Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Orman Şerhi / Tapu İptali /2B

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 05-10-2012, 12:02   #1
Av.Mert

 
Varsayılan Orman Şerhi / Tapu İptali /2B

Müvekkil 1 ay önce üzerinde orman şerhi olduğunu bildiği bir tapuyu A dan satın alıyor. Sonradan söz konusu bu arazinin 2001 yılında kesinleşen bir orman şerhi sebebiyle tapu iptali davasına konu olduğunu ve bu tapunun bu ilamla iptal edilip hazine adına tesciline karar verildiğini öğreniyor. A nın tapusu hakkında 12 yıldır bu ilam hiç bir şekilde uygulanmamıştır. Tapu şu anda müvekkilin üzerine geçmiş olup 2B arazileri içerisinde de gözükmemektedir.

6292 sayılı kanunun 7. maddesinin 4. fıkrası kapsamında bir başvuruda bulunmak istiyoruz ancak bu madde galiba sadece 2b şerhi olan taşınmazlara ilişkin?

Bu maddeye göre ilgililerine iade edilmesi gereken taşınmazlardan orman olduğu iddiasıyla Orman Genel Müdürlüğünce açılan davalar sonucunda orman niteliğiyle Hazine adına tescil edilen, fiilen orman niteliğinde olan veya bu nedenle dava açılması gereken, ağaçlandırılmak üzere Orman Genel Müdürlüğüne tahsis edilen, kamu hizmetlerine ayrılan veya bu amaçla kullanılan, özel kanunlar gereğince değerlendirilmesi gereken veya Maliye Bakanlığınca belirlenen taşınmazlar ilgililerine iade edilmez. Bu taşınmazların yerine, idarece belirlenen ve ilgililerince itiraz ve dava konusu edilmeksizin kabul edilen rayiç bedelleri ödenebilir veya rayiç bedellerine uygun taşınmazlar verilebilir.

Aklıma gelen başka bir yol ise tazminat davası ancak burada da 10 yıllık zaman aşımı konusunda emin olamıyorum. İlgili ilamın kesinleşme tarihini esas alınırsa zamanaşımı kapsamında yapılacak şey yok ancak arada söz konusu ilamın uygulanmaması sebebiyle müvekkilime taşınmasın satışı söz konusu. Acaba bu satış tarihi itibariyle zamanaşımının işlemesi mümkün müdür?

Herkese iyi çalışmalar.
Old 14-03-2013, 22:13   #2
Av.Serhat Doğan

 
Mutsuz

Sn meslekdaşım, sizin olayınızda 6292 sy kanundan faydalanmak kat'a mümkün değil. Müvekkiliniz, şerhi bilerek aldığı için tapu kütüğüne güven ilkesinden yararlanması da mümkün değil. Şerh olmasaydı da sadece tapu iptali davası sözkonusu olsaydı ve bu tapuda aleniyet kazanmasaydı 10 yıllık z.aşımından söz etmek mümkün olmayacaktı fakat şerh bu ihtimali ortadan kaldırmış. Durum öylesine çıkmaz sokak olmuş ki şaşırtıcı; zira, satan kişi, iptal davası sebebiyle şerhi nazara vererek tazminat isteyemeyecek. Alan kişi de devir anında şerh olduğu için "bilmeden aldım" diyemeyecek. Kanaatimce, olayınızda yapacak bir şey kalmamış. Sizin somut durumunuzla direkt ilgili olmada da şerh ve tazminat konularıyla ilgil olduğu için http://www.turkhukuksitesi.com/makale_1595.htm adresindeki makalemi inceleyebilirsiniz. Olumlu yorum yapabilmek için sebep göremedim, üzgünüm. İyi çalışmalar.
Old 14-03-2013, 22:56   #3
Av.Serhat Doğan

 
Yeni Fikir

Ayrıca, "BU MADDEYE GÖRE ilgilisine iade edilmesi gereken taşınmazlardan" ifadesini dikkate alarak okunduğunda alıntıladığınız fıkranın devamındaki hükümlerin konunuzda kullanılmayacağı hususu netleşiyor. Saygılarımla...
Old 20-03-2013, 11:12   #4
AVUKAT1753

