kesin hüküm olur mu ???

iyi çalışmalar, davacının açtığı tapu iptal ve tescil davasında dava reddedilmiş, ancak her nasılsa karar tebliğeçıkmadığı için kesinleşmemiş, şimdi bu davanın davacısı öldüğü için mirasçıları aynı taşınmazla ilgili tapu iptal tescil davası açmışlar, şimdi taraflar, dava konusu aynı, acaba ilk karar kesin hüküm oluşturur mu yada ne yapılır

Alıntı: Yazan zeliha ert iyi çalışmalar, davacının açtığı tapu iptal ve tescil davasında dava reddedilmiş, ancak her nasılsa karar tebliğeçıkmadığı için kesinleşmemiş, şimdi bu davanın davacısı öldüğü için mirasçıları aynı taşınmazla ilgili tapu iptal tescil davası açmışlar, şimdi taraflar, dava konusu aynı, acaba ilk karar kesin hüküm oluşturur mu yada ne yapılır

Sayın Meslektaşım,
Verilmiş hüküm, usulen yani şekli anlamda kesinleştirilmeden maddi anlamda bir kesin hüküm etkisinden bahsedilemeyeceği kanısındayım.
Karar kesinleşmediğine göre, külli halef davacıları da kesin hükmün sirayet etkisi anlamında bağlamayacaktır.
Saygılarımla.

Alıntı: Yazan zeliha ert iyi çalışmalar, davacının açtığı tapu iptal ve tescil davasında dava reddedilmiş, ancak her nasılsa karar tebliğeçıkmadığı için kesinleşmemiş, şimdi bu davanın davacısı öldüğü için mirasçıları aynı taşınmazla ilgili tapu iptal tescil davası açmışlar, şimdi taraflar, dava konusu aynı, acaba ilk karar kesin hüküm oluşturur mu yada ne yapılır

Karar kesinleşmediği için "derdestlik" yönünden itiraz edin.

Alıntı: Dava Şartları ve İlk İtirazlar BİRİNCİ AYIRIM Dava Şartları Dava şartları MADDE 114- (1) Dava şartları şunlardır: a) Türk mahkemelerinin yargı hakkının bulunması. b) Yargı yolunun caiz olması. c) Mahkemenin görevli olması. ç) Yetkinin kesin olduğu hâllerde, mahkemenin yetkili bulunması. d) Tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları; kanuni temsilin söz konusu olduğu hâllerde, temsilcinin gerekli niteliğe sahip bulunması. e) Dava takip yetkisine sahip olunması. f) Vekil aracılığıyla takip edilen davalarda, vekilin davaya vekâlet ehliyetine sahip olması ve usulüne uygun düzenlenmiş bir vekâletnamesinin bulunması. g) Davacının yatırması gereken gider avansının yatırılmış olması. ğ) Teminat gösterilmesine ilişkin kararın gereğinin yerine getirilmesi. h) Davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması. ı) Aynı davanın, daha önceden açılmış ve hâlen görülmekte olmaması. i) Aynı davanın, daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması. (2) Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır. Dava şartlarının incelenmesi MADDE 115- (1) Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. (2) Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder. (3) Dava şartı noksanlığı, mahkemece, davanın esasına girilmesinden önce fark edilmemiş, taraflarca ileri sürülmemiş ve fakat hüküm anında bu noksanlık giderilmişse, başlangıçtaki dava şartı noksanlığından ötürü, dava usulden reddedilemez.

Önceki dosyada hakim esas hakkında karar vermiş ve dosyadan el çekmiştir.
"Daha önce açılmış ve hâlen görülmekte olan bir davadan", derdestlikten bahsedilemez görüşündeyim. Çünkü o dava artık görülmemektedir.
Saygılar.

Kesin hükümle sona ermemiş dava derdest bir davadır, diye düşünüyorum.Zira, karar tebliğe çıkarılarak yargı yolu başlatılır.

Alıntı: Yazan d-karaca Kesin hükümle sona ermemiş dava derdest bir davadır, diye düşünüyorum.Zira, karar tebliğe çıkarılarak yargı yolu başlatılır.

Görülmekte olmayan ve esası hakkında karar verilmiş hiçbir dava derdest bir dava değildir diye düşünüyorum.
Ancak, işlemden kaldırılmış bir dava, açılmamış sayılmasına kadar derdest addedilebilir.
Tebliğ ve kesinleştirme sağlanmadan ise "kesin hükme" ulaşılamaz. ,
Bu anlamda davacıların, dava açmakta ve hukuki korunma istemekte hukuki menfaatleri bulunduğunun kabulü gerekir. Zira, davacılar hakkında bunu engelleyen bir kesin hüküm yoktur.

Alıntı: Yazan Av.Ömer Güntay Görülmekte olmayan ve esası hakkında karar verilmiş hiçbir dava derdest bir dava değildir diye düşünüyorum. Ancak, işlemden kaldırılmış bir dava, açılmamış sayılmasına kadar derdest addedilebilir. Tebliğ ve kesinleştirme sağlanmadan ise "kesin hükme" ulaşılamaz. , Bu anlamda davacıların, dava açmakta ve hukuki korunma istemekte hukuki menfaatleri bulunduğunun kabulü gerekir. Zira, davacılar hakkında bunu engelleyen bir kesin hüküm yoktur.

Üstadım size katılamayacağım. Şekli anlamda kesinleşmemiş hüküm sebebiyle davanın derdest bir dava olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle de derdestlik itirazı yerinde görülebilir. Kararın maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmesi ise farklı hukuki sonuçlar doğurur diye düşünüyorum.

Karar kesinleşmediği için derdest bir dava söz konusudur. Mahkemelerin vermiş olduğu kararlar kesinleşinceye dava derdestir. Yargıtay'ta temyizde olan bir dosyada derdesttir. Zira karar kesinleşmemiştir. Eski hukuk usulü kanunumuzda derdestlik bir itirazdır. Esasa cevap süresi içinde ileri sürülmesi gerekmekteydi.Mahkeme kendiliğinde gözetemiyordu. Ancak yeni Hukuk Muhakemeleri Kanunda Derdestilk bir dava şartı olmuştur. Mahkeme kendiliğinde gözetecektir. İkinci açılan Tapu İptali ve tescili davası hangi kanun döneminde açıldığını tespit edin. Dava henüz açılmışsa mahkeme kendiğinden derdestliği gözetecektir. Eski kanun döneminde açılmış ise esasa cevap süresin de kaçırmışsanız şayet önceki kararı karara çıkartıp kesinleştirdikten sonra kesin hüküm olarak ileri sürebilirsiniz. davanızı buna göre değerlendirmeniz gerekmektedir.. Yani olayınızda kesinlikle DERDESTLİK SÖZ KONUSUDUR.

Karara çıkmasına rağmen kesinleşmemiş olması sebebi ile derdestlik itirazı burada kabul görecektir. Bence de derdestlik itirazında bulunun.

neredeyse tüm üylerce ortak kanıya varılan fikre bende katılıyorum. dava hali hazırda derdesttir. hatta HMK 114. maddesi derstelik itirazını ilk itiraz olmaktan çıkarmış, dava şartı haline getirmiştir. yani her aşamada ileri sürebilirsiniz.
ayrıca davanın derdest olmadığını kabul edersek, kesin hüküme bağlanmadığına veya hiç açılmamış sayılmasına karar verilmediğine göre ortada kalan bir durumu olacaktır ki bu da çok saçma olur.