Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Aldatılan sevgili manevi tazminat

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 21-08-2011, 17:24   #1
Av.DM

 
Varsayılan Aldatılan sevgili manevi tazminat

Merhabalar

Dört senedir beraber olan ve evlilik konuşulan bir ilişkide, erkek kadının defalarca başkalarıyla aldatıldığını öğreniyor. Kadınının hem kısa süreli hem uzun süreli başka ilişkileri varmış ve bu yüzden yalan üstüne yalan söylemiş hep. Erkek taraf bunu öğrenince psikolojik tedavi görmeye başlıyor, sağlık sorunları yaşamaya başlıyor. Bu yüzden de işini kaybediyor.
Bu durumda manevi ve ya maddi tazminat davası açılabilir mi?
Old 21-08-2011, 17:31   #2
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.DM
evlilik konuşulan bir ilişkide,
Nişan şekle bağlı değildir. Taraflar karşılıklı evlenme vaadi ile nişanlanmış olurlar. İlgili Medeni Kanun hükümleri aşağıda sunulmuştur:

A. Nişanlanma

Madde 118.- Nişanlanma, evlenme vaadiyle olur.
B. Nişanlılığın hükümleri
II. Nişanın bozulmasının sonuçları
1. Maddî tazminat
Madde 120.- Nişanlılardan biri haklı bir sebep olmaksızın nişanı bozduğu veya nişan taraflardan birine yükletilebilen bir sebeple bozulduğu takdirde; kusuru olan taraf, diğerine dürüstlük kuralları çerçevesinde ve evlenme amacıyla yaptığı harcamalar ve katlandığı maddî fedakârlıklar karşılığında uygun bir tazminat vermekle yükümlüdür. Aynı kural nişan giderleri hakkında da uygulanır.
Tazminat istemeye hakkı olan tarafın ana ve babası veya onlar gibi davranan kimseler de, aynı koşullar altında yaptıkları harcamalar için uygun bir tazminat isteyebilirler.
2. Manevî tazminat
Madde 121.- Nişanın bozulması yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevî tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir.
III. Hediyelerin geri verilmesi
Madde 122.- Nişanlılık evlenme dışındaki bir sebeple sona ererse, nişanlıların birbirlerine veya ana ve babanın ya da onlar gibi davrananların, diğer nişanlıya vermiş oldukları alışılmışın dışındaki hediyeler, verenler tarafından geri istenebilir.
Hediye aynen veya mislen geri verilemiyorsa, sebepsiz zenginleşme hükümleri uygulanır.
IV. Zamanaşımı Madde 123.- Nişanlılığın sona ermesinden doğan dava hakları, sona ermenin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.

Saygılarımla
Old 21-08-2011, 18:54   #4
Av.DM

 
Varsayılan

Peki taraflar nişanlı olmasa, sadece ilişki yaşıyorlarsa, BK ya göre tazminat istenebilir mi ?
Old 21-08-2011, 20:32   #5
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.DM
Peki taraflar nişanlı olmasa, sadece ilişki yaşıyorlarsa, BK ya göre tazminat istenebilir mi ?

Sayın meslektaşım,

Bu takdirde de, BK. ve tazminat hukukunun genel prensipleri uyarınca; kişilik haklarına haksız saldırı niteliğinde fiilin, maddi ve/veya manevi "zararın varlığı ortaya konularak" istemde bulunulabilir.

Saygılar.
Old 21-08-2011, 20:52   #6
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.DM
Peki taraflar nişanlı olmasa, sadece ilişki yaşıyorlarsa, BK ya göre tazminat istenebilir mi ?

Sözettiğiniz olayda taraflar nişanlı değillerse, ortada bir haksız fiil olmayacağı için tazminat istenemez.
Old 21-08-2011, 22:07   #7
Av. İbrahim YİĞİT

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Ömer Güntay
Sayın meslektaşım,

Bu takdirde de, BK. ve tazminat hukukunun genel prensipleri uyarınca; kişilik haklarına haksız saldırı niteliğinde fiilin, maddi ve/veya manevi zararın varlığı ortaya konularak istemde bulunulabilir.

