Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Hakaret içerikli bir dava dilekçesinin iptali mümkün müdür?

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 31-03-2009, 12:22   #1
rudy baylor

 
Varsayılan Hakaret içerikli bir dava dilekçesinin iptali mümkün müdür?

Kanunda sayılan şartları taşımayan bir dava dilekçesinin iptali mümkün,ancak bir dava dilekçesinin hakaretlerle dolu olması halinde,dilekçeye cevap verecek davalının dava dilekçesinin iptali ve hakaret içermeyen bir dilekçenin tanzimi halinde cevap verileceği gibi bir itirazda bulunması(ve tabi böylece cevap için zaman kazanması) mümkün müdür?Fikrini belirten-belirtmeyen tüm arkadaşlara iyi çalışmalar diliyorum.
Old 31-03-2009, 14:12   #2
BaharB

 
Varsayılan

Sayın meslektaşım;
Sanıyorum olaya uygulanacak kanun hükmü HUMK md. 78'dir.
Alıntı:
Madde 78 - Hakim muhakeme adabı haricinde çıkan tarafı meneder.

Okunamıyan veya münasebetsiz olan evrak iade edilir. Ve yeniden tanzim için münasip bir mühlet verilir. Bu mühlet zarfında tanzim olunmazsa yeniden mühlet verilemez.
Old 31-03-2009, 18:43   #3
Av. Zeynep KILIÇ KAYA

 
Varsayılan

merhabalar
hmuk 78. m. ile ilgili baktığım tüm kararlar, aşağıda eklediğim karar gibi genellikle mahkemeye yönelik ilgisiz ve münasebetsiz evraklarla ilgiliydi.




T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU

Esas No.
1999/11-649
Karar No.
1999/867
Tarihi
20.10.1999

1086-HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU (HUMK)/78

KARAR DÜZELTME DİLEKÇESİ
HAKİMİN YETKİSİ
MEHİL VERME
MÜNASEBETSİZ DİLEKÇE
TALEPLE İLGİSİ OLMAYAN MÜNASEBETSİZ İFADELER BULUNAN DİLEKÇE
DİLEKÇEDE MÜNASEBETSİZ İFADELER BULUNMASI

ÖZET
HAKİM YARGILAMA ADABI DIŞINDA HAREKET EDENLERİ MEN EDER. OKUNAMAYAN VEYA MÜNASEBETSİZ EVRAKI İADE EDER. YENİDEN DÜZENLENMESİ İÇİN MEHİL VERİR. BU MEHİL İÇİNDE TANZİM OLUNMAZSA YENİDEN MÜHLET VERİLMEZ. SOMUT OLAYDA, DAVACI TEMSİLCİSİ TARAFINDAN VERİLEN KARAR DÜZELTME DİLEKÇESİNDEKİ SÖZLER VE İBARELER, GÖREVLE İLGİLİ OLARAK, TAMAMEN HUKUKİ VE VİCDANİ KANAATLERİ DOĞRULTUSUNDA OYLARINI BİLDİREN HAKİMLERİ İSNAT ALTINDA BIRAKACAK BİÇİMDE VE MEDENİ USUL YASASINDA BELİRTİLEN "MÜNASEBETSİZ" NİTELİKTEDİR. SÖZ KONUSU DİLEKÇE İÇERDİĞİ SÖZCÜK VE İBARELER İTİBARİYLE MÜNASEBETSİZ EVRAK NİTELİĞİNDE OLDUĞUNDAN, BU İBARE VE CÜMLELERİN ÇIKARTILMASI SURETİYLE YENİDEN DÜZENLENECEK KARAR DÜZELTME DİLEKÇESİNİ VERMESİ İÇİN DAVACI YÖNETİM KURULU BAŞKANINA BU KARARIN TEBLİĞİNDEN İTİBAREN "10 GÜNLÜK" EK SÜRE VERİLMESİNE, AKSİ HALDE KARAR DÜZELTME TALEBİNDEN VAZGEÇMİŞ SAYILACAĞININ KENDİNE TEBLİĞİNE KARAR VERİLMESİ GEREKİR. AÇIKLANAN NEDENLERLE GEREKLİ İŞLEMLERİN İKMALİ İÇİN DOSYANIN YEREL MAHKEYE GÖNDERİLMESİ GEREKİR.

