Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

HMK.183 ve husumet itirazı

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 21-11-2011, 09:13   #1
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan HMK.183 ve husumet itirazı

Sayın meslektaşlarım,

Bilindiği üzere HMK.183. madde, "Tarafların veya mahkemenin dava dosyasında bulunan belgelerdeki açık yazı ve hesap hataları, karar verilinceye kadar düzeltilebilir." hükmünü içermektedir. (HMUK.80/1'in sadeleştirilmiş hali)

Borçlu aleyhinde yapılan icra takibinde, borçlunun ticari ilişki boyunca beyan ettiği şekilde, X İnşaat A.Ş. unvanı altında fatura ve irsaliye tanzim edilerek kendisine teslim edilmiştir. Fatura ve irsaliyeler imza karşılığı teslim edilmiş, borçlu şirket muhtemelen de defterine faturaları işlemiştir.

Borcunu ödemeyen borçlu şirket aleyhinde yapılan takipte doğal olarak faturadaki unvanı kullanılmıştır. Ödeme emri şirketin sekreterine usulü dairesinde tebliğ edilmiştir.

Hal böyle iken, unvanının X İnşaat Hırdavat Turizm, Nakliyat vs…. A.Ş. olduğunu söyleyen bir şirketin vekili, aynı adreste kendi şirketleirnin olduğunu, sekreterlerinin sehven tebligatı aldığını iddia ederek husumet itirazında bulunmuş ve ayrıca borca da itiraz etmiştir.

Ticaret Sicil kayıtlarından yaptığımız araştırmada aynı adreste X İnşaat Hırdavat Turizm, Nakliyat vs…. A.Ş.nin olduğu, Faturada unvanı X İnşaat A.Ş. şeklinde yazılan şirketin Vergi Dairesi ve numarasının, aslında husumet itirazında bulunan X İnşaat Hırdavat Turizm, Nakliyat vs…. A.Ş. şeklinde Vergi Dairesi kayıtlaırnda görüldüğü, keza cari hesap ilişkisi sırasında alacaklının banka hesabına gönderilen EFT'de gönderen şirketin de yine husumet itirazında bulunan X İnşaat Hırdavat Turizm, Nakliyat vs…. A.Ş. olduğu anlaşılmış, tespit edilmiştir.

Sorum şudur:

1.) Taraflar arasındaki temel ilişkide kullanılan faturadaki vergi kaydı ile cari hesap kapsamında faturalar için ödemeleri EFT yoluyla yapan şirketin husumet iitrazında bulunan şirket ile aynı olması nedeniyle, alacaklının icra dosyasına, HMK.183. madde uyarınca Unvandaki maddi hatanın düzeltilmesi istemli bir dilekçe vermesi, hatanın düzeltilmesi için yeterli olur mu?

Yoksa yeniden ödeme emri mi çıkarmak gerekir?

2.) Husumet itirazında bulunan şirketin aslında faturada X İnşaat A.Ş: olarak yazılan şirket ile aynı olduğu hem Vergi dairesi kayıtları itibariyle, hem ticari ilişki sırasında tanzim edilen faturadaki vergi kaydının aynı olması ile ve ticari ilişki sırasında ara ara ödeme yapan firmanın da yine husumet itirazında bulunan aynı şirket olduğunun anlaşılması nedeniyle, ticari ilişlki sırasında unvanını X İnşaat A.Ş. olarak beyan edip o şekilde fatura tanzim ettiren ve takibe bile bile husumet itirazında bulunan şirket açısından, "Dolandırıcılık" temelli suç duyurusunda bulunmak sizce sonuç verebilir mi?



Benim kişisel fikrim HMK:183. maddeye göre bir düzeltme dilekçesi verilerek, itirazın iptali yoluna gidilebilir şeklindedir. Ancak mevzuat çok yeni olduğu için, tereddütümü gidermek ve bu konuda fikirlerinizi almak istiyorum.

Görüş beyan edecek meslektaşlarıma şimdiden teşekkür ederim.
Old 21-11-2011, 09:40   #2
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Sayın Av. Mehmet Saim Dikici;

HMK 183. maddede, mevcut bir davada ortaya çıkmış olan açık yazı ve hesap hatalarından söz etmekte olduğundan, aktardığınız durumla ilgili olarak düşündüğünüz çözümün yerinde olmadığı kanaatindeyim. Zira, icra takibinde husumet sorunu olduğu hususu açıkça ve belirgin biçimde anlaşılır mahiyette değildir. Yeniden ödeme emri çıkarılması gerekir düşüncesindeyim.

Böyle düşünüyor olmak istemezdim çünkü borçlunun kötü niyetli husumet itirazı nedeniyle zaman ve emek kaybı söz konusu olduğundan alacaklı gereksiz ve hakkaniyete aykırı olarak meşgul ediliyor. Aksi yönde fikir beyan edecek meslektaşlarımız var ise yanılıyor olmayı isterim.

Saygılarımla..
Old 21-11-2011, 09:53   #3
Av. İbrahim YİĞİT

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Mehmet Saim Dikici
Sayın meslektaşlarım,

Bilindiği üzere HMK.183. madde, "Tarafların veya mahkemenin dava dosyasında bulunan belgelerdeki açık yazı ve hesap hataları, karar verilinceye kadar düzeltilebilir." hükmünü içermektedir.

Borçlu aleyhinde yapılan icra takibinde, borçlunun ticari ilişki boyunca beyan ettiği şekilde, X İnşaat A.Ş. unvanı altında fatura ve irsaliye tanzim edilerek kendisine teslim edilmiştir. Fatura ve irsaliyeler imza karşılığı teslim edilmiş, borçlu şirket muhtemelen de defterine faturaları işlemiştir.

Borcunu ödemeyen borçlu şirket aleyhinde yapılan takipte doğal olarak faturadaki unvanı kullanılmıştır. Ödeme emri şirketin sekreterine usulü dairesinde tebliğ edilmiştir.

Hal böyle iken, unvanının X İnşaat Hırdavat Turizm, Nakliyat vs…. A.Ş. olduğunu söyleyen bir şirketin vekili, aynı adreste kendi şirketleirnin olduğunu, sekreterlerinin sehven tebligatı aldığını iddia ederek husumet itirazında bulunmuş ve ayrıca borca da itiraz etmiştir.

Ticaret Sicil kayıtlarından yaptığımız araştırmada aynı adreste X İnşaat Hırdavat Turizm, Nakliyat vs…. A.Ş.nin olduğu, Faturada unvanı X İnşaat A.Ş. şeklinde yazılan şirketin Vergi Dairesi ve numarasının, aslında husumet itirazında bulunan X İnşaat Hırdavat Turizm, Nakliyat vs…. A.Ş. şeklinde Vergi Dairesi kayıtlaırnda görüldüğü, keza cari hesap ilişkisi sırasında alacaklının banka hesabına gönderilen EFT'de gönderen şirketin de yine husumet itirazında bulunan X İnşaat Hırdavat Turizm, Nakliyat vs…. A.Ş. olduğu anlaşılmış, tespit edilmiştir.

Sorum şudur:

1.) Taraflar arasındaki temel ilişkide kullanılan faturadaki vergi kaydı ile cari hesap kapsamında faturalar için ödemeleri EFT yoluyla yapan şirketin husumet iitrazında bulunan şirket ile aynı olması nedeniyle, alacaklının icra dosyasına, HMK.183. madde uyarınca Unvandaki maddi hatanın düzeltilmesi istemli bir dilekçe vermesi, hatanın düzeltilmesi için yeterli olur mu?

Yoksa yeniden ödeme emri mi çıkarmak gerekir?

