Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Okuma yazma bilmeyen kişinin imza ile kefil yapılması ve ipotek verdirilmesi.

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 03-01-2014, 15:34   #1
ssdinler

 
Varsayılan Okuma yazma bilmeyen kişinin imza ile kefil yapılması ve ipotek verdirilmesi.

Bir banka 2010 yılında tarımsal kredi sözleşmesi imzalatarak A kişisine kredi vermiştir. Müşterek kefil ve ipotek borçlusu olarak da okuma yazma bilmeyen, 80 küsur yaşında olan B kişisi sadece imza attırılarak borçlandırılmıştır. Borçlu kişi müvekkilin babasıdır. Şimdi ise ipoteğin paraya çevrilmesi durumu ile karşı karşıyalar.Hatta icra dosyası satış aşamasına gelmiş 15 gün sonra ilk açık artırma yapılacaktır. İpotek borçlusu hakkında 6 ay önce alınmış yaşlılık ve bunama durumuna ilişkin doktor raporu vardır. İpotek edilen yerlerde müvekkilin babasının verimli tarla arazileridir.

1.Öncelikle benim sorum satışın düşmesi sağlanabilir mi?2.Okuma yazma bilmeyen kişiden imza karşılığı ipotek ve kefillik alınabilir mi?
ve yapılabilecek diğer varyasyonlar.
Old 03-01-2014, 20:06   #2
dirilis

 
Varsayılan

Daha önce benzer konularda arkadaşlar karr paylaşmışlar. Umarım yardımı olur..

Alıntı:
Yazan ssdinler
Bir banka 2010 yılında tarımsal kredi sözleşmesi imzalatarak A kişisine kredi vermiştir. Müşterek kefil ve ipotek borçlusu olarak da okuma yazma bilmeyen, 80 küsur yaşında olan B kişisi sadece imza attırılarak borçlandırılmıştır. Borçlu kişi müvekkilin babasıdır. Şimdi ise ipoteğin paraya çevrilmesi durumu ile karşı karşıyalar.Hatta icra dosyası satış aşamasına gelmiş 15 gün sonra ilk açık artırma yapılacaktır. İpotek borçlusu hakkında 6 ay önce alınmış yaşlılık ve bunama durumuna ilişkin doktor raporu vardır. İpotek edilen yerlerde müvekkilin babasının verimli tarla arazileridir.

1.Öncelikle benim sorum satışın düşmesi sağlanabilir mi?2.Okuma yazma bilmeyen kişiden imza karşılığı ipotek ve kefillik alınabilir mi?
ve yapılabilecek diğer varyasyonlar.

Alıntı:
Yazan Porsuk
Yargıtay 13 HD'nin içtihadı yardımcı olur umarım...

