Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Baz İstasyonlarinin Zararlari

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 23-02-2011, 22:56   #1
Av.Zehra Şerife

 
Karar Baz İstasyonlarinin Zararlari

Merhabalar sayın meslektaşlarım, Biz müvekkillerin karşı binasında kurulu bulunan baz istasyonun kaldırılması için dava açtık,ancak dava neticelenmeden bir kısım müvekkiller sağlık sorunları yaşamaya başladı , bir kaçı ise kanser oldu.Manevi tazminat davası da açmak istiyoruz ancak olumlu bir karar bulamadım .Bu konuda elinde karar olan arkadaşlar varsa iletmelerini rica ederim. İlginiz için şimdiden teşekkürler
Old 23-02-2011, 23:19   #2
tiryakim

 
Varsayılan

Manevi tazminat takdir edilebilmesi için, istemde bulunan kişinin sosyal, fiziki ve duygusal kişilik değerlerinin zarar görmesi gerekirmektedir...

Sizinde bunu ispatlamanız gerekir.Sinerjiden araştırdım ama kararlar hep olumsuz...

T.C. YARGITAY
4.Hukuk Dairesi

Esas: 2009/7995
Karar: 2009/10277
Karar Tarihi: 28.09.2009

BAZ İSTASYONUNUN KALDIRILMASI VE TAZMİNAT DAVASI - TERASTA ÖLÇÜLEN DEĞERLERİN ORTALAMA DEĞERLERİN ÜZERİNDE OLMASI - BAZ İSTASYONUNUN UZUN SÜREDİR KURULU BULUNMASI - ZARARIN KANITLANMADIĞI - MANEVİ TAZMİNAT İSTEĞİNİN REDDİ GEREĞİ

ÖZET: Somut olayda, baz istasyonunun davacının evine yakınlığı, terasta ölçülen değerlerin ortalama değerlerin üzerinde olması ve baz istasyonunun uzun süredir kurulu bulunması gibi etkenler kişinin psikolojisini olumsuz etkilerse de, şu aşama*da zarar kanıtlanmadığından manevi tazminat isteği reddedilmelidir.

(4721 S. K. m. 24, 25) (818 S. K. m. 49)

Dava: Davacı Recep vekili Avukat S.D. tarafından, davalı ..... Telekomünikasyon A.Ş. aleyhine 20.06.2008 gününde verilen dilekçe ile el atmanın önlenmesi ve mane*vi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; el atmanın ön*lenmesinin kabulü ve manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne dair verilen 30.04.2009 günlü kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi için*de istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi ta*rafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.

1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici ne*denlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.

2- Davalının diğer temyiz itirazlarına gelince; dava, baz istasyonunun kaldırı*larak müdahalenin önlenmesi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Yerel mahke*mece manevi tazminat isteminin bir bölümü ile baz istasyonunun kaldırılması iste*mi kabul edilmiş; karar, davalı tarafından temyiz olunmuştur.

Davacı, konutunun ve işyerinin karşısındaki bina üzerine kurulu bulunan baz is*tasyonu nedeniyle sağlığının tehdit altında olduğunu, manevi olarak yıprandığını iddia ederek, baz istasyonunun kaldırılmasını ve manevi tazminatın ödetilmesini istemiştir.

Davalı ise, haksız davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

Yerel mahkemece, davalı şirket tarafından davacının evine yakın olarak kuru*lan baz istasyonunun kaldırılmasına ve uzun süredir bulunan baz istasyonunun da*vacı üzerinde manevi bir baskı oluşturduğu gerekçesiyle manevi tazminatın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Manevi zarar, kişilik değerlerinde oluşan objektif eksilmedir. Duyulan acı, çe*kilen ızdırap manevi zarar değil onun görüntüsü olarak ortaya çıkabilir. Acı ve ele*min manevi zarar olarak nitelendirilmesi sonucu, tüzel kişileri ve bilinçsizleri; öte yandan acılarını içlerinde gizleyenleri tazminat isteme haklarından yoksun bırak*mamak için yasalar, manevi tazminat verilebilecek olguları sınırlamıştır. Bunlar, ki*şinin ve ailenin onur ve saygınlığına yönelik suçlar, kişilik değerlerinin zedelenme*si, isme saldırı, nişan bozulması, evlenmenin feshi, bedensel zarar ve öldürme ile ki*şilik haklarının zedelenmesidir. İçlerinden M.K. 25 ile B.K. 49 daha kapsamlıdır. M.K. 24'ün belli yerlere yollaması yüzünden böyle bir durumun bulunduğu yerde, onu düzenleyen kurallar; bunların dışında B.K. 49 uygulanır.