Saygılar.


Üstadım sayın Aladağ ile cevabınızın zıt olduğunu görüyorum. Aşağıya alıntı yaptığım bir Yargıtay kararının gerekçesi Genel Kurul tarafından da onanmıştır. Karar gerekçesine dikkat edilirse, manevi tazminat için gerekli kişilik değerlerindeki eksilme ve şartlarından bahsedilmektedir. Birebir somut olaya uygun olmasa da, (kararda da nişan veya gayri resmi bir evlilik yoktur) benzer olaylarda Yargıtay'ın yerleşmiş genel görüşünün de bu yönde olduğunu tespit ettim. Bilgilerinize ..

... Dava, erkekle kadının birarada resmi; nikah olmaksızın yaşamaları sırasında davalı erkeğin, davacı kadını evden uzaklaştırması, dolayısıyla bu yüzden uğradığı zararının giderimine ilişkindir.

Manevi zarar, kişilik değerlerinde oluşan objektif eksilmedir. Duyulan acı, çekilen ızdırap, manevi zarar değil, onun görüntüsü olarak ortaya çıkabilir. Acı ve elemin manevi zarar olarak nitelendirilmesi sonucu, tüzel kişileri ve bilinçsizleri; öte yandan acılarını içlerinde gizleyenleri tazminat isteme haklarından yoksun bırakmamak için yasalar, manevi tazminat verilebiIecek olguları sınırlamıştır. Bunlar, kişinin ve ailenin onur ve saygınlığına yönelik suçlar ( TCK 38 ), kişilik değerlerinin zedelenmesi ( MK.24 ), isme saldırı ( MK.25 ), nişan bozulması ( MK.85 ), evlenmenin feshi ( MK. 126 ) vd. ), babalığın benimsenmemesi ( MK.305 ), bedensel zarar ve öldürme ( BK.47 ) ile kişilik haklarının zedelenmesidir ( BK.49 ). İçlerinden MK.24/2 ile BK.49 daha kapsamlıdır. MK.24'ün belli yerlere yollaması yüzünden böyle bir durumun bulunduğu yerde, onu düzenleyen kurallar ( örneğin, MK.25, 143/2, 243, 305 ); bunların dışında BK.49 uygulanır.

MK.24 ve BK.49'da belirlenen kişisel çıkarlar, kişilik haklarıdır. Kişilik hakkı ise, kişisel varlıkların korunmasıyla ilgilidir. Kişisel varlıklar, bedensel ve ruhsal tamlık ve yaşam ile nesep gibi insanın, insan olmasından güç alan varlıklar ya da kişinin adı, onuru ve sır alanı gibi dolaylı varlıklar olarak iki kesimlidir. Tekniğin gelişimi ve yaşam koşullarına göre belirlenmiş varlıkların, açıklananlarla çerçevelenmesine, davaya konu olayın bu çerçeve dışında kalmasına göre manevi tazminat isteği reddedilmelidir.

Yerel mahkemece anılan yönler gözetilmeksizin davalı tarafın manevi tazminatla sorumlu tutulmuş olması, bozmayı gerektirir...
Old 21-08-2011, 22:21   #8
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. İbrahim YİĞİT
Üstadım sayın Aladağ ile cevabınızın zıt olduğunu görüyorum. Aşağıya alıntı yaptığım bir Yargıtay kararının gerekçesi Genel Kurul tarafından da onanmıştır. Karar gerekçesine dikkat edilirse, manevi tazminat için gerekli kişilik değerlerindeki eksilme ve şartlarından bahsedilmektedir. Birebir somut olaya uygun olmasa da, (kararda da nişan veya gayri resmi bir evlilik yoktur) benzer olaylarda Yargıtay'ın yerleşmiş genel görüşünün de bu yönde olduğunu tespit ettim. Bilgilerinize ..

... Dava, erkekle kadının birarada resmi; nikah olmaksızın yaşamaları sırasında davalı erkeğin, davacı kadını evden uzaklaştırması, dolayısıyla bu yüzden uğradığı zararının giderimine ilişkindir.

