Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Haberleri Hukuk Haberleri, duyuruları, güncel hukuki gelişmeler. [Haber Ekleyin]

''işsizim nafaka veremem ''artık yok

Yanıt
Konu Notu: 3 oy, 3,33 ortalama. Değerlendirme: Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 25-08-2006, 10:08   #1
Av.Güçlü KERVAN

 
Varsayılan İşsizim nafaka veremem konusunda yargıtayın ısrarı

İşsizim nafaka veremem yok!








Boşanma nedeniyle yoksullaşan kadına Yargıtay'dan iyi haber... Yargıtay, işsiz olduğunu beyan ederek boşandığı karısına nafaka ödemekten kurtulan erkeği haksız buldu.

EŞLER EŞİT KUSURLU

Yerel mahkemenin kararını bozan Yargıtay, bedeni ve akli kabiliyetine rağmen çalışmayan kocanın, nafakadan muaf tutulamayacağına karar verdi.

Yargıtay'ın kararına konu olay Ordu'da yaşandı. Şiddetli geçimsizlik nedeniyle mahkemeye başvuran M.T. adlı koca, boşanma talebinde bulundu. Karşı dava açan G.T. adlı kadın, boşanmaya karar verilmesi halinde yoksulluğa düşeceğini belirterek, mahkemeden uygun miktarda nafaka talep etti. Eşler arasındaki geçimsizliğin evlilik birliğinin devamına imkan vermeyecek boyutta olduğunu belirleyen mahkeme, tarafların eşit kusurlu olduğunu tespit etti ve boşanmaya karar verdi.

Genç kadının 'yoksulluk nafakası' talebini de inceleyen mahkeme, davacı kocanın, 'İşsizim, gelirim yok, nafaka veremem' mazeretini dikkate alarak, talebi reddetti. Boşanma sonucu ekonomik güvenceden yoksun kalan kadın, Yargıtay'a başvurarak yerel mahkemenin nafakaya ilişkin kararını temyiz etti. Davaya son noktayı koyan Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, boşanma sonucunda genç kadının yoksulluğa düşeceğine dikkat çekerek yerel mahkemenin kararını bozdu ve işsiz kocanın yoksulluk nafakası ödemesine karar verdi. Yargıtay'ın benzer davalara emsal teşkil edecek olan kararı özetle şöyle:

YOKSULLUĞA DÜŞMÜŞ

'...Boşanmaya neden olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğu belirlenmiştir. Dosyadaki delillere göre karşı davacı kadının, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği anlaşılmıştır. Davacı koca, bedeni ve fikri kabiliyetine rağmen çalışmıyor ve gelir temin edemiyorsa, bunun sonuçlarına katlanmak zorundadır. Türk Medeni Kanunu'nun 175'inci maddesi, boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek tarafın, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla, geçimi için diğer taraftan mal” gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebileceğini öngörmektedir. Yoksulluğa düşen kadın yararına uygun miktar yoksulluk nafakası takdiri gerekirken, bu talebin reddedilmesi yasaya ve usule aykırıdır...'

Ersin BAL ANKARA/AKŞAM


Old 25-08-2006, 12:34   #2
Av.Selim Balku

 
Varsayılan

Anlamadığım şey, koca zaten işsiz, güçsüz,parasız böyle bir kocadan boşandığında nasıl fakirliğe düşersin ki, zaten sen olabildiğince fakirsindir

Ayrıca neden fikri bedeni kabileyeti olmasına rağmen çalışma kocadan bekleniyor, kadınında fikri, bedeni kabileyeti çalışmaya müsait, kadın neden çalışmıyor.

Bir taraftan kadın-erkek eşit diyeceğiz, diğer taraftan çalışmayan erkeği cezalandıracağız...
Old 25-08-2006, 18:31   #3
Av.Engin Özoğul

 
Varsayılan

1- Taraflar eşit derecede kusurlu.

2- İki taraf da eşit maddi imkanlara sahip.

3- Sayın Balkunun belirttiği gibi boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek bir taraf da yok.

4- Erkek çalışmıyor. Kadın da çalışmıyor.

5- Erkek çalışabilecek fikri ve bedeni kabiliyete sahip. Sanırım kadın da öyle.

6- Genel bir ilke olarak Kadın-Erkek eşit.

Bu durumda Yargıtay kararından kadın ve erkeğin aslında eşit olmadığı, kadının bu toplumda güçsüz durumda olduğu ve korunması gerektiği, ataerkil bir toplumda yaşandığı bu nedenle çalışması beklenecek kişinin erkek tarafı olması gerektiği sonucu çıkıyor.

Yargıtay'ın kararı aslında ülkemizdeki sosyal gerçekleri ortaya koyması bakımından önemli. Keşke kadının bu toplum içindeki yeri hızla güç kazansa ve kadını korumaya ihtiyaç kalmasa. Evet kadın-erkek eşittir, öyle olmalıdır da. Fakat ideal eşitlik fikri, soyut düşünceden öteye geçip gerçeğin kendisi olana kadar kadınları koruyucu uygulamalar devam ettirilmelidir. Fakat düzenlemeler mutlaka eşitlik fikri çerçevesinde yapılarak hayatın içine yerleşmesi sağlanmalıdır.
Old 25-08-2006, 23:06   #4
Av.MuratOzan

