Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Hazine Fazlalığı Nasıl İptal Ettirilir ?

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 07-08-2007, 08:59   #1
pallanco

 
Varsayılan Hazine Fazlalığı Nasıl İptal Ettirilir ?

Müvekkilimin tapusunda, imar öncesi dönemden gelen hazine fazlalığı şerhi var. Hazine fazlalığı şerhinin iptal edilmesi mümkün müdür ? Mümkünse koşulları nelerdir ? Yargıtay kararlarına ihtiyacım var. İlgilenenlere şimdiden teşekkürler.
Old 07-08-2007, 10:07   #2
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

1.Şerhin iptali davası açılır.
2. Tapu kaydının miktar fazlasını da içeren haritasının bulunması, yoksa sabit sınırları göstermesi ve fazlalığının sabit sınırlar içinde kalması, değişebilir sınırlar varsa miktar fazlasının kazandırıcı zaman aşımı ile kazanılır hale gelmesi gibi nedenlere dayanılabilir.
3.Sınırda makilik,çalılık, fundalık, kayalık , tarıma elverişsiz arazi, orman gibi kamu malları varsa miktar fazlası kazanılamaz. Kad.önceki nedenlere dayanılması için 10 yıllık sürenin geçmemesi gerekir. Taşınmaz bir başkasından satın alınmışsa şerhi görerek o şekliyle alındığından dava hakkı önceki malike ait olur.
Saygılarımla.
Old 07-08-2007, 10:13   #3
pallanco

 
Varsayılan Teşekkür.

Teşekkür ederim. Araştırma konuma - özellikle şerhi bilerek satın alan kişinin dava hakkı yönünden - farklı bir açılım getirdiniz. Ama, eğer varsa Yargıtay kararı çok daha fazla işime yarayacak. Saygılar.
Old 07-08-2007, 10:52   #4
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

Bizimde uyguladığımız ve yargıtaydan geçen bir kuraldır.
Bu kural değişmiş olabilir mi? Fakat Yargıtay'ın daha yeni tarihli aksine bir kararına rastlamadım.

T.C.

