Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Haksız Tahrik Altında Hakaret Suçu Nedeniyle Manevi Tazminat-Yargıtay Kararı

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 08-06-2013, 12:16   #1
av__emrah

 
Varsayılan Haksız Tahrik Altında Hakaret Suçu Nedeniyle Manevi Tazminat-Yargıtay Kararı

Sayın meslektaşlarım, müvekkile hakaret suçu(cep telefonundan atılan mesaj yoluyla) nedeniyle adli para cezası verilmiş ve hakkında HAGB uygulanmıştır. Mahkeme gerekçeli kararında öncelikle suçun zincirleme şeklinde işlendiğinden bahisle artırmış daha sonra müvekkilin suçu tahrik altında işlediğini kabul etmiş ve indirim yaparak, hükmü tesis etmiştir.
Bunun üzerine katılan müvekkile manevi tazminat davası açmıştır.
Müvekkil hakkında adli para cezasına hükmedilmesi ve suçu haksız tahrik altında işlemesi nedeniyle; manevi tazminat davasına ilişkin Yargıtay kararı arıyorum?

Alıntı:
T.C. YARGITAY

4.Hukuk Dairesi
Esas: 2012/9185
Karar: 2012/11566
Karar Tarihi: 03.07.2012

ÖZET: Dava, hakaret ve tehdit suretiyle kişilik haklarına saldırı nedenine dayalı manevi tazminat istemine ilişkindir. Davacı, hem hakaret hem de tehdit eylemlerinden dolayı manevi tazminat istediğine göre, mahkemece sadece hakaret eylemi değerlendirilerek, tehdit eyleminden dolayı istenilen manevi tazminat konusunda değerlendirme yapılmaması doğru değildir.

Dava ve Karar: Davacı H. Ş. vekili tarafından, davalı B. E. aleyhine 22/03/2011 gününde verilen dilekçe ile kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 23/03/2012 günlü kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü:

1- Dava, hakaret ve tehdit suretiyle kişilik haklarına saldırı nedenine dayalı manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, istem kısmen kabul edilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı dava dilekçesinde, davalının başkalarının yanında kendisine hakaret edip ve tehditte bulunması nedeniyle uğradığı manevi zararının ödetilmesini istemiştir.

Davalı davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece dinlenen tanık beyanları dikkate alınarak taraflar arasında karşılıklı küfürleşme olduğu, davalının sinkaflı küfür etmesi karşısında davacının da davalıya hakaret etmemiş olmasının hayatın olağan akışına uymayacağı, ceza mahkemesi kararının hukuk hakimini bağlamayacağı gerekçesiyle, sadece hakaret eylemi yönünden değerlendirme yapılmak suretiyle manevi tazminata hükmedilmiştir.

Davacı, hem hakaret hem de tehdit eylemlerinden dolayı manevi tazminat istediğine göre, mahkemece sadece hakaret eylemi değerlendirilerek, tehdit eyleminden dolayı istenilen manevi tazminat konusunda değerlendirme yapılmaması doğru değildir. Kararın bu yönden bozulması gerekir.

2- Dosya içerisinde bulunan bilgi ve belgelerden, dava konusu olay nedeniyle davalı hakkında yapılan ceza yargılaması neticesinde, davacıya yönelik hakaret ve tehdit suçlarını işlediği sabit görülerek her iki suçtan ayrı ayrı mahkumiyetine karar verildiği, hakaretin tek taraflı olduğunun kabul edildiği, davalı lehine haksız tahrik hükümlerinin uygulanmadığı, verilen adli para cezalarının kesin mahiyette olduğu anlaşılmaktadır.

Borçlar Kanunu'nun 53. maddesi gereğince ceza mahkemesince belirlenen maddi vakıa hukuk hakimi yönünden de bağlayıcıdır. Somut olayda davalı hakkında verilen ceza mahkumiyet hükmü hukuk hakimi yönünden de bağlayıcı olduğundan, ceza mahkemesi kararında hakaretin karşılıklı olduğu yönünde bir kabul olmamasına rağmen afaki gerekçelerle hakaretin karşılıklı olduğunun kabulü ve tazminat miktarının da buna göre tayini doğru değildir. Kararın bu yönden de bozulması gerekir.

Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda 1 ve 2 nolu bentlerde açıklanan nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine, 03.07.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.
Old 11-06-2013, 16:45   #2
avukatcetin

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY 4.Hukuk Dairesi
Esas: 1987/9373
Karar: 1988/1629
Karar Tarihi: 22.02.1988

Karar: Dava haksız eylemden kaynaklanan tazminat isteğine ilişkindir. Davalının riyaseti altında bulunan 1972 doğumlu (M.B.) elindeki kuş sapanı ile atmış bulunduğu taş, davacılardan küçük (K.Ş.)'ın sol gözüne isabet ederek uzuv tatiline sebebiyet vermiştir. Mahkemece deliller toplandıktan sonra bilirkişi raporuna dayanılarak adı geçen küçük yararına maddi ve manevi tazminata ve diğer davacı baba yararına da manevi tazminata hükmedilmiştir.

1 - Borçlar Kanununun 44 üncü maddesinin birinci fıkrası hükmüne göre zarara uğrayan taraf, bu zarara sebep olan fiile razı olduğu yahut kendisinin fiili zararın doğmasına veya artmasına yardım ettiği ve zararı yapan kişinin hal ve mevkiini ağırlaştırdığı takdirde hakim zarar ve ziyan miktarını tenkis edebilir. Ceza dosyası içeriğine göre davaya konu olan olayda davacı (K.), keçi otlatırken (M.)'ın da aralarında bulunduğu çocuklar keçilere taş atmaya başlayınca buna engel olmak isteyip "atmayın" diye bağırmakla yetinmeyip (M.) dahil yakaladığı çocukları elindeki sopa ile dövmüştür. (M.) da bu tahrikin etkisiyle söz konusu eylemi işlemiştir. (K.)'in 1969 doğumlu olduğuda gözetildiğinde belirtilen haksız tahrikinin müterafik kusur olarak kabul edilip yukarıda anılan yasa hükmü karşısında gerçekleşen tazminattan bir indirim yapılıp yapılmayacağı düşünülmek gerekir. O halde belirtilen yön üzerinde durulmadan ödetme kararı verilmiş olması bozmayı gerektirir.
Old 11-06-2013, 16:49   #3
avukatcetin

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY 4.Hukuk Dairesi
Esas: 2002/1939 Karar: 2002/6574 K. Tarihi: 29.05.2002


ÖZET: Davaya konu edilen olayda davalının davacıya karşı kullandığı sözler ve ayrıca karar yerinde davacının davalı için söylediği sözlerin doğru olmadığı belirtilmiş ise de, bu sözlerin davacı tarafından söylendiği kanıtlandığından, davacının da bölüşük kusurunun varlığı kabul edildiğinde hüküm altına alınan tazminat miktarı çok fazladır. Daha da alt düzeyde tazminata hükmedilmek üzere karar bozulmalıdır.


(4721 S. K. m. 4) (818 S. K. m. 53) (765 S. K. m. 482, 485)

Dava: Davacı Nuh Mehmet Çınar vekili Avukat Seyfullah Güngör tarafından, davalı Aliye İçer aleyhine 14.9.2001 ve 28.9.2001 gününde verilen dilekçeler ile hakaretten doğan manevi tazminat dava ve karşı dava ile istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; ilk davanın kısmen kabulüne, karşı davanın reddine dair verilen 26.12.2001 günlü kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı-karşı davacı vekili Avukat Abdurrezzak Karaköse tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.

1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının davacı tarafından açılan davaya karşı aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.

2- Davalının diğer temyiz itirazlarına gelince;

Kişilik hakları hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimse manevi tazminata hükmedilmesini isteyebilir. Hakim manevi tazminatın miktarını tayin ederken saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır. Miktarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel hal ve şartların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenleri karar yerinde objektif olarak göstermelidir. Çünkü kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hakimin hak ve nısfetle hüküm vereceği Medeni Kanun'un 4. maddesinde belirtilmiştir. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.

Davaya konu edilen olayda davalının davacıya karşı kullandığı sözler ve ayrıca karar yerinde davacının davalı için söylediği sözlerin doğru olmadığı belirtilmiş ise de, bu sözlerin davacı tarafından söylendiği Asliye Ceza Mahkemesinin 2000/131 Esas sayılı hükmü ile kanıtlandığından, davacının da bölüşük kusurunun varlığı kabul edilmek ve yukarıda ki ilkeler gözetildiğinde hüküm altına alınan tazminat miktarı çok fazladır. Daha da alt düzeyde tazminata hükmedilmek üzere karar bozulmalıdır.