2.) Husumet itirazında bulunan şirketin aslında faturada X İnşaat A.Ş: olarak yazılan şirket ile aynı olduğu hem Vergi dairesi kayıtları itibariyle, hem ticari ilişki sırasında tanzim edilen faturadaki vergi kaydının aynı olması ile ve ticari ilişki sırasında ara ara ödeme yapan firmanın da yine husumet itirazında bulunan aynı şirket olduğunun anlaşılması nedeniyle, ticari ilişlki sırasında unvanını X İnşaat A.Ş. olarak beyan edip o şekilde fatura tanzim ettiren ve takibe bile bile husumet itirazında bulunan şirket açısından, "Dolandırıcılık" temelli suç duyurusunda bulunmak sizce sonuç verebilir mi?



Benim kişisel fikrim HMK:183. maddeye göre bir düzeltme dilekçesi verilerek, itirazın iptali yoluna gidilebilir şeklindedir. Ancak mevzuat çok yeni olduğu için, tereddütümü gidermek ve bu konuda fikirlerinizi almak istiyorum.

Görüş beyan edecek meslektaşlarıma şimdiden teşekkür ederim.

Üstadım ben de sayın Ekici ile aynı düşünceyi paylaşıyorum. HMK 183. maddenin somut olayda uygulama olanağı bulunmadığını düşünüyorum. Yararlanmanız için 2005 karar tarihli aşağıdaki iki kararı ekliyorum. Saygılarımla.


T.C.

YARGITAY

19. HUKUK DAİRESİ

E. 2005/2569

K. 2005/11204

T. 16.11.2005

DAVA : Taraflar arasındaki menfi tesbit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR : Davacı vekili, müvekkili şirketin Hil San. Mak. İnş. San Tic. Ltd.Şti. ünvanıyla ticari faaliyetini sürdürdüğü halde davalı şirketin davadışı Hil San Hidrolik Mak. Tur. San. Tic. Ltd.Şti. adına düzenlendiği fatura ile müvekkili aleyhine takip başlattığını ve takibe itiraz sonucu davalı yanca acılan itirazın iptali davasının müvekkili lehine husumet yokluğundan reddine karar verilmiş ise de, tekrar müvekkili şirket aleyhine takibe devam olunarak sehven müvekkili çalışanınca tebliğatın kabul edilmek suretiyle müvekkili aleyhine takibin kesinleştiğini belirterek, müvekkilinin davalıya borçlu bulunmadığının tesbitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, davacı şirketin müvekkili ile ticari ilişkisi bulunmadığını ve davacının dava açma sıfatının olmadığını bildirerek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.

Mahkemece, davaya konu icra dosyasında borçlunun davadışı Hilsan Hidrolik Mak. İnş. Tur San. Tic. Ltd.Şti. olduğu, oysa davacı şirketin Hilsan Makine İnş. San ve Tic. Ltd.Şti. bulunması sebebiyle aktif husumet yokluğunda davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.

Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA,16.11.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.



T.C.

YARGITAY

19. HUKUK DAİRESİ

E. 2004/8647

K. 2005/5197

T. 6.5.2005

DAVA : Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vek.Av.Babür Işıker ile davalı vek.Av.Nihan Şengüler'in gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR : Davacı vekili, davalının müvekkiline verdiği sipariş malların davalıya ve davalının belirttiği alıcılara gönderilip teslim edildiğini, ancak mal bedellerinin ödenmediğini, alacağın tahsili için yapılan icra takibine de haksız olarak itiraz edildiğini beyanla itirazın iptalini ve % 40'dan az olmamak üzere tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, takip talebinde borcun sebebini cari hesap alacağı olarak gösteren davacının dava dilekçesinde faturalara dayandığını ibraz edilen faturaların müvekkili adına düzenlenmediğini, faturaların borçlusunun Petchem İnternational Ltd. ünvanlı şirket olduğunu, müvekkilinin Petchem Ltd.Şti.nden satın aldığı malların bedelini de bu şirkete ödediğini belirterek davanın reddini istemiştir.

Mahkemece iddia, savunma, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna göre davacı tarafından davalıya tanzim edilmiş fatura bulunmadığı gibi, davacının davalı ile ticari ilişkide bulunduğu da kanıtlanamadığından davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.

SONUÇ : Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve özellikle dosya içeriğine uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporu da gözetilerek kanıtlanamayan davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalı yararına takdir edilen 400.-YTL. duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 6.5.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 21-11-2011, 11:00   #4
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Teşekkürler Sayın EKİCİ, Sayın YİĞİT,

Talih Uyar'ın İcra İflas Kanunu Şerhi Cilt 2. sayfa:2184'de Yargıtay 12. HD'nin 18.6.2002 T. ve e:12179; K.13113 sayılı ilamının özeti verilmiş ve borçlunun isminin (soyadının) hatalı yazılmasının maddi hata olduğu ve her zaman düzeltilebileceği belirtilmiştir. Bu kararın tam metnini de bendeki içtihat programlarında bulamadım.

Özet aynen şöyle yazılı:

"Takip talebinde "borçlu" olarak gösterilen kişinin soyadının "Arslanoğlan" yerine "Arslanoğlu" şeklinde -maddi hata sonucu- yanlış yazılmış olmasının, takibin iptaline neden olmayacağı-

Şikayetçi Ü____ Arslanoğlan'ın takip talebinde "borçlu" olarak gösterilen Ü___Arslanoğlu ile ayrı kişi olduğu konusunda bir ihtilaf bulunmamaktadır. Bu durumda borçlunun (Arslanoğlan) olan soyadının, takip talebinde ve ödeme emrinde (Arslanoğlu) olarak gösterilmesi maddi hatadan ibaret olup, her zaman düzeltilmesi mümkün nitelikte görüldüğünden, şikayetin reddi yerine "takibin iptaline" karar verilmesi isabetsizdir."

Talih Uyar'ın kitabında olan kararları nedense ben hiç bulamıyorum.
Old 21-11-2011, 11:03   #5
Av. İbrahim YİĞİT

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Mehmet Saim Dikici
Teşekkürler Sayın EKİCİ, Sayın YİĞİT,

Talih Uyar'ın İcra İflas Kanunu Şerhi Cilt 2. sayfa:2184'de Yargıtay 12. HD'nin 18.6.2002 T. ve e:12179; K.13113 sayılı ilamının özeti verilmiş ve borçlunun isminin hatalı yazılmasının maddi hata olduğu ve her zaman düzeltilebileceği belirtilmiştir. Bu kararın tam metnini de bendeki içtihat programlarında bulamadım.

Özet aynen şöyle yazılı:

"Takip talebinde "borçlu" olarak gösterilen kişinin soyadının "Arslanoğlan" yerine "Arslanoğlu" şeklinde -maddi hata sonucu- yanlış yazılmış olmasının, takibin iptaline neden olmayacağı-

Şikayetçi Ü____ Arslanoğlan'ın takip talebinde "borçlu" olarak gösterilen Ü___Arslanoğlu ile ayrı kişi olduğu konusunda bir ihtilaf bulunmamaktadır. Bu durumda borçlunun (Arslanoğlan) olan soyadının, takip talebinde ve ödeme emrinde (Arslanoğlu) olarak gösterilmesi maddi hatadan ibaret olup, her zaman düzeltilmesi mümkün nitelikte görüldüğünden, şikayetin reddi yerine "takibin iptaline" karar verilmesi isabetsizdir."

Talih Uyar'ın kitabında olan kararları nedense ben hiç bulamıyorum.

