Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

dava dilekçesinde vekaleti kötüye kullanma ve muvazaa hükümlerine dayanılmıştır

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 24-12-2009, 16:14   #1
erdal düzgün

 
Varsayılan dava dilekçesinde vekaleti kötüye kullanma ve muvazaa hükümlerine dayanılmıştır

dava dilekçesinde muvazaa ve vekaleti kötüye kullanma sebebi ile tapu iptali ve tescil istenmiştir.Hakim sadece tek sebeb dayanmamamız gerektiği görüşündedir.Ayrıca terditi olarak ( fazlaya ilişkin haklar saklı tutulmuş olması da göz önünde bulundurularak )tenkis definde bulunulması durumunda zamanaşımı yönünden durum ne olabilir yargıtayın bir birine uymayan bu konuda çok kararı aklımı karıştırdı.
SAYGILAR
Old 25-12-2009, 11:47   #2
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan

Dava dilekçesinde tapunun iptalini gerektiren sebeplerden her ikisine ya da bunlardan yalnızca birisine dayanabilir. Öyle ki, iki istem bir tek alacaklıya ait ve aynı borçlu karşısında var olabilir ki, böyle bir durumda yarışan haklardan (hakların telahukundan) söz edebilir. Siz de gerek vekaletin kötüye kullanılması gerekse muvazaa ya da bunlardan birine dayanarak dava açabilirsiniz. Değişik bir söyleyişle yarışan haklar birbirinden bağımsız olup birlikte ya da ayrı ayrı kullanılabilir. Bu haklardan hangisinin kullanıldığı, ileri sürülen olaylardan anlaşılır.
T.C. YARGITAY
1.Hukuk Dairesi

Esas: 2008/6626
Karar: 2008/11968
Karar Tarihi: 18.11.2008

TAPU İPTAL VE TESCİL DAVASI - VELAYET GÖREVİNİN KÖTÜYE KULLANILMASI - MAHKEMECE MUVAZAA YÖNÜNDEN İNCELEME YAPILDIĞI - GÖREV YÖNÜNDEN BİR KARAR VERİLMESİ GEREĞİ

ÖZET: Hakim davacının bildirdiği maddi olay ve netice-i taleple bağlı ise de; cereyan eden maddi olayda hangi hukuki sebebe göre hüküm verileceği ya da hangi hukuki sebebin nazara alınacağını tayin ve taktir etmek durumundadır. O kadar ki, hukuki neden yanlış gösterilmiş ya da hiç gösterilmemiş olsa bile mahkemece, uygun hukuki neden bulunarak ona göre bir karar verilecektir.

(1086 S. K. m. 74, 75, 76) (4721 S. K. m. 352, 363) (4787 S. K. m. 2, 4)

Dava: Taraflar arasında görülen davada;

Davacı, miras bırakanı Emine’nin mal kaçırmak amacıyla 450 parsel sayılı taşınmazdaki muris Sabri’den intikalen gelen 3/4 payını velayeten davalıya satış yoluyla temlik ettiğini, satışın gerçek olmadığını ileri sürüp muvazaa nedeniyle tapu kaydının iptali ile adına tesciline, olmadığı taktirde tenkisine karar verilmesini istemiştir.

Davalı, dava konusu taşınmaz payını bedelini ödeyerek satın aldığını, zamanaşımı süresinin geçtiğini, iddiaların doğru olmadığını belirtip, davanın reddini savunmuştur.

Davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar, Dairece; <kısa kararda 450 parsel sayılı taşınmaza ait tapu kaydının tamamının iptaline karar verildiği halde, gerekçeli kararda 3/4 payın iptaline denilmek suretiyle kısa karara çelişkili olarak gerekçeli karar yazılması doğru değildir> gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak davanın kabulüne karar verilmiştir.

Karar, davalı tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 18.11.2008 Salı günü saat 09.45'de daireye gelmeleri için taraf vekillerine tebligat yapıldığı halde gelmedikleri anlaşıldı, incelemenin dosya üzerinde yapılmasına, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hakimi Emine Solmazlar'ın raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:

Karar: Davacı, 1993 yılında Sabri ve Emine Öztürk tarafından evlat edinildiğini, Sabri Öztürk'ün vefatı üzerine Sabri'den intikal eden 450 parsel sayılı taşınmazdaki 3/4 payının Emine tarafından yakın akrabası davalıya satış suretiyle temlik edildiğini, temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürüp, iptal-tescil isteğinde bulunmuştur.

