Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Sigorta şirketinin ilamsız takip yapması

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 08-07-2009, 17:12   #1
erk42

 
Varsayılan Sigorta şirketinin ilamsız takip yapması

Merhaba
Müvekkilin 8 yıl önce yazılı belge düzenlemeden, harici satışla, satmış olduğu araç trafik kazası yapmıştır.
Kaza neticesinde şöförün yanında bulunan kişi gözünden yaralanmış ve sigorta şirketinden 40.000 TL almıştır. Ancak müvekkilim bu kişinin gözündeki zararın kazadan öncede bulunduğunu ve bu sebeple askerliğe gitmediğini söylemektedir. Yani aslında zarar yoktur, yada iddia edildiği gibi fazla değildir.
Sigorta şirketi ödemiş olduğu bu bedeli dava açmadan, önce noterden ihtar çekerek (bu ihtara itiraz edildi), daha sonrada ilamsız icra takibi başlatarak kayden malik olan müvekkilden ve şöförden tahsil etmek istemektedir.
Yardım istediğim konu,
1-Mahkeme kararı olmadan ilamsız icra takibi başlatabılrmi? Çünki kusur oranı ve zarar miktarı yargılama neticesinde kesinleşmesi gerekmiyormu?
2-Bu durumda icra mahkemesinden takibin miktarının likit olmadığı veya başka sebebe dayanarak takibin iptalini isteyebilirmiyim.
3-Yada önerebileceğiniz başka bir yol varmıdır?
Tüm arkadaşlara teşekkür ederim.
Old 08-07-2009, 20:28   #2
Emin Cihan UYSAL

 
Varsayılan

Sayın erk42,

İlamsız icra takibi her zaman başlatılabilir. Dayanağı olmasa dahi bu mümkündür.

İlamsız takipte itiraz ederek takibi durdurabilirsiniz. Yani haciz aşamasına geçilmesini engellersiniz. (Şayet adi ilamsız takipse). Ancak bu durumun bir inkar tazminatı riski bulunmaktadır. İşte alacaklı, itirazınızın bertaraf edilmesi yollarından herhangi birine gidecek olursa, icra inkar tazminatına hak kazanabilmesi için, burada alacağının "likit" olduğunu kanıtlaması gerekecektir.

Bahsetmiş olduğunuz takibin iptal edilmesi için belirli şartların oluşmuş olması gerekir. Bu şartlar İİK m.71'de sayılmıştır.

Alıntı:
İCRA MAHKEMESİNİN KARARİYLE TAKİBİN TALİK VEYA İPTALİ

MADDE 71- (Değişik: 538 - 18.2.1965 / m.42) Borçlu, takibin kesinleşmesinden sonraki devrede borcun ve ferilerinin itfa edildiğini yahut alacaklının kendisine bir mühlet verdiğini noterden tasdikli veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispat ederse, tâkibin iptal veya talikini her zaman icra mahkemesinden istiyebilir.

Borçlu, takibin kesinleşmesinden sonraki devrede borcu zaman aşımına uğradığını ileri sürecek olursa, 33a maddesi hükmü kıyasen uygulanır.

Saygılar
Old 09-07-2009, 23:39   #3
avbilgen

 
Varsayılan Likit Alacak Kavramı

Merhaba;
Öncelikle ben tam anlayamadım konuyu. Olay 8 yıl önce olmuş sigorta şirketi ne zaman ödeme yapmış, yeni bir bilgi sonucunda mı haksız ödeme yapıldığını öğrenmiş , neye dayanarak icra takibi yapıyor. Sebepsiz zenginleşmemi yoksa parayı haksız olarak alan şahıs için suç duyrusunda bulundu mu? Zamanaşımı olayda mevcut mu? Bu hususları anlamamakla birlikte diğer sorduklarınız için yapılacak işlemleri bilgime göre yanıtlamaya çalışayım;
Sigorta ilamsız icra takibi yapabilir, siz itiraz ederseniz, sigorta şirketi genel mahkemelerde (sigorta olduğu için miktara göre ticaret veya sulh hukuk mahkemesinde ) itirazın iptali davası açabilir. Sizin icra mahkemesinden bunun iptalini isteme veya başka bir durdurma talebinde bulunma hakkınız yok. İtitazdan sonra belki sizin yapacağınız genel mahkemelerde menfi tespit davası açmak olabilir. Ama alacaklı itirazın iptali davası açarsa zaten ikisi birleştirilir. Alacak likit mi değil mi tamamen dosyaya göre karar verilir. Ancak adamın gözü gerçekten kaza nedeniyle biraz zarar görmüş ise adam bu sigortadan ne kadar para almasını da bilemeyeceğinden alacak likit olmadığından icra inkar tazminatı olmama ihtimali yüksektir. Mahkemelerin çoğu bilirkişiye gönderilmiş dosyada dahi likit alacak olduğunu kabul etmiyor. Ama bu tamamen Mahkemenin takdirinde. Benim bilgim bu kadar. İyi çalışmalar...
Old 10-07-2009, 09:41   #4
ISIL YILMAZ