Abi senin suçun yok, piyasadaki tüm içtihat programlarını önüne al, Talih abinin kararlarının 10'da birini bile bulamazsın

Bendeki içtihat programlarında da yok
Old 21-11-2011, 11:04   #6
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Mehmet Saim Dikici
Teşekkürler Sayın EKİCİ, Sayın YİĞİT,

Talih Uyar'ın İcra İflas Kanunu Şerhi Cilt 2. sayfa:2184'de Yargıtay 12. HD'nin 18.6.2002 T. ve e:12179; K.13113 sayılı ilamının özeti verilmiş ve borçlunun isminin hatalı yazılmasının maddi hata olduğu ve her zaman düzeltilebileceği belirtilmiştir. Bu kararın tam metnini de bendeki içtihat programlarında bulamadım.

Özet aynen şöyle yazılı:

"Takip talebinde "borçlu" olarak gösterilen kişinin soyadının "Arslanoğlan" yerine "Arslanoğlu" şeklinde -maddi hata sonucu- yanlış yazılmış olmasının, takibin iptaline neden olmayacağı-

Şikayetçi Ü____ Arslanoğlan'ın takip talebinde "borçlu" olarak gösterilen Ü___Arslanoğlu ile ayrı kişi olduğu konusunda bir ihtilaf bulunmamaktadır. Bu durumda borçlunun (Arslanoğlan) olan soyadının, takip talebinde ve ödeme emrinde (Arslanoğlu) olarak gösterilmesi maddi hatadan ibaret olup, her zaman düzeltilmesi mümkün nitelikte görüldüğünden, şikayetin reddi yerine "takibin iptaline" karar verilmesi isabetsizdir."

Talih Uyar'ın kitabında olan kararları nedense ben hiç bulamıyorum.

İçtihat metni de aynen o kadar.


Dava: Yukarıda gün ve numarası yazılı merci kararının müddeti içerisinde temyizen incelenmesi alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:
Karar: Şikayetçi Ü.A.'ın takip talebinde borçlu olarak gösterilen Ü.A. ile ayrı kişi olduğu konusunda bir ihtilaf bulunmamaktadır. Bu halde borçlunun (Arslanoğlan) olan soyadının takip talebinde ve ödeme emrinde (Arslanoğlu) olarak gösterilmesi maddi hatadan ibaret olup, her zaman düzeltilmesi mümkün nitelikte görüldüğünden şikayetin reddi yerine takibin iptal edilmesine karar verilmesi isabetsizdir.
Sonuç: Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile merci kararının yukarda açıklanan sebeple İİK.366. ve HUMK.428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 18.06.2002 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Old 21-11-2011, 11:05   #7
Av. İbrahim YİĞİT

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Mehmet Saim Dikici
Teşekkürler Sayın EKİCİ, Sayın YİĞİT,

Talih Uyar'ın İcra İflas Kanunu Şerhi Cilt 2. sayfa:2184'de Yargıtay 12. HD'nin 18.6.2002 T. ve e:12179; K.13113 sayılı ilamının özeti verilmiş ve borçlunun isminin (soyadının) hatalı yazılmasının maddi hata olduğu ve her zaman düzeltilebileceği belirtilmiştir. Bu kararın tam metnini de bendeki içtihat programlarında bulamadım.

Özet aynen şöyle yazılı:

"Takip talebinde "borçlu" olarak gösterilen kişinin soyadının "Arslanoğlan" yerine "Arslanoğlu" şeklinde -maddi hata sonucu- yanlış yazılmış olmasının, takibin iptaline neden olmayacağı-

Şikayetçi Ü____ Arslanoğlan'ın takip talebinde "borçlu" olarak gösterilen Ü___Arslanoğlu ile ayrı kişi olduğu konusunda bir ihtilaf bulunmamaktadır. Bu durumda borçlunun (Arslanoğlan) olan soyadının, takip talebinde ve ödeme emrinde (Arslanoğlu) olarak gösterilmesi maddi hatadan ibaret olup, her zaman düzeltilmesi mümkün nitelikte görüldüğünden, şikayetin reddi yerine "takibin iptaline" karar verilmesi isabetsizdir."

Talih Uyar'ın kitabında olan kararları nedense ben hiç bulamıyorum.

Abi senin kararın tam metnini buldum. Var özeti ile sen karşılaştır


T.C.

YARGITAY

12. HUKUK DAİRESİ

E. 2002/12179

K. 2002/13113

T. 18.6.2002

DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı merci kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Şikayetçi Ünal Arslanoğlan'ın takip talebinde borçlu olarak gösterilen Ünal Arslanoğlu ile ayrı kişi olduğu konusunda bir ihtilaf bulunmamaktadır. Bu durumda borçlunun (Arslanoğlan) olan soyadının takip talebinde ve ödeme emrinde (Arslanoğlu) olarak gösterilmesi maddi hatadan ibaret olup, her zaman düzeltilmesi mümkün nitelikte görüldüğünden şikayetin reddi yerine takibin iptaline karar verilmesi isabetsizdir.

SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile merci kararının yukarıda açıklanan nedenle İİK.366. ve HUMK.428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 18.06.2002 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 21-11-2011, 11:11   #8
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. İbrahim YİĞİT
Abi senin kararın tam metnini buldum. Var özeti ile sen karşılaştır


T.C.

YARGITAY

12. HUKUK DAİRESİ

E. 2002/12179

K. 2002/13113

T. 18.6.2002

DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı merci kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Şikayetçi Ünal Arslanoğlan'ın takip talebinde borçlu olarak gösterilen Ünal Arslanoğlu ile ayrı kişi olduğu konusunda bir ihtilaf bulunmamaktadır. Bu durumda borçlunun (Arslanoğlan) olan soyadının takip talebinde ve ödeme emrinde (Arslanoğlu) olarak gösterilmesi maddi hatadan ibaret olup, her zaman düzeltilmesi mümkün nitelikte görüldüğünden şikayetin reddi yerine takibin iptaline karar verilmesi isabetsizdir.

SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile merci kararının yukarıda açıklanan nedenle İİK.366. ve HUMK.428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 18.06.2002 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Karşılaştırdım. Esas ve Karar tarihi (Yıl olarak) özette yazmıyor, bunda var.
Old 21-11-2011, 11:12   #9
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av-ufuk
İçtihat metni de aynen o kadar.


Dava: Yukarıda gün ve numarası yazılı merci kararının müddeti içerisinde temyizen incelenmesi alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:
Karar: Şikayetçi Ü.A.'ın takip talebinde borçlu olarak gösterilen Ü.A. ile ayrı kişi olduğu konusunda bir ihtilaf bulunmamaktadır. Bu halde borçlunun (Arslanoğlan) olan soyadının takip talebinde ve ödeme emrinde (Arslanoğlu) olarak gösterilmesi maddi hatadan ibaret olup, her zaman düzeltilmesi mümkün nitelikte görüldüğünden şikayetin reddi yerine takibin iptal edilmesine karar verilmesi isabetsizdir.
Sonuç: Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile merci kararının yukarda açıklanan sebeple İİK.366. ve HUMK.428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 18.06.2002 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Teşekkürler, Sayın Av-Ufuk.
Old 21-11-2011, 11:15   #10
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Şimdi Sayın YİĞİT, Sayın EKİCİ,

BU iki zıt karar sonrasında görüşünüz nedir?
Old 21-11-2011, 11:19   #11
Av. İbrahim YİĞİT

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Mehmet Saim Dikici
Şimdi Sayın YİĞİT, Sayın EKİCİ,

BU iki zıt karar sonrasında görüşünüz nedir?

Yeni hasma, yeni takip
Old 21-11-2011, 11:35   #12
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. İbrahim YİĞİT
Yeni hasma, yeni takip

+ Dolandırıcılıktan şikayet.
Old 21-11-2011, 11:43   #13
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Mehmet Saim Dikici
Şimdi Sayın YİĞİT, Sayın EKİCİ,

BU iki zıt karar sonrasında görüşünüz nedir?
Sayın DİKİCİ;

Arslanoğlu ve Arslanoğlan arasında basit bir maddi hatadan bahsedilebilirse de, X İnşaat Hırdavat Turizm, Nakliyat vs…. A.Ş. ile X İnşaat A.Ş. arasındaki farkın, basit bir maddi hata olarak nitelendirilemeyeceği ve dolayısıyla somut durumda lehinize düşünülemeyeceği kanaatindeyim.

