Rehinli bir araç ,hem rehin takibi hemde ilamsız takip?

Bankaya rehinli bir araç var. Krediler ödenmediği için hukuki süreç başlatılıyor. Bu hukuki süreçte hem rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip hemde ayrı bir dosyayla ilamsız takip yapılabilir mi?
Ayrıca bir tek takip şansımız var ise hangisi daha lehe bir takip olurdu. Rehnin paraya çevrilmesi yolu mu yoksa ilamsız takip yolumu.
Saygılarımla...

mrb, bankaya rehinli araçlarda hukuki süreç başlatıldığında genellikle bankanın talimatı doğrultusunda hareket etmek en doğrusu ama rehinde kefil var ise hem rehinli takip hemde tahsilde tekerrüre esas olmamak üzere kefillerle ilğili olarak ilamsız takip de yapılabilir. Benim tek şansım olsa ilamsız takibi tercih ederim.Zira rehin nedeni ile zaten aracın şatışında rehin miktarı kadar bedel alacaklı bankaya gelir kamu alacağı yoksa kalan miktar için ise borçlunun diğer mal varlığına gidiyebilir diye düşünüyorum saygılarımla.

Rehnin paraya çevrilmesi yolu hem daha garantili hem de zorunlu bir yoldur. Zira İİK m. 45 gereği rehinle temin edilmiş bir alacağın borçlusu iflasa tabi şahıslardan olsa dahi yalnızca rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip edilebilir. Aktardığınız olaydan anladığım kadarıyla elinizde bir kambiyo senedi mevcut olmadığından bu hükme istisana teşkil eden kambiyo senedi hakkındaki hüküm de uygulanamayacağı için yegane takip yolunuz rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takiptir. Kaldı ki; rehinli malın bedeli borcu karşılamaya yetmeze, haciz veya iflas yolu ile takip yapmanıza engel bir durum da yoktur. Ayrıca her durumda sonuca ulaşmak bakımından rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip daha garantilidir. Bunun dışında rehni paraya çevirerek sonuca ulaşmanız mümkünken genel haciz yoluyla ilamsız icra için boşuna harç ödemiş olacaksınız. Borcu rehin dosyasından kapatmanız durumunda da haciz dosyasına yaptığınız masraları borçludan talep edemeyeceksiniz.

Alıntı: Yazan avferidun Rehnin paraya çevrilmesi yolu hem daha garantili hem de zorunlu bir yoldur. Zira İİK m. 45 gereği rehinle temin edilmiş bir alacağın borçlusu iflasa tabi şahıslardan olsa dahi yalnızca rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip edilebilir. Aktardığınız olaydan anladığım kadarıyla elinizde bir kambiyo senedi mevcut olmadığından bu hükme istisana teşkil eden kambiyo senedi hakkındaki hüküm de uygulanamayacağı için yegane takip yolunuz rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takiptir. Kaldı ki; rehinli malın bedeli borcu karşılamaya yetmeze, haciz veya iflas yolu ile takip yapmanıza engel bir durum da yoktur. Ayrıca her durumda sonuca ulaşmak bakımından rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip daha garantilidir. Bunun dışında rehni paraya çevirerek sonuca ulaşmanız mümkünken genel haciz yoluyla ilamsız icra için boşuna harç ödemiş olacaksınız. Borcu rehin dosyasından kapatmanız durumunda da haciz dosyasına yaptığınız masraları borçludan talep edemeyeceksiniz.

Bu mesajdaki yoruma tamamen katılıyorum. Ayrıca rehnin paraya çevrilmesi yoluyla yapacağınız icra takibi de zaten ilamsız bir takip olacaktır. İİK 45'i aşmanızın tek yolu da diğer yorumlarda da yer aldığı üzere kambiyo senedine dayanan takip yolunu seçmek olacaktır(tabii bir kambiyo senedi var ise). Uygulamada bankalar genellikle kambiyo senedi de almaktadırlar. Buna rağmen eğer aracın yeri belli ise, rehin takibinin daha pratik olacağı kanaatindeyim. Bu takip yolunda, öncelikle aracı fiilen de haczedip, icra memurlarınca resen kıymet takdiri yaptırıp, satış işlemlerini başlatmanız daha kolay olacaktır.

