Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

İflasın ertelenmesi davasında verilen tedbir kararının etkisi

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 15-01-2009, 16:08   #1
Av. Sibel

 
Varsayılan İflasın ertelenmesi davasında verilen tedbir kararının etkisi

Sayın Meslektaşlarım,
İflasın ertelenmesi davasında verilen ihtiyati tedbir kararının, erteleme talep eden borçlu şirket hakkındaki tüm icra takiplerini durduracağı ve yeni icra takibi de yapılamayacağı bilinmektedir. Ancak tahliye talepli 7/30 günlü icra takibi yapılmasına en azından tahliye yönünden engel oluşturmayacağı kanaatindeyim. Bu konudaki bilgi ve tecrübelerinizi paylaşır iseniz sevinirim. Bu arada iflasın ertelenmesi davasının müracaata kalması yenileme süresi içerisinde ihtiyati tedbirin de kendiliğinden kalkmasını sağlar mı? Herkese iyi çalışmalar, adaletin hızlı tecelli ettiği günler dilerim.
Old 15-01-2009, 17:39   #2
Engin Özoğul

 
Varsayılan

Sayın Av. Sibel

İflasın ertelenmesi kararında verilen ihtiyadi tedbirde tüm takiplerin duracağı ve yeni icra takibi de yapılamayacağı bildirilmiş.

İcra ve İflas Kanunu'nun iflasın ertelenmesi kararının etkileri başlıklı 179/b maddesine baktığımızda takip türü ayrımı yapılmaksızın tüm takiplerin duracağına ve yeni takip yapılamayacağına ilişkin hükmü görüyoruz. Devamında ise sadece rehinli alacaklarla ilgili olarak takip yapılabileceği ancak satış işlemi yapılamayacağı hükmü yer alıyor. Bunun ardından da işçilik alacaklarıyla ilgili takip yapılabileceği belirtilmiş. Bunların dışında bir istisna görünmüyor. Dolayısıyla tahliye talepli takip yapmaya imkan verir bir düzenleme yok. Bahsettiğiniz ihtiyadi tedbir kararında da bunun dışında bir imkan tanınmamış.

Kaldı ki iflasın ertelenmesi davasında verilen tedbir kararı şirketi yaşatmaya, faaliyetlerini devam ettirmeye yöneliktir. Şirketin faaliyet gösterdiği taşınmazdan tahliye edilmesi bu amaca aykırı düşmektedir. Bu açıdan baktığımızda da tahliye talepli takip yapılmaması gereklidir.

İşlemden kaldırma ile ilgili yasal hükümde davanın takip edilmemesi halinde dosyanın işlemden kaldırılması dışında başkaca bir sonuç öngörülmemiş. Yani mahkeme bu süre içinde dosyada işlem yapmamak üzere karar veriyor. Üç ay içinde dosya yenilenmezse davanın açılmamış sayılmasına karar veriyor. Dolayısıyla işlemden kaldırma halinde ihtiyadi tedbir kararının ortadan kalkacağına ilişkin bir çözüme ulaşmak mümkün görünmüyor. İşlemden kaldırma kararı esas hakkında verilmiş bir karar da olmadığından bu nedenle tedbirin ortadan kalkması mümkün değil. Hatta dosyayı işlemden kaldıran hakim bu süre içinde ihtiyadi tedbir kararının kaldırılmasına da karar verememelidir. Aksi halde işlemden kaldırdığı dosyada işlem yapmış olacaktır. İhtiyadi tedbire ilişkin hükümlerde de aksi bir yoruma neden olabilecek düzenleme yer almıyor.

Saygılar
Old 06-03-2009, 12:55   #3
Av. Asena

 
Varsayılan

Sayın Özoğul,

Dosyanın işlemden kaldırılması kararı yanında ihtiyati tedbirle ilgili karar verilemeyeceğini içeren görüşünüz neticesinde aklımda bir soru oluştu. Konuya vakıf olmamamdan kaynaklı sanırım ama yine de sorma gereği hissettim. Üç ay içinde işlem yapılmamasından bahsile dosyayının işlemden kaldırılmasına karar veren mahkemenin tedbirle ilgili davranışı nasıl olacaktır? Esasla ilgili bir karar verilmemiştir ancak tedbir talepli açılan iflasın ertelenmesi davasında, alacaklıların işlem yapmasının önüne geçilmek için tedbir talep edilmektedir. İşlemden kaldırılan dosyada, mahkeme tarafından verilen tedbirin akıbeti ne olacaktır? Alacaklılar, başlatmış oldukları icra takiplerini yahut açtıkları davaları ne zaman devam ettirebilecekler veya ne zaman iflasın ertelenmesini talep eden şirkete karşı yasal işlem başlatabilecekler? Tedbir kendiliğinden kaldırılmıyorsa alacaklıların dosyanın işlemden kaldırığından hareketle tedbirin kaldırılmasını mı talep etmeleri gerekmektedir? Bunu hangi mercide dile getirecekler?
Old 06-03-2009, 13:42   #4
Engin Özoğul

