icra takibi - ticari defterler - muvazaa mı ?

işçilik alacaklarına ilişkin olarak açılmış olan bir davada x şirketinin taşınmazına devri önlemek amacıyla ihtiyati tedbir şerhi konulmuş,

1-2 gün sonra sonra x şirketinin yetkilisi ve ortağı aynı zamanda y şirketinin de yetkilisi ve ortağı olan şahıs , y şirketinin alacaklı davalı x şirketinin borçlu olarak düzenlenmiş bonolarla icra takibi yapmış, aynı gün sürelerden feragat ederek ve postaneden bizzat tebliğ alarak haczi kesinleştirmiş ve sonra taşınmazın satışını istemiştir...

ortakları ve yetkilileri aynı olan iki şirket arasında ticari defterlere geçmiş alacak - borç ilişkisi ileri sürülmektedir,

1- iki şirket arasında ticari defterlere geçmiş alacak-borç ilişkisi olması bonoların ve icra takibinin muvazaalı olarak düzenlendiği iddiasını ortadan kaldırır mı?

2- burada muvazaa açısından değerlendirdiğimizde iki şirket arasındaki borç ilişkisinden gayrı bonoların düzenlenmesi ve takibe konulması hususları ayrı düşünülebilir mi?

3- basiretli bir tacir olarak şirket ortağının öncelikle ortağı olduğu diğer şirketin alacaklarını almadan önce kendi işçilik borçlarını ödemesi iddiası nasıl değerlendirilir?

4- konu ile ilgili çok araştırmama rağmen herhangi bir içtihata rastlamadım, bu konuda içtihat var mıdır acaba ?

Sayın meslektaşım burada muvazaa olduğu somut olayı tahmin edemesek de açıkca ortada olduğu kanaatindeyim.Derdest tedbir kararı verilen davanızda, taşınmaz üzerindeki tedbirin, satışa engel olup olmadığı icra dairesindeki muvazaalı alacak dosyasından satış işlemleri sırasında sorulacaktır.En kötü ihtimalle burada muvazaalı satış dosyası işlemlerinin tıkanacağı kanaatindeyim

alacak davası nedeniyle konulan tedbir satışa engel değildir.

TAŞINMAZLARIN CEBRİ İCRA YOLU İLE SATIŞI
İHTİYATİ TEDBİR


İhtiyati tedbir kararı, borçluya ait taşınmazların üçüncü kişilere rızaen devir ve temlikinin önlenmesine yönelik olup, bu taşınmazların cebri icra ile satılmasını önleyici nitelikte değildir.

(1086 s. HUMK. m. 101)

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :

Bodrum 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1999/238 esas sayılı dosyası üzerinden verilen 09.04.1959 tarihli ihtiyati tedbir kararı, borçluya ait taşınmazların üçüncü kişilere rızaen devir ve temlikinin önlenmesine yönelik olup, bu taşınmazların cebri icra ile satılmasını önleyici nitelikte değildir. İcra Müdürlüğünce satış isteminin anılan ihtiyati tedbir kararının satışa engel teşkil ettiğinden bahisle reddine dair 23.12.2002 tarihli kararı doğru değildir. Mahkemece anılan icra müdürü kararına yönelik şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile reddine karar verilmesi isabetsizdir.

SONUÇ :Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.366. ve HUMK.428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 27.04.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.

tedbir cebri icrai satışa engel şekilde verilmiş .. benım burada sormak istediğim yukarıda bahsettiğim işlemlerde muvazaa iddiasının kabul edilip edilemeyeceği...

yapılan işlemin açıkça mal kaçırma olduğunu düşünüyorum. Tasarrufun iptali ve özellikle tüzel kişilik perdesinin kaldırılması kavramları ile bu sitede araştırma yapmanızı tavsiye ederim.

şu aşamada genel mahkemede muvazaa nedeniyle takibin iptali daha uygun olacak, ancak aynı yetkili kişinin iki şirkettede hissedar olması durumu ve alacak-borç ilişkisi düşünüldüğünde alacaklı olduğunu ileri sürdüğü şirkette baskın hissdar olması durumu değiştirir mi? yoksa şirketin alacaklı olmasından çok bonoların ve takibin muvazaalı olduğu şekli emarelere göre ortada olması yeterli midir?