Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Ses kaydının delil olma niteliği

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 29-05-2007, 11:25   #1
av_ispir

 
Varsayılan Ses kaydının delil olma niteliği

Sayın meslektaşlarım, boşanma davasında müvekkil eşinin kendisini aldattığını iddia etti. Davayı bu sebeple açtık. Şimdi tanık beyanlarının yanında müvekkil tel. konuşmalarını kaydetmiş. Eşi ile görüşerek ona itiraf ettirmiş. Ses kaydının delil olma niteliği konusunda görüşlerinizi almak istiyorum.
Old 29-05-2007, 11:57   #2
ecesaka

 
Varsayılan

5237 sayılı TÜRK CEZA KANUNU

Haberleşmenin gizliliğini ihlal

MADDE 132 - (1) Kişiler arasındaki haberleşmenin gizliliğini ihlal eden kimse, altı aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Bu gizlilik ihlali haberleşme içeriklerinin kaydı suretiyle gerçekleşirse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur......

Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması

MADDE 133 - (1) Kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaları, taraflardan herhangi birinin rızası olmaksızın bir aletle dinleyen veya bunları bir ses alma cihazı ile kaydeden kişi, iki aydan altı aya kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Katıldığı aleni olmayan bir söyleşiyi, diğer konuşanların rızası olmadan ses alma cihazı ile kayda alan kişi, altı aya kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.

(3) Yukarıdaki fıkralarda yazılı fiillerden biri işlenerek elde edildiği bilinen bilgilerden yarar sağlayan veya bunları başkalarına veren veya diğer kişilerin bilgi edinmelerini temin eden kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis ve bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Bu konuşmaların basın ve yayın yoluyla yayınlanması halinde de, aynı cezaya hükmolunur.

Özel hayatın gizliliğini ihlal

MADDE 134 - (1) Kişilerin özel hayatının gizliliğini ihlal eden kimse, altı aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Gizliliğin görüntü veya seslerin kayda alınması suretiyle ihlal edilmesi halinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz.

(2) Kişilerin özel hayatına ilişkin görüntü veya sesleri ifşa eden kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Fiilin basın ve yayın yoluyla işlenmesi halinde, ceza yarı oranında artırılır.

Kişisel verilerin kaydedilmesi

MADDE 135 - (1) Hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydeden kimseye altı aydan üç yıla kadar hapis cezası verilir.

(2) Kişilerin siyasi, felsefi veya dini görüşlerine, ırki kökenlerine; hukuka aykırı olarak ahlaki eğilimlerine, cinsel yaşamlarına, sağlık durumlarına veya sendikal bağlantılarına ilişkin bilgileri kişisel veri olarak kaydeden kimse, yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır.

Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme

MADDE 136 - (1) Kişisel verileri, hukuka aykırı olarak bir başkasına veren, yayan veya ele geçiren kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
------------------

umarım bu hükümler işinize yarayabilir...
Old 29-05-2007, 15:51   #3
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

Bknz.
http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=7837

Yukarıda linki verilen forumda örnek olarak yayınladığımız HGK kararı gerçi doğrudan telefon kayıtları ile ilgili değildir. Kadın tarafından tutulan günlüğün koca tarafından gizli şekilde elde edilmesi ile ilgilidir. Fakat bu kararda savunulan hususlar soruyu da kapsadığı ve içeriğinde telefon konuşmalarına da yer verdiği için karara yeniden işaret ediyorum.

Ben şahsen kişinin özel yaşamına müdahale edilerek , kişilik haklarına zedeleyecek biçimde elde edilen delillerin hukuk mahkemelerinde de delil olarak ileriye sürülemeyeceği görüşündeyim. Nitekim bu görüşümü yayınlamış olduğumuz HGK kararın konusu olan yerel mahkeme kararına yansıttım eşlerin iç dünyasına müdahale edilemeyeceğini ve tutanın izni olmadan elde edilen günlüğün boşanma davasında delil olarak gösterilemeyeceğini o zaman savundum.

Fakat HGK. Bu görüşümüzü kabul etmedi. Kararda da gördüğünüz gibi "" özel hayatın gizli alanları, özel hayatın gizli alanını ilgilendiren delillerle ispat edilebilir. Nasıl ki, kadın başka bir erkekle müşterek hanedeki yatak odasında sevişirken koca tarafından kapı kırılarak içeri girilmesinde hukuka aykırılıktan söz edilemezse, ortak yaşanan evde bulunduran not defterinin elde edilmesi de hukuka aykırı olarak değerlendirilemez. "" şeklinde sonuçları ifade etti. Kararda Boşanma davasında gizli telefon konuşmalarının dinlenip delil olarak sunulmasının mümkün olduğu da belirtilmektedir. Kişisel olarak bu görüşlere katılmamakla beraber ortada bir HGK kararı olduğundan ve bu kararın aksine de bir karara rastlamadığımdan bu kararda işaret edilen hususların uygulamada geçerli olacağı kanısındayım.

HGK kararından sonra yürürlüğe giren yeni TCK 133 maddesi aleni olmayan konuşmaların aletle dinlenmesini yasaklamıştır. Bu yasaklamanın boşanma hukukuna yansımasının ne olacağını , 2HD ve HGK .nun bu görüşünü sürdürüp sürdürmeyeceğini bende merak ediyorum.

Saygılarımla.



Old 29-05-2007, 15:58   #4
ecesaka

 
Varsayılan

Dersten hatırladığım kadarıyla karşı taraf telefon konuşmasının kayda alındığını biliyorsa, bu durumda kullanılabilir diyebilirim. Ancak mevcut notlarımı ve kitaplarımı kurcalayarak daha detaylı bir bilgi temin etmem gerekiyor...
Old 30-05-2007, 07:56   #5
av_ispir

 
Varsayılan

Sayın ecesaka teşekkür ederim.Yönlendirici olması açısından bir yargıtay kararından doktrin görüşü olarak alınan bölümü sunuyorum:Üstündağ hukuka aykırı yollardan elde edilmiş olan delillerin değerlendirilmesi konusunda usul kanunumuzda bir hüküm bulunmadığını belirtmekte, kitabın bir başka yerinde "sesin gizlice banda alınması halinde buna daha sonra bir ispat vasıtası olarak dayanmanın mümkün olduğunu açıklamaktadır. Örnek olarak Alman Mahkemesinin kararına göre, insan seslerinin konuşanın muvafakati olmaksızın tespiti kişilik haklarına bir saldırı olmakla beraber, gizli ses almayı haklı kılan nedenlerin mevcudiyeti halinde bu şekilde bir tecavüze müsaade edilmesi gerektiğinin kabul edildiğini belirtmektedir. Alman Mahkeme kararına esas teşkil eden olayda evli kadın, kocasına defalarca hakaret etmiş ve bütün bunları da mahkemede inkâr edeceğini de ilave etmiştir. Bunun üzerine koca açmayı tasarladığı boşanma davası için bu sahneleri teybe almıştır. (Bkz. Prof. Dr. Üstündağ-S. Medeni Yargılama Hukuku C. 1-II, İst. 2000 S. 267 ve 762)

Prof. Dr. Pekcanıtez'e göre, kişilik haklarının, özel yaşam alanı ve sır alanının ihlali sonucu elde edilen teyp bandı, fotoğraf, çalınmış veya el konulmuş aşk mektupları delil olarak değerlendirilemez. Hukuka aykırı olarak elde edilen delilin değerlendirilmesi konusunda Medeni Usul Hukukunda da geçerli olan dürüstlük kuralı esas alınarak karar verilmeli ve bu konuda her somut olayda değerlendirme yapılmalıdır. Bu konuda ihlal edilen kanun hükmü ile ispatlanmak istenen menfaat arasında amaca uygunluk hususu da esas alınmalıdır. Diğer taraftan gizli şekilde ele geçirilen tüm deliller hukuka aykırı delil olarak nitelendirilmemelidir. Örneğin bir telefon görüşmesinde, telefondaki ses yükseltici veya ikinci bir dinleme aleti sayesinde tarafların söylediklerinin duyulması sonucu yapılan açıklamalar ve bu konudaki tanıklık geçerli olmalıdır. Kişilik hakkının ihlali sonucu elde edilen delilin kullanılmasına hakkı ihlal edilen kişi izin verirse bu delil mahkemece kullanılabilir. (Pekcanıtez/Atalay/Özekes, Medeni Usul Hukuku, 2. Bası, Ankara 2001/s. 390 vd.)
Old 30-05-2007, 10:02   #6
HÜLYA ÖZDEMİR

 
Varsayılan

Her ne kadar TCK na göre haberleşme gizliliğinin ihlali ise de;

Sadakat borcu evlilikte eşlerin birbirlerine olan karşılıklı güven ve evliliğin devamı için vazgeçilmez bir ahlaki görevdir.