 
Varsayılan

Bu karar kadınlar açısından pozitif bi ayrımcılık olduğunu gösteriyor. Olaya farklı bi bakış açısı ve esprili bi yorum eklemek istiyorum. Dikkat ederseniz dünya genelinde gerek ulusal düzeydeki normlarda gerek uluslararası katılımlı sözleşme veye benzeri nitelikteki belgelerde; insan hakları kapsamında yer alan daha kısmi korumalar getiren sözleşmeler kadın hakları ve kadınların korunması, çocuk hakları ve çocukların korunması, hayvan hakları ve hayvanların korunması... fakat erkeklere ilişkin olarak hiç böyle belgeye rastlanmaz; Hal böyle olunca insan şöyle düşünüyor; biz erkekler nasıl yaratıklarız ki dünya üzerindeki herşeyi bizden korunmaya çalışılıyor. Bana kalırsa belki bir kuşak daha devam etmesi gereken pozitif ayrım yavaş yavaş eşitliğe dönüştürülmeli yoksa bir başka belgenin konusu Erkek hakları ve erkeklerin dünyadaki diğer herşeyden korunması sözleşmesi olacaktır.
Old 25-08-2006, 23:52   #5
yargıç isa

 
Varsayılan

kadının korunmaya ihtiyacı olabilir, bu düşünce ile böyle bir karar çıkabilr ama neyden korunmaya ihtiyacı var bunu bilmek gerekir. İşten korunmaya ihtiyacı var mı? Kadını çalışıp geçimini sağlamaktan, hayatını sürdürmekten korumak mı gerekiyo? Etrafımda gördüğüm çalışan insanların çoğu kadın; ozaman bunlar korunmaya muhtaç insanlar mı?Eli ayağı sağlam kadınla erkek arasında geçimini sağlama bakımdan ne fark var? Yargıtay biraz eskiye kaçmış; sanki toplumda kadınların çalışmasının uygun görülmediği-kadının iş hayatına atılmasının topluma ters olduğu bir düşünce hakimmiş gibi karar vermiş.

Kanun, ailenin geçimini sağlamayı her iki eşede yüklemiştir. Yani çalışma sorumluluğu her ikisinde de vardır? Eşler boşanınca kadının çalışmasının uygun görülmemesi, nezamandır yakalanmaya çalışılan KADIN-ERKEK EŞİTLİĞİ'ni bozar.
Old 27-08-2006, 01:01   #6
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Karar yeni bir karar değil.

Uygulama hep böyleydi. Sayısız karar eklemek mümkün.
Old 27-08-2006, 01:25   #7
Av.Selim Balku

 
Varsayılan

Varoluşda hep böyleydi, sayısız örnek vermek mümkün...
Old 29-08-2006, 08:34   #8
bertrand

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan enginozogul
1- Taraflar eşit derecede kusurlu.

2- İki taraf da eşit maddi imkanlara sahip.

3- Sayın Balkunun belirttiği gibi boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek bir taraf da yok.

4- Erkek çalışmıyor. Kadın da çalışmıyor.

5- Erkek çalışabilecek fikri ve bedeni kabiliyete sahip. Sanırım kadın da öyle.

6- Genel bir ilke olarak Kadın-Erkek eşit.

Bu durumda Yargıtay kararından kadın ve erkeğin aslında eşit olmadığı, kadının bu toplumda güçsüz durumda olduğu ve korunması gerektiği, ataerkil bir toplumda yaşandığı bu nedenle çalışması beklenecek kişinin erkek tarafı olması gerektiği sonucu çıkıyor.

Yargıtay'ın kararı aslında ülkemizdeki sosyal gerçekleri ortaya koyması bakımından önemli. Keşke kadının bu toplum içindeki yeri hızla güç kazansa ve kadını korumaya ihtiyaç kalmasa. Evet kadın-erkek eşittir, öyle olmalıdır da. Fakat ideal eşitlik fikri, soyut düşünceden öteye geçip gerçeğin kendisi olana kadar kadınları koruyucu uygulamalar devam ettirilmelidir. Fakat düzenlemeler mutlaka eşitlik fikri çerçevesinde yapılarak hayatın içine yerleşmesi sağlanmalıdır.

Selam,

Hatalı bir karara doğru bir eleştiri. Ancak neden korunmaya muhtaç olduğu düşünülen kadını koruma görevi boşandığı kocasına yükleniyor onu anlamış değilim. Hoş, nafaka ve kıdem tazminatı ödencesini de anlayamayan bir insan olarak bunu anlamamda mümkün olmayacak.

Saygılar.
Old 04-09-2006, 12:17   #9
Av. Serap Akkılıç

 
Karar Kadına karşı Pozitif Ayrımcılık

Sevgili Meslektaşlar!
Hukuk kuralları ve bu kuralların uygulaması toplumsal hayatın bir parçasıdır.Ben kadın hakları alanında çalışmaktayım. Kökten eşitsiz bir toplumsal yaşam ve toplumsal kurallar sonunda, sanal bir eşitliğin yaşam karşılığı yoktur.Türkiyede yapılmış bilimsel araştırmalara baktığımızda bunların açıkça görebiliriz. Her gün ''NAMUS'' saikiyle kadınların öldürülmesi bile yeterli bir kanıttır.
İyi Çalışmalar
Old 04-09-2006, 16:29   #10
yargıç isa

 
Soru konudan uzak oldu biraz ama....

syn AKKILIÇ

kadın-erkek eşitliğinin olmadığından söz etmişsiniz, bazı alanlarda bu kabul edilebilir. Çünkü bu işler sadece kanunlarla olmuyo. Olsaydı toplumda çoğu sorunlar kanunların yürürlüğe girmesiyle çözülürdü.

Namus cinayetlerini genel olarak KADIN-ERKEK eşitsizliğine delil olarak sunmak yanlış. Çünkü çoğu namus cinayetleri kadının erkekten aşağı olduğu için değil tamamen kişilerin örf- adetlerinden kaynaklanmakta ve bunlara karşı gelen kadın yada erkek kurban edilmekte. Namus için örf-adet gereği insanlar hısımlarını (erkek yada kadın ayırt etmeksizin) öldürmekte. Kızlarından ayrıldığı için damadının öldürülmesi, eşini aldattığı için babanın çocugu tarafından vurulması..... Tabiki de bu cinayetlere en çok konu olan kadınlardır çünkü namus kavramı kadınlar için daha geniş tutulmuştur.Bu eşitsizlik yaratabilir. Bunlar tamamen cehaletin bir ürünüdür.

