Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Avukatın açıktan para alması, emekli maaşı haczi ve biraz da dertleşme

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 26-03-2010, 16:15   #1
mantis

 
Mutsuz Avukatın açıktan para alması, emekli maaşı haczi ve biraz da dertleşme

Dün şu linkte başlayan tartışmanın da itelemesiyle hem biraz içimi dökmeye, hem de lütfederseniz kıymetli görüşlerinizi almaya geldim. Geçen hafta bir tanıdık vasıtasıyla ofise gelen bir beyin anlattıklarını aktarıyorum:

Danışanın oğlu, 4 yıl önce çalışmakta olduğu işyerinde şirket adına banka işlemlerini yapmak üzere evvelce aldığı evrakı örnek tutup işyeri sahibinin imzasını taklit ederek mevduat hesabından bir miktar para çekiyor. İşin başından itibaren yanında olan parayı da birlikte harcadıkları bir de arkadaşı var yanında, o da aynı işyerinden.

İşveren durumu anlayınca, şikayetçi olmak yerine, çocukların ellerinden çektikleri para tutarınca bir senet ve bir de olayı baştan sona anlatan bir itirafname alıyor. Senedi tahsil edemeyince senedi ciro ediyor ve şimdiki alacaklı bir avukat vasıtasıyla takibe geçiyor. Alacak tutarı takip çıkışı 20.000 TL civarında.

Danışan bu aşamada devreye giriyor, avukatla bağlantı kuruyor ve oğlunun bunu ödeyemeyeceğini söyleyip avukata tek gelir kaynağı olan SSK emekli maaşının tamamına haciz koyabileceğine dair bir yazı veriyor. Oğlunu koruma güdüsüyle borcu kapatacağını “itirafname”yi işleme koymamasını rica ediyor.

Alacaklı vekili, bu belgeyi açıktan iki çocuk için 5.000’den 10.000 TL ödemeleri halinde kendisine vereceğini, parayı vermedikleri takdirde belgeyi savcılığa vereceğini söylüyor. Baba güç bela ancak 4.800TL toparlayabiliyor ve avukata açıktan veriyor. Avukat kalan 5.000 TL için bir senet daha alıyor ve “itirafname”yi veriyor.

Avukat bu parayı kayıtsız kuyutsuz alıyor, alacaktan mahsup da etmiyor. Bu defa baba aleyhine verdiği muvafakate dayanarak emekli maaşının tamamı üzerinden takibe geçiyor. Baba aleyhine yapılan takip kesinleşiyor.

Tüm bu görüşmenin meslek sırrı kapsamında olduğu bir yana, müvekkilin zararına olacak herhangi bir işlem yapmam da söz konusu olmadığına göre,

Maaş haczinin fekkini isteyemiyorum:
Eve hacze gelinmesi ihtimali bile babayı perişan ediyor.
Oğlu hakkında cezai işlem başlatabilirler.

Alacaklı vekili hakkında şikayette ya da suç duyurusunda bulunamıyorum:
Oğlu hakkında cezai işlem başlatabilirler.

Danışanın oğluna zarar vermeksizin babayı içine düştüğü çıkmazdan kurtarabilecek bir yol var mıdır? Meslektaşımız bakımından ne yapılması uygundur? Görüşlerinizi paylaşırsanız çok sevineceğim.
Old 26-03-2010, 23:05   #2
armegedon23

 
Varsayılan

Üzücü bir olay gerçekten. Baba yüreği dayanamıyor ve vazgeçiyor herşeyinden. Yerinizde olsam yardımcı olmak adına gider bulurdum (meslektaş demeye dilim varmıyor ama)meslektaşı yaptıklarından dönme ihtimali olmasada konuşurdum güzelce.Kolay gelsin.Saygılar...
Old 27-03-2010, 04:16   #3
Avukat Ali TÜRKER

 
Varsayılan

Evet maalesef böyle meslektaşlarımız da var. Zaman zaman uygulamalarına şahit olduğumuz bu kişiler ile aynı mesleği yapıyor olmanın stresini, acısını yaşıyorum. Ben meslektaşıma elimden geldiğince daima destek olurum, tanımasam da böyledir. Ama kötüye asla sahip çıkmam ve yanlış yapıyorsa korumadığım gibi hakettiğini bulmasına yardımcı olurum. Velevki bela arıyor olsun. O bela ile tanışmasına da yardımcı olurum. Haksızlık yanlış. Hukuk insanlarının haksızlık yapması ise çok yanlış ve iğrenç. Kasten ve çıkar için mesleği kirletenlere acımamak lazım. Hak ettikleri cezayı almaları için mücadele etmek gerek. Biz avukat olmadan önce hukukçuyuz. Hak ve adalet için çalışmak üzere eğitim aldık. Hakkı hukuku bunun için öğrendik. Ardından hadi bakalım stajını da yaptın, et yeminini, avukat olarak hak ve adalete muhtaç olanlara yardım et denildi. Edilen yemin, kutsal saydığımız değerle üzerine oldu. Namusumuz, şerefimiz üzerine and içtik. Bu kıymetli sayın meslektaşım. Anlamını bilen için kıymetli. Anlamını önemsemeyenler içinse daha çok paradan başka anlam ifade etmiyor. Siz üzülmeye devam edin. Çok üzülün lütfen. İnsan olmaya devam edin. Sizi diğerlerinden ayıran da bu işte. Çok kazanıp hırsla tüketen haksız da olsa kirli kazançta olsa farketmez diye düşünüp yoluna devam eden o kişiler mutlu değiller. Olamıyorlar. Siz üzülseniz de eminim mutlusunuz. Çünkü insansınız. Oysa birileri sadece benziyor ama o değerlerden uzak ve sizin gibi değil. Sonucunun iyi olması dileklerimle, paylaşımınız için teşekkür ediyorum. Selam ve saygılar...
Old 27-03-2010, 11:53   #4
mantis

 
Varsayılan

armegedon23 ve Avukat Ali TÜRKER, çok teşekkür ederim.
Ne yazık ki, ben de içime sinerek meslektaş diyemiyorum.

Yine ne yazık ki, konuşmanın sonuç vereceğini de sanmıyorum. Üstelik benim böyle bir girişimimle babaya daha çok yüklenmesi riskini de göze alamıyorum.

Baba-oğula zarar vermeyecek bütün yollar kapalı mı?
Old 27-03-2010, 12:47   #5
av.araf

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan mantis
armegedon23 ve Avukat Ali TÜRKER, çok teşekkür ederim.
Ne yazık ki, ben de içime sinerek meslektaş diyemiyorum.

Yine ne yazık ki, konuşmanın sonuç vereceğini de sanmıyorum. Üstelik benim böyle bir girişimimle babaya daha çok yüklenmesi riskini de göze alamıyorum.

Baba-oğula zarar vermeyecek bütün yollar kapalı mı?

Normal şartlarda maaşı haczine muvafakat ettiğine ilişkin belgeyi icra dairesinde icra müdürü önünde imzalamak zorunda.Buradan hareketle belki bir çözüm bulabilirsiniz.Muvafakatnamenin düzenlenme tarihi , icra takibinin başlangıç tarihi de önemli.
Birde Alacaklının şirket olması sebebiyle borca itiraz edebilirdiniz.Şirket söz konusu kambiyoyu bir hukuki ilişkiye dayandırmak zorunda.Ne ticari defterleri ile ne de fatura veya makbuz ile bu borcun varlığını ispatlayabilir.Menfi tespit davası açmayı deneyebilirsiniz.
Dosyanın içeriği hakkında net bilgilere sahip olmamam sebebiyle aklıma ilk gelen ihtimalleri sizinle paylaştım
Old 27-03-2010, 13:07   #6
mantis

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.araf
Normal şartlarda maaşı haczine muvafakat ettiğine ilişkin belgeyi icra dairesinde icra müdürü önünde imzalamak zorunda.Buradan hareketle belki bir çözüm bulabilirsiniz.Muvafakatnamenin düzenlenme tarihi , icra takibinin başlangıç tarihi de önemli.
Birde Alacaklının şirket olması sebebiyle borca itiraz edebilirdiniz.Şirket söz konusu kambiyoyu bir hukuki ilişkiye dayandırmak zorunda.Ne ticari defterleri ile ne de fatura veya makbuz ile bu borcun varlığını ispatlayabilir.Menfi tespit davası açmayı deneyebilirsiniz.
Dosyanın içeriği hakkında net bilgilere sahip olmamam sebebiyle aklıma ilk gelen ihtimalleri sizinle paylaştım

Çok teşekkür ederim.

