Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

kamu görevlisinin yargı kararlarını yerine getirmemesi nedeni ile manevi tazminat

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 21-05-2007, 10:47   #1
aslihanalaca

 
Varsayılan kamu görevlisinin yargı kararlarını yerine getirmemesi nedeni ile manevi tazminat

kamu görevlilerinin idare mahkemesince verilen yargı kararlarını yerine getirmemesi sonucu açılan manevi tazminat davalarına ilişkin, zarar uğrayıp manevi tazminat talep eden kişi lehine, 2000 yılından sonra verilen yakın tarihli yargıtay kararı olan ve yine bu konuya ilişkin kitap, kaynak önerisi olan arkadaşların yardımlarını bekliyorum.teşekkürler iyi çalışmalar..
Old 21-05-2007, 11:16   #2
halit pamuk

 
Varsayılan

Merhaba,

Bu konuda seçkin kitapevinden bir kitap çımıştı ama yazarı hatırlayamadım. Ankara'ya gittiğimde alacaktım ama son anda vazgeçmiştim.Bir Bakın derim.

Bir içtihat gönderiyorum ama ne kadar yaralı olur bilemem:
T.C.
YARGITAY
4. HUKUK DAİRESİ
E. 2004/10500
K. 2004/13639
T. 30.11.2004
• İDARi YARGI KARARINI YERİNE GETİRMEMEK ( Maddi Tazminat Talebi - Zararın Başlangıç Tarihinin Saptanması/Kararın İdareye Tebliğinden Başlayarak 30 Günü Geçemeyeceği Kuralı )
• MADDİ TAZMİNAT ( Zararın Başlangıç Tarihinin Saptanması/Kararın İdareye Tebliğinden Başlayarak 30 Günü Geçemeyeceği Kuralı - İdari Yargı Kararını Yerine Getirmemek )
• MANEVİ TAZMİNAT ( İdari Yargı Kararını Yerine Getirmemek - Hakimin Olayın Özelliği Yanında Tarafların Kusur Oranını Sıfatını İşgal Ettikleri Makamı ve Diğer Sosyal ve Ekonomik Durumlarını da Dikkate Alması Gereği )
• ZARARIN BAŞLANGICI ( İdari Yargı Kararını Yerine Getirmemek/Maddi Tazminat Talebi - Kararın İdareye Tebliğinden Başlayarak 30 Günü Geçemeyeceği Kuralı )

ÖZET : Davacı, belediye başkanı olan davalının, idari yargı kararının gereğini yerine getirmediğini ve böylece zarar görmesine yol açtığını belirterek maddi ve manevi tazminat isteminde bulunmuştur. Hakim, manevi tazminatın miktarını tayin ederken, saldırı niteliğindeki eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalı; takdir hakkını etkileyecek nedenleri karar yerinde objektif olarak göstermelidir.

İdare mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre, idarenin gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecbur olduğu ve bu sürenin, kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemeyeceği kuralı gözetilerek, zararın başlangıç tarihinin saptanması gerekir.

DAVA : Davacı İ. D. vekili Avukat R. G. tarafından, davalı M. K. Ç. aleyhine 11.6.2001 gününde verilen dilekçe ile yargı kararının gereğinin yerine getirilmemesi nedeniyle uğranılan zararın ödetilmesinin istenmesi üzerine yapılan yargılama sonunda; Mahkemece istemin kabulüne dair verilen 22.4.2004 günlü kararın Yargıtayda duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle, daha önceden belirlenen 30.11.2004 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı asil M. K. Ç. ve vekili Avukat A. O. ile karşı taraftan davacı vekili Avukat R. G. geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra taraflara duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyanın görüşülmesine geçildi. Tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü:

KARAR : 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.

2- Diğer temyiz itirazına gelince; davacı, belediye başkanı olan davalının, idari yargı kararının gereğini yerine getirmediğini ve böylece zarar görmesine yol açtığını belirterek maddi ve manevi tazminat isteminde bulunmuştur.

Davalı ise, iddiaların doğru olmadığını ileri sürerek istemin reddedilmesi gerektiğini savunmuş, mahkemece maddi ve manevi tazminat istemleri tümden kabul edilmiştir. Karar davalı tarafından temyiz edilmiştir.

