|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
02-04-2010, 20:07 | #1 |
|
Davalılar yönünden davadan kısmi feragat sorunu...
Emek harcayıp cevap veren tüm meslektaşlarıma teşekkür ederim...
Bir kaza sebebiyle tazminat davası açtığım ve müştereken/müteselsilen tazminat istediğim üç adet davalının birine yönelik davadan feragat ve diğer ikisi için de davaya devam etmek istiyorum. Davalılar ihtiyari dava arkadaşı durumunda. Yapacağım feragatin diğer iki davalıya da sirayet tehlikesi mevcut mudur ? Bu konuda Yargıtay kararı bilgisi olan meslektaşlarımız yardımcı olabilir mi ? Çok teşekkürler, |
02-04-2010, 20:43 | #2 |
|
Bir davamızda davalılardan biri için yaptığımız feragat, müştereken ve müteselsilen sorumluluğun bölünemeyeceği nedeniyle,feragatin bölünmezliği ilkesi gereği, dava rededildi. Feragatin bölünmezliği ilkesi diğer davalılara da sirayet edip davanız hepten gidebilir, onun için iyice araştırıp emin olmadan bu yola başvurmamanızı öneririm.
|
02-04-2010, 20:53 | #3 | |||||||||||||||||||||||
|
İşte tam da bundan korkuyorum ben, teorik araştırma yaptım net bir cevap hiç yok. Birkaç hakime sordum, birkaçı sizin gibi cevap verdi, çoğunluğu ihtiyari dava arkadaşlığı olduğu için feragat diğerlerine sirayet etmez dedi. Bir Yargıtay kararı bulsam rahatlayacağım gerçekten. Bu arada sormam da sakınca yoksa şayet, sizin davanızda sonuç ne oldu, temyiz ettiniz mi kararı ? |
03-04-2010, 00:13 | #4 |
|
Sayın Meslektaşım,
Takip etmek istemediğiniz davalı hakkındaki davanızı atiye terketseniz.... Birebir uymasa da sorunuzla ilgili bir de içtihat ekliyorum. T.C. YARGITAY 11. Hukuk Dairesi Esas: 2004/1947 Karar: 2004/11284 Tarih: 22.11.2004 ÖZET: Dava, kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemine ait olup, davacı son celse davalılardan sigorta şirketi yönünden davadan vazgeçtiğini beyan etmiştir. Davacı bu durumda, davalı sigorta şirketinin durumunu iyileştirirken sair müteselsil borçluların iç ve dış ilişkideki durumlarını ağırlaştırmıştır. Bu sebeple eyleminin sorumluluğuna katlanması gereken davacı sigorta şirketi olup, feragatten sair davalıların yararlanması gerekmektedir. Mahkemece, davalıların sorumlu olduğu miktarın, sigorta şirketinin kaza gününde geçerli poliçe limitini aşan kısmı olduğu gözetilmeden yazılı biçimde karar verilmesi isabetli bulunmamıştır. (6762 sayılı TTK. m. 1301) (818 sayılı BK. m. 51, 145, 147) (1086 sayılı HUMK. m. 91, 93, 94, 95) KARAR METNİ: Taraflar arasında görülen davada Karapınar Asliye Hukuk Mahkemesi´nce verilen 10.09.2003 gün ve 2002/42-2003/148 s. kararın Yargıtay´ca tetkiki Yemen ve Abdulnasır G vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içerisinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Deniz Biltekin tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve bütün belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacının, TTK.nun 1301 nci maddesi hükmüne dayalı olarak davalılar aleyhine açtığı rücu davası sonucunda mahkemece davanın Yemen ve Abdulnasır G yönünden kabulüne, Metin G yönünden ispatlanamaması ve A Sigorta A.Ş. yönünden feragat sebebiyle reddine dair kararı, davalılar Abdulnasır G ve Yemen G temyiz etmiştir. 