Takip kesinleşmiş, asıl alacaklı şirket senedi başkasına ciro etmiş, muhtemelen asıl gaye alacak temliki değildir.

Alıntı:
Madde 83/a - 82 ve 83 üncü maddelerde yazılı mal ve hakların haczolunabileceğine dair önceden yapılan anlaşmalar muteber değildir.

Olayın ayrıntılarını öğrenmeden, baba bizzat ofise gelmeden evvel aradaki tanıdığın anlattığı kadarı ile 83/a hükmüne dayanarak SSK maaş haczinin fekki talebi dilekçesi yazıp ulaştırmıştım. Baba daha sonra özetlediğim ayrıntıları anlatınca rafa kalktı şikayet dilekçesi. Zaten bu yönde bir talep yok ama, her halükarda baba muvafakatini tekrarlar çaresizlikten.
Old 27-03-2010, 13:16   #7
av.araf

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan mantis
Çok teşekkür ederim.

Takip kesinleşmiş, asıl alacaklı şirket senedi başkasına ciro etmiş, muhtemelen asıl gaye alacak temliki değildir.



Olayın ayrıntılarını öğrenmeden, baba bizzat ofise gelmeden evvel aradaki tanıdığın anlattığı kadarı ile 83/a hükmüne dayanarak SSK maaş haczinin fekki talebi dilekçesi yazıp ulaştırmıştım. Baba daha sonra özetlediğim ayrıntıları anlatınca rafa kalktı şikayet dilekçesi. Zaten bu yönde bir talep yok ama, her halükarda baba muvafakatini tekrarlar çaresizlikten.

Anladığım kadarıyla ne yaparsanız yapın baba oğlunun ceza tehdidi sebebiyle bu borcu ödeyecek.Bence bu durumda siz de çok fazla yormayın kendinizi.
Neticede ortada bir değil birden çok yanlış var.Ve herkes başkasının hatası ile kendi hatalarını örtmenin bir yolunu bulmuş.
Meslek hayatımız boyunca hayal kırıklıkları hep var olacak
Old 27-03-2010, 15:16   #8
av.sebahattin

 
Varsayılan

" Meslektaş diyemiyen" meslektaşlarımı anlamıyorum, kusura bakmayın.

1. Karşı taraf öncelikle bir suçun mağduru olan kişidir.
2. İşlenen suç takibi şikayete bağlı değildir, şikayetlerinden vazgeçseler bile sanıkar ceza alacaklardır.
3. Güzelce harcadıkları parayı ödememişlerdir.
4. Baba, oğlunun ceza almaması için bir sorumluluk altına girmiştir.
5. İtirafaname diğer tarafa teslim edilmiştir.
6. İtirafname olmasa bile, suç ispat edilebilecek durumdadır.
7. Avukatın aldığı parayı inkar edeceğine dair ( hakkı olanından daha fazla alacağına dair) bir delil yoktur.
8. Karşı tarafın bağcıyı dövmek gibi bir niyeti olmadığı da açıktır.

Bu nedenlerle, kanımca ne karşı taraf avukatını kınayın ne de herhangi bir işlem yapın. Borcu karşı tarafın istediği şekilde ödemekten başka hiç bir çıkar yolunuz yok gibi!
Old 27-03-2010, 23:58   #9
Avukat Ali TÜRKER

 
Varsayılan

Sebahattin beyin işaret ettiği meseleyi inkar etmiyorum. Başkasının imzasını taklit edip haksızlık yapan kişi hakkındaki kanaatim de Sebahattin beyden farklı değil.

Ne var ki asıl imzayı taklit eden kişinin babası mağdur gibi görünüyor. Buna oğlu sebep olsa bile meslektaşımız olacak kişinin güven oluşturup senet alması ve takibine mahsup etmeden devam etmesi, benim için asıl dikkat çeken taraftır.
Biz hukukçu olmaya çalışan avukatlarız. Bizim işimiz hakkın adaletle tevziine hizmet etmektir.
Ne haksızlığa aracılık etmek ve ne de başkaları gibi haksızlık yapmak mesleğimizin adı ile de bağdaşmaz. Hukukçuluk önce o kültürü anlamak ve sindirip yaşama biçimi haline gatirmekle mümkün olabiliyor.
Bizim mesleğimiz, yasa tarafından da kamu hizmeti olarak tarif edilmemiş midir... Bu da mesleğimizin özüyle yakından ilişkilidir. Mesleğin adını kirletmeye kimsenin hakkının olmadığını düşünüyorum.
Ben kasten başkasına zarar verip bundan çıkar sağlayan herkesi yanlış bulurum ama bu meslektaşımsa daha da yanlış bulurum. Ben kınarım. İmam yanlış yaparsa cemaat beterini yapar der eskiler.
Hukukçu haksızlık yaparsa vatandaş beterini yapmaz mı... Nitekim oluyor da. Bizden hukuki yardım talep eden vatandaşlardan yalana aracılık etmemizi isteyen olmuyor mu?
Haksızlığına rağmen kendilerini şiddetle savunmamızı bekleyenler olmuyor mu?

Herkesin savunulacak kadar bir haklılığı vardır ama haklı olduğu kadarından fazlasının savunmasını yapmak hukukçunun işi değildir.

Hukukçu yasalardan ve vicdanından öte yol bilmemelidir.

Sahte imza ile çıkar sağlayan kişi ile güven oluşturup senet ve taahhüt alan, babayı kandıran meslektaşımız arasındaki farkı anlatabilir misiniz bana Sebahattin bey...
İsterseniz yorulmayın ben farkındayım. Fark yok gibi... Selamlar.
Old 28-03-2010, 00:13   #10
armegedon23

 
Varsayılan

"Sahte imza ile çıkar sağlayan kişi ile güven oluşturup senet ve taahhüt alan, babayı kandıran meslektaşımız arasındaki farkı anlatabilir misiniz bana Sebahattin bey...İsterseniz yorulmayın ben farkındayım. Fark yok gibi..." Ali bey görüşünüze aynen katılmakla beraber kimseleri yormadığınız içinde ayrıca tşk ederim.İyi geceler.Kolay gelsin.Saygılar...
Old 28-03-2010, 02:29   #11
av.sebahattin

 
Varsayılan

Pardon sayın meslektaşlarım, sahte imza niteliğinde bir suç nerede var ben göremiyorum.
İkincisi avukat "baba"nın yanına gitmediğine göre, baba avukatın yanına gitmiştir. Ne için gittiğini kendisine sormak gerek. açıkça söyleyeyim ben müvekkilin söylediği sözlere ve dosyaya bakarak meslektaşıma saldırmam. Bu meslek bana müvekkilin en son güvenilecek kişi olduğunu göstermiştir. Bir avukat ofisinde oturuken nasıl güven tesis ederek senet alabilir sayın meslektaşlarım yapmayın allah aşkına!


Bu arada, bu sitenin kamuya açık olduğunu da tekrar hatırlatmak isterim.
Old 28-03-2010, 03:22   #12
Avukat Ali TÜRKER

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.sebahattin
Pardon sayın meslektaşlarım, sahte imza niteliğinde bir suç nerede var ben göremiyorum.