 
Varsayılan

sayın meslektaşım hazineye karşı açabileceğimiz bu dava ile ilgili bir örnek dilekçe yayınlayabilirseniz ayrıca müteşekkir olurum.
Old 21-03-2013, 10:07   #5
Av.Serhat Doğan

 
Varsayılan

N Ö B E T Ç İ A S L İ Y E H U K U K M A H K E M E S İ ’ ne

DAVACI :
VEKİLİ : Av.Serhat DOĞAN vd
DAVALI : Maliye Hazinesi (Yalova Maliye Hazinesi)
Yalova
D.KONUSU : Tazminat

D.DEĞERİ : Taşınmazın rayiç bedeli, üzerindeki inşaatın inşa bedeli ile müvekkilimizin kar ve zaman kaybı nedeniyle uğradığı zararların tespiti ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL. (Belirsiz alacak; değer, keşiften ve b.kişi raporundan sonra net ortaya çıkacaktır.)
(Fazlaya Dair Haklarımızı Saklı tutuyoruz.)

OLAY :

1) Müvekkilimiz, her ne kadar tapu kayıtlarına göre … İli, ….. İçesi ….’nde kain eski 112 ada, eski …. ve eski …….. no’lu imarlı parsellerin maliki görünse de davalı kurumun koyduğu “orman şerhi” sebebiyle “mülkiyet”in doğal sonucu olan tasarruf haklarından hiçbirini kullanamamaktadır.

Bahsi geçen “orman şerhi”nin kaldırılmasına yönelik müvekkilimizin açtığı davanın reddine dair (….. .Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … esas ve …… Karar sayılı ilamı Yargıtay tarafından onanarak kesinleşmiştir ve böylece hukuk sistemimizi açısından dava konusu yerin orman sayılan yerlerden olduğu kesinleşmiştir.

2) Tapu sicil memurluğu huzurunda resmi satışın yapıldığı tarihte taşınmazın şahıs adına kayıtlı olduğu, yapılan orman sınırlandırmasında taşınmazın orman sınırları içerisinde kaldığı hususunun davacının devralmasından sonra tapuya şerh verildiği, dolayısıyla müvekkilimizin taşınmazın bu özelliğinden haberdar olmadan taşınmazı satın aldığı belirgindir.

Müvekkilimizin, tapuda kayıtlı taşınmazı tapu sicil memuru huzurunda resmi şekilde düzenlenen satım sözleşmesiyle kayden satın aldığı tarihte tapuda satımı engelleyen bir kayıt bulunmadığından ortada şekil bakımından geçerli bir satış sözleşmesi bulunduğu açıktır.

3) Tapuda var olmayan orman şerhinin satım akdini hükümsüz kılmayacağı açıktır ve tarafların hileli bir eylemlerinden söz edilemeyeceği gibi devletin geçersiz bir sözleşme düzenleyeceği de kabul edilemez. Bu nedenle yasanın öngördüğü biçim koşullarına uygun olarak yapılan ve yapıldığı tarihte konusu hukuki veya fiili sebeplerden dolayı imkansız olmayan bu sözleşmenin geçerli olduğu nettir.

4) Hal böyle olunca geçerli olarak kurulan bu sözleşmenin konusunu oluşturan taşınmazın üçüncü bir kişi tarafından satım anından önceki bir aynı hakka dayanarak alıcının elinden alınması hali zapt durumunu oluşturmaktadır.

5) Olayımızda kayden satılan taşınmaz, davacı alıcıya teslim edilmiş, üçüncü kişinin (davalı kurumun) zaptı sağlayacak bir ayni hakkının bulunduğu ve bu hakkın kesinleşen mahkeme kararıyla da tespit edildiği, bu hakkın varlığının alıcı tarafından bilinmediği nettir.

