Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Sohbetleri Hukuki yorumlar, görüşler ve tartışmalar.. Soru niteliği taşımayan her türlü hukuki sohbet için.

Yargıtay Kararları Ankara'dan mı iniyor ?

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 25-11-2006, 18:25   #1
Armağan Konyalı

 
Varsayılan Yargıtay Kararları Ankara'dan mı iniyor ?

Sayın Üyeler

Neden her konuda Yargıtay kararı aramaya gerek duyuyoruz?
Neden kendi kararlarımıza güvenmiyoruz?
Kanunlar çok mu anlaşılmaz?
Her maddenin Yüksek Mahkemece yorumlanmasına ihtiyacı mı var ?

Yoksa Yargıtay kanunları herkesten farklı mı yorumluyor ? Kanunda yazanın aksine kararlar mı veriyor ?

Mahkemeler Yargıtay kararları ile bağlı değildir. Bağlayıcı olan sadece Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararlarıdır.

Sitemizde sorulara yanıt veren bazı usta hukukçular bile, bir iki cümle ile yanıt vereceklerine, birkaç sayfalık kararları yorum yapmadan yanıt diye göndermekte. Halbuki o kararlar sadece görülen o dava için verilmiştir. Bütün davalar için genel kural niteliğinde değildir.

Bizim hukukumuz yazılı kurallara dayanır. Hukukçularımız görüşlerine ve kararlarına dayanak olarak kanun maddelerini göstermelidir.

Hukukçu önüne gelen olayı hukuki çerçeveye kendisi oturtur ve görüşünü kendisi oluşturur. Bu hukukçunun yegane görevidir.

Çanakkale'deki olayın kararını Ankara'daki Yargıtay mı veriyor?

Neden bu karar fetişizmi? Neden bu kendine güvensizlik ? Bilen var mı ?
Old 25-11-2006, 18:56   #2
Av. R. Onur ÇINAR

 
Varsayılan

armağan bey size sonuna kadar katılmakla birlikte biz öğrenciler açısından yargıtay kararlarının başka bir özelliği var. sonuçta hocamız bize '' bu kanıya nasıl vardın - bu sonucu hangi kaynaktan çıkardın '' sorusunu sorduğunda biz de bakın hocam yüksek mahkemenin görüşü de bu yönde diyebilmeliyiz.

ama şunu da belirteyim ki yardgıtayın her verdiği karar da eleştiriye açıktır.yeter ki içtiadı birleştirme kararları olmasın
Old 26-11-2006, 00:06   #3
yargıç isa

 
Kitap .........

Syn Av. Armağan KONYALI
Böyle bir konu açtığınız için öncelikle teşşekür ederim. Üstünde durulmaya değer bir konu.

İçtihadı birleştirme kararları bağlayıcılığını kanundan alır. Peki yargıtay kararları? Avukat olarak neden yargıtay kararlarına bakmak ihtiyacı duyuyorsunuz? Çünkü hakim de bağlayıcılığı olmadığı halde bu kararlar doğrultusunda neticeye varmak zorunda. Zorunda diyorum; çünkü yargıtay kararlarının aksi yönde olan mahkeme kararları genellikle YARGITAYCA bozulmakta. Yani yargıtay kendi kabul ettiği doğrultuda kararların verilmesini istemekte. Aksi olursa eğer kararı bozmaktadır. Peki ne olur karar bozulursa? Kararı veren mahkemenin hakimi TERFİ EDEMEZ, KARARI BOZULAN KÖTÜ BİR HAKİM OLUR. Buna rağmen hangi hakim bozulacağını bile bile, yargıtayın aksi yönünde bir karar verip boşu boşuna kendine de kötülük yapmak ister. Mantıklı olanı, hakimin yargıtay doğrultusunda bir karar vermesi ve avukatında savunmasını yargıtayın kararlarına göre hazırlaması değil midir?