E:2002/15303 - K:2003/2391
SÖZLEŞMENİN İPTALİ DAVASI ( Hata ve Hile Nedeni ile Tapusuz Taşınmaz Mal Devir Sözleşmesinin İptali Talebi )
İÇTİHADI BİRLEŞTİRME KARARI ( İmza Vazına M.Olmayan veya İmza Bilmeyen Kişiler Tarafından Verilen Senedin ihtiyar Heyeti ve Mahallince Tanınan İki Kişi Tarafından onaylanmadıkça Sözleşmenin Hükümsüz Olması )
ÖLÜNCEYE KADAR BAKMA VAADİ ( Davacının Kızı Olan Davalıya Ölünceye Kadar Bakma Vaadi ile Tapusuz Tarlasını Devretmek İsterken Satış Yapmış Olması )
YAŞLI OLMASI VE OKUR-YAZAR OLMAMASI ( İmza Vazına M.Olmayan veya İmza Bilmeyen Kişiler Tarafından Verilen Senedin İhtiyar Heyeti ve Mahallince Tanınan İki Kişi Tarafından onaylanmadıkça Sözleşmenin Hükümsüz Olması )
ÖZET :
BK. 15, Noterlik Kanunu 86 ve 87. maddelerine göre ilgili okuma ve yazma imkanına sahip değilse hazır bulundurulan iki tanık huzurunda maksadını notere beyan eder. Noter bu beyanı yazdıktan sonra tutanağı okur ilgili ve taraflar beyanın aynen yazıldığını beyan ettikten sonra altı imzalanır. 12.2.1930 tarih ve 29/30 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına göre imza vazına muktedir olmayan veya imza bilmeyen kişiler tarafından verilen senedin ihtiyar heyeti ve mahallince tanınan iki kişi tarafından onaylamadıkça sözleşmenin hükümsüz olduğu açıklanmıştır. Bu nedenle okur-yazar olmayan tarafça Noter huzurunda düzenlenmiş olan senedin, iki tanık önünde okunup beyana uygun olduğu bildirildikten sonra az yukarıda açıklanan İçtihat ve Noterlik Kanunu'nun ilgili maddelerinin ışığı altında değerlendirilmesi gerekir.
DAVA :
Taraflar arasındaki iptal davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı avukatı tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde taraflardan gelen olmadığından incelemenin evraklar üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR :
Davacı, kızı olan davalıya ölünceye kadar bakma vaadi ile evini vermek istediğini, ancak okuma yazma bilmediğini, bilahare noterden satış gösterildiğini öğrendiğini, kendilerine bakmayıp eziyet ettiklerini ileri sürerek hata ve hile nedeniyle 5.7.2000 tarihli tapusuz taşınmaz mal devir sözleşmesinin iptalini talep etmiştir.
Davalı, yardım amacıyla evin düşük bedelle satıldığını, hata, hile olmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, tanık beyanlarına, ceza dosyasına ve sözleşmenin noter huzurunda yapılmış olduğuna dayanılarak ispat edilemeyen davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasındaki sözleşme tapusuz taşınmazın satışından kaynaklanmaktadır. Davacı sözleşme içeriğine vukuf peyda etmediğinin kendisinin okur yazar olmadığını, ölünceye kadar bakma vaadi ile satış yapmak isterken satış yapılmış olduğunu, kızı olan davalının kendilerini evden çıkarmak istediğini de öğrendiğini bildirerek bu davayı açmıştır.
Davalı ise sözleşmenin yöntemine uygun yapıldığını, davacının sözleşme münderecatına vakıf olduğunu savunmuştur.
Dosyadaki 5.7.2000 tarihli 15377 yevmiye nolu sözleşmede davacının yaşlı olduğu ve okur yazar olmadığının vurgulandığı açık ve belirgindir. BK. 15, Noterlik Kanunu 86 ve 87. maddelerine göre ilgili okuma ve yazma imkanına sahip değilse hazır bulundurulan iki tanık huzurunda maksadını notere beyan eder. Noter bu beyanı yazdıktan sonra tutanağı okur ilgili ve taraflar beyanın aynen yazıldığını beyan ettikten sonra altı imzalanır. 12.2.1930 tarih ve 29/30 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına göre imza vazına muktedir olmayan veya imza bilmeyen kişiler tarafından verilen senedin ihtiyar heyeti ve mahallince tanınan iki kişi tarafından onaylamadıkça sözleşmenin hükümsüz olduğu açıklanmıştır. Bu nedenle okur-yazar olmayan tarafça Noter huzurunda düzenlenmiş olan senedin, iki tanık önünde okunup beyana uygun olduğu bildirildikten sonra az yukarıda açıklanan İçtihat ve Noterlik Kanunu'nun ilgili maddelerinin ışığı altında değerlendirilmesi gerekirken mahkemece bunlara aykırı olarak okunduğu bildirilmemiş olan senede itibar edilerek davanın kabulü yerine reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
SONUÇ :
Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı temyiz edilen hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 6.3.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.


