Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Gayrİmenkul SatiŞ Vaadİ SÖzleŞmesİ Ve Terdİtlİ Dava

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 23-01-2011, 14:17   #1
hayalperdesi

 
Varsayılan Gayrİmenkul SatiŞ Vaadİ SÖzleŞmesİ Ve Terdİtlİ Dava

İyi pazarlar...
Elimde noter huzurunda yapılmış 1995 tarihli gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi mevcuttur.Bu sözleşmede bedel 40 milyon olarak yazılmıştır ve arsanın zilyetliğide vaad edilene geçirilmiştir.Bu kişi üzerine kendi evini yapmıi ve şifahi hatırlatmalara rağmen tapuyu üzerine alamamıştır.Halihazırda bu yer üniversite inşaatı başlayan yere dahil olacağından bu firmaya satılmıştır.Tapuda satış vaadi şerhide konulmamıştır. Tapu iptali ve terditli olarak gayrimnekulün evle birlikte bugünkü rayiç değerinimi istemeliyim ?
Old 23-01-2011, 15:52   #2
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan hayalperdesi
İyi pazarlar...
Elimde noter huzurunda yapılmış 1995 tarihli gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi mevcuttur.Bu sözleşmede bedel 40 milyon olarak yazılmıştır ve arsanın zilyetliğide vaad edilene geçirilmiştir.Bu kişi üzerine kendi evini yapmıi ve şifahi hatırlatmalara rağmen tapuyu üzerine alamamıştır.Halihazırda bu yer üniversite inşaatı başlayan yere dahil olacağından bu firmaya satılmıştır.Tapuda satış vaadi şerhide konulmamıştır. Tapu iptali ve terditli olarak gayrimnekulün evle birlikte bugünkü rayiç değerinimi istemeliyim ?

Tapuya şerh konulmadığı için satış vaadi sözleşmesinin 3. kişilere karşı ileri sürülmesi mümkün değildir. Bu itibarla Taşınmazı tapudan devir alan Üniversiteye karşı Tapu iptal davası açamazsınız. Satış Vaadi sözleşmesinin müvekkiline bahşettiği şahsi talep haklarınızı (BK.96,98,101 - 106-108) vs) Vaad borçlusuna karşı ileri sürebilirsiniz. (Diye düşünüyorum)
Old 23-01-2011, 22:49   #3
wellan

 
Varsayılan

Bende Mehmet Saim Bey gibi düşünüyorum.Sadece kişisel bir talep hakkının varlığı mrvcut olup;ayni bir hakkın varlığı mevcut değildir.SAGILARIMLA.
Old 24-01-2011, 09:46   #4
hayalperdesi

 
Varsayılan

çok teşekkür ederim cevaplarınız için ...Diğer olasılık geriye kalıyor.Zilyetlik devredildiği için zamanaşımı ileri sürülemeyeceğini düşünüyorum.Peki bugünkü rayiç değer üzerinden mi alacağı talep etmeliyim ? Bu dava sebepsiz zenginleşe davası şelinde mi yoksa alacak veya tazminat olarak mı açılmalıdır?
Old 24-01-2011, 11:40   #5
av.cancan

 
Varsayılan

zilyetlik müvekkilinize geçirildiği için zamanaşımı söz konusu değil. Bu yönde pek çok yargıtay kararı mevcut. Satış vaadi yapan kişi ölmüşse mirasçılarına dahi davayı açabiliyorusnuz. Ayrıca davayı siz terditli açın (öncellikle Tapu iptal tescil ve bu söz konusu olamayacaksa gayrimenkulün bu günkü emsal ve raiç bedellere göre değerini talep edin. Bu yönde de yargıtay kararı çok. Ama umarım vaad eden kişinin ya da mirasçılarının ödeme durumu vardır.
Old 31-01-2011, 13:24   #6
hayalperdesi

 
Varsayılan

teşekkür ederim ...
Öncelikle vaad eden ödeyebilecek konumdadır.
Tapu iptali ile birlikte gayrimenkulün bugünkü rayiç değeri terditli istenince tapu iptali iyiniyetli 3.kişiden dolayı reddedilirse vekalet ücretine hükmedilir mi karşı taraf için ?
Ayrıca diyelimki teminat yatıramadık riski göze alamadık ,tapu iptali davasını açmadık.Gayrimenkulün rayiç değeri istenirken bu süreçte keşfe gidilemediğinden inşaa şirketi ben burayı aldım diye ordakileri çıkartıp inşaata başlarsa ,arsa alınırsa ne yapabilirim ? Yani keşfi nasıl hızlandırabilirim? Kolay gelsin...
Old 31-01-2011, 16:06   #7
av.cancan