Ben bir hukuk öğrencisi olarak, bu uygulamanın TÜRK HUKUKUNUN GELİŞMESİNE BİR ENGEL TEŞKİL ETTİĞİ kanısındayım. Mekanlar farklı, zaman farklı, şahıslar farklı ama yorumlar hep aynı merkezden, aynı tip... Bu ülkede binlerce avukat ve hakim vardır. Bırakalım bunlarda hukuka birşeyler katsın; kanunlara, olaylara olan yaklaşımlarını açıkça, YARGITAY KARARLARINA SÜREKLİ DANIŞMADAN, SINIRLARINI BU KARARLARLA ÇİZMEDEN sergilesin. Ama bunlar bu sistemde olmaz... Neden?
***Hakim terfi edemez
***Hakim terfi edemeyincede, bu yöndeki savunmaları dikkate alamaz, dolayısıylada Avukat da dava kazanamaz.
Old 26-11-2006, 00:54   #4
gursan

 
Varsayılan

Yargıtay kararları doğru araştırılıp doğru "okunduğunda" bazı durumlarda elimizdeki dava ile ilgili uzlaşmazlığın çözümünde yol gösterici olabilir.Daha önce benzeri bir uzlaşmazlığın çözümüne ilişkin olarak yasadaki soyut kuralın nasıl uygulandığını göstermesi bakımından son derece önemli kaynaktır. Üst mahkeme denetiminin olduğu hukuk sisteminin zorunlu sonucu üst mahkeme kararlarının izlenmesidir. Bu Yargıtay kararlarının eleştirilmeyeceği anlamına gelmez.Aynı konuda birbiri ile çelişkili yargıtay kararlarının da olduğu düşünülecek olursa yargıtay kararı "fetişizmine" karşı çıkmak, hukukun yeniden yorumlanmasına katkıda bulunmak son derece önemli.
Aslolan hukukçunun yargıtay kararlarını da hukuku geliştirici şekilde yorumlayıp/eleştirerek hukuki uzlaşmazlığı çözüme kavuşturma çabası içinde olmasıdır. Saygılarımla.
Old 27-11-2006, 10:28   #6
Kavaz

 
Varsayılan

Yargıtay Kararları soruyu soran kişiler için daha güven telkin ediyor olabilir.Yorum yoluyla bir cok olayın sonucunun farklılastırılması mumkun olduguna göre,ancak Yargıtay karaları ülke genelini kapsadığı için olsa gerek yol göstermesi amaçlı kullanıldıgı takdirde sorun olmayacagını düşünüyorum.Çünkü sorusuna cevap olarak gönderilen her Yargıtay kararını,elinde bulunan somut olaya direk uygulayacak bir meslektasımın oldugunu düşünmüyorum.Sayın Armağan Konyalı'nın da belirttiği gibi;"o kararlar sadece görülen o dava için verilmiştir. Bütün davalar için genel kural niteliğinde değildir."
Sanırım sitemizde meslektaslarımın gönderdiği Yargıtay kararları,soruyu soran diğer meslektaslarıma kesin cevap olarak değil,yol göstermesi bakımından,ışık tutması amacıyla gönderilmektedir.
Old 27-11-2006, 12:19   #7
ISIL YILMAZ

 
Varsayılan Metodoloji

Siteye en çok "yorumsuz" karar yollayanlardan ama ustadan çok mesleğin başındaki acemilerden biri sıfatıyla, Sn.Konyalı'nın sorusuna kısa bir yanıt/savunma vermek isterim.

Prof.Dr.Ernest Hirş'in Pratik Hukukta Metod isimli kitabında Birinci Bölüm " Hukuki Sorun Nasıl Çözümlenir" başlığını taşır ve uygulayıcı için çok yararlı öğütler sunar. Kitapta, hukuki ilişkinin kanuni unsurlarına ait araştırmada hukukçunun tezini "ilmi ve kazai içtihatların yardımıyla doğrulaması" gerektiğinin altı da çizilir.

Yani, mesele mahkemelerin bu kararları bağlayıcı olarak ele alıp almasından ziyade hukukçunun kendi tezini oluşturabilmesi için gerekli kaynakları gözden geçirmesi ve üzerinde düşünmesi üstüne yoğunlaşmalıdır. Yargıtay kararları hukukçuların yıllarca biriktirdiği emeğin bir ürünüdür. Birçok kararda, sadece somut olaya değil, soyut ilişkiye ait atıflar da bulunmaktadır. Bu nedenle karar incelemenin metodolojik açıdan son derece yararlı olduğu görüşündeyim. Kısaca, konunun güvensizlikten çok iyi bir araştırma üzerine oturtulmuş bir tez yaratmaya yönelik bir girişim olduğunu düşünme yanlısıyım.

