Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

biriken stopaj bedeli

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 29-08-2007, 06:57   #1
papoose

 
Varsayılan biriken stopaj bedeli

geçen gün vergi dairesinden aradılar geçmiş yıllara ait stopaj bedelleriniz birikmiş iade edeceğiz gelip iade alın dediler. Bende bunun üzerine muhasebecimi aradım oda dedii aman boşver 5-6.000 ytl iade alacaksın anca onu vermek için bu sefer inceleme başlatacaklar havadan sudan sebeplerle senden bu parayı geri alırlar hazineye idrad kaydetmek için başvur inceleme yapmasınlar bir de bunun iin uğraşma dedi. ancak çoğu meslektaşımda aynısını söyledi muhasebecileri böyle demiş ve almamışlar ancak bir tane meslektaşım kendisinin başvurduğunu ve alacağını borcuna saydırdığını bir problem olmadığını söyledi bu konuda bilgsi ola ya da iyi kötü deneyimi olan varmı acaba
Old 29-08-2007, 10:05   #2
Av.Ergün Vardar

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan papoose
Bende bunun üzerine muhasebecimi aradım oda dedii aman boşver 5-6.000 ytl iade alacaksın anca onu vermek için bu sefer inceleme başlatacaklar havadan sudan sebeplerle senden bu parayı geri alırlar hazineye idrad kaydetmek için başvur inceleme yapmasınlar bir de bunun iin uğraşma dedi.
Biz hukukçuyuz.Gerekçeli düşünmeliyiz.Havadan,sudan sebep,avukatın kabul edebileceği bir gerekçe olabilir mi?Alacağınızı tahsil etmeniz veya mahsup işleminde bulunmanız gerekir.
Old 29-08-2007, 10:58   #3
Av.Gülden Demet Gürcan

 
Varsayılan

Sn.papoose,

Muhasebecinizin söylediği gibi iade alırsanız incelenirsiniz.Ancak,herhangi bir vergi borcunuz(KDV,Geçici vergi,gelir vergisi,stopaj gibi) doğduğunda ona mahsup ettirebilirsiniz ki bunu yapın.Bu durumda inceleme yapılmıyor.
Old 29-08-2007, 16:58   #4
tosunkartal

 
Varsayılan

Selamlar;

Benzer bir şeyi daha yeni yaşadım; diğer meslektaşlarımın da söylediği gibi, bu alacağınızı doğmuş ya da doğacak borçlarınıza mahsup ettirebilirsiniz. En güzel çözüm de bu oluyor, ayrıca vergi ödeme zamanı cebinizden para çıkmamasının mutluluğunu da yaşarsınız.
Old 29-08-2007, 23:03   #5
Zeynep Z. A.

 
Varsayılan

arkadaşlar malesef benim muhasebecim beni bu konuda yeterince bilgilendirmedi.geçmiş 3 yıllık dönem için mahsup talebimiz olunca defterlerim incelemeye alındı.2 dönemde aynı şirket tarafından kesilmiş faturaların sahte olduğu yönünde beni bilgilendirdiler. bu aşamada defterlerim denetmen tarafından incelenmeye alındı. bu konularda bana yol gösterici tavsiyelerinize çok ihtiyacım var. o faturaların sahte olduğunu bilmeden kullandım.mal ve hizmet karşılığı faturalar ofisimde elden yaptığım ödemeler sonucu söz konusu şirketin pazarlamacısı ve servis elemanı diye bildiğim kişi tarafından bana düzenlenmiş bir halde veriliyordu. ben de onları muhasebecime veriyordum ve gider olarak gösteriyorduk. şu anda o faturaların hepsinin sahte olduğu, benim mahsup talebimden vaz geçip düzeltme beyannamesi vererek geçmiş dönemlere ait kdv.lerimi gecikme cezalarıyla birlikte ödemem isteniyor ki bu da oldukça yüksek meblağlar tutuyor. aksi takdirde ise bu faturaların sahteliğinden binaen savcılığa suç duyurusunda bulunacakları da kaçınılmaz son. anlayacağınız bilmeden ve istemeden böyle bir suçla muhattap olamk zorunda kaldım. örnek davaları olan ve çıkış yolu gösterebilecek en ufak bilgi kırıntısı, yargıtay, danıştay kararı, içtihat vs herşeye ihtiyacım var. yardımlarınızı bekliyorum ve şimdiden çok teşekkür ediyorum.umarım kimse böyle bir çıkmaza düşmez
Old 29-08-2007, 23:25   #6
Seyda

 
Varsayılan

Ben de konuyla ilgili Mali Müşavir olan babamdan bilgi aldım.Geçmiş 1 yıla ait stopaj için hemen mahsup talebinde bulunmak bir problem yaratmıyorsa da geçmiş birkaç yıla ait talep sonucu incelemeye alınması yüksek ihtimalmiş.Belgelerinize güveniyorsanız alacağınızı isteyebilir, doğmuş vergi borçlarınız ve (mükellefiyetiniz hala devam ettiği için) doğacak vergi borçlarınız için mahsup talebinde bulunmanız mümkünmüş.

Belgelerde çıkan problemlerde ise, eğer inceleme raporu düzenlenmişse Uzlaşma'ya giderek miktarın indirilmesi söz konusu.Bu konu ile ilgili elime bir karar ya da bilgi geçerse sizlerle mutlaka paylaşacağım.

Saygılarımla..
Old 30-08-2007, 00:15   #7
Zeynep Z. A.

 
Varsayılan

tesekkür ederim seyda hanım mümkünse şunu da öğrenebilir miyim. bana, vergi denetmeni problem çıkan belgeler konusunda sahtecilik işlemi yapmadığını, benim biran evvel mahsup talebimi geri çekmemi ve bu belgelere ait kdv.leri cezalarıyla beraber ödemem gerektiğini, ayrıca bu giderler gerçeği yansıtmadığından bir de gelir vergisi ödemem gerektiğini, yine bununla beraber mahsup yaptım diye işleyen yıllara ait ödemediğim vergilerimi de aynı şekilde cezalarıyla birlikte ödemem gerektiğini söyledi ve bunlar da da bir uzlaşmanın olmayacağı şeklinde kanaat uyandırdı. gerçekten bu aşama da izlemem gereken yol bu mudur ve bu şekilde olursa uzlaşmaya gitme hakkım gerçekten yok mudur?
Old 30-08-2007, 04:28   #8
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Uzlaşmanın Konusu, Kapsamı, Komisyonlar ve Şekli ;
Ek Madde 1 - (Ek madde; 19/02/1963 - 205/22 md.; DEĞİŞİK MADDE 22/07/1998 - 4369/18 md.)
Mükellef tarafından, ikmalen, re sen veya idarece tarh edilen vergilerle bunlara ilişkin vergi ziyaı cezalarının (344 üncü maddenin üçüncü fıkrası uyarınca vergi ziyaı cezası kesilen tarhiyata ilişkin vergi ve ceza hariç) tahakkuk edecek miktarları konusunda, vergi ziyaına sebebiyet verilmesinin kanun hükümlerine yeterince nüfuz edememekten ya da 369 uncu maddede yazılı yanılmadan kaynaklandığının veya bu Kanunun 116, 117 ve 118 inci maddelerinde yazılı vergi hataları ile bunun dışında her türlü maddi hata bulunduğunun veya yargı kararları ile idarenin ihtilaf konusu olayda görüş farklılığının olduğunun ileri sürülmesi durumunda, idare bu bölümde yer alan hükümler çerçevesinde mükellefler ile uzlaşabilir. ...

Sahte fatura kullanma eylemi 344/3. fıkranın göndermesiyle 359. maddede yer alan kaçakçılık suçunu oluşturmaktadır. Bu nedenle bu eylem uzlaşma kapsamında değildir.