YARGITAY

1. HUKUK DAİRESİ

E. 1987/4400

K. 1987/6111

T. 22.6.1987

• İSKANEN VERİLEN TAŞINMAZLAR

MİKTAR FAZLASININ HAZİNE'YE AİT OLACAĞI KAYDI ÇAPA GÖRE İKTİSAP

743/m.645

ÖZET : Çekişmeli taşınmazın, davalının satıcısına ( bayiine ) iskanen verildiği, parsel kaydında davalının bu yeri, çapı ve kaydı görerek edindiği ( iktisap ettiği ) anlaşıldığına göre, ortaya çıkacak miktar fazlası yönünden satıcısına ( bayiine ) ait olan hakka dayanmasına yasal olanak yoktur.
DAVA VE KARAR : Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece verilen karar davacı Hazine tarafından yasal süresi içerisinde temyiz edildiğinden; dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Davacı Hazine, 140 ada 14 parsel no.lu taşınmazın kaydında iskan hakkı sahibine verildiği sırada ( miktar fazlasının Hazine’ye aittir ) şerhi konulduğunu ileri sürerek, miktar fazlasına ilişkin kaydın iptal ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Çekişmeli taşınmazın, davalının bayiine iskanen verildiği, 1944 yılında yapılan kadastrosu sırasında gerek beyannamesinde gerek parsel kaydında, fazlasının Hazine’ye aittir kaydının bulunduğu ve davalının çapa göre ve bu kaydı görerek taşınmazı iktisap ettiği saptandığına göre, bayiine ait hakka dayanması sözkonusu olamaz. Hal böyle olunca, Hazine’nin açtığı davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddedilmesi isabetsizdir.
SONUÇ : Davacı Hazine’nin temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 428. maddesi gereğince ( BOZULMASINA ), peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Dava konusu taşınmaz, davalıların miras bırakanının bayiilerine 1944 yılında iskan yoluyla bedelsiz tahsis ve temlik edilmiştir. Oluşturulan tapu kaydında yazılı miktar ( iki dönüm ), sınırlar ( Şükrü, Hüseyin bağları, yol ve Recep bağı, Şükrü bağı, ark ve bağ ) beyanları hanesinde de ( fazlalık çıkarsa Hazine ye aittir ) şerhi vardır. Aynı yıl yapılan kadastro çalışmalarında bu taşınmaz 49 pafta, 140 ada 14 parsel olarak tesbit edilmiş, yüzölçümünün 2937 metrekare olduğu saptanmış ve sicilinin beyanlar hanesine ( 916 metrekare fazlalık, 5.10.1946 tarih, 1347 no ile Defterdarlığa bildirildi ) şerhi yazılmıştır.
Davalıların miras bırakanı Talip de çekişmeli 14 parsel sayılı taşınmazı 25.3.1977 tarihinde çapa dayanarak, beyanlar hanesindeki şerhi görerek, bilerek satın almıştır.
Maddi olaylar konusunda mahkeme ile daire ve çoğunluk görüşü arasında bir görüş ayrılığımız yoktur. Hatta: a ) Tesbitin dayanağı tapu, değişebilir sınırlı ise, miktar fazlasının Hazine’ye ait olacağı, b ) Değişmeyen sınırlı tapu malikinin, böyle bir şerhi sildirme yoluna gidebileceği hususlarında da bir tereddüt bulunmamaktadır.
Asıl tartışma, çap oluştuktan sonra şerhi görerek satın alan kişinin, başka bir anlatımla tesbitin dayanağı yapılan tapu kayıt malikinin dışında bir kişinin yani taşınmazı satın alanın, ( sınırların değişmez olduğu iddiasıyla ) şerhin silinmesini isteyebilip isteyemeyeceği, ya da, Hazine’ye karşı bu yoldaki savunmasının geçerli olup olmayacağı noktası üzerinde toplanmıştır. Sayın çoğunluğun bu soruya yanıtı olumsuzdur.
Bize göre, satıcının şerh konusundaki hakları ne ise, ( halefiyet yoluyla ) alıcının hakları da odur. Bu yargımızın gerekçelerine gelince:
1 - Şerhin Yasal Dayanağı Bulunmalıdır.
Medeni Kanun’un 918 ve 919. maddeleri hangi hakların ( beyanlar hanesine ) yazılacağını belirtmiş, 657. maddesi de "Mülkiyetin kanuni takyitlerinin, tapu siciline kayda hacet olmaksızın geçerli sayılacağını" buyurmuştur.