Kişilik hakları hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimse manevi tazminata hükmedilmesini isteyebilir. Hakim manevi tazminatın miktarını tayin ederken saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır. Miktarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel hal ve şartların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenleri karar yerinde objektif olarak göstermelidir. Çünkü kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hakimin hak ve nisfetle hüküm vereceği Medeni Kanun'un 4. maddesinde belirtilmiştir. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.

Dava konusu olayda, davacıya ait yere 1990 yılında yapı, 1992 yılında oturma izni verildiği, 1998 yılında davacının yapı iznine aykırı olarak pencere açması nedeniyle inşaat hakkında inşaat mühürleme tutanağı düzenlenerek oturma izninin de iptal edildiği, davacının dava açması üzerine idare mahkemesi tarafından davacıya karşı yapılan işlemlerin iptal edildiği, Danıştay tarafından onanan idare mahkemesi kararının kesinleştiği, ancak davalı tarafından idari yargı kararı gereğinin yerine getirilmediği anlaşılmaktadır.

Dava konusu olayın gelişimi ve yukarıdaki ilkeler gözetildiğinde hüküm altına alınan manevi tazminat fazladır. Davacı yararına daha alt düzeyde manevi tazminat takdir edilmek üzere karar bozulmalıdır.

3- Davalının maddi tazminata yönelik temyiz itirazına gelince; dava idari yargı kararının uygulanmaması nedenine dayanmaktadır. Davacı, daha önce davacının projesi onaylanarak yapı ruhsatı verildiğini, binanın son iki katının yapım izninin belediyece iptali üzerine idari yargıda dava açtığını, ruhsatın iptaline yönelik işlemin idare mahkemesince iptal edildiğini, ancak davalının kişisel kusuru nedeniyle yargı kararının uygulanmadığını belirterek tazminat istemiştir.

Gerçekten de dosya kapsamına göre, idare mahkemesince idari işlemin 20.5.1999 gününde iptal edildiği anlaşılmaktadır. Ne var ki, davacının başvurusuna rağmen yapım izni verilmemiştir. Şu durumda, davacının zarar gördüğü kabul edilmelidir.

Zarar kapsamı belirlenirken, idare mahkemesi kararının davalının başkanı bulunduğu idareye tebliğ edildiği tarih belirlendikten sonra 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasası'nın 28. maddesinde belirtilen idare mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idarenin gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecbur olduğu ve bu süre hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemeyeceği kuralı gözetilerek, zararın başlangıç tarihinin saptanması gerekir.

Diğer yandan; inşaatının mühürlenmesi nedeniyle diğer katların yapımının bir süre geciktiği bir maddi olgu ise de, davacının inşaatın yapımında kullanacağı malzemeleri o tarihte almayarak onların parasının yeniden inşaata başladığı güne kadar elinde tutarak faydalandığı gözetilerek bir denkleştirme işlemi yapılmak suretiyle zararın kapsamı belirlenmelidir.

Yerel mahkemece; açıklanan bu yönleri kapsamayan ve zararın idare mahkemesinin karar tarihinde başladığını benimseyen bilirkişi görüşüne değer verilmiş olması yerinde olmadığı gibi davacının istemi bulunmadığı halde dava konusu olay ile ilgisi belli olmayan yıpranma giderine hükmedilmiş olması da usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda ( 2 ve 3 ) nolu bentlerde gösterilen nedenlerle BOZULMASINA; öteki temyiz itirazlarının ilk bentteki nedenlerle reddine ve temyiz eden davalı vekili için takdir olunan 375.000.000 lira duruşma avukatlık ücretinin davacıya yükletilmesine, peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 30.11.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 21-05-2007, 11:28   #3
halit pamuk

 
Varsayılan

Verdiğim cevap görünmüyor,başka bir içtihat gönderiyorum:

T.C.
YARGITAY
4. HUKUK DAİRESİ
E. 2001/3884
K. 2001/8478
T. 25.9.2001
• YARGI KARARI GEREĞİNİN YERİNE GETİRİLMEMESİ ( İdare Mahkemesi Tarafından Verilen Kararı Yerine Getirmeyen Davalılardan Manevi Tazminat İstemi )
• MANEVİ TAZMİNAT ( Yargı Kararının Yerine Getirilmemesi Nedeniyle )
• İDARE MAHKEMESİ KARARINI YERİNE GETİRMEME ( Davalıların Yaptığı İşlemde Kamu Yararı Bulunmaması Nedeniyle İdare Mahkemesi Tarafından İptal Edilen İşlemin Yerine Getirilmemesi )
• KİŞİSEL SORUMLULUK ( Yargı Kararlarını Otuz Gün İçinde Uygulamayanların Tazminatla Sorumlu Olmaları )