3- Davalının, davacıya karşı açtığı davaya gelince;

Dava ve karşı dava, karşılıklı hakaret nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Davalı-karşı davacı Aliye İçer, kızının davacı-karşı davalı Nuh Mehmet Çınar'ın oğlu ile boşanması neticesinde aralarında devam eden eşya davası ile ilgili olarak Nuh Mehmet Çınar'ın oğlunun bir kısım eşyalarının tedbiren iadesine dair mahkeme kararının infazı sırasında, Aliye İçer'in evine gelerek <Biz adamı böyle yatağında basarız. Üç kuruşluk memursunuz, nefesiniz kokuyor, biz sizin gibi memurları paramızla satın alırız, kızını sat, karnını doyur, haline bak, utan... > diye yüzüne tükürüp tekmeleyip hakaret etmesi nedeniyle manevi tazminat isteminde bulunmuştur.

Mahkemece davacı-karşı davalının açmış olduğu hakaret davasındaki iddia, savunma ve deliller yeniden değerlendirilerek, ceza mahkemesinin karşılıklı hakaret edildiğinin kabulü ile verdiği ıskat kararına itibar edilmeyerek, koşulları oluşmayan davanın reddine karar verilmiştir. Karar davalı-karşı davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Her ne kadar Borçlar Kanununun 53.maddesi metninde ceza mahkemesince verilen kararların Hukuk Hakimini bağlamayacağına dair açık bir hüküm yoksa da bu maddenin genel yorumundan ve özellikle son cümlenin karşı anlamından ceza mahkemesince verilen mahkumiyet kararlarındaki, fiilin hukuka aykırılığının ve illiyet bağını saptayan maddi vakıa konusundaki kabulün Hukuk Hakimini de bağlıyacağı hem Bilimsel hem de kökleşmiş kazai içtihatlarla benimsenmiş bulunmaktadır.

Aliye İçer'in, Nuh Mehmet Çınar'a <Sakallı şeytan, Sen şeytansın> diye hakaret etmesi nedeni ile açılan Kayseri 1.Asliye Ceza Mahkemesinin 2000/131 Esas sayılı şahsi davası ile Nuh Mehmet Yüksel'in de <Sen kızını çalıştırıyorsun, ****** yapacaksın> diye hakaret ettiği kabul edilerek TCK'nun 482/3. maddesinden verilen mahkumiyet kararı Nuh Mehmet Çınar'ın haksız tahriki ile hakaret olayının meydana gelmesine neden olduğundan TCK 485/2 maddesi uyarınca ıskat edilmiş ve karar Yargıtay 4. Ceza Dairesi tarafından onanarak kesinleşmiştir.

Mahkemece davalı-karşı davacının iddiasının kanıtlanmadığı ifade edilmiş ise de, Kayseri 1. Asliye Ceza Mahkemesinin kesinleşen 24.5.2000 gün ve 2000/131-457 sayılı kararı ile davacı-karşı davalının, davalı-karşı davacı Aliye İçer'e hakaret ettiği ancak eylemin karşılıklı olması nedeniyle cezanın kaldırılmasına ilişkin olgu karşısında eldeki davada bu hususun yeniden tartışılması doğru değildir. Mahkemenin davacı-karşı davalının da davalı-karşı davacıya hakaret ettiği kabul edilmelidir. Bu yön dikkate alınmaksızın davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Mahkemece yapılacak iş tazminat miktarı belirlenerek sonucuna göre bir karar vermekten ibarettir.

Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda 2 ve 3 nolu bentte gösterilen nedenler ile davalı-karşı davacı yararına BOZULMASINA, diğer temyiz itirazlarının 1 nolu bentte gösterilen nedenle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 29.05.2002 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY YAZISI

Gerek davacı-karşı davalını, gerekse davalı-karşı davacının birbirlerine karşılıklı olarak hakaret etmeleri ve ceza davasının ıslahla sonuçlanmış olması karşısında BK.’ nun 44/1. inci maddesi gereğince her iki davanın da reddedilmesi gerektiği görüşünde olduğumdan çoğunluğun kararına katılamıyorum. 29.05.2002 (¤¤)
Old 11-06-2013, 16:56   #4
av__emrah

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan avukatcetin
T.C. YARGITAY 4.Hukuk Dairesi
Esas: 1987/9373
Karar: 1988/1629
Karar Tarihi: 22.02.1988

Karar: Dava haksız eylemden kaynaklanan tazminat isteğine ilişkindir. Davalının riyaseti altında bulunan 1972 doğumlu (M.B.) elindeki kuş sapanı ile atmış bulunduğu taş, davacılardan küçük (K.Ş.)'ın sol gözüne isabet ederek uzuv tatiline sebebiyet vermiştir. Mahkemece deliller toplandıktan sonra bilirkişi raporuna dayanılarak adı geçen küçük yararına maddi ve manevi tazminata ve diğer davacı baba yararına da manevi tazminata hükmedilmiştir.