Önümüze gelen bir olayda teşhis koymak için her seferinde nasıl kanun metnine bakıyorsak nasıl kitaplara bakıyorsak yargı kararlarına da mutlaka bakmalıyız düşüncesindeyim. Yargı kararları elbette bir "fetiş nesnesi" değildir. Ancak, "şüphe" başlığı altında taranması gerekli ve önemli birer birikimdir.

Saygılar.
Old 27-11-2006, 13:01   #8
Av. Ali Aksoy

 
Varsayılan Yargıtay kararları

Sadece Yargıtay kararlarına saplanıp kalmak elbette uygun değil ama şu bir gerçek ki, Yargıtay kararları kadar bir hukukçuya yol gösteren kaynak yoktur. Neden mi?

Bir kanun maddesi, sayısız derecede çok çeşitte uyuşmazlığa konu edilebilir. Bir avukat, okuduğu kanun maddesini ilk akla gelen veya yaşanması muhtemel görülen kendi algısına göre "güncel" olarak düşündüğü bir olayla ilişkilendirir. O maddeyi o şekilde yorumlar. Halbuki Yargıtay hakimleri aynı kanun maddesi ile ilgili envai çeşit meseleyi önlerine getirilen dosya sebebi ile görür ve her birine göre yorumlar. Bu yorumlar bazen "istikrarlı uygulama" haline dönüşür. Bu anlamda, yerel mahkeme hakimlerinin de benzer özellik arzettiği söylenebilirse de Yargıtay kararlarının ulaşılabilirliliği sebebi ile farklılığı ortadadır. Ben x ilindeki hakimin yorum ve bakış açısını ancak onun huzuruna götürdüğüm bir dava sebebi ile veya bir meslektaşımla yaptığım sohpet esnasında öğrenebilirim. Yargıtay kararları ise her yerden ulaşılıp tartışılabilir.

Bu genellemeden sonra ise soruya haklılık kazandıran "peşinen kabul" kısmı üzerinde kısaca durmak isterim. Yargıtay'ın bazı meselelerindeki kararları kendi içindeki üyeler arasında bile çok zaman tartışma doğurabilir. Hatta bazen Yargıtay; içtihat makamı olmaktan çıkıp adeta yasa koyucu gibi hareketle, neredeyse yeni yasa metinleri oluşturmaktadır. Hemen aklıma gelen bir örnek olarak; Hakem kararlarının Yargıtay incelemesinde hangi hususları sebebi ile temyize konu edilebileceğini yasa maddesi sınırlı olarak sayarak belirttiği halde Yargıtay HGK; bu maddelere resmen bir madde daha ilave etmiş ve pek çok üye andığım gerekçe ile çok sert ifadeler kullanarak karşı oy kullanmıştır.

Bazen; Yargıtay ile doktrin arasında çok açık bir görüş ayrılığı doğabilir. Mesela; takip talebi ile takibin kesinleşmesi arasındaki dönemde takibe konu edilen çekin zaman aşımına uğrayıp uğramayacağı hususunda başıma gelen somut bir örnekten bildiğim üzere doktrinle Yargıtay arasında çok açık bir görüş ayrılığı var. Sıkıntı ise, Yargıtayın bahsi geçen örnekte yerel mahkeme kararını onarken, temyiz dilekçesinde doktrinden alınan ve ilgili kitapların tarih ve sayfa numaraları ile fotokopileri sunulan görüşler hususunda hiç bir şey söylememesi, ileri sürülen iddiaları çürütme gereği dahi duymamasıdır.

İşte bu ve benzeri örnekler sebebi ile Yargıtay kararı bile olsa hukuk bilimi ile uğraşan insanlar olarak olabildiğince şüphe ile yaklaşarak her kararı doğruluğu veya olaya uygunluğu açısından sorgulamak, eleştrilerimizi dava dışı olarak ilgili üyelere göndermek, bu gibi sitelerde tartışmaya açmak, gerektiğinde bilimsel mütalalar alarak yarayı kaşımak, dosyaya bir yargıtay içtihadı sunulduğunda hakim karşısında bunu somut delilleri ile birlikte eleştirmek, hatta temyiz sırasında evvelce verilen ve yanlış olduğuna inandığımız içtihatlar var ise bunları dile getirerek tartışmak bir hukukçu olarak mesleki duyarlılığımızın bir gereği olmalıdır.
Old 27-11-2006, 13:20   #9
A.Turan

