiden 2 ya da 3'ü bir biçimde aile içi uzak veya yakın cinsel tacize maruz kalmış." cümlesini kullanan bilim insanı topluma iftira mı atmaktadır. Bundan nasıl bir çıkarı olabilir. Toz konduramadığınız o toplumda, yukarıda anlatılanlar hergün defalarca yaşanmaktadır. Tartıştığımız bu olay gibi su yüzüne çıkmasalar da..
Old 09-12-2006, 11:37   #134
ömer adaleti

 
Varsayılan

Sayın Can Doğanel
Benim anlatmak istediğim ve takıldığım husus,bu makaledeki psikolojik bozukluğun tüm toplumu kapsayacak şekilde genellenmesi,ben de biliyorum ki psikolojisi bozuk insanların her toplumda olduğu gibi ülkemdede olduğunu ama bu demek değildir ki tüm toplum olarak böyleyiz. Burada Prof. tüm toplumdan bahsediyor,bu yazdıklarını kim okursa okusun aynı yargıya varacaktır.Siz kendinizi psikolojisi bozuk insanlarla aynı kefeye koyabilirmisiniz? ben şahsen öyle değilim ve sizinde öyle olmadığınızı büyük olasılıkla biliyorum. Eğer bu prof. ''toplumumuzda maalesef psikolojisi bozuk,çocuklarına önem vermeğen bir kısım insanlar var'' deseydi,böyle bir cümle kullanımı, siz/ben o zihniyette olmadığınız için sizi/beni incitmeyecekti.
Benim karşı çıktığım cümle bu yani '' toplum olarak'' cümlesini kullanarak hepimizi kendinin düşünceleri doğrultusunda, böyle vahim olaylara ortak etmesi.
Ayrıca önemli bir husus da bu tür istismarlar ülkemizde diğer ülkelere özellikle gelişmiş denilen A.B.D ve Kanada'ya göre çok çok azınlıktadır,temennim hiç olmaması,bu tür olayların olmaması için toplumun bunlardan haberdar olması ve ne yapılması gerektiği hususunda, sivil toplum örgütlerinin ,devlet kurumlarıyla işbirliği içinde hareket etmesi ve en önemlisi aile bağlarını kuvvetlendirici aktiviteleri hayata geçirmeleri gerekmektedir.Eğer arzu ederseniz, şahsıma ait bir kaç fikrim var,uygulaması çok zor da değil,eğer böyle bir uygulama olursa hem sokak çocukları dediğimiz toplumsal yara kökten çözülecek(dolayısıyla madde bağımlılığı kalmayacak) hemde okumaya güçleri yetmeğen çocuklarımız,istedikleri yere kadar okuyabilecekler.Hiç kimseden aylık bağış almadan,yeterki bunları yapmağa istekli olun ve kafanızı yorun.
Saygılarımla.
Old 25-12-2006, 16:47   #135
Seyda

 
Varsayılan Tecavüze uğrayan bebek için 10 resmi evlat edinme başvurusu

Devlet Bakanı Nimet Çubukçu, İzmir’de tecavüze uğradığı tespit edilen 17 aylık bebeği evlat edinmek için 10’a yakın resmi dilekçeyle başvuru olduğunu; ayrıca, telefonla başvuranlar bulunduğunu bildirdi.
Çubukçu, CHP Ordu Milletvekili Sami Tandoğdu’nun soru önergesine verdiği yazılı yanıtta, İzmir’de bir süre önce tecavüze uğradığı tespit edilen 17 aylık bebek N.N.B’ye koruyucu aile olmak için resmi başvuru olmadığını, ancak evlat edinmek üzere 10’a yakın resmi dilekçeyle, ayrıca telefonla bilgi almak için başvuranlar olduğunu belirtti.
Çocuğa, nakli yapıldığı ilde ayrı bir tedavi programı uygulandığını ifade eden Çubukçu; çocuğun, annesinin yanına tekrar verilmesinin mümkün olmadığına dikkati çekti. Çubukçu, şunları kaydetti:
"Yaşanılan talihsiz olay neticesinde, İzmir 1. Çocuk Mahkemesinin 7 Kasım 2006 tarihli kararıyla anne ile çocuğun kişisel ilişki kurması yasaklanmıştır.
9 Kasım 2006 tarihli kararla da velayet sorumluluğu Kurumumuza verilmiştir.
Koruma altında bulunan N.N.B’nin her türlü yasal haklarının korunması sorumluluğu, Kurumumuzda bulunmaktadır."