Gerekçe olarak; birbirine ismen benzeyen çok sayıda şirket olup, söz konusu şirketlerin özel ünvanına sadece şirket türünün eklenmesi(sadece X A.Ş. gibi) ya da özel ünvanın devamında sektörel belirleyiciliği sağlayan inşaat, turizm, hırdavat, yapı vb.. ibarelerin eklenmesi arasında ciddi farkların olduğu ve burada yapılabilecek bir hatanın, maddi hata olmaktan öte telafisi zor olan hukuki işlemlere neden olabileceğinden mevcut kararlar ışığında yeniden ödeme emri gönderilmesinin gerektiği yönünde görüş bildiriyorum.

Saygılarımla..
Old 21-11-2011, 11:51   #14
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Engin EKİCİ
Sayın DİKİCİ;

Arslanoğlu ve Arslanoğlan arasında basit bir maddi hatadan bahsedilebilirse de, X İnşaat Hırdavat Turizm, Nakliyat vs…. A.Ş. ile X İnşaat A.Ş. arasındaki farkın, basit bir maddi hata olarak nitelendirilemeyeceği ve dolayısıyla somut durumda lehinize düşünülemeyeceği kanaatindeyim.

Gerekçe olarak; birbirine ismen benzeyen çok sayıda şirket olup, söz konusu şirketlerin özel ünvanına sadece şirket türünün eklenmesi(sadece X A.Ş. gibi) ya da özel ünvanın devamında sektörel belirleyiciliği sağlayan inşaat, turizm, hırdavat, yapı vb.. ibarelerin eklenmesi arasında ciddi farkların olduğu ve burada yapılabilecek bir hatanın, maddi hata olmaktan öte telafisi zor olan hukuki işlemlere neden olabileceğinden mevcut kararlar ışığında yeniden ödeme emri gönderilmesinin gerektiği yönünde görüş bildiriyorum.

Saygılarımla..

Sayın EKİCİ,

Bu görüşünüze de ben katılamıyorum.

Ayrıca Ticaret Sicilden sorguladığım zaman aynı veya benzer unvanda şirketin olmadığını tespit ettim.
Old 21-11-2011, 11:53   #15
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Sayın EKİCİ
Yeniden ödeme emri çıkarılması gerekir düşüncesindeyim.

Alıntı:
Yazan Sayın YİĞİT
Yeni hasma, yeni takip

Old 21-11-2011, 12:01   #16
Av. İbrahim YİĞİT

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Mehmet Saim Dikici



Ödeme emri olmayacağı düşüncesindeyim zira derdestlik olabileceği gibi, takipte taraf değiştirilmiş olur. Bu nedenle tavsiyem önceki mesajlarımda olduğu gibi, doğru ünvan ile yeni takip + dolandırıcılık şikayet olabilir
Old 21-11-2011, 12:02   #17
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Mehmet Saim Dikici
Sayın EKİCİ,

Bu görüşünüze de ben katılamıyorum.

Ayrıca Ticaret Sicilden sorduladığım zaman aynı veya benzer unvanda şirketin olmadığını tespit ettim.
Sayın Üstad;

Benzer ünvanı taşıyan başka şirketin olmadığını tespit etmişsiniz ancak siz, HMK 183. madde uyarınca maddi hata olduğu gerekçesiyle düzeltme yapılmasının sağlanabilip sağlanamayacağınızı soruyorsunuz. İlk mesajımda somut durumda HMK 183'ten neden yararlanılamayacağı, ikinci mesajımda da Yargıtay kararları nazarı itibare alınarak yine neden 183'e dayanılamayacağını belirtmiştim.
Old 21-11-2011, 12:07   #18
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Engin EKİCİ
Sayın Üstad;

Benzer ünvanı taşıyan başka şirketin olmadığını tespit etmişsiniz ancak siz, HMK 183. madde uyarınca maddi hata olduğu gerekçesiyle düzeltme yapılmasının sağlanabilip sağlanamayacağınızı soruyorsunuz. İlk mesajımda somut durumda HMK 183'ten neden yararlanılamayacağı, ikinci mesajımda da Yargıtay kararları nazarı itibare alınarak yine neden 183'e dayanılamayacağını belirtmiştim.

Tespit derken bu mahkeme tespiti değil, benim sorgulamamın neticesidir. Zaten aynı firma olduğundan emin olduğum için maddi hata sayılır mı diye soruyorum.
Old 21-11-2011, 12:08   #19
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. İbrahim YİĞİT


Ödeme emri olmayacağı düşüncesindeyim zira derdestlik olabileceği gibi, takipte taraf değiştirilmiş olur. Bu nedenle tavsiyem önceki mesajlarımda olduğu gibi, doğru ünvan ile yeni takip + dolandırıcılık şikayet olabilir

Galiba en kesin çözüm bu olacak. Teşekkürler Sayın YİĞİT.

Ayrıca teşekkürler Sayın EKİCİ, sayın Av-ufuk…
Old 21-11-2011, 12:10   #20
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Mehmet Saim Dikici
Tespit derken bu mahkeme tespiti değil, benim sorgulamamın neticesidir. Zaten aynı firma olduğundan emin olduğum için maddi hata sayılır mı diye soruyorum.
Farkındayım
Old 21-11-2011, 22:06   #21
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Mehmet Saim Dikici
Sayın meslektaşlarım,

Bilindiği üzere HMK.183. madde, "Tarafların veya mahkemenin dava dosyasında bulunan belgelerdeki açık yazı ve hesap hataları, karar verilinceye kadar düzeltilebilir." hükmünü içermektedir. (HMUK.80/1'in sadeleştirilmiş hali)

Borçlu aleyhinde yapılan icra takibinde, borçlunun ticari ilişki boyunca beyan ettiği şekilde, X İnşaat A.Ş. unvanı altında fatura ve irsaliye tanzim edilerek kendisine teslim edilmiştir. Fatura ve irsaliyeler imza karşılığı teslim edilmiş, borçlu şirket muhtemelen de defterine faturaları işlemiştir.

Borcunu ödemeyen borçlu şirket aleyhinde yapılan takipte doğal olarak faturadaki unvanı kullanılmıştır. Ödeme emri şirketin sekreterine usulü dairesinde tebliğ edilmiştir.

Hal böyle iken, unvanının X İnşaat Hırdavat Turizm, Nakliyat vs…. A.Ş. olduğunu söyleyen bir şirketin vekili, aynı adreste kendi şirketleirnin olduğunu, sekreterlerinin sehven tebligatı aldığını iddia ederek husumet itirazında bulunmuş ve ayrıca borca da itiraz etmiştir.

Ticaret Sicil kayıtlarından yaptığımız araştırmada aynı adreste X İnşaat Hırdavat Turizm, Nakliyat vs…. A.Ş.nin olduğu, Faturada unvanı X İnşaat A.Ş. şeklinde yazılan şirketin Vergi Dairesi ve numarasının, aslında husumet itirazında bulunan X İnşaat Hırdavat Turizm, Nakliyat vs…. A.Ş. şeklinde Vergi Dairesi kayıtlaırnda görüldüğü, keza cari hesap ilişkisi sırasında alacaklının banka hesabına gönderilen EFT'de gönderen şirketin de yine husumet itirazında bulunan X İnşaat Hırdavat Turizm, Nakliyat vs…. A.Ş. olduğu anlaşılmış, tespit edilmiştir.