Mahkemece, davalıya yapılan temlikin muvazaalı olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.

450 Sayılı parsel Sabri Öztürk adına tapuda kayıtlı iken, 1994 yılında ölümü üzerine 1/4 payın eşi Emine 3/4 payının evlat edindiği davacı adına intikalinden sonra 31.08.1982 doğumlu davacıya velayeten, davacıya ait 3/4 payın Emine tarafından 18.02.1997 tarihinde davalıya satış suretiyle temlik edildiği kayden sabittir.

HUMY.'nın 74-75 ve 76.maddelerinden çıkan anlam ve sonuca göre Hakim davacının bildirdiği maddi olay ve netice-i taleple bağlı ise de; cereyan eden maddi olayda hangi hukuki sebebe göre hüküm verileceği ya da hangi hukuki sebebin nazara alınacağını tayin ve taktir etmek durumundadır. O kadar ki, hukuki neden yanlış gösterilmiş ya da hiç gösterilmemiş olsa bile mahkemece, uygun hukuki neden bulunarak ona göre bir karar verilecektir.

Somut olaya yukarıdaki ilkeler uyarınca bakıldığında her ne kadar mahkemece muvazaa yönünden inceleme yapılmış ise de, velayet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayanıldığı ve isteğin 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 2.kitabının 2.kısmının 7.ayrım başlığını taşıyan <çocuk malları> ile ilgili bölümde yer alan (TMK'nun 352 ila 363. maddeleri) düzenlemelerden kaynaklandığı kuşkusuzdur. Bu tür bir iddia ile açılan davaların 18.1.2003 tarihinde yayımlanıp aynı tarihte yürürlüğe giren 4787 Sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 4. maddesi hükmü gereğince kurulan aile mahkemelerince çözüme kavuşturulacağı tartışmasızdır. Görev kamu düzeniyle ilgili olup, mahkemece re'sen gözetilmesi gerekli bir usul kuralıdır.

Hal böyle olunca; 4787 Sayılı Yasası'nın 2. maddesi gözetilmek suretiyle görev yönünden bir karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere işin esası bakımından hüküm kurulmuş olması doğru değildir.

Sonuç: Davalının, temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMY.'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 18.11.2008 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
Old 25-12-2009, 11:48   #3
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
2.Hukuk Dairesi

Esas: 2005/10684
Karar: 2005/13459
Karar Tarihi: 04.10.2005

TAPU İPTALİ VE TESCİL DAVASI - ISLAH - TENKİS DAVASININ HUKUKİ NİTELİĞİ - ZAMANAŞIMININ KESİLMESİ KOŞULLARI -

ÖZET : Söz konusu dava tapu iptali ve tesciline ilişkindir. Somut olayda dava süresi ilk dava ile muhafaza edilmiş olacağından, zamanaşımı süresinin hesabında ıslah tarihinin değil, ilk dava tarihinin esas alınması gerekir. Bu durum nazara alınmadan işin esasının incelenmesi gerekirken zamanaşımı nedeniyle davanın reddi kararı hukuka aykırıdır.

(1086 S.K. m.83,84,85) (4721 S.K. m.563)

Dava: Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

Karar: Davacılar tarafından tapu iptali ve tescil istemiyle açılan dava, bilahare tamamen ıslah edilerek tenkis davasına dönüştürülmüştür. Davanın tamamen ( hamilen ) ıslah edilmesi halinde ıslah olunan dava, ilk dava gününde açılmış sayılır ve zamanaşımı süresi de bu tarihte, yani ilk dava gününde kesilmiş olur.

Bu nedenle, dava süresi ilk dava ile muhafaza edilmiş olacağından, zamanaşımı süresinin hesabında ıslah tarihinin değil, ilk dava tarihinin esas alınması gerekir. ( HGK. 30.01.2002 gün ve 2002/2 - 63 esas 2002/23 karar HGK. 03.07.2002 gün ve 2002/-9-564 esas 2002/572 karar 2. Hukuk Dairesi 14.01.2004 tarih 2003/16376 esas 2004/247 karar ). Bu yön nazara alınmadan işin esasının incelenmesi gerekirken zamanaşımı nedeniyle davanın reddi doğru olmamıştır.

