Bilirkişinin Hatası-Gerçeğe Aykırı Bilirkişilik

Yürütmekte olduğum mal rejiminin tasfiyesi-ziynet eşyalarının iadesi davasında, mahkeme “dava konusu edilen ziynet eşyalarının dava tarihi itibari ile değerini tespit amacı ile bilirkişi incelemesi yaptırılmasına” karar verdi.

Bilirkişiden tek sayfadan ibaret bir rapor geldi. Raporda; talep edilenler yazmış ve bizim belirttiğimiz ziynetlerin değerini çıkarmış. Altına da resimlerde görünenler yazmış ve onların dava tarihi itibari ile değerini yazmış. Biz dosyaya sadece örnek birkaç foto sunduk, asıl delil olarak nişan, nikah ve düğün CD lerini dosyaya sunduk. Bu yüzden de rapora itiraz ettik. Mahkeme, yeniden CD incelenmek sureti ile ek rapor alınası yönünde karar verdi. Buraya kadar her şeye olabilir dedik. Ama ek rapor bir geldi, önceki yazılanlardan hiçbir farkı yok, noktası virgülüne kadar aynı.

Bizim talep ettiklerimiz ile bilirkişinin tespiti arasında uçurum var. Tamam biz fazla istedik diyelim ama bu kadar olamaz dedim ve oturdum cd lerden sadece birinin takı törenini izledim. Takılanların değeri bir yana sadece miktar olarak saymaya başladım.

Bilirkişi toplam 3 cd de 30 adet altın ( çeyrek, yarım, tam ) takıldığını tespit etmiş. Ben ise sadece bir cd deki takıların sayısını 36 olarak saydım. Bilirkişi hiç bilezik tespit etmemiş, ben ise sadece bir cd de en az 3 bilezik saydım. Davalı taraf bozdurulma tarihinde tanesi 50 TL den 6.250,00 TL’lik altın bozdurduğunu ikrar ediyor ki bu da 125 adet küçük altın yapar. Ama dediğim gibi bilirkişi sadece 30 adet altın saymış.

Türk Ceza Kanununun 267. maddesi “Yargı mercileri veya suçtan dolayı kanunen soruşturma yapmak veya yemin altında tanık dinlemek yetkisine sahip bulunan kişi veya kurul tarafından görevlendirilen bilirkişinin gerçeğe aykırı mütalaada bulunması halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.” hükmünü içeriyor.

Bence bu maddeye de anlattığım durum birebir uyuyor. Bu madde ile ilgili Yargıtay kararı aradım ama hiç bulamadım. Siz sayın meslektaşlarımda benimle aynı fikirde misiniz?

Bu rapora itiraz edeceğim tabi ki ama, hakimi ikna etmem lazım. Bu yüzden bilirkişi hakkında ayrıca suç duyurusunda bulunmalı mıyım?

Rapora itiraz edebilirsiniz lakin Hedefe giden yolda hersey mübah olmamalı , hele ki Hakımı ikna etmek icin bilirkisinin şikayet edilmesini doğru bulmuyorum. Takdir sizin ama şikayetin sonucu beraat ya da takipsizlik( muhtemelen) olursa; Bilirkisi de manevi tazminat davasi açabilir..

Amacım dediğiniz gibi bir şey değil ki. Sizce yapacağım şikayet haksız bir şikayet midir? Bilirkişinin bu şekilde rapor vermesi hukuka uygun mudur? Ortada bariz hata yok mu?

Hukuk sistemimizde herşeyin düzgün olduğuna inansam hakîmi ikna etme çabası içinde de olmazdım. Her şey zaten ortada, hakimde bunu farkedecektir derdim. Ama deneyimlerim ve gördüklerim rapor ne derse kararın o şekilde çıktığını bana gösterdi. Yargıtay ın aynı dairesinden tarafları ve konuları birebir aynı iki davadan faklı kararlar elime geldi.

Okunacağını bilsem sayfalarda dilekçe yazarım bu konuda. Ama ne yazıkki buna inanmıyorum. Bu yüzden bence bariz şekilde gerçeğe aykırı olan raporun hukuka aykırılığını ceza hukuku yoluyla ispat hakîmin dikkatini çeker.

Bu kadar yazdığım şeyden amacımın "hedefe giden yolda herşeyin mübah olduğu" gibi bir şeyi nasıl çıkardığınızı da anlabilmiş değilim.

Sayin meslektasim;
Yukarıdaki soz dizisini kullandığınız icin böyle bir fikir oluşmakta..
Bakın burada Bilirkisi'nin bariz bir (siyah ve beyazi ayirtedebilmek gibi apacik) kotuniyeti olduğunu düşünmüyorum bu yüzden şikayetinizin takipsizlikle sonuçlanacağını kuvvetle muhtemel olarak düşünmekteyim.. İtirazlarınızı yazarak yeni bir Bilirkisi tayin edilmesini ve mevcut raporlarla verilecek bir kararın sağlıklı olmayacağını ve bozulacagini da belirtiniz..

O zaman son cümleyi şu şekilde değiştiriyorum.
Raporun hatalı olduğu konusunda hakîmi ikna etmem gerekli. Ama ayrıca bunun dışında, bu şekildeki bir rapor yüzünden suç duyurusunda bulunmam doğru olur mu?
Şu çok açık. Bilirkişi dosyadaki cd leri izlememiş. Ek raporu da eskisinin aynısı olarak vermiş. Bu gerçeğe aykırı mütalaa vermeye mi girer, yoksa görevi ihmal mi olur? Suç duyurusunda bulunmazsam, bilirkişinin verilen görevi yerine getirmemiş olduğunu başka nasıl kanıtlarım?