 
Varsayılan

terditli açılan davada tapu iptal talebiniz reddedilirse karşı tarafa vekalet ücreti ödemiyorsunuz öncelllikle.Ayrıca teminat yatırmak zorunda değilsiniz hatta zaten yatırmayın çünki tapu başkasının adına kayıtlı olduğu için ( iyiniyetli 3. kişi) (zaten satış vaadinde bulunan adına değil de) tapu iptal davası reddedilecek o belli, ancak satış vaadi borçlusundan ödediğiniz parayı dediğim gibi günün emsal ve raiçlerine göre de alıyorsunuz. Bu arada arsa sizin müvekkillerinizin elinde mi? Davayı açıp tebligat yapılınca ilk celse zaten hemen delillerinizi bildirip, keşif kararı alabilirsiniz. size de kolay gelsin
Old 31-01-2011, 20:44   #8
hayalperdesi

 
Varsayılan

Bu arsa müvekkilimizin zilyetliğinde bulunmakta ve yaklaşık 1995 ten beri.Ama üniversite inşaatı alanına dahil olacağından bu 3.kişi onları ordan tahliye edebilir.Dolayısıyla keşfe bir an önce gidip rayiç değerin tespitini istemeliyim.Keşif hemen alınmalı beyanlar bittikten sonra...
Old 21-07-2011, 11:24   #9
zlm

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.cancan
zilyetlik müvekkilinize geçirildiği için zamanaşımı söz konusu değil. Bu yönde pek çok yargıtay kararı mevcut. Satış vaadi yapan kişi ölmüşse mirasçılarına dahi davayı açabiliyorusnuz. Ayrıca davayı siz terditli açın (öncellikle Tapu iptal tescil ve bu söz konusu olamayacaksa gayrimenkulün bu günkü emsal ve raiç bedellere göre değerini talep edin. Bu yönde de yargıtay kararı çok. Ama umarım vaad eden kişinin ya da mirasçılarının ödeme durumu vardır.
Benim de bu konu ile ilgili benzer bir davam var.
Satış vaadi yapılmış ve zilyetlikte geçmiş.Vaadde bulunan ölmüş ve miraşçılara karşı tapu iptali tescil bu talebin reddi halinde taşınmazın bedeli talepli terditli davamızı açtık. Taraf teşkili sağlandı ve tanık ve delillerimiz bildireceğiz.
Ancak tapu iştirak halinde mülkiyet olduğundan muhtemelen tapu iptali tescil red olacaktır ancak davamız terditli olduğundan bedel konusunda yargılama devam eder mi yoksa tamamen red mi verilir ??
Siz bu konuda yargıtay kararı çok var demişsiniz rica etsem paylaşabilirmisiniz acaba? Şİmdiden teşekkürler.
Old 22-07-2011, 09:18   #10
eser_29

 
Varsayılan

1.Zilyetlik geçmedi ise zamanaşımı süresi nedir bu konuda ?
2.Ayrıca sözleşmenin noter onaylı olup olmamasının zamanaşımına etkisi var mıdır ?
3.Sözleşmeye bağlı senet verilmesi zamanaşımını senetteki tarihe göre değiştirir mi?
Old 22-11-2011, 16:38   #11
neron

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.cancan
zilyetlik müvekkilinize geçirildiği için zamanaşımı söz konusu değil. Bu yönde pek çok yargıtay kararı mevcut. Satış vaadi yapan kişi ölmüşse mirasçılarına dahi davayı açabiliyorusnuz. Ayrıca davayı siz terditli açın (öncellikle Tapu iptal tescil ve bu söz konusu olamayacaksa gayrimenkulün bu günkü emsal ve raiç bedellere göre değerini talep edin. Bu yönde de yargıtay kararı çok. Ama umarım vaad eden kişinin ya da mirasçılarının ödeme durumu vardır.
merhabalar, öncelikle vermiş olduğunuz bilgiler için teşekkür ederim, lakin benim merak ettiğim konu; eğer zilyetlik geçmişse zamanasımının işlemeyeceği ve bununla ilgili yargıtay kararları mevcut demişsiniz, bizimde böyle bir davamız mevcut ama 17 yıl geçmiş olmasından ötürü zamanaşımı def'i ile karşılacağımızı tahmin ediyoruz, aynen avukat arkadaşımızın mevzusu ile karsı karsıyayımda be, iyi günler
Old 22-11-2011, 16:55   #12
hayalperdesi

