Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Olağanüstü zamanaşımı yoluyla zilyetlik m.713/2

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 29-11-2013, 21:03   #1
Av. Ayşenur Gökçe

 
Varsayılan Olağanüstü zamanaşımı yoluyla zilyetlik m.713/2

Sayın meslektaşlarım,
Müvekkil ve babası 140.200.00 M2 alana sahip tarlanın 20 yıldan fazladır zilyedidir. Babasının ölümünden sonra müvekkil tarla üzerinde 66/432 hisse pay sahibidir. Diğer hissedarlar ise annesi, kardeşleri ve 1/27 hisse sahibi soyadı bilinmeyen 3 tane şahıslardır. Müvekkil bu tarlayı 20 yıldır tek başına zilyet olarak kullanmaktadır ve köyde de herkes tarlayı onun diye bilmektedir.
20 yıldır zilyet olan müvekkil tapuda adına tescil istiyor. Diğer 1/27 paya sahip olanların adı ise M. oğlu A. şeklinde yazmaktadır.
1- Biz Medeni kanun m.713/2'ye göre maliki tapu kütüğünden anlaşılmayan" sebebinden taşınmazın müvekkil adına tescilini isteyebilir miyiz ?
2- Davada husumeti kime yöneltmeliyiz? Yargıtay kararlarında M. oğlu A. şeklinde geçmesinin malikin anlaşılmayan olduğu anlamına gelmediğini ve o kişiler adına veraset ilamı alınmasını eğer mirasçıları yoksa hazinenin davalı olacağı yönünde kararlar.
3- Müvekkil 20 yıldır zilyet tapuda adına tescil için ne yönde dava açmalıyım?
Yardımlarınız için teşekkür ederim..
Old 04-01-2014, 18:09   #2
halit pamuk

 
Varsayılan

Malikin kim olduğunun anlaşılamaması; malik sütunu boş bırakılmış olması sicilde kimliğinin müphem ve yetersiz olarak gösterilmiş olmasından kaynaklanır.
Bu kapsamda;
------ taşınma mal sahibinin kim olduğunun bilebilmesine yarayacak gerekli bilginin tapu sicilinden çıkarılmasının imkansız olmasıdır. (8. HD, 5.10.1998, 5037/9732)
------- Tapuda malik görünen kimsenin adresinin tespit edilememesi, malikin kim olduğunun bilinmediği anlamına gelmez. (8. HD, 28.01.2010, 5122/312)
------ Bir kimsenin kim olduğunun belli olmaması için, gerçekte böyle bir kişin olmaması ve tüm aramalarına rağmen bilinememesi gerekmektedir.(8. HD, 4.11.1991, 11016/150066)


ayrıca içtihatta açıklayıcı :



8. HUKUK DAİRESİ

E. 2005/3681

K. 2005/4555

T. 20.6.2005


DAVA : Sebahattin Özhelvacı ve müşterekleri ile Mustafa oğlu Abdulaziz ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair Siirt Asliye Hukuk HÖkimliğinden verilen 16.03.2005 gün ve 136/92 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacılar vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla, dosya incelendi, gereği düşünüldü:

KARAR : Davacılar vekili dava konusu 378 ada 23 parsel nolu taşınmazda TMK.nun 713/2 maddesi uyarınca davalılar Mustafa oğlu Abdülaziz ve arkadaşları adına müştereken kayıtlı bulunan 6/36 hissenin tapu kaydının iptali ile davacılar murisi Nasri Özhelvacı mirascıları adına hisseleri oranında tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.

Davalılara davetiye ve duruşma günü tebliğ olunmamış ve davalılar davaya cevap vermemiştir.

Dahili davalı kayyum vekili, davalılara ait herhangi bir bilgi bulunmadığını, nizalı hisselerin mirasçı bırakmaksızın ölen kimselere ait olup zilyetlikle kazanılamıyacağını davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, TMK.nun 713/2. maddesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Kural olarak, tapulu bir taşınmazın veya tapuda kayıtlı bir payın kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesi mümkün değildir. Ancak, kanunun açıkça izin verdiği ve düzenlediği ayrık durumlarda tapulu bir yerin veya tapuda kayıtlı bir payın koşulları oluştuğu takdirde kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesi mümkün olabilir. Kanunun açıkça izin verdiği hallerden biri de TMK.nun 713/2. maddesindeki düzenlemelerdir. Anılan maddede, "aynı koşullar altında, maliki tapu kütüğünden anlaşılmayan veya 20 yıl önce ölmüş, ya da hakkında gaiplik kararı verilmiş bir kimse adına kayıtlı bulunan taşınmazın tamamının veya bölünmesinde sakınca olmayan bir parçasının zilyedi de o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir" denilmiştir. Somut olayda; davacılar 378 ada 23 parselin 2/36 hisse maliki Mustafa oğlu Abdülaziz, 1/36 şar hisse malikleri Mustafa çocukları Zarif, Safiye, Behiye ve Nure'nin "maliki tapu kütüğünden anlaşılmayan" kişiler olduğunu ve 23 yılı aşkın muristen intikalen zilyetlikten, davalılar adına kayıtlı olan toplam 6/36 hissenin TMK.nun 713/2. maddesi karşısında hukuki değerini yitirdiğini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile davacılar adına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.