 
Varsayılan

Sayın Av. Asena

Dosyanın işlemden kaldırılması halinde ne olacağına ilişkin görüşümü yukarıda yazmıştım. Üç ay içinde dosya yenilenmezse bu sefer hakim dosyayı ele alarak yeniden bir karar verecektir. Bu karar ise "dosyanın işlemden kaldırılması" değil "davanın açılmamış sayılması"dır.

Yani bu kararla birlikte dava hiç açılmamış sayılacaktır. Bu halde ise tedbir kararı ayrıca bir karara gerek olmaksızın kendiliğinden kalkacaktır.

Bana göre:

BİR... Takip edilmeyen davada hakim dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verdiğinde dosya yenileninceye ya da yenileme süresi geçinceye kadar hakim dosyayı resen ele alarak ihtiyadi tedbir hakkında karar veremez.

İKİ... Borçlular işlemden kaldırılan dosyada ihtiyadi tedbirin kaldırılmasını talep ederlerse hakim bunu dikkate almaz. Müdahil davanın tarafı da olmadığından dosyayı yenilemesi de mümkün görünmemektedir.

ÜÇ... Üç aylık yenileme süresi dolduktan sonra hakim davanın açılmamış sayılmasına karar vereceğinden ihtiyadi tedbir kararı da kendiliğinden ortadan kalkar.

Saygılar
Old 06-03-2009, 14:28   #5
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Sayın Engin özoğul'a katılıyorum.

Davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi ile, davanın açılmasına bağlı olarak oluşan hukuki durumlar da sona erer.

Bu bağlamda, kanaatime göre; dosyanın işlemden kaldırılması kararı ile yenileme süresi sonuna kadar dava askıda kalacağından, İhtiyati tedbir kararı yenileme için Davacıya tanınan kanuni süre sonuna kadar devam eder. Hakim, süre bitiminde veya sonrasında "Davanın açılmamış sayılmasına" karar verirken İhtiyati tedbirin de kaldırılmasına karar verebileceği gibi, ihtiyati tedbir kararı kendiliğinden de kalkmış sayılabilir.

Bu noktada asıl sorun, -İhtiyati Tedbir kaaının kaldırılma tarihi bakımından- "davanın açılmamış sayılmasına" ilişkin kararın kesinleşmesinin aranıp aranmayacağı noktasında olabilir.
Old 09-03-2009, 14:06   #6
Av. Sibel

 
Varsayılan İhtiyati Tedbir Kararının ortadan kalkması için kesinleşme gerekip gerekmediği

İhtiyati tedbir kararının hangi anda ortadan kalkacağına ilişkin bir karar örneği.Altı çizili ve koyu renk olan kısımlar...



T.C. YARGITAY
15.Hukuk Dairesi

Esas: 2006/5362
Karar: 2007/6083
Karar Tarihi: 08.10.2007

ÖZET: Sözleşmede öngörülen 20 günlük sürenin sonunda davalı kooperatif; kat irtifakı tesisi ve bağımsız bölümlerin devri konusunda kendiliğinden temerrüde düştüğünden davacı arsa sahipleri; 06.06.2002 tarihli ek sözleşme uyarınca kendilerine isabet eden bağımsız bölümlerin ve arsa paylarının belirlenmesini istemekte ve bu oranda tapu iptali ve tescil talep etmekte haklıdır. Mahkemece taraf delilleri bu yönde değerlendirilip, bilirkişiden ek rapor alınarak, varılan sonuca göre tapu iptali ve tescil isteminin de kabulü gerekir.

(818 S. K m. 355) (1086 S. K m. 112)

Dava: Mahalli mahkemece verilen hükmün temyizen tetkiki taraf vekillerince istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:

Karar: Dava, arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmesi uyarınca gecikme tazminatı ile tapu iptali ve tescil istemlerine ilişkindir. Mahkemece gecikme tazminatı isteminin kısmen kabulüne, diğer taleplerin reddine dair verilen karar taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle davalı kooperatif vekili tarafından temyiz aşamasında dosyaya sunulan 21.02.2007 tarihli ve ek sözleşme başlıklı belgenin 8 nolu bendinde bu belgenin Yargıtay'ca hükme esas alınamayacağının taraflarca kararlaştırılmış bulunmasına göre davalı kooperatif vekilinin tüm, davacı arsa sahipleri vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.

2- Tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olarak yanlar arasındaki uyuşmazlık; 23 nolu parsele inşa olunacak bağımsız bölümlerden kur'a yoluyla belirlenip davacı arsa sahiplerine verilecek olan 2 adet dairenin aynen teslim edilmesinin mi, yoksa boş üyelik bulunmadığından bedelinin ödenmesinin mi gerekeceğine, diğer 8 adet normal daire ve 2 adet bodrum daire bakımından ise yüklenici kooperatifin kat irtifakını tesis etme ve tapuları devretme borcunun muaccel hale gelip gelmediğine ilişkindir. Yanlar arasında biçimine uygun olarak düzenlenen 06.06.2002 tarihli ek sözleşmenin 5. maddesinde; davacı arsa sahiplerine 23 nolu parselden 10 adet normal daire ve 2 adet bodrum daire verileceği ve normal dairelerden ikisinin kur'a yoluyla belirleneceği kararlaştırılmıştır. Borçların ifasında aslolan, borcun sözleşmede kararlaştırılan biçimde ifa edilmesidir. Boş üyelik bulunmadığı gerekçesiyle davalı kooperatif, kur'a yoluyla belirlenip teslim edilecek olan 2 adet dairenin aynen tesliminden kaçınamaz. Daire sayısından fazla üye bulunması kooperatifin iç meselesi olup arsa sahiplerine karşı ileri sürülemez. Davalı kooperatif sözleşme hükümleri ile bağlıdır. Ferağ zamanı ile ilgili olarak da aynı sözleşmenin 18. maddesinde; tapu kayıtları üzerindeki ihtiyati tedbirin kaldırılmasından itibaren 20 gün içinde kat irtifakı tapularının arsa sahiplerine verileceği kararlaştırılmıştır. Tapu kayıtları üzerine Balıkesir Üçüncü Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 09.12.1999 tarih ve 1999/459 müt. sayılı kararı ile konan ihtiyati tedbir kararı; HUMK'nın 112. maddesi uyarınca esas hakkındaki kararın "tefhim edildiği" 28.02.2003 tarihinde kendiliğinden ortadan kalkmış ve 17.04.2003 tarihli müzekkere ile de tedbirin kalktığı Tapu Sicil Müdürlüğüne bildirilmiştir. Sözleşme hükümlerine göre en geç tedbirin kalktığının tapuya bildirildiği tarihten itibaren 20 gün içinde kat irtifakının kurulması ve davacılara isabet eden bağımsız bölüm tapularının devri gerekirken 14.03.2005 dava tarihi itibariyle ve halen tapuda kat irtifakının kurulmadığı yargılamada celb olunan tapu kayıtlarından anlaşılmaktadır. Sözleşmede öngörülen 20 günlük sürenin sonunda davalı kooperatif; kat irtifakı tesisi ve bağımsız bölümlerin devri konusunda kendiliğinden temerrüde düştüğünden davacı arsa sahipleri; 06.06.2002 tarihli ek sözleşme uyarınca kendilerine isabet eden bağımsız bölümlerin ve arsa paylarının belirlenmesini istemekte ve bu oranda tapu iptali ve tescil talep etmekte haklıdır. Mahkemece taraf delilleri bu yönde değerlendirilip, bilirkişiden ek rapor alınarak, varılan sonuca göre tapu iptali ve tescil isteminin de kabulü gerekirken, kooperatifin direniminin bulunmadığından bahisle bu kalem istemin reddi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.

Sonuç: Yukarıda 1. bentte yazılı nedenlerle davalı kooperatif vekilinin tüm, davacı arsa sahipleri vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte yazılı nedenlerle hükmün temyiz eden davacılar yararına BOZULMASINA, ödedikleri temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine, 08.10.2007 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
Old 09-03-2009, 16:53   #7
avaarslan

 
Varsayılan

Sayın Engin Özoğul'un yorumlarına katılıyorum. Ancak mahkemenin, "davanın açılmamış sayılmasına" ilişkin kararının kesinleşmesine kadar ihtiyati tedbir kararının devam edeceği görüşündeyim.
Çünkü yerel mahkemenin verdiği kararın bozulması halinde davacı davasını yenileyebilecektir. Dolayısıyla davada kaldığı yerden devam edecektir. İyi çalışmalar diliyorum.
Old 09-03-2009, 17:21   #8
Av. Sibel