Yargıtaya dönersek, eşitliğin savunulduğu bu ortamda yargıtayın bu kararı hakkındaki görüşünüzü cevabınızdan tam olarak çıkaramadım. Onay veriyormusunuz bu tip ATAERKİL kararlara yoksa yanlış mı buluyorsunuz?

SAYGILARIMLA...
Old 04-09-2006, 21:46   #11
Gemici

 
Varsayılan

Sayın Dikici'nin, aklmıda kaldığı kadarı ile, THS'nin Hukuk Sohbetleri Alanına yazdığı 'Karararlar Gerekçeli Olur muş(eskiden)' başlıklı bir mesajı var .

Olayımızdaki Yargıtay Kararı'nın tatmin edici bir gerekçesi olmadığı için, yorumu spekülasyona açık. Yargıtay burada söz konusu olan olayda gerekçeli bir karar vermiş olsaydı spekülasyona yer kalmazdı diye düşünüyorum.

Belirli koşullar altında, işsiz olan bir kocanın'da işsizliğne rağmen, nafaka ödemesi gerektiği düşüncesindeyim. Görüşüme göre böyle bir uygulama, özellikle Türkiyenin Yaşam Koşulları'nın bir gereği. Genelde kırsal kesimlerde ve küçük kentlerde ailenin geçimini sağlayan, belirli istisnalara rağmen, eskiden olduğu gibi, halen koca dır. Nafaka ödemesi gereken boşanmış koca, sırf nafaka ödemesin diye, bile bile işini bırakırsa, nafaka alması gereken kadın, nafaka alamıyacak ve mali bakımdan zor duruma düşecektir.

Alman Mahkemeleri bu gibi durumlarda, nafaka ödemekle yükümlü eş, işsiz bile olsa, kendisini çalışıyormuş gibi kabul ederek nafaka ödemeye mahkum ediyorlar. Ödemek zorunda olduğu nafakanın miktarı, çalışmış olsaydı alabileceği maaş tutarına göre hesaplanıyor.

Yargıtay Kararı'na konu olan davada, evlilik mevcutken sadece erkeğin çalıştığından ve aileyi geçindirdiğinden yola çıkıp ona göre düşünürsek, Yargıtay Kararını olumlu olarak karşılıyorum. Sırf nafaka ödemesin diye işini bırakan eş'in, ister koca olsun isterse kadın hiç fark etmez, ödüllendirilmemesi gerekir.

Saygılarımla
Old 05-09-2006, 00:08   #12
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Sayın Gemici,

Bugün öğleden sonra, bir vatandaş, Alman Aile Mahkemelerinden birinden verilmiş bir kaç duruşma zaptı örneği getirdi. Tutanaklarda geçen bazı ibareler dikkatimi çekti.

Olayın taraflarının her ikisi de Türk. Almanya'da yaşıyorlar,boşanıyorlar. Kadın, müşterek çocuk için, çocuk nafakası talebiyle dava açıyor, adam TC de ve vekili yok.

Orada da buradaki gibi kazanç esas alınıyor ancak, dikkatimi özellikle çeken bir kaç husus şu oldu:

-Mahkeme, öncelikle tarafların "beyanlarına" önem veriyor. Daha doğru bir anlatımla, öncelikle tarafların "doğruyu" söylediğini varsayıyor. İki tarafın beyanı arasında, bir tür arabulucu gibi davranılmış.

-Davalı babanın TC de yaşıyor oluşu ve davanın görüşüldüğü ülkede temsilcisinin veya vekilinin olmayışı, kesinlikle aşamalarda davalı baba aleyhine bir netice doğurmamış. Mahkeme, belki bir davalı vekili kadar, yokluğunda dahi babanın hukukunu gözetmiş, hatta belki de davalı vekille temsil ediliyor olsa, bu kadar himaye görmeyecek!

-Üzüntüye neden olan konu ise, tutanaklarda TC ile ilgili olarak geçen ibareler... İbarelerin gerçekle örtüşmesi ayrı mesele aynı zamanda. Cümleleri şu an tam anımsamamakla beraber, özetle ; "TC de yaşam koşullarının son derece zayıf olması.... Ortalama yıllık gelirin 3.000 Euro'nun altında olması... " gibi ibarelerle korunmuş davalının hukuku biraz da Alman Mahkemesi nezdinde.

Davalı adına belki sevinç verici ama, ülkemiz adına gerçekten üzücü.

Saygılarımla...
Old 05-09-2006, 00:19   #13
Deniz İpek

 
Varsayılan

gercekten zor bır konu.bır tarafta esıtlık dıger tarafta ataerkıllık.bır bayan olarak tarafsız baktıgımda burda yoksul ve saglıklı bay ve bayan var ama toplumda bayın ayakta kalması bayana gore bıraz daha kolay. kadınlarımız bır seyler ıcın daha cabuk kurban edılebılıyorlar.belkı bu acıdan bakmalıyız..! nedersınız?
Old 05-09-2006, 10:54   #14
duyurucu1

 
Kitap toplumda kadınlar değil erkekler ezilmekte ve sömürülmektedir

Alıntı:
Yazan Av.Güçlü KERVAN
İşsizim nafaka veremem yok!








Boşanma nedeniyle yoksullaşan kadına Yargıtay'dan iyi haber... Yargıtay, işsiz olduğunu beyan ederek boşandığı karısına nafaka ödemekten kurtulan erkeği haksız buldu.