Değerli meslektaşım imza takliti meselesi konuyu açan manti isimli meslektaşımızın :

Alıntı:
Danışanın oğlu, 4 yıl önce çalışmakta olduğu işyerinde şirket adına banka işlemlerini yapmak üzere evvelce aldığı evrakı örnek tutup işyeri sahibinin imzasını taklit ederek mevduat hesabından bir miktar para çekiyor

cümlesi içinde geçiyor.

Alıntı:
İkincisi avukat "baba"nın yanına gitmediğine göre, baba avukatın yanına gitmiştir. Ne için gittiğini kendisine sormak gerek. açıkça söyleyeyim ben müvekkilin söylediği sözlere ve dosyaya bakarak meslektaşıma saldırmam.
Kıymetli meslektaşım, sorumsuz evladının meselesini takip eden baba da hata yapmış olabilir. Buna bir diyeceğim yok. Art niyetli de olabilir. Bilemiyoruz. Bunlar ayrı. Yukarıda da belirttim.
Değerli Meslektaşım mantis, isim vermeden ve dertleşmek başlığı ile konuyu açmış olduğundan bilinen ama genel bir eleştiri yapmış olduk. İğneyi kendimize batırdık. Bence bırakın biraz acısın. Canımız yansın.
Burada somut olarak bir isme saldırmamız da söz konusu değil Sebahattin bey. Bu kişinin kim olduğunu da bilmiyoruz. Lakin meslek ahlakına uygun davranmayan bir dolu kişinin de olduğunu işin içinde olarak görüp yaşıyoruz. Avukatlık mesleğinin itibarı nasıl yitirildi bunları bilmiyor muyuz. Az ya da çok kaybedilen yıpranan itibar eminim sizi de rahatsız ediyordur. Bunu iyi niyetle meslek icra eden hiç bir meslektaşımızın hak etmediği ortadadır. Yanlış konuşulacak ki doğrular bilinsin. Kötü niyete prim verilmesin. Bu mesleği dürüstçe yapan çok sayıda kişinin olduğu iyice bilinsin. Reeskont faizinin %76 olduğu zamanlarda kambiyo takibi yapıp % 250 faiz yazan meslektaşlar gördük. Sorduğumuzda gülerek geçiştirp cevap dahi veremediler. Saymaya gerek duymadığımız bir dolu sorumsuz insan var... Eminim siz de karşılaşıyorsunuz yanlışlarla. Ben zaten bilineni iyi niyetle ifade ettim. Kimseye ya da mesleğe zarar verme kastımız yok. Lütfen bu da yanlış değerlendirilmesin. Ama yanlış olanı konuşmamak, karşı durmamak, mesleğe zarar veriyor. Birileri para kazanacak diye mesleğe zarar veren, güveni yıkan davranışların eleştirilmemesi adalet ve hukuk adamlarına yakışmaz diye düşünüyorum.

Alıntı:
Bu meslek bana müvekkilin en son güvenilecek kişi olduğunu göstermiştir. Bir avukat ofisinde oturuken nasıl güven tesis ederek senet alabilir sayın meslektaşlarım yapmayın allah aşkına!


Değerli meslektaşım, mükerrer tahsilat yapanları da gördük, müvekkilden kırım yaparak senet satın alıp takibe koyup zengin olanlarıda gördük. Para satıp afedersiniz tefe işi ile uğraşanları da gördük.... Neler oluyor hayatta.

Saygıdeğer meslektaşım, kendisinin ya da meslektaşının hatasını konuşabilen bir meslek gurubu olmak kötü değildir. Alenen de olsa bence yerindedir. İsim vermeyelim, mesleği yıpratmayalım ama yanışlarımız da konuşup barolarımız nezdinde düzeltmeye çalışalım.

Biz işimizi düzgün ve sağlam yapalım ve kimseye değil bilgi ve işimize güvenelim derim. Gittiğim barolarda saygı görüyorum. Biz de dışarıdan gelen meslektaşlarımıza değer verip yardımcı oluyoruz. Bunlar olmalı. Mesleki dayanışmayı elden bırakmayalım. Bunlar güzel işler.
Hepimiz hata yapabiliriz. Ancak art niyet çok başka...

Avukatlık mesleğini onuru ile yapan, meslek ahlakına, yasalara, vicdana, insan haklarına saygı gösterip mesleğimizi en güzel biçimde temsil eden tüm meslektaşlarıma, selam, saygı ve minnetlerimi arz ediyorum. Aksini yapanlara pay veremiyorum. İçimden gelmiyor... Kıymetli meslektaşım Sebahattin bey, iyi niyetli yorumlarınız için size de teşekkür ederim.
Old 29-03-2010, 02:05   #13
av.cevat

 
Varsayılan

Sayın meslektaşım Av.Sebahattin ;en son güveneceğiniz kişilerin haklarını nasıl savunduğunuzu,neden savunduğunuzu anlayamadım ben.Ayrıca dosyaya bakarak vekilin yazdığı dilekçelere ,işlemlere baktığınızda o vekil hakkında veya dava hakkında karar vermeyeceksek hakimler neye göre karar veriyorlar onu da anlayamadım.Bence müvekkillere karşı bu kadar olumsuz düşünmek yerine ,birazda müvekkillerin vekillere bakışaçısının sebebi neler veya kimler onu da sorgulamak lazım. Çünkü meslektaşlarla ilgili olumlu-olumsuz bir konu tartışıldığında nedense çoğu arkadaşımız sırf meslektaş mantığıyla susuveriyor. Susmamalı .Eğri-doğru ayıredilmeli bence. Hatta güvensiz müvekkiller topluluğu oluşturulmamak adına ayırdedilmeli bence.
Old 29-03-2010, 11:39   #14
Av.Şevval

 
Varsayılan

Sayın Türker size katılmamak mümkün değil.

Mesleğimiz her geçen gün kan kaybediyor.Çünkü malum hayat şartları para kazanmak her gün zorlaşıyor.15 yıl önce daha az avukat vardı,rekabet yoktu haliyle belki kazanmak daha kolaydı.Bu gün fiyatlar düşük kazanmak zor.
Ama bu hiç kimseye haksız yollarla dalaveralarla iş yapma hakkı vermez ya da hoş görülmesini gerektirmez.

Bizler avukatız.Lise dönemlerimi düşünüyorum da avukatlık gözümde ne kadar büyük,nasıl ağır bir meslekti.Şimdi meslek konuşulduğunda maalesef durup düşünüyorum.İşte bu durum şu an çok ağır.
Para kazanmak için her şey yapılır mı?
Başlatılmamış takip başlatılmış denir mi?
30 000 tl olan senet üzerinde oynama ile 90 000 yapılır mı?
Sözüne inanılmayan müvekkilin davası alınıp savunulur mu?
Haciz mahallinde avukata her şey serbest midir?

Soruları artırmak çok kolay mesleğin her gün kaybolan itibarını geri getirmek çok zor.
Old 29-03-2010, 13:10   #15
mantis

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.sebahattin
" Meslektaş diyemiyen" meslektaşlarımı anlamıyorum, kusura bakmayın.

1. Karşı taraf öncelikle bir suçun mağduru olan kişidir.
2. İşlenen suç takibi şikayete bağlı değildir, şikayetlerinden vazgeçseler bile sanıkar ceza alacaklardır.
3. Güzelce harcadıkları parayı ödememişlerdir.
4. Baba, oğlunun ceza almaması için bir sorumluluk altına girmiştir.
5. İtirafaname diğer tarafa teslim edilmiştir.
6. İtirafname olmasa bile, suç ispat edilebilecek durumdadır.
7. Avukatın aldığı parayı inkar edeceğine dair ( hakkı olanından daha fazla alacağına dair) bir delil yoktur.
8. Karşı tarafın bağcıyı dövmek gibi bir niyeti olmadığı da açıktır.


Bu nedenlerle, kanımca ne karşı taraf avukatını kınayın ne de herhangi bir işlem yapın. Borcu karşı tarafın istediği şekilde ödemekten başka hiç bir çıkar yolunuz yok gibi!