Ancak nasıl olup da sahtecilik eylemini görmezden gelecek onu anlamadım. Müfettiş olarak görev suçu işlemiş olur. Halen işlem yapmamış olması yapmayacağı anlamına gelmez. Konuyu mahkemeye de taşıyabilirsiniz. Ancak Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanmanız ve uzun ve yıpratıcı bir dava süreci yaşamanız sonucu doğabilecektir. İş Savcılığa intikal etmeden söz konusu meblağı ödemeniz sonucunda konu kapanacaksa sizin için en iyisidir. Sahte fatura'yı bilerek kullanmadığınızı ve gerçek bir alım satımın karşılığı olduğunu ispatlamanız durumunda beraat edersiniz. Ancak elden ödeme yapmış olduğunuzdan bunun ispatı da aşağıdaki kararda görüldüğü gibi sizin açınızdan zor olacaktır. Ayrıca anlattığınız hem mahsup talebinizi geri çekip hem de mahsup edilen kısmı da ödemenizin istenmesini anlayamadım. Ödemek zorunda olduğunuz ziyaa uğrattığınız vergi ve cezası ile bunun gecikme zam ve faizleridir.

T.C. YARGITAY
11.Ceza Dairesi
Esas: 1999/1099
Karar: 1999/2650
Karar Tarihi: 11.03.1999
ÖZET: Vekaletname bulunmamasına rağmen sanığın şifahi talimatı doğrultusunda işin fiilen eşi tanık İbrahim Çimen tarafından yürütüldüğü, sanığın suç kastı bulunmadığı, bilerek sahte faturayı kullanmak suretiyle vergi kaybına sebebiyet verdiğinin sübuta ermediğinden bahisle yazılı şekilde hüküm kurulması, kanuna aykırıdır.

(213 S. K. m. 8, 338) (765 S. K. m. 64) (2709 S. K. m. 38)
Dava: 213 Sayılı Vergi Usul Kanununa muhalefet suçundan sanık Necmiye ... yapılan yargılanması sonunda; beraatına dair B. 3. Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 11.5.1998 gün ve 1997/449 Esas, 1998/92 Karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtay'ca incelenmesi müdahil vekili tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı Cumhuriyet Başsavcılığının bozma isteyen tebliğnamesi ile 23.2.1999 tarihinde daireye gönderilmekle incelenerek gereği görüşüldü:
Karar: Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 25.11.1991 gün ve 1991/9-228-326 sayılı kararında da açıklandığı üzere işyerinin fiilen vekaletnamesiz olarak başkası tarafından yönetilmesinin müsnet suç açısından sanığın sorumluluğunu kaldırmayacağı gözetilerek gerçek alım-satım karşılığı olmadığı iddia olunan dört adet faturayı düzenleyen Abdullah ... hakkında kamu davası açılmış olup olmadığının araştırılması, açıldığının ve henüz sonuçlanmamış olduğunun tespiti halinde İsmail ... hakkındaki 1995/435 esas sayılı da dahil olmak üzere her üç davanın birleştirilerek görülmesi, davaların sonuçlandırıldıklarının tespiti halinde ise kesinleşmiş hükümler getirtilerek dosyaya konulması ve davaya konu faturaların gerçek alım karşılığı olup olmadığı, faturaları düzenleyenler ile sanığın defter ve belgeleri üzerinde karşılaştırmalı olarak bilirkişi incelemesi yaptırılması suretiyle araştırılması, gerektiğinde mal giriş ve çıkışı ile alımlar karşılığı fatura bedellerinin satıcılara ulaştırılıp ulaştırılmadığının tespiti ve toplanan deliller değerlendirilerek bir sonuca varılması gerekirken vekaletname bulunmamasına rağmen sanığın şifahi talimatı doğrultusunda işin fiilen eşi tanık İbrahim Çimen tarafından yürütüldüğü, sanığın suç kastı bulunmadığı, bilerek sahte faturayı kullanmak suretiyle vergi kaybına sebebiyet verdiğinin sübuta ermediğinden bahisle yazılı şekilde hüküm kurulması,
Sonuç: Kanuna aykırı ve müdahil vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı istem gibi CMUK. nun 321 nci maddesi uyarınca BOZULMASINA, 11.03.1999 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************
Old 30-08-2007, 09:38   #9
selcukargun

 
Varsayılan

Sayın Zeynep Z.A.
Bildiğim kadarı ile ;
Maliyece bir şahıs veya kurum hakkında sahte veya muhteviyatı itibarı ile yanıltıcı belge kullanılıp kullanılmadığına ilşkin inceleme başlatılmadan önce pişmanlık yoluna başvurmanız gerekmektedir. İnceleme başlatıldıktan veya bu konuda bir üçüncü şahıs tarafından ihbar yapıldıktan sonra pişmanlık yolu kapanmaktadır.
Daha önceleri Maliye Bakanlığının tebliğileri gereğince bir müfettiş sahte veya muhteviyatı itibarı ile yanıltıcı belge kullanıldığını tespit ettiği zaman, durumu C. SAvcılığına intikal ettirip ettirmeme konusunda inisiyatif sahibi idi. Ancak yeni çıkan tebliğ ve yönetmeliklere göre artık durumu savcılığa bildirmek durumunda. Daha açık bir ifade ile hakkınızda yapılşmış resmi bir inceleme var ise ve sahte veya muhteviyatı itibarı ile yanıltıcı belge kullandığınıza dair rapor tanzim edilmiş ise pişmanlık yolunu kapanmış ve durum savcılığa intikal etmiş veya edecek demektir.
Şayet resmi prosedür henüz işlemeye başlamamış ve rapor tanzim edilmemiş ise ve vergi dairesi ile olan görüşmeleriniz şifahi aşamada kalmış ise pişmanlıktan faydalanarak sahte olduğu belirlenen faturaların kdv lerini (gelir vergisi doğuruyorsa gelir vergisini de ) gecikme zamları ile birlikte ödeyerek bu işten kurtulabilirsiniz. Bunun için geçmişe dönük beyanname vermeniz gerekiyor. Usulsüzlük cezaları uzlaşma kapsamında %90 civarında azaltılıyor.
Pişmanlık yoluna başvurduğunuz zaman cezai sorumluluğunuz ortadan kalkıyor. Kanunda açık hüküm var bu konuda.
Aynı konuda bir müvekkilim yargılandığı için biliyorum tüm bunları. Umarım faydası olur.
Kolay gelsin

Av. Selçuk Argun
Old 01-09-2007, 13:04   #10
Muhsin KOÇAK

 
Varsayılan

Vergi Tevkifatının Mahsubu



193 Sayılı Gelir vergisi kanunun 121 maddesinde “Yıllık beyannamede gösterilen gelire dahil kazanç ve iratlardan bu kanuna göre kesilmişbulunan vergiler, beyanname üzerinden hesaplanan Gelir Vergisi'nden mahsubedilir.
Mahsubu yapılan miktar Gelir Vergisi'nden fazla olduğu takdirde aradaki fark vergi dairesince mükellefe bildirilir ve mükellefin tebliğ tarihinden itibaren bir yıl içinde müracaatı üzerine kendisine red ve iade olunur.
Maliye Bakanlığı; iadeyi mahsuben veya nakden yaptırmaya, inceleme raporuna, yeminli mali müşavir raporuna veya teminata bağlamaya ve iade için aranılacak belgeleri belirlemeye yetkilidir.
Mahsuben iade işlemi, aranan tüm belgelerin tamamlanması koşuluyla, yıllık gelir vergisi beyannamesinin verildiği tarih itibarıyla yapılır. İkmalen veya resen yapılan tarhiyatlarda mahsup işlemi, mahsup talebine ilişkin dilekçe ve eklerinin eksiksiz olarak vergi dairesi kayıtlarına girdiği tarih esas alınarak yapılır” şeklinde ifade edilmiştir.

