Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

işçinin ölümü ve tazminat davası

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 02-11-2009, 16:52   #1
norm

 
Varsayılan işçinin ölümü ve tazminat davası

Merhaba herkese,
Ölümlü bir iş kazası davası ile karşı karşıyayım. Yakınları sadece maddi ve manevi tazminat istemiş ve İş kazası nedeniyle fazlaya dair haklarını saklı tutmuş. çalışan işçinin kusurunun bulunduğuna dair blgeler ve tanıklar olmakla beraber, ceza dosyasında işveren, kimseye kusur yüklenemediği v onu işyeri olduğu için,açıklamasız kusurlu sayılmakta, soruştuma devam ediyor. Bu tür davalarda işçi haklıydı,işveren haklıydı tartışması boş biliyoruz. İşçi herzaman, haklı da olsa haksız da olsa haklıdır.
benim sorum şu;
1) Ölümlü iş kazasında işçinin de kusuru bulunduğu duruma ilşkin tazminatın az ödendiği ya da ödemediği duruma ilişkin karar örnekleri var mı?
2)Karşı taraf maddi ve manevi tazminatı arttıramaz ama destekten yoksun kalma tazminatı gibi diğer kalemlerle tazminatı n kadar daha arttırabilir? maksimum ödeme tahminen ne kadardır. Genç ve bekar biri. Amacım hesaplaa yaptırmak değil, uygulamada verilen tazmianat miktarlarını öğrenmek.
Teşekkürler
Old 02-11-2009, 20:12   #2
Av.Feridun Yurtsever

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan norm
Merhaba herkese,
Ölümlü bir iş kazası davası ile karşı karşıyayım. Yakınları sadece maddi ve manevi tazminat istemiş ve İş kazası nedeniyle fazlaya dair haklarını saklı tutmuş. çalışan işçinin kusurunun bulunduğuna dair blgeler ve tanıklar olmakla beraber, ceza dosyasında işveren, kimseye kusur yüklenemediği v onu işyeri olduğu için,açıklamasız kusurlu sayılmakta, soruştuma devam ediyor. Bu tür davalarda işçi haklıydı,işveren haklıydı tartışması boş biliyoruz. İşçi herzaman, haklı da olsa haksız da olsa haklıdır.
benim sorum şu;
1) Ölümlü iş kazasında işçinin de kusuru bulunduğu duruma ilşkin tazminatın az ödendiği ya da ödemediği duruma ilişkin karar örnekleri var mı?
2)Karşı taraf maddi ve manevi tazminatı arttıramaz ama destekten yoksun kalma tazminatı gibi diğer kalemlerle tazminatı n kadar daha arttırabilir? maksimum ödeme tahminen ne kadardır. Genç ve bekar biri. Amacım hesaplaa yaptırmak değil, uygulamada verilen tazmianat miktarlarını öğrenmek.
Teşekkürler
Sayın meslektaşım,
Birinci bentteki sorunuz tazminat hukukunun bir temel ilkesi olarak; müterafik kusur halinde hükmedilecek tazminattan indirime gidilebilir. Bu konuda işinize yarayabilecek bir kararı aşağıda ekliyorum.
İkinci bentteki sorunuz da objektif kriterler kullanılarak hesaplanacağı için tavanı yoktur. Ne kadar zarar varsa o kadar tazminat istenir. Saygılar.

T.C.
YARGITAY
21. Hukuk Dairesi

E:2008/2791
K:2008/5529
T:08.04.2008

İŞ HUKUKU
KAZASI
MANEVİ TAZMİNATIN BELİRLENMESİ

Özet
1.8.1998 tarihinde meydana gelen
kazası sonucu %20, 30 oranında göremezliğe uğrayan davacı için takdir edilen 20.000,00 YTL tutarındaki manevi tazminat azdır. Manevi tazminat 25.000,00 YTL olmalıdır.