Manevi zarar, kişilik değerlerinde oluşan objektif eksilmedir. Duyulan acı, çekilen ızdırap, manevi zarar değil, onun görüntüsü olarak ortaya çıkabilir. Acı ve elemin manevi zarar olarak nitelendirilmesi sonucu, tüzel kişileri ve bilinçsizleri; öte yandan acılarını içlerinde gizleyenleri tazminat isteme haklarından yoksun bırakmamak için yasalar, manevi tazminat verilebiIecek olguları sınırlamıştır. Bunlar, kişinin ve ailenin onur ve saygınlığına yönelik suçlar ( TCK 38 ), kişilik değerlerinin zedelenmesi ( MK.24 ), isme saldırı ( MK.25 ), nişan bozulması ( MK.85 ), evlenmenin feshi ( MK. 126 ) vd. ), babalığın benimsenmemesi ( MK.305 ), bedensel zarar ve öldürme ( BK.47 ) ile kişilik haklarının zedelenmesidir ( BK.49 ). İçlerinden MK.24/2 ile BK.49 daha kapsamlıdır. MK.24'ün belli yerlere yollaması yüzünden böyle bir durumun bulunduğu yerde, onu düzenleyen kurallar ( örneğin, MK.25, 143/2, 243, 305 ); bunların dışında BK.49 uygulanır.

MK.24 ve BK.49'da belirlenen kişisel çıkarlar, kişilik haklarıdır. Kişilik hakkı ise, kişisel varlıkların korunmasıyla ilgilidir. Kişisel varlıklar, bedensel ve ruhsal tamlık ve yaşam ile nesep gibi insanın, insan olmasından güç alan varlıklar ya da kişinin adı, onuru ve sır alanı gibi dolaylı varlıklar olarak iki kesimlidir. Tekniğin gelişimi ve yaşam koşullarına göre belirlenmiş varlıkların, açıklananlarla çerçevelenmesine, davaya konu olayın bu çerçeve dışında kalmasına göre manevi tazminat isteği reddedilmelidir.

Yerel mahkemece anılan yönler gözetilmeksizin davalı tarafın manevi tazminatla sorumlu tutulmuş olması, bozmayı gerektirir...

Teşekkürler Sayın meslektaşım..

Biliyorsunuz, "Barika-ı hakikat, müsademe-i efkârdan doğar." diye güzel bir özdeyiş vardır.

Eklediğiniz karara gelince: kararda somut olay çerçevesinde yerel mahkeme hükmü bozulmuş olsa da (kişilik hakları ihlali oluşmamış..) ifade edilen ölçüt ve hususlar benim görüşümü teyid ediyor..

Özel maddelere göre tazminat isteyemezseniz, ancak şartları oluşmuşsa, yani kişilik hakları ihlali ve manevi elem varsa genel hükümlere göre isteyebilirsiniz. Meslektaşımızın bahsettiği olayda var mıdır, yok mudur bilemem; zira cevabım teoriktir..

Saygılarımla.
Old 21-08-2011, 22:36   #9
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. İbrahim YİĞİT
Üstadım sayın Aladağ ile cevabınızın zıt olduğunu görüyorum.

Esasen Sayın Güntay ile yanıtlarımız zıt değil, yalnızca tazminat isteminin farklı hukuki nedenlerine ilişkindir.
Old 22-08-2011, 08:22   #10
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan

Kadın-erkek ilişkisinde garanti yoktur, olasılık vardır;incinmek için de, mutlu olmak için de...
Old 22-08-2011, 08:24   #11
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Hulusi Metin
Kadın-erkek ilişkisinde garanti yoktur, olasılık vardır;incinmek için de, mutlu olmak için de...