Sorum şudur:

1.) Taraflar arasındaki temel ilişkide kullanılan faturadaki vergi kaydı ile cari hesap kapsamında faturalar için ödemeleri EFT yoluyla yapan şirketin husumet iitrazında bulunan şirket ile aynı olması nedeniyle, alacaklının icra dosyasına, HMK.183. madde uyarınca Unvandaki maddi hatanın düzeltilmesi istemli bir dilekçe vermesi, hatanın düzeltilmesi için yeterli olur mu?

Yoksa yeniden ödeme emri mi çıkarmak gerekir?

2.) Husumet itirazında bulunan şirketin aslında faturada X İnşaat A.Ş: olarak yazılan şirket ile aynı olduğu hem Vergi dairesi kayıtları itibariyle, hem ticari ilişki sırasında tanzim edilen faturadaki vergi kaydının aynı olması ile ve ticari ilişki sırasında ara ara ödeme yapan firmanın da yine husumet itirazında bulunan aynı şirket olduğunun anlaşılması nedeniyle, ticari ilişlki sırasında unvanını X İnşaat A.Ş. olarak beyan edip o şekilde fatura tanzim ettiren ve takibe bile bile husumet itirazında bulunan şirket açısından, "Dolandırıcılık" temelli suç duyurusunda bulunmak sizce sonuç verebilir mi?



Benim kişisel fikrim HMK:183. maddeye göre bir düzeltme dilekçesi verilerek, itirazın iptali yoluna gidilebilir şeklindedir. Ancak mevzuat çok yeni olduğu için, tereddütümü gidermek ve bu konuda fikirlerinizi almak istiyorum.

Görüş beyan edecek meslektaşlarıma şimdiden teşekkür ederim.

Sayın Dikici,

Doğrudan itirazın iptali davası açmanızı öneririm. HMK.m.183 hükmünü ve borçlunun yaptığı itirazın haksız ve hukuki mesnetten yoksun ve sizin pek sevdiğiniz TMK.m.2 hükmüne açık aykırı olduğuna ve himaye edilemeyeceğine dair beyanlarınızı, elinizde mevcut ve mesajınızda zikrettiğiniz -bence önemli- delillerle ileri sürüp tartışınız derim.

Zira burada belirttiğiniz durum çerçevesinde konunun husumetle bir ilgisi yok. Borçlu husumete dair hükümden haksız yararlanmaya çalışıyor; buna hile-i şeriye denir.

Bu sebeple, naçizane kanımca siz, bu borçluya karşı HMK.m.29, 124/3-4 ve tabii m.180 hükümlerini (bu maddeyle alakası olmadığından-şartları oluşmadığından bahisle) dikkate alarak itirazın iptali davası açınız.

Saygılarımla.
Old 22-11-2011, 06:53   #22
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Ömer Güntay
Sayın Dikici,

Doğrudan itirazın iptali davası açmanızı öneririm. HMK.m.183 hükmünü ve borçlunun yaptığı itirazın haksız ve hukuki mesnetten yoksun ve sizin pek sevdiğiniz TMK.m.2 hükmüne açık aykırı olduğuna ve himaye edilemeyeceğine dair beyanlarınızı, elinizde mevcut ve mesajınızda zikrettiğiniz -bence önemli- delillerle ileri sürüp tartışınız derim.

Zira burada belirttiğiniz durum çerçevesinde konunun husumetle bir ilgisi yok. Borçlu husumete dair hükümden haksız yararlanmaya çalışıyor; buna hile-i şeriye denir.

Bu sebeple, naçizane kanımca siz, bu borçluya karşı HMK.m.29, 124/3-4 ve tabii m.180 hükümlerini (bu maddeyle alakası olmadığından-şartları oluşmadığından bahisle) dikkate alarak itirazın iptali davası açınız.

Saygılarımla.

Sayın Güntay,

Öncelikle cesaretli öneriniz için teşekkür ederim. Aynı fikirde olsam da zaman bakımından müvekkilimi riske etmek de bana çok doğru gelmiyor. Konuyu buraya aktarmamın belki de ana nedeni, karşımdaki kişilerin olayı nasıl algıladığını görmekti. Nitekim algıyı çok çabuk gördüm.

Yoksa kesinlikle bunun haklı bir husumet itirazı olmadığı gün gibi ortada. Lakin, yargının ağır serüveni ve tekrar başa dönme riski beni ciddi bir şekilde geri adım atmaya itti.

Ancak bu tür hile-i şeriyenin en ağır şekilde cevap alması için de elimden geleni yapacağımdan hiç kuşkunuz olmasın! Bu tavır bana göre düpedüz "dolandırıcılık" hevesidir. Bu haksız hevesin kursaklarında kalacağına inanıyorum.
Old 22-11-2011, 12:08   #23
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Mehmet Saim Dikici
...Borçlu aleyhinde yapılan icra takibinde, borçlunun ticari ilişki boyunca beyan ettiği şekilde, X İnşaat A.Ş. unvanı altında fatura ve irsaliye tanzim edilerek kendisine teslim edilmiştir. Fatura ve irsaliyeler imza karşılığı teslim edilmiş, borçlu şirket muhtemelen de defterine faturaları işlemiştir.

Borcunu ödemeyen borçlu şirket aleyhinde yapılan takipte doğal olarak faturadaki unvanı kullanılmıştır. Ödeme emri şirketin sekreterine usulü dairesinde tebliğ edilmiştir.

Hal böyle iken, unvanının X İnşaat Hırdavat Turizm, Nakliyat vs…. A.Ş. olduğunu söyleyen bir şirketin vekili, aynı adreste kendi şirketlerinin olduğunu, sekreterlerinin sehven tebligatı aldığını iddia ederek husumet itirazında bulunmuş ve ayrıca borca da itiraz etmiştir.

Ticaret Sicil kayıtlarından yaptığımız araştırmada aynı adreste X İnşaat Hırdavat Turizm, Nakliyat vs…. A.Ş.nin olduğu, Faturada unvanı X İnşaat A.Ş. şeklinde yazılan şirketin Vergi Dairesi ve numarasının, aslında husumet itirazında bulunan X İnşaat Hırdavat Turizm, Nakliyat vs…. A.Ş. şeklinde Vergi Dairesi kayıtlaırnda görüldüğü, keza cari hesap ilişkisi sırasında alacaklının banka hesabına gönderilen EFT'de gönderen şirketin de yine husumet itirazında bulunan X İnşaat Hırdavat Turizm, Nakliyat vs…. A.Ş. olduğu anlaşılmış, tespit edilmiştir.

...
Benim kişisel fikrim HMK:183. maddeye göre bir düzeltme dilekçesi verilerek, itirazın iptali yoluna gidilebilir şeklindedir...

Yargıtay 11. HD, 16.03.2004 T, Esas: 2003/8212, Karar: 2004/2599: "...Davalı tarafından düzenlenen taşıma senedine emtiayı teslim alan olarak "D Havayolları Kargo Servisi" kaşesi vurulmuştur. 22.09.1999 tarihli makbuz da "D Air Lines/D Hava Yolları Kargo Servisi" tarafından düzenlenmiştir. İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü'nden gönderilen kayda göre, davalının gerçek ünvanı "D Air Lines Inc-Merkezi ABD Deleware/İstanbul Şubesi" ise de, dava dilekçesine davalı ünvanının "D Havayolları A.Ş." olarak yazılmasının maddi hata olduğu ve bu hataya davalı tarafın düzenlediği taşıma senedi ve makbuzun neden olduğu, D Havayolları A.Ş. ünvanında başka bir şirketin de ticaret siciline kaydı olmadığının davalı tarafında da kabul edildiği anlaşılmakta olup, mahkemece işin esasına girilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle davanın reddedilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle davacı yararına bozulması gerekmiştir..."