.....

Pardon sayın meslektaşlarım, sahte imza niteliğinde bir suç nerede var ben göremiyorum.
İkincisi avukat "baba"nın yanına gitmediğine göre, baba avukatın yanına gitmiştir. Ne için gittiğini kendisine sormak gerek. açıkça söyleyeyim ben müvekkilin söylediği sözlere ve dosyaya bakarak meslektaşıma saldırmam. Bu meslek bana müvekkilin en son güvenilecek kişi olduğunu göstermiştir. Bir avukat ofisinde oturuken nasıl güven tesis ederek senet alabilir sayın meslektaşlarım yapmayın allah aşkına!


Bu arada, bu sitenin kamuya açık olduğunu da tekrar hatırlatmak isterim.

Konunun nasıl niteleneceğine dair zaten meslektaşlarımız gerekli açıklamaları yapmışlar, hepsine içten teşekkürlerimle bir iki küçük not eklemek istiyorum.

Sitenin kamuya açık olması ile ilgili hatırlatmanın maksadını pek anlamadıysam da, alıntının sonundan başlayayım.
1. Gerçek adımı kullanmayı seçmeyişimin en büyük nedeni, an itibariyle 26,005 üyesi olan, bu denli sıkı takip edilen sitede, meslek sırrı kapsamında yer alması muhtemel konuları paylaşabilmek, önümdeki dosyayı tartışmaya açarken yargılama stratejimi koruyabilmektir.
2. Başlık konusuna dair alacaklı vekilinin (şahsen değilse de tanıyor/biliyor olmama rağmen) adını zikretmedim. Tarafların adlarını da keza. Anlatımımda hiçbir belirleyici unsur yok.
3. Sakıncalı bulunan, kamuya açık alanda meslektaştan yakınmaksa, "kol kırılır yen içinde kalır" düsturunun yabancısıyım.

Karşı tarafa senedi ciro eden kişi bittabi bir ağır cezalık suç mağdurudur. Suç bittabi şikayete tabi değildir. Ancak hukuki değerlendirme yaparken şahısları ayırt etmeli, her birinin fiil ve davranışlarının nitelemelerini ayrı ayrı yaparak her bir şahsın her bir fiiline ayrı sonuç bağlamalıyız.

Av K.m.164- Avukatlık ücreti avukatın hukuki yardımının karşılığı olan mablağı veya değeri ifade eder.

Karşı taraftan alınan vekalet ücretine hak kazanmanın koşulları da bellidir.

Avukatın aldığı parayı inkar edeceğine dair (hakkı olanından daha fazla alacağına dair) nasıl bir delil aramalıyız, bilemedim. Zira alacaklı vekili pek muhterem meslektaşımız, takibi şikayete bağlı olmayan, yani hukuken o itiraf metninin kamu davası açılabilmesi için zerrece önem arz etmediği bir konuda (zira banka kayıtları var) borçlunun babasına para karşılığı müvekkilinden aldığı belgeyi satmıştır. Belirlediği satış bedelinin bakiyesi için de senet almıştır. Parayı ister yedinde tutsun, ister müvekkiline versin, tahsilatı belgelendirmemiş, borçtan mahsup etmemiştir.

Bu işin önümüze geldiğini, böyle sıkıştıran boyutları olmadığını ve dilekçemizi yazdığımızı düşünelim:

Şüpheli, "gündelik kullanımı ile" tehdit edip şantaj yaparak;
"hukuki açıdan ise", yine başta şantaj, nitelikli dolandırıcılık, güveni kötüye kullanma (çünkü elinizde bir evrak varsa kural olarak onu avukata hukuki işleme konu etsin diye verirsiniz, şantaj malzemesi yapsın diye değil; çünkü sizden farklı olarak ben müvekkili "en son güvenilecek kişi" olarak görmem), suç delilini satarak yok etme, bir ucundan ihkak-ı haka da girebiliriz, görevi kötüye kullanma, (çekişmeli hak edinmeye de girebilir emin değilim) haksız çıkar sağlamıştır.

Baba avukatın yanına, ödeme emri geldi, nedir, ne değildir, borçlu oğlumdur ne yapabilirim demek için gitmiştir. Evet, belki sık rastlanmayan bir durum ödeme emri alan borçlunun adım atması.
Alacaklı vekilinin ikinci senedi "güven tesis ederek" aldığını düşünmek çok zarif ve iyiniyetli bir düşünce.
Özetle, baba borcu zaten ödeyecektir, muvakafati, ilk adımı kendisinin atması bundandır. Ancak "karşı tarafın istediği şekil" gayrihukuki, ne yazık ki.

Yukarıda saydığım fiillerin tamamı elbette olası bir iddianamede yer almaz. Ancak, benzer bir durumda müşteki vekili olarak bir dilekçe yazıyor olsaydık, pek çoğumuz bu hükümlere gerekçelendirerek değinmeyecek miydik?

Bunca açıklamadan sonra, sizden meslektaşımıza saldırıya dair bir cümle göstermenizi rica ediyorum.
Old 29-03-2010, 13:32   #16
av.sebahattin

 
Varsayılan

Size kesinlikle Katılmıyorum sayın Mantis;

Aşağıdaki cevabımı sizin cevabınızı görmeden yazdım, fakat yine de buraya koyacağım. Fikrimde bir değişiklik olmadı. Yalnız, gerçek adınızı kullanmamız yönündeki açıklamalarınızı anlamadığım gibi, meslek kurallarına aykırı hareket etmenizi sağlaması için tercih ettiğiniz gibi bir anlama gelmiştir. Hatırlatırım. Yani kol kırılır yen içinde kalır kuralına uymamak disiplin cezasını gerektirir.!


Yanlış hatırlamıyorsam, Rousseau'nun sözüydü: " insan mesleğine daha çok değer veriyorsa, mesleği onu; kendisine daha çok değer veriyorsa, mesleğini değiştirir", demiştir.Herkes her yaptığı işi, nasıl ise o şekilde icra eder. O yüzden bu konuyu uzatmak istemiyorum.

Av. Şevval hanım, "kendisine inanılmayan bir müvekkil savunulur mu" demiştir. Elbette savunulur ve savunulmalıdır da. Fakat benim burada belirtmek istediğim nokta, netice itibariyle deneyimle vardığım bir sonuçtur ve her müvekkil ilişkisine bu güvensizlikle başladığım anlamında da değildir. Müvekkilin sözlerine güvenmek farklı şey, müvekkilin haklarını koruma vazifem farklı şeydir. Borçluların borçlarından kurtulmak için Boşandıkları(anlaşmalı) bir devirdeyiz. Bu açıdan dahi işin diyalektiği de mesleğe yeni yaklaşımlar kazandırmış olabilir.

Ben de takdir edersiniz birçok meslektaşımla tanıştım ve birçok meslektaşımdan da zarar gördüm. Hatta kişisel olarak zarar gördüğüm dosyalarda bile, karşı taraf avukatı hakkında 3. kişiler huzurunda "çabuk ferman vermemeye" özen gösterdim.

Meslektaşımızın sorduğu soruya gelince; hangi açılardan eleştirilmektedir ve evrakta sahtecilik ağırlığında bir suçu ne zaman işlemiştir.

1- Emniyeti suiistimal(ya da zarar), alınan şeyin İNKAR edildiği anda oluşur.: Avukatın aldığını inkar ettiği iddia olunmamıştır. Yargıtay kararları bu doğrultadır.
2- Karşı taraf neden asile değil de vekile ödeme yapmıştır?: Asille karşı taraf arasındaki husumetten mi, yoksa özellikle kendisi mi istemiştir.
3- Avukat neden makbuz vermemiştir?: Vekaletinde harici tahsil yetkisi(ahzu kabz değil) olmadığı için mi? Harici tahsil yetkisi olmadığı halde para alması doğru mudur?
4- Şüpheliler ve babaları neden avukatın yanına gitmişlerdir? Avukatı kandırabilmek için mi, işleme geçmeden borcu vererek kapatabilmek için mi?
5- Borçlular parayı ne zaman ödeyeceklerdir ve avukat ne zaman icra takibine geçmiştir?
6- Maaş haczine muvafakat verilirken, maaş haczine muvakat verildiği bilinmiyor muydu? (Usule uygun olup olmaması başka şeydir)
7- Maaş haczi muvafakati icra memuru huzurunda verilmesi zorunlu değildir. Önceden yapılmaması yeterlidir.