Alıntı:
Yazan Av.Olcay Pehlivanlıoğlu
Aşağıda vermiş olduğum Yargıtay kararı umarım yardımcı olur.

Saygılarımla


T.C.

YARGITAY

HUKUK GENEL KURULU

E. 1979/3-1702

K. 1982/965

T. 22.12.1982

• BONO BEDELİNİN İSTENMESİ ( Bonoda Bulunan Parmak İzini Davalının İnkar Etmesi )

• PARMAK İZİ ( Senetteki Parmak İzinin Borçluya Aidiyetinin ve Bizzat Borçlu Tarafından Basıldığının İhtiyar Kurulunca ve O Yerde Tanınmış İki Tanık Tarafından Onaylanması )

• SENET ( Senetteki Parmak İzinin Borçluya Aidiyetinin ve Bizzat Borçlu Tarafından Basıldığının İhtiyar Kurulunca ve O Yerde Tanınmış İki Tanık Tarafından Onaylanması )

• OKUMA YAZMA BİLMEYENİN SENET VERMESİ ( Senette İmza Yerine Parmak İzi Kullanılabilmesi )

• YAZILI DELİL BAŞLANGICI ( Mühür Basılmış Senet )

• ALACAK DAVASI ( Sened Bedelinin Ödenmemesi )

• SENEDİN KESİN DELİL SAYILMASI ( Borç Altına Giren Kimse Tarafından İmzalanmış Olması )

• BORÇ ALTINA GİREN KİMSENİN İMZASI ( Senedin Kesin Delil Sayılması )

• PARMAK İZLİ SENET ( Borçlu Tarafından İnkar Edilmesi )

• BORÇLU TARAFINDAN PARMAK İZLİ SENETİN İNKARI ( Tatbikatla Parmak İzinin Borçluya Aidiyetinin Tespiti Yoluna Gidilememesi )