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 11.05.1966 T., Esas: 1965/843, Karar: 1966/165: "Borçlu şirket "... ve Ortağı Komandit Şirketi" dir. Prim belgesine ve ödeme emrine, Şirket adının "...ve Ortakları Kollektif Şirketi" olarak, yani komandit yerine kollektif yazılması, maddi bir hata sonucudur. Prim belgesi ve ödeme emri, komandit şirket temsilcisi M____`ye bildirilmiş ve itiraz da M____ tarafından yapılmış olduğuna göre, maddi hata sonuca etki etmemiştir Hatanın her zaman düzeltilebileceği göz önünde tutulmadan, itirazın kaldırılması isteminin reddedilmesi, Yasaya aykırıdır. Özel daire bozma ilamına uyulması gerekirken, eski hükümde direnilmesi usule aykırıdır."

Faturaya mesnetle icra takibi başlattınız.
Faturada borçlu görünen şirket X İnşaat A.Ş. (bu unvanda başka şirket yok, vergi numarası itiraz eden şirket olduğunu gösteriyor, irsaliyeleri işbu unvanla tanzim olunmuş ve imzayla teslim almışlar, adresleri aynı ve ödeme emrini tebellüğ edip borca itiraz etmişler...)
Siz aynı faturalara mesnetle başka bir takip başlatacaksınız; bu sefer borçluyu X İnşaat Hırdavat Turizm, Nakliyat vs…. A.Ş. gösterip bu şirkete ödeme emri göndereceksiniz; o zaman da borca mesnet faturalardaki unvan bize ait değil, biz bu şirket değiliz, borç bizim değil (mi) diyecekler

Saygılar...
Old 22-11-2011, 12:19   #24
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Nevra Öksüz
Yargıtay 11. HD, 16.03.2004 T, Esas: 2003/8212, Karar: 2004/2599: "...Davalı tarafından düzenlenen taşıma senedine emtiayı teslim alan olarak "D Havayolları Kargo Servisi" kaşesi vurulmuştur. 22.09.1999 tarihli makbuz da "D Air Lines/D Hava Yolları Kargo Servisi" tarafından düzenlenmiştir. İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü'nden gönderilen kayda göre, davalının gerçek ünvanı "D Air Lines Inc-Merkezi ABD Deleware/İstanbul Şubesi" ise de, dava dilekçesine davalı ünvanının "D Havayolları A.Ş." olarak yazılmasının maddi hata olduğu ve bu hataya davalı tarafın düzenlediği taşıma senedi ve makbuzun neden olduğu, D Havayolları A.Ş. ünvanında başka bir şirketin de ticaret siciline kaydı olmadığının davalı tarafında da kabul edildiği anlaşılmakta olup, mahkemece işin esasına girilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle davanın reddedilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle davacı yararına bozulması gerekmiştir..."

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 11.05.1966 T., Esas: 1965/843, Karar: 1966/165: "Borçlu şirket "... ve Ortağı Komandit Şirketi" dir. Prim belgesine ve ödeme emrine, Şirket adının "...ve Ortakları Kollektif Şirketi" olarak, yani komandit yerine kollektif yazılması, maddi bir hata sonucudur. Prim belgesi ve ödeme emri, komandit şirket temsilcisi M____`ye bildirilmiş ve itiraz da M____ tarafından yapılmış olduğuna göre, maddi hata sonuca etki etmemiştir Hatanın her zaman düzeltilebileceği göz önünde tutulmadan, itirazın kaldırılması isteminin reddedilmesi, Yasaya aykırıdır. Özel daire bozma ilamına uyulması gerekirken, eski hükümde direnilmesi usule aykırıdır."

Faturaya mesnetle icra takibi başlattınız.
Faturada borçlu görünen şirket X İnşaat A.Ş. (bu unvanda başka şirket yok, vergi numarası itiraz eden şirket olduğunu gösteriyor, irsaliyeleri işbu unvanla tanzim olunmuş ve imzayla teslim almışlar, adresleri aynı ve ödeme emrini tebellüğ edip borca itiraz etmişler...)
Siz aynı faturalara mesnetle başka bir takip başlatacaksınız; bu sefer borçluyu X İnşaat Hırdavat Turizm, Nakliyat vs…. A.Ş. gösterip bu şirkete ödeme emri göndereceksiniz; o zamanda borca mesnet faturalardaki unvan bize ait değil, biz bu şirket değiliz, borç bizim değil (mi) diyecekler

Saygılar...

Kararlar için teşekkürler Sayın Öksüz.

Alıntı:
Siz aynı faturalara mesnetle başka bir takip başlatacaksınız; bu sefer borçluyu X İnşaat Hırdavat Turizm, Nakliyat vs…. A.Ş. gösterip bu şirkete ödeme emri göndereceksiniz; o zamanda borca mesnet faturalardaki unvan bize ait değil, biz bu şirket değiliz, borç bizim değil (mi) diyecekler

Böyle bir durumda faturanın ticari deflterlerinde kayıtlı olması ve açık hesap ilişkisi kapsamında bir kısım ödemeyi yapanın bu şirket olması, faturadaki vergi hesap numarasının bu şirkete ait olması nedenleriyle itirazlarının bir hükmü olmaz.

Şimdi ki durumda ise,

(En azından) şekli ve dosya ile sınırlı incelemenin geçerli olduğu İcra dosyası kapsamından, o ünvanda başka bir şirket olup olmadığının belirsiz olması,

temelinde itirazı haklı bulma riski var.



Oysa bana göre, itirazın iptalini inceleyecek mahkemenin bu konuda da maddi anlamda inceleme yapabilmesi ve itirazı iptal etmesi mümkündür.

Lakin, böyle olmasına böyle de….

Mahkemenin Sayın EKİCİ gibi düşünmeyeceğinin garantisi de yoktur.
Old 22-11-2011, 12:28   #25
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan Katkı, katık :)))

Alıntı:
Yazan Av.Mehmet Saim Dikici
Kararlar için teşekkürler Sayın Öksüz.



Böyle bir durumda faturanın ticari deflterlerinde kayıtlı olması ve açık hesap ilişkisi kapsamında bir kısım ödemeyi yapanın bu şirket olması, faturadaki vergi hesap numarasının bu şirkete ait olması nedenleriyle itirazlarının bir hükmü olmaz.

Şimdi ki durumda ise,

(En azından) şekli ve dosya ile sınırlı incelemenin geçerli olduğu İcra dosyası kapsamından, o ünvanda başka bir şirket olup olmadığının belirsiz olması,

temelinde itirazı haklı bulma riski var.



Oysa bana göre, itirazın iptalini inceleyecek mahkemenin bu konuda da maddi anlamda inceleme yapabilmesi ve itirazı iptal etmesi mümkündür.

Lakin, böyle olmasına böyle de….