 
Varsayılan

Taşınmaz mal satış vaadi sözleşmeleri için yasa özel bir zamanaşımı ön gelmediğinden burada da kural olarak Borçlar Kanunun 125. maddesinde belirlenen 10 yıl zamanaşımı süresinin uygulanması gerekir. Her ne kadar sözleşmenin yapıldığı 17.03.1986 tarihi ile davanın açıldığı 19.11.2003 tarihleri arasında 10 yıldan fazla süre geçmiş ise de, satışı vaad edilen taşınmaz vaad alacaklısına teslim edildiğinden, 10 yıl geçmesine karşın açılan davalarda zamanaşımı savunmasında bulunmak Türk Medeni Kanunun 2. maddesinde tanımı yapılan dürüstlük kuralına uygun düşmeyeceğinden, dinlenemez.

T.C.
YARGITAY
14. HUKUK DAİRESİ
E. 2007/752
K. 2007/1932
T. 28.2.2007
• TAŞINMAZ MAL SATIŞ VAADİNE DAYALI PAY TESCİLİ İSTEMİ ( Taşınmazın İmar Mevzuatı Uyarınca İfraz Olanağı Olup Olmadığı Valilikten Sorulup Saptanmadan Bilirkişinin Sözüne Bakılarak Parselin Bölünme Suretiyle Tescili İsabetsiz Olduğu )
• TAŞINMAZIN İFRAZ OLANAĞI ( Olup Olmadığı Valilikten Sorulup Saptanmadan Bilirkişinin Sözüne Bakılarak Parselin Bölünme Suretiyle Tescili İsabetsiz Olduğu - Taşınmaz Mal Satış Vaadi Sözleşmesi )
• İMAR PLANI OLMAYAN YERLER ( Taşınmaz Malın Yapılaşma Amacıyla Arsa ve Parselleri Hisselere Ayıracak Şekilde Bölünmesi Satış Vaadi Sözleşmelerine Konu Yapılması Mümkün Olmadığı )
3194/m.11
ÖZET : Dava biçimine uygun düzenlenen taşınmaz mal satış vaadine dayalı pay tescili istemiyle açılmıştır. 3194 sayılı yasanın 11. maddesindeki ayrık durumlar hariç imar planı olmayan yerlerdeki bir taşınmaz malın yapılaşma amacıyla arsa ve parselleri hisselere ayıracak şekilde bölünmesi, satış vaadi sözleşmelerine konu yapılması mümkün değildir.

Somut olayda ise, 512 parsel sayılı taşınmazın tarla niteliğinde olduğu yapılan keşifte dinlenen tanık sözlerine göre de tarım amaçlı kullanıldığı, anlaşılmaktadır. Her ne kadar taşınmazın imar mevzuatı uyarınca ifraz olanağı olup olmadığı valilikten sorulup saptanmadan bilirkişinin sözüne bakılarak 512 parselin bölünme suretiyle tesciline karar verilmiş ise de, davacının iddia şekline göre bu konudaki yanılgı sonuca etkili görülmemiş, düşülen hataya değinilmekle yetinilmiştir.

DAVA : Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 19.11.2003 gününde verilen dilekçe ile satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali tescil istenmesi üzerine usuli bozmaya uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 09.05.2006 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

KARAR : Dava, 17.03.1986 günlü biçimine uygun düzenlenen taşınmaz mal satış vaadine dayalı pay tescili istemiyle açılmıştır.

Davalı zamanaşımı defi bildirmiş, pay tescilinin mümkün olmayacağını da ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece bilirkişinin 29.04.2004 günlü krokisinde 3. alternatif olarak gösterilen ifraz şekline göre A harfli 11200 m2 kısma ait davalı tapusunun iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiştir.

Hükmü davalı temyiz etmiştir.