818/m.13,14

1086/m.297

6762/m.668/7


ÖZET : Senet bir ispat vasıtasıdır. Ancak hemen belirtmek gerekir ki, senedin kesin delil sayılabilmesi için, borç altına giren kimse tarafından imza edilmiş olması gerekir. Kural bu olmakla beraber imza atmaya muktedir olmayan veya okuma yazma bilmeyen bir kimse imza yerine parmak izi kullanabilir. Yalnız, senetteki parmak izinin borçluya aidiyeti ve bizzat borçlu tarafından basıldığının ihtiyar kurulunca ve o yerde tanınmış iki tanık tarafından onaylanması lazımdır. Usulün 297. maddesine uygun biçimde onaylanmamış olan bir borçlu tarafından inkar edilen parmak izli senet yazılı delil başlangıcı sayılamaz. Senet altındaki parmak izinin usulün 297. maddesi doğrultusunda onanmış olması, senet içeriğinin borçlu tarafından bilindiğine karine teşkil eder. Oysa inceleme sonucu parmak izinin borçluya aidiyetinin tesbit edilmiş olması kesin olarak senet içeriğinin de borçlu tarafından bilindiği anlamına gelmez. Bu durum, parmak izinin borçlu tarafından ikrarı ( kabulü ) haline de benzetilemez. Dava konusu olayda, davaya dayanak yapılan senetteki davalıya aidiyeti ileri sürülen parmak izi usulün 297. maddesi uyarınca onaylanmadığı gibi davalı tarafından da açıkça inkar edilmiştir. Bu durumda mahkemenin inkar edilen parmak izi konusunda bilirkişi incelemesi yaptırması ve senede değer vermesi yukarıda anılan ilkelere ve yasa koyucunun amacına aykırıdır.
Senedin kesin delil sayılabilmesi için, borç altına giren kimse tarafından imzalanmış olması gerekir. HUMK.'nun 297. Maddesindeki kurallar ispat şartıdır ve anılan maddeye uygun olarak düzenlenmemiş olan parmak izli senedin borçlu tarafından inkarı durumunda, tatbikatla parmak izinin borçluya aidiyetinin tespiti yoluna gidilemez.
DAVA : Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Darende sulh hukuk mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 5.12.1978 gün ve 3-196 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 26.3.1979 gün ve 1372/1474 sayılı ilamiyle ( ... Delil olarak gösterilen parmak izi taşıyan senet HUMK.nun 297. maddesine göre düzenlenmemiştir. Böyle bir senet üzerindeki parmak izi incelemesi yapılmak suretiyle geçerliliği saptanamaz. Ancak davacı vekili dava dilekçesinde her türlü yasal kanıt demek suretiyle yemin deliline de dayandığından yemin hakkı olduğu hatırlatılmalı ve onun sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Davacı ( ... davalının, borcuna karşılık 3400 liralık bir bono verdiğini; ancak, vadesinde borcunu ödemediğini, yaptığı icra takibine de üstelik itiraz ettiğini ) ileri sürerek bono bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ise ( .. davacıya borcu bulunmadığını ve senetteki parmak izinin kendisine ait olmadığını ... ) savunmuştur.
Yerel mahkeme ( ... senet altındaki parmak izinin davalıya ait olduğunun bilirkişi raporu ile saptanmış bulunduğu ve böylece senedin davalı tarafından verildiğinin anlaşıldığı ... ) gerekçesiyle davanın kabulüne karar vermiş; bu karar özel dairenin yukarıya metni aynen alınan ilamiyle bozulmuş ise de; mahkeme önceki kararında direnmiştir.
Görülüyor ki, bu davada çözümlenmesi gereken sorun; usulün 297. maddesine uygun biçimde onaylanmamış olan bir senetteki parmak izinin inkarı halinde, mahkemece parmak izi incelemesi yaptırılmak suretiyle senede değer izafe edilip edilemeyeceğine ilişkin bulunmaktadır.
Bilindiği gibi usul hukukunda senet bir ispat vasıtasıdır. Ancak hemen belirtmek gerekir ki, senedin kesin delil sayılabilmesi için, borç altına giren kimse tarafından imza edilmiş olması gerekir. ( BK. m. 13, 14 ). Kural bu olmakla beraber imza atmaya muktedir olmayan veya okuma yazma bilmeyen bir kimse imza yerine parmak izi kullanabilir. Yalnız, senetteki parmak izinin borçluya aidiyeti ve bizzat borçlu tarafından basıldığının ihtiyar kurulunca ve o yerde tanınmış iki tanık tarafından onaylanması lazımdır. ( HUMK. m. 297 ) Bu madde hükmünün parmak izli belgenin düzenlenme şekli ve şartları konusunda öngördüğü kural, bir geçerlik şekli olmayıp, ispat koşuludur. Bu nedenle anılan madde hükmüne uygun biçimde onaylanmamış olan bir senetteki parmak izinin borçlu tarafından kabul ( ikrar ) edilmesi halinde, senet gene geçerli sayılır ve kesin delil teşkil eder ( HGK. 18.1.1978 gün 7/228 E. 12 K. S.K. ). Çünkü böyle bir halde senet içeriği ( muhtevası ) borçlu tarafından kabul edilmiş ve benimsenmiş demektir. Buna karşılık senetteki parmak izinin inkarı halinde, onama işleminin yasanın gösterdiği şekilde yapılmış olması gerekir. Aksi halde bu senedin hiçbir ispat değeri olmaz ve usulce geçerli kabul edilemez, yani yok sayılır ( HGK. 11.12.1971 gün, 4/937 E. 740 K.; HGK. 20.11.1974 gün, 1971/7-830 E. 1226 K. s.k. ). Hal böyle olunca, inkar edilen senetteki parmak izinin borçluya ait olup olmadığı konusunda parmak izi incelemesi yapılması da mümkün değildir. Aksi görüşün kabulü Yasanın amacına da aykırı düşer. Çünkü usulün 297. maddesinde öngörülen şeklin amacı, senet içeriğinin ( muhtevasının ) borçlu tarafından bilinmesini sağlamaktır. Yasa koyucu bu yolla okuma yazma bilmeyen bir kimsenin içeriğini bilmediği bir belge ile borç altına sokulması tehlikesinden korunmasını sağlamak istemiştir. Gerçekten senet altındaki parmak izinin usulün 297. maddesi doğrultusunda onanmış olması, senet içeriğinin borçlu tarafından bilindiğine karine teşkil eder. Oysa inceleme sonucu parmak izinin borçluya aidiyetinin tesbit edilmiş olması kesin olarak senet içeriğinin de borçlu tarafından bilindiği anlamına gelmez. Bu durum, parmak izinin borçlu tarafından ikrarı ( kabulü ) haline de benzetilemez. Zira yukarıda da değinildiği gibi böyle bir kabul senet içeriğinin bilindiği ve benimsendiği anlamını taşır.
