Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

idari işlem - süre- daniştay karari

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 31-03-2009, 09:33   #1
Av.Mehmet_Ali

 
Varsayılan idari işlem - süre- daniştay karari

Mrb,
İdari bir işlemin tesisinden itibaren-tebliğ- üzerinden 60 gün geçmesine rağmen ilgili, iptal davası açmamıştır. Daha sonra idari işlemin yapılması için idareye İYUK 10. madde gereği idareye başvuruda bulunup olumsuz cevap veya cevap verilmemesi-zimmi red - durumunda ilgili işlemin iptali istemiyle iptal davasi açabilir mi? Konuyla ilgili daniştay karari varsa fazlasiyla makbule geçer. Tşkler
Old 31-03-2009, 11:48   #2
hilallal

 
Varsayılan

T.C.
DANIŞTAY
DAIRE 8
Esas No.
1998/7093
Karar No.
2000/6612
Tarihi
25.10.2000
2577-İDARİ YARGILAMA USULÜ KANUNU ( İYUK )/7/10
İDAREYE BİR İŞLEM YAPILMASI YÖNÜNDE YAPILAN BAŞVURUNUN YANITLANMAMASI
DAVA AÇMA SÜRESİ
6 AYLIK BEKLEME SÜRESİ
ÖZET
2577 SAYILI YASANIN 10. MADDESİNE GÖRE YAPILAN BAŞVURUYA CEVAP VERİLMEMESİ YOLUYLA OLUŞAN RET İŞLEMİNDEN SONRA İDARECE BİR YANIT VERİLİRSE DAVA AÇMA SÜRESİ İŞLER, MADDEDE ÖNGÖRÜLEN 6 AYLIK BEKLEME SÜRESİ SADECE, İDARECE KESİN OLMAYAN BİR YANITIN VERİLMESİ HALİNDE UYGULANABİLİR.
İstemin Özeti : Davacının ... İlçesi ... Köyü ... mevkiinde devletin hüküm ve tasarrufu altındaki taşınmazı kiralama talebinin reddine dair ... Mal Müdürlüğünün 5.6.1998 gün ve 162 sayılı işleminin iptali istemiyle açılan davada, davacının 3.11.1995 günlü başvurusuna cevap verilmemesi nedeniyle 2577 sayılı Yasanın 7. ve 10. maddesinde öngörülen 6 aylık sürede en geç 3.5.1996 tarihine kadar davanın açılması gerekirken bu süre geçirildikten ve çok sonra yeni bir dava süresini ihya etmeyen 5.6.1998 günlü cevap üzerine 3.8.1998 tarihinde açılan davada süre aşımı bulunduğu gerekçesiyle davayı reddeden Sakarya 2, İdare Mahkemesinin 29.9.1998 gün ve 678 sayılı kararının 2577 sayılı Yasanın 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi Gülsen A. Pehlivan'ın Düşüncesi: Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı H. Erol Çanga'nın Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp idare mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddiyle idare mahkemesi kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
KARAR : Temyize konu edilen idare mahkemesi kararının özünü, 2577 sayılı Yasanın 10. maddesindeki idareye bir işlem yapılması yolundaki başvuruların yanıtlanmaması üzerine açılacak davaların altı aylık bekleme süresiyle sınırlı olup olmadığı oluşturmaktadır.
Anılan 2577 sayılı Yasanın 10. maddesinin birinci fıkrasında, ilgililerin haklarında idari davaya konu olabilecek bir işlem veya eylemin yapılması için idari makamlara başvurabilecekleri, 2. fıkrasında ise, altmış gün içinde bir cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı, ilgililerin altmış günün bittiği tarihten itibaren dava açma süresi içinde konusuna göre Danıştay'a, idare ve vergi mahkemelerine dava açabileceği, altmış günlük süre içinde idarece verilen cevap kesin değilse ilgilinin bu cevabı isteminin reddi sayarak dava açabileceği gibi kesin cevabı da bekleyebileceği, bu takdirde dava açma süresinin işlemeyeceği, ancak, bekleme süresinin başvuru tarihinden itibaren altı ayı geçemeyeceği, davanın açılmaması veya davanın süreden reddi halinde, 60 günlük sürenin bitmesinden sonra yetkili idari makamlarca cevap verilirse cevabın tebliğinden itibaren 60 gün içinde dava açılabileceği kuralı yer almaktadır.