Konuyu açan ve diğer meslektaşlarımdan sorulan konu yönünden avukatın hangi suçu işlediğini belirtmesini rica ediyorum. Kanımca ortalıkta oluşmuş bir suç yoktur. Ve karşı tarafın yapmış olduğu hata karşılığında derhal müracaatta bulunmayarak en iyisini yapmıştır. Borçlu tarafa isnat edilen suç, banka ve kredi kurumlarının aracı kılınarak dolandırıcılık ve özel evrakta sahtecilik gibi görünmekle ağır ceza mahkemesinin konusuna girmektedir ve Ağır ceza Mahkemelerindeki Asgari Vekalet Ücreti 2000.00TL'dir. Yani avukatın ne pahasına olursa olsun para kazanmak gibi bir niyeti olsa idi, tahminimce 2 celsede sonuçlanacak bir dava açmış olacaktı. Ve kuvvetle muhtemel, aktif nedamet v.d. indirim sebeplerinden yararlanmak için dava aşamasında iken müvekkilinin gördüğü zarar karşılanacaktı.

Açıkçası, suçlanan meslektaşımı, müvekkilin haklarını korumaktaki başarısı nedeniyle ve karşı tarafın hayatını alt üst etmesine netice itibariyle izin vermediği için kutluyorum.

Mesleğimize güvende bir düşme olmuşsa ( Bu arada bu bizim ülkemize mahsus değildir, tüm dünyada avukata bakış bu şekildedir), iade-i itibarımızı meslektaşlarımızı kamuya şikayet ederek yapamayacağımızı düşünüyorum. Yoksa kendimizin namuslu avukatlar olduğumuzu ispat etmek zorunda kalacağımız bir noktaya getiririz. Saygılarımla.
Old 29-03-2010, 14:08   #17
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Bu günlerde en güncel tartışma konusu avukatların yaptığı iddia edilen sahtekarlıklar oldu.

Hiç bir meslekte sahtekar insanlar barındırılmamalıdır. Barındırılmaması için de her avukat elinden geleni yapmalıdır. Ancak, bunun yolu yordamı bellidir. Salt bir müvekkil iddiası (iddiası diyorum çünkü iddia dışında ortada hiç bir delil yok!) ile meslektaşımızı eleştirir veya suçlarken, aslında mesleğimizi yıprattığımızın belki de farkında değiliz.

Somut olayda müvekkiliniz veya size danışan mağdur konumundaki baba belki de tamamen doğru söylüyordur. Doğru söylediğini farz edelim. Hal böyle olsa bile, olaydaki anlatımdan açıkça anlaşılıyor hiç bir somut delil olmadan "Avukatın birisi elden-açıktan para alarak, sahtekarlık yapmış" şeklinde anlaşılabilecek şekilde internet gibi açık ve yaygın bir alanda avukatlık mesleğini zan altında bırakmamız bence hiç doğru değil! Bu tür bir olayda internetten önce Baroya başvuru düşünülmelidir kanaatindeyim. Sonuç çıkmaz, delil yok! diyorsanız o zaman açık alanda da yazmayalım. Çünkü internette soyut bir iddia olarak dile getirilen husus mesleğimize atılan bir hançer gibi biz avukatlara dönüyor! Belki sahtekar sayısı binde bir oranında bile değildir ama toplum nezdindeki algılama bu oranın çok çok üstünde gibidir... Bu hatalı algılamaya bizler destek olmayalım.

Lütfen sahtekarlara geçit vermeyelim ama nolursunuz mesleğimize karşı da sorumluluğumuzu unutmayalım, biraz özenli olalım. Ülkemizde sahtekar insanlar her meslekte var. Bizim meslekte de olması çok doğaldır. Bu bir meslek sorunu olmaktan ziyade "insan kalitesi" ile ilgili bir sorundur!

Lütfen kaş yapayım derken göz çıkarmayalım, mesleğimiz bu denli kan kaybediyorken bir tekme de biz vurmayalım! Olumlu, yapıcı, eğitici yaklaşalım. Yakıp, yıkmayalım. unutmayalım ki toplumun avukatlık mesleğine bakışı ve meslektaşlarımızın halini algılaması, biz avukatların kendimizi ahlaklı kabul etmemizden binlerce kere daha farklıdır.

Saygılarımla.

P.S. Sayın Admin,

Bu tür meslektaşlarımızla ilgili etik sorunları KHS benzeri bir kapalı alanda tartışmamız mümkün olabilir mi? Çünkü bu şekilde iyi niyetle açılan bir konu, hiç arzu edilmeyecek sonuçlara yol açabiliyor.
Old 29-03-2010, 15:34   #18
av.araf

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Mehmet Saim Dikici
P.S. Sayın Admin,

Bu tür meslektaşlarımızla ilgili etik sorunları KHS benzeri bir kapalı alanda tartışmamız mümkün olabilir mi? Çünkü bu şekilde iyi niyetle açılan bir konu, hiç arzu edilmeyecek sonuçlara yol açabiliyor.

Old 31-03-2010, 16:41   #19
mantis

 
Varsayılan

Tepkisel davranmamak amacıyla hemen yanıt vermekten kaçındım. Hakkımdaki ithamları düşündüm, tarttım, geldim…

Önce… Sayın Av. Mehmet Saim Dikici’ye ufacık bir sitem… Bir meslektaşınız olarak buraya bir durumu aktarıyorsam, yazılanın hukuki bir süzgeçten geçtiği, her duyduğumu ya da önüme gelen her müvekkilin, avukat arkadaşımın, akrabamın her anlattığını buraya taşımayacağımı da değerlendiriniz. Ne beni, ne bahsettiğim, adını bile vermediğim meslektaşımızı şahsen tanıyorken, nasıl meslektaşlarımızın hatalı davranışı konusunda bir durup iki düşünüyorsak, bir meslektaşınız tarafından aktarılmaya değer bulunan bir olay bakımından da aynını yapmanızı, “ele gelir yanı olmasa bir avukat bunu buraya yazmazdı” demenizi dilerdim. Yıllardır THS’yi takip ederken, birkaç aydır biraz bilgiye sahip olduğumu “sandığım” konularda ara sıra cevaplar yazmaya başladım, bu site sayesinde kafamdaki pek çok soru işareti çözülmüş, pek çoğu da artmışken, kendimi birkaç soru da olsa yanıtlamakta sorumlu hissettim. İşe yaramıştır, yaramamıştır; bilgilerim yeterlidir, yetersizdir; o ayrı konu. Bu başlık ise THS’de açtığım ilk başlık, yönelttiğim ilk “sorumsu”. Meslektaşlarımın hakkımdaki takdirinden bağımsız olarak, en azından süzgeçlerim olduğunu biliyorum. Benim bu konudaki (bana kalırsa tek) hatam, bu başlığı hukuk sohbetleri bölümünde açmamak olabilir, belki bu başlık oraya taşınabilir.