MK. 24 ve BK. 49'da belirlenen kişisel çıkarlar, kişilik haklarıdır. Kişilik hak*ları ise, kişisel varlıkların korunmasıyla ilgilidir. Kişisel varlıklar, bedensel ve ruh*sal tamlık ve yaşam ile nesep gibi insanın, insan olmasından güç alan varlıklar ya da kişinin adı, onuru ve sır alanı gibi dolaylı varlıklar olarak iki kesimlidir.

Somut olayda ise, baz istasyonunun davacının evine yakınlığı, terasta ölçülen değerlerin ortalama değerlerin üzerinde olması ve baz istasyonunun uzun süredir kurulu bulunması gibi etkenler kişinin psikolojisini olumsuz etkilerse de, şu aşama*da zarar kanıtlanmadığından manevi tazminat isteği reddedilmelidir.

Yerel mahkemece, anılan yönler gözetilmeksizin davalı tarafın manevi tazmi*natla sorumlu tutulmuş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozul*ması gerekmiştir.

Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda (2) sayılı bentte gösterilen nedenle BOZULMASINA, davalının diğer temyiz itirazlarının (1) sayılı bentte gösterilen nedenle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 28.09.2009 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

Karşı Oy Yazısı

Dava, çevreye ve insan sağlığına zarar verdiği iddiası ile davalı şirket tarafın*dan kurulan baz istasyonunun kaldırılması istemine ilişkindir.

Yerel mahkemeler, uygulamada genellikle, ilgili yönetmelik hükümlerine ve buna istinaden verilen sertifikalardaki limit değerlere uygun olarak kurulan baz is*tasyonlarının kaldırılmasına ilişkin davaları ret etmekte, limit değerlere uygun olmayan baz istasyonları ile ilgili davaları da kabul ederek baz istasyonlarının kaldı*rılması yönünde hüküm kurmaktadır.

Dairemizin sayın çoğunluğu ise; <... yönetmelik ve bu yönetmelikteki ölçüle*re göre düzenlenen sertifikanın soyut bir belirlemeyi içerdiğini, sertifikada belirti*len limitlerin yönetmelikte öngörülen limitlere uygun ve hatta altında olsa bile, bir zararın olmayacağı kabul edilemez. Dar anlamda para ile ölçülebilen bir zarar ol*masa da, çevre binalardan ve bu bağlamda davacı meskeninde bulunanların sağlık bakımından büyük endişeler taşımaları, aynı bölgede yaşayan insanların psikolojik yapısında tedirginlik ve ümitsizlik yaratması karşısında, davacının zarar göreceği*nin kabulü gerekir...> gerekçesi ile baz istasyonlarının kaldırılması istemiyle açı*lan davaları kabul ederek, kaldırılması yönünde kararlar vermek suretiyle uygulama yapmaktadır.

İlk derece mahkemelerinin görevleri, yürürlükte olan ve iptal edilmemiş bulu*nan kanunlar ile bunlara aykırı olmayan tüzük ve yönetmeliklere uygun karar ver*mek, Yargıtay'ın görevi ise, yerel mahkeme hükümlerinin yasa, tüzük ve yönetme*lik hükümlerine uygun olup olmadığını denetlemektir.

İlk derece mahkemeleri yasa, tüzük ve yönetmelik hükümlerini uygularken, çö*zümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde, HUMK'nun 275. maddesi ge*reğince konusunda uzman bilirkişi veya bilirkişi kurulunun oy ve görüşlerini alma*sı yasal bir zorunluluktur.