10. maddenin temel özelliği, ilgililerin yönlendirmesiyle idarenin bir işlem yapmasının sağlanmasıdır. 521 sayılı Danıştay Kanununun 69. maddesinde de yer alan kuralın uygulanması sırasında kesin olmayan idari yanıtlar nedeniyle oluşan duraksamalarla karşılaşıldığından, sorun 2577 sayılı Yasanın ilk şeklinde giderilmeye çalışılmıştır. Daha sonra 3622 sayılı yasayla getirilen değişiklikle 521 sayılı Kanun zamanındaki ilkeye dönülmüşse de, 4001 sayılı Yasayla yeniden kesin olmayan yanıtlarla ilgili kural getirilmiş ve bu kez altı aylık bekleme süresi öngörülmüştür. Maddede bu kural dışında değişiklik yapılmamış, son cümledeki altmış gün geçtikten sonra cevap verilirse dava süresinin başlayacağı yolundaki temel anlayış koruna gelmiştir.
Yasalardaki bu gelişim karşısında, "Bekleme" sözcüğünün kesin yanıtın beklenmesiyle ilgili olduğu ve altı ayla sınırlamanın da kesin yanıtın bekleneceği bir süreci kapsadığında kuşku yoktur. Başka bir aktarımla, ilgililerin başvurusu üzerine idarece kesin olmayan bir yanıt verilirse, bu cevap isteğin reddi sayılıp dava açılabileceği gibi; kesin işlem de beklenebilecek, ancak bekleme durumunda başvuruyu izleyen altıncı aydan sonra dava süresi işlemeye başlayacaktır.
Olayda ise anılan kuralların irdelenmesine bile gerek yoktur. Çünkü idarece kesin olan veya olmayan bir yanıtın verilmesi söz konusu değildir. Bu durumda cevap verilmeyerek oluşan ret işlemine karşı dava açılmadığına göre, anılan 2. fıkranın son cümlesi uyarınca, idarece ne zaman yanıt verilirse dava açma süresi işlemeye başlayacaktır. Yorum gerektirmeyen bu kuralın aksi bir yönde değerlendirilmesi, idarenin yapacağı kimi işlemlerin yargı denetimi dışına çıkarılması sonucunu doğuracak ve yönetimleri konuyu savsaklayıp altı ay geçtikten sonra cevap verme ve böylece yapacakları işlemleri yargısal denetimden uzak tutma eğilimine götürecektir.
Tüm bu açıklamalar dışında, mahkeme kararıyla ulaşılan sonuç, maddede bekleme süresinden sonra yer alan ye önceki yasalarda da bulunan fıkrayı anlamsızlaştıracak, idari işlemin hiç yapılmamış olması olgusu ve düşüncesiyle sınırsız bir zamanı öngören ve bu konuda yerleşmiş idari, yargılama kuralı düzeyinde olan yasal ilkeyi yersiz bir metin durumuna düşürecektir. Ayrıca, yasanın bu bölümünde yer alan, altmış günlük sürenin bitmesinden sonra cevap verilmesi halinde altmış gün içinde dava açılabileceği yolundaki kural da; sessiz kalınarak oluşan ( zımni ) red kararlarına karşı varolan dava süresinin altı aylık bekleme süreciyle ilintili olmadığını, "altmış gün" olarak belirtilen ana süreyle ilişkilendirildiğini açıkça göstermektedir.