"2 BİN 800 AİLE SIRA BEKLİYOR"
Son 5 yılda 2 bin 972 çocuğun evlat edindirildiğini bildiren Çubukçu, her yıl 550’ye yakın çocuğun evlat edindirildiğini, halen evlat edinmek üzere sırada bekleyen 2 bin 800’e yakın aile bulunduğunu belirtti.
Çubukçu, Tandoğdu’nun, sanatçı Nilüfer’den başka evlat edinen ünlü olup olmadığı yolundaki sorusu üzerine, Medeni Kanuna göre evlat edinmeyle ilgili kayıt, belge ve bilgilerin, mahkeme kararı olmadıkça veya evlatlık olan istemedikçe hiçbir şekilde açıklanamadığını kaydetti.

http://www.milliyet.com.tr/2006/12/25/son/sontur14.asp
Old 23-01-2007, 20:07   #136
Y£LİZ

 
Varsayılan Bebeğe tecavüze 21 yıl hapis

İzmir'de 1.5 yaşındaki N.N.B 'ye " eziyet ve tecavüz'' edildiği iddiasıyla yargılanan sanıklardan Yılmaz Varlı 'ya 21 yıl, anne Fadime B 'ye de "küçük çocuğa eziyet'' suçundan 5 yıl hapis cezası verildi.
İzmir 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın karar duruşmasında, mahkeme heyeti Yılmaz Varlı'ya ' "eziyet ve tecavüz'' suçlamasından önce 15 yıl hapis cezası verdi. Heyet, çocuğun beden sağlığının bozulduğu gerekçesiyle cezayı üçte bir oranında artırdı ve 20 yıl hapis cezasına çıkardı. Varlı'ya "porno CD bulundurmak'' suçundan da 1 yıl hapis cezası verildi. Anne Fadime B'ye "küçük çocuğa eziyet'' suçundan 6 yıl hapis cezası verildi. Mahkeme heyeti, duruşmadaki iyi hali nedeniyle cezayı 5 yıla indirdi. Tutuklu yargılanan M.D. ile tutuksuz yargılanan A.A . ise beraat etti.
'Varlı'nın eşi de yargılanmalı'

Kamuoyunda büyük tepkiye neden olan olayın duruşması, geniş güvenlik önlemleri altında yapıldı. Kararda, tanık Çocuk Eğitimi ve Sağlığı Derneği Başkanı Bülent Sevinç 'in ifadesi etkili oldu. Sevinç, çocuk istismarına karşı mücadele verdiklerini belirterek, 18 aylık N.N.B'nin porno CD'sini gördüklerini bildirdi. Bülent Sevinç, Yılmaz Varlı'nın, Menderes yöresinde 15 yıldır kadın pazarladığını savundu.
Davanın tanıklarından Yılmaz Varlı'nın eşi Zerdişan Varlı 'nın sanık sıfatıyla yargılanması gerektiğini de öne süren Sevinç, "Zerdişan bu olayda çete reisidir. Tüm bildiklerimi savcıya ayrıntısıyla anlattım" dedi. Duruşma sonrası Yılmaz Varlı'nın yakınlarının sözlü saldırısına uğrayan Sevinç ölüm tehditleri aldı. Sevinç'in üzerine yürümek isteyen kişilere polis müdahale etti.
Sevinç, Hollanda'da çocuk pornosu düşkünlerinin partiler düzenlediklerini ve N.N.B'nin görüntülerinin elden ele dolaştığı bilgisine ulaştıklarını da söyledi.

http://www.cumhuriyet.com.tr/?em=cumhuriyet/w/c00.html
Old 23-01-2007, 20:41   #137
kum

 
Varsayılan 14 YIL Yatacak

Sizce böyle bir suç için 14 yıl yeterlimi?Mevcut yasa ile daha ağır bir ceza verilemezmiydi?Anneye (?) iyi hal indirimi yapılmış.Hangi iyi hal?
Old 24-01-2007, 10:45   #138
nurten çakmak

 
Varsayılan slm

Çok yazık ne cabuk iyi anne rolüne girdiği anlaşıldı. En az 30 yıl almalıydı.İşte bizler ne kadar yufka yürekli insanlarız. 5 yılla işi bitirdi yarın çıkınca aynı suçları yapmayacağı ne malum.
Old 30-01-2007, 00:52   #139
hakansezen