 
Varsayılan

Saygıdeğer meslektaşlarım,
Hukuk tahsili yapan herkesin kanunları yorumlama yeteneği bulunmaktadır.
Yargıtay kararlarının elbette sadece ilgili dosyayla sınırlı bağlayıcılığından söz edilebilir.
Hukuk emek ister. Önceden yaşananları, emekle oluşturulmuş yorumlanmış kuralları göz ardı etmek sonra gelen hukukçular için mümkün değildir. Kaldı ki metodolojik açıdan da yanlıştır.
Her bir içtihat değiştirilemez ve aksine düşünülemez değildir. Nitekim içtihatlara aykırı çıkan ve süregelen kararlar sonucunda içtihatları birleştirme yoluna gidilmektedir.
Öte yandan üniter devlet yapısını benimsemiş olan Anayasımızın gereği olarak, hukukun bütün Türkiye'de aynı uygulanmasının sağlanması Yargıtay'ın görevidir. Hal böyle olunca Yargıtay'ın son karar mercii olarak hukukun bütün Türkiye'de aynı uygulanmasını sağlama görevini ifa ederken oluşturduğu içtihatların meslektaşlarca emsal olarak öne sürülmesi Anayasanın da gereğidir.
Kara avrupası hukuku içtihatlar hukuku değildir demek tek başına doğru değildir. Sadece içtihatlardan oluşmaz demek daha doğru olur. Bu durumda içtihatları değerlendirmeli ancak karşı çıkılıyorsa sebepleri ile birlikte dayanaklı, değerli kabul edilebilir nitelikte hukuki mahiyette görüşleri eklemlidir. Kaldıki bunu engelleyen bir yasa kuralı da yoktur.
Öte yandan burda soru soran arkadaşlarımız, uygulamanın seyrini pratik olarak öğrenme arzusunda olup, hukukun felsefesi yahut bence şöyle olmalı tarzındaki yaklaşımların ayrı bir bölümde veya genel uygulama böyle olmakla birlikte esasında böyle olmalıdır tarzında görüşlerle birlikte yansıtılmasının doğru ve yararlı olacağı kanaatiyle sayın Armağan Konyalı'nın görüşlerine kısmen katılmıyorum.
Old 04-12-2006, 17:36   #10
av.şahin kavukoğlu

 
Varsayılan

Sayın Armağan Konyalı;hiçbir yargıtay kararının size yol göstermediğini ve/veya takip ettiğiniz hiçbir davada mahkemeye yargıtay kararı ibraz etmediğinizi söyleyebilirmisiniz?
Old 04-12-2006, 19:15   #11
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Sayın av.şahin kavukoğlu

Demişsiniz ki :
...takip ettiğiniz davaların hiçbirinde Yargıtay kararlarının size yol göstermediğini ve takip ettiğiniz herhangi bir davada mahkemeye yargıtay kararı ibraz etmediğinizi söyleyebilir misiniz?

Derim ki:
Hayır, söyleyemem. Pek çok davada Yargıtay kararları bana yol göstermiştir. Takip ettiğim pek çok davada da mahkemeye cümle altları çizili pek çok Yargıtay kararı sunmuşumdur.

Ama merak ettim: Siz bu soruyu bana neden sordunuz?

İlk mesajımdan ne anlaşılıyor ? Yargıtay kararlarına hiç bakmayın mı dedim ? Yoksa önce kanuna bakmak yerine, sadece Yargıtay kararlarına bakanları mı eleştirdim?

Yargıtay kararlarının da yardımıyla kendileri karar oluşturacaklarına, Yargıtay kararlarını kendi kararları yerine koyanları mı eleştirdim ?

Bu vesileyle, aynı yanıtı bana metodolojiden söz eden diğer üyelere de vermiş olayım.

Saygılarımla
Old 04-12-2006, 20:04   #12
ibreti

 
Varsayılan

Sn.Armağan Konyalı;
<<Yoksa Yargıtay kanunları herkesten farklı mı yorumluyor ? Kanunda yazanın aksine kararlar mı veriyor ? >> diye sormuş.
Sahiden de farklı yorumluyor ve bazen de kanunda yazanların aksine karar veriyor. Hatta bazı kararlar hayatın olağan akışına aykırı bile olabiliyor.