Davacı,
kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle gerçeklesen 20.000,00 YTL manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine ilkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmesi ve davalılar vekilince de duruşma talep edilmesi üzerine, dosya incelenerek, in duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 08.04.2008 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmti. Duruşma günü davalılar vekili ile karşı taraf vekili geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı gün Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra in gereği konuşulup düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
KARAR
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerekti-rici nedenlere göre davalıların tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2- Dava 01.08.1998 tarihinde meydana gelen
kazası sonucu % 30,20 oranında sürekli göremezliğe uğrayan sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilkindir.
Mahkemece davacının maddi tazminat isteminin reddine, manevi tazminat isteminin ise kısmen kabulüne karar verilm
se de manevi tazminatın takdirinde yanılgıya düşüldüğü, manevi tazminatın az takdir edildiği anlaşılmaktadır.
Olayın oluş şekline,
müterafikkusur oranlarına, davacının duyduğu elem ve ızdırabm derecesine, tarafların sosyal ve ekonomik durumuna, 22.06.1966 gün 1966/7-7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı'nın içeriğine ve öngördüğü koşulların somut olayda gerçekleşme biçimine ve hak ve nesafet kurallarına göre davacı yararına 25.000,00 YTL manevi tazminat yerine 20.000,00 YTL manevi tazminata hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HUMK'un 438/7. maddesi uyarınca hüküm bozulmamak düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hüküm fıkrasının tümüyle silinerek yerine;
"1- Takdiren 25.000,00 YTL manevi tazminatın 01.08.1998 olay tarihinden itibaren
letilecek yasal faizi ile birlikte davalılardan dayanışmalı olarak alınarak davacıya verilmesine, fazla manevi tazminat talebi ile sigorta tahsisleri peşin sermaye değeri ile karşılandığından maddi tazminat talebinin reddine,
2- Alınması gereken 1.350,00 YTL ilam harcından peşin alınan 688,50 YTL'nin indirimi ile kalan 661,50 YTL ilam harcının davalılardan dayanışmalı olarak tahsili ile Hazine'ye gelir kaydına,
3- Davacı tarafından başvurma ve peşin harç olmak üzere yatırılan toplam 711,70 YTL harç giderinin davalılardan dayanışmalı olarak tahsili ile davacıya verilmesine,
4- Reddedilen ve kabul edilen miktarlar nazara alınarak, davacı tarafça yapılan toplam 341.40 YTL yargılama giderinden takdiren 215,00 YTL'nin davalılardan dayanışmalı olarak alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
5- Hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre, avukat ile temsil edilen davacı yararına hüküm altına alman manevi tazminat miktarı üzerinden 2.800,00 YTL avukatlık ücretinin davalılardan dayanışmalı olarak alınarak davacıya verilmesine,
6- Hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre, avukat ile temsil edilen davalılar yararma reddedilen manevi tazminat miktarı üzerinden 2.800,00 YTL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine, maddi tazminat isteminin reddinin, katsayı değ
iklikleri sonucu sigorta tahsisleri peşin sermaye değerindeki artışlardan kaynaklanmasına ve davacının dava açarken bu hususu bilebil-mesinin mümkün bulunmamasına göre, maddi tazminatın reddi nedeniyle davalılar yararına avukatlık ücreti verilmesine yer olmadığına," rakam ve sözcüklerinin yazılmasına ve hükmün bu düzeltilm şekli ile ONANMASINA, davacı yararına takdir edilen 550.00 YTL duruşma avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz edenlere yükle tilmesine, 08.04.2008 gününde oybirliği ile karar verildi.

Ayrıca kararda geçen İBK:

T.C.
YARGITAY
İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu

E:1966/7
K:1966/7
T:22.06.1966

ÇALIŞTIRANLARIN SORUMLULUĞU MANEVİ ÖDENCE

Adam çalıştıranın BK. nün 47. maddesi gereğince manevi ödenceyle sorumlu tutulabilmesi için ne kendisinin ne de çalıştırdığı adamın kusuru bulunması gerekmez. Nedensellik bağı bulunmak kaydıyla, hâkim; durum ve koşulları göz önünde tutarak manevi ödenceyi belirler.

Varsa çalıştıran kişinin ya da çalıştıranın yahut her ikisinin kusuru, ölenin veya cismani zarara uğrayanın birlikte kusuru, özel durum ve koşullar içinde göz önünde tutularak manevi ödence belirlenir.

# 22.4.1926 g. ve 818 s. BK. m. 47.
istihdem edilenin eylemi ile işin yapılması sırasında beden ce Zarara üğrayan kişinin veya alenen ailesinin, istihdam edenden manevi tazminat isteyebilip istetmeyeceği, isteyebilmesi halinde müstahdemin kusurunun aranıp aranmayacağı, müstahdemin kusuru aranacaksa Borclar Kanununun 47 inci maddesi'ndeki hususi haller deyiminin ağır kusur anlamında uygulanıp uygulanmayacağı, kusurun ağırlığı sözünün kapsamı, hafif kusur halinde sorumlu tutulup tutulmayacağı konularında daire kararlan arasında içtihat ihtilafı bulunduğundari bahisle ihtilafın içtihadı birleştirme yolu ile giderilmesi Dördüncü Hukuk Dairesi Başkanlığınca Birinci Başkanlığa gönderilen 24/4/1966 tarih ve 131 sayılı yazı iJp ietcnilmeci üzerine, keyfiyet Hukuk Kısmı içtihadı Birleştirme Genel Kurulunda incelenip, daire kararlan arasın^*- lctih dam edenin Borçlar Kanununun 47 '«m* «««*w«sı gereğince manevi tazminatla sorumlu tnrt-n^kumesi için bu hükmün uygulama şartlarında- s«JWKie müstahdemin ağır kusurunun aranıp aran-m««nası konusunda ve zarar görenin oraya birlikte sebebiyet verme nispetinin tazminat hükmedilmesme ve miktarına müessir olup olmadığı hususunda içtihat ihtilafı bulunduğu cihetle içtihadın birleştirilmesi gerektiği oybirliği ile kalbul olunduktan sonra rnesele görüşülerek aşağıda gerekçesi yazılı içtihadı birleştirme karan verilmiştir.