 
Varsayılan

Hasan abi sana "yukarıda yazdığın kadarıyla" katılıyorum. Can bey elbette sosyolojik incelemeler ve bilimsel araştırmalar sonucunde elde edilen verilere dayanarak yazılan yazılardaki eleştrileri ve varsa kötü çıkarsamaları kabul etmek gerekir. anak bu veriler açıklanırken bütün toplumu rencide edecek ve zan altında bırakacak cümleler kullanılması takdir edersiniz ki doğru değil. cinsel istismarın ve hatta ensestin ülkemizde bilindiğinden daha yaygın olduğunu ve cinsel suçların büyük bir kısmının karanlık nokta olarak kaldığını kabul ediyoruz. ama bu sonuç "toplumsal duyarlılık adlandırılan şeye dıştan bakıldığında sanki BU TOPLUMUN,gerek İKTİDAR,gerek HALK olarak ÇOCUKLARINA ÇOK DÜŞKÜN OLDUĞU ZANNEDİLEBİLİR Ama hiç öyle değil. Özellikle cinsel istismarın aile içinde ne kadar yaygın olduğunu ve bunun o ailenin koruması ve güvenliği adına sakladığını ve herkesin de bu süreçlere suç ortaklığı ettiğini bir şekilde biliyoruz" gibi bir cümle ile açıklanmaz. cümlenin ikinci kısmı doğru ama ilk kısmını yazmanın bilimsel olarak bu yazıya ne kattığını merak ediyorum. yoksa hasan abininde yazıdaki verilere değil yorumlaradır tepkisi kanaatimce
Old 30-01-2007, 03:34   #140
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Çocuğunu öğretmenin eline ya da çıraklık yapması için ustasına teslim ederken. "ETİ SENİN, KEMİĞİ BENİM"diyen bir toplumdan bahsediliyorsa buna bu kadar şaşırmamak lazım. Toplum iki unsura ayrılarak İKTİDAR ve HALK olarak ayrılmış. Bu aslında YÖNETENLER ve YÖNETİLENLER diye tabir edilir. YÖNETENLER çocuklar için neler yaptı ve neler yapmadı? Diye sorarsak. Ezberci, taklitçi ve acımasız şekilde öğütücü bir eğitim sistemi içerisinde yoğurulmuş beyinlerden nasıl bir nesle ulaştığımızı herhangi bir magazin (hiç farketmez ana haber de olabilir) programını izlediğinizde rahatlıkla görürsünüz. CMK nöbetim gereği ilaç içme olaylarında ifadeye giriyoruz. 4 haftada bir nöbetçiyim ve her nöbetimde en az bir tane mutlaka geliyor. Gördüğüm en ciddi intihar sebebi de kızın sevgilisi olan (çocuğun haberi yok) kişinin başka bir kızla çıkmaya başlaması. Bu kız çocuğu bu sebeple ilaç içerek intihara teşebbüs edecek noktaya gelene kadar iktidar ne yaptı, halk (yakın çevresi) ne yaptı ve ne yapmadı? Çocuğu 4 duvar arasına tıkıp, önüne bir bilgisayar koymakla çocuk yetiştirdiğini sanan bir toplumdan bahsederken topluma hakaret ediliyor neticesine varılamaz. Çocuklarına iyi davranan bir toplum olmadık ki? Cümlesinden her evde cinsel istismar almış yürümüştür anlamı çıkmaz. Bundan çıksa çıksa veli toplantısına gitmeye dahi üşenen, çocuğunu saksı gibi güneşe doğru çevirip büyümesini bekleyen bir topluma haklı olarak yöneltilmiş ve bence az bile kalmış bir eleştiri anlamı çıkar.
Old 14-03-2007, 19:42   #141
ömer adaleti

 
Varsayılan

CHP İzmir Milletvekili Opr. Dr. Canan ARITMAN’IN İzmirli Bebek ile ilgili yazılı basın açıklaması 01 Şubat 2007 Bugün itibarıyla İzmirli talihsiz bebeğimiz güzel, sevgi dolu bir aileye, sımsıcak bir kucağa kavuştu. Tüm halkımıza teşekkür ediyorum. Türk milleti bu olayla da ne kadar yüksek insani değerlere sahip olduğunu bir kez daha göstermiştir. Sayın Bakan Çubukçu’nun kısa bir süre önce “kimse bu bebeği evlat edinmiyor” söylemiyle bir anlamda halkımıza yönelik örtülü duyarsızlık ithamının doğru olmadığını Türk milleti ispat etmiştir. Bu kısa süreç içerisinde çok sayıda aile bebeği evlat edinmek istemiştir. Şu anda da içlerinden biri hariç diğerleri bebeği alamadıkları için gözyaşı dökmektedirler. Hepsine bir kez daha teşekkür eder, bu vesileyle en derin sevgi ve saygılarımı iletirim. Ülkemiz için kimse umutsuzluğa kapılmamalıdır. Yüksek insani değerlere sahip yüce Türk milleti her zorluğu aşacak güçtedir.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Evlilik İçi Tecavüz !!! Av.Habibe YILMAZ KAYAR Kadın Hakları Çalışma Grubu 140 27-01-2009 04:04
Tüp bebeğe 39 yaş sınırı Seyda Hukuk Haberleri 1 09-01-2009 19:06
Tecavüz mü, İlişki mi? Ayşegül Kanat Kadın Hakları Çalışma Grubu 8 02-01-2007 22:49
Bebeğe Tecavüz Üzerine Bir Tartışma Av.Habibe YILMAZ KAYAR Kadın Hakları Çalışma Grubu 2 15-11-2006 16:07
Meraya Tecavüz glossator Meslektaşların Soruları 0 22-09-2002 16:44


THS Sunucusu bu sayfayı 0,08562303 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.