Protokolle BoŞanmadan Mallara İlİŞkİn GerÇeklerİn ÖĞrenİlmesİ

Merhaba,
bir konu hakkında fikrinizi almak istiyorum.

Anlaşmalı olarak boşanan çiftler birbirlerinden birşey istemiyorlar. Kadın bir yıl içinde işyerini kaybediyor ve durumu kötüleşiyor bu sırada yaptığı araştırmada kocasına ait birden fazla gayrimenkulün olduğunu öğreniyor. Boşanma davası kesinleştikten aylar sonra bu gayrimenkullerin eşi tarafından evlilik birliğinde gizlendiğini öğreniyor.

Bu aşamada anlaşmalı ve protokole ait kesinleşmiş bir mahkeme kararı olduğuna göre yeni öğrendiğimiz gayrimenkuller üzerinde ne hak iddia eder ne davaları açabiliriz ?bunlara ilişkin elinde yargıtay kararı olan var mı?
tesekkür ederim

evlilik birliği içinde edinilmiş mal söz konusu ise boşanma protokolunun yapılmasının(ispatladığınız takdirde zamanaşımıda yoksa )engel olmadığını düşünüyorum.

Bu konuyla ilgili saygı duyduğum birkaç meslektaşımla görüştüm. Fakat herkes birbirinden farklı görüşte. Yürekten inandığım şey ise bayanın yıllarca uyutulduğu tesadüfen geçen hafta gerçekleri öğrendiğidir. Boşanma protokolü imza altına alınmışsa da temyizden feragat hakkı belirtilmemiştir. boşanmanın üzerinden bir yıl geçmemiştir. Kararın kesinleşmiş olması dışında, burda kadının hile ve desiselerle aldatıldığı da gerçektir.

sizler bu durumda ne yapardınız? hiç başına böyle bir şey gelen yok mu?

Boşanma protokolündeki ifadeler önemlidir. Şayet "edinilmiş mallarımız üzerindeki katılma alacak haklarımızdan" ya da "mal rejimi tasfiyesi ve bundan doğacak haklarımızdan" şeklinde feragat yoksa, mal rejimi tasfiye davası açılabilir. Yeter ki söz konusu gayrımenkuller, "edinilmiş mal" olsun. Bu nedenle prokolün ilgili maddesini tam olarak yazarsanız, yorum yapabilirim.
Saygılarmla..Ş.Ş.

TMK.nun 178.maddesinde, “evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava hakları, boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.”
Taraflar başka mal rejimini seçmedikleri takdirde 1.1.2002 tarihinden itibaren edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir.
Boşanma davasında, tarafın hangi haklarından feragat ettiği burada önem kazanmaktadır.
Malların edinildiği tarihte taraflar arasındaki geçerli mal rejimine göre de talep edilebilecek hak farklılık gösterecektir.
Edinilmiş mallar üzerindeki haklarından feragat etmemiş ise, Mahkeme hükmünün kesinleşmesinden itibaren 1 yıl içinde dava açma hakkı mevcuttur.

MK.m.178'deki bir yıllık sürenin mal rejimi tasfiyesinde uygulanmayacağı (İsviçre ve Türrk) doktrinde kabul edilmektedir. Bu konuda Yarg.2.HD .02.2007 tarih, E. 2006/9383 K. 2007/1228 sayılı kararı ile, 10 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması kabul edilmiştir.
Ancak Yarg. 8. H.D'nin 18/11/2008 tarihli içtihadında MK.m.178 uygulanmış ve 1 yıllık zamanaşımı kabul edilmiştir. Böylece iki daire arasında görüş farklılığı vardır. Bana göre 8. H.D'nin son içtihadı doğru değildir. Zira mal rejiminden doğan alacak hakları boşanmanın fer'i niteliğinde bir talep değildir. Mal rejimi boşanma dışında da, evlilik devam ederken sona erebiliyor. (Mk.m225) Bu nedenle 178. madde kapsamına girmez. İlk mahkeme direnirse, kişisel kanaatime göre, 10 yıllık zamanaşımına ilişkin bir HGK.karaı çıkabilir. Kaldı ki bu kararda edinilmiş malların tasfiyesi değil, önceki rejim döneminden doğan katkı payı tazminatına ilişkin bir karardır. Bu nedenle halen Yarg. 2.HD.'nin "edinilmiş mallara katılma rejimi" için kabul ettiği 10 yıllık sürenin uygulanması gerektiği kanaatindeyim.
Somut olayda da şayet protokolde edinilmiş mallar üzerindeki katılma alacağından vazgeçilmemiş ise, tasfiye davası açılabilir.
Ayrıca, protokolün ilgili maddesinin geçersizliği de "hile, desise.." nedenine dayalı olarak değil ama borçlar kanunundaki esaslı hataya dayanılarak iptali istenir. Yeter ki kocanın malvarlığını sonradan öğrendiğini ispat edebilsin. Bence nisbi harca dayalı bir tasfiye davası (pilot dava) açmakta yarar var. Kazanılırsa başka mağdurlar için de emsal olur.