6) Müvekkilimiz, mevcut haliyle ne inşaatı yapmaya devam edebilmektedir, ne kiraya verebilmektedir ve ne de satışa sunabilmektedir. Hatta mülkiyet kavramının doğal sonuçlarından olan “kullanma” ve 3.kişilere kullandırma da orman şerhinin kesinleştiği andan itibaren ceza davası sebebi haline gelmiştir ki ceza davası açılmıştır ve müvekkilimiz beraat etmiştir.

7) Müvekkilimizin tasarruf haklarından mahrumiyeti; yasalarımız, anayasamız, Yüksek Yargıtayın son içtihatları, uluslararası sözleşmeler, AİHS, ve AİHM içtihatları açısından tazmin edilmesi gereken bir durum doğurmuştur.

8) Müvekkilimiz, arsayı aldığından bir süre sonra müteahhitlik işiyle iştigal etmeye başlamıştır. Dava konusu parsellerin imar düzenlemesine uygun olarak gerekli ruhsatlarını da alıp apartman inşa etmeye koyulmuştur. Belli bir seviyeye geldiğinde tapu kaydına orman şerhi konulduğu için ilgili belediye tarafından inşaat çalışmaları durdurulmuştur.

9) EKONOMİK KAYIP, SADECE ARSA VE İNŞAAT DEĞERİ DEĞİL: Müvekkilimizin kaybı inşaatın mevcut seviyesindeki değer oranında olduğunu kabul etmek mümkün değildir zira müvekkilimiz bir müteahhit olarak inşaat için harcadığı değerin ve arsanın toplamının çok fazlasını kazanmak amacıyla yatırım yapmıştı. Bu zararının da hesaplanarak müvekkilimize ödenmesi hak kavramının gereğidir zira müvekkilimiz yaptığı yatırımı bir karşılık beklentisiyle yapmıştır ki bu geliri ortadan kaldıran davalı taraf bunu da tazmin etmelidir.





10) Yıpranma Payı Hesaplanmamalıdır: Mevcut inşaat seviyesinin değeri hesaplanırken yıpranma payı hesaplanmamalıdır zira iş bu dava kamulaştırma davası değildir “tapuya güven sebebiyle bireyin uğradığı zararın tazmini” davasıdır; bu sebeple tespit edilecek olan husus yapının bugün görünen değeri değildir; o yapının bugünkü inşa değeridir. Zira o yapı hiçbir vakit kullanılamadı ki kullanma (yıpranma) payını kesmek adilane olsun.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu somut olayda olduğu gibi başlangıçta geçerli olarak kurulan ancak, sonradan hükümsüz hale gelen bir sözleşmede zararı şu şekilde belirlemiştir. “Bir sözleşmenin başlangıçta geçerli olarak kurulmasına rağmen daha sonra ortaya çıkan nedenler dolayısı ile imkansız hale gelmesi durumunda, davacı gerçek ve güncel müspet zararını talep edebilmelidir” (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu`nun 29.9.2010 gün ve 2010/14-386 Esas – 2010/427 Karar sayılı ilamı).
Buradaki ilke; zarar doğurucu eylem, zarar görenin malvarlığında ne miktarda bir azalmaya neden olmuş ise, zarar verenin tazminat borcu da, o miktarda olmalıdır. Öyle ise, oluşan gerçek zarar ne kadarsa, tazminat da o kadar olacaktır. Bir başka değişle, ödenecek tazminat o miktarda olmalıdır ki, eğer zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı, zarar görenin malvarlığı ne durumda olacak idiyse, ödenecek tazminatla, aynı durum tesis edilebilsin (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu`nun 5.3.2003 gün ve 2003/19-152 Esas – 2003/125 Karar; 29.9.2010 gün ve 2010/14-386 Esas – 2010/427 Karar sayılı ilamları).

Hal böyle olunca, Yargıtay Hukuk genel Kurulu’nun da ifade ettiği üzere; “davacının ödediği satış bedelinin Özel Dairece başlangıçtan itibaren geçersiz satışlarda uygulanması gereken denkleştirici adalet ilkesine göre; enflasyon, tüketici eşya fiyat endeksi, altın ve döviz kurlarındaki artış, maaş artışları gibi ekonomik etkenlerin ortalamaları esas alınarak bulunacak bedelin davacının gerçek zararını karşılamadığı ortadadır”.