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
4. HUKUK DAİRESİ
E. 2007/1153
K. 2007/15116
T. 29.11.2007
• ARAÇ MALİKİNİN SORUMLULUĞU ( Olay Gününde Aracın Kayıt Maliki Olarak Görünen Davalının da 2918 Sayılı KTK'nun 85. Maddesi Gereği Diğer Davalı Sürücü İle Birlikte Davacıların Uğradığı Zarardan Sorumlu Tutulması Gerektiği )
• DESTEKTEN YOKSUN KALMA TAZMİNATI ( Trafik Kazası Nedeniyle Açılan Davalarda Aracı Kullanan İle İşleten Müşterek ve Müteselsil Olarak Sorumlu Olmakla Birlikte Bir Aracın İki İşleteni Bulunamayacağından Araç Malikini Her Zaman İşleten Sıfatıyla Sorumlu Tutulmasının Mümkün Olmadığı )
• HAKİMİN TAKDİR HAKKI ( Kullanırken Ona Etkili Olan Nedenleri Karar Yerinde Objektif Ölçülere Göre İsabetli Bir Biçimde Göstermesi Gereği )
• KAZAYA KARIŞAN ARACIN HARİCEN SATIŞI ( 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanununun 20. Maddesine Uygun Olmaması Nedeniyle Geçerli Olmadığı )
• MANEVİ TAZMİNAT ( Davalı Sürücünün Kusuru Ölenin Davacılara Olan Yakınlığı ve İsteğin Ilımlı Olduğu Gözetilerek Davacıların Manevi Tazminat Taleplerinin Kabul Edilmesi Gerektiği )
• MÜŞTEREK VE MÜTESELSİL SORUMLULUK ( Trafik Kazası Nedeniyle Açılan Davalarda Aracı Kullanan İle İşleten Müşterek ve Müteselsil Olarak Sorumlu Olmakla Birlikte Bir Aracın İki İşleteni Bulunamayacağından Araç Malikini Her Zaman İşleten Sıfatıyla Sorumlu Tutulmasının Mümkün Olmadığı )
• SAKLI TUTULAN FAZLAYA İLİŞKİN HAKLARIN EK DAVA İLE İSTENMESİ ( Talep Ettikleri Tazminat Tutarının Kabul Edilmesine Karşın Davada Vekil İle Temsil Edilen Davacılar Yararına Vekalet Ücretine Hükmedilmemesinin İsabetsiz Olduğu )
• TRAFİK KAZASI NEDENİYLE DESTEĞİN ÖLÜMÜNDEN DOLAYI TAZMİNAT DAVASI ( Aracı Kullanan İle İşleten Müşterek ve Müteselsil Olarak Sorumlu Olmakla Birlikte Bir Aracın İki İşleteni Bulunamayacağından Araç Malikini Her Zaman İşleten Sıfatıyla Sorumlu Tutulmasının Mümkün Olmadığı )
• VEKALET ÜCRETİ / AVUKATLIK ÜCRETİ ( Saklı Tuttukları Fazlaya İlişkin Haklarının Hüküm Altına Alınmasını Açtıkları Ek Dava İle İsteyen Davacıların Talep Ettikleri Tazminat Tutarının Kabul Edilmesine Karşın Hükmedilmemesinin İsabetsiz Olduğu )
• İŞLETENİN SORUMLULUĞU ( Trafik Kazası Nedeniyle Açılan Davalarda Aracı Kullanan İle İşleten Müşterek ve Müteselsil Olarak Sorumlu Olmakla Birlikte Bir Aracın İki İşleteni Bulunamayacağından Araç Malikini Her Zaman İşleten Sıfatıyla Sorumlu Tutulmasının Mümkün Olmadığı )
2918/m.20,85
818/m.47
ÖZET : Dava, trafik kazası nedeniyle desteğin ölümünden dolayı maddi ve manevi tazminat talebine ilişkin olup davalının sürücüsü olduğu, diğer davalı adına kayıtlı aracın çarpması nedeniyle desteğin öldüğünü ileri süren davacılar, destekten yoksun kalma tazminatı ile manevi tazminat istemiş, kayıt maliki davalı ise, adına kayıtlı aracı olay tarihinden önce haricen sattığını ve zarardan sorumlu tutulamayacağını savunmuştur.

Trafik kazası nedeniyle açılan davalarda, aracı kullanan ile işleten, müşterek ve müteselsil olarak sorumlu olmakla birlikte bir aracın iki işleteni bulunamayacağından, araç malikini her zaman işleten sıfatıyla sorumlu tutmak mümkün değildir. Ancak, somut olayda, kazaya karışan aracın olay gününden önce dava dışı kişilere satıldığına ve el değiştirmelerden sonra kazaya karıştığına ilişkin savunma, satışın haricen satış olması, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 20. maddesine uygun olmaması nedeniyle geçerli değildir. Olay gününde aracın kayıt maliki olarak görünen davalının da 2918 sayılı KTK'nın 85. maddesi gereği, diğer davalı sürücü ile birlikte davacıların uğradığı zarardan sorumlu tutulması gerekir.