ÖZET : Dava, yargı kararının uygulanmaması sonucu uğranılan zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Davacılar, İdare Mahkemesi tarafından verilip kesinleşen "siyanür liçi yöntemiyle" altın aranmasına izin verilmesinde kamu yararı bulunmadığından işlemin iptaline ilişkin karar gereğini yerine getirmeyen davalılardan manevi tazminat alınması isteminde bulunmuşlardır. Yargı kararlarını yerine getirmeyenlerin suç işledikleri, tazminatla da sorumlu tutulacakları kabul edilmektedir. Yargı kararını uygulamak durumunda bulunanların, kararın eksikliğim veya yanlışlığını tartışma yetkileri bulunmadığı gibi, bu kararları eksik uygulamaları, uygulamış gibi davranarak işleme yapay bir görüntü vermeleri de kararın uygulandığı sonucunu doğurmaz. Kararın otuz gün içinde uygulanmamış olması kişisel sorumluluk için yeter sayılmaktadır. Bu durumda, yargı kararı gereğinin yerine getirilmemesi biçiminde gerçekleşen davalıların haksız eylemi sonucunda davacıların kişilik haklarının zarar gördüğü benimsenmelidir.

DAVA : Davacı Mehmet Emin Kural ve arkadaşları vekili Avukat Senih Özay tarafından, davalılar Mesut Yılmaz ve diğerleri aleyhine 06/01/1998 gününde verilen dilekçeler ile yargı karan gereğinin yerine getirilmemesi nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine yapılan yargılama sonunda; Mahkemece davalı Zeynep Arat hakkında karar verilmesine yer olmadığına, diğer davalılar hakkındaki istemin reddine, davacı Halil Erol'un davasının açılmamış sayılmasına dair verilen 25/11/1999 günlü kararın Yargıtayda duruşmalı olarak incelenmesi Halil Erol dışında kalan davacılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle. daha önceden belirlenen 25/09/2001 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar adına Avukat Senih Özay ile karşı taraftan davalılar Mesut Yılmaz ve Cumhur Ersümer adına Avukat R. Erden Arısoy davalı Erol Çakır adına Avukat Mesut Güneş geldiler, öteki davalılar adına kimse gelmedi. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra taraflara duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyanın görüşülmesine geçildi. Tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.

KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacıların davalı İmren Aykut hakkındaki temyiz itirazları reddedilmelidir.

2 - Diğer davalılara yönelik temyiz itirazlarına gelince; dava, yargı kararının uygulanmaması sonucu uğranılan zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Davacılar, İzmir İdare Mahkemesi tarafından verilip kesinleşen "siyanür liçi yöntemiyle" altın aranmasına izin verilmesinde kamu yararı bulunmadığından işlemin iptaline ilişkin karar gereğini yerine getirmeyen davalılardan manevi tazminat alınması isteminde bulunmuşlardır. Yerel mahkeme, yargı kararının yerine getirildiğini benimseyerek istemi reddetmiştir. Karar davacılar tarafından temyiz edilmiştir.

Dosyaya yansıyan bilgi ve belgelerden, Bergama ilçesi, Ovacık ve Çamköy köyleri çevresinde Eurogold Madencilik A.Ş. tarafından yapılacak altın madeni işletmeciliğine, taahhütname koşullanma yerine getirilmesi, işletme öncesinden işletme kapandıktan sonraki süreçte firmanın sorumluluğunun sona ermesine kadar geçecek süre içerisinde İzmir Valiliği'nin başkanlığında ve eşgüdümünde oluşturulacak izleme Denetleme Komisyonunca faaliyetin taahhütname çerçevesinde izlenmesi ve denetlenmesi, çevre mevzuatına uyulması, ilgili kurum ve kuruluşlar tarafından yürürlükteki mevzuat uyarınca diğer önlemlerin ve izinlerin alınması kaydıyla maden işletmeciliği yapılmasında salanca görülmediğine ilişkin Çevre Bakanlığı işleminin iptali istemiyle davacılar tarafından açılan davanın İzmir 1. İdare Mahkemesince reddedildiği, davacıların temyizi üzerine Danıştay 6. Dairesince "...siyanür liçi yöntemiyle altın madeni işletilmesine izin verilmesi yolundaki dava konusu işlemde kamu yararına uygunluk" bulunmadığı belirlenerek, davanın reddi yolunda verilen idare mahkemesi kararının bozulmasına karar verildiği, yerel idare mahkemesince bozmaya uyularak aynı gerekçeyle işlemin iptal edildiği, iptal kararının Çevre Bakanlığına 20/10/1997 gününde tebliğ edildiği, yargı karan gereğini yerine getirerek siyanürle altın çıkartılmasını engelleyecek konumda bulunmayan adı geçen Bakanlığın 23/10/1997 gününde Başbakanlık. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, İzmir Valiliği ile Bayındırlık ve İskan Bakanlığının İzmir Bölgesi Müdürlüğüne iptal kararım gönderdiği ve iptal edilen görüşünü temel alınarak kurum ve kuruluşlarca tesis edilen işlemlerin yeniden değerlendirilerek yargı karan gereğinin yerine getirilmesini istediği anlaşılmaktadır.