Taşınmaz mal satış vaadi sözleşmeleri için yasa özel bir zamanaşımı ön gelmediğinden burada da kural olarak Borçlar Kanunun 125. maddesinde belirlenen 10 yıl zamanaşımı süresinin uygulanması gerekir. Her ne kadar sözleşmenin yapıldığı 17.03.1986 tarihi ile davanın açıldığı 19.11.2003 tarihleri arasında 10 yıldan fazla süre geçmiş ise de, satışı vaad edilen taşınmaz vaad alacaklısına teslim edildiğinden, 10 yıl geçmesine karşın açılan davalarda zamanaşımı savunmasında bulunmak Türk Medeni Kanunun 2. maddesinde tanımı yapılan dürüstlük kuralına uygun düşmeyeceğinden, dinlenemez. Davalının diğer temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir. Ancak;

3194 sayılı yasanın 11. maddesindeki ayrık durumlar hariç imar planı olmayan yerlerdeki bir taşınmaz malın yapılaşma amacıyla arsa ve parselleri hisselere ayıracak şekilde bölünmesi, satış vaadi sözleşmelerine konu yapılması mümkün değildir. Somut olayda ise, 512 parsel sayılı taşınmazın tarla niteliğinde olduğu yapılan keşifte dinlenen tanık sözlerine göre de tarım amaçlı kullanıldığı, anlaşılmaktadır. Her ne kadar taşınmazın imar mevzuatı uyarınca ifraz olanağı olup olmadığı valilikten sorulup saptanmadan bilirkişinin sözüne bakılarak 512 parselin bölünme suretiyle tesciline karar verilmiş ise de, davacının iddia şekline göre bu konudaki yanılgı sonuca etkili görülmemiş, düşülen hataya değinilmekle yetinilmiştir.

Gerçekten, davacının dava dilekçesindeki istemi taşınmazın hisselendirilerek tescili talebinden ibarettir. Başka bir anlatımla davacı ifraz yoluyla tescil talebinde bulunmadığından, HUMK.nun 74. maddesine hükme bağlanan taleple bağlılık kuralına aykırı şekilde ifraz suretiyle tescil hükmü kurulması yasaya aykırı olmuş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, 28.02.2007 gününde oybirliği ile karar verildi.

T.C.
YARGITAY
14. HUKUK DAİRESİ
E. 2007/5522
K. 2007/6171
T. 17.5.2007
• TAPU İPTALİ VE TESCİL ( Elbirliği Mülkiyetine Tabi Taşınmaz Ortakları Arasındaki Satış Vaadi Sözleşmelerinde Ayrıca Zilyetliğin Devri Gerekmediği - On Yıllık Zamanaşımı Uygulanamayacağı )
• ELBİRLİĞİ MÜLKİYETİNE TABİ TAŞINMAZ ( Ortakları Arasındaki Satış Vaadi Sözleşmelerinde Ayrıca Zilyetliğin Devri Gerekmediği/On Yıllık Zamanaşımı Uygulanamayacağı - Tapu İptali ve Tescil Talebi )
• SATIŞ VAADİ SÖZLEŞMESİ ( Elbirliği Mülkiyetine Tabi Taşınmaz Ortakları Arasındaki/Ayrıca Zilyetliğin Devri Gerekmediği - Tapu İptali ve Tescil Talebinde On Yıllık Zamanaşımı Uygulanamayacağı )
• ZİLYETLİĞİN DEVRİ ( Elbirliği Mülkiyetine Tabi Taşınmaz Ortakları Arasındaki Satış Vaadi Sözleşmelerinde Ayrıca Devir Gerekmediği - Tapu İptali ve Tescil/Vaad Borçlularının Zamanaşımı Savunmasının "Dürüst Davranma" Kuralı İle Bağdaşmayacağı )
4721/m. 2, 702, 716
ÖZET : Dava, taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil talebine ilişkindir. Elbirliği mülkiyetinde hiçbir ortak için tasarruf edebileceği bir pay söz konusu değildir; zilyetlik tüm ortaklar adına sürdürülür. Hal böyle olunca elbirliği mülkiyetine tabi taşınmaz ortakları arasındaki satış vaadi sözleşmelerinde ayrıca zilyetliğin devri gerekmediğinden tapu iptali ve tescil taleplerinde on yıllık zamanaşımı süresi uygulanmaz. Vaad borçlularının zamanaşımı savunmasında bulunması "dürüst davranma" kuralı ile bağdaşmayacağından dinlenemez.

DAVA : Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 12.11.2003 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 30.01.2002 günlü hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

KARAR : Dava taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

Mahkemece satış vaadi sözleşmesinin yapıldığı 03.02.1987 tarihinden dava tarihi olan 12.11.2003 tarihleri arasında 10 yıllık zamanaşımı süresi geçtiğinden istem reddedilmiş,

Hükmü davacı temyiz etmiştir.