Tevkif yoluyla kesilen vergilerin yıllık beyannamedeki mahsuplar sonunda kalan kısmının diğer vergi borçlarına mahsup talebi tutarına bakılmaksızın, inceleme raporu ve teminat aranılmadan yerine getirilir.
Nakden iade taleplerinin dilekçe ile yapılması şarttır. Tevkif yoluyla kesilen vergilere ilişkin nakden iade edilecek tutarın 10 milyar lirayı geçmemesi halinde iade talebi, yıl içinde yapılan tevkifatlara ilişkin liste ile birlikte;
- Serbest meslek kazancına ilişkin olarak vergilerin sorumlu adına tahakkuk ettiğini gösteren ilgili saymanlık yazısının,
dilekçeye eklenmesi koşuluyla inceleme raporu ve teminat aranmaksızın yerine getirilir.

Nakden yapılacak iade taleplerinin 10 milyar lirayı aşması halinde, 10 milyar lirayı aşan kısım Vergi Usul Kanununa göre vergi inceleme yetkisi bulunanlarca yapılacak inceleme sonucunda düzenlenecek vergi inceleme raporuna göre iade edilir. 10 milyar liraya kadar olan kısım ise, dilekçe ekinde yukarıda belirtilen belgelerin yer alması koşuluyla teminat aranmaksızın ve inceleme raporu beklenmeksizin iade edilir.

Nakden vaye mahsuben iadenin yapılması kanun maddesinde bir yıl ile sınırlandırımıştır, hakdüşürücü bir süre olarak dikkate alınması gereken bir hüküm, bu nedenle bir yıl içinde iade talebi bulumayan tevkif suretiyle ödenen vergilere ilişkin sonraki yıllarda nakden veya mahsuben iade talebinin reddedilmesi gerekir.
sahte ve muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belgle kullanımı hakkındaki Maliye Bakanlığı Vergi Usul Yasası'nın 359/b maddesinde yer alan sahte belge kullananlar hakkında uygulanması öngörülen cezaya yönelik tespitlerde ve yapılacak suç duyurularında dikkate alınacak hususları belirleyen bir tebliğ yayımlamıştır.. (Vergi Usul Yasası Genel Tebliğ Sıra No: 306, Resmi Gazete yayım tarihi 18.06.2002 sayı 24789)

Söz konusu tebliğde "Vergi Usul Kanunu'nun 4369 sayılı Kanun'la değişmeden önceki 344'üncü maddesinin 2 numaralı bendinde, sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenlemek veya bunları bilerek kullanmak kaçakçılık fiili olarak belirlenmiş ve bu belgeleri düzenlemek ya da bilerek kullanmak suretiyle vergi ziyaına neden olunması halinde oluşan kaçakçılık suçunu işleyenler hakkında hükmolunacak ağır hapis cezası da değişmeden önceki 359'uncu maddenin 2 numaralı bendinde düzenlenmiş idi.

4369 sayılı Kanun'la, 01.01.1999 tarihinden geçerli olmak üzere ceza hükümlerinde bazı değişiklikler yapılmış ve kaçakçılık suçları ile bu suçlar için hükmolunacak hapis cezalarına yeniden düzenlenen 359'uncu maddede yer verilmiştir. Bu düzenlemede kasıt unsuru taşıyan ve aynı zamanda nitelikli fiiller kaçakçılık suçu olarak belirlenmiş ve sahte veya muhteviyatı itibari ile yanıltıcı belge düzenlenmesi veya bunların kullanılması da kaçakçılık suçları arasında sayılmıştır.
Maddede sahte belge, gerçek bir muamele veya durum olmadığı halde bunlar varmış gibi düzenlenen belge, muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge ise gerçek bir muamele veya duruma dayanmakla birlikte, bu muamele veya durumu mahiyet veya miktar itibariyle gerçeğe aykırı bir şekilde yansıtan belge olarak tanımlanmıştır.

Öte yandan Türk Ceza Kanunu'nun 1'inci maddesinde suçlar; cürüm ve kabahat olarak belirlenmiş, aynı kanunun 45'inci maddesinde de, cürümde kastın bulunmaması halinin cezayı kaldıracağı hükmüne yer verilmiştir.

Buna göre; failin, fiilin oluşturduğu suçtan sorumlu tutulabilmesi için kastın mevcudiyeti gerekmekte, kasten hareket edilmiş sayılabilmesi için suçu oluşturan fiilin bilerek ve isteyerek işlenmiş olması, dolayısıyla da bunun araştırılması icap etmektedir.

Yukarıdaki hükümler gözönüne alındığında, sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belgenin gerek düzenlenmesinin gerekse kullanılmasının kaçakçılık suçunun oluşması yönünden ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiği sonucu ortaya çıkmaktadır. Sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenlenmesi, kastın karinesi olup, bunun ayrıca değerlendirilmesine gerek bulunmamaktadır. Ancak gerçekte yapılan bir mal veya hizmet alımı karşılığında mal veya hizmeti sağlayan tarafından kendi belgesi yerine bir başka mükellefin belgesi verilebilmektedir. Bu gibi durumlarda iş veya hizmetin mahiyetine göre belgeyi alan tarafın bu belgenin mal veya hizmetin sağlandığı mükellefe ait olup olmadığını bilemediği durumlar söz konusu olabilmektedir. Bu gibi durumlarda sahte belgeyi kullanmış olan mükellefin, bu belgenin satın aldığı mal ve hizmeti sağlayana ait olmadığını bilip bilmemesi önem taşıyacaktır. Şayet kullanıcının belgenin sahte olduğunu bilmesi gerekiyorsa, bir başka deyimle, kasıt söz konusu ise burada 359'uncu maddede belirtilen anlamda bir sahte belge kullanımı söz konusu olacaktır. Aksi takdirde ise suçun manevi unsuru oluşmadığından durum madde kapsamında değerlendirilemeyecektir.

Bu itibarla, kaçakçılık suçunun oluşması sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belgenin bilerek kullanılıp, kullanılmadığının; diğer bir anlatımla bu kullanımda kastın bulunup bulunmadığının değerlendirilmesine ve belirlenmesine bağlı bulunmaktadır. Yapılan incelemelerde sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belgelerin bilerek, isteyerek kullanılıp kullanılmadığının vergi incelemesine yetkili olanlarca değerlendirilmesi ve bu belgeleri bilerek kullandığı sonucuna varılan mükellefler için vergi suçu raporları düzenlenmesi, haklarında cumhuriyet savcılıklarına suç duyurularında bulunulması ile bu belgelerin kullanılması sonucu vergi ziyaına da sebebiyet verilmiş olması halinde 344'üncü maddenin üçüncü fıkrası uyarınca üç kat vergi ziyaı cezası kesilmesi gerekmektedir.
Ancak, sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belgelerin bilerek kullanılıp kullanılmadığının araştırılmasında bu belgeleri bilmeden kullandığı sonucuna varılan mükellefler adına vergi suçu raporları düzenlenmemesi ve haklarında cumhuriyet savcılıklarına suç duyurularında bulunulmaması icap etmektedir. Ayrıca bu belgeleri kullanmak suretiyle vergi ziyaına sebebiyet verilmiş olması halinde bu mükellefler adına 344'üncü maddenin ikinci fıkrası uyarınca vergi ziyaı cezası kesilmesi gerekmektedir

İade talebi ile ilintili olarak inceleme yapılması istemi idarenin caydırıcı bir taktiği ve bahsedildiği gibi muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge kullanıldığı hakkında ciddi ve somut karinelerin varlığı gerekir, kullandığınız belgeler şayet yasada belirtilen miktar altında bir tutar içeriyor ve banka ya da finans kurumlarınca belgelenedirilmesi gereken bir miktar değil, tahsilat makbuzuna dayanıyorsa, alınan mal gerçek ise incelemeden kaçınmanıza gerek yok, hakkettiğiniz vergi alacağınızı taleb etmeniz gerekir bence... vergi hukukunda özün önceliği ilkesiden vergi kanunları özü ve ruhuyla hüküm iifade eder hükmü yasaya konılmuş bir hüküm ispat külfeti idareye düşen bir uygulama ile karşı karşıyasınız anladığım kadarıyla...
bence iade talebinizde diretin ...
iyi çalışmalar diliyorum...
Old 03-09-2007, 15:54   #11
Mehmet Ovayolu