Mahkemenin Sayın EKİCİ gibi düşünmeyeceğinin garantisi de yoktur.
T.C. YARGITAY 19.Hukuk Dairesi Esas: 2004/5391 Karar: 2004/12451 Karar Tarihi: 13.12.2004

Dava: Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
Karar: Davacı vekili, taraflar arasında 25.2.1999 tarihli protokol gereği davalının müvekkilinin bayii olduğunu ancak davalı bayiinin protokol hükümlerini ihlal ettiğini fatura borçlarından kalan kısmının ödenmesi için keşide edilen ihtarnamenin sonuçsuz kaldığını, protokolün tek taraflı feshedilerek alacağın tahsili için girişilen takibe itiraz edildiğini iddia ederek itirazının iptaliyle takibin devamı ve %40 tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, takibin M____-San A.Ş. tarafından açılmış olmasına rağmen davanın M____-San Ltd. Şti. tarafından açıldığını dolayısıyla davacının, davacı sıfatının bulunmadığını, müvekkilinin borcunun olmadığını, iade edilen damacanaların bedelinin varsa borçtan tenzili gerektiğini faizin fahiş talep edildiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma toplanan deliller ve bilirkişi raporuna göre davacı şirket adının yazılış şeklinin maddi hatadan kaynaklandığı ve temsilcide hata niteliğinde olduğundan davalının husumet itirazının reddine, taraflar arasındaki cari hesap ilişkisi nedeniyle usulüne uygun davacı defterlerine göre davacının 3.409.141.389.TL alacaklı olduğu anlaşıldığından davalının takip dosyasına yaptığı 2.680.331.389.TL'ye vaki itirazının iptaliyle takibin bu miktar üzerinden %79 oranını geçmemek üzere artan eksilen oranlarda reeskont faizi uygulanarak devamına, işlemiş faiz isteminin temerrüde düşürülmediğinden reddine %40 tazminatın davalıdan tahsiline dair verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
İcra takibini yapan şirket ile davayı açan şirketin niteliklerinin ayrı olduğu ve isimlerde de değişiklik bulunduğu gözetilerek her iki şirkete ait ticaret sicili ve öteki kayıtların getirtilip ayrı tüzel kişilikleri bulunup bulunmadığı üzerinde durularak isimde maddi yanılgı olduğu iddiasının açıklığa kavuşturulması gerekirken, kanıtları gösterilmeksizin oluşturulan gerekçeye dayanılarak husumet itirazının reddedilmiş olması usule aykırıdır.
Sonuç: Temyiz olunan kararın gösterilen nedenle BOZULMASINA, bozma biçimine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 13.12.2004 gününde oybirliği ile karar verildi.

Saygılarımla,
Old 22-11-2011, 12:59   #26
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

Verdiğim örnek, karşı tarafın ziyadesiyle kötüniyetli olduğunu vurgulamak içindi...

VE:

Alıntı:
Yazan Av.Mehmet Saim Dikici
... o ünvanda başka bir şirket olup olmadığının belirsiz olması,

temelinde itirazı haklı bulma riski var.


Alıntı:
Yazan Av.Nevra Öksüz
...(bu unvanda başka şirket yok, vergi numarası itiraz eden şirket olduğunu gösteriyor, irsaliyeleri işbu unvanla tanzim olunmuş ve imzayla teslim almışlar, adresleri aynı ve ödeme emrini tebellüğ edip borca itiraz etmişler...)

demiştim

Ve aslında uygulanabilir (diye düşünüyorum ):

HMK m.124: "(1) Bir davada taraf değişikliği, ancak karşı tarafın açık rızası ile mümkündür.

(2) Bu konuda kanunlarda yer alan özel hükümler saklıdır.

(3) Ancak, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hâkim tarafından kabul edilir.

(4) Dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hâkim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir. Bu durumda hâkim, davanın tarafı olmaktan çıkarılan ve aleyhine dava açılmasına sebebiyet vermeyen kişi lehine yargılama giderlerine hükmeder."

Gerekçesi: "... taraf değişikliğinde karşı tarafın rızası da aranmaktadır. Ancak, bu kuralın çok katı uygulanması, hem şeklî taraf teorisinin özünü zedeleyip, amacı dışında çok katı uygulanması sonucunu doğurarak adeta yargılama ilişkisini, katı bir forma dönüştürmektedir hem de yeni ve aslında gereksiz birtakım yargılamalara yol açarak usûl ekonomisi ilkesini de zedelemektedir. Yargı kararlarında, bazen çerçevesi de geniş tutularak, temsilcide yanılma ya da maddî hatadan kaynaklanan yanılma olarak nitelenen durumlarda, karşı tarafın rızası aranmadan taraf değişikliğine izin verilerek, ortaya çıkan bu sakınca giderilmeye çalışılmaktadır. Ancak, bu içtihatlar, kanunî düzenleme karşısında sorunu tam olarak çözememekte, sınırlı kalmakta, bazen de kanunî düzenlemeyi zorlamaktadır. Oysa, taraflar gösterilirken bazen maddî hata sebebiyle bir yanılgı ortaya çıkabilir; aslında muhatabı belli olan uyuşmazlık, bu hata sebebiyle mevcut olmayan ya da farklı kişiye karşı yürütülebilir. Böyle bir durumda, mutlaka karşı tarafın rızasını aramak, yargılamanın kaderini gerçekte muhatap olmaması gereken bir kişinin rızasına bağlamak anlamına gelebilir ve yargılama gereksiz yere uzayabilir, hatta yeni dava açılması sonucu ortaya çıkabilir. Bu sebeple, maddî hatadan dolayı muhatabın yanlış gösterilmesi hâlinde, diğer tarafın rızası aranmadan taraf değişikliği kabul edilmiştir. Ayrıca, bazen davacı, tüm özeni göstermiş, tüm araştırmayı yapmış olmasına rağmen dava açacağı kişiyi doğru tespit edememiş olabilir. Nitekim, uygulamada temsilcide yanılma olarak nitelenen durumlarda, bu haklı bir yanılma kabul edilerek, diğer tarafın rızası aranmadan yargılama gerçek muhataba karşı yürütülmektedir. Aynı şekilde, yanılma, diğer tarafın davranış ya da işlemlerinden veya hukukî ilişkinin karmaşık niteliğinden de kaynaklanabilir. Örneğin, holding şeklindeki şirketlerde muhatabın doğru tespitinin tam olarak mümkün olmaması, hukukî ilişkide farklı temsilci ya da vekillerin asıl tarafmış gibi davranması durumlarında, gerçek taraf, verilen cevap ya da yargılama işlemleriyle anlaşılabilecektir. Keza, kısa süre önce işlem yapılmış ya da sadece vekiliyle muhatap olunmuş bir işlemden sonra muhatabın ölmesi hâlinde, mirasçıları değil, ölen kişiye dava açılmasında da benzer bir durum vardır.

Böyle durumlarda, tarafın, yargılamayı uzatmak yönünde niyeti olamayacağı gibi bunda hukukî yararı da yoktur.

Verilen örneklerdeki gibi, yanlış taraf gösterilmesi dürüstlük kuralına aykırı değilse, ortaya çıkan dava ilişkisi sebebiyle daha üstün bir yarar dikkate alınarak, yargılamaya gerçek tarafla devam etmekte yarar vardır. Böyle bir durumda, karşı tarafın rızası aranmadan hâkimin kabulüyle yeni tarafa karşı davaya devam edilebilecektir.

Bu hâllerde hâkimin yapacağı inceleme, sadece hatanın maddî hata olup olmadığı ve taraf değişikliği isteğinin dürüstlük kuralına aykırı bulunup bulunmadığıdır.

Dördüncü fıkrada, taraf değişikliğinin ne anlama geldiği ve nasıl yapılacağı belirtilmiştir. Taraf değişikliği, hem karşı tarafın yanlış hem de eksik gösterilmesini kapsamaktadır. Eğer bu durum, üçüncü fıkradaki anlamıyla kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hâkim sadece kabul edilebilir yanılgıyı araştıracak, bunun dışında karşı tarafın rızasını aramadan taraf değişikliği talebini kabul edecektir. Bu şekildeki taraf değişikliğinde, davanın tarafı olmaktan çıkarılan kimse, eğer hatalı şekilde kendisine karşı dava açılmasına sebebiyet vermemişse, lehine yargılama giderlerine hükmedilecektir. Zira, ortaya çıkan durumdan bir kusuru olmadığı gibi, aslında muhatap olmaması gereken bir yargılamayla uğraşmak durumunda kalmıştır.”

Saygılar...
Old 22-11-2011, 13:52   #27
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Nevra Öksüz
Verdiğim örnek, karşı tarafın ziyadesiyle kötüniyetli olduğunu vurgulamak içindi...

