Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Nema Alacağı ,Zamanaşımı

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 10-02-2008, 12:03   #1
cesur_yürek

 
Varsayılan Nema Alacağı ,Zamanaşımı

Müvekkilim 1982 yılında belediyede çalışmaya başlamış 2002 yılında emekli olmuştur.3417sayılı kanuna dayanarak iş mahkemesinde belediyeye karşı tasarruf teşvik kesintisi ve nema alacakları davası açmayı düşünüyorum.Zamanaşımı ne zaman başlar ve kaç yıldır ? İyi çalışmalar .Saygılarımla ..
Old 10-02-2008, 15:54   #2
Av.Ergün Vardar

 
Varsayılan

T.C. Danistay
10.Dairesi
Esas: 1997/2859
Karar: 1997/3557
Karar Tarihi: 09.10.1997
ÖZET : Tasarrufu Teşvik Hesabından ödeme yapılmasına hak kazanıldığı tarihten itibaren genel zamanaşımı süresi içinde ve 2577 sayılı Yasanın 10. maddesi kapsamında idareye başvurulabilir.
(2577 s. İYUK. m. 7, 10) (3417 s. ÇTTK. m. 4, 6)
İstemin Özeti: Davacı; memur olarak çalıştığı sürede tasarrufu teşvik hesabına yatırılmayan tutarların yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle açtığı davayı süre aşımı yönünden reddeden Ankara 1. İdare Mahkemesinin 26.4.1996 tarih ve E:1996/534, K:1996/473 sayılı kararının; temyizen incelenip bozulmasını istemektedir.
Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.
D.Tetkik Hakimi: Gökhan Oğuz
Düşüncesi: 3417 sayılı Yasa uyarınca davacının tasarrufu teşvik hesabına yatırılması gereken tutarları, hesaptan ödemeye hak kazandığı tarihten itibaren genel zamanaşımı olan on yıllık süre içinde her an istemesi mümkün olup Anayasayla teminat altına alınan mülkiyet hakkını hukuka aykırı olarak sınırlandıran gerekçeye dayalı mahkeme kararı bozulmak üzere temyiz isteminin kabulü gerekmektedir.
Danıştay Savcısı: Öcal Beningtan
Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp idare mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddiyle idare mahkemesi kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği düşünüldü:
Dava: ... Belediyesinde memur olarak çalışmaktayken 15.5.1994 tarihinde emekliye ayrılan, davacının, tasarrufu teşvik hesabına yatırılmayan tutarların ödenmesi yolundaki 16.1.1996 tarihli başvurusunun reddi üzerine 6.2.1996 tarihinde Ankara 3.İş Mahkemesinde açtığı davanın 11.4.1996 tarihli mahkeme kararıyla reddinden sonra ve tasarrufu teşvik hesabına yatırılması gerekirken yatırılmayan tutarların yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle, 25.4.1996 tarihinde açılmıştır.
Ankara 1. İdare Mahkemesi: emekli olduğu 15.5.1994 tarihinde tasarrufu teşvik fonlarının ödenmediğini öğrenen davacının bu tarihten itibaren 2577 sayılı Yasanın 7. maddesinde öngörülen 60 günlük idari dava süresini geçirdikten sonra açtığı davada süre aşımı bulunduğu gerekçesiyle: davayı süre aşımı yönünden reddetmiştir.
Davacı: emekli olduğu tarihte tasarrufu teşvik fonunun ödenmediğini, ödemenin yapılacağı ümidiyle bekledikten sonra 16.1.1996 tarihinde idareye başvurduğunu ve görevsiz yargı yerince verilen görevsizlik kararından itibaren süresi içinde dava açtığını öne sürerek, anılan mahkeme kararının temyiz incelenip bozulmasını istemektedir.
3417 sayılı Çalışanların Tasarrufa Teşvik Edilmesi ve Bu Tasarrufların Değerlendirilmesine Dair Kanun'un 4. maddesi uyarınca; "Kurumlar bu kanun hükümleri çerçevesinde çalışanların aylık ve ücretlerinden yapacakları tasarruf kesintisi ile sağlanacak devlet katkılarını aylık ve ücret ödemesinin yapıldığı ayı takip eden ayın sonuna kadar ... Bankasında personeli adına açtıracakları "tasarrufu teşvik hesabı"na yatırırlar." Bu suretle kişilerin menkul mülkiyeti alanına giren ve kendi adına açılan tasarrufu teşvik hesabında biriken tasarruf kesintileri ile devlet ve işveren katkıları, yasanın "Ödemeler" başlıklı 6. maddesine göre emeklilik veya ölüm halinde ilgililere veya kanuni mirasçılarına neması ile birlikte ödenmektedir.
Aktarılan yasal düzenlemeye göre, ilgililerin emekliye ayrılmaları halinde kendilerine, ölmeleri halinde kanuni mirasçılarına kendiliğinden bir ödeme yapılmamakta: kişilerin, hesaplarında toplanan tutarın ödenebilmesi için 6. madde uyarınca ödemeye hak kazandıklarını belgelendirerek hesabın bulunduğu bankaya başvurmaları gerekmektedir.
Diğer taraftan, kurumların çalışanların aylık ve ücretlerinden yapacakları tasarruf kesintileri ile devlet katkılarını, aylık ve ücret ödemesinin yapıldığı ayı takip eden ayın sonuna kadar ilgili tasarrufu teşvik hesabına yatırmaları zorunlu olup, 3417 sayılı Yasada bir zamanaşımı süresi öngörülmediği gibi, 7. maddesinde süresinde yapılmayan ödemeler için gecikme zammı alınacağı hükme bağlanmıştır.
Bu durumda ilgililerin tasarrufu teşvik hesabından ödeme yapılmasına hak kazandıkları tarihten itibaren genel zamanaşımı süresi içerisinde 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 10. maddesi kapsamında idareye başvurarak, istemlerinin kısmen, tamamen veya zımnen reddi halinde altmış günlük idari dava süresi içinde dava açmaları mümkündür.
Sonuçta, davacının emekli olduğu ve 3417 sayılı Yasanın 6. maddesi uyarınca tasarrufu teşvik hesabından ödeme yapılmasına hak kazandığı tarihten itibaren altmış günlük süre içerisinde idareye başvurmadığı ve dava açmadığından bahisle davanın süre aşımı yönünden reddine ilişkin mahkeme kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle davacının temyiz isteminin kabulüne, Ankara 1. İdare Mahkemesinin 26.4.1996 tarih ve E:1996/534, K:1996/473 sayılı kararının bozulmasına, dava dosyasının yeniden karar verilmek üzere anılan mahkemeye gönderilmesine 9.10.1997 tarihinde oybirliği ile karar verildi.


Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************
Old 11-02-2008, 11:37   #3
cesur_yürek

 
Varsayılan

Sayın vardan , konuya katkınız için öncelikle teşekkür ederim.Fakat müvekkilim belediyede işçi statüsle çalışmıştır.Bu konuda yüksek mahkemelerin verdiği farklı kararlar bulunmaktadır.Bana göre görevli mahkeme iş mahkemesidir.Eklemiş olduğunuz içtihat sorunun tam cevabını vermemektedir. Saygılarımla ..
Old 11-02-2008, 12:20   #4
Av.Ergün Vardar

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas: 2004/10-704
Karar: 2004/701
Karar Tarihi: 08.12.2004
ÖZET: Tasarruf kesintileri ve nema tutarlarından oluşan alacağın ödenmesine ilişkin davada uyuşmazlık, görevli yargı yerinin belirlenmesi noktasında toplanmakta olup, uyuşmazlığın çözümü, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinin belirlenmesini zorunlu kılmaktadır. Zorunlu tasarruf kesintileri ve işveren katkı payının ödenmesi 3417 sayılı kanunun 2.maddesine göre hizmet akdinin sonucudur. Bu nedenle, hizmet akdi ilişkisinden kaynaklanan bu sorunun, 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 1. maddesi gereğince iş mahkemesince çözümlenmesi gerektiği açıktır.
(4853 S. K. m. 7, 8) (5521 S. K. m. 1) (3417 S. K. 2, 4) (506 S. K. m. 80, 134) (2247 S. K. m. 30)
Taraflar arasındaki "alacak" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Düziçi Asliye Hukuk (İş) Mahkemesince davanın görevsizliğine dair verilen 29.04.2003 gün ve 2003/137- 163 E. K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 02.12.2003 gün ve 2003/7865-8804 sayılı ilamı ile;
(...Dava, işine son verilmesine rağmen ödenmeyen tasarrufu teşvik parası ile işveren ve Devlet katkısı payından fazla talep hakkı saklı kalmak kaydıyla 100.000.000 TL nin, ödenmesi gereken günden itibaren faiziyle tahsili ve kesinti yapılıp yapılmadığının, yapılan kesintinin davacı adına bankaya yatırılıp yatırılmadığının tespitine ilişkindir. Mahkemece, görevsizlik kararı verilmiştir.
Davanın yasal dayanağı 29.04.2003 tarihli Resmi Gazete 'de yayımlanarak yürürlüğe giren 4853 sayılı Çalışanların Tasarruf Teşvik Hesabının Tasfiyesi ve Bu Hesaptan Yapılacak Ödemelere Dair Kanunun 7. ve 8. maddeleridir.
Anılan Kanunun 8.maddesinde; "3417 saydı Kanun hükümlerine göre, ücretlerden yapılması gereken tasarruf kesintileri ile katkı paylarını süresi içinde ilgililer adına açılmış bulunan Tasarrufu Teşvik Hesaplarına yatırmayan işverenlerden; yatırılması gereken miktarlar ile gecikme zammı, resen veya ilgililerin başvurusu halinde Sosyal Sigortalar Kurumunca 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun primlerin tahsiline ilişkin hükümleri dairesinde tahsil olunarak T.C. Ziraat Bankası şubelerindeki ilgili Tasarrufu Teşvik Hesaplarına yatırılır. 3417 saydı Kanunun mülga 2.maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (c) bentleri kapsamındaki personelin aylık ve ücretlerinden tasarruf kesintileri ile Devlet ve işveren katkılarını süresi içinde ilgililer adına açılmış bulunan Tasarrufu Teşvik Hesaplarına yatırmayan Kurumlar, yatırılması gereken miktarların resen veya ilgililerin başvurusu halinde yasal faizi ile birlikte T. C. Ziraat Bankası şubelerindeki ilgili Tasarrufu Teşvik Hesaplarına yatırılmasından sorumludurlar. " şeklinde düzenleme yapılmış, buna göre tasarruf kesintileri ile işveren katkılarının ilgililerin banka hesaplarına yatırılmaması halinde Sosyal Sigortalar Kurumu tahsile yetkili kılınmıştır.