DAVA : Taraflar arasındaki "mal teslimi, aynen ifa, alacak, sözleşmenin feshi, fason ücretinin yeniden tespiti" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Ankara asliye 1. Ticaret Mahkemesi'nce davanın kısmen kabulü - karşı davanın reddi yönünde verilen 12.11.1998 gün ve 1998/687-1072 sayılı direnme kararının kısmen onanıp, kısmen bozulmasını kapsayan ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'ndan çıkan 5.5.1999 gün ve 1999/11-166-279 sayılı ilamın karar düzeltilmesi yoluyla incelenmesi davalı-karşı davacı kurum vekili ve davacı karşı davalı asil tarafından verilen dilekçelerle, düzeltilmesi istenen ilam ve dosyadaki bütün kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü.
KARAR : Ankara Asliye 1. Ticaret Mahkemesi'nin direnme kararı üzerine Hukuk Genel Kurulu'nun 5.5.1999 gün ve 1999/11-166 esas, 1999/279 karar sayılı ilamına yönelik davacı-karşı davalı E.-Export Yönetim Kurulu Başkanının "karar düzeltme" istemini içeren 29.6.1999 tarih ve 12.7.1999 havale tarihli, "Sayın Başkan ve Olayımızın İnceleneceği Heyete Girebilecek Sayın Üyelerin Dikkatine" başlıklı 18.10.1999 tarihli dilekçelerinin incelenmesinde;
1- 29.6.1999 tarih ve 12.7.1999 havale tarihli "karar düzeltme" dilekçesinde;
2. Sahifesinin;
2. ve 3. paragrafında;
Ancak ( kamuoyu araştırmalarına dayalı olarak zaman zaman basında da yer alan verilere göre ) toplumun büyük bölümü ( %70 ) yargıya güvenmemektedir. Bunun nedeni, taşıdıkları şerefli sıfat ve mevkileri hak etmeyen -azınlıktaki- bir kısım yargı mensubunun kişisel nedenlerle ( tabir caizse ) zarftan çıkan notlara dayalı sipariş sonuçlar yarattıklan yönündeki şayialar ve inanışlardır. 4. 5. ve 6. paragraflarında;
Olayımızla ilgili, Yargıtay'ın saygın dairelerinden 15. HD'si ve 11. HD'si adına düzenlenen ilamların muhtevaları; maalesef bu inanca destek niteliktedir. Bu nedenle de sözkonusu kişiler tarafımızdan red edilmiş ve Yargıtay üyeliğinden istifaya davet edilmişlerdir.
Kurum olarak Yargıtay'ı nakise getiren bu olgunun çoğunluktaki dürüst, bilgili, onurlu ve saygın mensuplarını çok rahatsız ettiği de kamuoyunun malumudur.
8. ve 9. paragraflarında;
Bu kişilerin bizim dosyamızda sergiledikleri tutum ve tavır, yargı erkinin açık bir kötüye kullanımıdır. Yargı adına yapılanların hukukla hiç bağdaşmadığı, sağlanmak istenen sonuçların tamamen subjektif ve keyiı olduğu tarafımızdan her ortaya konulduğunda bu kişi ve gruplar bize karşı izledikleri hasmane çizgiyi biraz daha derinleştirmektedirler. Maalesef bu konuda kendileriyle dayanışma yapacak yandaşlar bulmakta da çok zorlanmamaktadırlar. Bunun en somut örneği HGK.nun düzeltme talebiyle huzurunuza gelen 1999/166-279 sayılı ilamın II/2 maddesinde yer almıştır. Bu sonucu temin için ileri sürülen gerekçeler hukuk dışı olmaktan öte tamamen yanlış ve yanıltıcıdır. Bu konudaki hukuki ve maddi gerçekler ve HGK.nun bozma kararı dolayısıyla nasıl yanıltılmış olduğu aşağıda ( Bölüm B. ) tekrar HGK'nun gözleri önüne serilmektedir.
Anılan kişilerin yaptıkları hukuk dışı işlemleri meşrulaştırmak için yaptıkları kulis faaliyetlerini yakinen izlediğimiz için, bu gerçeklerin HGK'nun onurlu ve adil çoğunluğunun gözünden kaçırılması ve gizlenmesini önlemek amacıyla, 8.2.1999 tarihli temyize cevap layıhamızda, bozma ve direnme ile ilgili gerçekleri ayrıntılı olarak açıklayıp dosyadaki kanıtlardan 62 adet belgeyi dilekçemize bir kere daha ekledik.
3. sahifesinin; 4. paragrafında;
Hukuk dışı ve keyiı ilam düzenledikleri saptandığında red ettiğimiz bir kısım Yargıtay mensubunun; ika ettikleri dosya ve yasa dışı eylemlerinin izini sürerek tez ve amaçlan doğrultusunda bir sonuç temin etmek yönünde faaliyette bulunduklarına dair duyumlarımızdır.
6. paragrafında;
Üzülerek belirtmek isteriz ki ilamın II/2 maddesindeki dosya içeriğine aykırı ve hukuk dışı iddialar ve buna dayalı sonuç:
Bu dosyayı kişisel bir mesele olarak takip eden 15. ve 11. HD'nin bazı üyelerinin ( daha önce duyumlarımıza ulaşan ) bizi cezalandırma gayretlerinin başarıya ulaştığını göstermektedir.
Diğer bir deyişle, kararda, gösterdiğimiz tüm kanıt ve gerçekler gözardı edilip, HGK'nun çoğunluktaki dürüst, bilgili ve saygın üyeleri yanıltılmıştır.
4. sahifesinin;
2. ve 3. paragrafında;
Davamızın ve özellikle bir kısım Yargıtay mensubu ile ilgili tutumumuzun hukuki ve ahlaki haklılığı hususunda en küçük bir şüphemiz yoktur.
Tek endişemiz dosyayı ısrarla izleyen sözkonusu kişilerin, kurulun bilgili, onurlu ve adil üyelerini bir kere daha yanıltmaya çalışmaları ve bunda başarı sağlamalarıdır.
Yukarıda işaret ettiğimiz davalı yetkilileri ile bir kısım Yargıtay üyesinin yeni hedefı:
HGK'ndan, davalı idarenin KD. talebi kapsamında bir sonuç temin etmektir.
5. sahifesinin, Son paragrafında;