 
Varsayılan

Saygı Değer Arkadaşlar Aşağıda Kopyaladığım Gelir Vergisi Genel Tebliği işinize yarar umarım.
Resmi Gazete Sayısı 25425
Resmi Gazete Tarihi 06/04/2004
Kapsam
Tevkif yoluyla kesilen vergilerin yıllık beyanname üzerinden hesaplanan gelir veya kurumlar vergisinden mahsubu ve kalan kısmın iadesi, geçici verginin mahsup ve iadesi ile bu vergilere ait vergi hatalarından kaynaklanan iade işlemlerine ilişkin düzenleme ve açıklamalar bu Tebliğin konusunu oluşturmaktadır.
1. Tevkif Yoluyla Kesilen Vergilerin Mahsup ve İadesi

1.1. Yasal Düzenlemeler

Gelir Vergisi Kanununun 121 ve Kurumlar Vergisi Kanununun 44 üncü maddelerinde; beyannamede gösterilen gelire dahil kazanç ve iratlardan Gelir/Kurumlar Vergisi Kanunlarına göre kesilmiş bulunan vergilerin, beyanname üzerinden hesaplanan gelir/kurumlar vergisine mahsup edileceği, mahsubu yapılan miktarın gelir/kurumlar vergisinden fazla olması halinde aradaki farkın vergi dairesince mükellefe bildirileceği ve mükellefin tebliğ tarihinden itibaren bir yıl içinde müracaatı üzerine kendisine red ve iade olunacağı belirtilmiştir.

Söz konusu maddelerde, 5035 sayılı Kanunla yapılan düzenlemeler uyarınca, iadesi gereken vergiler ile ilgili olarak; iadeyi mahsuben veya nakden yaptırma, inceleme raporuna, yeminli mali müşavir raporuna veya teminata bağlama ve iade için aranılacak belgeleri belirleme konusunda Maliye Bakanlığına yetki verilmiştir. Bu yetki; kazanç türlerine, iade şekillerine, geliri elde edenin veya ödemeyi yapanın hukuki statüsüne göre ayrı ayrı kullanılabileceği gibi belli hadler çerçevesinde de kullanılabilecektir.

Mahsuben iade işlemi, aranan tüm belgelerin tamamlanması koşuluyla, yıllık gelir veya kurumlar vergisi beyannamesinin verildiği tarih itibariyle yapılacaktır. İkmalen veya re'sen yapılan tarhiyatlarda ise mahsup işlemi, mahsup talebine ilişkin dilekçe ve eklerinin eksiksiz olarak vergi dairesi kayıtlarına girdiği tarih itibariyle yapılacaktır. Aranan belgelerin tamamlanması aşamasında yapılan tahsilatlar yönünden düzeltme yapılmayacaktır.

Bu düzenlemelere göre, tevkif yoluyla kesilen vergilerin mahsup ve iadesi aşağıdaki şekilde yapılacaktır.

1.2. Beyanname Üzerinden Hesaplanan Vergiye Mahsup

Yıllık beyanname ile beyan edilen gelir veya kurum kazancı üzerinden hesaplanan vergiden yıl içinde tevkif yoluyla kesilen vergiler mahsup edilir. Mahsup işleminin yapılabilmesi için, tevkif yoluyla kesilen verginin beyannameye dahil edilen gelir veya kazanca ilişkin olması gerekir.

Tevkif yoluyla kesilen vergilerin, yıllık gelir veya kurumlar vergisinden mahsubunda mükelleflerin kendilerinden yapılan vergi tevkifatı ile ilgili olarak kesintiyi yapan vergi sorumlularının adı-soyadı veya unvanını, bağlı olduğu vergi dairesini ve vergi kimlik numaralarını, kesintiye esas alınan brüt tutarları, kesilen vergileri ve kesinti yapılan dönemleri gösteren bir tabloyu (Ek:1 Tablo) yıllık beyannamelerine eklemeleri yeterlidir.

1.3. Diğer Vergi Borçlarına Mahsup veya Nakden İade

1.3.1. Mahsup Yoluyla İade

Tevkif yoluyla kesilen vergilerin yıllık beyannamedeki mahsuplar sonunda kalan kısmının diğer vergi borçlarına mahsup talebi tutarına bakılmaksızın, inceleme raporu ve teminat aranılmadan yerine getirilir.

Bunun için mahsup talebinin dilekçe (Ek:2 Dilekçe Örneği) ile yapılması ve yıl içinde yapılan tevkifatlara ilişkin tablonun (Ek:1) dilekçe ekinde yer alması gerekmektedir. Söz konusu tablonun daha önce yıllık beyanname ekinde yer almış olması halinde, mahsup dilekçesi yeterli olacaktır. Mahsup dilekçesi ve ilgili tablonun ibraz edilmiş olması kaydıyla, mükelleflerin vergi borçlarına ilişkin mahsup talepleri yıllık beyannamenin verildiği tarih esas alınarak yerine getirilir.

Yıllık gelir veya kurumlar vergisi beyannamesinin kanuni süresinde verilmemesi ya da sair nedenlerle ikmalen veya re'sen yapılan tarhiyatlar üzerine tahakkuk eden vergiler ile ilgili olarak daha önce tevkif yoluyla kesilen vergiler öncelikle tarhiyat aşamasında vergi dairesince dikkate alınarak yerine getirilir. Bu mahsuplar sonunda kalan kısım talep edilmesi halinde diğer vergi borçlarına mahsup edilir. Bu durumda mahsup talepleri dilekçe ve eklerinin eksiksiz olarak vergi dairesi kayıtlarına girdiği tarihten itibaren hüküm ifade eder. Bu tarihten itibaren mükelleflerin mahsubunu talep ettikleri vergi borçları için gecikme zammı uygulanmaz.

Mükellefler dilerlerse ortağı bulundukları adi ortaklık veya kollektif şirketlerin müteselsilen sorumlu oldukları vergi borçlarına da mahsuben iade talebinde bulunabilirler. Bu taleplerin yerine getirilebilmesi için, iade alacaklısı mükellefin muaccel hale gelmiş vergi borcunun bulunmaması ve mahsup dilekçesinde adi ortaklık veya kollektif şirketin hangi dönem borçları için mahsup talep edildiğinin belirtilmesi gerekir. Mahsup talebine ilişkin dilekçe (Ek:2) ve eklerinin vergi dairesi kayıtlarına girdiği tarih esas alınır.

Mükellefin muaccel hale gelmiş vergi borcunun bulunmaması halinde, iade alacağının sonraki dönemlerde muaccel hale gelecek vergi borçlarına mahsubu mümkündür. Bu taktirde mahsup talebi sonraki dönemlerde doğacak verginin tahakkuku ile hüküm ifade eder.

Mahsup taleplerinin yerine getirilmesinde, Vergi Usul Kanununun 114 ve 126 ncı maddelerinde yer alan zamanaşımı hükümleri gözönünde bulundurulur.

1.3.2. Nakden İade

Nakden iade taleplerinin dilekçe ile yapılması şarttır. Tevkif yoluyla kesilen vergilere ilişkin nakden iade edilecek tutarın 10 milyar lirayı geçmemesi halinde iade talebi, yıl içinde yapılan tevkifatlara ilişkin tablo (Ek:1) ile birlikte;

- Ücret ve gayrimenkul sermaye iradına ilişkin olması halinde ücretlere ilişkin olarak işveren tarafından verilen ve kesintinin yapıldığını gösteren yazının, gayrimenkul sermaye iradına ilişkin olarak kira kontratının,

- Menkul sermaye iradına ilişkin olarak kesintiyi yapan bankalar, özel finans kurumları, aracı kurumlar ve diğer kurumlar tarafından düzenlenen ve vergi kesintisinin yapıldığını gösteren belgenin,

- Serbest meslek kazancına ilişkin olarak vergilerin sorumlu adına tahakkuk ettiğini gösteren ilgili saymanlık yazısının,

- Ticari kazançlar ve zirai kazançlara ilişkin olarak tevkif yoluyla kesilen vergilerin vergi sorumlusu tarafından ilgili vergi dairesine ödenmiş olduğuna ilişkin belgenin,

ilgili kurumca onaylanan bir örneğinin dilekçeye eklenmesi koşuluyla inceleme raporu ve teminat aranmaksızın yerine getirilir.