11) Genel kamu yararı karşısında müvekkillerimizin subjektif mağduriyet yaşamaması için b.kişilere görev verilerek gerçek değer tespitinin yapılması ve davacı müvekkillerimin kayıplarının, zararlarının karşılığının davalı kurumdan tahsili ve bedelin (dava tarihinden itibaren faiziyle birlikte) ödenmesine karar verilmesi gerekmektedir.

HUKUKİ NEDENLER : A.Y., BK, MK, HUMK, 2942 S. K., Yargıtay İçtihadları, AİHS, AİHM kararları ve tüm ilgili mevzuat.

HUKUKİ DELİLLER : Tapu kaydı, keşif, tanık, b.kişi incelemesi, Emsal satışlar, Uzman kurumlardan dava başlamadan önce (İnşaat Mh Od ve Emlakçılar Od vs) haricen avukatlık bürosu olarak aldığımız Kıymet takdiri Raporu, rayiç değer ve diğer tüm yasal deliller.

SONUÇ VE İSTEM : Yukarda açıkladığımız nedenlerle,

I. Davamızın kabulüne,
a. Arsanın dava tarihindeki serbest piyasa rayiç değerinin tespit edilerek davalının ödemesine,
b. İnşaatın mevcut seviyesine kadar olan değerinin (yıpranma/kullanma payı düşülmeden) tespit edilerek davalının ödemesine,




c. Arsa ve inşaat masrafları sonuçsuz kaldığı için oluşan zararın (oluşacak kardan mahrumiyetin) tespit edilerek davalının ödemesine,
II. Fazlaya dair haklarımızı saklı tutarak -şimdilik- 10.000,00 TL.’nin ve ileride ıslahla talep edilmesi muhtemel rakamların dava tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalı kurumdan tahsiline,
III. Yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalı kuruma yükletilmesine

karar verilmesini bilvekale saygıyla arz ve talep ederiz. 26.07.2012


Davacı Vekili



































EKİ:
Onaylı Vekaletname
Mahkeme Kararı
Yalova Orman İşl Müd’nün 10.7.2012 tr.li yazısı
Old 21-03-2013, 10:30   #6
Av.Serhat Doğan

 
Varsayılan

Dava, Maliye Hazinesi'na karşı açılacak.

Tapu sicil memurluğu huzurunda resmi satışın yapıldığı tarihte taşınmazın şahıs adına kayıtlı iken yapılan orman sınırlandırmasında veya tapu iptal ve tescil davasında taşınmazın orman sınırları içerisinde kaldığı hususu tespit edilmekte. Dolayısıyla bu tür durumlarda
şahsın devralmasından sonra tapuya şerh verildiği, veya tapunun iptal edildiği dolayısıyla şahsın taşınmazın bu özelliğinden haberdar olmadan taşınmazı satın almaktadırlar.

Şahsın, tapuda kayıtlı taşınmazı tapu sicil memuru huzurunda resmi şekilde düzenlenen satım sözleşmesiyle kayden satın aldığı tarihte tapuda satımı engelleyen bir kayıt bulunmadığından ortada şekil bakımından geçerli bir satış sözleşmesi bulunduğu açık.

Tarafların hileli bir eylemlerinden söz edilemeyeceği gibi devletin geçersiz bir sözleşme düzenleyeceği de kabul edilemez. Bu nedenle yasanın öngördüğü biçim koşullarına uygun olarak yapılan ve yapıldığı tarihte konusu hukuki veya fiili sebeplerden dolayı imkansız olmayan bu sözleşmenin geçerli olduğu nettir.

Hal böyle olunca geçerli olarak kurulan bu sözleşmenin konusunu oluşturan taşınmazın üçüncü bir kişi tarafından satım anından önceki bir aynı hakka dayanarak alıcının elinden alınması hali zapt durumunu oluşturmaktadır.

Hukuki Nedenler olarak mutlaka Mülkiyet Haklarının dokunulmazlığından ve A.Y. AİHS hükümleri, AİHM kararlarından bahsedin.