Belirtilen açıklamalar karşısında söz konusu 10. maddeye göre altmış gün içinde cevap verilmeyerek oluşan ret işleminden sonra, idarece bir yanıt verilirse dava açma süresinin işleyeceği açık olduğundan, aksine bir gerekçeyle davanın süreden reddinde hukuka uyarlık bulunmadığında kuşkuya yer yoktur.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle, Sakarya 2. İdare Mahkemesi kararının bozulmasına, dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere anılan mahkemeye gönderilmesine 25.10.2000 gününde oybirliği ile karar verildi.
T.C.
DANIŞTAY
DAIRE 7
Esas No.
1999/2360
Karar No.
2000/1909
Tarihi
12.06.2000
197-MOTORLU TAŞITLAR VERGİSİ KANUNU/2
1318-FİNANSMAN KANUNU/2
MOTORLU TAŞITLAR VERGİSİ İADESİ
TAŞIT ALIM VERGİSİ
ZAMANAŞIMI

ÖZET
İLGİLİLER, HAKLARINDA İDARİ DAVAYA KONU OLABİLECEK BİR İŞLEM VEYA EYLEMİN YAPILMASI İÇİN İDARİ MAKAMLARA BAŞVURABİLİRLER, İDARECE ALTMIŞ GÜN İÇİNDE BİR CEVAP VERİLMEZSE, İSTEK REDDEDİLMİŞ SAYILIR; ALTMIŞ GÜNÜN BİTTİĞİ TARİHTEN İTİBAREN, İLGİLİLERCE, DAVA AÇMA SÜRESİ İÇİNDE, KONUSUNA GÖRE DANIŞTAYA, İDARE VE VERGİ MAHKEMELERİNE DAVA AÇILABİLİR. DAVA AÇILMAMASI VEYA DAVANIN SÜREDEN REDDİ HALLERİNDE, ALTMIŞ GÜNLÜK SÜRENİN BİTMESİNDEN SONRA YETKİLİ İDARİ MAKAMLARCA CEVAP VERİLİRSE, CEVABIN TEBLİĞİNDEN İTİBAREN ALTMIŞ GÜN İÇİNDE DAVA AÇILABİLİR.
İstemin Özeti : Davacıya ait 1993 model .... marka araca ilişkin olarak ödenen 1993 ve 1994 yıllarına ait motorlu taşıtlar vergisinin iadesi istemiyle düzeltme ve şikayet yoluyla yapılan başvurunun zımnen reddine ilişkin işlemin iptali ile yasal faize hükmedilmesi istemiyle açılan davada; aynı nedenden dolayı yapılan taşıt alım vergisi tarhiyatının, ..... Vergi Mahkemesinin 18.4.1995 gün ve K: 1995/658 sayılı kararı ile taşıtın net ağırlığının 935 kg olduğundan bahisle iptaline karar verildiğinin; anılan kararın, Danıştay Dokuzuncu Dairesinin 16.10.1996 gün ve K: 1996/3128 sayılı kararı ile onanıp, karar düzeltme isteminin de 18.2.1998 gün ve K: 1998/489 sayılı kararıyla reddedildiğinin anlaşıldığı; bu durumda, davacıya ait aracın 935 kg olduğu hususunun yargı kararı ile kesinleşmiş bulunması karşısında, 990 kg esas alınarak fazladan motorlu taşıtlar vergisi tahsil edilmesinde isabet görülmediği; yasal faiz istemine gelince; 213 sayılı Kanunun 112'nci maddesine 4369 sayılı Kanunla eklenen 4'üncü bent hükmü uyarınca, fazladan ödenen verginin, 1.1.1999 tarihinden itibaren, 1999 yılı için belirlenen tecil faizi oranında hesaplanacak faizi ile birlikte davacıya iadesi icap ettiği gerekçesiyle dava konusu işlemin iptali ile iade edilecek vergi ve 1.1.1999 tarihinden itibaren faiz hesaplanmasına ilişkin .... Vergi Mahkemesinin 25.5.1999 gün ve E: 1999/104; K: 1999/359 sayılı kararının; taşıtların net ağırlıklarının belirlenmesinde Bakanlıklarının yetkili olduğu ayrıca 1.1.1999 tarihinden önceki dönemlere ilişkin olarak faize hükmedilemiyeceği ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: İstemin reddi gerektiği yolundadır.