Somut olayda kurum tarafından bu görevin yerine getirilmediği, tahsil edilmeyen tasarruf tutarları ve işveren katkıları sebebiyle davacıya tasarruf tutarı ve nema alacaklarının denmediği iddiası mevcuttur. Gerçekten de davalı işverence tasarruf teşvik kesintileri ile işveren katkılarının yatırılmaması ve giderek Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından tahsil edilmemesi durumunda, davacı işçiye ödenmesi gereken zorunlu tasarruf miktarı ve nema alacaklarında azalma olacağı kuşkusuzdur. Böyle olunca davacı işçinin yasadan kaynaklanan bu alacağına kavuşması için Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından gereğinin yapılmasını beklemek dışında dava açmak imkanı da vardır.
5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 1.maddesi gereği işçi ile işveren arasında, hizmet ilişkisinden doğan bu uyuşmazlığın çözüm yeri iş mahkemeleridir.
Mahkemece işin esasına girilerek; öncelikle işçinin ve işverenin anılan Kanunlar kapsamına giren kişilerden olup olmadığı, işverenin bu Yasalar çerçevesinde tasarruf kesintisi stopajını yapıp yapmadığı, kendi payını da katarak dava konusu edilen dönemler itibariyle Ziraat Bankasına yatırıp yatırmadığı, Sosyal Sigortalar Kurumunun bu konuyu takip edip etmediği, etmiş ise ne gibi işlemler yaptığı araştırılmalı, işçinin istediği ve ödenmesi gereken miktar kanuni merciden sorularak, gerektiğinde 4853 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca değerlendirilmiş tasarruf kesintileri ve katkı paylarından davacının istemi doğrultusunda kendisine ödenebilecek. miktarın anılan yasanın 5.maddesinde öngörülen "...aylık olarak, Devlet İstatistik Enstitüsü tarafından açıklanan bir önceki aya göre Tüketici Fiyatları Genel İndeksi değişim oranında ve ilave olarak yıllık yüzde beş oranında değerlendirilir. " ve aynı Yasanın 6.maddesinde öngörülen "Hak sahiplerine, ana para tutarları 2003 yılı Nisan ayında defaten ödenir. 5.madde uyarınca değerlendirilen tutar Mart, Haziran, Eylül ve Aralık aylarında olmak üzere 2004 yılında dört taksit 2005 yılında dört taksit ve Mart ve Haziran aylarında olmak üzere 2006 yılında iki taksit olarak toplam on taksitte ödenir. Hazine Müsteşarlığının bağlı bulunduğu bakan, ödeme tarihlerini bir ay önce veya bir ay sonra olarak belirlemeye yetkilidir. Emeklilik veya ölüm halinde taksitlendirme devam etmez ve ilgililere veya kanuni mirasçılarına kalan tutar defaten ödenir. Bu kanun hükümleri gereğince hak sahiplerine yapılacak ödemeler ve bu ödemeler nedeniyle düzenlenecek belgeler hiçbir vergi ve kesintiye tabi tutulamaz. " düzenlemesi doğrultusunda hükmedilebilecek meblağın belirlenerek sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde görevsizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır...)
Gerekçesiyle oybirliği ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
A- Davacının isteminin özeti; Davacı vekili, müvekkili davacının, davalı Düziçi Belediye Başkanlığı işyerinde hizmet akdiyle çalışmasına, 3417 sayılı Kanunun 4. maddesi uyarınca; "işçilerden yapılan kesintiler ile işveren katkıları bankada açılan tasarrufu teşvik hesabına yatırılır" denmesine karşın, Belediye Başkanlığı'nca, kesilen paraların bu hesaba yatırılmamış olduğunu, diğer dayalı Kurumun (SSK) ise, resen tahsil yoluna gitmeyerek, nemalandırma işinin yapılması engellediğini belirterek; "...nema, kesinti, işveren ve devlet kat/ası payından 100.000.000- TL ödetilmesine..." karar verilmesini istemektedir.
B- Davalıların cevabının özeti; Davalı Belediye Başkanlığı vekili, "kendisinden kesinti yapılmayan bir şahsın, kesinti yapılmış gibi nema istemesinin doğru olmadığı, ödenmesi gereken işveren katkılarının SSK tarafından haciz yoluyla Belediye 'den tahsil edildiği, davanın işçi-işveren ilişkisinden doğmadığı için mahkemenin görevsiz olup, görevli mahkemenin Adana İdare Mahkemesi" olduğu;
Davalı Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığı vekili ise, 1998 tarihinden itibaren dönem dönem icraya intikal ettirilerek, 1988-Aralık/1989 devresi kesinti alacaklarının icra yoluyla tahsil edilerek 1999 tarihinde Ziraat Bankasına yatırıldığı, 1990-2000 devresi kesinti alacaklarının ise icraya konulmuş olup, takiplerin devam etmekte olduğu savunmasında bulunmuştur.
C- Yerel Mahkemenin Kararının Özeti; Yerel mahkeme, işverenlerin ücretlerden yapacakları tasarruf kesintileri ile işveren katkılarını yasal süreleri içinde bankaya yatırmamaları halinde, SSK'nın resen veya şikayet üzerine kesinti tutarlarını 506 sayılı Kanunun 80/4. maddesine göre 6183 sayılı Kanun uyarınca tahsil edeceği, davacının bu durumu bizzat SSK'ya bildirmesinin gerekeceği, davacının çalıştığı süreler ve aldığı ücretler konusunda bir çekişme bulunmadığına göre bu konuda mahkeme tarafından bir karar verilmesine gerek olmadığı, ilgilinin SSK'ya yapmış olduğu başvuruya rağmen Kurum tarafından herhangi bir işlem yapılmaması veya ilgiliye herhangi bir cevap verilmemesi halinde idarenin bu işlemine karşı idari yargıya başvurulabileceği gerekçesi ile; "mahkemenin görevsizliğine" karar vermiştir.
D- Temyiz Evresi ve Direnme; Hüküm, davacı vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece yukarıya aynen alınan gerekçeyle bozulmuş, yerel mahkeme bu bozmaya karşı özetle; "benzer bir konuda verilmiş Uyuşmazlık Mahkemesi kararı ile, tasarruf kesintileri ve nemaların ödenmesi istemi ile açılan davaların idari yargı yerinde çözümlenmesi gerekeceğinin belirtilmiş olduğunu''gerekçesiyle direnme kararı vermiştir.
E- Maddi Olay: Davalı Belediye Başkanlığı işyerinde hizmet akdiyle çalışmış olan davacının ücretinden zorunlu tasarruf kesintileri yapılarak, işveren katkı payları ile birlikte tasarrufu teşvik hesabına yatırılmadığı ve bu kapsamda bir nema ödemesinin bulunmadığı, davalı SSK'nın kesinti ve katkı paylarının tahsili amacıyla icra takibine başladığı olgusudur.
F- Gerekçe; 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkındaki Kanunun 30. maddesinde belirtilen ilke kararları dışında, Uyuşmazlık Mahkemesi 'nin görev uyuşmazlıklarını gidermek için verdiği kararlar sadece ilgili yargı mercileri yönünden bağlayıcı olacağından, mahkemenin bu yöne ilişkin gerekçesi yerinde değildir.
Dava hukuki nitelikçe, tasarruf kesintileri ve nema tutarlarından oluşan alacağın ödenmesine, diğer bir anlatımla, davalıların kanundan kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmemeleri nedeniyle davacının uğramış olduğu zararın giderimine yöneliktir. Bu yönüyle davanın yasal dayanağı, 4853 sayılı Çalış.anların Tasarruflarını Teşvik Hesabının Tasfiyesi ve Bu Hesaptan Yapılacak Ödemelere Dair Kanunun 8. maddesi "Süresinde ödenmeyen tasarruf kesintileri ve katkı payları" kenar başlıklı anılan maddede;
"3417 sayılı Kanun hükümlerine göre, ücretlerden yapmaları gereken tasarruf kesintileri ile katkı paylarını süresi içinde ilgililer adına açılmış bulunan Tasarrufu Teşvik Hesaplarına yatırmayan işverenlerden; yatırılması gereken miktarlar ile gecikme zammı, resen veya ilgili/erin başvurusu halinde Sosyal Sigortalar Kurumunca 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun primlerin tahsiline ilişkin hükümleri dairesinde tahsil olunarak T. C. Ziraat Bankası şubelerindeki ilgili Tasarrufu Teşvik Hesaplarına yatırılır.