Davalarımızın konusunu teşkil eden ve cep telefonlarının kullanılabilmesi için kurulmaları zorunlu olan ve geniş bir kitleyi ilgilendiren baz istasyonlarının nerede, nasıl, hangi ölçü ve limitler dahilinde kurulması gerektiği hususu, şüphesiz teknik bir konudur. Dolayısıyla ilk derece mahkemeleri önüne gelen bu uyuşmazlıklarda, konu ile ilgili kuralları uygularken keşif, bilirkişi veya bilirkişi kurulunun oy ve gö*rüşlerine başvurması ve elde edeceği sonuca göre karar vermesi gerekir.

Davalı GSM şirketlerince baz istasyonları, 5809 Sayılı Yasaya göre hazırlanan <Mobil Telekomünikasyon Şebekelerine Ait Baz İstasyonlarının Kuruluş Yeri, Öl*çümleri, İşletilmesi ve Denetlenmesi Hakkındaki> yönetmelikteki yer, ölçü ve limit değerlere göre verilen sertifika gereğince kurulmaktadır, ilk derece mahkemeleri de önüne gelen ihtilaflarda, uygulamakla görevli oldukları yönetmelik ve sertifikada gösterilen ölçü ve limit değerlere göre keşif ve bilirkişi incelemesi yapmak suretiy*le uyuşmazlıkları çözmektedir.

Baz istasyonlarının nerede, nasıl, hangi ölçü ve limitler dahilinde kurulması ha*linde sağlığa ve çevreye zarar vermeyeceğini belirlemek ve kurallarını koymak ilgi*li kamu kurum ve kuruluşlarının görevidir. Mevzuatı uygulamakla görevli olan yar*gı mercilerinin şekil, ölçü ve limit değerler yönünden kural koyma veya konmuş olan kuralları değiştirme ve uygulamama gibi bir görev ve yetkileri bulunmamaktadır.

Yüksek yargı olarak, ilk derece mahkemeleri tarafından verilen kararların ku*rallara uygun olup olmadığını denetlemekle görevli olan dairemizin sayın çoğunlu*ğu, önüne gelen bu tür uyuşmazlıklarda, davaya konu baz istasyonunun davacıya za*rar verdiği iddiasının kanıtlanıp kanıtlanmadığını denetlemeden, ilk derece mahkemelerinin keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu verdiği kararlara esas alınan bilirkişi raporundaki şekil, ölçü ve limit değerlerini yok sayarak, baz istasyonları ile ilgili şe*kil, ölçü ve limit değerleri göstermeksizin, sadece <gelecekte insan sağlığına ve çev*reye zarar vereceği> gibi hiçbir şekilde kanıtlanmamış farazi gerekçeyle baz istasyonlarının kaldırılmasına karar vermektedir.

Dairemiz sayın çoğunluğunun bu uygulaması ve gerekçesi karşısında, ellerin*de araştırmaya yönelik hiçbir kural, ölçü ve değer olamayacak olan ilk derece mahkemelerinin, hiçbir araştırma yapmadan, baz istasyonlarının kaldırılması ile ilgili açılacak her davayı kabul edip, baz istasyonlarının kaldırılmasına karar vermeleri gibi bir sonuç ortaya çıkacaktır.

Hiçbir kurala, ölçüye ve değere dayanmayan, farazi gerekçe ile oluşturulan böyle bir kararın hukuka uygun olmadığını düşünmekteyiz.

Uyuşmazlıkla ilgili olarak, kanun ile yasaya uygun iptal edilmemiş yönetmelik ve bu yönetmeliğe uygun verilmiş sertifika vardır. Yürürlükte olan bu kuralları uygulamakla görevli olan ilk derece mahkemelerini, amir hükümleri bir tarafa bıraka*rak varsayıma göre karar vermeye yönlendirmenin yasal dayanağı yoktur.