Taraflar arasındaki ihtilafın gerek davalı yetkilileri gerekse bir kısım Yargıtay mensubu tarafından gizlenmeye çalışılan - gerçek nedeni:
Davalı idare yetkililerinin; bu projede kullanılacak m. kömürü temini dolayısıyla yaptıkları aykırılıklar ile yine kişisel nedenlerle proje ile ilgili imalat ve tesliminde meydana getirdikleri fevkalade ciddi boyutlu olumsuzlukların üstlerinin örtülmesi sonucuna yönelik tekliflerinin şirketimiz tarafından red edilmiş olmasıdır.
7. sahifesinin; İlk paragrafında;
Dava safhasında ileri sürdükleri düzmece iddiaların ise, kendilerine yardım etmek için her imkanı değerlendiren bazı yargı mensuplarına imkan sağlamak amaçlı olduğu da ortaya çıkmıştır.
Son paragrafında;
a. 15.HD'nin bir kısım mensubunun bu derece hukuk dışı bir ilam düzenleyebileceklerine ihtimal vermememiz ve ihmal edilebilir görülen sözkonusu aykırılık dolayısıyla yapılacak temyiz nedeniyle kararın bozulup davanın tekrar yıllarca uzayarak sonuçda davalı idareye bu nedenle de ayrıca ciddi boyutlu yükler getirmesine neden olmama anlayışımızdır.
8. sahifesinin; İlk paragrafında;
b. Davalı yetkililerinin - bilinen amaçlara dayalı - hukuk içi ve hukuk dışı yardımlarını aldıkları Prof. ft E.'nin girişimlerine zaman yönünden sınır çekme düşüncemizdir.
9. sahifesinin;
2.3.4. ve 5. paragraflarında;
İlamı düzenleyenlerin varmak istedikleri hukuk dışı sonucu temin için kendileri bilirkişi yerine geçmek suretiyle - teknik olduğunu kabul ettikleri bir hususta yetkilerini de aşarak - birtakım dosya ve yetki dışı kabuller yapıp buna dayalı bir bozma yaptıkları apaçık ortadadır.
Özel Daire tarafından verilen buyruk ise, açıkça, davalı yetkililerinin m.kömürü temininde yaptıklan yolsuzluk ve aykırılıkların yargı vasıtasıyla örtbas edilmesi ve sözkonusu kişilerin aklanması amaç ve sonuçludur.
Çünkü, bilindiği gibi, özel hukuk alanına giren sözleşmelerin konusu olan hak ve yükümlülükler ancak o sözleşmenin taraflarını ilgilendiren ve münhasıran onlara ait kazanılmış haklar olup- Anayasanın teminatı altında olan sözleşme özgürlüğü gereği - tarafları ve Yargıyı bağlar.
Bu nedenle özel hukukta, yargının taraf iradelerini ve ortak irade ile kabul edilen sözleşme hükümlerini değiştirme ve teşviş etme yetkisi yoktur.
7. 8. ve 9. paragraflarında;
Hatta, Anayasa Mahkemesi'nin 20.5.1998 T, 1998/18 K. sayılı kararında da açık olarak kabul edildiği gibi sözleşme ve hükümlerini KANUN ile dahi olsa değiştirmek mümkün değildir.
Hal böyle olmakla birlikte Özel Dairenin önceki ( 1993/1698 K. ) ilamını düzenleyenler, ilamın 3. bendinde; sözleşmede var olmayan iki ayrı hükmü sanal bir biçimde sözleşme hükmü imiş gibi göstermiş, böylece haricen ihdas ettikleri sanal hükümleri gerekçe yapıp bunlara dayanarak bıi konudaki Mahkemenin doğru kararını bozmuşlardır.
Böylece de - tarafların müşterek iradelerine aykırı olarak - hem sözleşme hükümlerini değiştirmiş hem de tarafların buradaki hükümleri müşterek anlayış ve tüm uygulama sürecindeki uygulama iradelerini geçersiz kılmaya tevessül etmişlerdir.
Kuşkusuz Yargıtay'ın, böyle bir yetkisi yoktur; yapılan bozma geçersizdir ve kasta dayalıdır.
10. sahifesinin;
7.8.9. ve 10. paragraflarında;
Bütün bunlar dikkate alındığında, yapılan bozmanın tamamen sübjektif ve hukuk dışı etmenlere dayalı olduğu apaçık ortaya çıkmaktadır.
15. HD'nin sonraki ( 1997/4016 K. sayılı ) 11. HD'nin ( 1998/3984 K sayılı ) ilamlarındaki bu hususla ilgili iddia ve dayatmalar, bunun böyle olduğunun tevil edilemez kesin kanıtıdır.
Davalı yetkililerin aykırı iddiaları-yolsuzluk ve böylece meydana getirdikleri olumsuzlukların kişisel hesabını vermekten kurtulma amaçlı da olsa-savunma hakkı olarak kabul edilse dahi, dosyaya ve ahlaka aykırı olarak devamedegelen bu iddiaların, davayı bilinçli olarak uzatma amaçlı olduğu da açıktır.
Hangi nedenle olursa olsun Yargıtay'ın buna alet edilmemesi gerekirdi. 14. sahifesinin;
4. paragrafında;
Zaten, Mahkeme heyetinin veya Yargıtay mensuplarının yargısal görevlerini gereğince yerine getirmeleri ve sübjektif telkin ve düşüncelere alet olmamaları halinde, mevcut olgular itibariyle 28.11.1996 T. bilirkişi raporlarındaki tesbit ve kabullere aykırı bir sonuca varmak da olanaklı değildir.
Son paragrafında;
Ancak, Dairenin sözkonusu ilamını düzenleyip imzalayanlar zaten davalı yetkilileri gibi adeta davanın gizli üçüncü tarafı olarak hareket ettiklerinden ve bu tutumları sübuta erdiğinden bu dilekçeye karşı cevap ve itirazlarımızı içeren cevap dilekçemizdeki talepleri nazarı itibare almamış cevapsız bırakmışlardır. 15. sahifenin;
5. paragrafında;
Sözkonusu ilamdaki bozmalar ve bunlara dayanak yapılan iddialar, aynen önceki ilamın 3. bendindeki bozma ve gerekçesi gibi dosyaya, kanuna ve dürüstlük kurallarına da açıkça aykırıdır ve bilinçli yapılmıştır.
Son paragrafında;