Tetkik Hakimi ....'in Düşüncesi: Dosyanın incelenmesinden, 15.8.1996 tarihinde Maliye Bakanlığına şikayet yoluyla yapılan başvurunun zımnen reddedildiği ileri sürülerek 16.2.1999 tarihinde dava açıldığı anlaşılmakla, 2577 sayılı Kanunun 10'uncu maddesi hükmü uyarınca süresinde olmayan davanın reddi gerekirken, işin esası hakkında karar verilmesinde isabet bulunmadığından, mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı ....'nun Düşüncesi: 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49'uncu maddesinin 1'inci fıkrasında; temyiz incelemesi sonunda Danıştay'ın; a ) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması, b ) Hukuka aykırı karar verilmesi, c ) Usul hükümlerine uyulmamış olunması sebeplerinden dolayı incelenen kararı bozacağı öngörülmüştür.
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen hususlar, yukarıda belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymadığı gibi, mahkeme kararının dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, bu kararın bozulmasını sağlayacak nitelikte de görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddiyle mahkeme kararının onanmasının gerektiği düşünülmüştür.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Dosyanın incelenmesinden; davacıya ait 1993 model .... marka aracın net ağırlığının 990 kg olduğundan bahisle 1993 ve 1994 yıllarına ilişkin olarak 27.6.1995 tarihinde motorlu taşıtlar vergisi farkı tahsil edildiği; söz konusu meblağın iadesi için, 25.12.1995 tarihinde, davacı tarafından düzeltme hükümleri çerçevesinde yapılan başvurunun reddi üzerine, 15.8.1996 tarihinde şikayet yoluyla Maliye Bakanlığına başvurulduğu; şikayet başvurusunun zımnen reddedildiğinden bahisle 18.9.1996 tarihinde .... vergi Mahkemesinde açılan davanın, mahkemenin 25.9.1996 gün ve K: 1996/885 sayılı kararıyla; olayda altmış günlük zımni ret süresi dolmadan dava açıldığı gerekçesiyle reddedildiği; anılan kararın onanmasına dair Dairemizin 15.10.1998 gün ve K: 1998/3353 sayılı kararının 23.1.1999 tarihinde davacıya tebliği üzerine işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 10'uncu maddesinde, ilgililerin, haklarında idari davaya konu olabilecek bir işlem veya eylemin yapılması için idari makamlara başvurabilecekleri, altmış gün içinde bir cevap verilmezse, isteğin reddedilmiş sayılacağı; altmış günün bittiği tarihten itibaren, ilgililerce, dava açma süresi içinde, konusuna göre Danıştaya, idare ve vergi mahkemelerine dava açılabileceği; dava açılmaması veya davanın süreden reddi hallerinde, altmış günlük sürenin bitmesinden sonra yetkili idari makamlarca cevap verilirse, cevabın tebliğinden itibaren altmış gün içinde dava açılabileceği hükme bağlanmıştır.
Buna göre; 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 124'üncü maddesi hükmü uyarınca şikayet yoluyla Maliye Bakanlığına yapılacak başvuruların başvuru tarihinden itibaren işlemeye başlayan altmış gün içinde cevap verilmemesi halinde, zımnen reddedilmiş sayılacağı; zımni ret işleminin iptali istemiyle açılacak davaların da, bekleme süresi olan altmış günün bitiminden itibaren, vergi mahkemesinde dava açma süresi olan, otuz günlük süre içerisinde açılması gereklidir.