Baz istasyonlarının kaldırılması ile ilgili dava ve uyuşmazlıklarda; ilk derece mahkemelerince, öncelikle davacının dava açmakta hukuki yararının olup olmadığı araştırmalı, dava açmakta hukuki yararın varlığı belirlendikten sonra, dava baz is*tasyonunun sağlığa ve çevreye zarar verdiği iddiası ile açıldığından, taraflardan bu konudaki delil ve belgeleri istenmeli, ardından konu ile ilgili <Mobil Telekomüni*kasyon Şebekelerine Ait Baz İstasyonlarının Kuruluş Yeri, Ölçümleri, İşletmesi ve Denetlenmesi Hakkında> yönetmelik hükümleri ile bu yönetmelik gereğince baz is*tasyonunun kurulması ile ilgili sertifika değerlerinin denetlenmesi bakımından ko*nusunda uzman bilirkişi kurulu aracılığı ile mahallinde keşif ve uygulama yapılma*lı, alınacak bilirkişi raporu ile tüm delil ve belgeler birlikte değerlendirilerek, baz istasyonunun yönetmeliğe ve verilen sertifikaya aykırı olarak kurulduğu, sağlığa ve çevreye zarar verdiği sonucuna varıldığında, davanın kabulü ile baz istasyonunun kaldırılmasına, aksi halde davanın reddine karar verilmelidir.

Tüm bu nedenlerle, sayın çoğunluğun aksi yöndeki görüş ve kararına 2. bend yönünden katılamıyoruz. 28.09.2009 (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları









T.C. YARGITAY
4.Hukuk Dairesi

Esas: 2008/7199
Karar: 2009/2486
Karar Tarihi: 20.02.2009

BAZ İSTASYONUNUN KALDIRILMASI İLE MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT DAVASI - BAZ İSTASYONUNUN YARGILAMA SIRASINDA KALDIRILDIĞINDAN AYRICA MANEVİ TAZMİNATA HÜKMEDİLEMEYECEĞİ - MANEVİ TAZMİNAT HÜKMEDİLMESİ ŞARTLARININ ARAŞTIRILMASI GEREĞİ

ÖZET: Dava konusu baz istasyonu, yargılamanın devamı sırasında kaldırılmıştır. Şu durumda davacının bu dava ile elde etmek istediği asıl amacı gerçekleşmiş olduğundan ayrıca davacı yararına manevi tazminat takdir edilmesine gerek kalmamıştır. Ayrıca manevi tazminat takdir edilebilmesi için, istemde bulunan kişinin sosyal, fiziki ve duygusal kişilik değerlerinin zarar görmesi gerekir. Somut olayda, davacı bunlardan herhangi birinin zarar gördüğünü kanıtlayamamıştır. Şu durumda uygun bir manevi tazminata hükmedilmesi gerekir.

(818 S. K. m. 49)

Dava: Davacı Magdelena Auguste Pohl vekili Avukat Metin Aytekin tarafından, davalı Telsim Mobil Telekomünikasyon Hizmetleri A.Ş aleyhine 24/02/1999 gününde verilen dilekçe ile baz istasyonunun kaldırılması ile maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 20/03/2007 günlü kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili ve davalı vekili taraflarından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.

Karar: 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacının tüm, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.

2- Davalının diğer temyiz itirazına gelince; dava, baz istasyonunun kaldırılması ile maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Davalı tarafından yargılamanın devamı sırasında dava konusu edilen baz istasyonu kaldırılmış ve bu konudaki istem konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Davacının maddi ve manevi tazminat isteminin ise bir bölümü kabul edilmiştir. Karar, davacı ve davalı tarafından temyiz olunmuştur.

Davacının bu davayı açmakla elde etmek istediği asıl amaç ve ulaşmak istediği asıl sonuç baz istasyonunun kaldırılmasına yöneliktir. Dava konusu baz istasyonu, yargılamanın devamı sırasında kaldırılmıştır. Şu durumda davacının bu dava ile elde etmek istediği asıl amacı gerçekleşmiş olduğundan ayrıca davacı yararına manevi tazminat takdir edilmesine gerek kalmamıştır. Ayrıca manevi tazminat takdir edilebilmesi için, istemde bulunan kişinin sosyal, fiziki ve duygusal kişilik değerlerinin zarar görmesi gerekir. Somut olayda, davacı bunlardan herhangi birinin zarar gördüğünü kanıtlayamamıştır. Şu durumda açıklanan yönler gözetilerek davacının manevi tazminat isteminin tümden reddedilmemiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.

Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda (2) sayılı bentte gösterilen nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA; davacının tüm, davalının öteki temyiz itirazlarının ilk bentteki nedenlerle reddine ve temyiz eden davalıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 20.02.2009 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları


TEŞEKKÜRLER...
Old 24-02-2011, 12:10   #3
Av.Zehra Şerife

 
Rahatsiz Manevİ Tazmİnat

malesef bende olumsuz kararlara rastladım, ancak neden mevzuat müsade etmesine rağmen olumlu bir karar bulamıyoruz anlayamadım , üstelik bu konu ile ilgili onlarca davalar açılmış iken ,elinde müspet kararlar olan arkadaşlar yardımcı olursa sevinirim.
Old 24-02-2011, 15:24   #4
avgun

 
Varsayılan

Yargıtay'ın bu kararında baz istasyonunun insanları psikolojik olarak etkilediğine dair bir kabul var. İşinize yarayabilir diye düşünüyorum. Ben de bunlarla ilgili bir ara araştırma yapmıştım.


T.C.

YARGITAY

4. HUKUK DAİRESİ

E. 2008/4841

K. 2008/14685

T. 27.11.2008

• BAZ İSTASYONUNUN KALDIRILMASI İSTEMİ ( İstasyonunun Yaşayanları Psikolojik Olarak Olumsuz Etkilemesi Nedeniyle Davanın Kabulü Gereği )

• KOMŞU HAKKI ( Baz İstasyonunun Sökülerek Kaldırılması Suretiyle Tehlikenin Giderilmesi İstemi - İstasyonunun Yaşayanları Psikolojik Olarak Olumsuz Etkilemesi Nedeniyle Davanın Kabulü Gereği )

• BAZ İSTASYONUNUN ÇEVREYE ZARARLI OLMASI ( Kaldırılması İsteminin Kabulü Gereği )

• BAZ İSTASYONUNUN PSİKOLOJİK OLARAK OLUMSUZ ETKİLEMESİ ( Kaldırılması İsteminin Kabulü Gereği )

743/m.661

4721/m.737

ÖZET : Dava, baz istasyonunun sökülerek kaldırılması suretiyle tehlikenin giderilmesi istemine ilişkindir. Tesisin kurulduğu yerin yerleşim yerlerine ve davacının evinin yatak odasının hemen yanında olduğu gözetildiğinde; dar anlamda ve para ile ölçülebilen bir zarar yok ise de, çevre binalarda ve bu bağlamda davacının oturmakta olduğu binada yaşayan insanlar için sağlık bakımından büyük endişeler taşıdığı, bu yerde oturanların psikolojik olarak yaşamını olumsuz biçimde etkilemekte ve bunun da psikolojik yapısında tedirginlik ve ümitsizlik yaratacağı; bu haliyle de yaşamdaki sağlık değerleri düşünüldüğünde o yerde oturmanın olumsuz hale geleceği gözönünde tutulduğunda, davacının zarar gördüğü kabul edilmeli ve davanın kabulüne karar verilmelidir.

DAVA : Davacı Havva Gülsevim Çayhan vekili Avukat Burhan Çayhan tarafından, davalı Vodafone Telsim Telekomünikasyon AŞ. aleyhine 5/2/2007 gününde verilen dilekçe ile baz istasyonunun kaldırılmasının istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 6/11/2007 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü:

KARAR : Dava, baz istasyonunun sökülerek kaldırılması suretiyle tehlikenin giderilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece istem reddedilmiş, karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı, halen oturmakta olduğu apartman üzerine davalı şirket tarafından kurulan GSM baz istasyonunun insan sağlığı açısından tehlike yarattığını, davalının bu haliyle yasal düzenlemelere bu bağlamda eski TMK'nun 661. maddesi yeni TMK'nun 737. vd. maddelerinde yer alan hususlara aykırı davrandıklarını ayrıntılı biçimde dilekçesinde belirttikten sonra, mevcut bilimsel verilere uygun olmayan bu istasyonun sökülerek kaldırılması suretiyle tehlikenin giderilmesini istemiştir.

