Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

yoksulluk nafakasının,yoksulluğun ortadan kalkması sebebine dayalı kaldırılması konulu bir Yargıtay Kararı

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 03-02-2011, 14:48   #1
huulya

 
Varsayılan yoksulluk nafakasının,yoksulluğun ortadan kalkması sebebine dayalı kaldırılması konulu bir Yargıtay Kararı

Sayın meslektaşlarım; yoksulluk nafakasının,yoksulluğun ortadan kalkması sebebine dayalı kaldırılması konulu bir Yargıtay Kararı gerek,paylaşırsanız çok sevinirim.
Old 03-02-2011, 15:42   #2
Av. İbrahim YİĞİT

 
Varsayılan

T.C.

YARGITAY

3. HUKUK DAİRESİ

E. 2005/9494

K. 2005/8893

T. 22.9.2005

• YOKSULLUK NAFAKASININ KALDIRILMASI İSTEMİ ( Davalı Kadının Nafakaya Hükmedildiği Tarihteki Durumu İle Bu Durumunun Devam Edip Etmediği Ayrıca SSK veya Bağ-Kur'dan Emekli Maaşı Alıp Almadığı Hususlarının Araştırılması Gerektiği )

• BAĞ-KUR’DAN EMEKLİ MAAŞI ALINMASI ( Yoksulluk Nafakasının Kaldırılması İstemi - Davalı Kadının Nafakaya Hükmedildiği Tarihteki Durumu İle Bu Durumunun Devam Edip Etmediği Ayrıca SSK veya Bağ-Kur'dan Emekli Maaşı Alıp Almadığı Hususlarının Araştırılması Gerektiği )

• EMEKLİ MAAŞI ALINMASI ( Yoksulluk Nafakasının Kaldırılması İstemi - Davalı Kadının Nafakaya Hükmedildiği Tarihteki Durumu İle Bu Durumunun Devam Edip Etmediği Ayrıca SSK veya Bağ-Kur'dan Emekli Maaşı Alıp Almadığı Hususlarının Araştırılması Gerektiği )

• NAFAKANIN KALDIRILMASI İSTEMİ ( Davalı Kadının Nafakaya Hükmedildiği Tarihteki Durumu İle Bu Durumunun Devam Edip Etmediği Ayrıca SSK veya Bağ-Kur'dan Emekli Maaşı Alıp Almadığı Hususlarının Araştırılması Gerektiği )

4721/m.176/4

ÖZET : Dava dilekçesinde yoksulluk nafakasının kaldırılması istenilmiştir. Davalı kadının nafakaya hükmedildiği tarihteki durumu ile bu durumunun devam edip etmediği ayrıca SSK veya Bağ-Kur'dan emekli maaşı alıp almadığı hususları araştırılarak tüm bu hususlar dikkate alınarak hasıl olacak sonuç dairesinde karar verilmesi gerekir.
DAVA : Dava dilekçesinde yoksulluk nafakasının kaldırılması istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
KARAR : Davada, yoksulluk nafakasının kaldırılması istenilmiş, mahkemece davanın kabulüne ve davacının davalı kadına ödediği yoksulluk nafakasının 21.1.2004 tarihinden itibaren kaldırılmasına karar verilmiş olup, hükmü davalı taraf temyiz etmektedir.
TMK'nun 176/4.maddesine göre; "Tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir."
Hakkaniyet bir bakıma adaleti deyimler. Fakat sevgi, anlayış ve hoşgörü duygularıyla paylaştırıcı ve denkleştirici davranmak, adaletli davranmak daha başka ve daha ileride bir anlam taşır.
Hukuk Genel Kurulunun 7.10.1998/656-688 sayılı ilamında "...yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür ( eğitim ) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların, yoksul kabul edilmesi gerektiği vurgulanmıştır. Hemen belirtmek gerekir ki; Hukuk Genel Kurulu'nun yerleşik kararlarında "asgari ücret seviyesinde gelire sahip olunması" yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu kabul edilmemiştir. ( HGK. 7.10.1998 gün-1998/2-656 E.-1998/688 K., 26.12.2001 gün-2001/2-1158-1185 sayılı ve 1.5.2002 gün-2002/2-397-339 sayılı kararları ).
Somut olayda, davalı kadının döviz hesabındaki 1063 USD'yi 30.12.2004 tarihinde, Türk Lirası hesabında bulunan 11.006.002.636 lirasını da 30.12.2004 tarihinde çekerek TL.hesaplarını kapadığı anlaşılmaktadır. Ayrıca iki adet arsasının yoğun imarsız ve ruhsatsız yapılanmanın olduğu Küçükçekmece İlçesi merkezinde bulunduğu ve davalının arsa payına karşılık apartman dairesinin olduğu saptanmıştır. Davalı son oturumda dairelerden birinde oturduğu diğerinin ise yarım inşaat olduğunu söylemiştir.
Mahkemece, davalının biriktirdiği ve bankadan çektiği nakit para miktarı ve taşınmazların değeri dikkate alındığında davalının maddi durumunun davacıdan daha iyi olduğu sonucuna varılarak davanın kabulü ile yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilmiştir.
Taraflar İstanbul 10.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2000/191 Es.-570 K.sayılı ilamı ile 5.10.2000 tarihinde boşanmışlardır. Kararda kadının boşanma ile yoksulluğa düşeceği kanaatiyle 60.000.000 TL.yoksulluk nafakasına ve 1.250.000.000 Tl.maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Davalı kocanın da boşanma davası sırasında 3 dairesinin bulunduğu anlaşılmaktadır.
Davalı kadının nafakaya hükmedildiği tarihteki durumu ile bu durumunun devam edip etmediği ayrıca SSK veya Bağ-Kur'dan emekli maaşı alıp almadığı hususları araştırılarak tüm bu hususlar dikkate alınarak hasıl olacak sonuç dairesinde karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile sonuca gidilmesinde isabet görülmemiştir.
SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 22.09.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Daha somut veriler girerseniz daha ayrıntılı cevap alabilirsiniz.
Old 03-02-2011, 15:44   #3
parezger