3417 sayılı Kanunun mülga 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (e) bentleri kapsamındaki personelin aylık ve ücretlerinden tasarruf kesinti/eri ile Devlet ve işveren katkılarını süresi içinde ilgililer adına açılmış bulunan Tasarrufu Teşvik Hesaplarına yatırmayan kurumlar, yatırılması gereken miktarların resen veya ilgililerin başvurusu halinde yasal faiziyle birlikte T. C. Ziraat Bankası şubelerindeki ilgili Tasarrufu Teşvik Hesaplarına yatırılmasından sorumludurlar. "
Hükmü yer almaktadır.
Somut olayda, davalıların maddede öngörülen yükümlülükleri yerine getirmedikleri, giderek davacıyı zarara uğrattıkları uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık, görevli yargı yerinin belirlenmesi noktasında toplanmakta olup, uyuşmazlığın çözümü, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinin belirlenmesini zorunlu kılmaktadır.
Zorunlu tasarruf kesintileri ve işveren katkı payının ödenmesi gereken dönemde davacı ile davalılardan işveren Belediye arasında hizmet akdi ilişkisi olduğu, mülga 3417 sayılı Çalışanların Tasarrufa Teşvik Edilmesi ve Bu Tasarrufların Değerlendirilmesine Dair Kanunun "Kapsam" başlıklı 2. maddesinin, "Bu Kanun hükümleri çerçevesinde; işçi çalıştıran işyerlerinde çalışan işçilerin...aylık ve ücretlerinden (tasarruf kesintisi) yapılacağı ve bu tasarruflara Devlet veya ilgili işverenlerin katkısı sağlanacağına" ilişkin hükmü dikkate alındığında, bu kesinti ve katkı paylarının hizmet akdinin sonucu olduğu ortadadır. Belirtilen nedenle, hizmet akdi ilişkisinden kaynaklanan bu sorunun, 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 1. maddesi gereğince iş mahkemesince çözümlenmesi gerektiği açıktır.
Diğer davalı Sosyal Sigortalar Kurumu ise, işverenin tasarruf kesintisi ile işverenin katkısını ilgililerin banka hesabına yatırmamaları halinde, bunlara ilişkin miktarları resen veya ilgililerinin başvurusu üzerine 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun primlerin tahsiline ilişkin düzenlemeler çerçevesinde tahsil ederek, alacağı gecikme zammı ile birlikte ilgilinin banka hesabına yatırmakla yükümlüdür ve 506 sayılı Kanunun 80. maddesinde, 3917 sayılı Kanunun 1. maddesi ile yapılan değişikliğe göre, kanuni süresinde ödenmeyen, prim ve diğer alacakların tahsilinde 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümleri uygulanır. Kurum alacaklarının tahsilinde 6183 sayılı Kanunun uygulanmasından doğacak uyuşmazlıkların çözümlenmesinde de alacaklı sigorta müdürlüğünün bulunduğu iş mahkemesi yetkilidir. Somut uyuşmazlık, 506 sayılı Kanunun 80. maddesinden kaynaklanmakta olduğundan, anılan madde ve 506 sayılı Kanunun 134. maddesi uyarınca iş mahkemesince çözümlenmelidir.
Belirtilen bu maddi ve hukuksal olgular karşısında ve özellikle davada davalılar tarafından yapılması gereken idari işlemlerin yerine getirilmesi istenmemekte, doğmuş olan fakat haksız ve yersiz olarak davalı Belediyenin mamelekinde bulunan kesinti alacağının nemalarıyla ödenmesi talep edildiğinden, uyuşmazlığın çözüm yeri idari yargı olmayıp, iş mahkemesidir.
O halde Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Dairenin bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Direnme kararı bozulmalıdır.
Sonuç: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda açıklanan ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 08.12.2004 gününde oybirliği ile karar verildi.