Kararın ilgili Bakanlıklara gönderildiği ve tebliğ edildiği tarihte davalılardan Mesut Yılmaz Başbakan, Cumhur Ersümer, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı, Halil İbrahim Özsoy Sağlık Bakanı, Yaşar Topçu Bayındırlık ve İskan Bakanı, Erol Çakır İzmir Valisi olarak görevde bulunmaktadırlar. Adı geçen Bakanlıklara usulüne uygun olarak tebliğ yapıldığı ve bilgi sunulmasına karşın yasada öngörülen süre içerisinde, siyanür liçi yöntemiyle altın, madeni çıkartılmasını önleyici eylemde bulunmadıkları, işlem tesis etmedikleri ve böylece yargı kararını uygulamadıkları anlaşılmaktadır.

Anayasanın 112. maddesinde Başbakanın, Bakanlar Kurulunun başkanı olarak. Bakanlıklar arasında işbirliğini sağlayacağı, her bakanın, Başbakana karşı sorumlu olup ayrıca kendi yetkisi içindeki işlerden ve emri altındakilerin eylem ve işlemlerinden de sorumlu olduğu, Başbakanın, bakanların görevlerinin Anayasa ve kanunlara uygun olarak yerine getirilmesini gözetmek ve düzeltici önlemleri almakla yükümlü bulunduğu; yine Anayasanın 138/son maddesinde; yasama ve yürütme organları ile idarenin mahkeme kararlarına uymak zorunda oldukları: bu organlar ve idarenin mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremeyeceği ve bunların yerine getirilmesini geciktiremeyeceği kuralı bulunmaktadır.

Diğer taraftan, 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 28. maddesinde ise; Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idarenin, kararın tebliği tarihinden itibaren otuz gün içinde işlem tesis etmek veya eylemde bulunmak zorunda bulunduğu, aynı maddenin 4. fıkrasında, mahkeme kararlarını otuz gün içinde yerine getirmeyen kamu görevlisi hakkında tazminat davası açılabileceği hükme bağlanmıştır.

Ayrıca, ceza hukuku yönünden, yargı kararlarının gereklerini yerine getirmeyen kamu görevlilerinin eylemleri, kişilerin haklarını çiğneyip zarar verdiğinden, keyfi davranma olarak nitelenerek Türk Ceza Yasasının 228. maddesi kapsamında suç sayılmıştır.

Uygulamada, yargı kararlarını yerine getirmeyenlerin suç işledikleri, tazminatla da sorumlu tutulacakları kabul edilmektedir. Yargı kararını uygulamak durumunda bulunanların, kararın eksikliğim veya yanlışlığını tartışma yetkileri bulunmadığı gibi, bu kararları eksik uygulamaları, uygulamış gibi davranarak işleme yapay bir görüntü vermeleri de kararın uygulandığı sonucunu doğurmaz. Kararın 30 gün içinde uygulanmamış olması kişisel sorumluluk için yeter sayılmaktadır.

Bu durumda, yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ve somut olaydaki olgular birlikte değerlendirildiğinde, yargı kararı gereğinin yerine getirilmemesi biçiminde gerçekleşen davalıların haksız eylemi sonucunda davacıların kişilik haklarının zarar gördüğü benimsenmelidir. Yerel mahkemece, İmren Aykut dışındaki davalıların sorumluluğu yönünde hüküm kurulmak gerekirken, dosyadaki olgulara yanlış anlam verilerek istemin tümden reddedilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda ( 2 ) nolu bentte gösterilen nedenlerle BOZULMASINA; diğer temyiz itirazlarının ( 1 ) sayılı bentte gösterilen nedenlerle reddine ve temyiz edene davacılar yararına takdir olunan 97.500.000 lira duruşma avukatlık ücretinin İmren Aykut dışındaki davalılara yükletilmesine ve peşin alman harcın istek halinde geri verilmesine 25/09/2001 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 25-10-2011, 14:23   #4
Bahadır Turan DURMAZ

 
Varsayılan

http://www.turkhukuksitesi.com/makale_345.htm

ALTAY, Evren, : İdari Yargı Kararlarının Uygulanmamasından Doğan Uyuşmazlıklar, Ankara, 2004, s.85, s.196, s.253, s.273, s.295
ALTAY, Evren, : “İdari Yargı Kararlarının Uygulanmaması Sorunu,” Hukuk Kurultayı, Ankara, 2000, s.358-363
CANDAN, Turgut, : “İdari Yargı Kararlarının Uygulanması,” Maliye Postası, 1991, s.43
ÇAĞLAYAN, Ramazan, : İdari Yargı Kararlarının Sonuçları ve Uygulanması, Ankara, 2004, s.205, s.206, s.313
ÇAKIR, Tezcan, : İdari Yargısal Denetimin Gerekliliği, İdari Yargı Panel (11-12 Nisan 2003-Mersin) , Ankara 2003, s.263-294
GÜNDAY, Metin, : İdare Hukuku, Ankara, 2003, s.332-333
GÜNDAY, Metin, : “İdari Yargı Kararlarının Uygulanmaması Sorunu,” Hukuk Kurultayı, Ankara, 2000, s.351-357
KABAOĞLU, Ö.İbrahim, : Özgürlükler Hukuku, Diyarbakır, 1989, s.657
KARAVELİOĞLU, Celal, : İdari Yargılama Usulü Kanunu II, Ankara, 1993, s.686
SARICA, Ragıp, : İdari Kaza, İstanbul, 1949, s.283
ÖZAY, İl Han, : İki bine Kavuşurken Günışığında Yönetim, İstanbul, 1994, s.15, s.27
ÖZBUDUN, Ergun, : Türk Anayasa Hukuku, Ankara, 1993, s.295
ÖZDEMİR, Necdet, : Hizmet Kusur Teorisi ve İdarenin Sorumluluğu, Ankara, 1963, s.80
ÖZDEŞ, Orhan, : “İdari Yargıda Yürütmenin Durdurulması ve Niteliği,” Danıştay Dergisi 32-33, 1979, s.8
ÖZDEŞ, Orhan, : “İdari Yargıda Yürütmenin Durdurulması ve Niteliği,” Sorumluluk Hukukunda Yeni Gelişmeler III Sempozyum, İstanbul, 1980, s.25
ULER, Yıldırım, : İdari Yargıda İptal Kararlarının Sonuçları, Ankara, 1970, s.99
YET, Orhun, : “İdari Yargı Kararlarının Uygulanmasında Kamu Görevlilerinin Kişisel Sorumluluğu,” Hukuk Kurultayı, Ankara, 2000, s.364-367
YILDIRIM, Turan, : “Yargı Kararlarının Uygulanmaması Sorunu,” İdari Yargı Sempozyumu, Ankara, 2000, s.2-4
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
haksız el koyma nedeni ile tazminat parézer Meslektaşların Soruları 5 16-04-2014 13:00
TCK 279 Kamu Görevlisinin suçu bildirmemesi. Av.M.Yücel Ceza Hukuku Çalışma Grubu 3 30-03-2011 22:02
Adli Yargı Idari Yargı Tazminat Davası mustafaaladag Meslektaşların Soruları 6 21-04-2007 13:12
SEZER: Yargı görevini çağdaş anlayışla yerine getirmektedir. ahmetsacit Hukuk Haberleri 0 06-09-2006 19:13
Yargıtay Başkanı Osman Arslan: "STK'ler ve medya, yargı kararlarını kesinleşmedikçe eleştiremezler" ahmetsacit Hukuk Haberleri 0 06-09-2006 18:59


THS Sunucusu bu sayfayı 0,09232306 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.