EŞLER EŞİT KUSURLU

Yerel mahkemenin kararını bozan Yargıtay, bedeni ve akli kabiliyetine rağmen çalışmayan kocanın, nafakadan muaf tutulamayacağına karar verdi.

Yargıtay'ın kararına konu olay Ordu'da yaşandı. Şiddetli geçimsizlik nedeniyle mahkemeye başvuran M.T. adlı koca, boşanma talebinde bulundu. Karşı dava açan G.T. adlı kadın, boşanmaya karar verilmesi halinde yoksulluğa düşeceğini belirterek, mahkemeden uygun miktarda nafaka talep etti. Eşler arasındaki geçimsizliğin evlilik birliğinin devamına imkan vermeyecek boyutta olduğunu belirleyen mahkeme, tarafların eşit kusurlu olduğunu tespit etti ve boşanmaya karar verdi.

Genç kadının 'yoksulluk nafakası' talebini de inceleyen mahkeme, davacı kocanın, 'İşsizim, gelirim yok, nafaka veremem' mazeretini dikkate alarak, talebi reddetti. Boşanma sonucu ekonomik güvenceden yoksun kalan kadın, Yargıtay'a başvurarak yerel mahkemenin nafakaya ilişkin kararını temyiz etti. Davaya son noktayı koyan Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, boşanma sonucunda genç kadının yoksulluğa düşeceğine dikkat çekerek yerel mahkemenin kararını bozdu ve işsiz kocanın yoksulluk nafakası ödemesine karar verdi. Yargıtay'ın benzer davalara emsal teşkil edecek olan kararı özetle şöyle:

YOKSULLUĞA DÜŞMÜŞ

'...Boşanmaya neden olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğu belirlenmiştir. Dosyadaki delillere göre karşı davacı kadının, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği anlaşılmıştır. Davacı koca, bedeni ve fikri kabiliyetine rağmen çalışmıyor ve gelir temin edemiyorsa, bunun sonuçlarına katlanmak zorundadır. Türk Medeni Kanunu'nun 175'inci maddesi, boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek tarafın, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla, geçimi için diğer taraftan mal” gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebileceğini öngörmektedir. Yoksulluğa düşen kadın yararına uygun miktar yoksulluk nafakası takdiri gerekirken, bu talebin reddedilmesi yasaya ve usule aykırıdır...'

Ersin BAL ANKARA/AKŞAM




Sevgili Meslektaşlar,

Esasında toplumda ezilen ve sömürülen kadınlar değil,erkeklerdir.Evlilik birliği kurulur kurulmaz erkeğin üzerine kadının geçimi yüklenir.Erkek kadını ve çocukları geçindirmekle yükümlü kılınır.Bu çağdaş aile düşüncesine uymaz.

Çeşitli nedenlerle boşanma olduktan sonra ortada küçük çocuklar kalmışsa bunların geçimi konusunda hakimin tedbir almasına akla auygundur.Ama boşanmadan sonra kadına neden nafaka veriliyor bunu akla uygun bulmak olası değildir.Keza boşanmadan sonra yoksulluğa düşecek erkeğe neden nafaka bağlanıyor bunu da anlamak mümkün değildir.

Evlilik boşanmayla son bulunca taraflar eski konumlarına gelmekteler.Kadın evlenmeden önceki konumuna erkek evlenmeden öbceki konumuna gelmekte.Kadın ve erkek evlenmeden önce nasıllarsa o duruma geliyorler.Evlenmeden önce kadın ,erkekten nafaka akıyormuydu ki boşandıktan sonra alsın?Evlenince ne değişti?kadın ve erkeğin çocukları oldu.Tamam kadın ve erkek çocuklarnı belli yaşa getirinceye kadar bakmak zorundalar.Bu akla ve doğanın yasalarına uygun.Ama kadına boşandıktan sonra yoksulluk nafakası taktir edilmesi akla ve doğanın yasalarına uygun değil.

Hasbel kader erkek nikah defterine bir imza attı diye onu hem kadınla evliyken hende boşandıktan sonra kadını geçindirmeğe mahkum etmek akla aykırıdır.Mademki kadının geçimini erkek sağlayacak neden mal ayrılığı rejimi var?Mirasta mal erkekten erkeğe intikal etsin.O zaman kadının da geçimini temin eden erkek olsun bu akla uygun.Ama mirasta ve mal rejiminde kadına mal edinme hakkı tanıyıp sonrada geçimini erkeğe yüklemek erkeği ezmek ve sömürmektir.

Sonra kadın evlenince kaybı ne oldu ki?Evlenmek kadına gelecek temin eden emekli sandığı mı SSK'mı?Sosyal güvenlik kurumu mu?

Evlenince erkek ne kadar mutlu olduysa kadında o kadar mutlu oldu.Çocukların olması erkeği ne kadar sevindirdiyse kadını da o kadar sevindirdi.Evlenen kadına erkek aleyhine bu kadar hak veren Medeni Kanun akla uygun değildir.Feministlerin "kadınlar eziliyor"hastalıklı düşünceleri doğrultusunda hazırlanmıştır.Bu nedenle hakimlerde erkekleri ezici yoksulluğa düşürücü şekilde kadın lehine yoksulluk nafakasına hükmediyorlar .Bu kararlar toplumu buzucu sonuçlar doğuruyor.Neden mi?Çünkü;artık erkekler evlenmekten korkuyorlar.İlişkilerini evlilik dışı sürdürüyorlar.Bu seçenek erkeğe daha ucuza geliyor.Bir şişe süt içmek için evde kocaman bir inek beslemek gerçektende çok pahalı.Oysa bakkalda erkeğin ihtiyacı olan bir şişe süt çok daha ucuz.