Burada Sayın Meyi14'ün görüşüne katılmakta fayda olduğunu düşünüyorum.
Ayrıca rehinli aracın satışından elde edilecek bedelden zaten vergi borçları ve satış masraflarından sonra kalan bakiyeden banka faydalanacağı için ilamsız takip yapmak daha mantıklı.Hem ilamsız takibin diğer hacizlerinden de faydalanabiliriz.(başka taşınır ve taşınmaz mallar da haczedilebilir.)Aksi halde rehin yolu ile takip yaparsak aracın satışını beklemek zorunda kalırız ve mal kaçırma riski doğabilir. Yada iki dosya açarak ve aralarında irtibat kurdurarak tahsilde tekerrür etmemek kaydıyla tahsili de talep edilebilir diye düşünüyorum.
Saygılar..

Sayın av.sgenc,
İİK m. 45 gereği rehnin paraya çevrilmesi yoluna gitmekten başka bir çareniz bulunmamaktadır. İİK m. 45 hükmü, Yrgıtay'ca da kabul edildiği üzere emredici bir hükümdür. Bunun aksine yapılacak işlemler şikayete tabidir.

O halde asıl borçlu için Rehnin paraya çevrilmesi yolu ile kefiller adına ise tahsilde tekerrür etmemek kaydıyla genel haciz yolu ile takip yapmak gerekir.Bu usul daha uygun sanırım.

mrb araç rehni ile ilgili icra takiplerinde arkadaşlar rehinli aracın satişinden gelen miktar alacağı karşılamaya genelde yetmiyor.Bu nedenle tahsilde tekerrüre esasa olammak üzere hem borçlu hemde kefilleri için ilamsız takip yapmak yasal olarak zaten zorunlu diye düşünüyorum.Ben uygulamada bu şekilde yapıyorum.Rehinli takibin sonucunuda beklemek yasal olarak zorunlu değil.Saygılarımla

Asıl borçlu için rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapmalısınız.Rehinli araç ihale ile satıldığında eğer alacağınızı karşılamadı ise rehin açığı belgesi alarak,borçlunun başkaca mallarına aynı dosya üzerinden haciz yapabilirsiniz.Bence asıl borçlu için rehinli aracı sattırmadan ilamsız takip yapamazsınız.Kefillere ise tahsilde tekerrür olmamak üzere her zaman ilamsız takip yapabilirsiniz.

Alıntı: Yazan meyi14 mrb araç rehni ile ilgili icra takiplerinde arkadaşlar rehinli aracın satişinden gelen miktar alacağı karşılamaya genelde yetmiyor.Bu nedenle tahsilde tekerrüre esasa olammak üzere hem borçlu hemde kefilleri için ilamsız takip yapmak yasal olarak zaten zorunlu diye düşünüyorum.Ben uygulamada bu şekilde yapıyorum.Rehinli takibin sonucunuda beklemek yasal olarak zorunlu değil.Saygılarımla

Ben de uygulamada bu şekilde olduğunu duydum. Hem haciz yolu ile hem de rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapılabiliniyormuş. Uygulama bu şekilde. Ancak şikayet olsa sonucu ne olur, bu konuda yargıtay kararı var mı bilmiyorum. varsa paylaşılırsa seviniriz..
Saygılarımla..

Diğer meslektaşlarımın cevaplarını okuyamadım ama,
Alacak rehinle temin edilmiş ise,alacaklı ÖNCELİKLE REHNİN PARAYA ÇEVRİLMESİ İLE TAKİP YAPMAK ZORUNDADIR...Ancak,sözleşmede kefil var ise,rehin borçludan alınan bir teminat olduğundan borçluya karşı rehin-kefile karşı TAHSİLDE TEKERRÜR OLMAMAK KAYDIYLA ilamsız takip yapılmalı.....

Rehin borçlusuna ilamsız takip yaparsanız şikayete konu edildiğinde takip iptal edilecektir

Merhaba,
İİK 45 maddesi gereğince rehinle temin edilmiş borç için asıl borçlu yönünden rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapılması zorunlu, rehin paraya çevrilmeden ve rehin açığı olmadan asıl borçlu yönünden genel haciz yoluyla takip yapılması mümkün değildir. Ancak İİK 45 maddesi sadece asıl borçlu yönünden uygulanacağından eğer varsa kefil yönünden aynı zamanda tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla ilamsız takip yapılmasında yasal bir engel yok diye düşünüyorum. Konuya ilişkin yeni tarihli bir yargıtay kararı da ekliyorum.