Kendisi de isminin gizli kalmasını tercih eden, Sayın av.sebahattin’in, buradaki pek çok üye gibi gerçek adımı kullanmayışımdaki kendimce hassasiyetimi yanlış anlayarak, bunu “meslek kurallarına aykırı hareket etmenizi sağlaması için tercih ettiğiniz gibi bir anlama gelmiştir.” şeklinde yorumlamıştır. Belki ben kendimi uygun şekilde ifade edememişimdir, belki öyle anlamak istenmiştir, olabilir: Öyle bir maksadım yoktur, olamaz; öyle olsa yazdıklarım yukarıdakiler olmaz.
“Hatırlatırım. Yani kol kırılır yen içinde kalır kuralına uymamak disiplin cezasını gerektirir.” gibi bir yorumda bulunmasını ise, üzülerek belirteyim ki ciddiye alamıyorum. “Gerçek ismini kullananlar, adreslerini, telefonlarını üye bilgilerine yazanlar da reklam yasağını delmeye çalışıyor.” desem, ne kadar ciddiye alınır? Hiç! Çünkü elle tutulur yanı yoktur. Forum içinde ufak bir tarama yapsak, sizin söylediğiniz genişlikte yorumla, meslek sırrına aykırı davranmayan soru istisnai olur. Gerçek ismi ile küçük bir şehirden yazıp, müvekkilinin durumunu, çalıştığı kurumla ya da vs. rahatlıkla ayırt edici olabilecek sair bilgi ile aktaran avukatın durumunu nasıl ele alacağız bu halde?

Hukukla iç içe yaşayan bizlerin, daha açık, daha kendine güvenli, işinden, ideallerinden emin ve yapabileceklerinin sınırlarının farkında, birey olarak da prensip sahibi ve gelişime açık kişiler olduğumuzu düşünüyorum.

Açık alanda mesleğimizi hançerlediğimi düşünmüyorum.

Birbirimizle ilgili problemlerimizi kapalı alanlarda dile getirmemiz gerektiği, mesleğin sorunlarını, meslektaşlarımızın hatalarını gözlerden ırak odalarla tartışmamız gerektiği yolundaki görüşü de aynı nedenle içime sindiremiyorum. Ayıbı olup da saklaması gereken insanlar mıyız ki bizler? Zayıf karnı olup da kurcalansın istemeyen insanlar mıyız ki?

Alıntı:
Yazan Avukat Ali TÜRKER
Sebahattin beyin işaret ettiği meseleyi inkar etmiyorum. Başkasının imzasını taklit edip haksızlık yapan kişi hakkındaki kanaatim de Sebahattin beyden farklı değil.

Ne var ki asıl imzayı taklit eden kişinin babası mağdur gibi görünüyor. Buna oğlu sebep olsa bile meslektaşımız olacak kişinin güven oluşturup senet alması ve takibine mahsup etmeden devam etmesi, benim için asıl dikkat çeken taraftır.
Biz hukukçu olmaya çalışan avukatlarız. Bizim işimiz hakkın adaletle tevziine hizmet etmektir.
Ne haksızlığa aracılık etmek ve ne de başkaları gibi haksızlık yapmak mesleğimizin adı ile de bağdaşmaz. Hukukçuluk önce o kültürü anlamak ve sindirip yaşama biçimi haline gatirmekle mümkün olabiliyor.
Bizim mesleğimiz, yasa tarafından da kamu hizmeti olarak tarif edilmemiş midir... Bu da mesleğimizin özüyle yakından ilişkilidir. Mesleğin adını kirletmeye kimsenin hakkının olmadığını düşünüyorum.
Ben kasten başkasına zarar verip bundan çıkar sağlayan herkesi yanlış bulurum ama bu meslektaşımsa daha da yanlış bulurum. Ben kınarım. İmam yanlış yaparsa cemaat beterini yapar der eskiler.
Hukukçu haksızlık yaparsa vatandaş beterini yapmaz mı... Nitekim oluyor da. Bizden hukuki yardım talep eden vatandaşlardan yalana aracılık etmemizi isteyen olmuyor mu?
Haksızlığına rağmen kendilerini şiddetle savunmamızı bekleyenler olmuyor mu?

Herkesin savunulacak kadar bir haklılığı vardır ama haklı olduğu kadarından fazlasının savunmasını yapmak hukukçunun işi değildir.

Hukukçu yasalardan ve vicdanından öte yol bilmemelidir.

Sahte imza ile çıkar sağlayan kişi ile güven oluşturup senet ve taahhüt alan, babayı kandıran meslektaşımız arasındaki farkı anlatabilir misiniz bana Sebahattin bey...
İsterseniz yorulmayın ben farkındayım. Fark yok gibi... Selamlar.


Benim yazdığım olumsuz örnek bir avukattan bahsediyor. Bundan yakınan kim, yine bir avukat. Altına alıntıladığım incelik dolu mesajı yazan kişi, yine bir avukat. Bu başlıkta yazan herkes, yine avukat. Bu başlıkta, bir meslektaşımız dışında hiç kimse, aktarılan olaydaki meslektaşımızı tebrik etmedi. Birbirimizi kollamak ile yaptığımız yanlışları saklamak, kapalı kapılar ardına çekmek aynı kefede yer alırsa hakkaniyete aykırı davranmış olmaz mıyız? Benim adalet duygum, akla ve erdemliliğe olan inancım, kapalı kapılar ardında tutulmayı gerektiren bir konu kabul etmiyor.

Şimdi, bu başlığı ya da benzeri bir diğer başlığı okuyan bir başka mesleğin mensubu bir kişi olduğumu düşünüyorum: Kanaatim,” evet, sepette çürük elmalar da var, ama bak, tepki göstermişler, onaylamamış, kabullenmemiş, içselleştirmemişler” olurdu. Yukarıda yazılanların aksine, herkesin ulaşabileceği yerde olması, sanılanın aksine, bize saygınlık kazandırır. “Hatalı algılamaya destek olmam” söz konusu bile değildir. Salt yukarıda alıntıladığım Sayın Ali TÜRKER’in satırları bile, kafasında böyle bir hatalı algılama olan insanların bu kanısını yıkmaya yeter! Sayın Av.Şevval, Sayın av.cevat, Sayın av.araf, Sayın armegedon23 yazdıkları yanıtlarla bu mesleği hançerleyenlere gerekli yanıtı fazlasıyla vermişlerdir, bu başlığın kendisi kötü bir örnek değildir. Bu başlık, kötü örnekten sakınmadığımızı, kötünün azınlıkta kaldığını ispatlayan, imajımızdan etkilenmeden işimizi hakkıyla yaptığımızı içten satırlarla gösteren iyi bir örnektir. Benim inancım, benzeri hiçbir başlıkta kötü örneğin ağırlıklı olarak rağbet görmeyeceği yönündedir. Saklının ötesindeki adımdır bu; açıkça konuşabilmenin, tartışabilmenin, özgür ve sansürsüz bir alanda iyiyi kötüyü tartmanın, kendimizden emin oluşumuzun sonucudur.

Aynı kamuya açık alanda “Bu meslek bana müvekkilin en son güvenilecek kişi olduğunu göstermiştir.” demekten evladır!
Old 31-03-2010, 17:54   #20
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan mantis
Tepkisel davranmamak amacıyla hemen yanıt vermekten kaçındım. Hakkımdaki ithamları düşündüm, tarttım, geldim…

Önce… Sayın Av. Mehmet Saim Dikici’ye ufacık bir sitem… Bir meslektaşınız olarak buraya bir durumu aktarıyorsam, yazılanın hukuki bir süzgeçten geçtiği, her duyduğumu ya da önüme gelen her müvekkilin, avukat arkadaşımın, akrabamın her anlattığını buraya taşımayacağımı da değerlendiriniz. Ne beni, ne bahsettiğim, adını bile vermediğim meslektaşımızı şahsen tanıyorken, nasıl meslektaşlarımızın hatalı davranışı konusunda bir durup iki düşünüyorsak, bir meslektaşınız tarafından aktarılmaya değer bulunan bir olay bakımından da aynını yapmanızı, “ele gelir yanı olmasa bir avukat bunu buraya yazmazdı” demenizi dilerdim. Y[/b]

Özel mesajla yazdım ama içim rahat etmedi buraya da yazmak istedim.