Dava konusu olan, 378 ada 23 parselin kadastro beyannamesinde, 23 m2 kargir dükkanın, 31.5.1976 tarih 92 nolu ve Teşrini Sani 1926 Tarih 15 nolu tapu ile 30/36 hisse davacılar murisi Nasri adına, kalan 6/36 hisse ise davalılar adına 11.08.1978 tarihinde tespit edilmiş ve tespit 10.7.1979 tarihinde kesinleşmiştir. Mahkemece yapılan nüfus kayıt araştırması ve Cumhuriyet Savcılığı araştırmalarında, davalıların adres ve kimliklerinin tespitinin yapılamadığının bildirilmesi üzerine, muhtardan davalıların yokluk ilmuhaberi alınmıştır. Mahallinde yapılan keşif sırasında dinlenen mahalli bilirkişi ve tanıklar 30-40 yıldır nizalı dükkanda davacılar ve murislerinin zilyet olduğunu ve davalıların tanınıp bilinmediğini beyan etmeleri üzerine, 3561 sayılı Kanun uyarınca davalılara Siirt Defterdarı kayyum tayin edilmiş ise de bu tür davalarda kayyumun yeri bulunmamaktadır.

Dava konusu taşınmaza revizyon gören Eylül 299 tarih 12 sıra nolu tapunun tedavülü sonucu oluşan Teşrini Sani 1926 tarih 15 sıra nolu tapuda davalı şahıslar intikalen hak sahibi olarak görülmektedir. TMK'nun 713/2 maddesinde açıklanan "malikin tapu kütüğünden anlaşılamaması" sebebine dayanılabilmesi için öncelikle mal sahibinin kim olduğunun bilinebilmesine yarayacak bilgilerin ve belgelerin tapu sicilinden çıkarılmasının imkansız olması gerekir. Kadastro tutanağı ve dayanak tapu kayıtlarındaki bilgilere göre kayıt malikleri bilinmeyen kişiler olmayıp, aksine bilinen ve tanınan kişilerdir. Kadastro tutanak ve dayanak tapu kayıtları ile dosya kapsamına göre davalıların kim oldukları belli olduğuna göre, mahkemece yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir.

SONUÇ : Davacılar vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun bulunan hükmün açıklanan nedenlerle ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 11,20 YTL peşin harcın onama harcına mahsubuna, 20.06.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Old 07-05-2014, 11:26   #3
olgu

 
Varsayılan

Benzer bir olay benim elimde var, yeni konu açmak yerine buradan sormanın uygun olacağını düşündüm.

Kadastro tespiti yapılırken arsanın 3/4 ü müvekkil adına, 1/4 ise sahibinin kim olduğu bilinmediğinden hazine adına yapılmasın uygun görülerek tutanak tutuluyor.
3/4 hisse kadastrodan önce tapuda müvekkile satılıyor, 1/4 hisse için ise aynı kişi tarafından zilyetliğe dayalı adi yazılı satım akdi düzenleniyor (1999 da)satan şahıs da yaklaşık 50 yıldır 1/4 hissenin de zilyedi.


Dava sırasından tapu müdürlüğünden gelen Osmanlıca kayıtlar Türkçe'ye tercüme ediliyor ve tüm arsa x oğlu y oğlu z ye ait iken sadece 3/4 olarak yıllarca el değiştiriyor.
x oğlu y oğlu z ye şimdiye kadar ulaşılamıyor, gayrimenkul komşuları ve bölge yaşlıları tanımıyor bildik bileli müvekkile arsayı satanın kullandığı beyan ediyorlar.

8. Hukuk Dairesi'nin içtihatlarına göre tapu kaydından kim olduğu anlaşılamayan hususu çok dar yorumlanıyor. "öncelikle mal sahibinin kim olduğunun bilinebilmesine yarayacak bilgilerin ve belgelerin tapu sicilinden çıkarılmasının imkansız olması gerekir., mirasçılarının tespit edilememesi o kişinin malikinin tapu kütüğünden anlaşılmayan kişiler olmadığını belirtiyor. "

Benim elimdeki uyuşmazlıkda da 8. Daire içtihatlarına göre maliki tapu kütüğünden anlaşılmayan şartlarının oluşmadığını ve davanın bu doğrultuda red ile sonuçlanacağını düşünüyorum.


2011 yılında Anayasa Mahkemesi olağanüstü mülkiyet kazanma şartlarını düzenleyen 713. maddedeki "malikinin 20 yıl önce ölmüş" olduğu ibaresini iptal etti. doktrindeki bazı görüşler olağanüstü zamanaşımı ile mülkiyetin kazanılmasında mahkeme kararının tespit hükmünde olduğunu, kazanmanın şartların gerçekleşmesi ile oluştuğunu savunmaktadır.
bu doğrultuda somut olayda AYM'nin iptalinden önce mülkiyeti müvekkile devreden eski malik maliki 20 yıl önce ölmüş 1/4 hissenin mülkiyetini kazanmış ancak dava yoluyla tespit-tescil ettirmemiştir. müvekkil buradan da bu hakka halef olur mu? (pek sanmıyorum ama umut işte )
Sizlerin görüşleri nedir?
Teşekkürler...
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
olağanüstü zamanaşımı gökhan demir Meslektaşların Soruları 7 14-08-2012 10:41
olağanüstü zamanaşımıyla kazanımda malik sıfatıyla zilyetlik avukat gülşah Meslektaşların Soruları 8 08-07-2011 00:17
olağanüstü zamanaşımı BaharB Meslektaşların Soruları 2 13-11-2008 12:41


THS Sunucusu bu sayfayı 0,02788401 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.