T.C. YARGITAY
12.Hukuk Dairesi

Esas: 2008/5728
Karar: 2008/8495
Karar Tarihi: 22.04.2008

ÖZET: Genel taahhütnamede müşterek borçlu müteselsil kefil konumunda olan borçlu hakkında genel haciz yolu ile takip yapılmış, bundan ayrı asıl borçlu hakkında da rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takibe geçilmiştir. Borcun sebebi aynı olduğuna göre mahkemece tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla itirazın reddine karar verilmelidir.


(2004 S. K. m. 45) (818 S. K. m. 487) (YHGK 18.04.2001 T. 2001/12-354 E. 2001/367 K.)

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:

1- İşin niteliği bakımından temyiz tetkikatının duruşmalı olarak yapılmasına HUMK'nun 438. ve İİK' nun 366. maddeleri hükümleri müsait bulunmadığından bu yoldaki isteğin reddi oybirliğiyle kararlaştırıldıktan sonra işin esası incelendi;

2- Alacaklı vekilinin temyiz itirazının incelenmesinde;

İİK. nun 45. maddesi asıl borçlular ile ilgili olarak düzenlenmiş olup, alacağı rehinle temin edilen bir kimsenin <rehni veren> hakkında doğrudan doğruya genel haciz yolu ile takibe geçilmesini önlemekte ve rehinle temin edilmiş bir alacağın borçlusu iflasa tabi şahıslardan olsa bile, alacaklının yalnız rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapabileceğine ilişkin bulunmaktadır.

Hemen belirtelim ki, İİK. nun 45.maddesi borçlu için getirilmiş bir kural olup, kefiller hakkında uygulanmaz. Borçlar Kanununun 487.maddesinde ise, (kefil, borçlu ile beraber müteselsil kefil ve müşterek-müteselsil borçlu sıfatı ile veya bu bilgi diğer bir sıfatla borcun ifasını deruhte etmiş ise; alacaklı, asıl borçluya müracaat ve rehinleri nakde tahvil ettirmeden evvel, kefil aleyhine takibat icra edebilir) denilmektedir. Borçlar Kanunun açıklanan hükmüne ve takip dayanağı kredi sözleşmesi içeriğinde kefaletin müteselsil olduğunun yazılmasına göre şikayetçi hakkında genel haciz yolu ile takip yapılmasında yasaya aykırılık yoktur. (HGK. nun 14.10.1972 tarih, 215/841 sayılı kararı - Prof Dr. Baki Kuru İcra ve İflas Hukuku C:3-S:2395)

Ayrıca genel taahhütnamede müşterek borçlu müteselsil kefil konumunda olan borçlu hakkında genel haciz yolu ile takip yapılmış, bundan ayrı asıl borçlu hakkında da Mersin 6. İcra Müdürlüğü'nün 2007/5498 sayılı dosyasında (rehnin paraya çevrilmesi yolu ile) takibe geçilmiştir. Borcun sebebi aynı olduğuna göre mahkemece tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla itirazın reddine karar verilmelidir. (HGK 18.04.2001 tarih ve 2001/12-354 E. 2001/367 K.)

Eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.

Sonuç: Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 22.04.2008 gününde oybirliği ile karar verildi.

Esas borçlu hakkında İİKm.45'in uygulanacağı açıktır. Yani asıl borçlu hakkında ipotek yada rehinli takip varken ilamsız takip yapılamaz fakat kefiller için aynı durum söz değil. Sorum ise; müvekkil, asıl borçlu konumundadır. Müvekkil hakkında ipotek takibi başlatmışlar daha sonra ise ilamsız takip yapmışlardır. Fakat süresi içerisinde itiraz etmemiş ve ilamsız takip kesinleşmiştir. Müvekkil asıl borçludur fakat ipotek veren 3.şahıstır.(ayrıca müvekkil esnaf olup, banka hesaplarına haciz konulduğu için ticaret hayatını devam ettirememektedir) Bu durum 16/2 uyarınca süresiz şikayete konu edilebilir mi? Aksi taktirde önerebileceğiniz yol nedir?