Örnek-1:
Önalım hakkını ele alalım;
Yasal düzenlemeye göre noterden ihbar şartı var.
Bir kısım Yargıtay uygulamalarında da satış tarihi ile dava tarihi arasında uzunca bir zaman geçmiş ve bu sürede objektif nedenlere dayalı değer artışları meydana gelmiş ise önalım bedeli, dava konusu payın davanın açıldığı tarihteki değerine göre belirlenir deniliyor. Bunda yanlış birşey yok.
Bir başka Yargıtay kararında da (HGK kararı) "alıcı noterden ihbar yükümünü yerine getirmedi ise tapudaki satış bedeli esas alınır, satış tarihi ile davanı açıldığı tarih arasında uzunca bir zaman geçmesi ile doğan objektif değer artışları önalım bedeline dahil edilemez" deniliyor.

Bana mantıksız gelen şu; İhbar yükümü yerine getirildi ise nasıl oluyar da satış tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında uzunca bir süre geçebiliyor? Bu halde açılan davanın öncelikle süre yönünden reddi gerekmez mi?
-
Örnek-2:
HUMK.m.186 hükmünde düzenlenen seçim hakkına bakalım.
Yasa metninde açıkça TEMLİK diyor. Yani iradi bir işlem var!
Yargıtay HGK.'nun 03.12.2003 tarih ve 2003/6-766 Esas, 2003/719 K. sayılı kararına bakalım;
Toplam 5.000.m2'den oluşan taşınmaz taraflar arasındaki anlaşma uyarınca 1000.m2'lik 5 kısıma bölünmüş. Bu işlemi bir haritacıya yaptırmışlar. Sınırlara da basit bir direk üzerine çekili tel asmışlar. Lakin taksime dair yazılı sözleşme henüz yok. Taşınmazın taksimine dair krokiler var. Aslında yapılan iş mevzi imar çalışması.
Bu taşınmazda kendisine 1000.m2'lik bir yer düşen satıcı S, taşınmazda paydaş olmayan alıcı A'ya kendine isabet eden kısmı satıyor. Tapuda düşük bir bedel gösterildiğini öğrenen paydaş P önalım davası açıyor. Fiili taksim olgusu ileri sürülüyor. Keşfe gidiliyor ki; satış esnasında var olan sınırlar kaldırılmış, tel ve direkler kaybolmuş.
Satıştan itibaren henüz bir yıllık süre geçmediği için satıcı S aleyhine HATA-HİLE sebebine dayalı olarak iptal davası açıyor alıcı A. Bu davaya paydaş P müdahil olup, delillerini bildiriyor. Yargılama neticesinde dava kabul ediliyor. Paydaş P hükmü temyiz ediyor, karar düzeltme yoluna gidiyor fakat nafile. Satış akti BK.m.18 hükümüne göre iptal ediliyor.

Önalım davasına bakan mahkeme DAVA KONUSUZ KALMIŞTIR diyerek önalım davasını reddediyor. Paydaş P kararı temyiz ediyor ve karar HUMK.m.186 hükmüne göre davacının seçimlik hakkının olduğundan bahisle bozuluyor. Mahkeme kararında direniyor, bu kezde HGK daire kararını yerinde buluyor ve direnme kararını bozuyor.

Dönelim yasal düzenlemeye;
1) HUMK.m.186 iradi bir işlem olan temlik işleminden söz ediyor. Oysa Yargıtay kararında iradeye uygun olmaması nedeni ile iptal kararına konu olmuş bir işlemde seçim hakkı tanınıyor.
2) HUMK.m.237 hükmü düzenlemiş. Somut olayda satıcı S, alıcı A ve paydaş P'nin taraf olduğu iptal davasında satış işlemi iptal ediliyor. Ancak, bu karar HUMK.m.237 hükmüne rağmen kesin hüküm olarak kabul edilmiyor.
3) MK. önalım hakkını paydaşlar dışındaki kişilere satış için öngörmüş. Lakin bu karar ile paydaşa dava yöneltiliyor.
-
2.örnekte verdiğim dava halen derdest. Dava 1998'de açıldı ve üzerinden 8 sene geçti. Davadan sonra geçen 8 senelik sürede gerçek anlamda değer artışı meydana geldi. Kaldı ki anlatılan iptal davasında satış bedeli olan 25.000.000.000.TL (25.000.YTL.) paranın alıcı A'ya iadesine karar verildi. Halbuki satıcı S'ye 2006 yılında (geçen ay) dava yöneltildi.
Satıştan ve davanın açılmasından sonra 8 sene gibi bir zamanın geçmesinde hiç bir kusuru olmayan satıcı S kendine yöneltilen davada objektif değer artışlarından itifade edemeyecek. Çünkü Yargıtay kararları davanın açılmasından sonraki döneme ilişkin objektif değer artışlarının önalım bedelinin tespitinde esas alınmasını kabul etmiyor.
-
Örnekleri çoğaltmak mümkün...