Deliller arasında Uzman kurumlardan dava başlamadan önce (İnşaat Mh Od ve Emlakçılar Od vs) haricen avukatlık bürosu olarak alacağınız Kıymet takdiri Raporunu sunmanızı tavsiye ederim

Ki;
-Arsanın dava tarihindeki serbest piyasa rayiç değerinin tespit edilerek davalının ödemesini,
-İnşaatın mevcut seviyesine kadar olan değerinin (yıpranma/kullanma payı düşülmeden) tespit edilerek davalının ödemesini,
Arsa ve inşaat masrafları sonuçsuz kaldığı için oluşan zararın (oluşacak kardan mahrumiyetin) tespit edilerek davalının ödemesini,
talep edin ve Fazlaya dair haklarınızı saklı tutarak -şimdilik- 10.000,00 TL.’nin ve ileride ıslahla talep edilmesi muhtemel rakamların dava tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalı kurumdan tahsilini,
talep edebilirsiniz.
Old 07-05-2013, 23:20   #7
gizem88

 
Varsayılan

Sn meslektaşım Serhat bey,yorumlarınızdan anladığım kadarıyla 6292 sayılı kanuna oldukça hakimsiniz. Benim oldukça karmaşık vakamla ilgili fikir yürütüp bu husustaki denyimlerinizle beni bilgilendirirseniz çok memnun olacağım. Vaka konusu arazi Büyükada'da bulunmakta 1942 yılında 3116s. yasa ile orman sınırları içine alınıyor, 1944 tarihinde yapılan itirazla da orman sınırları haricinde bırakılıyor. Bizim için asıl önemli, şüreç 1958 yılında müvekkilimin babasının araziyi almasıyla başlıyor. Görüldüğü üzere taşınmaz satın alındığında tapu da herhangi bir şerh bulunmamakta. 1978-79 yıllarında arazi 6831 s. kanunun 1744s. yasa ile değişik 2/B md uygulamasında 4785s. yasa ile devletleşen ormanlar kapsamında tutuluyor ve bu karar kesinleşiyor. 1981'de maliğin ölmesiyle 1983 yılında verasetle müvekkilime intikal eden tapu senedine taşınmazın vasfı olarak 'müfrez çamlık' ekleniyor.1988 yılında müvekkilimin haberi olmaksızın arazi 3302s. ile değişik 2/B md uygulamasıyla tekrar orman sınırları dışında bırakılıyor. Son olarak 1995 yılında Orman Genel Müdürlüğü'nün açtığı tapu iptali ve tescil davasıyla taşınmazın hissedarlar üzerindeki tapu kaydının iptali ile orman vasıflı olarak Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar veriliyor. Bu karar süresinde temyiz edilmeyerek 2002 tarihinde kesinleşmiş. Bu durumda yaptığım araştırmalar sonucu MK 1007'deki 10 yıllık zamanaşımı süresi kesin olarak kaçırılmış. Peki sizce bu vaka 6292s. kanunun 7f/4 maddesi kapsamında değerlendirilip tazminat talebimimize esas teşkil eder mi? Eğer bu mümkünse bu konuda uygulamayla ilgili bilgilerinizi de paylaşırsanız çok sevinirim. İyi çalışmalar.
Old 08-05-2013, 06:56   #8
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan gizem88
Sn meslektaşım Serhat bey,yorumlarınızdan anladığım kadarıyla 6292 sayılı kanuna oldukça hakimsiniz. Benim oldukça karmaşık vakamla ilgili fikir yürütüp bu husustaki denyimlerinizle beni bilgilendirirseniz çok memnun olacağım. Vaka konusu arazi Büyükada'da bulunmakta 1942 yılında 3116s. yasa ile orman sınırları içine alınıyor, 1944 tarihinde yapılan itirazla da orman sınırları haricinde bırakılıyor. Bizim için asıl önemli, şüreç 1958 yılında müvekkilimin babasının araziyi almasıyla başlıyor. Görüldüğü üzere taşınmaz satın alındığında tapu da herhangi bir şerh bulunmamakta. 1978-79 yıllarında arazi 6831 s. kanunun 1744s. yasa ile değişik 2/B md uygulamasında 4785s. yasa ile devletleşen ormanlar kapsamında tutuluyor ve bu karar kesinleşiyor. 1981'de maliğin ölmesiyle 1983 yılında verasetle müvekkilime intikal eden tapu senedine taşınmazın vasfı olarak 'müfrez çamlık' ekleniyor.1988 yılında müvekkilimin haberi olmaksızın arazi 3302s. ile değişik 2/B md uygulamasıyla tekrar orman sınırları dışında bırakılıyor. Son olarak 1995 yılında Orman Genel Müdürlüğü'nün açtığı tapu iptali ve tescil davasıyla taşınmazın hissedarlar üzerindeki tapu kaydının iptali ile orman vasıflı olarak Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar veriliyor. Bu karar süresinde temyiz edilmeyerek 2002 tarihinde kesinleşmiş. Bu durumda yaptığım araştırmalar sonucu MK 1007'deki 10 yıllık zamanaşımı süresi kesin olarak kaçırılmış. Peki sizce bu vaka 6292s. kanunun 7f/4 maddesi kapsamında değerlendirilip tazminat talebimimize esas teşkil eder mi? Eğer bu mümkünse bu konuda uygulamayla ilgili bilgilerinizi de paylaşırsanız çok sevinirim. İyi çalışmalar.