Yasa koyucular kaş yapayım derken göz çıkardılar.Kadına hak verelim derken erkeği mağdur duruma soktular.Bu durum ailelerde huzur değil huzursuzluğun ortaya çıkmasına ve boşanmaların artmasına sebep oldu.

NETİCE VE TALEP:Yukarda arzedilen nedenlerle;yoksulluk nafakasının taktir edilmesi ve bu maddenin işletilmesi akla aykırıdır.Erkeğin ezilmesi ve sömürülmesini artırıcı bir maddedir.Toplumda zaten ezilen ve eşşekler gibi kadını sırtında taşıyan erkeğin üzerine yüklenen ekstradan bir yüktür.Bu yükle kadın karşısında,eşşek konumundaki erkeğin beli çatırdamaktadır.
Old 05-09-2006, 11:22   #15
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Alıntı:
Evlilik boşanmayla son bulunca taraflar eski konumlarına gelmekteler

Alıntı:
Evlenmeden önce kadın ,erkekten nafaka akıyormuydu ki boşandıktan sonra alsın?Evlenince ne değişti?

Sayın duyurucu1,

Zaman zaman, her iki yanın da aynı toplumsal konuma sahip olduğu, benzer nitelikleri taşıdığı, çalıştığı,akıl ve yeteneklerinin birbirine orantılı olduğunu düşündüğüm boşanma hallerinde, kadının yasanın kendisine tanıdığı hakka dayanarak, tabiri caizse bir ömür kendisine boşanıldıktan sonra bakılmasını istemesini ben de doğru bulmuyorum.

Ama gelin görün ki, anlattığım denklik halleri de zaman zaman dahil olmak üzere, ki bu tür şanslı kadınların Türk toplumunda orantısal olarak , kendilerine okuma, çalışma, fikri ve toplumsal yaşamda yer edinme şansı tanınmamışlarla kıyaslandığında, son derece küçük bir azınlık olduğuna inanıyorum.

Hal böyle olunca, alıntıladığım ilk mesajınızdaki gibi,
kadınlar boşanmayla o "eski hallerine" gelememekteler. Köydeki, yahut son derece tutucu bir ortamda yaşayan kadın, boşanmadan sonra, yüksek yüzdelerle, yeniden evlenememekte. Çoğunlukla müşterek çocuklarını da yanına alarak baba evine dönmekte ve dünyaya küsmek "zorunda" kalmaktadır. Eminim tercih şansları olsa, onlar da kendilerine özerk bir dünya kurmak isteyeceklerdir. Ama çoğunlukla bu ihtimal dahilinde olmamaktadır. Bu anlamda, Türk toplumunda hala ezici çoğunlukta bir kadın "boşanmayla evlenmeden önceki eski haline dönememektedir".

Alıntıladığım ikinci mesajınız da, yukarıdaki paragrafımda yanıtlanmış oluyor aslında. Evlenince ne değişiyor? Kadına, erkek şemsiyelerinin altında sunulan toplumsal rol dayatmalarında, kadın evlenince "koca" şemsiyesinin altına giriyor. Bunu çoğunluk da istemli olarak yapmıyor, kendilerine başka seçenek sunulmuyor çünkü. Nice kadın bilirim , eğitimli, meslek sahibi olup da, fiziksel şiddet gördüğü eşinden, dayağa rağmen, ilk ailesinin (anne-babasının) şiddetle karşı çıkması, bu evden çıktıktan sonra geri dönemezsin, kocandır,çekeceksin, mantığıyla karşı çıkıp, evlatlarını bu acımasız ortamda , salt hala bu toplumda egemen olan ve edaima kadın aleyhine işleyen çarkın dişlilerini kıramadıkları için mutsuzluğa mahkum etmektedirler. Varın meslek sahibi olmayanların halini tasavvur edin.

Evlenince ne değişmektedir. Bu örneklerde olduğu gibi, içi hiç doldurulamamış olan, bu toplumun en büyük özürlerinden biri olan "birey yetiştirme" sınavında, kadınları erkeğe tabi kılarak, sınıfta kalmıştır bu toplum. Yasalar halihazırda arkasından itmekte olsa da insanları, çalışkan öğrenci olmamakta ısrarlıyızdır da aynı zamanda.

Hal böyle olunca, evlenince de, boşanınca da kadın için çok şey değişmektedir. (Yazımın en başındaki mutlu azınlığı ayrık tutuyorum. Bir kısım da yasanın ve genel kabullerdeki haklarını, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde değerlendirebiliyorlar. Ama eminim ki bunlar,dikkate alınmayacak denli istisnai durumlar.)

Kadın kimliğiyle erkeğe tabi kılınan ve evliliklerin başında da erkek için çok sevimli olan şu meşhur "sahiplenme" olgusu, aynı zamanda kadını önce birey olarak görmeyi, ona saygı duymayı, herşeyden öte insanca bir ilişki yaşamayı öğrenemeyen ezici çoğunluktaki erkek için , kadına bakışı böyle olduğu sürece, yargı erkinin kadın lehine pozitif ayrımcılık yapmayı sürdürmesine, ihtiyaç vardır.


Alıntı:
Çünkü;artık erkekler evlenmekten korkuyorlar.İlişkilerini evlilik dışı sürdürüyorlar.Bu seçenek erkeğe daha ucuza geliyor.Bir şişe süt içmek için evde kocaman bir inek beslemek gerçektende çok pahalı.Oysa bakkalda erkeğin ihtiyacı olan bir şişe süt çok daha ucuz.

Eğitimli , meslek sahibi , toplumda önemli yeri haiz bir mesleğin mensubu tarafından dile getirilen yukarıdaki paragraftaki inek ve süt benzetmelerinizi ise, az evvel anlatmaya çalıştıklarımın hala geçerliliğini koruduğuna dair, sizin kaleminizden verilmiş yerinde bir örnek olarak görüyorum.