VE:





demiştim

Ve aslında uygulanabilir (diye düşünüyorum ):

HMK m.124: "(1) Bir davada taraf değişikliği, ancak karşı tarafın açık rızası ile mümkündür.

(2) Bu konuda kanunlarda yer alan özel hükümler saklıdır.

(3) Ancak, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hâkim tarafından kabul edilir.

(4) Dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hâkim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir. Bu durumda hâkim, davanın tarafı olmaktan çıkarılan ve aleyhine dava açılmasına sebebiyet vermeyen kişi lehine yargılama giderlerine hükmeder."

Gerekçesi: "... taraf değişikliğinde karşı tarafın rızası da aranmaktadır. Ancak, bu kuralın çok katı uygulanması, hem şeklî taraf teorisinin özünü zedeleyip, amacı dışında çok katı uygulanması sonucunu doğurarak adeta yargılama ilişkisini, katı bir forma dönüştürmektedir hem de yeni ve aslında gereksiz birtakım yargılamalara yol açarak usûl ekonomisi ilkesini de zedelemektedir. Yargı kararlarında, bazen çerçevesi de geniş tutularak, temsilcide yanılma ya da maddî hatadan kaynaklanan yanılma olarak nitelenen durumlarda, karşı tarafın rızası aranmadan taraf değişikliğine izin verilerek, ortaya çıkan bu sakınca giderilmeye çalışılmaktadır. Ancak, bu içtihatlar, kanunî düzenleme karşısında sorunu tam olarak çözememekte, sınırlı kalmakta, bazen de kanunî düzenlemeyi zorlamaktadır. Oysa, taraflar gösterilirken bazen maddî hata sebebiyle bir yanılgı ortaya çıkabilir; aslında muhatabı belli olan uyuşmazlık, bu hata sebebiyle mevcut olmayan ya da farklı kişiye karşı yürütülebilir. Böyle bir durumda, mutlaka karşı tarafın rızasını aramak, yargılamanın kaderini gerçekte muhatap olmaması gereken bir kişinin rızasına bağlamak anlamına gelebilir ve yargılama gereksiz yere uzayabilir, hatta yeni dava açılması sonucu ortaya çıkabilir. Bu sebeple, maddî hatadan dolayı muhatabın yanlış gösterilmesi hâlinde, diğer tarafın rızası aranmadan taraf değişikliği kabul edilmiştir. Ayrıca, bazen davacı, tüm özeni göstermiş, tüm araştırmayı yapmış olmasına rağmen dava açacağı kişiyi doğru tespit edememiş olabilir. Nitekim, uygulamada temsilcide yanılma olarak nitelenen durumlarda, bu haklı bir yanılma kabul edilerek, diğer tarafın rızası aranmadan yargılama gerçek muhataba karşı yürütülmektedir. Aynı şekilde, yanılma, diğer tarafın davranış ya da işlemlerinden veya hukukî ilişkinin karmaşık niteliğinden de kaynaklanabilir. Örneğin, holding şeklindeki şirketlerde muhatabın doğru tespitinin tam olarak mümkün olmaması, hukukî ilişkide farklı temsilci ya da vekillerin asıl tarafmış gibi davranması durumlarında, gerçek taraf, verilen cevap ya da yargılama işlemleriyle anlaşılabilecektir. Keza, kısa süre önce işlem yapılmış ya da sadece vekiliyle muhatap olunmuş bir işlemden sonra muhatabın ölmesi hâlinde, mirasçıları değil, ölen kişiye dava açılmasında da benzer bir durum vardır.

Böyle durumlarda, tarafın, yargılamayı uzatmak yönünde niyeti olamayacağı gibi bunda hukukî yararı da yoktur.

Verilen örneklerdeki gibi, yanlış taraf gösterilmesi dürüstlük kuralına aykırı değilse, ortaya çıkan dava ilişkisi sebebiyle daha üstün bir yarar dikkate alınarak, yargılamaya gerçek tarafla devam etmekte yarar vardır. Böyle bir durumda, karşı tarafın rızası aranmadan hâkimin kabulüyle yeni tarafa karşı davaya devam edilebilecektir.

Bu hâllerde hâkimin yapacağı inceleme, sadece hatanın maddî hata olup olmadığı ve taraf değişikliği isteğinin dürüstlük kuralına aykırı bulunup bulunmadığıdır.

Dördüncü fıkrada, taraf değişikliğinin ne anlama geldiği ve nasıl yapılacağı belirtilmiştir. Taraf değişikliği, hem karşı tarafın yanlış hem de eksik gösterilmesini kapsamaktadır. Eğer bu durum, üçüncü fıkradaki anlamıyla kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hâkim sadece kabul edilebilir yanılgıyı araştıracak, bunun dışında karşı tarafın rızasını aramadan taraf değişikliği talebini kabul edecektir. Bu şekildeki taraf değişikliğinde, davanın tarafı olmaktan çıkarılan kimse, eğer hatalı şekilde kendisine karşı dava açılmasına sebebiyet vermemişse, lehine yargılama giderlerine hükmedilecektir. Zira, ortaya çıkan durumdan bir kusuru olmadığı gibi, aslında muhatap olmaması gereken bir yargılamayla uğraşmak durumunda kalmıştır.”

Saygılar...

Teşekkürler…

Mahkemede bu hükmün uygulaması çok kolay olur ama icra dairesinde biraz zorlanırız gibi geliyor bana.

İtiraz üzerine duran takip var. İcra dairesine maddi hata nedeniyle tarafın düzeltilmesini istedikten hemen sonra mahkemede iptal davası açmayı düşünüyordum ki Sayın EKİCİ zinhar olmaz dedi. Deyiş o deyiş, ya hakim de zinhar diye itiraz ederse nolur halimiz diye ürktüm açıkçası… Boşa geçen yıllar…ve müvekkil.
Old 22-11-2011, 14:00   #28
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Üstad bu arada aniden fikir değiştirdim ve icra dosyasına bir dilekçe sunup, akabinde doğrudan mahkemeye iptal için gideceğim + Dolandırıcılıktan suç duyurusunda bulunacağım.

Kötü niyeti biz görebiliyorsak hakim hayda hayda görür.
Old 22-11-2011, 14:09   #29
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Mehmet Saim Dikici
Üstad bu arada aniden fikir değiştirdim ve icra dosyasına bir dilekçe sunup, akabinde doğrudan mahkemeye iptal için gideceğim + Dolandırıcılıktan suç duyurusunda bulunacağım.

Kötü niyeti biz görebiliyorsak hakim hayda hayda görür.

Old 22-11-2011, 15:27   #30
Av. İbrahim YİĞİT

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Mehmet Saim Dikici
Üstad bu arada aniden fikir değiştirdim ve icra dosyasına bir dilekçe sunup, akabinde doğrudan mahkemeye iptal için gideceğim + Dolandırıcılıktan suç duyurusunda bulunacağım.

Kötü niyeti biz görebiliyorsak hakim hayda hayda görür.



Cesaretlisiniz
Haksız da sayılmazsınız. Hiçbir zafere çiçekli yollardan gidilmez
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
ikinci husumet itirazı Av.Özlem Köseoğlu Meslektaşların Soruları 0 24-05-2010 13:00
husumet itirazı ada26 Meslektaşların Soruları 3 24-08-2009 13:54
husumet itirazı avukat erdoğan Meslektaşların Soruları 2 10-06-2008 16:14
kopperatifte husumet itirazı sektör_a Meslektaşların Soruları 4 14-04-2008 12:05
itm husumet itirazı ve süresi,,,, Av.Ayse E. Meslektaşların Soruları 3 03-04-2007 19:15


THS Sunucusu bu sayfayı 0,10934806 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.