T _ Görüşmelerin başlangıcında, Borçlar Kanununun 47 inci maddesinin derpiş ettiği halicde istihdam edenin manevi tazminatla sorumlu tutulamayacağı, zira Medeni Kanunun 24 üncü maddesinin 2 inci fıkrasına göre maddi veya manevi tazminat namıyla muayyen bir möblağ davası ancak kanunun tayin ettiği halde iıkanne olunabileceği, istihdam edenin maddi zararlardan sorumluluğunu tayin eden Borçlar Kanununun 55 inci maddesine dayanılarak manevi tazminat isteflemeyeceği gibi, aynı Kanunun 47 inci maddesinin de ancak fail hakkında uygulanabilip, istihdam edene bu madde gereğince manevi tazminat yükletilemeyeceği düşüncesi ileri sürülmüştür.

Borçlar Kanununun 47 inci maddesi, haksız eylemden doğan ölüm veya cismani zarar olaylarında, mesnedi ister kendi hareketi, isterse başkasının hareketi olsun bütün sorumluluk hallerinde uygulanabilecek bir hüküm olduğu bu düşünce, üç muhalif oya karşı büyük çoğunluk tarafından kalbule değer görülmemiştir.

II - Filhakika sözü geçen 47 inci madlde gereğince, hâkim hususi halleri nazara alaraık cismani zarara duçar olan kimseye yahut adam öldüğü takdirde ölünün ailesine manevi zarar namıy la adaletle muvafık tazminat verilmesine karar vcre&ilir.

Görüşmeler sja-osuida beyan edilen bir fikre göre, 4? inci madde kusura dayanan bir sorumluluk vazeden 41 inci maddeden sonra gelen maddeler arasında yer aldığından ve kusursuz sorumluluk hallerini derpiş eden 55, 56 ve 58 inci maddeler meyanında bulunmadığından (kanundaki yeri itibariyle kusura istinat eden bir hüküm olduğu gibi, madde metnindeki «hususi haller» içinde nazara alınması gereken birinci amilin de kusur olduğu tabii bulunduğundan 47 inci madde mucibince manevi tazminata hükme-debilmek için, kusurun mevcudiyeti şarttır. Bu fikirde olanlar, kusurun derecesinin manevi tazminatın miktarına tesir edebileceğini ileri sürmüşlerdir.

Görüşmelere katılanların çoğunluğu bu düşünceye iştirak etmemiş ve istihdam edenin 47 inci madde gereğince manevi tazminatla sorumlu tutulacağı kabul edildiği için, bu maddenin uygulama şartlan üzerinde durulmuş ve 47 inci maddenin kusura veya kusursuzluğa dayanan bir hüküm olmadığı sonucuna varılmıştır.

a) isviçre Borçlar Kanununun 1881 tarihli metninde, hususi hal ve şartlar olarak kasıt ve ağır ihmal zikredilmişti. 19i,ı yılındaki tadilde «kasıt ve ağır ihmal» tabirleri, 47 inci madde metnine alınmayarak çıkarılmıştır (Becker, 47 inci madde şerhi, No. 5; Oser Sdıönenlberger, 47 inci madde şerhi, No. 1). Bu maddeye tekabül eden eski 54 üncü maddenin meri olduğu zamanda dahi, uygulamada fcasıt ve ağır ihmal bir misal olarak telakki edilmiş ve bundan dolayı manevi tazminata hükmedilmesi, hafif kusur hallerinde bile imkân dahiline geçmişti (Becker, m. 47, No. 5).

b) Esasen isabetli bir neticeye vasıl olabilmek için 47 inci madde metni incelenirse, bu hüküm uygulama şartlan arasında kusurun da bulunduğunu gösteren herhangi bir ibareye tesadüf edilmez, isviçre metnine göre. bir kimsenin öldürülmesinde veya cismani zarara uğratılmasında hâkim, özel hal ve şartları takdir ederek, mutazarrıra veya öldürülenin yakınlarına uygun bir paranın manevi tazminat olarak ödenmesine hükmedebilir (OserSdhö-nenberger, Recai eçkin tercümesi; Becker,S Kemal Reisoğlu tercümesi).