Hele "ucuza gelmek" kavramınızı.

Toplumda gelecek nesilleri yetiştirecek olan, kadın ve erkeğin birbirine bakışının bu yönde olması, saygı ve sevgi içermeyen, içi boşaltılmış ilişkiler içerisinde yaşanan evlilik ya da birliktelikler, korkarım uzun vadede, topluma çok pahalıya malolacak...

Saygılarımla.
Old 08-09-2006, 16:58   #16
Piro

 
Varsayılan kadının mesleği ve gücü varsa erkek ömür boyu kadını sırtında mı taşıyacak??

Yasa koyucular kaş yapayım derken göz çıkardılar.Kadına hak verelim derken erkeği mağdur duruma soktular.Bu durum ailelerde huzur değil huzursuzluğun ortaya çıkmasına ve boşanmaların artmasına sebep oldu.

NETİCE VE TALEP:Yukarda arzedilen nedenlerle;yoksulluk nafakasının taktir edilmesi ve bu maddenin işletilmesi akla aykırıdır.Erkeğin ezilmesi ve sömürülmesini artırıcı bir maddedir.Toplumda zaten ezilen ve kadını sırtında taşıyan erkeğin üzerine yüklenen ekstradan bir yüktür.Bu yükle kadın karşısında,erkeğin beli çatırdamaktadır.


Saygılarımla
Old 08-09-2006, 23:53   #17
yargıç isa

 
Kitap .......

İnsanlara bazı haklar birden tanınırsa bu haklar , hiçbirini es geçmiyecek şekilde birden kullanılmaya çalışılır. Sorun yeni hazırlanan medeni kanunumuzun bu hakları tepeden bir anda indirmesi, toplumun yaşam tarzını, kültürünü, göreneklerini, düzenini fazla dikkate almamasıdır. Tamam ortada bir sakatlık olabilir ama bu sakatlığın bir anda giderilmeye çalışılması başka sakatlıkları doğuracaktır ve doğurmaktadır. Yeni medeni kanun çogu maddeleriyle toplumun bir adım önünden gitmektedir, topluma ayak uyduramamaktadır. medeni kanunda düzenlenen mal rejimleri yüzünden insanlar evlilikten kaçınmakta, anlaşmalı beraberlikler çoğalmaktadır. Kadın haklarını bir anda sağlayabilmek adına TÜRK AİLE YAPISI bozulmaktadır.

Saygılarımla...
Old 09-09-2006, 00:30   #18
Av.Nebi

 
Varsayılan

Gazetede okumuştum çok teşekkürler güzel bi karar
Old 09-09-2006, 01:25   #19
Gemici

 
Varsayılan

Alıntı:
Kadın haklarını bir anda sağlayabilmek adına TÜRK AİLE YAPISI bozulmaktadır.

Nedir TÜRK AİLE YAPISI?
Kadının erkek tarafından baskı altına alındığı, mal olarak görüldüğü, kendi arzu ve isteklerine göre bir hayat sürmeye çalıştığında, 'sen benim namusumsun, şerefimle oynayamazsın' denilerek, gerektiğinde öldürüldüğü bir aile yapısı mı?

yoksa:

Kadın ve erkeğin ortak iradesiyle kurulan, karşılıklı sevgi ve saygı bağına dayalı, kimsenin kimseye hükmetmediği bir hayat beraberliği mi dir?

Eğer cevap birinci şıktan yana ise, ne kadar erken bozulursa o kadar iyi olur, derim.

Yok eğer cevabımız ikinci şıktan yana ise haklısınız derim.

Saygılarımla
Old 12-09-2006, 20:21   #20
alisuat

 
Varsayılan

Haber hakkındaki Sayın Av.Selim Balku ve Engin Özoğul yorumlarına tamamen katılıyorum, olayı çok iyi değerlendirip çarpıcı yorumlarda bulunmuşlar... Eeee bize de söyleyecek pek bi laf kalmamış
Old 13-09-2006, 21:04   #21
Av. Salim

 
Varsayılan

Ben değerli Şehper hanımın bir küçük bir kızken, kadınların aralarında konuştuğu bir ortamda meydana gelen gayri ihtiyari ve ani bir sessizlik (suskunluk) için "Kız doğdu..." cümlesinin kullanılmasını değerlendiren bir yazısını okumuştum.
Yukarıdaki tüm yorumlar gerçeği çeşitli yönleriyle yansıtıyorlar. Kadının ezilip üzüldüğünü girdiğim bir çok boşanma davamda izledim.
Ama erkeğin kadına haksızlık yaptığı olaylar kadar, kocasına haksızlık yapan, aldatan kadınlara da epey rastladım. Ve erkeğin iyi niyetli olup hanımı tarafından mağdur edildiğini de bir hayli gördüm.
Şimdi bu karar çerçevesinde imkanı olmadığı halde eşine -duruma göre- bir ömür boyu nafaka vermek ve bunun için (nafakayı ihlal suçundan hapis yatmak, icra tazyikine maruz olmak vs..) zorunda kalacak erkekler için de "Erkek doğdu..." mu diyeceğiz ?
Old 13-09-2006, 21:54   #22
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Sayın Av. Salim,

Bir "yas ortamının" oluşması için, daha fazla ve çok yönlü haksızlığa ihtiyaç var. Böyle bir niteleme için, yeterli tarih, altyapı, gerekçe, dolayısıyla genel kabul, henüz yok bence Ve olmasını da kendi adıma dilemiyorum.