1- Dava dosyası içindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve kanuna aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalılar Yemen ve Abdulnasır G vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir. 2- Dava, kasko sigorta Sözleşmesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkindir. Davalılar, sigortalı araca zarar veren aracın sürücüsü, maliki ve trafik sigortacısıdır. Davalılar, muhtelif nedenlerle davacıya karşı Borçlar Yasasının 51. madde hükümleri gereğince eksik teselsül hükümlerine göre müteselsilen sorumlu olup, tazminatın nihai sorumlusu araç sürücüsüdür. Davacı, tam teselsülde olduğu gibi, tüm zararının tazminini müteselsil borçlulardan her ikisinden isteyeceği gibi birisinden de isteyebilir. Borçlar Kanunu´nun 145. maddesi hükmüne göre, sorumlulardan birinin zararı ödemesi halinde, diğerleri bu oranda borçtan kurtulurlar. Ancak, müteselsil borçluların borçtan tamamen veya kısmen kurtulabilmeleri, alacaklının bilfiil tatmin edilmiş olması halinde söz konusudur. Bunun aksinin kabul edilebilmesi için ya alacaklının teselsülden açıkça feragat etmiş olması, yahutta böyle bir feragatın durumdan kesin olarak anlaşılması lazımdır. Yine, Borçlar Kanunu´nun 147. madde hükmüne göre, rücu hakkından yararlanan müteselsil borçlulardan her biri ödediği miktar oranında alacaklının haklarına halef olacağına ve alacaklının diğerleri zararına, müteselsil borçlulardan birinin durumunu iyileştirdiği takdirde bu fiilin neticelerini şahsen tahammül edeceğine dair hükmüne havidir. Bu halde mahkemece, yukarda açıklamalar ışığında, davacı vekilinin son celse A Sigorta Şirketi yönünden davadan vazgeçtiğini beyan etmesi sebebiyle mahkemece, bu davalı yönünden davanın feragat sebebiyle reddine karar verilmiş, kararı davacı taraf temyiz etmemiştir. Davacı bu durumda, davalı sigorta şirketinin durumunu iyileştirirken sair müteselsil borçluların iç ve dış ilişkideki durumlarını ağırlaştırmıştır. Bu sebeple eyleminin sorumluluğuna katlanması gereken davacı sigorta şirketi olup, feragatten sair davalıların yararlanması gerekmektedir. O halde, mahkemece, davalıların sorumlu olduğu miktarın, sigorta şirketinin kaza gününde geçerli poliçe limitini aşan kısmı olduğu gözetilmeden yazılı biçimde karar verilmesi doğru değildir. SONUÇ : Yukarda (1) no.lu bentte açıklanan sebeplerle davalılar Yemen ve Abdulnasır G vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) no.lu bentte açıklanan sebeplerle davalılar Yemen ve Abdulnasır G vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 22.11.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi. Kaynak: Corpus İyi çalışmalar. |
13-10-2010, 14:32 | #5 |
|
Merhabalar,
Sayın Dinçer'in yaşamış olduğu aynı durum şu anda bakmakta olduğum bir davada mevcut. Trafik kazası dolayısıyla tazminat davasında müteselsil sorumlulardan biri olan araç sürücüsüne ulaşılamıyor ve davanın uzamaması için sürücü bakımından feragat etmek istiyorum.Araştırmalarım sırasında; "Bunun gibi, davacı, davalılardan (davalı taraftaki ihtiyari dava arkadaşlarından) biri hakkındaki davasından feragat edebilir. Bu feragat, diğer dava arkadaşları hakkındaki davayı etkilemez; onlara karşı davaya devam edilir" ( KURU-ARSLAN-YILMAZ; Medeni Usul Hukuku, s. 519) şeklinde bilgiye rastladım. Bu konuda tecrübesi olan meslektaşlar varmı dır veya Sayın Dinçer davanızda ne şekilde bir yol izlediniz? teşekkürler, Saygılarımla |
13-10-2010, 15:30 | #6 |
|
Merhaba,