Nakden yapılacak iade taleplerinin 10 milyar lirayı aşması halinde, 10 milyar lirayı aşan kısım Vergi Usul Kanununa göre vergi inceleme yetkisi bulunanlarca yapılacak inceleme sonucunda düzenlenecek vergi inceleme raporuna göre iade edilir. 10 milyar liraya kadar olan kısım ise, dilekçe ekinde yukarıda belirtilen belgelerin yer alması koşuluyla teminat aranmaksızın ve inceleme raporu beklenmeksizin iade edilir.

İade talebi teminat gösterilmesi halinde inceleme sonucu beklenmeksizin yerine getirilir. Teminat olarak 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 10 uncu maddesinin 1, 2 ve 3 numaralı bentlerinde sayılanlardan bir veya bir kaçı gösterilebilir. Banka teminat mektuplarının (süresiz-şartsız) paraya çevrilmeleri konusunda hiçbir sınırlayıcı şart taşımaması ve 4389 sayılı Bankalar Kanunu hükümlerine göre faaliyette bulunan bankalar veya özel finans kurumları tarafından düzenlenmiş olması gerekir.

Nakden iade talebinin 100 milyar liraya kadar olan kısmı mükellefle süresinde tam tasdik sözleşmesi düzenlemiş yeminli mali müşavirce düzenlenecek tam tasdik raporu uyarınca iade edilir. İade talebinin 100 milyar lirayı aşan kısmının iadesi ise denetim elemanlarınca düzenlenen vergi inceleme raporu sonucuna göre yerine getirilir.

Genel ve katma bütçeli idarelere, il özel idarelerine, belediyelere, köylere ve sermayelerinin en az %51 veya daha fazlası bu kurumlara ait işletmelere yapılacak iadeler, bu Tebliğde belirtilen belgelerin ibrazı üzerine miktara bakılmaksızın inceleme raporu ve teminat aranılmadan yerine getirilir.

Nakden iade edilebilir aşamaya gelen alacağın üçüncü şahısların vergi borçlarına mahsubu talep edilebilir. Bu mahsup işlemine ilişkin verilecek dilekçede (Ek:2), lehine mahsup talebinde bulunulan kişinin adı-soyadı veya ünvanı, vergi kimlik numarası, bağlı olduğu vergi dairesi ile borcun türü, miktarı ve dönemi bildirilir. Bu şekilde yapılan mahsup talepleri düzeltme fişinin onaylandığı tarih itibariyle yerine getirilir.

İade talebinin kısmen mahsuben kısmen nakden olması halinde, söz konusu talepler bu Tebliğde yer alan açıklamalar çerçevesinde ayrı ayrı değerlendirilir. Dolayısıyla talebin tümünün nakit iadesi olarak kabul edilerek işlem yapılması söz konusu değildir.

Nakden iade talepleri ile ilgili olarak bu Tebliğin 1.3.2. bölümünde belirtilen belgeler, talep edilen tutarın tamamı için aranılacaktır.

2. Geçici Verginin Mahsubu ve İadesi

2.1.Yasal Düzenlemeler

Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 120 nci maddesinde; üçer aylık dönemler halinde tahakkuk ettirilerek tahsil edilen geçici verginin, yıllık beyanname üzerinden hesaplanan gelir vergisinden mahsup edileceği, mahsup edilemeyen tutarın mükellefin diğer vergi borçlarına mahsup edileceği, bu mahsuplara rağmen kalan geçici vergi tutarının da o yılın sonuna kadar yazılı olarak talep edilmesi halinde mükellefe red ve iade edileceği belirtilmiştir. Bu esaslar kurumlar vergisi mükellefleri açısından da geçerlidir.

2.2. Beyanname Üzerinden Hesaplanan Vergiye Mahsup

Yıllık beyanname üzerinden hesaplanan gelir veya kurumlar vergisinden ilgili hesap dönemine ilişkin geçici vergi dönemlerinde ödenen geçici vergi mahsup edilir.

Mahsup işleminin yapılabilmesi için, tahakkuk ettirilmiş geçici verginin ödenmiş olması gerekmektedir. Geçici vergi dönemleri itibariyle tahakkuk ettirilmiş, ancak ödenmemiş bulunan geçici verginin yıllık beyanname üzerinden hesaplanan gelir veya kurumlar vergisinden mahsup edilmesi mümkün değildir.

Tahakkuk ettirilmiş ancak ödenmemiş olması dolayısıyla yıllık beyanname üzerinden hesaplanan vergiden mahsup imkanı bulunmayan geçici vergi tutarları terkin edilir. Terkin edilen geçici vergi tutarı için vade tarihinden terkin edilmesi gereken tarih olan yıllık beyannamenin verilmesi gereken kanuni sürenin başlangıç tarihine kadar gecikme zammı uygulanır.

2.3. Diğer Vergi Borçlarına Mahsup veya Nakden İade

Ödenen geçici vergi tutarının, geçici verginin ilgili olduğu döneme ilişkin olarak verilen beyanname üzerinden hesaplanan gelir veya kurumlar vergisinden fazla olması halinde, mahsup edilemeyen tutar mükellefin diğer vergi borçlarına mahsup edilir.

Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 120 nci maddesi hükmü uyarınca, mahsup işleminin yapılabilmesi için yazılı başvuru şartı aranmaz. Söz konusu mahsup işlemi 6183 sayılı Kanunun 47 nci maddesi hükmü de dikkate alınarak ilgili vergi dairesince re'sen yapılır.

Mahsup işlemi yıllık beyannamenin verildiği tarih esas alınarak yerine getirilir. Mahsubu yapılacak vergi borçları için vade tarihinden, yıllık beyannamenin verildiği tarihe kadar gecikme zammı uygulanır. Dolayısıyla bu tarihten sonra söz konusu vergi borçları için gecikme zammı uygulanmaz.

Mahsup sonucu iadesi gereken miktarın bulunması ve bu tutarın beyannamenin ilgili tablosuna yazılmış olması mükellefçe yazılı olarak yapılmış iade talebi olarak kabul edilir. Yıllık beyannamenin ilgili tablosunda/satırında gösterilmeyen geçici verginin mahsuben veya nakden iade edilebilmesi için o yılın sonuna kadar yazılı olarak başvurulması gerekir.

Geçici verginin gerek mahsuben gerekse nakden iadesinde herhangi bir tutar sınırlaması olmayıp, geçici verginin ödenmiş olması yeterlidir. Geçici vergiye ilişkin iade taleplerinde teminat ve inceleme raporu aranmaz.

2.4. Tevkif Yoluyla Kesilen Vergilerin Geçici Vergiye Mahsubu

İlgili dönemler halinde hesaplanan geçici vergiden varsa o hesap dönemi ile ilgili olarak daha önce ödenmiş geçici vergi ve geçici vergiye tabi kazançlarla ilgili olarak tevkif edilmiş vergiler mahsup edilmekte, mahsuptan sonra kalan tutar o dönem için ödenmesi gereken geçici vergi olmaktadır.

Yıllık beyannamenin vergi bildirimi tablosunda yer alan geçici vergiye ilişkin satırda, beyannamenin ilgili olduğu geçici vergi dönemlerinde ödenen geçici vergi tutarı (ilgili geçici vergi beyannamelerinin ödenecek geçici vergi satırında yer alan tutarlar toplamı) gösterilir. Yıllık beyannamenin vergi bildirimi tablosunun kesinti yoluyla ödenen vergiler satırında ise, o yıl içinde tevkif yoluyla kesilen vergilerin tamamı (geçici vergiden mahsubu yapılan tevkifat tutarları dahil) gösterilir.