03.02.1987 tarihli biçimine uygun düzenlenen sözleşmenin konusu 33 ve 38 parsel sayılı taşınmazlardaki miras yoluyla davalıların miras bırakanına intikal edecek paylara ilişkindir. Davacı ve davalıların miras bırakanı kardeştir. Sözleşme metnine bakılırsa satış vaadinin yapıldığı ve sözleşmenin ifa olanağı kazandığı tarihte tarafların satış vaadine konu parsellerde elbirliği malikleri olduğu açıkça görülür. Zira tarafların ortak miras bırakanı Ş. 23.10.1983 tarihinde vefat etmiştir.

Türk Medeni Kanunu'nun 702. maddesi hükmünce elbirliği mülkiyetinde hiçbir ortak için tasarruf edebileceği bir pay söz konusu değildir. Mülkiyet hakkı elbirliği ile ortaklara ait olduğundan elbirliği ortaklığındaki zilyetlik tüm ortaklar adına sürdürülür. Dolayısıyla mirasçı olan davanın tarafları tasarruf şekli ne olursa olsun taşınmaza birlikte zilyet sayılır. Hal böyle olunca dava konusu taşınmazların vaad alacaklısı davacıya ayrıca teslimi gerekmez. Satışı vaad edilen taşınmazlarda davalı da hukuken zilyet sayıldığından, dava sözleşme tarihine nazaran 10 yıllık süre geçtikten sonra da açılmış olsa vaad borçlularının zamanaşımı savunmasında bulunması Türk Medeni Kanunu'nun 2. maddesinde yer alan "dürüst davranma" kuralı ile bağdaşmayacağından dinlenemez.

Yukarıda yapılan açıklamalar karşısında mahkemece çekişmenin esası hakkında bir hüküm kurulması yerine davanın zamanaşımı varlığından söz edilerek reddi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, 24.05.2007 gününde oybirliği ile karar verildi.



----------------
Arkadaşlar gereksiz polemikler içine girmeyelim. Kişileri karalamayalım. Burada asıl amaç paylaşım. Yanlış kim tarafından yapılırsa yapılsın yanlıştır.
Old 22-11-2011, 16:56   #13
hayalperdesi

 
Varsayılan

10 yıldan fazla süre geçmiş ise de, satışı vaad edilen taşınmaz vaad alacaklısına teslim edildiğinden, 10 yıl geçmesine karşın açılan davalarda zamanaşımı savunmasında bulunmak Türk Medeni Kanunun 2. maddesinde tanımı yapılan dürüstlük kuralına uygun düşmeyeceğinden, dinlenemez.

T.C.
YARGITAY
14. HUKUK DAİRESİ
E. 2007/752
K. 2007/1932
T. 28.2.2007
• TAŞINMAZ MAL SATIŞ VAADİNE DAYALI PAY TESCİLİ İSTEMİ ( Taşınmazın İmar Mevzuatı Uyarınca İfraz Olanağı Olup Olmadığı Valilikten Sorulup Saptanmadan Bilirkişinin Sözüne Bakılarak Parselin Bölünme Suretiyle Tescili İsabetsiz Olduğu )
• TAŞINMAZIN İFRAZ OLANAĞI ( Olup Olmadığı Valilikten Sorulup Saptanmadan Bilirkişinin Sözüne Bakılarak Parselin Bölünme Suretiyle Tescili İsabetsiz Olduğu - Taşınmaz Mal Satış Vaadi Sözleşmesi )
• İMAR PLANI OLMAYAN YERLER ( Taşınmaz Malın Yapılaşma Amacıyla Arsa ve Parselleri Hisselere Ayıracak Şekilde Bölünmesi Satış Vaadi Sözleşmelerine Konu Yapılması Mümkün Olmadığı )
3194/m.11
ÖZET : Dava biçimine uygun düzenlenen taşınmaz mal satış vaadine dayalı pay tescili istemiyle açılmıştır. 3194 sayılı yasanın 11. maddesindeki ayrık durumlar hariç imar planı olmayan yerlerdeki bir taşınmaz malın yapılaşma amacıyla arsa ve parselleri hisselere ayıracak şekilde bölünmesi, satış vaadi sözleşmelerine konu yapılması mümkün değildir.