Sonuç: Temyiz edilen kararın gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 4.10.2005 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

MUHALEFET ŞERHİ :

Davacı 12.08.1993 tarihinde açmış olduğu tapu iptali ve tescil davasını, aradan bir sene onbir ay 6 gün geçtikten sonra, 18.07.1995'te ıslah ederek tenkise dönüştürmüştür. Dava tamamıyla ıslah edilmiştir.

Davanın tamamının ıslah edilmesi halinde dava dilekçesi dahil bütün usuli işlemler yapılmamış sayılır. ( HUMK md. 87/1 ). Ancak ıslahın; ikrara ( HUMK m 236 ) keşfe ( HUMK'nın m 363-366 ) bilirkişi raporlarına ( HUMK m 275 ) şahit sözlerine ( HUMK m 245 ) etkisi yoktur. Bunların istisnalar olduğu da Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasasının 87. maddesinde gösterilmiştir. Taraflar kendi usuli işlemlerini ıslah edebilirler. Mahkemenin ve karşı tarafın işlemleri ıslahın, konusu dışındadır.

Dava tümüyle ıslah edilip; tenkise dönüştürüldüğüne göre, tenkis davası tapu iptali davasının açıldığı 12.08.1993'te açılmış sayılır. Bir davanın açılması halinde zamanaşımı kesilir. ( BK m 133/2 ). Ancak zamanaşımı kesilince, kesilmeden başlayarak yeni zamanaşımı işlemeye başlar ( BK m 5/1 ). Dava devam ederken kesilmiş olan zamanaşımı, davanın devamı süresince, taraflardan birinin yargılamaya ilişkin her işleminden, hakimin her emir ve kararından itibaren yeniden işlemeye başlar ( BK m 136/1 ). Tapu iptal davasının açıldığı 12.08.1993'te tenkise ilişkin zamanaşımı da kesilmiştir. Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasasının 87. maddesine göre, ıslah günü 18.07.1995'e kadar davacının yargılamaya ilişkin tüm usuli işlemleri yapılmamış sayıldığına göre, tenkise ait zamanaşımı ıslah gününe kadar kesintisiz devam etmiştir.

743 Sayılı Medeni Kanunun 513. maddesi; tenkis davasının, mirasçıların saklı paylarına tecavüz edildiğini öğrendiklerini günden itibaren bir sene içerisinde açabileceklerini hükme bağlamıştır. Davanın açıldığı tarih ile ıslahın yapıldığı tarih arasından bir yıllık zamanaşımı geçmiştir. Çoğunluğun kararında örnek gösterilen Hukuk Genel Kurulu, 30.01.2002 gün ve 2002/2-63, 13.07.2002 gün ve 202/9-564, dairemizin 14.01.2004 gün ve 2003/16376 sayılı kararlarında Borçlar Yasasının 133, 135, 136 maddeleri de belki de dava tarihi ve ıslah tarihi arasında davaya ilişkin zamanaşımı dolmadığı düşüncesiyle tartışılmamıştır. Mahkemece davarım zamanaşımı sebebiyle reddedilmesi doğrudur. Bu nedenlerle de değerli çoğunluğun bozma kararlarına iştirak edilmemiştir.(¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
Old 25-12-2009, 17:46   #4
erdal düzgün

 
Varsayılan

Sayın Av.Şenel Deligöz;
ilginizden dolayı çok teşekkür ederim..
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
görevi kötüye kullanma muskut Meslektaşların Soruları 0 17-11-2009 19:47
güveni kötüye kullanma ladre Meslektaşların Soruları 2 09-10-2009 11:10
vekaleti kötüye kullanma lgöbelli Meslektaşların Soruları 1 30-04-2009 10:52
görevi kötüye kullanma Av. Ahmet GÜÇ Meslektaşların Soruları 5 09-09-2008 20:53


THS Sunucusu bu sayfayı 0,03352809 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.