Bir olasılığın peşinden gidiyoruz desenize; vah halimize..
Old 22-08-2011, 10:09   #12
sulzu

 
Varsayılan

"Madde 118.- Nişanlanma, evlenme vaadiyle olur" ise;
Taraflar ".. evlilikten konuştukları.."na göre (eğer) evlilik vaadi var ise nişanlı sayılmalılar diye düşünüyorum. Kanunları yorumlamak gerekir ve hatta geniş yorumlamak gereken olaylar da sıklıkl yaşanmaktadır diye de düşünüyorum... tüm meslektaşlarıma kolay gelsin.
Old 22-08-2011, 14:35   #13
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan

Alıntı:
manevi ve ya maddi tazminat davası açılabilir mi?

Açılabilir..!

De...

Terk edilmişliği/aldatılmışlığı
tatmin edecek tazminat miktarı belirlenemez
Old 22-08-2011, 15:16   #14
Av.Nazife Eytemiş BAŞAR

 
Varsayılan

Verilen örnekte bir nişanlanma değil flört söz konusu tabi bizim örf ve adetlerımize göre yorumlayacak olursak kendi aralarında nişanlanmışlartazminatın mesnedi kişilik haklarına saldırı mı,haksız fiil mi,nişan atma mı?Ben tazminat çıkmaz diyorum
Old 22-08-2011, 15:45   #15
Gemici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Nazife Eytemiş BAŞAR
Verilen örnekte bir nişanlanma değil flört söz konusu tabi bizim örf ve adetlerımize göre yorumlayacak olursak kendi aralarında nişanlanmışlartazminatın mesnedi kişilik haklarına saldırı mı,haksız fiil mi,nişan atma mı?Ben tazminat çıkmaz diyorum
Katilimcilarin bazilari verilen örnegin disina cikiyor gibime geliyor. Verilen örnek üzerinde tartismakta fayda var bence.
Sayin Av.Nazife Eytemiş BAŞAR,
verilen örnekte nisanlanma söz konusu diyelim, nisanlilardan birisinin digerini aldatmasi manevi tazminata yol acar mi?

Alıntı:
Yazan sulzu
"Madde 118.- Nişanlanma, evlenme vaadiyle olur" ise;
Taraflar ".. evlilikten konuştukları.."na göre (eğer) evlilik vaadi var ise nişanlı sayılmalılar diye düşünüyorum. Kanunları yorumlamak gerekir ve hatta geniş yorumlamak gereken olaylar da sıklıkl yaşanmaktadır diye de düşünüyorum... tüm meslektaşlarıma kolay gelsin.

Sayin sulzu,
ayni soru sizin saptamalariniz icin"de söz konusu, kanunlari genis yorumladigimizda, ve nisanli sayildiklarini kabul ettigimizde, söz konusu olayda manevi tazminat söz konusu olabilir mi?

SAYGILARIMLA
Old 22-08-2011, 15:53   #16
Av.Nazife Eytemiş BAŞAR

 
Varsayılan

Verilen örneğin dışına mı çıkmışım?Örnekte nişanlanma var mı,aldatmalara rağmen devam eden bir ilişki görünüyor üstelik bunun farkında olmayan bir erkek tarafı!!!aldatma doğrudur falan mı dedim ben acaba,tepkinizi anlamdım...
Old 22-08-2011, 16:03   #17
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Bireyler biribirlerini ve ilişkilerini, Türk Medeni Yasası m.118 anlamında nişan için;

Geleneksel-ailevi bir nişan ritüeline uyarak da uymayarak da evliliğe "nişan"layabilirler..

Bunun belirleyicisi somut ilişkinin taraflarının toplumsal, kültürel konum ve duruşlarıdır.

Bu tür öznel tercihler ise "evlilik vaadi" unsuru oluşmak kaydıyla m.118'in varlığına tesir etmez. Nişanın kurucu unsuru "nişan yapmak" değildir. (çalgılı-türkülü )

Saygılarımla.

Old 22-08-2011, 16:03   #18
Gemici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Nazife Eytemiş BAŞAR
Verilen örneğin dışına mı çıkmışım?Örnekte nişanlanma var mı,aldatmalara rağmen devam eden bir ilişki görünüyor üstelik bunun farkında olmayan bir erkek tarafı!!!aldatma doğrudur falan mı dedim ben acaba,tepkinizi anlamdım...