Sayın Meslektaşım mantis,


Siteminizi okudum. Umuyorum yanlış anlaşılmamışımdır. Sözüm sizin şahsınıza değildi. Sadece bu aralar fazlaca bu tür konular açıldığı için, açık alanda tartışmanın uygun olmayacağı düşüncemi ilettim. Asla ne size ne mesajınıza olumsuz bir tavrım yok, olamaz. Tam aksine -önceki mesajlarınızdan- sağduyulu yaklaşımınızı takdir ediyor ve biliyorum. Bu konuda da dertleşmek amacıyla yazdığınızı belirtmişsiniz zaten. Ben esasen genele yönelik yazdım ama sizin foruma yazdığım için ve bir iki cümle ile sizin yazınıza değindiğim için haliyle siz bunu size verdiğim bir cevap olarak gördünüz. Aslında niyetim o değildi.

İstemeden sizi üzüp, kırdıysam çok çok özür diliyorum.

Saygılarımla.
Old 31-03-2010, 18:10   #21
av.sebahattin

 
Varsayılan

Sayın meslektaşım Mantis;
Üzülerek söylüyorum size hala katılamıyorum.
Bahsettiğiniz konuda hiç bir suç göremiyorum. Yani bu şekilde takdir ediyorum. Sizin de bir suç(?) oluştuğu yönünde takdiriniz mevcut. Yukarıdaki mesajlarımdan birinde bu eylemlerin hangi suç vasfına girdiğini sormuştum. Bu konuda doyurucu bir yanıt alamadım. Söylemiş olduğunuz bilgiler ışında da sizin de herhangi bir delile sahip olmadığınız anlaşılıyor. Yani tartışılacak, muhakeme edilecek bir soru sormuşsunuz. Karar verilecek değil! Öncelikle, silahların eşitliği prensibine göre, kendisini kutladığım meslektaşımı da bu siteye gizli nickname'ini(!) kullanabileceği hatırlatmasıyla çağırabilirseniz ve kendisini savunma imkanı verebilirseniz sevinirim. Kamu kimin kim olduğunu bilmiyor ne de olsa!

Kimi mesajlarda ve mesajlarınızda "güvenilmeyen müvekkil" sözüme fazlasıyla takıldığınız/takıldığı anlaşılıyor. Amacımın her ne kadar sizin anladığınız manada olmasa bile açıklamasını kısaca yapmıştım. Fakat 2-3 ay kadar önce vekalet ücretini alacağı inancıyla müvekkilinin arabasına binen ve cinsel saldırısına uğrayan meslektaşımıza dair haberleri de okumuşsunuzdur. Fakat bunun, güvenilmezliğe dair fikrimin oluşmasında etkisi dahi olmamıştır. “Aynı kamuya açık alanda “Bu meslek bana müvekkilin en son güvenilecek kişi olduğunu göstermiştir.” demekten evladır!”şeklindeki sözünüz dahi tartışmanın doğru olmayan usullerle ve doğru olmayan bir yerde yapıldığını göstermiştir.

Dertleşme ihtiyacınızın doğduğu linkte, Stajyer Avukatımız, bir avukata karşı sahtekar türünden, söyleyenin, söyleneni ve dinleyenini üzmesi gereken, açıkça meslek ahlakına hiç bir şekilde yakıştıramadığım sözler sarf etmiştir. Bu sözlerin sebebi ne olursa olsun, tasvip etmeyeceğinizi umuyorum. Google’a avukat ve sahtekar kelimelerini yazdığınızda turkhukuksitesi maalesef ilk sıralarda çıkmakta, sizin açtığınız ve diğer stajyer avukatın açtığı konu çıkmaktadır. Ve bunun sorumluluğu da sadece yazıyı yazan kişiye ait kalmamıştır!


Bir önceki mailimde, "kendimizin namuslu avukatlar olduğumuzu ispat etmek zorunda kalacağımız bir noktaya getiririz." sözümü doğrular nitelikte sözler sarf etmişsiniz: "Salt yukarıda alıntıladığım Sayın Ali TÜRKER’in satırları bile, kafasında böyle bir hatalı algılama olan insanların bu kanısını yıkmaya yeter! Sayın Av.Şevval, Sayın av.cevat, Sayın av.araf, Sayın armegedon23 yazdıkları yanıtlarla bu mesleği hançerleyenlere gerekli yanıtı fazlasıyla vermişlerdir, bu başlığın kendisi kötü bir örnek değildir. Bu başlık, kötü örnekten sakınmadığımızı, kötünün azınlıkta kaldığını ispatlayan, imajımızdan etkilenmeden işimizi hakkıyla yaptığımızı içten satırlarla gösteren iyi bir örnektir........" Ne diyebilirim!


Nick konusuna gelince, gerçek adınızı kullanmayışınıza dair gerekli olmayan açıklamanızı okuduktan sonra o satırları yazdım. Zaten bu konuda bana söz hakkı da düşmeyecektir. Tespitinin gerekmesi halinde, turkhukuksitesi, mesaj içeriklerini ve mesaj sahibine ait bilgileri yetkili mercilere verecektir. Bu nedenle avukatlık kanununa ve Meslek İlkelerine uymamak, ciddiyet/ciddiyetsizlik meselesi değildir. Bu arada avukat telefonunu yazıyorsa, reklam yasağına da girip girmediği tartışılır sayın meslektaşım. Bu konuda da size katılmıyorum.[/font]
Umarım tüm yazılanları değerlendirdiğinizde, konunun açılışına ve şekline dair yanlışınızı ve benim diğer avukatın gıyabında savunma yapmamı ve onun yerine savunma yapma “hakkımı” anlayacaksınızdır.

Bu nedenlerle sayın meslektaşım, dilerseniz konunun içeriğine tekrar girip avukatın bir suç işleyip işlemediğini tekrar tartışalım. İddia makamı titizliğiyle hazırladığınız iddialarınızı kanun maddeleri ile vermenizi rica ediyorum. Sayın meslektaşımı savunma hakkımı kullanmak istiyorum. Ve izninizle sizin fikirlerinize muhalif fikirler beyan edeceğim. Ve tartışmanın neticesinde sayın meslektaşımı kutlamaya devam edeceğim. Bu konuyu burada tartıştığınız sürece...
Saygılarımla.
Tartışmayı kamuya kapalı alanda ele aldığınız takdirde, sair beyanda bulunma haklarımı da saklı tutuyorum!
Old 31-03-2010, 18:49   #22
Gemici

 
Varsayılan Âhlak Meslek Âhlakı ve Hukuk

Benim düşünceme göre değerlendirdiğimiz olayların değişik boyutlarını birbiri ile karıştırıyoruz.

Burada tartışma konusu olan olayı değerlendirirken, olayın hukuki yönünü ve âhlaki yönünü birbirinden ayrı olarak değerlendirmek zorundayız.

Olayımızdaki avukatın ve Sayın mantis'in buradaki tartışmayı açmasına yol açan diğer tartışma alanındaki avukatın suç işledikleri savına katılmak mümkün değil. Kısaca belirtmek gerekirse, ben her iki durumda da söz konusu avukatların fiillerinin cezai sorumluluk gerektirecek ve onları hukuki anlamda sahtekarlıkla nitelendirecek bir fiil işlediklerine inanmıyorum.

Buna rağmen her iki olayda da söz konusu avukatların yaptıklarını âhlaken kabul edemiyorum ve bu türden davranışların mesleğe olan güveni sarsacağına inanıyorum.

Saygılarımla
Old 31-03-2010, 20:52   #23
avukat1980

 
Varsayılan

Karşı taraftaki avukatı dinlemek gerekiyor.ne yazıkki borçlular böyle serzenişlerde haksız olarak bulunabiliyorlar.
Old 01-04-2010, 12:37   #24
Av.Kaan

 
Varsayılan

"şey"e dair yapılan tanımlamalar farklı ise anlaşma olması imkansızdır.
Mesleki karizmamız çiziliyor. Şifreli konuşalım derdim ama bu değil ki derdim.