Kaldı ki usulünce onanmış olmayan ve inkar edilen böyle bir belgenin borçlunun iradesinin tesbiti amacı ile düzenlenmiş olup olmadığının araştırılması için usul kanunu mahkemeye bir inceleme imkanı da sağlamış değildir. Usulün inkar edilen imzalara ilişkin inceleme sağlayıcı hükmünü genişleterek, Parmak izli belgeler içinde uygulamak buyurucu hükümleri yasa koyucunun amacına aykırı olarak genişletmek sonucunu doğurur ki, bu mümkün değildir. Gerçekten imza incelemesi ( istiktab ) usulde yalnız imzalar için tanınmış bir yoldur. ( HUMK. m. 308 v.s. ) ( 4.H.D. 4.3.1968 gün 805/2270 s.k. )
Diğer taraftan usulün 297. maddesine uygun biçimde onaylanmamış olan bir borçlu tarafından inkar edilen parmak izli senet yazılı delil başlangıcı da sayılamaz. Bu halde davacı, iddiasını tanık ile de ispat edemez ( Baki Kuru- Hukuk Muhakemeleri Usulü 4. baskı cilt II- 1980 Ankara- Sayfa 1486 ) ( HGK. 30.3.1938, 4/106-27 s.k. ).
Somut olayda, davaya dayanak yapılan senetteki davalıya aidiyeti ileri sürülen parmak izi usulün 297. maddesi uyarınca onaylanmadığı gibi davalı tarafından da açıkça inkar edilmiştir. Bu durumda mahkemenin inkar edilen parmak izi konusunda bilirkişi incelemesi yaptırması ve senede değer vermesi yukarıda anılan ilkelere ve yasa koyucunun amacına aykırıdır.
O halde yukarıda gösterilen nedenlerle H.G.K.da benimsenen özel daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının özel daire bozma kararında gösterilen sebeplerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, 22.12.1982 günü oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Yargıtay’ın bugüne kadar kökleşen içtihatları, bozma ilamında açıklanan doğrultuda bulunmaktadır.
Ancak, parmak izine dayanarak verilen mahkumiyet hükümlerinin onanması, diğer taraftan senetteki parmak izinin kendisine aidiyetini mahkemede kabul eden davalılar hakkındaki davaların kabulü ile parmak izini inkar edip bilimsel ve kesin olarak davalıya ait olduğu saptanan imza yerine parmak basılmış belgelere hukuk usulü muhakemeleri kanununun 297. maddesinin koşulları yok diye hiç değer verilmemesi ile uygulamada meydana gelen çelişki bu konu üzerinde tekrar durmayı zorunlu kılmaktadır.
Borçlar Kanunu ile Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nda doğrudan doğruya parmak izinden söz edilmemiştir.
Yargıtay İçtihatları ile parmak izi yukarıda anılan 297. maddenin kapsamına giren el ile yapılan işaretlerden sayılmıştır.
Seçimlerle ilgili bazı yasalar ile nüfus kanununda parmak izi okuma yazma bilmeyenler için imza yerine kabul edilmiştir.
Bir senetteki parmak izinin kabulü ile bilimsel olarak yapılan bilirkişi incelemesi sonucu parmak izinin aidiyetinin saptanmasının ayrı ayrı değerlendirilmesi kolay kabul edilememektedir. İnkar ve kötü niyetli davranışları ödüllendirmenin hukuk ilkeleri ile bağdaşamayacağını daima gözönünde tutarak bu yöndeki çelişkili uygulama üzerine eğilmede yarar bulunmaktadır.
Senetteki parmak izi ile ilgili şahıs arasındaki bağlantı saptandıktan sonra hukuk açısından bu belgeye bir değer verilmek gerekir.
Belgede parmak izi bulunan kişinin bunun nedenini açıklaması ve imza yerine parmak basmamış olduğunu ve o belgenin içeriğini bilemeyeceğini kanıtlaması zorunlu kabul edilmeli, aksi halde parmak izi, imza gibi bağlayıcı olmalıdır.
Parmak izi tatbikatındaki bilimsel ve teknik gelişmeler ve ceza mahkemelerince parmak izinin güçlü bir delil olarak kabul edilmesi karşısında parmak izi ile ilgili içtihadılar, artık günün koşullarına uygun düşmemektedir.
Bu konudaki kesin ve katı içtihad ve uygulamaya rağmen 50 yılı aşan bir süreden beri imza yerine parmak izi basılmak suretiyle sözleşme ve borç senetlerinin düzenlenmesine devam edilmesi yasaların uygulanması ve yaygın örf ve adetlerimize değer verilmesi açısından bazı gerçeklerin gözden kaçırıldığını da göstermektedir.
Parmak izinin imza gibi bağlayıcı olduğunun kabulünde bir takım sakıncaların ortaya çıkması söz konusu ise bu halde de böyle bir belgenin hukuk usulü muhakemeleri Kanunun 292. maddesinde sözü edilen yazılı bir beyyine başlangıcı olarak kabulü ile uygulamadaki çelişkiler bir ölçüde giderilebileceğinden onama oyundayız.
KARŞI OY YAZISI
Davacı bonoya dayanan alacak iddiasında bulunmuştur. Bu belge parmak izi ile düzenlenmiş bulunduğundan TTK. 668/7. maddesinde yazılı imza unsurunun yokluğu nedeni ile bono vasfında değildir. Hal böyle olunca senedi ciro yolu ile elde eden davacının bu iktisabı geçerli sayılamaz. Alacağın temlikine dair akti ilişki kurulmadığına nazaran davacının bu senede dayanan alacak iddiası haklılık kazanamaz ve kendisine yemin tevcihine gerek kalmadan davanın bu gerekçe ile reddedilmesi zorunludur.
Tabii ki, bu durumda HUMK. 297. maddesine temas eden anlaşmazlığa, uygulamaya ve bozma sebebine girmeye gerek kalmamaktadır.
Direnme kararının bu nedenlerle bozulması görüşündeyim. yarx
Old 05-01-2014, 00:17   #3
mcakkaya