Mevkilerinin önemini ve sorumluluğunu gereğince takdir etmeyen bazı yargıtay üyelerinin sübjektif nedenlerle hukuku hiçe sayarak telkin ve tavsiyelere göre hareket edip sözkonusu davalı yetkililerinin anılan aykırılıklarının yargı vasıtasıyla üstlerinin örtülmesi ve bu kişileri aklaması misyonunu üstlenmiş olmalarıdır.
16. sahifesinin;
tamamında;
4- Kamuoyu araştırmalarına dayalı olarak zaman zaman basında da yer aldığı gibi, toplumun büyük bölümü yargıya güvenmemektedir.
Bunun nedeni ise, Yargıtay'ın saygın 15. ve 11. HD'leri adına olayımızla ilgili olanlar gibi - düzenlenen hukuku hiçe sayan bazı ilamlardır.
Hiç tereddüt yoktur ki bu tür kararlar; hem toplumun Yargıtay'a güvenini ortadan kaldırır hem de çoğunluktaki dürüst, onurlu ve saygın Yargıtay mensuplarına -aynm yapmaksızın- karşı duyulan güveni ve saygıyı da azaltır. Buna kimsenin hakkı yoktur.
Diğer yandan, dürüst Devlet ve temiz toplum kişilik ve kimliğinin temin ve korunması, toplumun tüm kurum ve bireylerinin ihmal edilemez vatandaşlık borcudur.
İşte bütün bu nedenlerle; 15. HD'nin sözkonusu mürafaaya giren heyeti ile 1997/4016 K. sayılı ilamını düzenleyip imzalayanlar tarafımızdan red edilmiş Yargıtay görevlerinden istifa etmeye davet edilmiş, Yargıtay'a ve saygın mensuplarına nakise oluşturan aykırılıkların düzeltilmesi için KD. talebinde bulunulmuştur.
Bu olgu üzerine, Yargıtay Başkanlar Kurulu kararı ile dosya bu daireden alınmış 11.HD'nin talebi gibi, dosyaya bakmak üzere bu daire görevlendirilmiştir.
5. Gerek şirketimiz gerekse davalı yetkilileri - amaçları farklı olmakla birlikte- sözkonusu ilam ile ilgili KD. talebinde bulunmuşladır.
Bununla ilgili 11.HD'si adına düzenlenen 1998/3984 K sayılı ilamdaki şirketimiz aleyhine dayatmalar ve bunu temin için ileri sürülen iddiaları:
Sözleşmeye, tarafların buradaki hükümleri müşterek anlayış ve uygulama iradelerine,
kanuna,
vakialara,
bunları kanıtlayan dosyadaki belgelerin içeriğine, açık ve kesin olarak aykırıdır.
Sözleşmeye dayalı ihtilaflar konusunda Yargıtay'ın en uzman dairesi oldu ğu söylenen 11. HD'nin sözkonusu ilamındaki aykırılıklarının hata veya yanılgıya dayalı olduğunu kabul etmek mümkün değildir. İlamdaki hukuka aykırılıklar hukukla ilk tanışan bir müptedinin dahi hemen farkedeceği türdendir.
19. sahifesinin; Son paragrafında;
Sözkonusu dilekçemizde; direnme ile ilgili hususlar son derece ayrıntılı ve herhangi bir yanılgıya meydan vermeyecek biçimde açıklanmış ise de bu dilekçemiz heyet üyelerinin incelemesine sunulmayarak hataya düşmelerine neden olunmuştur.
20. sahifesinin;
4. 5. ve 6. paragraflarında;
Bu derece tartışmalı ve şaibeli bir dosyada bunun böyle yapılmamış olması ciddi bir kusurdur.
Diğer yandan, HGK. ilamında gerek davalı idarenin temyiz dilekçesinde gerekse şirketimizin cevap dilekçesinde işaret edilen hususlar, yasanın emredici hükmüne açıkça aykırı davranılmak suretiyle cevapsız bırakılmış; bu olgu KD. nedeni oluşturmuştur. ( HUMK.m 439/1, 440/1, 4 )
Hiç kuşku yoktur ki, yasal zorunluluk bir yana, sadece özel dairelerin bu dosyadaki hukuka aykırı ve sübjektif davranışları dahi tarafların dilekçelerinde işaret ettikleri tüm hususların neden kabul veya red edildiğinin ayrıntılı olarak HGK. ilamında gösterilmesi zorunluluğunu doğurmaktadır.
21. sahifenin; 6. paragrafında;
Sözkönusu dilekçemizde açık olarak belirttiğimiz gibi; bu kişilerden bazılarının, ika ettikleri yasa ve kural dışı eylemlerinin izini sürerek, dosyayı HGK'nda da amaçları doğrultusunda izledikleri ve kulis yaptıkları konusunda duyumlarımız vardır.
Son paragrafında;
Kaldı ki, bu yolda açık bir talebimiz olduğundan red ettiğimiz üyelerin heyete girebilmesi igin bu talebimizin HGK. heyetine sunulup açık bir karara bağlanması ve sonucun açık olarak ilama geçirilmesi zorunludur.
22. sahifesinin; İlk paragrafında;
Bunun böyle yapılmaması ve 11. HD'nin red ettiğimiz üyelerinden ikisinin heyete dahil edilmesi ve üstelik kurulda daire kararını savunmalarına izin verilmesi adaletin gerçekleşmesini zedelemiştir.
Kararda yer alan soyut ve ne olduğu belirsiz red, sözkonusu kararın mehabetine ve inandırıcılığına - en hafıf tabiri ile - halel getirmiştir.
23. sahifesinin; 3. paragrafında;
HGK. kararında da benimsenen 15. HD'nin ( 1997/4016 K. sayılı ) 11.HD.nin ( 1998/3984 K.sayılı ) ilamlarındaki - dosya dışı - iddia ve dayatmalara göre:
4. paragrafında;
Davalının durumu ile ilgili aşağıda işaret edeceğimiz gerçekleri bir an için ayrık tutarsak:
Yukarıda da işaret ettiğimiz gibi, ilamlardaki - dosya dışı sanal - iddianın toplam mali boyutu 2,18 milyar TL ( İki milyar yüzseksen milyon TL ) olmaktadır.
6. ve sonuncu paragrafında;