Somut olayda ise, 512 parsel sayılı taşınmazın tarla niteliğinde olduğu yapılan keşifte dinlenen tanık sözlerine göre de tarım amaçlı kullanıldığı, anlaşılmaktadır. Her ne kadar taşınmazın imar mevzuatı uyarınca ifraz olanağı olup olmadığı valilikten sorulup saptanmadan bilirkişinin sözüne bakılarak 512 parselin bölünme suretiyle tesciline karar verilmiş ise de, davacının iddia şekline göre bu konudaki yanılgı sonuca etkili görülmemiş, düşülen hataya değinilmekle yetinilmiştir.

DAVA : Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 19.11.2003 gününde verilen dilekçe ile satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali tescil istenmesi üzerine usuli bozmaya uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 09.05.2006 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

KARAR : Dava, 17.03.1986 günlü biçimine uygun düzenlenen taşınmaz mal satış vaadine dayalı pay tescili istemiyle açılmıştır.

Davalı zamanaşımı defi bildirmiş, pay tescilinin mümkün olmayacağını da ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece bilirkişinin 29.04.2004 günlü krokisinde 3. alternatif olarak gösterilen ifraz şekline göre A harfli 11200 m2 kısma ait davalı tapusunun iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiştir.

Hükmü davalı temyiz etmiştir.

Taşınmaz mal satış vaadi sözleşmeleri için yasa özel bir zamanaşımı ön gelmediğinden burada da kural olarak Borçlar Kanunun 125. maddesinde belirlenen 10 yıl zamanaşımı süresinin uygulanması gerekir. Her ne kadar sözleşmenin yapıldığı 17.03.1986 tarihi ile davanın açıldığı 19.11.2003 tarihleri arasında 10 yıldan fazla süre geçmiş ise de, satışı vaad edilen taşınmaz vaad alacaklısına teslim edildiğinden, 10 yıl geçmesine karşın açılan davalarda zamanaşımı savunmasında bulunmak Türk Medeni Kanunun 2. maddesinde tanımı yapılan dürüstlük kuralına uygun düşmeyeceğinden, dinlenemez. Davalının diğer temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir. Ancak;

3194 sayılı yasanın 11. maddesindeki ayrık durumlar hariç imar planı olmayan yerlerdeki bir taşınmaz malın yapılaşma amacıyla arsa ve parselleri hisselere ayıracak şekilde bölünmesi, satış vaadi sözleşmelerine konu yapılması mümkün değildir. Somut olayda ise, 512 parsel sayılı taşınmazın tarla niteliğinde olduğu yapılan keşifte dinlenen tanık sözlerine göre de tarım amaçlı kullanıldığı, anlaşılmaktadır. Her ne kadar taşınmazın imar mevzuatı uyarınca ifraz olanağı olup olmadığı valilikten sorulup saptanmadan bilirkişinin sözüne bakılarak 512 parselin bölünme suretiyle tesciline karar verilmiş ise de, davacının iddia şekline göre bu konudaki yanılgı sonuca etkili görülmemiş, düşülen hataya değinilmekle yetinilmiştir.

Gerçekten, davacının dava dilekçesindeki istemi taşınmazın hisselendirilerek tescili talebinden ibarettir. Başka bir anlatımla davacı ifraz yoluyla tescil talebinde bulunmadığından, HUMK.nun 74. maddesine hükme bağlanan taleple bağlılık kuralına aykırı şekilde ifraz suretiyle tescil hükmü kurulması yasaya aykırı olmuş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, 28.02.2007 gününde oybirliği ile karar verildi.