Metindeki «özel hal ve şartlar» daoı maksat, kendine mahsus yani olay& kas hal ve şartlar, bir başka deyişle olayın özellikleri -hususiyetleri - dir.

c) Her ne kadar görüşmelerde azınlıkta kalan noktai nazara mesnet yapılan V. Tuhr'un Borçlar Hukuku adlı eserinin türk-çe tercümesinde «kusurun fevkalade ağır bulunması halinde, iş sahibi manevi zarar* namıyla bir tazminat ödemeye de mahkum edilebilir» denmekte ise de (C. Edege Tercümesi, Sah. 422-423), V. Tuhr-Siegvvart, ikinci bası Almanca metninde bu cümle, «'kusurun özel ağırlığı istihdam edeni 49 uncu madde gereğince manevi tazminatla sorumlu kılabilir» şeklinde ifade edilmiş bulunmakta (Sah. 382-383) ve aynı eserin manevi tazminat başlıklı paragrafında da «bir manevi tazminat hakkı 49 uncu maddedeki genel hükme göre, kanun başka türlü düzenlememisse (Not 4 a : mesela, 47 inci maddede böyledir. Federal Mahkeme bu hükümden, kusur olmadan bir ölüm veya cismani zarardan sorumlu olana, manevi,
tazminat tahmil edilmesinin gayri mümkün olmadığı sonucunu cıfcanvor) yalnız zararın ve kusurun özel ağırlığı haklı kılarsa husul bulur» denmektedir (Sah. 117):
isviçre'de yayınlanmış eserlerden Oser-Sdhönenbergerin Borçlar Hukukunda «ölümün veya cismani zararın vukuunda kusuru .bulunan, 47 inci madde gereğince manevi tazminatla sorumludur, fakat kusur nazara alınmaksızın bir eylemin sonucunu tekabbül etmeye mecbur olan dahi, manevi tazminatla mükelleftir, zara zararın tazminine ilişkin hükümler burada da kıyasen uygulama yeri bulur. Şüphesiz kusurun bulunmadığı durumlarda hâkimin takdir hakkı, ancak özel hal Ve şartlar altında manevi tazminata hükrnedilmesine imkân verir» (madde 47, No. 10) dendiği gibi, H. Becker dahi Borçlar Hukuku adlı eserinde 47 inci maddeye konu olan manevi tazminatın şartlarını anlatırken, «adam öldürmenin veya cismani zararın 'kusurlu surette yapılmış olmasının şart olmadığını» (madde 47, No. 2), tebarüz ettirmiştir.
47 inci maddeye dayanan manevi tazminat için kusurun şart olmadığı artık isviçre Federal Mahkemesinin kararlarında da kabul edilmektedir (Kari Oftinger, isviçre Sorumluluk Hukuku, birinci cilt, 1958, Sah. 262).

ç) 47 inci madde gereğince manevi tazminata hükmedilmek için kusurun aranması, bu hükmün uygulanacağı maddi tazminat sorumluluğunun bütün halleri ile de kabili telif değildir.

Her ne kadar haksız eylemlerde kusur sorumluluğunun temelini teşkil eden 41 inci madde hükmü için böyle bir durum meydana gelmez dse de, temyiz kudreti bulunmayan şahısların sorumluluğu (Madde 54), istihdam edenin sorumluluğu (Madde 55), hayvanlar için sorumluluk (Madde 56), eser malikinin sorumluluğu (Madde 58), hatta aile başkanının sorumluluğu (Medeni K. madde 320) gibi kusur aranmayan* sorumluluk hallerinde maddi tazminata hükmedebilmek için kusur şart olmadığı gibi, bu durumlarda ölüm veya cismani zarar vuikulbulmuşsa ayrıca 47 inci maddeye müstenilen manevi tazminat istenebilmesi için de yine kusurun mevcudiyeti şart değildir.

Bu konuda şu cihete de işaret etmek gerekir ki, mesela ilkokula giden çocuğu bir nakliyat şirketinin kamyonunun ezmesi sebebiyle veya küçük bebeği başkasının 'köpeğinin ısırması sonucu ölen yahutta türlü meşakkatlerle yetiştirdiği genç evladı yolun

kenarındaki binanın çökerek altında kaldığı için aynı akıbete maruz kalan ana ve baba lehine, Borçlar Kanununun 45 inci maddesinin 2 inci fıkrasına gore aynı kanunun sırasiyle 55, 56 ve 58 inci maddesi gereğince maddi tazminata hukmedebilmek icın kusur sart tutulmadıgı halde, manevi tazminatta kusurun aranması, normal hayat münasebetlerine ve ihtiyaçlara da aykırı düşer.
47 inci madde, şartlan tahakkuk ettiği takdirde, yalnız yukarıda sözü edilen sorumluluk hallerinde değil, özelJcanunların sorumluluk yükleyen hükümlerinin uygulandığı yani maddi tazminat hükmedilen bütün hallerde ve bunların yanı başında tatbik yeri bulur (Becker, 47 inci madde şeıihi No. 2; Oftinger, a.g.e., Sh. 262). Bu arada Karayolları Trafik Kanunu zikredilebilir.