ilgili madde:

Alıntı:
(4) Bu maddeye göre ilgililerine iade edilmesi gereken taşınmazlardan orman olduğu iddiasıyla Orman Genel Müdürlüğünce açılan davalar sonucunda orman niteliğiyle Hazine adına tescil edilen, fiilen orman niteliğinde olan veya bu nedenle dava açılması gereken, ağaçlandırılmak üzere Orman Genel Müdürlüğüne tahsis edilen, kamu hizmetlerine ayrılan veya bu amaçla kullanılan, özel kanunlar gereğince değerlendirilmesi gereken veya Maliye Bakanlığınca belirlenen taşınmazlar ilgililerine iade edilmez. Bu taşınmazların yerine, idarece belirlenen ve ilgililerince itiraz ve dava konusu edilmeksizin kabul edilen rayiç bedelleri ödenebilir veya rayiç bedellerine uygun taşınmazlar verilebilir.
Şeklindedir.

7. Maddenin başlığı 2A ve 2B şeklinde belirtilmiş ise de, 4.fıkrada (halen) fiilen orman olduğu için iade edilemeyen yerler bakımından tazminat ödeneceğinin belirtilmesi nedeniyle, öncesinde özel mülkiyete konu olan ancak daha sonra orman vasfı nedeniyle hazine adına tescil edilen yerlerin de rayiç değerinin tazminat olarak talep edilebileceği anlamı çıkmaktadır. Çünkü bu maddenin tatbiki sadece 2B'ler bakımından söz konusu olsaydı, orman alanı dışına çıkarılmış olması gereken yerler düşünülürdü ki bu durumda halen orman olduğu için iade edilememe durumu bahis mevzuu olmazdı!

Bence mutlaka iade (mümkün değilse 4. fıkraya göre rayiç değerin ödenmesini) talep edin, reddedilirse dava açarsınız.

Tebliğ'in ilgili maddesi ise aşağıdadır ve kanaatimce bu görüşü desteklemektedir:

Alıntı:
İade kapsamında değerlendirilmeyecek taşınmazlar

MADDE 14 – (1) İade edilmesi gereken ancak;

a) Orman olduğu iddiasıyla Orman Genel Müdürlüğünce açılan davalar sonucunda orman niteliğiyle Hazine adına tescil edilen,

b) Fiilen orman niteliğinde olan ya da bu sebeple dava açılması gereken,

c) Ağaçlandırılmak üzere Orman İdaresine tahsis edilen,


ç) Kamu hizmetlerine ayrılan veya bu amaçla kullanılan,

d) Özel kanunlar gereğince değerlendirilmesi gereken,

e) Bakanlıkça belirlenen (Bakanlık tarafından talimat verilmediği sürece taşınmazlar bu kapsamda değerlendirilmeyerek satış işlemlerine devam edilecektir.),

taşınmazlar iade edilmeyecektir.