Sayin Av.Nazife Eytemiş BAŞAR,
özür dilerim. Katilimcilarin bazilari verilen örnegin disina cikiyor gibime geliyor. Verilen örnek üzerinde tartismakta fayda var bence. cümlesi Size yönelik degildi, sadece genel bir saptama.
Mesajin Size yönelik olan kismi sadece,Size hitabimdan sonra gelen : verilen örnekte nisanlanma söz konusu diyelim, nisanlilardan birisinin digerini aldatmasi manevi tazminata yol acar mi? sorusu.

SAYGILARIMLA
Old 22-08-2011, 16:43   #19
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Soruya göre cevap

Alıntı:
Av.DM
Alıntı:
Dört senedir beraber olan ve evlilik konuşulan bir ilişkide, erkek kadının defalarca başkalarıyla aldatıldığını öğreniyor. Kadınının hem kısa süreli hem uzun süreli başka ilişkileri varmış ve bu yüzden yalan üstüne yalan söylemiş hep. Erkek taraf bunu öğrenince psikolojik tedavi görmeye başlıyor, sağlık sorunları yaşamaya başlıyor. Bu yüzden de işini kaybediyor.
Bu durumda manevi ve ya maddi tazminat davası açılabilir mi?

Açabilir... Dava açmak başka, kazanmak başka

Alıntı:
Av.DM
Alıntı:
Peki taraflar nişanlı olmasa, sadece ilişki yaşıyorlarsa, BK ya göre tazminat istenebilir mi ?

İstenebilir... İstemek başka, isteğin hüküm altına alınması başka...

İrdeleme:

Olaydaki Kadın-Erkek ilişkisini bir şato gibi düşünelim:
Kimimiz şatonun farklı pencelerinden... Kimimiz şatoya bakıyoruz...

Olay ve Hukuk:
"Her dava açılırken kazanılır ve kaybedilir".

Görüş:
Terk edilmiş /aldatılmış kişi,sevmişliğinin ve sonuçlarının değerini parasal olarak ifade edebiliyorsa…
Tazminat miktarı yüksek olmalı… Ki kaç paralık sevda imiş bilinsin.

Nedenselliğin varlığı ve ispatı... Yeni bir pencere

Hepinize sevgiler
Old 25-08-2011, 09:16   #20
Av.Can

 
Varsayılan

Medeni Kanun'un muhafazakar yapısının yani illa bir ilişkiden bahsederken nişanlı ya da evli olmak zorunluluğu uygulamanın da muhafazakar olmasını gerektirmez. Bu nedenle nişanlılar mı değiller mi diye değerlendirmeden, sorulan sorudaki olaydan benim anladığım uzun süreli bir flört halinde durumun ne olacağını değerlendirmek gerek. Zira toplumumuzda gençler arasında oturmuş bir ilişki anlayışı ve dönemi var. 4 sene gibi uzun süren bir ilişki de taraflardan biri diğerini örnekteki gibi sürekli aldatmışsa, üstelik bu durum aldatılan tarafın psikolojik tedavi görmesi gibi ağır sonuçlar yaratmışsa ortada net bir haksız fiil vardır bence ve manevi, dahası hastane masrafı iş kaybı vs gibi maddi tazminata da hak kazanılacaktır.

Yargıtay kararı bulamadım fazla vaktim yok ancak hukuki görüşüm tazminat istenebileceği yönünde. uygulamanın da bu yönde gelişeceğini düşünüyorum.
Old 25-08-2011, 11:03   #21
üye31284

 
Varsayılan

" T.C.
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ
E. 1998/10173
K. 1998/12105
T. 24.11.1998

Nişanlanma sözleşmesi, birbirleriyle evlenmek isteyen kadın ve erkeğin nişanlanma hususundaki iradelerini açıklamalarıyla meydana gelir. Taraflar iradelerini şekle bağlı veya üstü örtülü ( zımni ) olarak açıklayabilirler. ( BK. mad.1 ). Evlenme vaadi açık olmadığı takdirde hangi sözlerin ve davranışların buna delalet edeceği çevrede hakim olan telakkilere, tarafların kişisel durumlarına ve bağlı oldukları sosyal tabakaya göre belirlenir.