 
Varsayılan

Sayın meslektaşım;

Okuma yazma bilmeyenlerin nasıl hukuki işlem yapacağı bellidir. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisinin 61 (1) 2012 yılı sayısında Doç. Dr. Sema TAŞPINAR AYVAZ’ın makalesinde; “Burada değerlendirilmesi gereken ikinci grup, okuma yazma bilmeyenlerin durumudur. Doktrinde tereddütsüz biçimde okuma yazma bilmeyenlerin BK M. 15 (TBK m. 16) kapsamında olduğu kabul edilmektedir. Gerçekten de maddede açıkça sayılmamış olmasına rağmen, okuma yazma bilmeyenlerin buraya dahil edilmesi gerektiğinden kuşku duyulmamalıdır. Çünkü, imza, bir kişinin kendi aleyhine bir taahhüdü üstlendiğini yazılı olarak kayıt altına almasıdır. Bir kişinin söz konusu yazılı metni, üstlendiği yükümlülüğü anlayabilmesi, yazılı metni okuyabilmesine bağlıdır. Yoksa herhangi bir sembol, karalama, işaret veya yalnızca ismini yazabilecek kadar bilgi sahibi olması yeterli değildir. Bu bakımdan okuma yazma bilmeyenlerin el yazısı ile imza atabilmeleri mümkün olmamalıdır. “ demektedir. Bu makale size yardımcı olabilir.