(2) Bu taşınmazların yerine, İdarece belirlenen ve ilgililerince itiraz ve dava konusu edilmeksizin kabul edilen;

a) Öncelikle rayiç bedeline uygun başka bir taşınmazın teklif edileceğini,

b) Teklif edilecek taşınmazın bulunmaması veya teklif edilen taşınmazın kabul edilmemesi durumunda ise iadeye konu edilemeyen taşınmazın rayiç bedelinin ödeneceğini,

c) İade edilemeyen taşınmazın üzerinde kişiye ait muhdesat bulunması durumunda muhdesata ilişkin olarak bu Genel Tebliğin “Diğer İşlemler” başlıklı 17 nci maddesinin ikinci fıkrası kapsamında belirlenecek bedelin zemin bedeline ekleneceğini,

içeren ve örneği bu Genel Tebliğin ekinde (EK-8/B) yer alan yazı yazılacaktır. Önerilecek taşınmazın bedeli, iade edilemeyen taşınmazın bedelinin yüzde yüz yirmisini aşmayacaktır. Bu orana kadar Hazine lehine olan farklar ilgilisi tarafından ödenecektir.
Old 08-05-2013, 09:44   #9
gizem88

 
Varsayılan

Taşınmazın iade kapsamında kaldığını düşünmüyorum çünkü yakın zamanda belediyeden aldığım bilgiye göre 2011 de güncellemesi yapılmış ve yine orman kapsamında bırakılmış. Yinede denemekte fayda var mıdır bilemiyorum. Diğer taraftan anlayamadığım bir husus; siz önceki yazılarınızda bir tazminat dilekçesi örneği sunmuşsunuz ancak kanun ve tebliğ açıkca davaya gerek olmaksızın bu başvurunun idareye yapılacağını ancak itiraz hakkımızın saklı bulunduğunu söylüyor. Bu durumda ben mi yanılıyorum yoksa başvuruyu kaymakamlık/mal müdürlüğü kurumlarına yapıp ödenecek tazminattan memnun kalmadığımda itiraz hakkımı dava yoluyla aramam mı gerekir?
Old 08-05-2013, 09:48   #10
gizem88

 
Varsayılan

Afedersiniz siz değil Serhat beyin göndermiş olduğu dilekçe örneklerine istinaden yazdım. Sizce başvurulması gereken mercii neresidir? Ayrıca taşınmazın değerinde bir başka yer/ tazminat istemlerinden hangisi daha avantajlıdır?
Old 08-05-2013, 09:50   #11
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan gizem88
Afedersiniz siz değil Serhat beyin göndermiş olduğu dilekçe örneklerine istinaden yazdım. Sizce başvurulması gereken mercii neresidir? Ayrıca taşınmazın değerinde bir başka yer/ tazminat istemlerinden hangisi daha avantajlıdır?

Başvurunun illerde Defterdarlık, ilçelerde Malmüdürlüklerine yapılması gerektiği hususu, yasada ve tebliğde belirtilmiş. Bence rayiç değerin ödenmesi yönünde talepte bulunmanızda yarar var.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Ormanlık Alan - Tapu İptali ve Orman Adına Tescil - Tazminat tbbavukat Meslektaşların Soruları 12 08-10-2013 15:20
Kısmen Orman Sınırları İçinde Kalmıştır Şerhi NİLGÜN Meslektaşların Soruları 3 21-03-2013 10:46
orman şerhi + tazminat + Orman Müd T.İptali davası açmıyorsa Av.Serhat Doğan Meslektaşların Soruları 3 04-05-2012 12:58
orman şerhi-isim tashihi lethe Meslektaşların Soruları 1 12-01-2012 12:09
orman şerhi kamulaştırmasız el atma mı Av.Serhat Doğan Meslektaşların Soruları 6 14-01-2010 11:04


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05158091 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.