Olayda, 15.8.1996 tarihinde yapılan şikayet başvurusunun zımnen reddedilmiş sayıldığı tarih, 14.10.1996 günüdür. Dolayısıyla, bu zımni ret işleminin iptali istemiyle davanın, vergi mahkemesinde, bu tarihten itibaren otuz gün içerisinde açılması halinde, esasının incelenmesi mümkün bulunmaktadır. Oysa; dava, bu sürenin dolduğu 14.11.1996 gününden çok sonra, 16.2.1999 tarihinde açılmıştır. Yapılan şikayet başvurusuna, Maliye Bakanlığınca kendiliğinden bir cevap verilmedikçe, bekleme süresinin dolumundan önce 18.9.1996 tarihinde açılan ilk davanın bu nedenle incelenmeksizin reddi üzerine yeni bir idari dava açma süresinin işlemesine de olanak yoktur.
Açıklanan nedenle, süre aşımı sebebiyle incelenmeksizin reddi gereken davanın esasının incelenmesiyle verilen temyize konu kararda hukuka uyarlık bulunmadığından, istemin kabulüne ve mahkeme kararının bozulmasına, bozma kararı üzerine mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta yrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 12.6.2000 gününde oybirliği ile karar verildi.
T.C.
DANIŞTAY
DAIRE 8
Esas No.
1999/3912
Karar No.
2000/2438
Tarihi
30.03.2000
6831-ORMAN KANUNU ( OK )/17
2577-İDARİ YARGILAMA USULÜ KANUNU ( İYUK )/7
DAVA AÇMA SÜRESİ
İDARİ İŞLEMİN VARLIĞI VE İÇERİĞİ
ORMAN İDARESİNCE YAPILAN TAHSİS
BELEDİYECE ORMAN İDARESİNCE YAPILAN TAHSİSİN İPTALİ TALEBİ
ÖĞRENME TARİHİNİN DAVA AÇMA SÜRESİNE ESAS ALINMASI
ÖZET
İDARENİN TESİS ETTİĞİ İŞLEMİN DOĞRUDAN TARAFI OLMAYAN VE BU NEDENLE DE İDARECE YAZILI BİLDİRİM ZORUNLULUĞU BULUNMAYAN İLGİLİLERİN AÇACAKLARI DAVALARDA, İŞLEMİN VARLIĞINI VE İÇERİĞİNİ ÖĞRENME TARİHİNİN AÇIKÇA BELİRLENEBİLDİĞİ DURUMLARDA, ÖĞRENME TARİHİNİN YAZILI BİLDİRİME KARİNE SAYILMASI VE DAVA AÇMA SÜRESİNİN BAŞLANGICINA ESAS ALINMASI İDARİ İSTİKRAR VE KAMU DÜZENİNİN GEREĞİDİR.
Davacı belediyenin uyuşmazlık konusu orman alanının 1987 yılında tahsisine ilişkin işlemin varlığını bu alan için 1990 yılında yapı ruhsatını verdiği tarihte kesin olarak bildiği ve bu hususun 1996 yılında orman işletme müdürlüğünce teyit edildiğinin dosyadaki yazılı belgelerle sabit olması karşısında, idare mahkemesince davanın süre aşımı gerekçesiyle reddi gerekirken, uyuşmazlığın esası incelenerek verilen temyize konu kararda hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
İstemin Özeti: ... İli. ... İlçesi ... Kasabası ... mevkiindeki 150.000 m2 yüzölçümlü orman sahasının turistik tesis yapımı için 49 yıllığına tahsisine ilişkin davalı idarenin 5.3.1987 gün ve 2204-76/95 sayılı işleminin iptali istemiyle açılan davada; orman alanının turizm amacıyla tahsisinde kamu yararı bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemi iptal eden Aydın 1. İdare Mahkemesinin 22.6.1999 gün ve 272 sayılı kararının; hukuka aykırı olduğu öne sürülerek 2577 sayılı Yasanın 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istemidir.
Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi Yunus Aykın'ın Düşüncesi: Davanın süreaşımı nedeniyle reddi gerekirken dava konusu işlemi iptal eden mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı H.Erol Çanga' nın Düşüncesi: ... ili, ... ilçesi, ... Kasabası ... mevkiinde turistik tesis için 49 yıllığına ... Turizm ve Seyahat Şirketine tahsis edilmişken ... AŞ.' ye devredilen 150.000 m2 arazinin tahsisine ilişkin işlemi, imar planında mevcut imar yolunu kapatacak şekilde inşaatlar yapıldığı ve esasen alanın turistik tesis için tahsisinde kamu yararı bulunmadığı gerekçesi ile iptali ... Belediye Başkanlığınca dava konusu yapılmıştır.