Ve ayrıca okuma-yazma bilmeyenlerle ilgili düzenleme eski HUMK 297. maddesinde yeni HMK 206. maddesinde açıkça belirtilmiş olup yazılı işlemler de bu usule uygun olmalıdır.
Bir kaç Yargıtay Kararı size yol gösterecektir;
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 03.10.2005 tarihli 2005/1100 Esas ve 2005/31840 Karar sayılı ilamında; “Ancak dosya içinde bulunan davalı tanık beyanlarından anlaşılacağı şekilde davacının yeterli derecede Türkçe konuşma bilmediği ve okuma yazmasının zayıf olduğu ve ayrıca istifa dilekçesinin dışarıda yazılarak davacıya imzalatıldığı ve bu şekilde işten ayrılma olgusunun meydana geldiğini ifade ettikleri gibi davacı tanıkları da bu olguya desteklemişlerdir. Okuma yazma bilmeyen hatta Türkçe konuşamayan kişilerle ilgili belgelerin ne şekilde hazırlanması gerektiği de HUMK. da açıkça belirtilmesine rağmen bu hususlara riayet edilmeden ve davacının gerçek iradesini de temsil etmeyen dosya içindeki istifa dilekçesine itibar edilerek kıdem ve ihbar tazminatının reddine karar verilmesi hatalıdır.” Demektedir.

Yargıtay 16. Hukuk Dairesi’nin 08.11.1991 tarihli 1990/15398 Esas ve 1991/14554 Karar sayılı ilamında; “Dava konusu olayda, alıcılar adiyen düzenlenen 2.10.1967 tarihli senede dayanmışlardır. Senette satıcı mühür kullanmış, senet muhtar ve iki aza tarafından onaylanmıştır. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 297. maddesi gereğince senedin ayrıca iki tanık tarafından imzalanması zorunludur. Senet bu nedenle usulüne uygun şekilde düzenlenmediğinden satıcıyı bağlamaz.”

Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 12.11.1930 sayılı 1990/29 Esas ve 1930/30 Karar sayılı ilamında; “İmza vaz'ına muktedir olmayan veya bilmeyen eşhas tarafından verilen senedata mevzu mühürler, kanunun sarahatı veçhile ihtiyar heyeti ve mahallince maruf iki şahis tarafından tasdik edilmedikçe mezkur senedatın medarı hüküm olamayacağı sekiz reyi muhalife karşı otuz altı reyle ve mevcudun üçte ikisinin ittifakı ile takarrür etmiştir.”

Zor bir aşamadasınız zira dosya satış aşamasında. Aklıma tedbir talepli ipotek iptali yolunu denemekten başka bir şık gelmiyor.
Kolay gelsin...
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Okuma yazma bilmediği halde, imza atarak kefil olan ve ipotek veren Av. İlhan SALBAŞ Meslektaşların Soruları 4 16-08-2015 23:54
Tapu iptali davası-okuma yazma bilmeyen muris Demir71 Meslektaşların Soruları 0 28-08-2013 15:31
Okuma yazma bilmeyen senet borçlusu Gamze Dülger Meslektaşların Soruları 6 26-04-2013 16:21
Okuma yazma bilmeyen kişinin avukata verdiği vekaletname Şule Çimen Meslektaşların Soruları 1 01-06-2007 20:13


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06061506 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.