Davalı şirket cevabında baz istasyonunun mevzuata uygun kurulduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.

Mahkemece bilirkişilerden rapor alınarak dava konusu baz istasyonunun yaydığı elektromanyetik dalgaların yönetmelikte kabul edilen limitlerin altında olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Uyuşmazlık son yıllarda kullanılan cep telefonlarındaki haberleşmeyi sağlayan ve baz istasyonları olarak isimlendirilen tesisin kullanılması sonucu bir zararın bulunup bulunmadığı varsa bu zararın hangi durumlarda söz konusu olabileceği ve yine giderilmesi konusunda ne gibi önlemlerin alınması gerektiği noktasında toplanmaktadır. Dava konusu olan tesisin cep telefonlarının kullanımı için zorunlu olduğu ve bu tesisin geniş bir kitleyi ilgilendirmesi itibariyle de kamuya hizmet vermeyi amaçladığı da tartışmasızdır. Ne var ki bu hizmetin verilmesinde ve tesisin kullanılması sonucu hukuk kurallarının bir gereği olarak doğan zararlardan da tesis sahibi sorumludur. Hatta bu sorumluluk kusura dayanmayan, tehlike sorumluluğu olarak da kabul edilmek gerekir. Bu özelliği itibariyle tesisi kullanan ve onu işletenin yüksek özen yükümlülüğü bulunmaktadır. Aksi halde, en küçük bir özensizliğin maddi değerlerle ölçülemeyecek kadar ağır sonuçlar doğurması kaçınılmazdır.

Bunun için zarar görenin zararını değil, tesis ve işletme sahibinin tesisin işletilmesinden dolayı kişilere, bu bağlamda çevreye bir zarar vermediği ve herhangi bir olumsuz sonuç yaratmadığının kanıtlanması gerekir. Bu sonuç genel sorumluluk kurallarının aksine olarak, davalıların işletmesinin ağır tehlike doğuracak özelliğinden kaynaklanmaktadır. Tüm bu genel açıklama ve nitelendirmeler gözönünde bulundurulup davacının oturduğu bina ile davalının işleticisi olduğu tesisin konumunun incelenmesi gerekir.

Davalıya Telekomünikasyon Kurumu tarafından güvenlik sertifikası verilmiştir. Sertifikada kullanımla ilgili limitler belirtilmiştir. Bilirkişiler tarafından yapılan inceleme sonunda sertifikada belirtilen limitlerin yönetmelikte belirtilen limitlere uygun olduğu, hatta yönetmelikteki limitlerin de altında bulunduğu belirtilmiştir. Ne var ki yapılan bu belirlemelerle bir zararın olmayacağı kabul edilemez. Tesisin kurulduğu yerin yerleşim yerlerine ve davacının evinin yatak odasının hemen yanında olduğu gözetildiğinde; dar anlamda ve para ile ölçülebilen bir zarar yok ise de, çevre binalarda ve bu bağlamda davacının oturmakta olduğu binada yaşayan insanlar için sağlık bakımından büyük endişeler taşıdığı, bu yerde oturanların psikolojik olarak yaşamını olumsuz biçimde etkilemekte ve bunun da psikolojik yapısında tedirginlik ve ümitsizlik yaratacağı; bu haliyle de yaşamdaki sağlık değerleri düşünüldüğünde o yerde oturmanın olumsuz hale geleceği gözönünde tutulduğunda, davacının zarar gördüğü kabul edilmeli ve davanın kabulüne karar verilmelidir. Mahkemece bu yönler üzerinde durulmadan yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olması bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine, 27.11.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 24-02-2011, 18:02   #5
GECE

 
Varsayılan

BAZ STASYONLARI'na ilişkin kapsamlı bir makalem var, size yardımcı olabilir. YARGITAY DERGİSİ, cilt:36, sayı:4, ekim/2010, "HUKUKİ PERSPEKTİFTE BAZ İSTASYONLARI"
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi


THS Sunucusu bu sayfayı 0,10986996 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.