Dosyada tahsisli alanda otel tesisleri inşaatının gerekli diğer izinler alındıktan sonra davacı belediyeden 1990 yılında alınan inşaat iznine dayalı olarak inşa edilmekte olduğu ve 5 yıldızlı otel bloğunun 6 kata kadar, apart otellerin birinin tamamının, diğerinin su basmanına kadar kaba inşaatının yapılmış olduğuna ilişkin bilgi mevcuttur. Öte yandan, bu bölgedeki mevcut imar planının 8.10.1998 gün ve 68 sayılı kararına dayalı olarak Turizm Bakanlığınca onanan 6.1.1999 tarihli planla değiştiği anlaşılmaktadır.
Mevcut imar yollarına müdahaleleri engellemek belediyelerin görevlerindendir. Öte yandan turistik tesis davacı belediyeden alınan izne dayalı olarak inşaa edilmekte olduğundan inşaatın plan uygunluğunu denetlemek ve aykırı kısımlarını önlemek de davacı belediye yetkilerindendir.
Davacı belediye kamu gücünü kullanarak görev ve yetkisi dahilinde plan ve projesine aykırı inşaatlara engel olmak ve imar yolunu toplumun kullanımına açık hale getirebilecek durumda iken, bu fiili durumdan bahisle orman idaresince yapılmış tahsisin iptalini dava etmiştir.
Görüldüğü gibi kamu gücü kullanılarak önlenmesi mümkün olan mevzuata aykırı kullanımlar, özde haklı ve mevzuata uygun tahsis işleminin sakat olduğunu göstermez.
Kaldı ki imar yolunun dava sırasında plan değişikliği ile kısmen veya tamamen güzergahının değişmiş olması hali de söz konusudur.
Bu durumda mahkemenin öncelikle davanın süresinde açılıp açılmadığını belirlemesi süre aşımı yoksa gerekirse keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırarak, bu alanın turizm şirketine tahsisinde kamu yararının varlığını araştırması gerekirdi.
Açıklanan nedenlerle hatalı ve noksan incelemeye dayalı mahkeme kararının bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Uyuşmazlık, ... İli. ... İlçesi, ... Kasabası, ... Mevkiindeki 150.000 metrekare yüzölçümlü ormanlık sahada turistik tesis yapımı için 6831 sayılı Orman Kanununun 17. maddesine göre 49 yıl süreyle intifa hakkı tesisine izin verilmesine ilişkin 5.3.1987 gün ve 2204-76/05 sayılı Tarım Orman ve Köyişleri Bakanlığı işleminin iptali isteminden doğmuştur.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 7. maddesinde dava açma süresinin özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay'da ve idare mahkemelerinde 60 gün olduğu ve bu sürelerin tebliğ, yayım ve ilan tarihini izleyen günden itibaren işlemeye başlayacağı kuralı bulunmaktadır.