d) Borçlar Kanununun (haksız eylemlerden doğan borçlar) kısmında maddi tazminat sorumluluğuna mesnet teşkil eden 41, 54, 55, 56 ve 58 inci maddelere mukabil, manevi tazminat talebi hakkını veren 47 inci maddeden başka bir de 49 uncu maddenin bulunduğu malumdur.
49 uncu maddeye göre, şahsi menfaatleri Mal edilen kimse, kusurun mevcudiyeti halinde zararın tazminini; ihlalin ve kusurun özel ağırlığı haklı kılarsa, manevi tazminat alarak bir para miktarının ödenmesini isteyebilir, Hâkim bu ödemenin yerine veya onun yanı başından, manevi tazminatın diğer bir nevine de karar verebilir.

Demek oluyor ki, 49 uncu madde mucibince maddî tazminat için kusurun mevcudiyeti, manevi tazminat için de kusurun bilhassa ağır olması, şarttır.
47 inci maddede kusur şartının aranmaması, 49 uncu maddenin şahsi menfaatlere, 47 inci maddenin ise hayata ve vücut bütünlüğüne ilişkin bulunmasının meydana getirdiği sonuçlara da uygun düşer.
47 inci madde, 41-53 üncü maddelerle tanzim edilen genel kurallar arasında yer almaştır. Bu itibarla, 47 inci maddenin tanzim tekniği bakımından kanunda işgal ettiği yer, bu madde hükmünün unsurları arasına kusuru da ithal etmeye, hem kifayet etmez hem de elverişli değildir.

III - Borçlar Kanununun 47 inci maddesi gereğince manevi 342
tazminata hükmolunaibilmesi için, bu maddenin metninden doğan özel şartlarla birlikte hatta daha önce genel şartların yani olayda maddi tazminata hükmedebilmenin tabi bulunduğu şartların tahakkuk etmiş olması lazımdır.

a) Genel şartlar, kusur unsuru istisna edilirse, kusur sorumluluğu ile kusura dayanmayan sebebiyet (illiyet) sorumluluğunun bütün hallerinde aynıdır.

Bunlar, 1) bir eylem (yahut imtina), 2) bir zarar, 3) zarar ile eylem arasında illiyet bağı, 4) eylemin hukuka aykırı olmasından ibarettir (H. Becker, m. 41 şerhi, No. 1; Schöneriberger, m. 41 şeıthi, No. 2).

Bu şartlardan en önemlisi, zarar ile eylem arasındaki illiyet bağıdır. Eğer olayda böyle bir illiyet bağı yoksa, sorumluluk da yok demektir.

Genel şartların sorumluluğun nevine göre bazı özellikler arz edeceği tabiidir, içtihadın birleştirilmesine konu alan istihdam edenin 47 inci madde gereğince manevi tazminatla sorumlu tutulabilmesi için, 55 inci maddeye dayanan sorumluluğunun tahakkuk etmesi icap eder. Mamafih ölenin yakınları veya cismani zarara uğrayan, maddi ve manevi tazminatı birlikte dava edebilecekleri gibi, yalnız manevi tazminata hükmedilmesini de isteyebilirler. Her iki halde de 55 meri maddeden doğan genel şartların yani önce bunlardan müspet şartların gerçekleşmesi, ondan sonra da menfi şartların tahakkuku, bir başka deyişle istihdamı edenin ikame ettiği kurtuluş beyyinesıimıin amacına ulaşmaması lazımdır (K. Ofitinger, ajg.e., cilt: 2/1, 1960, Sah. 142-177; K. Reisoğlu, istihdam Edenlerin Mesuliyeti, 1958, Saflı. 30,59).

b) Borçlar Kanununun 47 inci maddesinden doğan özel şartlara gelince; bunlar, başlıca üç gurupta toplanabilir :

1) Bir kimse ölmüş veya cismani zarara uğramış olmalıdır.

2) Davayı ölenin yakınlan veya cismani zarara uğrayan kimse açmalıdır.

3) özel hal ve şartlar, manevi tazminat hükmedilmesi gerek-tirmeliddr.

Bu şartlardan sonuaoı.ou, içtihadı birleştirmenin esas konusunu teşkil etmektedir. Her ne kadar Kanunumuzda, isvicre metninden farklı olarak hâkimin manevi tazminata adalete tevfikan hükmedeceği yazılı ise de, hâkim esasen özel hal ve şartlan takdir ederken Medeni Kanunun 4 üncü maddesi mucibince hak ve nasa-fet kurallanna tabi olacagına göre, bu hükmü 4 üncu maddeyi teyit edici olarak telakki etmek gereıkır.
ozel hal ve sartlar, her olaya göre değişir. Esasen maksat, yukarıda da açıklandığı gibi, olaya has hal ve şartlar, yani olayın özellikleridir.

Bu özelliklerin başında, manevi zararın önemli olması gelir. EM çizilen bir kimseye cismani zarara uğradı diye kural olarak manevi tazminat hükmediknesi icap etmez. Demek ki, cismani za-zarara uğrayan kimsede veya ölenin yakınlarında önemli bir manevi zarar (elem, ızdırap) husule gelmeli, yani gerçekten manevi bir tatmin ihtiyacı doğmuş bulunmalıdır., ölüm: vukuibulmussa, sağlığında ölen ile davacı arasındaki münasebetin mahiyeti ve derecesi bu hususun takdirinde büyük rol oynar.

Bundan başka olayın oluş şekli, nazara alınır. Feci bir olay ile normal şartlar altında meydana gelmiş olan olay bir tutulamaz.

Nihayet ilgililerin yani failin, olaydan başka sorumlu varsa onun, mesela istihdam edenin, ölenin, davacıların içtimai mevkilerinin, tahsil ve iktisadi durumlarının göz önuünde tutulması lazımdır.

Kısacası kanun vazıı, her olayda meydana çıkan ihtiyacı karşılayan keşfe bir kural koymaktaki zorluğu düşünerek, 47 inci madde metnini kasten elastiki bir sakilde formüle etmiş ve manevi tazminat hükmedilmesimi gerekli kılan lıal ve şartlan, hâkimin takdirine bırakmıştır. (K. Oftinger, a^.e., Cilt: l, Sh. 265). Tabiatıyla bu takdirde, bir yanılma durumu olmamalıdır.

Eğer olayda failin veya onun hareketinden sorumlu oılan şahsın, mesela istihdam edenin kusuru varsa, bu kusurun veya cismani zarara uğrayan yahutta ölefl zarara birliüctte sebebiyet ver-mişse, sebebiyet verme nispetlerinin veya karşılıklı kusurlarının manevi tazminat hükmedilmesi'nıde ve miktarında nazara alınması icap eder. Mücerret müterafik kusur veya birlikte sebebiyet verme durumu, manevi tazminat hüküm edilmesine engel değildir; ancak, müterafik kusur veya birlikte sebebiyet verme nispeti,
manevi tazminat hükmediktsesini halasız ve yersiz kılacak derecede ağır ve büyük olursa, hâkim manevi tazminata hükmetmeyebilir (H Becker, m. 47, No. 2; Oser-Schönenberger, m. 47, No. 12; V. Tuhr Siegwart, Cilt: l, Sh. 117, Not: 46; K. Oftinger, Cilt: l,

Sİ. 269).
isviçreli Hukukçulardan H. Becker (1942, madde 47, No. 8) ve K. Oftinger'in (1958 cilt: l, 3h. 269) eserlerinde işaret ettikleri gibi, hâkim manevi tazminata hükmederken para değerini de düşünmelidir. Hükmettiği meblağ, bir sadaka niteliği taşımamalı, kısmen de olsa bir manevi tatmin fonksiyonu ifa etmelidir. Mamafih diğer tarafın müzayaka haline düşmesine, onun mahvına da meydan vermemelidir.

Esasen* manevi tazminat, ne 'bir ceza, ne de gerçek manasında bir tazminattır. Ceza değildir; çünkü, davacının menfaati dü-ştmülmefcsizin, sorumlu olana hukukun ihlalinden dolayı yapılan bir kötülük değildir. Mamelek hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını amaç edinmediği için de, gerçek manasında bir tazminat, mağdurda veya zarara uğrayanda bir huzur hissi, bir tatmin duygusu tevlit etmelidir (H. Becker, m. 47, No. 1).

Hâkimin manevi tazminat miktarını tayin ederken, Borçlar Kanununun 43 ve 44 üncü maddelerindeki kurallan, «özel hal ve şartlan» takdir edenken kıyasen uygulaması, kusursuz sorumluluk hallerinde ve olayda kusur bulunmadığı takdirde, kusurun dışında kalan amilleri, alelıtlak kusurun mevcudiyeti halinde ise kusur da dahil bütün faktörleri takdirine mesnet yapması gerekir (Oser-Sdhönenlberıger, m. 47, No. 12; Oftinger, ajg.e., Cilt: l, Sh. 269). Sonuç :

İstihdam edenin Borçlar Kanununun 47 'inci maddesi gereğince manevi tazminatla sorumlu tutulabilmesi için ne kendisinin, 06 de müstahdeminin kusurunun şart olmadığına, hâkimin sebebiyet (illiyet) münasebeti bulunmak kaydıyla özel hal ve şartlan takdir ederek manevi tazminata hükmedebileceğine, varsa müstahdemin veya istihdam edenin yahut her ikisinin kusurunun ve öle-aln veya cismani zarara uğrayanın birlikte sebebiyet verme nispe-tinta yahut müterafik kusurunun özel hal ve şartlar içinde takdir edilmesi gerektiğine, ilk toplantıda üçte iki çoğunluk sağlanamadığından ikinci toplantıda mevcudun yarasını geçen çoğunlukla ve 26/6/1966 tarihinde karar verildi.
Old 03-11-2009, 08:43   #3
norm

 
Varsayılan

tşekkür ederim hızlı yanıınız için ancak esasında ben indirim yapılan kararlarla daha çok ilgilenmekteyim.Çünkü işveren tarafıyım ve bu olayda ölüm var.evet tazminat alınır ancak ben indirime sebebp olan kararlarla ilgilniyorum.
Old 03-11-2009, 10:23   #4
av.araf

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan norm
tşekkür ederim hızlı yanıınız için ancak esasında ben indirim yapılan kararlarla daha çok ilgilenmekteyim.Çünkü işveren tarafıyım ve bu olayda ölüm var.evet tazminat alınır ancak ben indirime sebebp olan kararlarla ilgilniyorum.


T.C. YARGITAY 21. HUKUK DAİRESİ E. 2007/16071

K. 2008/4126 T. 13.3.2008

• İŞ KAZASI SONUCU MALULİYETİNDEN DOĞAN TAZMİNAT DAVASI ( Kusur Raporları Arasındaki Çelişkiyi Gidermek İçin Üç İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Uzmanı Bilirkişiye Konuyu Yeniden İnceletmek Gerektiği )

• GEÇİCİ İŞGÖREMEZLİK TAZMİNATI ( Tedavi Giderlerinin Ödetilmesi - Kusur Raporları Arasındaki Çelişkiyi Gidermek İçin Üç İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Uzmanı Bilirkişiye Konuyu Yeniden İnceletmek Gerektiği )

• İŞÇİ SAĞLIĞI İŞ GÜVENLİĞİ HÜKÜMLERİNE UYGUN KUSUR TESPİTİ GEREKMESİ ( İş Kazası Sonucu Maluliyetinden Doğan Maddi Tazminat )

506/m.12

4857/m.77


ÖZET : Davacı iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi tazminat ile tedavi giderlerinin ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Kusur raporları arasındaki çelişkiyi gidermek için üç işçi sağlığı ve iş güvenliği uzmanı bilirkişiye konuyu yeniden inceletmek, işverenin, işyerinde alması gerekli önlemlerin neler olduğu, hangi önlemleri aldığı, hangi önlemleri almadığı, alınan önlemlere işçinin uyup uymadığı gibi hususlarda ayrıntılı bir rapor almak, verilen rapor dosyadaki bilgi ve belgelerle birlikte değerlendirilerek, kusurun aidiyeti ve oranını hiç bir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptamak, yukarıdaki bozma nedenlerini göz önünde tutarak yeniden hesaba ilişkin bilirkişi raporu almak ve sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
DAVA : Davacı iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi tazminat ile tedavi giderlerinin ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Mehmet Çekiç tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi:
KARAR : 1-Davacı dava dilekçesinde, iş kazası sonucu %4,3 oranında iş göremez durumuna düşmesi nedeniyle, tedavi ve ilaç giderleri, işgücü kaybı ve tedavisi süresince çalışamaması nedeniyle uğramış olduğu zararların ( gelir kaybının ) tazmini için fazla haklarını saklı tutarak 100.00-YTL maddi ve 15.000.00-YTL manevi tazminatın kaza tarihinden yasal faizi ile birlikte tahsilini istemiş, ıslah dilekçesi ile de ( 5.321,89-YTL işgöremezlik tazminatı, 26,00-YTL tedavi gideri ve 4.566,00-YTLboşta geçen süreler için geçici işgöremezlik tazminatı olmak üzere ) maddi tazminat talebini 9.913,00-YTLna çıkarmıştır.
Mahkeme, geçici işgöremezliğe ilişkin 5.321,00-YTL. maddi zararın, tedavi giderinden 26,00-YTL. ve boşta geçen süre alacağı 4.566,00-YTL’nin tahsiline karar vermiştir.
Davacı, dava ve ıslah dilekçesi ile geçici iş göremezlik nedeniyle ücret kaybı ( maddi tazminat ) ve sürekli işgöremezlik nedeniyle maddi tazminat olmak üzere iki ayrı talepte bulunmuştur. Davacı geçici işgöremezlik dönemi için ayrı dava açtığı ve geçici işgöremezlik dönemi için ayrıca hesap yapıldığı halde sürekli işgöremezlik zararının davacının geçici işgöremezlik döneminin sona erdiği 29.1.2005 tarihinden itibaren hesaplanması gerekirken olay tarihinden hesaplanması ve aynı dönem için mükerrer tazminata hükmedilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Öteyandan davacının geçici işgöremezlik dönemi için bilirkişi tarafından belirlenen zarardan davacının müterafık kusuru oranında indirim yapılması gerektiğinin göz ardı edilmesi de usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
2-Davacı tarafından talep edilen tedavi giderinin, 506 sayılı yasanın 12. maddesi gereğince Kurum tarafından karşılanması gerektiği açık olduğu halde işverenden tahsiline karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
3-Yargılama sırasında alınan 30.6.2006 tarihli kusur raporunda, %25 oranında davalı işverenin, %75 oranında davacı işçinin kusurlu olduğu belirtilmiş, 20.11.2006 tarihli raporda ise, davalı işveren %60, davacı işçi %40 oranında kusurlu bulunmuştur. Hükme esas alınan 16.02.2005 tarihli kusur raporunda, davacı %50, davalı %50 oranında kusurlu bulunmuştur. Mahkemece, kusur raporları arasındaki açık çelişki giderilmeden ikinci rapor hükme esas alınarak karar verilmiştir.
Mahkemece yapılacak iş, yukarıda belirtilen kusur raporları arasındaki çelişkiyi gidermek için üç işçi sağlığı ve iş güvenliği uzmanı bilirkişiye konuyu yeniden İş Kanunu’nun 77. maddesi ve işyerinin niteliğine göre işyerinde uygulanması gereken işçi sağlığı ve iş güvenliği tüzüğünün ilgili maddeleri çerçevesinde inceletmek, işverenin, işyerinde alması gerekli önlemlerin neler olduğu, hangi önlemleri aldığı, hangi önlemleri almadığı, alınan önlemlere işçinin uyup uymadığı gibi hususlarda ayrıntılı bir rapor almak, verilen rapor dosyadaki bilgi ve belgelerle birlikte değerlendirilerek, kusurun aidiyeti ve oranını hiç bir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptamak, yukarıdaki bozma nedenlerini göz önünde tutarak yeniden hesaba ilişkin bilirkişi raporu almak ve sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm sair yönleri incelenmeksizin bozulmalıdır.
SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 13.03.2008 gününde


T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULU

E. 1980/9-1711 K.1982/533 T. 28.3.1982

• TAZMİNAT DAVASI ( İş Kazasına Uğrayan İşçinin %25 Oranında Kusurlu Olması )

• İŞÇİNİN KUSURU ( İş Kazasına Uğramasında %25 Oranında Kusurlu Olması )

• GEÇİCİ İŞ GÖREMEMEZLİK ÖDENEĞİ ( SSK'ca İşçiye Ödenmiş Olması ve Tazminat Tutarından İndirilmesinin Gerekmesi )

506/m.26


ÖZET : İş kazasında işçinin yüzde 25 oranında kusurlu olduğu saptandığına göre, maddi tazminat tutarından işçinin kusuru oranında indirim yapılmaması ve ssk'ca ödenen geçici işgöremezlik ödeneğinin düşülmemesi yasaya aykırıdır.
DAVA : Taraflar arasındaki "tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Adana iş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 12.7.1979 gün ve 1979/957 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 17.10.1979 gün ve 11832-12917 sayılı ilamiyle; ( ... Davacı, dava dilekçesinde, iş kazasının iş güvenliği konusuyla yeterli tedbiri almamış bulunan davalının kusuru yüzünden meydana geldiğini ileri sürerek 10.000 lira maddi tazminatın tahsilini istemiştir. Yapılan kusur incelemesi sonunda, davacının olayda % 25 oranında ortak kusuru bulunduğu saptanmış ve bu kusur raporu hükme dayanak yapılmış bulunduğuna göre, hükmolunan miktardan ortak kusur oranında indirim yapılmaması ve Sosyal Sigortalar Kurumunca ödenmiş bulunan geçici iş görememezlik ödeneğinin tazminat nispetinde dikkate alınmamış olması yasaya aykırıdır... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
KARAR : Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki yazılara, mahkeme kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre usul ve yasaya uygun olan direnme kararının onanması gerekir.

SONUÇ : Temyiz itirazlarının REDDİYLE, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA ( .... ) 28.3.1982 gününde oybirliğiyle karar verildi. yarx

kazancı
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
iş kazası sonucu yaşı küçük işçinin ölümü acil! HEATHER Meslektaşların Soruları 3 15-06-2013 17:48
sigortasız işçinin işyeri için gittiği yolda trafik kazasında ölümü Av.Mirza Meslektaşların Soruları 1 23-12-2008 17:18
işçinin tazminat talebi av.ozge Meslektaşların Soruları 4 21-06-2007 17:28
işyerinde köpek saldırısına uğranması nedeniyle işçinin tazminat davası açması Fatma KAPUÇAM Meslektaşların Soruları 4 19-03-2007 19:07


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06112099 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.