Yıllık beyanname üzerinden hesaplanan vergiden, yukarıda sözü edilen geçici vergi tutarı ile yıl içinde tevkif yoluyla kesilen vergilerin tamamı mahsup edilir, kalan tutar ise bu Tebliğin 1.3. bölümünde yer alan açıklamalar çerçevesinde red ve iade edilir.

3. Gelir ve Kurumlar Vergisi ile İlgili Vergi Hatalarından Kaynaklanan İade İşlemleri

3.1. Yasal Düzenlemeler

Vergi Usul Kanununun 120 nci maddesinde, 5035 sayılı Kanunla yapılan düzenleme uyarınca, nakden veya mahsuben tahsil edilen ancak fazla veya yersiz olarak tahsil edildiği anlaşılan vergilerin iade ve mahsup işlemlerinde, düzeltmeye dayanak teşkil edecek belgeler ile bu işlemlere ait usul ve esasları belirleme konusunda Maliye Bakanlığı yetkili kılınmıştır.

Yapılan bu düzenleme çerçevesinde, gelir ve kurumlar vergisi ile ilgili vergi hataları nedeniyle fazla tahsil edilen vergilerin diğer vergi borçlarına mahsup ve iadesi aşağıdaki şekilde yapılacaktır.

3.2. Diğer Vergi Borçlarına Mahsup veya Nakden İade

Fazla veya yersiz olarak vergi tahakkuk ettirilmesine neden olan vergi hatasının düzeltilmesi halinde, vergi hatası nedeniyle fazla olarak tahakkuk ettirilmiş verginin ödenmiş olması şartıyla, verginin mükellefe iadesi gerekmektedir.

Vergi borçlarına mahsup talebi halinde bu talebin bir dilekçe ile vergi dairesine bildirilmesi gerekmektedir. Düzeltme işlemi ile iade işleminin aynı vergi dairesi tarafından gerçekleştirilmesi durumunda iade işlemi için dilekçe dışında ayrıca bir belge ibrazına gerek yoktur. Vergi dairelerinin farklı olması halinde hata nedeniyle fazladan tahakkuk etmiş olan verginin ödendiğini gösteren belgenin ibrazı gereklidir.

Mahsubu talep edilen vergi borçları için, mükellefin vergi hatasının düzeltilmesini ilgili vergi dairesine dilekçe ile haber verdiği tarih itibariyle mahsup işlemi yapılmış sayılır ve mahsubu talep edilen vergi borçları için bu tarihten itibaren gecikme zammı hesaplanmaz.

4. Diğer Hususlar

4.1. İade Talebinin Gerçeğe Aykırı Belgelere Dayanması

Tevkif yoluyla kesilen vergilere ilişkin mahsuben/nakden iade talepleri ile ilgili olarak bu Tebliğde belirtilen ve ibrazı istenen belgelerin gerçeği yansıtmaması halinde, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun ilgili hükümleri çerçevesinde işlem yapılır. Ayrıca durum mükellefin bağlı bulunduğu meslek odasına da bildirilir.

4.2. Tevkif Yoluyla Kesilen Verginin Vergi Sorumlusunca Tahakkuk Ettirilmemesi veya Ödenmemesi

Nakden iade talebinin yerine getirilmesi için tevkif yoluyla kesilen vergilerin, ilgili vergi dairesine ödenmiş veya tahakkuk ettirilmiş olduğuna ilişkin belgenin istenildiği durumlarda, vergi sorumlusunun ödeme yapmaması veya hiç beyanda bulunmaması nedeniyle söz konusu belge ibraz edilemiyorsa, bu durum bağlı olunan vergi dairesine mükellef tarafından bildirilir.

Konu, ilgili vergi dairesi tarafından vergi sorumlusunun bağlı olduğu vergi dairesine iletilir ve verginin tahakkuku veya tahsili için gerekli işlemlere ivedilikle başlanır. Verginin tahakkuku ve/veya tahsilinden sonra nakden iade işlemleri bu Tebliğin 1.3.2. bölümünde yapılan açıklamalar çerçevesinde yerine getirilir.

Vergi kesintisi yapanlarca kesilen vergilerin tahakkuk ettirilmiş olmasına rağmen tecil, taksitlendirme veya borçların yeniden yapılandırılması nedenleriyle ödenmemesi durumunda, mükelleflerce ilgili kurum veya kuruluşlarca istihkaklarından kesinti yapıldığına ilişkin belgeye tecil veya taksitlendirme yapıldığına ilişkin ilgili kurumdan alınacak yazının eklenmesi yeterlidir.

4.3. Adına Vergi Kesintisi Yapılan ile Gelir Sahibinin Farklı Gerçek veya Tüzel Kişi Olması

Bazı durumlarda, adına vergi kesintisi yapılan gerçek veya tüzel kişi ile üzerinden kesinti yapılan gelirin sahibi olan gerçek veya tüzel kişi farklı olabilmektedir. Bu durumda gelir sahibinin beyan ettiği gelirle ilgili olarak tevkif yoluyla kesilen vergilerin mahsubu ve iadesi konusunda sorunlar yaşanmaktadır.

Gelirin sahibi olmadığı halde adına vergi kesintisi yapılmış olan mükellef, ilgili dönemde kendisi adına yapılan vergi tevkifatlarının ne kadarlık kısmının kendi gelirleri ne kadarlık kısmının diğer gerçek ve tüzel kişilere ait gelirler ile ilgili olduğunu bildiren bir dilekçeyi ekinde diğer gerçek veya tüzel kişilere ait olan gelirler ve bunlar üzerinden yapılmış kesinti tutarlarını gösteren bir tabloyu ve kesilen vergilerin vergi sorumlusu tarafından ilgili vergi dairesine yatırılmış olduğuna ilişkin belgelerin onaylı bir örneğini bağlı bulundukları vergi dairesine vereceklerdir.

Tablonun bir örneği dilekçe ve eklerinin tamamlanmış olması koşuluyla vergi dairesine ibraz edildiği ifadesine yer verilerek mükellefe iade edilir. Mükellefe iade edilen örnek, gelirin sahibi tarafından kesinti yoluyla ödenen vergilerin mahsubu ve iadesinde bu Tebliğin önceki bölümlerinde adına vergi kesintisi yapılan mükelleften istenen belgelerin yerine kullanılacaktır.

Bankalarca, özel finans kurumlarınca veya aracı kurumlarca yapılan ödemelerden kesilen vergilerle ilgili olarak, kesintiyi yapan kurum tarafından düzenlenmiş ve vergi kesintisinin yapıldığını gösteren bir belgenin eklenmiş olması yeterlidir.

4.4. Yeminli Mali Müşavirlerin Sorumluluğu

Mükellefe iadesi gereken tutarın yeminli mali müşavir tasdik raporuna göre iade edilen tutardan daha az olduğunun veya iade edilmesi gereken bir tutar bulunmadığının belirlenmesi halinde ortaya çıkan vergi ziyaı, gecikme faizi ve buna bağlı cezalardan mükellefle birlikte yeminli mali müşavir de müştereken ve müteselsilen sorumlu olacaktır.

Süresinde tam tasdik sözleşmesi bulunan mükelleflerin, düzenlenen tam tasdik raporunun ayrı bir bölümünde mükellefin iadeye hak kazandığı tutarın, bu Tebliğde yeralan kanıtlayıcı belgeleri ve yasal dayanakları belirtilmek suretiyle açıklanması gerekir. Tevkif suretiyle alınan vergilere ilişkin olarak bu Tebliğde belirtilen kanıtlayıcı belgelerin rapora eklenmesi zorunludur.

4.5. Tebliğ Düzenlemelerinin Geçerli Olacağı İadeler

Bu Tebliğde yapılan açıklamalar, geçmiş dönemlere ilişkin olup da henüz sonuçlandırılmamış mahsup ve iade talepleri hakkında da uygulanır.