 
Varsayılan

HD 03
Esas : 2003/012590
Karar: 2003/012224
(14.10.2003)

YOKSULLUK NAFAKASI
HAKKANİYETE UYGUN NAFAKA


Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, paranın alım gücü, dul ve yetim maaşının yoksulluğu ortadan kaldırmadığı dikkate alınarak hakkaniyete uygun olarak nafakayı arttırmaya hükmedilmelidir.

(4721 s. MK. m. 175, 176)

Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

YARGITAY KARARI

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.

Davada, önceki yoksulluk nafakasının artırılması istenilmiş, mahkemece, davacının ölen babasından annesi ile birlikte dul ve yetim maaşı aldığı, davalının ise emniyet müdürü olup işgal ettiği mevki itibariyle aldığı maaşın yeterli olmadığı bu hususun tüm memurlar için geçerli olduğu böylece nafakanın artırılması halinde davalının ödeme imkanı kalmayacağı gerekçeleriyle istemin reddine karar verilmiştir.

TMK.nun 175. maddesine göre; "Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir"

Aynı şekilde 176/4. maddesinde irat biçiminde ödenmesine karar verilen nafakanın tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde artırılıp azaltılabileceği kabul edilmiştir.

Yoksulluğun ortadan kalkması halinde ise mahkeme kararı ile nafakanın kaldırılabileceği öngörülmüştür(TMK. md. 176/3).

Somut olayda, taraflar 29.05.1998 tarihinde boşanmış ve davacı lehine 10.000.000 TL yoksulluk nafakasına hükmedilmiştir. Davacı ev hanımı olup 3 ayda bir annesi ile birlikte dul ve yetim maaşı almaktadır. Davalı ise 1. sınıf emniyet müdürü ve APK Başkanıdır. İşbu dava boşanmanın kesinleşmesinden yaklaşık 3 yıl geçtikten sonra açılmıştır.

Buna göre tarafların sosyal ve ekonomik durumlarının değiştiği sabittir. Ne var ki "dava tarihi itibariyle" tarafların ne kadar maaş aldıkları resmi kurumlarından sorularak tespit edilmediği gibi asgari ücret düzeyinde bile olmayan dul ve yetim maaşının yoksulluğu ortadan kaldırmadığı da dikkate alınmadan eksik incelemeye dayalı olarak karar verilmesi isabetli bulunmamıştır.