Maalesef bu konuda net bir sonuç elde edemeden, davalıların tamamıyla anlaşmamız sebebiyle davalıların tamamı için davadan feragat ederek yargılamayı nihayete erdirdik. Fakat bu konuda dikkatli olmanızı tavsiye ediyorum. Konu çok tartışmalı çünkü. Birinden feragat ediyorum derken elinizde hak anlamında hiçbir şey de kalmayabilir. Sizden de olayınız hakkında son gelişmeleri bekliyoruz. Teşekkürler, |
13-10-2010, 17:42 | #7 | |||||||||||||||||||||||
|
Şu anda aynı şekilde bir davamız var. Davalılardan birisine ulaşamadığımız için onun hakkındaki davayı "atiye terk ettik". Üstünden 3-4 duruşma geçti. Dava derdest. |
13-10-2010, 17:46 | #8 | |||||||||||||||||||||||
|
Davalının haberi bile yokken, onun hakkındaki netice-i talebinizi nasıl atiye bıraktınız ki? Atiye terk ettiğinizi sanmış olmayasınız. http://www.turkhukuksitesi.com/showp...01&postcount=4 |
13-10-2010, 17:56 | #9 | |||||||||||||||||||||||
|
Neden? Ben davayı müracaata bırakırken davalıya mı, soracağım. 2 sene tebligat için uğraşacağıma, diğer davalı ve sigorta şirketine yönelirim. Verdiğiniz linkteki yazdıklarımla şimdiki arasında arasında bir çelişki mi var. Ben o linkte Yargıtay'ın görüşünü söylemişim. Hep Yargıtay'a uygun davranmak zorunda mıyım? |
13-10-2010, 18:03 | #10 | |||||||||||||||||||||||
|
Müracaata bırakmak istediğinizde Davalı devam etmek isteyemez mi? |
13-10-2010, 18:06 | #11 | |||||||||||||||||||||||
|
Müvekkil %00 kusurlu, yani kusursuz iken mi? |
13-10-2010, 18:09 | #12 | |||||||||||||||||||||||
|
Kusurlu veya kusursuz orası ayrı mevzuu... Davayı atiye terk etmek, davadan vazgeçmek anlamına gelir. Davadan tek taraflı vazgeçilemez. Davadan feragat ile davadan vazgeçme arasındaki fark malumunuzdur. Bu itibarla davalının haberi olmadan davayı atiye bıraktım deseniz bile bunun anlamı olmayacaktır. |
13-10-2010, 18:13 | #13 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın istanbul hukuk, İnceleyiniz: http://www.turkhukuksitesi.com/serh.php?did=8090 Ayrıca: http://www.turkhukuksitesi.com/showp...2&postcount=11 Saygılar... |
13-10-2010, 18:15 | #14 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Sizin verdiğiniz linkteki yazımın ilgili bölümünü aktarıyorum:
Şimdi misafirim var. HUMK 409'u da siz ya da başka bir üye aktarırsa, durum netleşir. |
13-10-2010, 18:20 | #15 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Misafirinize selamlar. Biz buradayız her zaman bekleriz. HUMK.409. şu şekilde olup, tek taraflı müracaata bırakmaya izin vermemektedir:
|
13-10-2010, 18:25 | #16 | |||||||||||||||||||||||
|
Saim Bey, Davalısı olduğunuz herhangi bir davada, davacı taraf duruşmaya gelmediğinde, davayı müracaata bıraktığınız oldu mu? |
13-10-2010, 18:28 | #17 | |||||||||||||||||||||||
|
Çok oldu... Ama haklı olduğumuz bir çok davada da biz davalı olarak devam ettik ve kazandık... |
13-10-2010, 18:33 | #18 | |||||||||||||||||||||||
|
HUMK m.409/1: "Oturuma çağrılmış olan tarafların hiçbiri gelmediği veya gelip de davayı takip etmeyeceklerini bildirdikleri takdirde dava yenileninceye kadar dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilir..." Sonradan eklenen not: Çünkü HUMK m.73: "Kanunun gösterdiği istisnalar haricinde hakim her iki tarafı istima veyahut iddia ve müdafaalarını beyan etmeleri için kanuni şekillere tevfikan davet etmedikçe hükmünü veremez." Saygılar... |
13-10-2010, 18:34 | #19 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Yani tek taraflı olarak, bir başınıza davayı müracaata bırakmışsınız.