4.6. Yürürlükten Kaldırılan Tebliğler

169(1) ve 241(2) seri numaralı Gelir Vergisi Genel Tebliğleri ile 194(3) seri numaralı Gelir Vergisi Genel Tebliğinin (II) ve 217(4) seri numaralı Gelir Vergisi Genel Tebliğinin 6. Bölümü ile 31(5) seri numaralı Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Genel Tebliğinin 2. Bölümü yürürlükten kaldırılmıştır.

Tebliğ olunur.
Old 12-09-2007, 21:40   #12
YALÇIN ÖNDER

 
Varsayılan

Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanı Osman Arıoğlu'nun geçen ay yaptığı açıklamaya göre,

" Cari hesap 2 aya kadar tamam

Gelecek dönemde e-İdare, e-devlet uygulamasının en iyi örneği haline gelmek istediklerini söyleyen Arıoğlu VEDOP-3 ihalesinin de yapıldığını kaydetti. Tek vergi dairesi, k âğıtsız ortam gibi hedefleri olduğunu ve VEDOP-3 ile bunu gerçekleştirmek istediklerini dile getiren Arıoğlu, ayrıca cari hesabın da artık hayata geçirileceğini bildirdi. Cari hesapla mükellefin tek bir hesabının olacağını ve vergi borç-alacak durumunun tek bir hesaptan izlenebileceğini söyleyen Arıoğlu, "Cari hesapta, ana hesap ve vergilerin dalları olacak. Her mükellefin tek bir hesabında borcu-alacağı o hesabın içinde vergi türlerine göre dağılacak. Şu anda mükellefin bir yerde borcu bir tarafta alacağı varsa, o görülemiyor. Ayrı ayrı işleme tabi tutuluyor. Cari hesapta ise alacağı-borcu varsa otomatik mahsuplaşma bütün işlemleri hazırsa olacak. Bütün vergi borçları için geçerli olacak" diye konuştu. "

////////

Bu iade alacaklarının mahsubunu kolaylaştıracak bir işlem.

////////////
Old 12-09-2007, 21:50   #13
YALÇIN ÖNDER

 
Varsayılan Smİyb Sorunu Çok Boyutlu Bİr Sorundur.

Alıntı:
Yazan Zeynep Z. A.
tesekkür ederim seyda hanım mümkünse şunu da öğrenebilir miyim. bana, vergi denetmeni problem çıkan belgeler konusunda sahtecilik işlemi yapmadığını, benim biran evvel mahsup talebimi geri çekmemi ve bu belgelere ait kdv.leri cezalarıyla beraber ödemem gerektiğini, ayrıca bu giderler gerçeği yansıtmadığından bir de gelir vergisi ödemem gerektiğini, yine bununla beraber mahsup yaptım diye işleyen yıllara ait ödemediğim vergilerimi de aynı şekilde cezalarıyla birlikte ödemem gerektiğini söyledi ve bunlar da da bir uzlaşmanın olmayacağı şeklinde kanaat uyandırdı. gerçekten bu aşama da izlemem gereken yol bu mudur ve bu şekilde olursa uzlaşmaya gitme hakkım gerçekten yok mudur?

Avukat Sayın Zeynep Z.A'nın sorusu/sorunu ise daha farklı bir konu ve çok boyutlu bir sorun, ayrı bir başlık altında görüşülmesi gerektiğini düşünüyorum.

Mal veya hizmet satın aldığınız şirket hakkında sahte fatura düzenlediği iddiasının yasal, hukuksal dayanağının çok iyi araştırılması gerekiyor.

//////////////////////


HÜRRİYET 12.09.2007, ÇARŞAMBA
http://www.yaklasim.com/basindamevzuat/indexright.asp?kanun=012031023
Naylon fatura konusunda önemli bir gelişme
Şükrü KIZILOT

Naylon fatura olayı, vergi hukuku yönünden “esrar ya da eroin bulundurma” gibi bir şey..

Naylon fatura düzenlenmesi ya da kullanılması durumunda, hem “üç kat kaçakçılık cezası” hem de “üç yıla kadar hapis cezası” uygulanıyor. Özetle, sevimsiz bir olay.
Halk arasında “naylon fatura” diye adlandırılan olay, vergi uygulamasında;

1- Sahte belge (gerçek bir işlem veya durum olmadığı halde, bunlar varmış gibi düzenlenen belge),

2- Kapsamı itibariyle yanıltıcı belge (gerçek bir işlem ya da duruma dayanmakla birlikte, bu işlem ya da durumu, mahiyet veya miktar itibariyle gerçeğe aykırı şekilde yansıtan belge)
olarak karşımıza çıkmaktadır. Bunlardan;
- Sahte belge düzenlenmesi ya da kullanılması fiili, 18 aydan 3 yıla kadar hapis cezasını,
- Kapsamı itibariyle yanıltıcı belge düzenlenmesi ya da kullanılması fiili ise, 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezasını gerektiriyor (Vergi Usul Kanunu Md. 359).

SORUN NE?
Naylon fatura olayında, özellikle bu belgeyi kullananların canı yanmaktadır.

Naylon faturada yazılı olan hizmetten yararlanıldığı ya da malın kullanıldığının, örneğin inşaatta faturada yazılı demir ya da çimentonun kullanıldığının kanıtlanması durumunda, gelir ya da kurumlar vergisi yönünden, o fatura kısmen veya tamamen gider olarak kabul ediliyor. Ancak KDV yönünden, faturada yazılı KDV’nin tamamının indirimi reddedilmekte ve VUK Md. 11’deki “müteselsil sorumluluk” hükümlerine göre, bu KDV üç kat kaçakçılık cezası ile birlikte, faturayı alandan istenilmektedir. Ayrıca, yukarıda yazılı hapis cezasının uygulanması istemiyle, olay savcılığa da intikal ettirilmektedir.
Burada, özellikli bir durum var. 84 Seri No.lu KDV Genel Tebliği uyarınca;
- Ödemenin, banka veya özel finans kurumları aracılığıyla yapılması,
- Ödemenin, çekle yapılmış olması halinde,
Faturayı alan şahıs ya da kurum adına, müteselsilen sorumluluk hükümlerine göre; KDV istenemiyor, “kaçakçılık cezası” yani üç kat para cezası ve “hapis cezası” uygulanamıyor.

ÖNEMLİ GELİŞME NE?
Danıştay’ın 2007 tarihli bir kararı var. Buna göre, “naylon fatura” olayında genellikle;
- Faturayı düzenleyen firmanın; faaliyetinin olmadığı,
- Demirbaş ve mal mevcutlarının bulunmadığı,
- İşçi çalıştırılmadığı,
- Motorlu araçlarının bulunmadığı, aynı nitelikte araçların kiralanmadığı,
- Faturaya konu işleri yapacak organizasyona sahip olmadığı
gibi nedenlerle, KDV yönünden, “müteselsil sorumluluk” hükümlerine göre, cezalı vergi istenilmekte ve olay hapis cezası istemiyle savcılığa intikal ettirilmektedir.
Danıştay’ın bu konudaki son yaklaşımı;
- Sahte ya da yanıltıcı faturaları verenler hakkında, düzenlenen raporlar üzerine idarece ne gibi işlemler yapıldığı,
- Bu raporlara dayalı olarak, “komisyon geliri” elde etmekten dolayı, işlem yapılıp yapılmadığı,
- Yapılmış ise sonucunun ne olduğu,
- Bu raporlarla ilgili, yargı kararlarının bulunup bulunmadığı,
- Söz konusu firmanın mükellefiyetinin, idarece silinip silinmediğinin, silinmişse dava konusu yapılıp yapılmadığının,
- Fatura düzenlendiği dönemlerde, KDV beyannamelerini verip vermediği,
- Adına tarhiyat yapılmışsa, bu konuda yargı kararı bulunup bulunmadığı,
gibi hususların araştırılması ve buna göre karar verilmesi gerektiği şeklindedir (Danıştay 4.Daire, 26.4.2007 Tarih ve E.2006/1742, K.2007/1408. Kararın metni için Bkz.
www.yaklasim.com).
Yukarıdaki kararın, “naylon fatura kullanılması” konusunda, iyi niyetli mükellefleri koruyan, önemli bir gelişme olduğunu ifade edebiliriz.