"Defterdarlığa yazıldı" biçimindeki ibarenin ( şerh ) niteliğinde olup olmadığı da tartışmalıdır. Şahsi veya ayni bir hak doğurmayan böyle bir tümce bize göre ( şerh ) bile sayılamaz. Yüksek Beşinci Hukuk Dairesi dahi bu görüştedir. Uygulamalarda bu ibarenin niteliği üzerinde durulmamaktadır.
Ne var ki; Yasa’nın buyurucu takyitleri bile, koşullar oluştuğu zaman geçerliliğini yitirir. Yasal bir şerh olmaktan çıkar. Kütükten silinmesi gerekir. Bu konuda en belirgin örnek 766 sayılı Yasa’nın 42. maddesinde yer almıştır. Anılan maddede aynen "Hazinece özel kanun hükümlerine göre miktar üzerinden satılan, tefviz veya tahsis edilen veya parasız dağıtılan arazide çıkan fazlalık satış, tefviz, tahsis veya dağıtım tarihinden başlayarak 10 yıl geçmiş ise, miktarına bakılmadan kayıt sahibi adına tesbit edilir" denmektedir.
Anılan Tapulama Yasası’nın 97. maddesi ile, kayıtların kapsamını belli eden 42. maddesi hükmünün, genel hükümlere göre açılan davalarda da uygulanması buyrulmuştur.
Süre ile kısıtlı şerhler, süre sonunda ( yani yasal dayanaktan yoksun kaldığı anda ) Tapu Sicil Müdürü tarafından re'sen silineceği gibi, silinmese bile kendiliğinden geçersiz hale gelir.
2 - Olayda da ( ... Defterdarlığa bildirildi ) şerhinin yasal dayanağı yoktur. Silinmeye mahkumdur. Şöyle ki, Medeni Kanunu’nun 645, Tapulama Yasası’nın 42 ve 2644 sayılı Tapu Kanunu’nun 5520 sayılı Yasa ile değişik 31. maddelerine göre, bir tapunun dayanağı harita yoksa, kapsamı sınırlarıyla belirlenir. Sınırlardan biri değişebilir nitelikte ise, ya da sınırlar taşınmazı tümüyle çevirmiyor, açık yön kalıyorsa o tapunun kapsamı miktarı ile geçerlidir. Herkesin bildiği ana kural budur. O halde değişmez sınırlarla çevrili bir tapu kaydının beyarlar hanesine -her ihtimale karşı- düşüncesi ile tapu miktar fazlasına ilişkin olarak yazılan meşruhat, ana kurala aykırıdır. Başka deyimle yukarıda sözü edilen yasalara aykırıdır. Kanuni dayanağı yoktur.
3 - Burada "özel yasalarda hükümler bulunduğu" bildirilip 2510 sayılı İskan Yasası’ndaki sınırlandırmaya ve 766 sayılı Yasa’nın 42. maddesine işaret edilebilir.
Oysa çoğunluk görüşün tutunduğu 42. maddenin kendisi dahi iskân kaydındaki şerhlere on yıllık bir ömür biçmiş, ondan sonra şerhin hüküm ifade etmeyeceğini belirtmiştir. Olayda da bu süre en az dört defa geçtiğine göre taşınmazın daha 1954 yılında 2510 sayılı İskan Yasası ile ve Hazine ile hiç bir ilişiği ve hükmünü yitirmiş şerhden dolayı hukuksal bir bağlantısı kalmamıştır.
4 - Şerhin geçerli ve tutarlı bir dayanağı olup olmadığının, belgeler getirtilmek ve uygulanmak suretiyle incelenmesi zorunludur. Mahkemece bu yönde soruşturma ve uygulama yapılmış, tesbitin dayanağı olan tapuda yazılı sınırların "değişmez" nitelikte olduğu ve taşınmazı tümü ile çevirdiği, "açık yön bulunmadığı, bitişikte Hazine’ye ait parsellerle dava konusu parsel arasındaki ortak sınırların bizzat Hazine tarafından belirlenip 1944 yılında kadastral haritalara bağlandığı, özetlenecek olursa mevcut şerhin, yasal yönden bir anlam ifade etmediği saptanmıştır.
5 - Fazlalığın Hazine’ye ait olduğu kanısını uyandıracak bir anlam ve kapsam taşıyan böylesine pürüzlü durumun kaldırılmasını istemekte taşınmaz malikinin hukuki yararı ve dava hakkı bulunduğunda kuşku yoktur. Bu hakkın ilk bayie ait olduğunu tereddütsüz kabul eden sayın çoğunluk, sonraki ellere gelince neden hakkın verilemeyeceğini, neden aynı mantığın işleyemeyeceğini doyurucu gerekçelerle açıklığa kavuşturmuş değildir.