|
13-10-2010, 18:39 | #20 | |||||||||||||||||||||||
|
Suat Bey, Davalı taraf olarak karşı taraf Davacının; "duruşmayı takip etmiyorum" demesine karşılık , "hayır, ben devam edeceğim" deme hakkına sahibiz. Keza davacı gelmediği zaman, hakime "biz davayı devam ettireceğiz!" deme hak ve imkanına sahibiz. Bu husus çok net biçimde ortada olan bir husustur. Bu konuyu tartışmak bile benim için zuldür. Davacının takip etmediği dosyaya, Davalı olarak biz de devam etmek istemiyoruz diyebiliriz. Bu durumda da Davacı tek taraflı olarak davasından vazgeçmiş olmaz, bizim kabulümüzle ancak bu talebi sonuç doğurmuş olur. Yani özetle, burdan çıkış yok. Not: Misafirinize ayıp olmasın |
13-10-2010, 18:43 | #21 | |||||||||||||||||||||||
|
Aynen öyle üstadım. Suat Bey'e anlatamıyoruz ama. |
14-10-2010, 14:11 | #22 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
"Oturuma çağrılmış olan" kısmını niye gözümüze soktuğunuzu anlayamadım. Taraflar oturuma çağrılmışlar, ancak davalıya tebligat yapılamamış. kendisine tebligat yapılmış olan davacı ise duruşmaya katılmış ve beyanda bulunmuştur. Eğer iki tarafa da tebligat yapılamamış olsaydı, o zaman büyüttüğünüz kısmın anlamı olabilirdi. Maddenin konumuzu ilgilerinden kısmı ise, VEYAdan sonraki kısmıdır. Oturuma gelen, davayı atiye terk ettiğini beyan etmiştir.
Bu maddenin forum konusuyla ve benim yazdıklarımla ne alakası var, anlayamadım. Madde taraf teşkili sağlanmadan "hüküm" verilemeyeceğini düzenlemektedir. Yani davalının savunma hakkı kısıtlanarak, aleyhinde hüküm kurulamayacaktır. Maddenin konuyla uzaktan yakından alakası yoktur. Aslında konunun B.K.na kaymaması teselli verici olmuştur. |
14-10-2010, 16:09 | #23 | |||||||||||||||||||||||
|
Şöyle üçlü bir ayırım yapsak; HUMK.91 uyarınca davadan feragat edilir. Humk.M.185 uyarınca dava geri alınır ya da HUMK.m.409 uyarınca dava takip edilmeyerek dosyanın işlemden kaldırlır. Davanın atiye bırakılmasını bunlardan davanın geri alınması olarak yorumlamak da mümkündür.. Bir Yargıtay kararındaki şu ifadeler ise dikkate değer: ".Atiye terk, HUMK'nda düzenlenmemiş olup, uygulamada bu ifade davacı tarafın iradesinin anlamına göre, kimi zaman HUMK.nun 409 uncu maddesi kapsamında davanın işlemden kaldırılması, kimi zaman da HUMK.nun 185. maddesi kapsamında davanın geri alınması (davayı takipten sarfınazar etme) olarak kabul edilmektedir. Ancak, bu konuda davacının beyanın geri alma olarak kabul edilebilmesi için, HUMK.nun 185/1 inci maddesi gereğince davacının bu beyanının, ilgili davalı tarafça açıkça kabul edilmesi gerekir. Davacının beyanının dosyanın işlemden kaldırılması (müracaata bırakılması) olarak kabul edilebilmesi için ise, mahkemece bu talebe ilişkin olarak, dosyanın bu davalı bakımından işlemden kaldırılmasına karar verilmesi ve yasal sürenin beklenmesi gerekir" |
14-10-2010, 16:27 | #24 | |||||||||||||||||||||||
|
(1) Est Çünkü "OTURUMA ÇAĞRILMIŞ OLMA" 409'un uygulanabilmesinin ön şartıdır. (2) Davalıya tebligat yaptırmadan nasıl "taraflar oturuma çağrılmışlar"; davalıya duman yoluyla mı haber verildi? Veya şöyle sorayım "oturuma çağrılma"dan anladığınız nedir? (3) 409. madde 73. maddenin istisnalarından biri değildir ve bu sebeple taraflar davetiye ile oturuma çağrılmadan 409'a göre işlem yapılamaz. P.S: 26 senelik meslek hayatınızla (hukuki bilginizin yanında) tecrübelerinize binaen cevap verdiğinize eminim; lakin belirtmek isterim ki; bu şekilde herhangi bir mahkeme kararına şahit olmanız, bu yapılan işlemin "hukuki" ve mevzuata uygun olduğunu göstermez. Saygılarımla... |
15-10-2010, 11:14 | #25 |
|
Değerli üstadlarımın cevapları için çok teşekkür ederim.