Bununla beraber nişanlanmadaki sınırsız serbesti "nişan" ile "flört" arasındaki farkı ortadan kaldırmamalıdır. Bu nedenle nişanlanmanın mevcut olup olmadığına karar verebilmek için "iki tarafın evlenme vaadini taşıyan iradelerinin karşılıklı ve birbirine uygun surette açıklanmış olunması" hususu araştırılmalıdır. Bu itibarla sadece ve yalnız beraber yaşama, metres hayatı sürme vs. nişanlı olmaya yetmez.

Nişanın varlığı bazen, o ülkede geçerli örf ve adetin aradığı hususların gerçekleşip gerçekleşmemiş olmasına göre değerlendirilir; fakat örf ve adete uygun olarak yapılmayan bir nişanlanma da geçerli sayılmalıdır.

Nişanlanma sözleşmesinin varlığını ileri süren taraf bunu ispat ile yükümlüdür. Prof. TUOR'un da belirttiği üzere: "Nişanlılık, nişanlıların ileride evlenmeyi isteme hususundaki rıza beyanlarının mücerret mutabakatı ile meydana gelir, Kanun buna nişanlanma akdi der. Binaenaleyh nişanlanma hiç bir şekle bağlı değildir. O basit rızai bir aktidir. Şüphesiz burada da vakıadan haklar çıkarmak isteyen taraf, onu ispata mecburdur. Ancak bu isbat, yazılı vesika, şahitler, yüzük teatisi vs. gibi herhangi bir tarz ve delil ile olabilir" ( Tuor, İsviçre Borçlar Kanununun Federal Mahkeme İçtihatlarına Göre Sistemli İzahı, çev. Amil Artus, Ank. 1956, sh. 123 ).

Tarafların hukuksal biçimde nişanlı olmamaları ve de evlilik dışı olarak bir araya gelmeleri ve bir süre karı - koca gibi yaşamalarını sağlamak için verilen şey, bir başka anlatımla evlilik dışı yaşamayı sağlamak amacı ile verilen şey geri istenilemez. İktisapta bulunan kimsenin de haksızlık veya ahlaksızlıkla hareket etmiş bulunmasının geri alma bakımından bir önemi yoktur. Zira burada "iki tarafta ahlaka aykırı hareket etmişse zilyet tercih olunur" kuralı caridir. "


Burada bahsedilen, tazminat değil eşyaların iadesi, ancak bakış açısı yönünden yararlı bir karar olduğunu düşünüyorum.

Benim şahsi düşüncem de özet olarak : Hulusi Bey' in de dediği gibi OLASILIK. Korunmayan bir olasılığın peşinden giden sonuçlarına katlanır. Evlilik ve nişan da olasılık evet ama kanunlar onların yanında.
Old 25-08-2011, 11:12   #22
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Zeytinn
" T.C.
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ
E. 1998/10173
K. 1998/12105
T. 24.11.1998

Nişanlanma sözleşmesi, birbirleriyle evlenmek isteyen kadın ve erkeğin nişanlanma hususundaki iradelerini açıklamalarıyla meydana gelir. Taraflar iradelerini şekle bağlı veya üstü örtülü ( zımni ) olarak açıklayabilirler. ( BK. mad.1 ). Evlenme vaadi açık olmadığı takdirde hangi sözlerin ve davranışların buna delalet edeceği çevrede hakim olan telakkilere, tarafların kişisel durumlarına ve bağlı oldukları sosyal tabakaya göre belirlenir.

Bununla beraber nişanlanmadaki sınırsız serbesti "nişan" ile "flört" arasındaki farkı ortadan kaldırmamalıdır. Bu nedenle nişanlanmanın mevcut olup olmadığına karar verebilmek için "iki tarafın evlenme vaadini taşıyan iradelerinin karşılıklı ve birbirine uygun surette açıklanmış olunması" hususu araştırılmalıdır. Bu itibarla sadece ve yalnız beraber yaşama, metres hayatı sürme vs. nişanlı olmaya yetmez.