Saygılarımla...
Old 14-09-2006, 13:33   #23
Av. Salim

 
Varsayılan

Haklısınız Şehper hanım. Uğranılan haksızlık ve mağduriyetlerin erkekler için genelleştirmeyi gerektirecek boyuta ulaşmadığı söylenebilir. Bir bayan olarak ulaşmamasını dilemeniz de takdire değer. Ama ben, bireyler planında yukarıdaki yargıtay kararının muhatabı olabilecek erkeklerin sayısının ülkemizde çok az olmadığını ve bu nedenle de bunun önemli bir haksızlık teşkil edeceğini düşünmeye devam edeceğim. Saygılar...
Old 14-09-2006, 14:01   #24
korayoz

 
Varsayılan

kadın ve erkek eşittir ancak bu eşitlik sosyal koşullara göre şekillenmelidir unutulmamalıdır ki ülkemizin sosyal koşullarında eğitimi olmayan orta yaşlı bir kadın helede küçük yerleşim birimlerinde yaşıyorsa geçimini nasıl sağlayabilir ki.bence de gerekçeli karar olsaydı olayı daha iyi kavrayabilirdik ama yukarıda saydığım gerekçelerle yargıtay kararınına bu kadar olumsuz bakmamamız gerektiğini düşünüyorum.
Old 17-09-2006, 12:14   #25
av.öznur

 
Varsayılan

gerekçeli kararı görmeden yorum yapmak yanlış olsa da; iç anadoluda veya doğu anadoluda, herhangi bir ilçede, boşanmış bir çifti düşünün, acaba hangisinin çalışması sorun olur.... genel ilkelerden sıyrılıp yaşadığımız topluma döndüğümüzde kararın ne kadar doğru bir karar olduğu açık..
Old 29-09-2006, 12:51   #26
duyurucu1

 
Kitap Çifte standart uygulanıyor

Alıntı:
Yazan av.öznur
gerekçeli kararı görmeden yorum yapmak yanlış olsa da; iç anadoluda veya doğu anadoluda, herhangi bir ilçede, boşanmış bir çifti düşünün, acaba hangisinin çalışması sorun olur.... genel ilkelerden sıyrılıp yaşadığımız topluma döndüğümüzde kararın ne kadar doğru bir karar olduğu açık..

Sevgili Öznur,

Bir kadın ve bir erkek evleniyorlar,çocuk yapıyorlar sonra boşanıyorlar.

Boşandıktan sonra kadın yada erkek birbirinden neden nafaka talep etsin ki?

Çocukların bakımı için gereken tedbirlerin alınmasını anlarım.Ve de akılcı bir yaklaşım olur.Ama boşanan kadına yada erkeğe boşanması nedeniyle neden nafaka verilsin?Kadın evlenince ne kaybetti?Bekaretini mi?Nafaka bekaretinin bedeli mi?Eğer böyle düşünülüyor ise erkek de bekaretini kaybetmiş olabilir.Evlendikten sonra kadına verilen yoksulluk nafakası neyin karşılığıdır?Kadın evlilik kurumuna girerken evliliği SSK olara mı görüyor?Erkeği de SSK Kurumunun Genel Müdürü olarak mı algılıyor?

Hayır!Boşandıktan sonra kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakaları akılcı ve adil değil.Çocuklar için hükmedilen nafakalar ise akılcı ve adil.

Orta anadoluda,Güneydoğuda yada dünyanın bir yerinde nerede olursa olsun kadına verilen yoksulluk nafakası çok yanlış.

Medeni Kanundaki bu düzenlemelerden sonra artık kadının çalışmasına ve kendini geliştirirp çağdaşlaşmasına gerek yok.Önce salak ve zengin bir koca bulur.Bir iki sırnaşmayla ve numarayla onunla evlenir.Ondan birkaç çocuk doğurur.Böylece döl alma ihtiyacını giderir.Sonra da zengin fakat salak erkekten boşanır.gelsin yoksulluk nafakaları.Hayatının sonuna kadar çalışmadan istediği gibi yaşar.Üstelik salak kocanın parası ile kendine yeni sevgililr de bulur.

Kadınların büyük kısmı zaten böyle yapıyor.Erkeklere bakış açıları böyle.Önce aman zengin bir koca bulabilir miyim telaşındalar.Sonra kocayı nasıl ehlileştiririÇünkü evlm telaşına düşüyorlar.Menepoz olduktan sonrada kocayı nasıl başımdam atarım derdindeler.Çünkü evlilik için oluşturulan amaç gerçekleşmiştir.Kadın çocuk doğurmuştur.Kocadan da mal varlığı edinmiştir yada yoksulluk nafakası alacaktır.Artık kocanın salyasını sümüğünü çekmesine gerek yoktur.Özgür kadın olarak istediği yere takılabilir.

Aşk,sevgi ne oldu?diye sorar gibisin.Ne aşkı?O da ne?Sevgi mi?O nasıl şey?yenirmi?İçilir mi?

Selam ve sevgiyle kal feminist özgür kadın meslekdaşım
Old 29-09-2006, 13:06   #27
duyurucu1

 
Kitap hızımı alamadım

Alıntı:
Yazan duyurucu1
Sevgili Öznur,

Bir kadın ve bir erkek evleniyorlar,çocuk yapıyorlar sonra boşanıyorlar.

Boşandıktan sonra kadın yada erkek birbirinden neden nafaka talep etsin ki?

Çocukların bakımı için gereken tedbirlerin alınmasını anlarım.Ve de akılcı bir yaklaşım olur.Ama boşanan kadına yada erkeğe boşanması nedeniyle neden nafaka verilsin?Kadın evlenince ne kaybetti?Bekaretini mi?Nafaka bekaretinin bedeli mi?Eğer böyle düşünülüyor ise erkek de bekaretini kaybetmiş olabilir.Evlendikten sonra kadına verilen yoksulluk nafakası neyin karşılığıdır?Kadın evlilik kurumuna girerken evliliği SSK olara mı görüyor?Erkeği de SSK Kurumunun Genel Müdürü olarak mı algılıyor?