Ancak bu kadar tartışmadan sonra sanırım çok cesaretli davranamayacağım ve adres araştırması ile ilanen tebligat aşamasına getirmeye çalışacağım. Zira Yargıtay 11. HD 25.04.2006 E.2005/4669 K. 2006/46464 sayılı kararında; "... Dava konusu olayda (-----olay trafik kazasıdır)asıl ve birleşen davadaki davalılar arasında mecburi değil, ihtiyari dava arkadaşlığı bulunduğundan davacı tarafın davalılardan birisi hakkındakiferagati usul hukuku bakımından diğer davalı aleyhine bir sonuç doğurmaz ise de davadan feragat aynı zamanda bir maddi hukuk işlemi olduğundan, anılan davalılar hakkındaki fegaratin diğer davalıları etkileyip etkilemediğinin üzerinde durulmak gerekir..." şeklinde karar verilmiştir. Dolayısıyla sürücüden feragat diğer davalıları ve özellikle işleteni etkiler diye düşünüyorum. Bu şekilde bir yol izlememe rağmen, diğer seçeneğin ne şekilde sonuçlanacağı her zaman aklımı kurcalayacak... teşekkürler Saygılar Av. Duygu |
15-10-2010, 12:58 | #26 | |||||||||||||||||||||||
|
Bence Nevra Hanım'ın verdiği cevapta ve linkte nasıl hareket edilmesi gerektiği açıkça ifade edilmiş.. Feragat diğer dava arkadaşların durumu ağırlaştırmamalı demekte, eğer sürücüden feragat edilirse, diğer dava arkadaşların durumu ağırlaştıracaktır. Bu nedenle feragat diğerlerine sirayet edecektir... Bizim tartışmamız ise biraz fazladan... |
15-10-2010, 15:37 | #27 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın Av.Nevra Öksüz size ve Sayın Av.Mehmet Saim Dikici'ye doğrudan cevaplamanız umuduyla soru sormak istiyorum. Ricam, sadece sorduğum soruya cevap vermeniz. 1- Davacı vekili olarak dava açtım. Duruşma günü bana tebliğ edildi. Davalıya edilmemiş. Duruşmaya kadar, taraflar sulh oldu. Duruşmaya ben gitmedim, davalı da gitmed. Hakim neye karar verecektir? 2- Davacı vekili olarak dava açtım. Duruşma günü bana tebliğ edildi. Davalıya edilmemiş, ancak haricen öğrenip mahkeme kapısına geldi. Müvekkille oracıkta sulh oldular.Davalı mahkeme fobisi olduğunu söyledi. Benim girip davayı düşürmem koşuluyla anlaşmak istediğini söyledi. Ben duruşmaya girdim ve " davayı atiye terk ettiğimi" beyan ettim. Hakim neye karar verecektir? Bu mesajınızdaki sorularınıza cevap vermeyi gerekli bulmuyorum. Çünkü, hepsine önceki mesajlarımda cevap vermişim. P.S: Mesleğe başlayalı 25 yıl oldu, 26 değil. Siz ya stajı da dahil ettiniz ya da askerliği. Mesleğe bakış açımı az çok biliyorsunuz. Ben, müvekkilin davasını en hukuki en ekonomik ve en pratik şekilde bitirmeye çalışıyorum. Uygulamada onlarca defa yaşadığım vakıalar bunlar. "Meslektaş Soruları" alanında soru soran üyelere de, aynı şekilde cevap vermeye çalışıyorum. Önce soruyu doğru anlamaya çalışıyorum. Sonra da kendisi için en pratik hukuki bilgi neyse onu yazıyorum(bildiğim kadarıyla). Teorik tartışmaya girilmesi gerekiyorsa onu da yaptığımız oluyor. Ancak Sayın M.Erdoğan ve(sanırım) B.S.Akpunar'ın güzel bir önerisi vardı. Bir alan daha açılsın. Orada işin sadece teorik tarafı tartışılsın, denilmişti. Öyle bir alan olursa, ona da katkı sunabilirim. Bilmem, anlatabildim mi? |