T.C.
DANIŞTAY
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2006/1742
Karar No : 2007/1408

Temyiz Eden : ........... ................... İnşaat Sanayi Taahhüt ve Ticaret Limited Şirketi
İstemin Özeti : 2000 yılında bir kısım alışlarını içeriği itibarıyla yanıltıcı fatura ile belgelendirdiği ileri sürülen davacı adına 2000 yılı Ekim, Kasım, Aralık dönemleri için re'sen katma değer vergisi salınmış, vergi ziyaı cezası kesilmiştir. Ankara 5. Vergi Mahkemesinin 10.11.2005 günlü ve E.2005/440, K:2005/1299 sayılı kararıyla; dosyanın incelenmesinden, davacı şirkete fatura düzenleyen .................... Yapı ve İnşaat Malzemeleri Hafriyat Sanayi Ticaret Limited Şirketi hakkında düzenlenen vergi tekniği raporuyla adı geçen şirketin gerçek bir mal ve hizmet teslimi olmaksızın komisyon karşılığı fatura ticareti yaptığının ve mal ve hizmet alımında bulunduğu diğer firmalar hakkında da aynı tespitler bulunduğunun anlaşıldığı, bu durumda, davacı şirket tarafından maliyet olarak kaydedilen faturalardaki katma değer vergilerinin indirimleri reddedilmek suretiyle ilgili dönemler için yapılan tarhiyatın yasal olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacı, yapılan tarhiyatın usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemektedir.
Savunmanın Özeti: Yasal dayanaktan yoksun bulunan temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
Tetkik Hakimi Hülya Z.Yıldırım'ın Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, temyize konu mahkeme kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Eren Sonbay'ın Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde vergi aslına, ilişkin olarak ileri sürülen iddialar mahkeme kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Kesilen vergi ziyaı cezasına gelince,
Tarhiyata uygulanan vergi ziyaı cezasının yasal dayanağı, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 4369 sayılı yasa ile değişik 344. maddesinin 2. fıkrası;
Anayasa Mahkemesinin 6.1.2005 gün ve E.2001/3, K:2004/4 sayılı kararıyla Anayasa'ya aykırı bulunarak iptaline karar verilmiştir. Anayasa Mahkemesinin verdiği iptal kararının gerekçesinin incelenmesinden ziyaa uğratılan vergi tutarı üzerinden bir kat vergi ziyaı cezası kesilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır.
Bu durumda, ziyaa uğratılan vergi üzerinden hesaplanan gecikme faizinin yarısının ceza miktarına, eklenmesine ilişkin kuralın, Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesi karşısında Vergi Mahkemesi tarafından davacı adına kesilen vergi ziyaı cezası hakkında yeniden bir karar verilmek üzere mahkeme kararının cezaya ilişkin hüküm fıkrasının bozulması gerekmektedir.



Açıklanan nedenlerle, temyiz olunan Vergi Mahkemesi kararının cezaya ilişkin hüküm fıkrasının bozulmasının, vergi aslına ilişkin kısmının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince gereği görüşüldü: Elektrik inşaat taahhüt işiyle uğraşan davacı şirketin bir kısım alımlarını sahte ve içeriği itibariyle yanıltıcı faturalarla belgelendirdiği ileri sürülerek 2000 yılı Ekim, Kasım, Aralık dönemleri için re'sen salınan katma değer vergisi ile kesilen vergi ziyaı cezasına karşı açılan davayı reddeden Vergi Mahkemesi kararı temyiz edilmektedir.
3065 Sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 29 ncu maddesinin 1 nci fıkrasının (a) bendinde; mükelleflerin, yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça faaliyetlerine ilişkin olarak, kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisini indirebilecekleri hükmüne yer verilmiş, 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 3/B maddesinde; vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu, aynı Kanunun 134 ncü maddesinin 1 nci fıkrasında ise; vergi incelemesinden maksadın, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak, tespit etmek ve sağlamak olduğu kurala bağlanmıştır.
Türk Vergi Hukuku, maddi ve somut delillere dayalı böylece vergi adaletini sağlamayı amaçlayan kuralları içermektedir. Bu nedenle vergilemeye ilişkin kurallar, varsayım veya kanaate dayalı, vergi adaletini tesis yönünden gerçeğe aykırı tespitlere dayanan vergileme yapılmasını önlemeye yönelik olarak düzenlenmiştir. Bu nedenle gerçek durumun vergilemeye esas alınacağı ve incelemenin de bu amaca yönelik olmasının gerekeceği öngörülmüştür.
Davacı şirketin mal aldığı ................. İnşaat Malz. Pet. Hafriyat Nakliyat Ticaret Sanayi Limited Şirketi hakkında düzenlenen Vergi Tekniği Raporunda, şirketin toptan İnşaat malzemeleri ticareti yapmak üzere 22.2.2000 tarihinde faaliyetine başladığı, sermayesinin bir milyar ve yazıhanesinin konteyner olduğu, 11.3.2003 tarihli yoklamada faaliyetinin olmadığı, demirbaş ve mal mevcudunun bulunmadığı, aynı adreste ................. İnşaat Malzemeleri Limited Şirketi'nin bulunduğu, başka şirketlerin de bu adresi kullandıkları, defter ve belgelerin incelemeye ibraz edilmediği, işçi çalıştırılmadığı, motorlu araçlarının bulunmadığı, aynı nitelikte araçların da kiralanmadığı, faturaya konu işleri yapacak organizasyona sahip olmadığı hususlarının tespiti üzerine, bu şirketten alınan faturaların içeriği itibarıyla yanıltıcı olduğu sonucuna varılarak bu faturalarda yer alan ve davacı tarafından ilgili oldukları dönemlerde haksız yere indirim konusu yapıldığı ileri sürülen katma değer vergisi indirimlerinin reddi suretiyle davacının yeniden düzenlenen katma değer vergisi beyanlarına göre ödenecek verginin çıktığı dönemlere ilişkin olarak tarhiyat yapılmıştır.
Vergi mahkemesince, vergi incelemesinin amacına da uygun olarak öncelikle, içeriğiitibarıyla yanıltıcı olduğu sonucuna varılan faturaları veren şirket hakkında düzenlenen raporlar üzerine idarece ne gibi işlemler yapıldığı, bu raporlara dayalı olarak komisyon geliri elde etmekten dolayı tarhiyat yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise sonucunun ne olduğu, bu raporlarla ilgili yargı kararlarının bulunup bulunmadığı, söz konusu şirketin mükellefiyetinin idarece terkin edilip edilmediği, edilmişse dava konusu yapılıp yapılmadığı, davacıya fatura düzenlediği dönemlerde, katma değer vergisi beyannamelerini verip vermediği adına katma değer vergisi tarhiyatı yapılmış ise bu konuda yargı kararı bulunup bulunmadığı hususları davalı idareden, ya da faturaları düzenleyen şirketin bağlı bulunduğu vergi dairesinden araştırılıp bu araştırma sonucuna göre karar verilmesi gerekirken davanın reddedilmesinde hukuka uyarlık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulüyle, Ankara 5. Vergi Mahkemesinin 10.11.2005 günlü ve E.2005/440, K:2005/1299 sayılı kararının, belirtilen hususlar araştırılarak sonucuna göre yeniden karar verilmek üzere bozulmasına, 26.4.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
kira alacağı ve stopaj oranı Av.Demet Meslektaşların Soruları 2 09-02-2007 11:48
Stopaj Av.Ergün Vardar Hukuk Haberleri 1 31-12-2006 10:57
Güvence Bedeli alpaslan Hukuk Soruları Arşivi 7 18-02-2002 01:57
Kiradan Yapılan Stopaj Basak Sultan Hukuk Soruları Arşivi 1 17-02-2002 23:58
kamulaştırma bedeli şaban güler Hukuk Soruları Arşivi 1 12-02-2002 00:17


THS Sunucusu bu sayfayı 0,10337996 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.