Borçlar Kanununun 47. maddesine göre, hakimin özel halleri gözönünde tutarak manevi zarar adı altında hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru gerçekleştirecek, tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaçlamamıştır. Tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Manevi tazminat tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar her olaya göre değişeceğinden, hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Davalı sürücünün kusuru, ölenin davacılara olan yakınlığı ve isteğin ılımlı olduğu gözetilerek davacıların manevi tazminat taleplerinin kabul edilmesi gerekir.

Saklı tuttukları fazlaya ilişkin haklarının hüküm altına alınmasını açtıkları ek dava ile isteyen davacıların talep ettikleri tazminat tutarının kabul edilmesine karşın, davada vekil ile temsil edilen davacılar yararına vekalet ücretine hükmedilmemiş olması doğru olmamıştır.

DAVA : Davacı Necla C. ve diğerleri tarafından, davalı Cahit K. ve diğerleri aleyhine 29.07.2003 gününde verilen dilekçe ile tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 29.11.2005 günlü kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü:

KARAR : 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.

2- Diğer temyiz itirazına gelince;

a- ) Dava, trafik kazası nedeniyle desteğin ölümünden dolayı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup mahkemece, davalılardan Mehmet K. hakkındaki istemin reddine, diğer davalılar hakkındaki istemin ise bir bölümünün kabulüne karar verilmiş, karar, davacılar tarafından temyiz edilmiştir.

Davacılar, davalılardan Cahit K.'nın sürücüsü olduğu, diğer davalı Mehmet K. adına kayıtlı aracın çarpması nedeniyle desteğin öldüğünü belirterek destekten yoksun kalma tazminatı ile manevi tazminat istemişlerdir. Davalılardan Mehmet K., adına kayıtlı aracı olay tarihinden önce haricen sattığını ve zarardan sorumlu tutulamayacağını savunmuş, mahkemece de adı geçen davalının aracın işleteni olmadığı benimsenerek hakkındaki dava reddedilmiştir.

Trafik kazası nedeniyle açılan davalarda, aracı kullanan ile işleten, müşterek ve müteselsil olarak sorumlu olmakla birlikte bir aracın iki işleteni bulunamayacağından, araç malikini her zaman işleten sıfatıyla sorumlu tutmak mümkün değildir. Ancak, somut olayda; kazaya karışan aracın olay gününden önce dava dışı kişilere satıldığına ve el değiştirmelerden sonra kazaya karıştığına ilişkin kanıtlar Karayolları Trafik Yasası'nın 20. maddesine uygun bir satışı içermediğinden geçerli değildir. O halde, olay gününde aracın kayıt maliki olarak görünen Mehmet K.'nın da aynı Yasanın 85. maddesi gereğince diğer davalı sürücü Cahit K. ile birlikte davacıların uğradığı zarardan sorumlu tutulmamış olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.

b- ) Borçlar Kanunu'nun 47. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri gözönünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek, tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir.

O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.

Davaya konu olayda; davalı sürücünün kusuru, ölenin davacılara olan yakınlığı ve esasen isteğin ılımlı olduğu gözetilerek davacıların manevi tazminat istemlerinin tümden kabul edilmemiş olması da doğru olmadığından karar bozulmalıdır.

c- ) Davacılar, 20.06.2005 gününde verdikleri dilekçeyle ek dava açarak saklı tuttukları fazlaya ilişkin haklarının da hüküm altına alınmasını istemişler, mahkemece ek dava ile istenen tazminat miktarı kabul edilmiş, ancak, kabul edilen miktar gözetilerek davacılar yararına vekalet ücretine hükmedilmemiştir. Ek davada istenen ve kabul edilen tutar üzerinden davada kendilerini vekilleri aracılığı ile temsil ettiren davacılar yararına vekalet ücreti hesap ve takdir edilmemiş olması da bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda ( 2/a, b ve c ) sayılı bentlerde gösterilen nedenlerle BOZULMASINA; öteki temyiz itirazlarının ilk bentteki nedenlerle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine, 29.11.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
sigorta şirketinin sigorta ettirene rücu hakkı Nuriye Değer Meslektaşların Soruları 11 12-05-2011 20:34
İlamlı takip yapılması gerekirken ilamsız takip yapılması ilamsız takibe itiraz nabucadnazar Meslektaşların Soruları 5 08-07-2009 20:57
Sigorta Şirketinin "Sigorta Edilen Evi Eksperinin Görmediği" Savunması nazell Meslektaşların Soruları 5 12-11-2007 10:02
kefilin ilamsız takip yapması Av.Gamze Korkmaz Meslektaşların Soruları 9 18-01-2007 10:19
Sigorta Şirketinin KDV Sorumluluğu kenan iskender Meslektaşların Soruları 2 07-01-2007 22:08


THS Sunucusu bu sayfayı 0,03306293 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.