Ayrıca, davalının gelirinin işgal ettiği mevkiin gerektirdiği yaşam düzeyini gerçekleştirmekte yetersiz kalması onu nafaka yükümlülüğünden kurtarmayacağı gibi, nafakanın "hakkaniyet" ölçüsünde artırılmasını engelleyici nitelikte yasal bir gerekçe de değildir.

O halde mahkemece eksiklikler giderilip, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, günün koşullarındaki paranın alım gücü, dul ve yetim maaşının miktarı dikkate alınıp "hakkaniyete" uygun ölçüde nafakaya hükmedilmelidir.

Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 14.10.2003 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Old 03-02-2011, 16:30   #4
dpolat79

 
Varsayılan

T.C.

YARGITAY

3. HUKUK DAİRESİ

E. 2005/7839

K. 2005/8203

T. 19.7.2005

�YOKSULLUK NAFAKASININ KALDIRILMASI İSTEMİ ( Davacının Buldukça Gündelik Ev Temizliklerine Gittiği Anlaşılmakla ve Aylık Geliri ve Halen Ödenmekte Olan Nafaka Miktarı Dikkate Alınarak Nafakanın Kaldırılmasının Hakkaniyet Esaslarına Uygun Düşmediği )

�GELİR VE NAFAKA MİKTARI ( Yoksulluk Nafakasının Kaldırılması İstemi - Davacının Buldukça Gündelik Ev Temizliklerine Gittiği Anlaşılmakla ve Aylık Geliri ve Halen Ödenmekte Olan Nafaka Miktarı Dikkate Alınarak Nafakanın Kaldırılmasının Hakkaniyet Esaslarına Uygun Düşmediği )

�NAFAKANIN KALDIRILMASI İSTEMİ ( Davacının Buldukça Gündelik Ev Temizliklerine Gittiği Anlaşılmakla ve Aylık Geliri ve Halen Ödenmekte Olan Nafaka Miktarı Dikkate Alınarak Nafakanın Kaldırılmasının Hakkaniyet Esaslarına Uygun Düşmediği )

4721/m.176/3

ÖZET : Dava, yoksulluk nafakasının kaldırılması istemidir. Somut olayda, her ne kadar davacının ... lira aylık gelirinin olduğu bildirilmişse de, bu geliri sabit ve düzenli bir işten elde etmediği, buldukça gündelik ev temizliklerine gittiği anlaşılmakla, davacının aylık geliri ve halen ödenmekte olan nafaka miktarı dikkate alınarak, nafakanın kaldırılması hakkaniyet esaslarına uygun düşmediğinden verilen kararda bir isabet yoktur.
DAVA : Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili dilekçesinde, müvekkilinin eski eşi olan davacıya 60.000.000 TL yoksulluk nafakası ödediğini, ancak davalının ekonomik durumunun iyi olduğunu beyan ederek, yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, davalının halen temizlik işlerinde çalıştığı, 300-350.000.000 lira aylık gelirinin olduğu, bu durum itibariyle yoksulluk halinden bahsedilemeyeceği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davalı taraf temyizinde, bir ay içinde her gün temizlik işine gidilmesi durumunda bu civarda bir gelirinin olabileceğini, nafakanın kesilmesi halinde iyice yoksulluğa düşeceğini ifade etmiştir.
TMK'nun 176/3 maddesi gereğince "İrad biçiminde ödenmesine karar verilen nafaka alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğun ortadan kalkması yada haysiyetsiz hayat sürmesi halinde mahkeme kararı ile kaldırılır."
Hukuk Genel Kurulu'nun 7.10.1998 gün ve 1998/656-688 sayılı ilamında da "... yeme,giyinme,barınma,sağlık,ulaşım gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların" yoksul kabul edilmesi gerektiği vurgulanmıştır.
Somut olayda, her ne kadar davacının 300-350.000.000 lira aylık gelirinin olduğu bildirilmişse de, bu geliri sabit ve düzenli bir işten elde etmediği, buldukça gündelik ev temizliklerine gittiği anlaşılmakla, davacının aylık geliri ve halen ödenmekte olan nafaka miktarı ( -60.000.000 TL ) dikkate alınarak, nafakanın kaldırılması hakkaniyet esaslarına uygun düşmediğinden verilen kararda bir isabet yoktur.
SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 19.07.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
yarx
Old 03-02-2011, 23:57   #5
adalet için

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
3. Hukuk Dairesi

E:2004/6522
K:2004/6482
T:14.06.2004

4721 s. Yasa m. 176/4

Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddine,
Davalı vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
Davada, boşanma kararıyla davalı ( kadın ) lehine hükmedilen aylık 250.000.000 TL yoksulluk nafakasının, davalının İncirlik Hava Üssündeki bir şirkette çalışmaya başlaması nedeniyle; kaldırılması istenilmiştir.
Mahkemece, "...davalının şu anda bir şirkette çalışmakla yoksulluğa düşmeyeceği kabul edilebilirse de; dava sürecinde birkaç defa iş değiştirdiği ayrıca, yoksulluğun zaruret olarak algılanmayıp eski hayat standardının kısmende olsa sürdürebilmesi için hükmedilen yoksulluk nafakasının 250.000.000 TL'den aylık 100.000.000 TL'ye indirilmesinin hakkaniyete uygun olacağı gerekçesiyle..." davanın kısmen kabulü cihetine gidilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
TMK.nun 176/4. maddesine göre: " Tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir." Aynı şekilde 176/3. maddesi uyarınca; irat biçiminde ödenmesine karar verilen maddi tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü halinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi halinde mahkeme kararıyla kaldırılır".
Davacı, yukarıdaki yasa hükümleri gereğince; davalının yoksulluğunun zail olduğu iddiasıyla nafakanın kaldırılmasını istemektedir. Bu durumda, öncelikle yoksulluk kavramı üzerinde durmak gerekir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.10.1998 tarih ve 2-656-688 sayılı kararında da kabul edildiği gibi yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür ( eğitim ) gibi bireyin maddi varlıgını geliştirmek icin zorunlu ve gerekli gorülen harcamaları karsılayacak duzeyde geliri olmayanları yoksul kabul etmek gerekır.
Hemen belirtmek gerekir ki; Hukuk Genel Kurulunun yerleşik kararlarında "asgari ücret seviyesinde gelire sahip olunması" yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu kabul edilmemiştir ( HGK. 07.10.1998 gün, 1998/2-656 E.- 1998/688 K. 26.12.2001 gün 2001/2-1158-1185 sayılı ve 01.05.2002 gün 2002/2-397-339 sayılı kararları ).
Davalı ( kadın ) boşanma sırasında bir işte çalışmamaktadır. Kendisine 31.1.2002 tarihli kararla aylık 250.000.000 TL yoksulluk nafakası bağlanmıştır. Boşanmadan sonra birkaç kez işe girip çıkmış, yargılama sırasında en son çalıştığı işyerinden ayda 464.340.000 TL maaş aldığı anlaşılmıştır. Davacının Finansbank A.Ş.Adana Şubesi Müdürü olarak çalıştığı, maaş bordrosuna göre; aylık gelirinin 6.079.517.288 TL olduğu görülmektedir.
Yoksulluk durumu; günün ekonomik koşulları ile tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve yaşam tarzları birlikte değerlendirilerek takdir edilmelidir. Yoksulluk nafakası, ahlaki ve sosyal düşuncelere dayanır. Onun icindir ki bilimsel oğretide: "Evlilik birligınde esler arasında geçerli olan dayanışma ve yardımlaşma yükümlülüğünün, evlilik birliğinin sona ermesinden sonra da kısmen devamı niteliğindedir" şeklinde açıklamalara yer verilmiş bulunmaktadır ( Akıntürk, Turgut: Aile Hukuku, 2. cilt, İst. 2002, sh.294 ).
Davacının aylık gelir durumuna göre değerlendirildiğinde, davalının çalışarak elde ettiği gelir ile aldığı nafaka miktarı toplamının, davalıyı yoksulluktan kurtaracak nitelikte bulunmadığının kabulü gerekir.
Mahkemece, dava tarihindeki şartlara göre; davalının yoksulluğunun zail olmadığı gözetilerek, davanın tümden reddi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 14.6.2004 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Acil! ahmetyılmaz Meslektaşların Soruları 0 22-10-2008 16:16
çek (acil) avangardea Meslektaşların Soruları 27 07-09-2007 13:32
acil/iş sözleşmesinin feshi ve kıdem sorunu/ acil avenginakbaba Meslektaşların Soruları 5 18-01-2007 09:46


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05158710 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.