Eşlerden birinin sadakat yükümlülüğünü ihlal etmesi halinde evliliğin devamı taraflara, çocuklara ve topluma bir yarar sağlamayacağı gibi bilakis bu durumu bilen mağdur eşin diğeri ile evliliğini yürütmesi kendisinden beklenemez.

Hukuk haklıyı , iyiniyeti, masumu ve mağduru korumalıdır.

Bir eşin sadakatsizliği diğer eşin açtığı boşanma davasında TCK daki yasaklayıcı hükümlere takılarak ispattan yoksun hale getirilerek redde mahkum olmamalıdır.

Maddi ve filili gerçekler başkaca delillerle de ( tanık , telefon görüşme kayıtları vs. )mevcut ses kaydının doğruluğunu ispat ediyorsa mahkemenin artık bu delilin elde ediliş şeklinden ziyade ; sadakatsizliğin varlığını algılayıcı ve kusur açısından değerlendirici bir bakış açısı ile davaya yön vermesi gerekmektedir.

Yeter ki elde edilen delil irade fesadına uğratılarak alınmış olmasın, gerçek olsun.

Zira bir eş için sır olan bu özel görüşme aynı zamanda diğer eşe karşı yapılmış bir sadakatsizliktir, kusurdur. Artık sadece kendi özeli değildir. Zira tarafların özelinden önce , evliliğin özeli vardır ve bu ihlal edilmiştir. Sadakat anlamında tarafların özelini korumak adına, evliliğin özelini korumak mümkün değildir.

Bu koşullarda boşanmak isteyen eşin bunu ispat etme yükümlülüğü doğmaktadır ve genellikle fiilen ispatlanmadığı sürece bu olgular açıkyüreklilikle ikrar edilememektedir.

Sadakatsizliğe uğrayan eşin de en az sadakatsizlik yapan kadar hakları olmalı ve hukuken himaye edilmelidir ki, evlilik müessesesine saygı ve daha önemlisi sağlıklı bir nesilin geleceği korunabilsin.

Hukuk maddi gerçeklere uygun çözüm üretemedikçe güvenilirliğini yitirir ve varlık nedeni tartışılır hale gelir.
Old 30-05-2007, 13:21   #7
HÜLYA ÖZDEMİR

 
Varsayılan

Velayet konusunda ama , duruma uygun bir Hukuk Genel Kurulu Kararı

Yargıtay HGK 21.10.1987 T, 1987/2-99 E, 1987/746 K.

" Davalı kadının, başka delillerle de teyid edildiği için delil gücü kazanan teyp bandındaki sözleri okul idare yetkililerinin anlatımları, çocuğuna kötü örnek olan yaşantısı,erkeklerle tek başına kayağa gitmesi,gazinoda masanın üzerine çıkarak oynaması, çocuğun yanında başka erkeklerle ilişki kurması gibi davranışları velayetin anadan alınıp babaya tevdii için yeterli sebeplerdir. . "
Old 30-05-2007, 15:12   #8
medenikal

 
Varsayılan

Bir kasada saklı olan özel hayatı ilgilendiren ,fotoğraf; mektup; görüntü ve ses kayıtları;bu materyaller diğer eşin rızası dışında kullanılabilecek mi dir?

Kasayı açan diğer eş bunları boşanma davasında kullanabilmeli midir?

Özel hayatın gizliliği ;rıza da olmadığı halde ihlal edilmiş olmuyor mu?

Artı bu materyaller; aleni bir yerde çekilmiş olsa dahi özel hayat babında koruma görmemeli mi?

Bu malzemenin içinde olan ;yani aleyhine kullanılmak istenen kişinin rızası olmadığı müddetçe; özel hayatının deşifre edilmesi; sırf boşanma davasında karşı tarafın ,haklılığını delillendirme yanında; materyallerinin öznesi olan kişinin de sosyal yaşamında da tehlikeli sonuçlar doğurmayacak mıdır?
Old 30-05-2007, 15:41   #9
HÜLYA ÖZDEMİR

 
Varsayılan

Sn. Medenikal;

Aralarında evlilik ilişkisi olmayan iki insan ilişkisi için hukuken korunması veya devamı - sona ermesini gerektirecek bir yargılama sürecine ihtiyaç olmadığı için, tüm sorularınızdaki hassasiyete katılmakla birlikte;

( Evli )bir kişinin özel hayatını ilgilendiren fotoğraf, mektup, görüntü ve ses kayıtları eğer boşanma sebebi sayılacak ve bunu ispat edecek unsurlar taşıyor ise ; artık bunların elde edilmesi yöntemindeki usulsüzlüğünü ileri sürmek hakkın kötüye kullanılması olmaz mı ?