Zira, ilamdaki; davanın geç açılması vs. nedeniyle davalının zarar ettiği bunun savunma ve dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmış olduğu iddiası, gerek maddi vakıa ve gerçeklere gerekse hukukun temel ilkelerine - açık ve kesin olarak - aykırıdır.
Bu iddianın amacı HGK'nun çoğunluktaki dürüst, onurlu ve saygın üyelerini yanıltmaktan ibarettir.
24. sahifesinin;
İlk paragrafında ve ikinci paragrafında;
İle - ilamdaki - dosyadaki kağıtların okunmuş olduğu beyan ve kabulü, birlikte dikkate alındığında:
HGK'nun, çoğunlukdaki dürüst ve bilgili üyelerinden birtakım gerçeklerin gizlenmiş olduğu ve kararın dosya dışı bilgi ve sübjektif görüş ve isteklere dayalı olduğu açıkça görülmektedir.
Sözkonusu iddianın; dosyadaki bilgi ve belgelere dayalı olmayıp doğrudan 15 HD'si adına düzenlenen ( 1997/4016 K. sayılı ) ilamdaki dosya dışı ve sübjektif görüş ve kabullerden alınmış olduğu açıktır. Bu nedenle bu noktaya ilişkin bozma hukuk dışıdır.
26. sahifesinin;
5 ve 6. paragraflarında;
Bütün bunlar dikkate alındığında sözkonusu iddialar, kuşkusuz, gerçeği bilemeyen HGK'nun dürüst, onurlu ve saygın mensuplarına da önemli bir manevi sorumluluk yüklemektedir.
Yargıtay'a izafesi mümkün olmayan bu davranışın sahiplerinin, kurum olarak Yargıtay'ı ve çoğunluktaki şerefli üyeleri böyle bir şaibe altına sokmaya hakları almadığı gibi, şirketimizi de böylece cezalandırıp oyalama yetkileri yoktur.
27. sahifesinin;
İlk ve ikinci paragraflarında;
Dosyadaki kağıtların okunduğu, sözkonusu hususun dosyadaki belge ve bilgilerden anlaşılmış olduğu beyanı, dosyadaki belge ve bilgilerle çelişmektedir. Hal böyle olunca da sözkonusu iddianın bilinçli ve maksatlı olduğu izlenimi doğmaktadır.
Sözkonusu iddia; dosyadaki bilgi ve belgelere dayalı bir tesbit olmayıp davalı yetkilililerinin idare adına yaptıkları düzmece iddialara ve 15. HD'si ve 11. HD'si adına düzenlenen ( 1997/4016 K. 1998/3984 K. sayılı ) ilamlardaki hukuk dışı ve sübjektif kabullere dayalıdır.
7. paragrafında;
Yukarıda işaret ettiğimiz nedenlerle; şirketimizle ilgili sözkonusu sanal iddianın kaldırılıp kararın böylece düzeltilmesi zorunluluğu vardır.
Böylece düzeltilmesini TALEP EDİYORUZ:
Son paragrafında;
İhtilaf ile ilgili sulh görüşmeleri ve bunun davalı idare yöneticileri açısından yarattığı hukuki ve cezai sonuçlar hakkında maalesef HGK. yanıltılmıştır.
Bu konudaki maddi vakalar, aynen 15. HD'nin ( 1999/4016 K. sayılı ve 11. HD'nin ( 1998/3984. K. sayılı ) hukuk dışı ilamlarında yapıldığı gibi gizlenmiştir.
29. sahifesinin; 6. paragrafında; İlamdaki:
"Davalı idarenin 25.6.1985 tarihli teleksi ile teslim aldığı sishen cevheri ile ilgili ( şirketimize ) bilgi verdiği, sulh yolunun kapandığı ya da sözleşmenin feshini istedikleri yönünde bir bildirimde bulunmadığı anlaşılmıştır." ( Sh.B )
İddiası ve burada davalının 25.6.1985 tarihli ( bu tlx. 15635 sayılıdır ) belgenin kullanım amacı, davalının hukuki dunımunu tamamen değiştiren yukarıdaki tlx. yazısındaki iradesini HGK. üyelerinden gizlemek ve heyeti yanlış yönlendirmektedir.
7. ve sonuncu paragrafında;
Davalının, bilirkişi raporlarında da işaret edilen yukarıda işaret ettiğimiz iradesini açıklayan 25.4.1985 tarihli belgesini gizleyip-bulunması için tüm dosyayı tarayarak epeyce zaman harcandığı anlaşılan-sözkonusu 25.6.1985 tarihli belgeyi öne sürerek amaçlanan aykırı sonucu temine ve HGK'nu böylece yanılgıya düşürmek açık bir görevi kötüye kullanmadır.
Bunun başka bir şekilde nitelendirilmesi de mümkün değildir. 30 sahifesinin;
İlk paragrafında;
Bu nedenlerle, yukarıda işaret edilen saptırma sonucu varılan sonucun kaldırılıp yerine davalının 25.4.1985/ 1854 işaretli yazısındaki talep ve iradesi ile buna karşılık aşağıda işaret edilen 16.5.1985/342 sayılı yazımızdaki irade ve talebimizi ve böylece meydana gelen hukuki sonucu gözönünde tutarak ilamın böylece düzeltilmesini TALEP EDİYORUZ:
31. sahifesinin; 5. paragrafında;
Dosyadaki kanıt olarak bulunan belgelerden sadece bir tanesi dahi ilamda temin edilmek istenen sonucu mesnetsiz kılmaktadır.
32. sahifesinin;
3. paragrafında;
Gerek davalı yetkilileri gerekse ( aynen bunlar gibi ) 15.HD'si HGK ilamlarını düzenleyenler, davalı dilekçeleri ile Yargıtay ilamlarında:
Şirketimizin; Cumhurbaşkanlığı, Devlet Denetleme Kurulu, Başbakanlık ve ilgili Devlet Bakanlığı gibi yetkisiz/görevsiz mercilere başvurarak zaman kaybedip fason fıyatlarının artmasına sebep olduğunu,
Yapılan başvurulara cevaben, konunun incelendiğinin bildirildiği tarihten sonra da yargıya başvurmayıp inceleme sonucunu bekleyerek fason fıyatın artmasına neden olucu davranışta bulunduğunu,
İleri sürerek buna şirketimiz aleyhine sonuçlar bağlamaya çalışmışlardır. İlamlardaki bu iddialar, 24.11.1986 T. ve 1986/2-2 sayılı içtihadı birleştirme kararına aykırı olmak yanında, sözkonusu ilamlan yazanların kendilerini Devletin üstünde görmeleri anlamındadır.