Hayır!Boşandıktan sonra kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakaları akılcı ve adil değil.Çocuklar için hükmedilen nafakalar ise akılcı ve adil.

Orta anadoluda,Güneydoğuda yada dünyanın bir yerinde nerede olursa olsun kadına verilen yoksulluk nafakası çok yanlış.

Medeni Kanundaki bu düzenlemelerden sonra artık kadının çalışmasına ve kendini geliştirirp çağdaşlaşmasına gerek yok.Önce salak ve zengin bir koca bulur.Bir iki sırnaşmayla ve numarayla onunla evlenir.Ondan birkaç çocuk doğurur.Böylece döl alma ihtiyacını giderir.Sonra da zengin fakat salak erkekten boşanır.gelsin yoksulluk nafakaları.Hayatının sonuna kadar çalışmadan istediği gibi yaşar.Üstelik salak kocanın parası ile kendine yeni sevgililr de bulur.

Kadınların büyük kısmı zaten böyle yapıyor.Erkeklere bakış açıları böyle.Önce aman zengin bir koca bulabilir miyim telaşındalar.Sonra kocayı nasıl ehlileştiririÇünkü evlm telaşına düşüyorlar.Menepoz olduktan sonrada kocayı nasıl başımdam atarım derdindeler.Çünkü evlilik için oluşturulan amaç gerçekleşmiştir.Kadın çocuk doğurmuştur.Kocadan da mal varlığı edinmiştir yada yoksulluk nafakası alacaktır.Artık kocanın salyasını sümüğünü çekmesine gerek yoktur.Özgür kadın olarak istediği yere takılabilir.

Aşk,sevgi ne oldu?diye sorar gibisin.Ne aşkı?O da ne?Sevgi mi?O nasıl şey?yenirmi?İçilir mi?

Selam ve sevgiyle kal feminist özgür kadın meslekdaşım

Sevgili meslekdaşlar hızımı alamadım biraz daha yazayım.
Daha bir kaç gün önce Mahkemenin birinde bir karar verildi.Erkek 450 YTL emekli aylığı alıyor.Başında üç tane kız çocuğu var.Onları ve kendisini geçindirmek zorunda.Açlık sınırında yaşıyorlar.Mahkeme Erkeğin kadına 200YTL tedbir nafakası ödemesine karar verdi.Daha sonra dava bitince bunun yoksulluk nafakası olarak devam edeceği belli.

Şimdi el insaf!Bu erkek ne yapsın?Kadından olan üç çocuğu besliyor.Onları okutmaya çalışıyor.Kadın ise babasının evinde fink atıp geziyor.O erkek senin bu erkek benim kucaktan kucağa gezip duruyor.Üstelik ayda 200YTL de boşanma aşamasındaki kocadan nafaka alıyor.kadın da bu parayı sevgilileriyle afiyetle yiyor.

Hadi özgür feminist kadınların kıvırttırmalarını anladık.Ama "kadınlara özgürlük !"diye yırtınan bazı ligt erkekler bu olayı nasıl değerlendirecek merak ediyorum.
Old 29-09-2006, 13:31   #28
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Sayın duyurucu1,

Mesajınız polemik yaratacak nitelikte olmaktan da öte, kadın/erkek düşmanlığı tohumları serpmeye hazır ve nazır görünüyor.

Gerçi bu düşünceler "sizin" düşünceleriniz. Epey öfke birikmiş. Sağduyulu bir yanıt verdiğinizden ve konuya objektif yaklaştığınızdan, emin misiniz?
Old 29-09-2006, 14:14   #29
medenikal

 
Varsayılan

sayın duyurucu
Alıntı:
Hadi özgür feminist kadınların kıvırttırmalarını anladık.Ama "kadınlara özgürlük !"diye yırtınan bazı ligt erkekler bu olayı nasıl değerlendirecek merak ediyorum.

herkesin fikri olacak tabi saygı duyarız;

ama katılmak durumunda da değiliz.

her boşanma sonucunda ,nafaka alan kadın başka erkeklerin kuçağında demişşiniz;

ne alakası var;

boşanmışsa tekrar evlenmeyecek mi;

200 milyon dediğin nedir;

az bile hükmedilmiş;

yani öyle ifadeler de bulunmuşsun ki kadınlara yönelik bu uslubun ,bu tarz açıklamaların yakışıksızdır.
Old 29-09-2006, 18:59   #30
av.öznur

 
Varsayılan

sayın duyurucu
konuyu bu kadar garip bi açıdan görmeyi nasıl başardığınızı anlamış değilim. biri beni ilk kez feminist olarak değerlendiriyor.ülkemizin sosyolojik durumunu değerlendirmekle feministlik olmak arasındaki bağlantıyı çözemedim açıkçası..
sizin yorumlarınızı da okuyunca söz konusu mahkemenin ne kadar doğru bir karar verdiğini birkez daha anladım. bu memlekette bu kafayla hareket eden ve bu kadar çabuk kadını karalamakta sakınca görmeyen zihniyetler oldukça.
erkekler daha çok nafaka öder..
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
O artık savcı değil Seyda Hukuk Haberleri 12 14-11-2006 09:53
Devletin eli artık hırsızın ensesinde Kavaz Hukuk Haberleri 0 03-11-2006 01:53
İdam Cezasını Artık Kaldırmalıyız aristo Hukuk Sohbetleri 9 12-08-2005 09:55
Temel Tahtını Kaybetti.Artık Tahtta 10 İtm Var Batu Han Site Lokali 2 09-06-2003 21:48


THS Sunucusu bu sayfayı 0,23510408 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.