Mesele dertleşmeden sertleşmeye gelmiş. O yüzden de bu kısımları okuyamadım. Kaçırmışsam özür dilerim. Dertleşme kısmında "avukat para alıyor ama makbuz vermiyor" deniyor. Neden? İşimiz savunmak da bunu nasıl savunuruz? Neden? Bunun nasıl bir haklı gerekçesi olabilir? Tekrar soruyorum: Neden?
Old 02-04-2010, 10:59   #25
mantis

 
Varsayılan

Bugün cuma, daha gevşek bir ruh halinde olma hakkımı kullanıyorum bugün! Baştan bunu belirteyim.

Üstadım Av.Mehmet Saim Dikici'ye zerafeti ve alçakgönüllüğü için teşekkür ederek başlayayım: Ben de size özel mesaj gönderdim, bir kez de buradan teşekkür ederim, hakkımdaki düşüncenizin beni mahçup etti.

Alıntı:
Yazan av.sebahattin
Bahsettiğiniz konuda hiç bir suç göremiyorum. Yani bu şekilde takdir ediyorum. Sizin de bir suç(?) oluştuğu yönünde takdiriniz mevcut. Yukarıdaki mesajlarımdan birinde bu eylemlerin hangi suç vasfına girdiğini sormuştum. Bu konuda doyurucu bir yanıt alamadım. Söylemiş olduğunuz bilgiler ışında da sizin de herhangi bir delile sahip olmadığınız anlaşılıyor.

Dertleşme ihtiyacınızın doğduğu linkte, Stajyer Avukatımız, bir avukata karşı sahtekar türünden, söyleyenin, söyleneni ve dinleyenini üzmesi gereken, açıkça meslek ahlakına hiç bir şekilde yakıştıramadığım sözler sarf etmiştir. Bu sözlerin sebebi ne olursa olsun, tasvip etmeyeceğinizi umuyorum. Google’a avukat ve sahtekar kelimelerini yazdığınızda turkhukuksitesi maalesef ilk sıralarda çıkmakta, sizin açtığınız ve diğer stajyer avukatın açtığı konu çıkmaktadır. Ve bunun sorumluluğu da sadece yazıyı yazan kişiye ait kalmamıştır!

Umarım tüm yazılanları değerlendirdiğinizde, konunun açılışına ve şekline dair yanlışınızı ve benim diğer avukatın gıyabında savunma yapmamı ve onun yerine savunma yapma “hakkımı” anlayacaksınızdır.

Bu nedenlerle sayın meslektaşım, dilerseniz konunun içeriğine tekrar girip avukatın bir suç işleyip işlemediğini tekrar tartışalım. İddia makamı titizliğiyle hazırladığınız iddialarınızı kanun maddeleri ile vermenizi rica ediyorum.

Alıntıda yer almayan bölümler için, sizi bugün tesadüfen denk geldiğim şu linki okumaya davet ediyorum. Her iki görüşü de savunanlar olmuş. Benim hangi görüşe dahil olduğum sürpriz olsun diyeceğim ama, olmaz herhalde .

Bu konuyu ayrıntılandırmak mümkün, hem etik konusunu, hem meslek sırrının hangi durumda ifşa edilmiş sayılabileceğini, hem açık alanda tartışma tartışmama yöneliminin etkilerini; ucundan kıyısından laf oralarda gelir de gerekirse "halk bu kadarını anlıyorculuk" bile oynarız , ama her defasında, sizin dileğinizin aksine bu başlık üst sıralarda kalmaya devam eder.

Tartışma şekliniz son mesajınız hariç agresifti Sebahattin Bey, size de teşekkür ediyorum o yüzden. Son mesajınızda ben iddia makamı yerine geçmemi istemişsiniz. Oysa ben savcı olarak değil, müşteki vekili olarak yazacak olsam ne yazacağımı (15 numaralı mesajımda), hani hükme dayandığımı da belirterek yazmıştım zaten.

Alıntı:
Şüpheli, "gündelik kullanımı ile" tehdit edip şantaj yaparak;
"hukuki açıdan ise", yine başta şantaj, nitelikli dolandırıcılık, güveni kötüye kullanma (çünkü elinizde bir evrak varsa kural olarak onu avukata hukuki işleme konu etsin diye verirsiniz, şantaj malzemesi yapsın diye değil; çünkü sizden farklı olarak ben müvekkili "en son güvenilecek kişi" olarak görmem), suç delilini satarak yok etme, bir ucundan ihkak-ı haka da girebiliriz, görevi kötüye kullanma, (çekişmeli hak edinmeye de girebilir emin değilim) haksız çıkar sağlamıştır.
....

Özetle, baba borcu zaten ödeyecektir, muvakafati, ilk adımı kendisinin atması bundandır. Ancak "karşı tarafın istediği şekil" gayrihukuki, ne yazık ki.

Yukarıda saydığım fiillerin tamamı elbette olası bir iddianamede yer almaz. Ancak, benzer bir durumda müşteki vekili olarak bir dilekçe yazıyor olsaydık, pek çoğumuz bu hükümlere gerekçelendirerek değinmeyecek miydik?

Hukuk normu - ahlak normu ayrımı da mevcut burada.

Tekrar tekrar yazmamı mı istiyorsunuz gerçekten? Meslektaşlar arasında konuşurken, hakikaten kanun-madde numarası mı vermemi istiyorsunuz? Belli ne dediğim, neyi ileri sürüp sürmediğim zaten? Bir forumda yazıyor olmanın beni tuttuğu noktaların, bir avukatın karşı taraftan almasını hukuken hatalı bulduğum paradan ve senetten söz etmek olmadığını, ve fakat elimdeki tüm bilgiyi paylaşmadığımı, paylaşmayacağımı da belirtmiştim.

Bahsetttiğiniz stajyer avukat arkadaşımızın açtığı başlıktaki üslubuna dair düşüncemi de çok net ifade etmiştim orada, sahiden, bunu tasvip edip etmediğim belli değil mi, gerçekten tekrarlamalı mıyım?

Bahsettiğiniz aramayı (avukat ve sahtekar) ben de yaptım merak edip. Okuyanların da yapmasını rica ediyorum. Bakalım bu başlık mı çıkıyor aramalarda?

Yine bir alıntı ile son (benim aktardığım olayda bu bile yok hatırlatmasıyla):
Alıntı:
Yazan Av.Armağan Konyalı

Alıntı:
İstenen vekalet ücreti yasal değilse bile ahlakidir.
Avukatlık ücreti avukatın hukuki yardımının karşılığıdır. Eğer avukat hukuki yardımda bulunmadan bir ücret alıyorsa bunun adı avukatlık ücreti olmamalı. Avukat avukatlık ücreti dışında ücret kabul etmemeli.

Alacaklı şirketin muhasebecisi şirketin borçlusuna telefon etse ve dese ki: "Borcunuzu hafta içinde ödeyiniz yoksa avukat marifetiyle icra takibi yapılacak; icra harcı ödemek zorunda kalacaksınız. Ben senedi bugün avukata vermemekle size iyilik yapıyorum; bu iyiliğimin karşılığında bana 100 YTL vereceksiniz."

Şimdi bu 100 YTL muhasebe ücreti midir?

Kavramları doğru tanımlamak gerek. "Hukuk kavramlar ilmidir."

Saygılarımla

Katılan herkese teşekkürlerim ve saygılarımla...
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
emekli maaşı haczi Konuk Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) 1 20-02-2009 13:44
emekli maaşı haczi *sinequanon* Meslektaşların Soruları 10 31-10-2008 13:32
emekli maaşı haczi erk42 Meslektaşların Soruları 3 21-10-2007 16:43
Emekli Sandığı Dul Maaşı Haczi Av.Ali KAYA Meslektaşların Soruları 6 18-02-2007 01:27


THS Sunucusu bu sayfayı 0,10327411 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.