33. sahifesinin; Son paragrafında;
Davalının sözkonusu yetkilileri ile bunların yolsuzluk ve aykırılıklarını örtbas etmek isteyen bir takım Yargıtay mensupları bu amaçları doğrultusunda davayı-en az-8 yıl uzatmışlardır ve bu sürede şirketimizi haksız olarak oyalamışlardır. Hem de Anayasa ve HUMK'na açık ve kesin bir aykırılıkla.
37. sahifesinin; 4. paragrafında;
İdare; Doğru bildikleri hususları dahi inkar edip aksini savunmuş hatta daha da ileri giderek dosyada kanıt olan ve doğrudan kendisi tarafından düzenlenen belgeleri - aleyhine sonuçlu olduğundan - inkar etmeye çalışmış daha da ileri giderek gerek bilirkişileri, gerekse birtakım Yargıtay mensubunu bir şekilde ikna ederek davanın doğru ve çabuk sonuçlanmasını engellemişlerdir.
Bu tutumlarını bugün dahi devam ettirmektedirler. 7. paragrafında;
Yargıtay özel dairelerin ilamlarını düzenleyenler:
Mahkemece çözülmüş sanal iddia ve ihtilaflara dayanarak kararlan bozup yeniden incelenmesini buyurmuşlardır.
Sözleşmede olmayan hükümleri sanal bir biçimde haricen sözleşmeye eklemiş, bir kısım sözleşme hükümlerini keyfi olarak değiştirmiş, yapılmamış yapılamayacak, yapılmadığı beyan edilen işlemleri yapılmış olarak göstererek Mahkemenin doğru kararlarını bozmuşlardır.
38. sahifesinin;
Son paragrafı dışında tamamında;
Sözkonusu bozmalar ile davalı yetkililerin yaptıkları yolsuzlukları ve aykırılıkları örtbas etmeye çalışarak bu kişilerin aklanması sonuçlu bir davranış içine girmişlerdir.
Böylece de, ihtilafın doğru ve çabuk çözümünü engelleyerek şirketimizin davalı idarece gasbedilen haklarına kavuşmasını en az 8 yıl fazla bir süre geciktirmişlerdir.
Şayet, davanın geç açılma iddiası doğru ve bu nedenle bir kusur oluşmuş, ise hukuk dışı ve sübjekif nedenlerle bizi ve davalının patronu olan Devleti 8 yıl oyalamanın meydana getirdiği olumsuzlukların kişisel sorumlusu olmuşlardır.
f. Var olan ve birbirini teyid eden birçok HGK. ve Daire kararlarındaki kabuller dikkate alındığında.
İlamda söz edilen sanal zararın bir kısmının da şirketimize yüklenebilmesi için; şirketimizin dava açma ile ilgili tutum ve davranışının sırf davalıya zarar vermek amaçlı olduğunun kanıtlanması gerekir.
Bu kanıtlanmadan-iddia edilen sanal zarar gerçek olsa dahi - şirketimize bu nedenle bir kusur yüklemek veya zarara iştirakini istemek mümkün değildir. İlamdaki, sözkonusu sanal zararın bir kısmının şirketimize yüklenmesi ile ilgili istem:
Yukarıda işaret ettiğimiz kanıta dayalı değildir. Var olan başkaca HGK ve daire kararları ile de açık bir çelişki içindedir.
Diğer bir ifade ile:
Sözkonusu istem, yukarıda işaret ettiğimiz gibi bir kanıta dayalı olmayıp ( tabir caizse ) dosya ve hukuk dışı keyfı bir SALMA mantığına dayalıdır.
Yukarıdan beri işaret ettiğimiz gerçeklerin-yeterli ve gerekli-kanıtları dosyada, fazlası ise şirketimiz arşivindedir.
39. sahifesinin;
4. 5. ve 6. paragraflarında;
Kaldı ki, HGK'nun sözkonusu ilamından sonra da, gerek - m.kömürü ile ilgili yaptıkları yolsuzluklar apaçık ortaya çıkan ve ihtilafın hukuki ve cezai sorumlusu oldukları subut bulup kesinleşen - davalı yetkililerinin, gerekse red ettiğimiz Yargıtay mensuplarından bir kısmının HGK. üyeleri nezdinde büyük bir ikna ve kulis faaliyetinde bulundukları yolunda duyumlarımız vardır.
Muhtevası dikkate alındığında; sözkonusu dilekçenin bu amaçla düzenlendiği de apaçık ortadadır.
2. Gerek 8.2.1999 T. dilekçemizde belirttiğimiz nedenlerle gerekse yukarıda işaret ettiğimiz duyum nedeniyle:
Sözkonusu dilekçemizde de talep ettiğimiz gibi hem 8.2.1999 T. dilekçemiz ve eklerinin hem de işbu dilekçemiz ve eklerin HGK'na girecek tüm üyelere denetimden en az 15 gün önce dağıtılarak - yeni bir yanılgıya - düşürülmelerinin önlenmesini ve bu uygulamanın böyle yapıldığının düzenlenecek HGK. ilamına da belirtilmesini TALEP EDİYORUZ.
2-19.10.1999 havale tarihli dilekçesinde; 1. sahifesinin;
Tamamında;
SAYIN BAŞKAN VE OLAYIMIZIN İNCELENECEĞİ HEYETE GİREBİLECEK SAYIN ÜYELERİN DİKKATİNE.
11.10.1999 T. telgrafımız ve bu kapsamdaki aşağıdaki açıklamalarımız; HGK'nun çoğunluktaki namuslu, adil ve sayın üyelerine -eksik ve yanlış bilgilendirme nedeniyle- nakise getirecek olguların engellenmesi amacına yöneliktir.
1. Davamız ile ilgili Mahkeme ve Özel Daireler arasındaki ihtilafın incelenip değerlendirildiği 1999/279 K. sayılı HGK. ilamının II/2 başlığı altındaki sonuç ile:
Davalı idare ile aramızdaki anlaşma kapsamında 1984-1985 yıllarında fıilen imal edilmiş şirtekimize ait 150.968.541 ton d. kütüğümüzün teslim edilmemesi ve bunların akibetleri ile ilgili davalı yetkililerinin aykırılık ve yolsuzlukları aynen Özel Dairelerin ilamlarını düzenleyip imzalayanlar gibi bir kısım dosya dışı sanal iddialar ve saptırmalar ile bunlara bağlanan hukuk dışı sonuçlarla örtbas edilmekte; aralarında Trilyon TL'lara hükmedenlerin oluştuğu sözkonusu kişiler aklanmış olmaktadır.
Bunu temin için de, aynen Özel Daire ilamlarını düzenleyenler gibi şirketimize HGK. tarafından haksız ve keyfi bir SALMA çıkarılmaktadır.
2. sahifesinin;
1. 2. ve 3. paragraflarında;
Bilindiği gibi HGK. müzakerelerine girecek üyelerin dosyaları önceden tek tek inceleyip hazırlanmadıkları, kanaatlerini tetkik hakimi tarafından düzenlenen raporla sınırlı olarak oluşturdukları bilinmektedir.
Diğer yandan - bazı duyumlarımız nedeniyle - heyetin çoğunlukdaki dürüst ve adil üyelerinin yanıltılıp kullanılmaması amacıyla temyize cevap dilekçemiz ve eklerinin heyete girecek üyelere önceden dağıtılması talebimizin red edilmiş olması;
Daire adına konuşan Y. Ö.'nün yaptığı aykırılıkların tesbiti üzerine red edilip zatına yazılı olarak sorumluluk ihtarı gönderdiğimizden aramızdaki açık husumet nedeniyle bu kişinin imkan olduğunca gerçekleri saptırıp aleyhimize sonuç sağlamaya çalışacağı ve böyle yapmış olduğu;
Tetkik hakimlerinin şu veya bu nedenle eksik veya yanıltıcı raporlar düzenleyip heyeti yanlış yönlendirebileceği ihtimali bizi konuyu araştırmak zorunda bırakmış; ve sonuçta bu düşüncede haklı olduğumuz ortaya çıkmıştır.
II. Telgrafımızda da belirttiğimiz gibi 11.10.1999 T. günü şirketimize ulaşan gerek mahkemenin direnme kararı gerekse KD. talepleri ile ilgili tetkik hakimi raporunun ön incelemesinde:
İlamın II/2 başlığı altındaki konu ile ilgili yanlış ve yanıltıcı bilgiler verildiği; birçok hususta dosyadaki sonucu etkileyici belge ve bilgilerin kurula sunulmadığı saptanmış ve sözkonusu raporlar ile dosya incelenmek üzere konunun özel uzmanlarından oluşan 11 kişilik tarafsız bir bilim adamları heyetine verilmiştir.
5. sahifesinin;
6. paragrafında;
1 S.HD. ilamında, şirketimize ait fıilen ima edilmiş ve fakat davalı yetkilileri tarafından tesliminden kaçınılarak kayıt dışı başkaca amaçlara tahsis edilmiş 150.968.541 ton d. kütüğümüz gizlenmiş; bu kişiler bir kısım dosya ve yetki dışı iddialarla hukuki ve cezai sorumluluktan aklanmaya; şirketimiz ise cezalandırmaya çalışılmıştır.
7. paragrafında ve son paragrafında;
Ne yazık ki HGK'da ilamın II/2 başlığı altında; dosya ve hukuk dışı olan Özel Daire ilamlarındaki iddialar - denetlenmeksizin - doğrudan ilama geçirilip bu sanal iddialara dayalı dosya ve hukuk dışı bir sonuç tesis edilmiştir.
III. Hukuki gerçek şudur:
Verilecek karar tamamen teknik nitelikte olduğuna ve gerek Daire ilamlarında gerekse HGK. ilamlarında dosyadaki kağıtların okunduğu beyan ve kabul edildiğine göre Özel Daireler ve HGK ilamını düzenleyen ve imzalayanlar:
Sözü edilen - sanal - davalı zararı ve bununla ilgili sonuca varmak için ileri sürülen teknik ve tesbit nitelikli iddiaları yukarıda işaret ettiğimiz bilirkişi
6. sahifesinin; İlk cümlesinden;
Raporların neresinden ve/veya dosyadaki hangi kanıt belgelerden tesbit etmişlerdir?
2. paragrafında;
HGK bu tesbiti anılan bilirkişi raporlarının neresinden ve/veya dosyadaki itibar edilecek hangi belgelerden tesbit etmiştir?
Hiç tereddüt yoktur ki anılan bilirkişi raporlarındaki yukarıda ( 1 ) özet olarak aktardığımız tesbit ve kabullerin HGK'na sunulan tetkik hakimi raporunda belirtilme zorunluluğu vardır.
Belirtilmiş ise; HGK ilamının II/2 başlığı altında varılan sonuç, bu ilamdan sonra duyumlarımıza ulaşan "şirket tamamen haklıdır - ancak cezalandırılması gerekmiştir" söylemine doğruluk ve gerçeklik kazandıracaktır.
Belirtilmemiş ise; öteden beri açıkladığımız duyumlar gerçeklik kazanacaktır.
3. 4. 5. ve 6. paragraflarında;
3. Tetkik hakiminin gerek Mahkemenin direnme kararı ile gerekse tarafların KD. talepleriyle ilgili olarak düzenlediği raporlar: "Yönetmeliğin emredici hükümleri karşısında eksiktir.
HGK. ilamının II/2 başlığı altında incelenen sorun ve varılan sonuç ile ilgili konu: Şirketimizin Mahkemeye başvurma hakkını geç kullandığı, bu nedenle fason maliyetin arttığı, davalı idarenin zarar edeceği ve bu sanal zarardan şirketimizin de sorumlu olacağına ilişkindir.
Ancak: Tetkik hakimi - Mahkemenin direnme kararı ile ilgili - raporlarında MADDİ OLAYI 15 madde halinde anlatırken dosyada artık tartışmasız olan, yukarıda işaret ettiğimiz bilirkişi tesbitlerini ve Mahkemenin ilamlarındaki kabullerini saptırmış ve gizlemiştir. Tetkik hakimi aynı tutumunu karar düzeltme ile ilgili raporunda da sürdürmüştür.
Bu davranış maddi olayı değiştirmiş olduğu gibi HGK. heyetinin delilleri ve vakıaları değerlendirmesinde büyük bir yanılgıya düşmesine neden olmuştur.
7. sahifesinin, Tamamında;
Örneğin: Maddi olay anlatılırken; davalı yetkililerinin yukarıda işaret ettiğimiz şirketimize ait fıilen imal edilmiş 150.968.541 ton d.kütüğümüzü kişisel nedenlerle teslimden kaçındıkları söylenmiş olsa idi.
Davanın geç açılması nedeniyle fason fıyatın arttığı vs. gibi dosya ve hukukdışı iddialara dayalı tartışmaların bir anlam ve değeri kalmayacak ve böylece sabit olan duruma göre kusurlu tarafın münhasıran davalı idare olduğu apaçık ortaya çıkacak ve HGK. üyeleri yanılgıya düşmeyecekti.
Maddi olay anlatılırken; şayet yukarıda işaret ettiğimiz davalı idarenin 25.4.1985 şirketimizin 16.5.1985 tarihli yazılarındaki konu ile ilgili iradeleri eksiksiz ve saptırılmadan açıklanmış olsa idi, bu aşamadan sonra artık ya sözleşmeyi feshetme veya dava açma yükümünün davalı idareye ait olduğu saptanacaktır.
Diğer yandan; dosyayı daha önce de inceleyen ve HGK ilamını düzenleyip yazan Y. Ö'de davalının hukuki durumunu değiştiren iradelerini açıkladığı 25.4.1985/ 1854 ve 2.5.1987/ 129 sayılı yazıları ile şirketimizin 16.5.1985/342 sayılı yazılarını gözardı ederek; Davalının 25.6.1985/15635 sayılı yazısından sonuç çıkarmaya çalışmıştır.
İlamın 8. sayfasındaki "davalı idarenin 25.6.1985 T. telex'i teslim aldığı sishen cevheri ile ilgili ( şirketimize ) bilgi verdiği, sulh yolunun kapandığı ya da sözleşmenin feshini istedikleri yönünde bir bildirimde bulunmadığı anlaşılmıştır" iddiası ve burada davalının 25.6.1985/15635 sayılı belgesinin kullanılması iyimser bir yorumla hataya dayalıdır.
Bizce, yukarıda işaret ettiğimiz gibi davalı idarenin 25.4.1985/1854 sayılı yazısındaki iradesi gizlenerek heyetin dürüst ve adil üyeleri yanıltılmıştır." Cümle ve ibarelerinin kullanıldığı görülmektedir.
Hukuk Genel Kurulu'ndaki Müzakere sırasında öncelikle davacı-karşı davalı şirket temsilcisinin karar düzeltme dilekçesinde ve 19.10.1999 havale tarihli ek dilekçesinde yine ayrıca Yargıtay Başkanı Sayın Sami Selçuk'a hitaplı olup, Başkanlığın 12.10.1999 tarihli yazısı ile dosya içine gönderilen dilekçesinde yer verdiği ifade ve sözlerin değerlendirilmesine geçilmiş; bu cümle ve ibarelerin, görevle ilgili olarak, tamamen hukuki ve vicdanı kanaatleri doğrultusunda oylarını bildiren 15. ve 11. Daire üyelerini ve Genel Kurulda görev alan üyeleri, genelde de Yargıtay Daireleri ve Genel Kurulu İsnat altında bırakacak biçimde ve Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 78/2. maddesinde belirtilen "münasebetsiz" nitelikte olduğu kabul edilmiştir.
Bu itibarla; Davacı-karşı davalı Şirket Yönetim Kurulu Başkanı M. E. tarafından verilen karar düzeltme dilekçesi ve takip eden 19.10.1999 havale tarihli ek dilekçesi yönünden HUMK.nun 78/2. maddesi gereğince işlem yapılması ve anılan dilekçeler ile ayrıca Yargıtay 1. Başkanlığınca 12.10.1999 tarihli üst yazı ile dosya arasına gönderilen dilekçesi ile ilgili olarak yasal gereği için Cumhuriyet Başsavcılığına ihbarda bulunulması gerektiği sonucuna varılmıştır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Davacı-karşı davalı Şirket Yönetim Kurulu Başkanı M. E. tarafından verilen 12.7.1999 havale tarihli karar düzeltme dilekçesi ve Genel Kurul Başkan ve Üyelerine hitaplı 19.10.1999 havale tarihli dilekçesi içerdikleri ibare ve cümleler itibariyle HUMK.nun 78/2 maddesi uyarınca "münasebetsiz" evrak niteliğinde görüldüğünden, bu ibare ve cümlelerin çıkartılması suretiyle yeniden düzenlenecek karar düzeltme dilekçesini vermesi için davacı-karşı davalı Şirket Yönetim Kurulu Başkanına bu kararın tebliğinden itibaren "10 günlük" ek süre tanınmasına, aksi halde karar düzeltme talebinden vazgeçmiş sayılacağının kendisine ayrıca tebliğine,
2- Aynı kişi tarafından verilen ve gerek 15. ve 11. Hukuk Daireleri Başkan ve Üyeleri gerekse HGK.na katılan Başkan ve üyeler yanında bir bütün olarak Yargıtay'ı isnat altında bırakan dilekçelerin onaylı suretleri dosyaya alıkonularak asıllarının Hukuk Genel Kurulu kararı örneği ile birlikte gereğinin değerlendirilerek yerine getirilmesi için Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine,
3- Az yukarıda açıklanan işlemlerin tamamlanmasından sonra Yargıtay'a gönderilmek üzere dosyanın mahalli mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, diğer hususların bilahare düşünülmesine, 20.10.1999 gününde oybirliği ile karar verildi.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Humk 89 da dava dilekçesinin iptalinden sonra dava açma süresi ne zaman başlar? avkutluk Meslektaşların Soruları 5 06-02-2009 23:18
Birden Fazla Kişinin Tek Bir Dava İle Soyadı Tashihi Davası açması mümkün müdür? Yerleşik Yabancı Meslektaşların Soruları 2 02-07-2008 20:41
hakaret içerikli röportajın yayınlanması persona non grata Meslektaşların Soruları 1 29-05-2008 01:16
İtirazın iptali davasına ıslahla alacak davası olarak devam edilebilmesi mümkün müdür ekinheval Meslektaşların Soruları 3 18-12-2007 15:38


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04383302 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.