T.C.
YARGITAY
14. HUKUK DAİRESİ
E. 2007/5522
K. 2007/6171
T. 17.5.2007
• TAPU İPTALİ VE TESCİL ( Elbirliği Mülkiyetine Tabi Taşınmaz Ortakları Arasındaki Satış Vaadi Sözleşmelerinde Ayrıca Zilyetliğin Devri Gerekmediği - On Yıllık Zamanaşımı Uygulanamayacağı )
• ELBİRLİĞİ MÜLKİYETİNE TABİ TAŞINMAZ ( Ortakları Arasındaki Satış Vaadi Sözleşmelerinde Ayrıca Zilyetliğin Devri Gerekmediği/On Yıllık Zamanaşımı Uygulanamayacağı - Tapu İptali ve Tescil Talebi )
• SATIŞ VAADİ SÖZLEŞMESİ ( Elbirliği Mülkiyetine Tabi Taşınmaz Ortakları Arasındaki/Ayrıca Zilyetliğin Devri Gerekmediği - Tapu İptali ve Tescil Talebinde On Yıllık Zamanaşımı Uygulanamayacağı )
• ZİLYETLİĞİN DEVRİ ( Elbirliği Mülkiyetine Tabi Taşınmaz Ortakları Arasındaki Satış Vaadi Sözleşmelerinde Ayrıca Devir Gerekmediği - Tapu İptali ve Tescil/Vaad Borçlularının Zamanaşımı Savunmasının "Dürüst Davranma" Kuralı İle Bağdaşmayacağı )
4721/m. 2, 702, 716
ÖZET : Dava, taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil talebine ilişkindir. Elbirliği mülkiyetinde hiçbir ortak için tasarruf edebileceği bir pay söz konusu değildir; zilyetlik tüm ortaklar adına sürdürülür. Hal böyle olunca elbirliği mülkiyetine tabi taşınmaz ortakları arasındaki satış vaadi sözleşmelerinde ayrıca zilyetliğin devri gerekmediğinden tapu iptali ve tescil taleplerinde on yıllık zamanaşımı süresi uygulanmaz. Vaad borçlularının zamanaşımı savunmasında bulunması "dürüst davranma" kuralı ile bağdaşmayacağından dinlenemez.

DAVA : Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 12.11.2003 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 30.01.2002 günlü hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

KARAR : Dava taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

Mahkemece satış vaadi sözleşmesinin yapıldığı 03.02.1987 tarihinden dava tarihi olan 12.11.2003 tarihleri arasında 10 yıllık zamanaşımı süresi geçtiğinden istem reddedilmiş,

Hükmü davacı temyiz etmiştir.

03.02.1987 tarihli biçimine uygun düzenlenen sözleşmenin konusu 33 ve 38 parsel sayılı taşınmazlardaki miras yoluyla davalıların miras bırakanına intikal edecek paylara ilişkindir. Davacı ve davalıların miras bırakanı kardeştir. Sözleşme metnine bakılırsa satış vaadinin yapıldığı ve sözleşmenin ifa olanağı kazandığı tarihte tarafların satış vaadine konu parsellerde elbirliği malikleri olduğu açıkça görülür. Zira tarafların ortak miras bırakanı Ş. 23.10.1983 tarihinde vefat etmiştir.

Türk Medeni Kanunu'nun 702. maddesi hükmünce elbirliği mülkiyetinde hiçbir ortak için tasarruf edebileceği bir pay söz konusu değildir. Mülkiyet hakkı elbirliği ile ortaklara ait olduğundan elbirliği ortaklığındaki zilyetlik tüm ortaklar adına sürdürülür. Dolayısıyla mirasçı olan davanın tarafları tasarruf şekli ne olursa olsun taşınmaza birlikte zilyet sayılır. Hal böyle olunca dava konusu taşınmazların vaad alacaklısı davacıya ayrıca teslimi gerekmez. Satışı vaad edilen taşınmazlarda davalı da hukuken zilyet sayıldığından, dava sözleşme tarihine nazaran 10 yıllık süre geçtikten sonra da açılmış olsa vaad borçlularının zamanaşımı savunmasında bulunması Türk Medeni Kanunu'nun 2. maddesinde yer alan "dürüst davranma" kuralı ile bağdaşmayacağından dinlenemez.

Yukarıda yapılan açıklamalar karşısında mahkemece çekişmenin esası hakkında bir hüküm kurulması yerine davanın zamanaşımı varlığından söz edilerek reddi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, 24.05.2007 gününde oybirliği ile karar verildi.



----------------
Arkadaşlar gereksiz polemikler içine girmeyelim. Kişileri karalamayalım. Burada asıl amaç paylaşım. Yanlış kim tarafından yapılırsa yapılsın yanlıştır.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Acİl Gayrİmenkul SatiŞ Vaadİ SÖzleŞmesİ soylu Meslektaşların Soruları 2 15-09-2009 15:22
SatiŞ Vaadİ SÖzleŞmesİ subey Meslektaşların Soruları 1 10-05-2008 23:55
Gayrİmenkul SatiŞ Vaadİ AVUKAT ŞÜKRAN Meslektaşların Soruları 2 29-08-2007 11:13


THS Sunucusu bu sayfayı 0,07084394 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.