Biz birbirimize ve kendi yorumlarımıza güveniyouz hiç kuşkusuz. Hatta buradaki açıklamalarımızdan ikna da oluyoruz. Fakat bizim yorumlarımızla mahkemeyi ikna etmede ciddi anlamda müşkülat yaşıyoruz. Bu sorunu yenmek için de Yargıtay kararlarından medet umuyoruz

Saygılarımla...
Old 04-12-2006, 20:52   #13
PINAR YILMAZ

 
Kitap

Sayın Konyalı'nın bu tartışılması çok gerekli olan bir konuda söylediği tüm sözlere katılıyorum.Yargıtay kararları, içtihatlar kadar olmasada ,yargılamanın gerek iddia ve savunma aşamasında gerekse karar aşamasında yani hem hakim ve savcı hemde avukatlar için çok önemli bir kaynaktır.Çünkü kanunların her konuyu en ince ayrıntısına kadar düzenlemesi hem imkansızdır hem de saçma bir yaklaşımdır.Dolayısıyla yargılamanın her sürecinde faydalanılması gereken en iyi kaynaklardan biridir yargıtay kararları.Fakat Sayın Konyalı'nın dediği gibi bu kararların birebir avukatlar tarafından gerekçe olarak gösterilmesi veya mahkeme kararlarında hakimler tarafından gerekçe olarak gösterilmesi yanlış bir tutumdur.Hukuk muhakemeye dayanır.Kural hukukçu tarafından yorumlanır ve adalete uygun bir çözüme varılır.Bir konuda karar verirken yargıtay kararlarından faydalanmak başkadır bu kararları kendilerine sorgusuz sualsiz dayanak kabul etmek başka..Sırf şu yıldız meselesi yüzünden yargılama yargıtayın verdiği kararlar doğrultusunda çözülmektedir.Hukukçunun görevi bu değildir.Sonuçta okuma yazma bilen bir insanı yargılama yapmakla görevlendirsek ve ona önüne gelen bir sorunda yargıtayın bu kon uda verdiği kararları araştır ve bu karara uygun bir karar ver desek bu görevi çok rahatlıkla yerine getirebilir.Bu iş için hukuk okuyup dirsek çürütmeye hiç gerek yok.Hukukçunun esas görevi kanunlardan ve diğer kaynaklardan yararlanarak adaleti gerçekleştirmek için nasıl bir karar vereceğini düşünerek bir karar vermesidir.Yani bir yargılama sonucunda verilen karar akla, bilime ve kanunlara uygun olmak şartıyla tamamen bir düşüncenin ürünü olmak zorundadır.Bazı kalıplaşmış kararların doğru olup olmadığına bakılmaksızın yargılamada kullanılması hukukçuluk değil elindeki cetvellere göre tablo ve grafik oluşturmakla ilgilenen muhabeseciliğe benzer.Bence hukukçu yıldıza aya bakmadan ideallerine uygun olarak işini sürdürmelidir.Herkes bu şekilde davranırsa zaten ortada böyle bir sorun kalmaz.Hukukçularımızın hukukçuluk yeteneklerini kullanarak verdiği kararların arttığı bir ülkede yaşamak dileğiyle...(Sayın Konyalı tekrar teşekkür ederim.Değerli fikirleriniz için)...
Old 05-12-2006, 13:17   #14
av.şahin kavukoğlu

 
Varsayılan

Sayın Av.Armağan Konyalı;
Yazınızdan alıntıladığım aşağıdaki cümleler yargıtay kararlarını mutlak doğru kabul edip dava veya olay üzerinde tartşma gereği duymayan hukukçuları eleştirmenin yanı sıra yargıtay kararlarının münferit olaylar için verilen kararlar olduğu ve bu kararları başka olaylarda da baz alanları eleştirmek şeklinde algıladım.Yanıtınız yazınızla tam olarak örtüşmemektedir.Yazınıza kısmen katılıyor-yanıtınıza aynen katılıyorum.Ayrıca yanıtınızı düzeltme olarak kabul ediyor saygılarımı sunuyorum.
(Neden her konuda Yargıtay kararı aramaya gerek duyuyoruz?
Neden kendi kararlarımıza güvenmiyoruz?
Kanunlar çok mu anlaşılmaz?
Her maddenin Yüksek Mahkemece yorumlanmasına ihtiyacı mı var ?