Evli insanların kendi aralarındaki ( hatta buna varsa çocuğu da katarak ) özel hayatın korunmasına ve devamına yönelik de özel bir gizliliğin, özenin , sadakat yükümlülüğünün olması ve muhafazası taraflardan beklenilmemeli mi ? Evliliğin kendine özgü özeli tarafların özelinden daha korunmaya muhtaç ve taraflara özel yükümlülükler getirmez mi ?

Evli bir insanın sadakatsizlik anlamında özel hayatı ve buna ilişkin deliller yalnızca kendini ilgilendirme noktasından çıkmıştır artık.Diğer eşi de ilgilendiren ve bu fiili duruma göre kendi evliliği ile ilgili yeni bir karar alma ve bunu ispat etme noktasına gelmiştir ki; eğer inkar ediliyor ise davacı davasını ispat gayreti içine girmektedir.

Bu ispat araçları genellikle fiili olarak boşanma sebebi vakıalara ilişkin tüm deliller mevcut olmasına rağmen davalının davayı kabul etmemesi nedeni ile davacının yüklendiği ekstra ispat araçları elde etme mecburiyeti sonucunda ulaşılan deliller olmaktadır.

Sonuç itibarı ile hukuk dışı yollardan ulaşılabilecek deliller evliliği sona erdirmeyi gerektiren , boşanma nedeni sayılabilecek gerekçelerin varlığı halinde artık kişinin özgürlüğünün ihlalinden bahsetmek , diğer eşin - çocuğun - evlilik müessesesinin haklarını - özelini de ihlal anlamını taşımaktadır.

Kasalarımızda sadece para ve mücevher olsun.

Saygılarımla
Old 30-05-2007, 15:53   #10
medenikal

 
Varsayılan

Bir dedektif tutup; takip ettirip; fotoğraflamak da mı? Yada gizli kamera?
Old 30-05-2007, 15:55   #11
medenikal

 
Varsayılan

Kasadaki özel hayatı ilgilendiren ; materyaller evlilikten önceye ilişkin olsa?
Old 30-05-2007, 16:04   #12
medenikal

 
Varsayılan

Peki kocanın veya eşi bayanın iradesi dışında ; diğer tarafca bir kurgulama yapılarak ; irade dışında veya iradeyi etkileyerek aldatılmaya yönelik ; tezgah kurulsa; ve koca da bu tezgahı ;oyunu karşı delilleri olmadığından kaldıramayacak olsa;

Demek istediğim Kötüye kullanma söz konusu olabilecektir.
Old 30-05-2007, 19:11   #13
HÜLYA ÖZDEMİR

 
Varsayılan

Biz ortalama, makul düşünen ve davranan , iyiniyetli hareket eden insanların uğradığı, boşanma nedeni sayılabilecek ( başkaca delillerle de desteklenen ) sadakatsiz davranışların mahkemede ispatını konuşuyoruz.

Yani fiili gerçeklerin , hukuki engelleri aşarak ; dosyada objektif kriterlere uygun delil olmasının önünü açmak ve yargılamada hayatın gerçeklerini hukuki gerekçe haline dönüştürebilmektir. Hayatı hukuka, hukuku hayata uydurmaktır.

Eğer davacının bir kurgulaması söz konusu ise , bunun da davalı tarafça ispatı ( aksi , başkaca ve her türlü delille ) mümkün olup; yargı bu ayrımı yapabilecek hukuki ve teknik imkanlara sahiptir.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Trafik kaydı ve Sahtecilik Hak Hukuk Meslektaşların Soruları 8 14-12-2012 01:01
Karmaşık Nüfus Kaydı... sseker Meslektaşların Soruları 12 15-09-2009 13:43
kadastro-nüfus kaydı avhalit Meslektaşların Soruları 2 24-03-2007 11:53
Bağ-Kur , Yaşlılık aylığının iptali, Oda Kaydı mı, Vergi Kaydı mı ? Av.Aslı Meslektaşların Soruları 1 28-11-2006 18:40
Trafik kaydı ve sahtecilik Hak Hukuk Meslektaşların Soruları 1 10-06-2006 12:30


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04964805 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.