Usulsüz Tebliğ Uyaptan öğrenme

Merhaba meslektaşlarım,
Davalı olduğum bir dosyamda Asliye Hukuk Hakimi tarafıma tanık dinletmem amacıyla gider avansı yatırılması için 2 haftalık süre verildi. Bu duruşmaya katılamamıştım. Duruşmadan bir süre sonra kontrol ettim ara kararı , tarafıma duruşma zaptının tebliğe çıkarılması şeklinde bir ara karar vermiş. Bende bu duruşma zaptının tarafıma tebliğ edilmesini bekledim;ancak o sırada 30/10/2020 izmir depremi oldu. Daha sonradan neden evrak bana ulaşmadı diye uyaptan yine kontrol ettim ,sistemde tebliğ mazbatası göremedim. Postaya daha verilmemiş olarak düşündüm. Duruşmaya 1 gün kala durumun olağan olmadığını , evrağın gelmesi gerekmekte olduğunu düşünerek Uyaptan kontrol ettim. Ancak olağan bir durum olmadığından dolayı PTT gönderi takipten sorguladığımda depremden 2 gün sonra tebliğ ediliğini öğrendim. Bana tebliğ getirecek postacı deprem korkusundan adresime geldiğini de sanmıyorum , nitekim o gün işyerindeydim. Kısa süreli dışarı da çıktım :ancak döndüğümde kapıma yapıştırılmış bir tebliğ kagıdı da göremedim. Duruşma günü mahkemesine bu yönde bir talepte bulundum . Tebliğin usulsüz olduğunu , tarafıma usulüne uygun bir tebliğ yapılmadığını, adresimde bulunmama durumumda dahi kapıma tebliğ kagıdı yapıştırılmadığını beyan ettim. Bu yönde bir ara karar kurulmasını ve öğrenme tarihimin beyan ettiğim tarih olarak tutanaga geçmesini talep ettim.

Mahkeme hakimi talebimi mazeret olarak okumuş! Bende hakimi okumadığı talebime karşı şikayette bulundum.

Gerekçeli kararda benim avukat olduğumu Uyap'a girip duruşma tutanağını okuduğumu ( bu arada vekil olarak değil asil olarak taraf sıfatım bulunmakta) usulsüz tebliğden bahsedilemeyeceği şeklinde gerekçelendirilmiş . Sanırım hakim kendisini talebimi mazeret olarak okuması sebebi ile şikeyetim sebebi ile Uyap'a ne zaman girdiğimi sorgulamak külfeti altında hissetmiş.

Tarafım şimdi Tebligat Yasası'na dayanarak uyaptan duruşma tutanağını incelememin tebliğ sayılmadığı yönünde itirazda bulunmayı, uyap sisteminde tebliğ mazbatasının halen taranmamış olduğundan bahisle itirazda bulunacağım.Yargıtay içtihadında bu konuda mazeret sunarak duruşmaya katılmayan vekile tebligat yasasına göre tebliğ yapılmasını , uyaptan öğrenmesi hususunda ara kararın adil yargılama hakkı ihlali ve usulsüz tebliğ olduğu yönünde kararları bulunmaktadır.

Bu konuda bana tebligat yasasına göre itirazıma konu Yargıtay kararları olan meslektaşımdan yardım beklemekteyim.
Şimdiden yardımcı olan tüm meslektaşlarıma teşekkür ederim.

Sayın Meslektaşım olay birkaç farklı şekilde değerlendirilebilir:

1-)Tarafınıza tebliğ yapılmış ancak usulsüz olduğunu kabul etmektesiniz. Usulsüz de olsa tebliğ yapılmış ise tebliğin muhatap tarafından öğrenildiği tarih tebliğ tarihi olarak esas alınır.
(Yargıtay 12.H.D. 2019/11629 E. 2020/3376 K.)

2-)Duruşma gününün UYAP' tan öğrenilmesi gibi bir usulün bulunmadığından bahsetmişsiniz. Bu şekilde bir düzenleme bulunmadığı yönünde haklısınız.
(Yargıtay 22.H.D. 2020/1905 E. 2020/6110 K.)

3-)Verilen süre kesin süre değil ise yeniden süre talep edebilirdiniz. Kesin süre ise sonuçlarının ihtar edilip edilmediği yani usulünce ve eksiksiz gerçekleşip gerçekleşmediği üzerinde durabilirdiniz. Netice itibari ile davayı uzatmak, sürüncemede bırakmak amacıyla tanık deliline dayanmamaktasınız. Dava sırasında dayanılan delil bir duruşmaya mahsus değil davanın tümü üzerinde etkilidir. Bu bağlamda ispat vasıtası olarak dayanmış olduğunuz tanık delilinin mahkeme huzurunda dinlenilmemesi birden fazla hakkın ihlaline yol açacaktır. Buna ilişkin kararları yazmıyorum kolayca bulabilirsiniz zaten.

4-)Kesin sürenin usulünce ve eksiksiz olarak verildiğini gördüğünüz takdirde süresi geçmiş olsa dahi doğrudan ilgili gideri yatırmanız gerekmektedir. Bu davranış yargılamayı uzatma amacı taşımadıkça ve kesin sürenin sonuçlarına önemli ölçüde aykırılık teşkil etmedikçe (Kesin süre yargılamanın makul sürede sonuçlandırılmasına hizmet eder) makul görülebilir. Dolayısıyla yatırmış olduğunuz gider avansı süresinde yatırılmış kabul edilerek işlemlere devam edilebilir. (Edilebilir diyorum çünkü aksi yönde kararlar da mevcuttur.)
(Yargıtay 3.H.D. 2012/11825 E. 2012/16385 K.)