Doğaldır ki, davalı taraf, sicilde yanılgıya dayanan, lüzum ve hukuki değer ifade etmeyen, yasal dayanağı kalmayan, anlamsız bir şerh görmüş, böyle birşerhin ileride kendisine zarar vermeyeceğini, her zaman silinmeye mahkum olduğunu düşünmüştür. Bu düşüncenin, yasalara güvenme duygusuna dayandığını, "Hukuk Devletine" yakıştığını kabul etmek gerekir.
6 - Bu davada ülke gerçekleri ve fiili durum dahi gözden uzak tutulamaz.
Hazine, 1930'lu yıllarda "iskan sahası olarak belirlediği geniş alanları ihtiyaçlarına göre bölerek, sınırlayarak yüzlerce, binlerce göçmene tahsis ve temlik etmiştir. O tarihlerde kadastral yöntem ve araçlarla, çalışma olanağı bulunmadığı için, Hazine, dağıttığı taşınmazları haritalara bağlayamamış, amaç dışına taşacak yanılgıları engellemek ve bir önlem olmak üzere, anılan şerhleri yazdırma yoluna gitmiştir. Fakat hiçbir zaman, değişmez sınırlı tapularda ( miktara değil, sınırlara itibar edileceğine ) ilişkin yasal, ana kuralı çiğnemeyi Medeni Kanundan çıkartmayı düşünmüş olamaz. Şerhleri salt değişebilir sınırlı tapular için yazdırdığını kabul etmek gerekir. Aksine bir düşüncenin Hazine’ye izafe edilmesi, ona yakıştırılması doğru olamaz. Devlet her şeyden herkesten önce yürürlükte bulunan yasaların koruyucusudur. Toprak dağıtılırken de Medeni Kanun’un hükümlerine karşı aynı ciddiyeti gösterdiğinden kuşku duyulmamalıdır.
Hazine, "bir eliyle veren bir eliyle alan" vefasız bir "baba" olamaz. Nitekim, İskan Yasaları’nı on yıllık süreler getirmek suretiyle kendisini takyit etmiş, on yıl sonra dağıttığı taşınmazlar üzerinde denetim, geri alma gibi bir hakkı kalmayacağını önceden kabul etmiş ve taşınmaz maliklerinin mülkiyet haklarını serbestçe kullanmalarına izin vermiştir.
Şimdi nasıl olurda, 43 yıl önce hukuki bağlantısını kestiği taşınmazda davacı Hazine "miktar fazlası benimdir" diyebilir. Hem de değişmez sınırlı bir tapuda.
Bir husus daha var, 40-50 yıl sonra Hazine, yüzlerce binlerce göçmenin taşınmazlarının içinden kırkıp kırkıp parçalar alsa, ya da paydaş olarak içeriğine girse, doğacak sakıncalar hukuk açısından şöyle bir düşünülsün, Hazine bu küçük parçaları birbirine ekleyemez. Başkalarına satsa, bu göçmenler yabancılarla birlikte mülkiyet haklarını nasıl kullanırlar? Devlete güvenerek tapularının değişmez sınırları içerisinde 50 yıldır yetiştirdikleri ağaçlar ne olur? Göçmen topluluğunda elbette husursuzluk başlar. Toprak bütünlüğü ve kamu düzeni bozulur. Yasa koyucu böyle bir kargaşalığını doğmasını asla amaçlamaz.
SONUÇ :Satıcıya tanınan hakkın alıcıya da tanınması gerektiğine inanıyorum. Bu nedenle sayın çoğunluğun görüşüne karşıyım ve yerel mahkeme kararının ( ONANMASI ), oyundayım.İ. Zekai ÖZDİL Başkan
(KAZANCI)
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
hazine avukatlığı nedir nasıl olunur?? semaakd Hukuk Stajı ve Meslek Seçimi 10 10-06-2013 13:57
Eşe Tanınan Yararlanma Hakkını Ve İcra Takibini Nasıl İptal Ettiririz? Av.Yalçın KAYAALTI Meslektaşların Soruları 8 16-10-2006 16:59
Hazine Arazisi ve Olağanüstü Zamanaşımı Av.Nebi Meslektaşların Soruları 11 18-09-2006 12:16
4 Yıllık Fakülte Mezunlarına Tanınan Öğretmen Olma Hakkı İptal Kararı İptal Davası hacım Hukuk Soruları Arşivi 0 25-02-2003 11:17
Devremülk Sözlesmesini Nasıl İptal Ettirebilirim ? metin Hukuk Soruları Arşivi 1 27-02-2002 20:11


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04828691 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.