"Yazılı bildirim" kuralı, yönetilenlere menfaatlerini ihlal eden nitelikteki işlemlerin idare tarafından açık ve anlaşılabilir bir biçimde duyurularak, bir yandan onlara bu işlemlere karşı idari yollara veya dava yoluna başvurmaları konusunda inceleme ve düşünme imkanı sağlamak, öte yandan gereksiz, belirsiz ve mükerrer başvurulara meydan vermemek amacını taşımaktadır. Bu nedenle, ilke olarak idarenin, işlemlerini ilgililere yazılı olarak tebliğ etmesi ve işlem idari yargı mercii önüne getirildiğinde de bu yazılı bildirim belgesinin dava dosyasına sunulması gerekir. Ancak bu kural; idarenin yazılı bildirim belgesini dosyaya ibraz edememesi halinde, idare mahkemesi hakiminin uygulamayı, uygulamanın sonuçlarını, dosyada mevcut bilgi ve belgeleri, dava konusu işlemin ve bununla ilgili diğer işlemlerin özelliğini değerlendirerek bunları yazılı bildirime karine olarak almasına ve belli bir tarihi yazılı bildirimin yapıldığı en son tarih olarak kabul etmesine engel değildir. Her durumda yazılı bildirim belgesinin dosyaya sunulmasını gerekli görmek, kamu düzeninden sayılan ve idari istikrarı sağlamak amacını taşıyan "dava açma süresi" kurumunun çoğu kez işletilmemesine ve dava hakkının kötüye kullanılmasına yol açmak olur.
Özellikle idarenin tesis ettiği işlemin doğrudan tarafı olmayan ve bu nedenle de idarece yazılı bildirim zorunluluğu bulunmayan, ilgililerin, açacakları davalarda öğrenme tarihinin açıkça saptanabildiği durumlarda öğrenmenin yazılı bildirime karine alınması kamu düzeninin gereklerindendir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinden. 5.3.1987 tarihinde Tarım Orman ve Köyişleri Bakanlığınca yapılan tahsis işleminden sonra davacı belediyece uyuşmazlık konusu alan için müdahil şirkete 3.4.1990 tarihinde yapı ruhsatı verildiği, verilen ruhsatta "150.000 m2 Tarım Orman ve Köyişleri Bakanlığından tahsisli alan" belirtmesi yapıldığı, ayrıca tahsis işlemine dayanılarak karayolunun kapatılması üzerine çıkan ihtilaf üzerine davacı belediye ile ... Orman İşletme Müdürlüğü arasında yapılan 14.5.1996 ve 28.5.1996 günlü yazışmalardan bu hususun orman işletme müdürlüğünce de teyit edildiği, ancak gerek 1990 yılında gerekse 1996 yılında dava yoluna gidilmediği, tahsis işlemine dayalı olarak kapatılan karayolunun yeniden açılması konusunda alınan 26.5.1998 tarihli encümen kararı üzerine müdahil şirketin verdiği 1.6.1998 tarihli cevap üzerine tahsisin varlığının öğrenildiği öne sürülerek açılan davada idare mahkemesince temyize konu kararın verildiği anlaşılmaktadır.
Davacı belediyenin uyuşmazlık konusu orman alanının 1987 yılında tahsisine ilişkin işlemin varlığını bu alan için 1990 yılında yapı ruhsatını verdiği tarihte kesin olarak bildiği ve bu hususun 1996 yılında orman işletme müdürlüğünce teyit edildiğinin dosyadaki yazılı belgelerle sabit olması karşısında, idare mahkemesince davanın süre aşımı gerekçesiyle reddi gerekirken, uyuşmazlığın esası incelenerek verilen temyize konu kararda hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle, Aydın 1. İdare Mahkemesi kararının bozulmasına, dosyanın yeniden karar verilmek üzere anılan mahkemeye gönderilmesine 30.3.2000 gününde oybirliği ile karar verildi.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Düzenleyici işlem iptal başvurusu- birey hakkında tesis edilmiş idari işlem kabulü Av.Mehmet_Ali Meslektaşların Soruları 1 10-03-2009 13:58
DaniŞtay Karari Ariyorum OLCAYK Meslektaşların Soruları 1 25-02-2009 12:29
İdare Mahkemesİ DaniŞtay Karari AVUKAT ŞÜKRAN Şehirlerarası Nöbetçi Avukat 0 11-09-2007 14:38
3194 S.K. 32.42 mad.uyarınca idari işlem Av.Şule ÜNLÜ Meslektaşların Soruları 0 25-07-2007 14:13
idari işlem ile idari eylem arasındaki farklar kerim Hukuk Soruları Arşivi 3 06-05-2006 14:44


THS Sunucusu bu sayfayı 0,12262201 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.