Nişanın varlığı bazen, o ülkede geçerli örf ve adetin aradığı hususların gerçekleşip gerçekleşmemiş olmasına göre değerlendirilir; fakat örf ve adete uygun olarak yapılmayan bir nişanlanma da geçerli sayılmalıdır.

Nişanlanma sözleşmesinin varlığını ileri süren taraf bunu ispat ile yükümlüdür. Prof. TUOR'un da belirttiği üzere: "Nişanlılık, nişanlıların ileride evlenmeyi isteme hususundaki rıza beyanlarının mücerret mutabakatı ile meydana gelir, Kanun buna nişanlanma akdi der. Binaenaleyh nişanlanma hiç bir şekle bağlı değildir. O basit rızai bir aktidir. Şüphesiz burada da vakıadan haklar çıkarmak isteyen taraf, onu ispata mecburdur. Ancak bu isbat, yazılı vesika, şahitler, yüzük teatisi vs. gibi herhangi bir tarz ve delil ile olabilir" ( Tuor, İsviçre Borçlar Kanununun Federal Mahkeme İçtihatlarına Göre Sistemli İzahı, çev. Amil Artus, Ank. 1956, sh. 123 ).

Tarafların hukuksal biçimde nişanlı olmamaları ve de evlilik dışı olarak bir araya gelmeleri ve bir süre karı - koca gibi yaşamalarını sağlamak için verilen şey, bir başka anlatımla evlilik dışı yaşamayı sağlamak amacı ile verilen şey geri istenilemez. İktisapta bulunan kimsenin de haksızlık veya ahlaksızlıkla hareket etmiş bulunmasının geri alma bakımından bir önemi yoktur. Zira burada "iki tarafta ahlaka aykırı hareket etmişse zilyet tercih olunur" kuralı caridir. "


Burada bahsedilen tazminat değil eşyaların iadesi ancak bakış açısı yönünden yararlı bir karar olduğunu düşünüyorum.

Benim şahsi düşüncem de özet olarak : Hulusi Bey' in de dediği gibi OLASILIK. Korunmayan bir olasılığın peşinden giden sonuçlarına katlanır. Evlilik ve nişan da olasılık evet ama kanunlar onların yanında

Kıymetli meslektaşım,

Eklediğiniz karar oldukça faydalı ve ufuk açıcı bir içerik taşıyor...

Elinize sağlık, çok teşekkürler...
Old 26-08-2011, 13:12   #23
üye37459

 
Varsayılan

kişilik hakkı saldırıya uğramadığından bahisle manevi tazminat davası açamayacağı kanaatindeyim
Old 21-11-2011, 10:20   #24
sulzu

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Gemici
Katilimcilarin bazilari verilen örnegin disina cikiyor gibime geliyor. Verilen örnek üzerinde tartismakta fayda var bence.
Sayin Av.Nazife Eytemiş BAŞAR,
verilen örnekte nisanlanma söz konusu diyelim, nisanlilardan birisinin digerini aldatmasi manevi tazminata yol acar mi?



Sayin sulzu,
ayni soru sizin saptamalariniz icin"de söz konusu, kanunlari genis yorumladigimizda, ve nisanli sayildiklarini kabul ettigimizde, söz konusu olayda manevi tazminat söz konusu olabilir mi?

SAYGILARIMLA

Nişanlı sayıldıklarında tazminata zaten hükmedilmeli (şartları oluşmuşsa tabi) olduğundan ben sadece esas kritik noktaya temas etmiştim. Eksik yazmışım demek ki.. Saygılar
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Aldatılan eşin diğer eş ve sevgilisinden tazminat talebi AV.AYŞE GÜL Meslektaşların Soruları 21 05-11-2016 13:03
Aldatılan Eşin Tazminat Talebi Konuk Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) 1 02-10-2010 10:50


THS Sunucusu bu sayfayı 0,10912704 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.