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************
Old 11-02-2008, 17:33   #5
mustafayıldız

 
Varsayılan

Danıştayın Genel Zamanaşımı süresinden kasıt 5 yıl mıdır yoksa 10 yıl mıdır. bu konuda tam bir açıklık bulamadım. bunu açıklayan bir arkadaşım olursa çok sevinirim.
Old 11-02-2008, 21:36   #6
cesur_yürek

 
Varsayılan

Şimdi Matematik problemi çözüyor olsaydık ; çoktan doğru sonuca gitmiştik.Bizim hukuk sorumuz ise hala tartışılmaktadır.Hukuk işte ,zor ..
Old 17-03-2009, 11:44   #7
Av. Rıdvan

 
Varsayılan zamanaşımı

Anayasa Mahkemesi nema alacağının mülkiyet hakkı kapsamında kaldığı gerekçesiyle zamanaşımına tabi olmadığı yönünde karar vermişti. şu anda kararın tarih ve no.sunu yazamıyorum. Ama bulunca yazacağım.
Old 05-11-2009, 20:02   #8
av.yasemin coşgun

 
Varsayılan

tasarruf teşvik kesintisi ve nema alacağı kanundan kaynaklanan bir alacaktır ve bu alacağı talep etme anayasa mahkemesının kararaına göre mülkiyet hakkı kapsamında değerlendirildiği için her zaman ileri sürülebir. 31-12-2007 tarihinden sonra tasarruf teşvik ile ilgili bütün hak ve yükümlülükler hazine müsteşarlığına devredilmiştir. bu nedenle açılan davalarda husumet yönunden davalı taraf belediyeler yada başkaca işverenler değil hazine müsteşarlığıdır.
Old 06-11-2009, 23:10   #9
cesur_yürek

 
Varsayılan

merhaba Sayın av.yasemin coşgun.Öncelikle katkı için teşekkür ederim ; fakat cevabınıza katılmam mümkün değil. Nema alacaklarını konu eden iş mahkemelerinde açmış olduğum davalar mevcut.Her nekadar görevli mahkeme ve husumetin yöneltilmesi hususlarında tereddütler olsa da yaptığım araştırmalar neticesinde vardığım kanaate göre şu şekilde davrandım : 1-) Eğer şahıs işçi statüsünde olarak çalışmış ise görevli mahkeme iş mahkemesidir.
2) Davalı ise Belediyedir
3-) Belediyeye başvurup bilgi edinme kanunu çerçevesinde işçinin bordlarının tarafınıza verilmesini talep edebilirsiniz ve miktarları baz alarak dava açarsınız ya da benim yaptığım gibi fazlaya ilşkin hakları saklı tutarak dava açarsınız, Bilirkişi incelemesi neticesinde gelecek olan rapora göre davanızı ıslah edebilirisiniz.
Old 06-11-2009, 23:17   #10
av.yasemin coşgun

 
Varsayılan

sayın cesur yürek husumet yönünden davalının hazine müsteşarlığı olduğuna dair yargıtay 9. hukuk dairesinin son tarihli birçok kararı var. bu kararları kısa süre içerisinde form alanına ekleyeceğim.
Old 06-11-2009, 23:25   #11
cesur_yürek

 
Varsayılan

Sayın av.yasemin coşgun ,bahsettiğiniz kararları foruma eklemeniz konunun açıklığa kavuşması açısından iyi olacaktır.Şu hususu belirtmeliyim ki yargıtayın aksi yönde kararları da mevcut.İçtihat birliği yok kısaca.Teorik olarak değerlendirirsek ; Kanaatimce ,husumetin belediyelere yöneltimesi hukuka daha uygun,daha doğrudur.Saygılarımla
Old 07-11-2009, 12:30   #12
av.yasemin coşgun

 
Varsayılan

umrım bu karar işinize yarar.


T.C.
YARGITAY
9. Hukuk Dairesi

E:2008/34618
K:2009/250
T:20.01.2009

ÖDEMELERİN ZAMANINDA YAPILMAMASI

Davacı, tasarruf teşvik ve nema alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Ş.Çil tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı işçi davalı belediye hakkında açtığı bu davada, işyerinde çalıştığı dönemde 3417 sayılı yasa uyarınca tasarruf kesintisi ile işveren katkı payı ödemesinin yapılmadığını ileri sürerek, tasarruf teşvik ve nema alacağı isteklerinde bulunmuştur.
Davalı işveren Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından yürütülen icra takiplerinde sözü edilen tasarruf tevsik alacaklarının ödenmesine devam olunduğunu savunmuştur.
Mahkemece, işverence tasarruf tevsik kesintileriyle katkı payının ilgilinin banka hesabına yatırılmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Tasarruf teşvik kesintisi ve katkı payı ödemeleri, 18.3.1988 tarihinde yürürlüğe giren 3417 sayılı yasa ile öngörülmüş, anılan yasanın 6. maddesine göre anılan ödemelerin ilgili adına açılacak banka hesabına yatırılmaması durumunda, Sosyal Sigortalar Kurumunun tahsil görevinin olduğu açıklanmıştır.
3417 sayılı yasa 24.4.2003 tarih ve 4853 sayılı yasa ile yürürlükten kaldırılmış ve sözü edilen yasanın 7. maddesinde, “3417 sayılı Kanunun mülga 2 nci maddesi kapsamındaki hak sahipleri tarafından bu Kanun kapsamına giren alacaklarla ilgili olarak yargı mercilerine açılmış ve devam eden davalar ile icra takipleri hakkında bu Kanun hükümleri uygulanır” şeklinde kurala yer verilmiştir. Somut olayda temyiz aşamasında 4853 sayılı yasa yürürlüğe girmiş olmakla uyuşmazlığın çözümünde anılan yasaya değer verilmelidir.
Öte yandan, 4853 sayılı Kanuna 26.12.2006 tarihinde 5568 sayılı eklenen ek madde 1 hükmü doğrultusunda, tasarruf teşvik hesaplarına dair tüm varlık ve yükümlülükler 31.12.2007 tarihi itibarıyla Hazineye devredilmiş durumdadır. Anılan hükümde, “Mülga 9/3/1988 tarihli ve 3417 sayılı Kanunla kurulan ve bu kapsamda hak sahiplerine yapılacak ödemelere ilişkin usûl ve esasları belirlemek üzere 24/4/2003 tarihli ve 4853 sayılı Kanunla tasfiye edilen Çalışanların Tasarruflarını Teşvik Hesabına ait tüm varlık ve yükümlülükler, 31/12/2007 tarihine kadar Hazineye devrolunur. Devre ilişkin hususları belirlemeye Hazine Müsteşarlığının bağlı olduğu Bakan yetkilidir. Devir tarihinden sonra hak sahiplerine yapılacak her türlü ödeme, Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası Anonim Şirketi kayıtları esas alınarak Banka tarafından gerçekleştirilir. Bu ödemelere ilişkin bilgi ve belgelerin Hazine Müsteşarlığına iletilmesini takiben söz konusu ödeme karşılığı tutarlar Müsteşarlık bütçesine bu amaçla konulacak ödenekten karşılanmak suretiyle hak sahibine ödenmek üzere Bankaya aktarılır. Konusu suç teşkil eden fiillerden kaynaklanan ödemeler hariç hak sahiplerine fazla ödeme yapıldığının tespiti halinde, bu tutarların tahsilinden vazgeçilerek terkin edilir ve Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası Anonim Şirketi yönünden gerçekleşmiş ödemelere ilişkin tüm hak ve yükümlülükler kendiliğinden sona erer” şeklinde kurala yer verilmiş olmakla tasarruf teşvik kesintisi, katkı payı ve nema alacaklarından sorumluluk Hazine Müsteşarlığına ait olmalıdır.
Mahkemece, sorumluluğun Hazine Müsteşarlığına ait olduğu kabul edilmeli ve adı geçen kurum davaya dahil edilerek karar verilmelidir. Davalı işveren yönünden ise husumet yokluğu sebebiyle davanın reddine cihetine gidilmelidir. Davanın açıldığı tarih dikkate alındığında davalı işveren yönünden ret sebebiyle vekalet ücretine karar verilmelidir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 20/01/2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 07-11-2009, 22:00   #13
cesur_yürek

 
Varsayılan

Evet mülga kanun durumu sözkonusu.Dolayısıyla husumetin yöneltileceği davalıya hazine müsteşarlığı demek mümkün.Gayet tabii 2007 tarihinden önceki açılmış davalarda husumetin belediyeye yöneltilmesi doğru.Katkı için teşekkür ederim.Saygılarımla.
Old 01-01-2010, 19:02   #14
Hak ve Nisfet

 
Varsayılan

Merhabalar;
Belediyede çalışan ve emekli olduğu halde tasarruf teşvik kesintisi ve nema alacaklarını alamayan işçiler adına açılacak olan davada, yargıtayın son kararları dikkate alındığında husumet kime yöneltilmelidir? Sadece Hazine Müsteşarlığına mı, bunun yanında SGK ya da belediye de yer almalı mı?
Ayrıca zamanaşımı konusu da yukarıda tartışılmış ama netlik kazanmamış sanırım, zamanaşımının 10 yıl olduğu yönünde bilirkişi raporları var ama yargıtayın bu konudaki görüşü nedir?
Old 01-01-2010, 23:00   #15
cesur_yürek

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Hak ve Nisfet
Merhabalar;
Belediyede çalışan ve emekli olduğu halde tasarruf teşvik kesintisi ve nema alacaklarını alamayan işçiler adına açılacak olan davada, yargıtayın son kararları dikkate alındığında husumet kime yöneltilmelidir? Sadece Hazine Müsteşarlığına mı, bunun yanında SGK ya da belediye de yer almalı mı?
Ayrıca zamanaşımı konusu da yukarıda tartışılmış ama netlik kazanmamış sanırım, zamanaşımının 10 yıl olduğu yönünde bilirkişi raporları var ama yargıtayın bu konudaki görüşü nedir?

Yargıtayın son kararlarını dikkate alın derim.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
nema alacakları Av Volkan KURTAR Meslektaşların Soruları 3 24-01-2014 11:05
Müvekkil alacağı temlik etti, vekalet ücreti alacağı için ne yapmalıyım? ACİL!!! avdyg Meslektaşların Soruları 18 02-07-2009 10:26
Nema alametifarika Hukuk Soruları Arşivi 1 02-04-2002 14:59
Nema Ayşe Hukuk Soruları Arşivi 1 20-02-2002 20:08


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06808901 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.