Yoksa Yargıtay kanunları herkesten farklı mı yorumluyor ? Kanunda yazanın aksine kararlar mı veriyor ?

Mahkemeler Yargıtay kararları ile bağlı değildir. Bağlayıcı olan sadece Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararlarıdır.

Bizim hukukumuz yazılı kurallara dayanır. Hukukçularımız görüşlerine ve kararlarına dayanak olarak kanun maddelerini göstermelidir.

Hukukçu önüne gelen olayı hukuki çerçeveye kendisi oturtur ve görüşünü kendisi oluşturur. Bu hukukçunun yegane görevidir.

Çanakkale'deki olayın kararını Ankara'daki Yargıtay mı veriyor?

Neden bu karar fetişizmi? Neden bu kendine güvensizlik ? Bilen var mı ?)
Old 05-12-2006, 16:07   #15
Av.Ali HALLAÇ

 
Varsayılan Çok GÜzel Ve Önemlİ Bİr TartiŞma !

sn.av.Konyalı'nın başlattığı bu tartışma gerçekten çok önemli.Dİğer arkadaşların yazdıklarında da gerçek payı var,hepsi de kendi bakış açılarından doğru noktalara değinmişler.

Yasa maddeleri ,soyut ve objektif kurallardır.Bir hukukçu yasa maddelerini kendi deneyim ve eğitimine göre yorumlar.Ancak Yargıtay kararları,yasa maddelerinin somut ve subjektif uygulamasından başka bir şey değildir.
Bunu bir fıkra ile canlandırmaya çalışayım.

Güneyde bilirsiniz yaz aylarında sıcak nedeniyle insanlar damlarda talvar altında yatarlar.Damdan düşüp yaralanan hatta ölenler olur.Damdan düşen bir vatandaşa komşular yardıma koşmuş.Biri doktor çağıralım,Dİğeri ambülans çağıralım diye feryat ederken bizimki yerden başını kaldırıp:
-Bırakın doktoru moktoru bana damdan düşen birini bulun hemen !demiş.

İşte Yargıtay kararları da,daha önce damdan düşen kişilerin durumudur.
Bize yol gösterirler.Soyut yasa maddelerinin uygulayıcılar elinde nasıl somutlaştığını gösterirler.Çok yararlı şeylerdir.Birer hukuk kaynağıdır.

Ancak,yeri ve sözü gelmişken bir gerçeği önünüze sermek isterim.Biz bizeyiz.
Bazı meslektaşlarımızın yazdığı dava veya yanıt dilekçelerine ekli olan Yargıtay kararlarının dava konusu uyuşmazlık ile uzaktan yakından ilgisi bulunmamaktadır.Sırf Yargıtay kararı eklemiş olmak için mi,yoksa kendilerince bir irtibat kurdukları için mi, niçin eklendiği anlaşılamayan bu kararları okuyan yargıçlar ne düşünürler acaba ? Bu nedenle,Yargıtay kararı emsal olarak eklenecekse bence mutlaka gerekçesi de okunmalı,sırf karar özeti ile yetinilmemelidir.
Sağlıcakla kalınız.

Av.Ali Hallaç
Mersin Toplumcu Hukuk Derneği
www.merthd.org.tr
www.merthd.org.tr/forum
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Yargıtay Kararları adıge Hukuk Sohbetleri 5 28-07-2007 15:24
yargıtay kararları sedaoner Hukuk Soruları Arşivi 0 17-03-2006 23:30
Aile İçi Şiddet ve Yargıtay Kararları Av.Habibe YILMAZ KAYAR Kadın Hakları Çalışma Grubu 2 13-04-2004 10:34
Yargıtay Kararları onur Hukuk Soruları Arşivi 6 27-02-2002 03:44


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05591893 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.