1 - Borçlar Kanununun 44 üncü maddesinin birinci fıkrası hükmüne göre zarara uğrayan taraf, bu zarara sebep olan fiile razı olduğu yahut kendisinin fiili zararın doğmasına veya artmasına yardım ettiği ve zararı yapan kişinin hal ve mevkiini ağırlaştırdığı takdirde hakim zarar ve ziyan miktarını tenkis edebilir. Ceza dosyası içeriğine göre davaya konu olan olayda davacı (K.), keçi otlatırken (M.)'ın da aralarında bulunduğu çocuklar keçilere taş atmaya başlayınca buna engel olmak isteyip "atmayın" diye bağırmakla yetinmeyip (M.) dahil yakaladığı çocukları elindeki sopa ile dövmüştür. (M.) da bu tahrikin etkisiyle söz konusu eylemi işlemiştir. (K.)'in 1969 doğumlu olduğuda gözetildiğinde belirtilen haksız tahrikinin müterafik kusur olarak kabul edilip yukarıda anılan yasa hükmü karşısında gerçekleşen tazminattan bir indirim yapılıp yapılmayacağı düşünülmek gerekir. O halde belirtilen yön üzerinde durulmadan ödetme kararı verilmiş olması bozmayı gerektirir.

Sayın meslektaşım paylaşmış olduğunuz karar için teşekkür ederim. Ceza dosyasında haksız tahrik uygulanmışsa, tazminatta indirime gidileceği yönünde Yargıtay'ın kararları kökleşmiş vaziyette, bundan yana pek sıkıntı yok. Benim aradığım ise manevi tazminatın tamamen reddi yönündeki kararlar?

Alıntı:
"...davacının bu ağır tahriki (ortak kusuru) davalını özellik arzeden ve kürsüye çıkarak davacının kolundan tutmak şeklinde gerçekleşen davranışındaki hukuka aykırılık nitelğini izale edecek yoğunlukta ve oranda bulunduğundan ve hatta giderek illiyet bağını kesmesi dahi mümkün bulunduğundan, davalının basın mensuplarına söylediği (Bölücülere izin vermeyiz) sözcüklerinde genel nitelikte bulunması nedeniyle bu davada davacı yararına hiç bir şekilde manevi tazminata hükmetmeye gerek bulunmamaktadır." YHGK, 1996/4-553 Esas, 1996/724 Karar

Alıntı:
d) Borçlar Kanunun (haksız eylemlerden doğan borçlar) kısmında maddi tazminat sorumluluğuna mesnet teşkil eden 41,54,55,56 ve 58. madelere mukabil manevi tazminat talebi hakkını veren 47. maddeden başka bir de 49. maddenin bulunduğu malumdur.

49. Maddeye göre, şahsi menfaatleri ihlal edilen kimse, kusurun mevcudiyeti halinde zararın tazminini; ihlalin ve kusurun özel ağırlığını haklı kılarsa, manevi tazminat olarak bir para miktarının ödenmesini isteyebilir. Hakim bu ödemenin yerine veya onun yanı başında, manevi tazminatın diger bir nevine de karar verebilir.

Demek oluyor ki, 49. madde mucibince maddi tazminat için kusurun mevcudiyeti manevi tazminat için de kusurun bilhassa ağır olması, şarttır. İBGK, 1966/7 Esas, 1966/7 Karar
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Haksız Babalık İsnadı Nedeniyle Manevi Tazminat Av. Salim Meslektaşların Soruları 3 05-04-2012 16:16
Hakaret suçu ve manevi tazminat seflek Meslektaşların Soruları 7 21-09-2011 09:21
haksız haciz nedeniyle manevi tazminat Av.Nilgün Altındağ Meslektaşların Soruları 5 09-03-2011 16:18
idarenin haksız şikayeti nedeniyle manevi tazminat müebbet Meslektaşların Soruları 2 09-01-2011 21:14
Haksız fiil nedeniyle maddi-manevi tazminat Av. OSMAN GÜR Meslektaşların Soruları 7 08-01-2008 15:45


THS Sunucusu bu sayfayı 0,02834296 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.