15-10-2010, 16:07 | #28 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın Ergin, sanıldığının aksine teorikle pratiği birbirinden ayıramayız. Özellikle söz konusu olan hukuksa ise bu zaten mümkün olmamalı. Çünkü hukukçu gerekçeli düşünür gerekçeli yazar. İşte bu "gerekçe" dediğimiz şey, sadece emsal yargıtay kararlarını değil; teoriyi dediğimiz şeyi de kapsar. Zira MK.m. 1 de bu husus vurgulanmıştır. "Kanun, sözüyle ve özüyle değindiği bütün konularda uygulanır. Kanunda uygulanabilir bir hüküm yoksa, hâkim, örf ve âdet hukukuna göre, bu da yoksa kendisi kanun koyucu olsaydı nasıl bir kural koyacak idiyse ona göre karar verir. Hâkim, karar verirken bilimsel görüşlerden ve yargı kararlarından yararlanır." |
15-10-2010, 23:26 | #29 | |||||||||||||||||||||||
|
Bu sorularınızın cevapları daha önceki mesajlarımızın içinde mevcuttur. |
16-10-2010, 12:06 | #30 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Sayın Ergin, Sayın Dikici'nin de yazdığı üzere "sorularınızın cevapları daha önceki mesajlarımızın içinde mevcuttur" Belirtmek isterim ki; sizin, maddeyi yorumlayıp fikrinizi ortaya koymadan bize soru sorup, bizim cevaplamamızı beklemeniz, nitelik olarak "hukuki tartışma" değildir (diye düşünüyorum ). Hiç tarzım değil ama; bu şekilde, sizin tarzınızla devam edebiliriz tabii Mes: 1. sorunuzu biraz değiştirelim mi? "1- Davacı vekili olarak dava açtım. Duruşma günü davalıya tebliğ edildi. Davacıya edilmemiş. ... Duruşmaya ben gitmedim, davalı da gitmedi. Hakim neye karar verecektir?" 2. soruyu da biraz değiştirelim: "2- Davacı ... dava açtı. Duruşma günü davalıya tebliğ edildi. Davacıya edilmemiş, ancak davacı haricen öğrendi; davalı vekili olarak mahkeme kapısına geldim. ... Davacı mahkeme fobisi olduğunu söyledi. Davalının girip davayı düşürmesi koşuluyla anlaşmak istediğini söyledi. Davalı vekili olarak duruşmaya girdim ve " davayı takip etmeyeceğimizi" beyan ettim. Hakim neye karar verecektir?"
Madde şudur: 409/1 Cümlenin 1.kısmı: 1- oturuma çağrılmış olan taraflar mahkemeye gelmediler Cümlenin 2.kısmı: "gelip de" 2- oturuma çağrılmış olan taraflar mahkemeye gelip de takip etmeyeceklerini bildirdiler 3- oturuma çağrılmış olan tarafların biri gelmedi, diğeri gelip de davayı takip etmeyeceğini bildirdi; m.409'a göre işlem yapılacak
Doğrudur, bazı davalar, muhtelif sebeplerle pratik ve ekonomik şekilde sonuçlandırılabilir; bunu yazacağınızı bilmem sebebiyle de dedim ki:
ve ekleyeyim: dolayısıyla bu kararların, bir yerlerde şaşmayacağını da göstermez Tartışmayı bir yerlere vardırabilmek için hukuki yorumunuzu "net bir şekilde" ortaya koymanızı rica ediyorum Aksi takdirde bu forum konusunda başkaca ekleyeceğim bir mesaj olmayacak. P.S: Gerek sizinle ve gerekse diğer meslektaşlarımızla tartıştığımız ve farklı görüşlerde olduğumuz konularda; şayet konu hakkında yazacağımı yazmışsam ve karşımdaki meslektaşım halen farklı bir açı getirmeyip, aynı şeyleri sormaya devam ediyorsa o alana başkaca mesaj yazmıyorum. Bunu daha önce de fark ettiğiniz kanaatiyle... Saygılar... |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Davadan Feragat Halinde Vekalet Ücreti Sorunu | casper | Meslektaşların Soruları | 12 | 18-03-2015 15:25 |
Davadan davadan feragat, harici sulh sözleşmesi, tapu devri vaadi? | enderkc | Meslektaşların Soruları | 1 | 02-03-2010 17:54 |
Davadan feragat | avukat1980 | Meslektaşların Soruları | 4 | 22-09-2009 12:09 |
Düşen Davadan Feragat | iussy | Meslektaşların Soruları | 1 | 18-01-2008 16:08 |
Davadan Feragat | Melahat | Hukuk Soruları Arşivi | 1 | 01-03-2002 21:55 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |