Tapu iptali davasında muvazaa mı inançlı işleme mi dayanılmalı ?

Merhaba değerli meslektaşlar,
Müvekkil A, alacaklılardan mal gizleme amacı ile 2010 yılında taşınmazını B ye satış suretiyle devir ve temlik ediyor. Ancak bu bedel rayicin çok çok altında 16.000 TL gösteriliyor ancak herhangi bir para alış verişi yapılmıyor.
A ile B aralarında yaptıkları yazılı sözleşme ile; '' Güvence açısından B ye devredilmiş olup A istediği zaman taşınmazı geri alabilir'' şeklinde ibare mevcut.
İlk bakışta mal kaçırma kastı ile muvazaa gibi görünmekte ise de; aralarındaki sözleşme lafzından inançlı işlem olasılığını da düşündüm..
Açacak olduğum davada sizce muvazaa mı inançlı işleme mi dayanmalıyım? Hangisi açısından daha lehimize sonuç alırız.

Ayrıca şöyle bir durum var. Devir yalnızca B adına değil, 3 hisse şeklinde B ve iki oğlu adına tescil edilmiştir. İyiniyet iddiasını ispat etmeleri çok zor ancak davayı 3 üne karşı açacağız sanırım. Protokol yanlızca B ile A arasında yapılmış ..

Konu ile ilgili yardımcı olursanız sevinirim . Şimdiden teşekkürler.

Merhaba ,

Tapu iptali ve tescili talepli davalar, tapu kimin adına ise onun adına açılır. Bu nedenle hem B, hem de diğer iki oğulu elbette davalı göstermelisiniz.

Yola çıkışta saik problemi ve yasayı dolanma kastı var. Bu nedenle muvazaaya dayanamazsınız, dayanmamalısınız.

Tırnak içerisinde belirttiğiniz alanda yazan, yazılı kanıtınıza dayanarak; inançlı işlemden yola çıkmanızda yarar var.

Saygılarımla...

Alıntı: Yazan Av. Şehper Ferda DEMİREL Merhaba , Tapu iptali ve tescili talepli davalar, tapu kimin adına ise onun adına açılır. Bu nedenle hem B, hem de diğer iki oğulu elbette davalı göstermelisiniz. Yola çıkışta saik problemi ve yasayı dolanma kastı var. Bu nedenle muvazaaya dayanamazsınız, dayanmamalısınız. Tırnak içerisinde belirttiğiniz alanda yazan, yazılı kanıtınıza dayanarak; inançlı işlemden yola çıkmanızda yarar var. Saygılarımla...

Ferda hanım,
Öncelikle yanıtıniz için cok teşekkür ederim. Ancak muvazaa da mal kaçırma kastı ile yapılabiliyor diye biliyorum. Neticede gorunurde satış işlemi olsa da tarafların asıl iradeleri bu yönde değil . Yani irade ve beyan arasında bilinçli bir uyumsuzluk yaratılmış (3. Kişilerden gizleme amacı ile) .Muvazaa sayılmaz mi ? Saikten bahsetmişsiniz ancak tam olarak ne demek istediğinizi anlayamadım. Daha ayrıntılı aciklayabilirseniz çok sevinirim.

Alıntı: Yazan .de jure. Ferda hanım, Öncelikle yanıtıniz için cok teşekkür ederim. Ancak muvazaa da mal kaçırma kastı ile yapılabiliyor diye biliyorum. Neticede gorunurde satış işlemi olsa da tarafların asıl iradeleri bu yönde değil . Yani irade ve beyan arasında bilinçli bir uyumsuzluk yaratılmış (3. Kişilerden gizleme amacı ile) .Muvazaa sayılmaz mi ? Saikten bahsetmişsiniz ancak tam olarak ne demek istediğinizi anlayamadım. Daha ayrıntılı aciklayabilirseniz çok sevinirim.

Üstad,

Ferda Hanım'a katılıyorum.

Olayınızda, tipik inançlı işlem mevcut.

İnançlı işleme ilişkin İBK'da dahi, devredenin (inanan), alacaklılarından korumak amacı ile devralana (inanılan), ileride geri almak kaydı ile yaptığı devirler açık bir örnek olarak gösterilmiştir.

Zaten inançlı işlem, muvazaanın nitelikli bir çeşididir, içerisinde muvazaayı barındırır. (nam-ı müstear da böyledir; içinde muvazaa barındırır ancak nitelik olarak daha farklıdır) Kaldı ki, hiç kimse kendi muvazaasına dayanamaz, sırf bu nedenle bile muvazaa hukuki nedenine dayanamazsınız.

İleride geri alacağına duyduğu inançla taşınmaz devreden bir kişinin yaptığı devir tartışmasız inançlı işlemdir.

olayınızdaki sözleşme de tipik bir inançlı işlem sözleşmesidir.

Dava, tapu maliki olanların hepsine karşı, Asliye Hukuk Mahkemesinde, inançlı işlem hukuki sebebine dayalı olarak açılmalıdır.

Kolaylıklar dilerim