 
Varsayılan

Sayın avaarslan,

HUMK md. 112'de: "Esas hakkında mahkeme tarafından verilen kararın tefhim veya tebliğ olunmasını mütaakıp ihtiyaten icra kılınmış olan tedbir mürtefi olur. Şu kadar ki mahkeme hükmün icrasını temin için işbu tedbirin tayin edeceği müddet zarfında devamına karar varebilir." hükmü getirilmiştir.
Aynı şekilde Yargıtay 11. HD.'nin 2004/6439 E., 2005/3456 K. sayılı ve 11.04.2005 tarihli kararında da; "Son oturumda tefhim edilen kısa kararda ihtiyati tedbirin devamı yönünde karar verilmemiş ise ihtiyati tedbir kendiliğinden kalkar." denilmiştir.

Yasa maddesi ve Yargıtay kararları karşısında görüşünüze katılmamaktayım. Kesinleşmeye gerek olmadığı kanaatindeyim.İyi çalışmalar.
Old 29-04-2015, 10:05   #9
bayanavukat3

 
Varsayılan İflasın ertelenmesindeki tedbir kararının tahliyeye etkisi

Sorunuz üzerinden yıllar geçmiş.Bende bu konuda bir araştırma yapıyorum,sorunuzu ve akabinde cevabını buldum ve bundan sonra araştıran olursa diye paylaşayım dedim.

İflasın ertelenmesi davasında ihtiyati tedbir kararı verilmiş ise borçluya karşı hiçbir takip yapılamaz; açılmış takipler de durur. Bu durumda tahliyeye yönelik mahkeme kararının da infazı mümkün değildir.Bu yöndeki Yargıtay kararı aşağıdadır:

Y.8.HD E.2012/5255 K.2012/7330 T.11.09.2012
Dava: Taraflar arasındaki davanın kabulüne dair verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi, taraflar vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi, gereği düşünüldü:

Karar: Şikayetçi borçlu A… Gıda Tarım ve Hayvancılık Tic. ve San. Ltd. Şti. vekili, müvekkili şirket hakkında Kadıköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2011/917 Esas sayılı iflasın ertelenmesi talepli davada verilen ihtiyati tedbir kararına rağmen icra müdürlüğü tarafından tahliyeyle ilgili takibin devamına karar verilmesinin yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek işlemin iptalini talep etmiştir.

Somut olayda, iflasın ertelenmesi talepli davada verilen ihtiyati tedbir kararı bulunmakta olup, bu durumda borçlu aleyhine 6183 sayılı Kanuna göre yapılan takipler de dahil olmak üzere hiçbir takip yapılamaz, evvelce başlamış takipler de durur. Aynı nedenle ihtiyati tedbir kararı olduğu sürece borçlu aleyhine alınmış tahliye kararının infazı da yapılamaz. İflas ertelemesi davasında verilen ihtiyati tedbir kararının amaçlarından biri de, borçlunun ekonomik durumunun iyileştirilmesine imkan tanınarak borçlarının Ödenmesinin sağlanması olduğuna göre borçlunun bulunduğu yerden tahliye edilmesi bu amacın gerçekleştirilmesini engelleyecektir. Sonuç olarak maddedeki hiçbir takip yapılamaz hükmünden bu aşamada tahliye kararının infazının da mümkün olamayacağının anlaşılması gerekir.

Bu itibarla mahkemece, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda tahliyeye yönelik mahkeme kararının infazının iflasın ertelenmesi davası kesinleşinceye kadar durdurulmasına karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine dair hüküm tesisi isabetsizdir.

Sonuç: Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK. nun 366 ve HUMK. nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA ve taraflarca HUMK. nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK. nun 366/3.maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 11.09.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Tensipsiz Verilen ihtiyati tedbir kararının geçerliliği turanoner Meslektaşların Soruları 2 03-01-2011 12:15
İflasın Ertelenmesi Kararının İcra Dosyalarına Etkisi Av.Olcay Pehlivanlıoğlu Meslektaşların Soruları 18 26-03-2010 17:46
İflasın ertelenmesi Av. Eugen Huber Meslektaşların Soruları 1 13-04-2008 22:53
İflasın ertelenmesi davasında yetkili mahkeme Av. Eugen Huber Meslektaşların Soruları 2 09-04-2008 15:05
İflasın Ertelenmesi Kararının, Kararın Verildiği Mahkemece Kaldırılması mümkün mü? paroxysme Hukuk Soruları 1 23-09-2007 01:02


THS Sunucusu bu sayfayı 0,08966708 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.