Menfi Tespit İspat

müvekkil, eşine imzalamış olduğu boş senet veriyor. Bu senet sanki eşinin abisi alacaklı gibi doldurulup, müvekkile karşı eşinin abisi tarafından takip başlatıyor. Bu arada senedin üzerine çok fahiş bir miktar yazıllmış. Müvekkille bu kişi arasında böyle bir ticari ilişkide yok. Nakten kaydı düşülmüş. Tebligatı müvekkilin eşi alıyor ama müvekkile haber vermiyor. Takip kesinleşiyor ve müvekkilin tazminat alacaklarına haciz konulması üzerine müvekkil hakkında başlatılan takipten haberdar oluyor. Bu arada müvekkilde eşinden boşanıyor. Bu durumda müvekkilin borçlu olmadığını veya tebligatın usülsüz olduğunu nasıl ispat edebiliriz. Menfi tespit davasında nasıl bir yol izlememiz gerekir.

Öncelikle menfi tespit davasında tebliğatın usulsuzluğu açısından tespiti sağlamanız gerekecek. Dönen tebliğat parçasında eşin isminin olacağı açık. Ayrıca ilgili kişilerin boşanması da davanıza olumlu anlamda etki edecektir. Yanlız müvekkiliniz neden eşine boş senet veriyor o konuyu açıklamamışsınız.??? Yani işin ayrıntısında senetteki imzanın kendisine ait olmadığı tespit edilebilir. Sonuçta karşı tarafta senedin neye karşılık verildiğini ispatlamak durumunda kalacaktır. Olayın ayrıntıları önemli..

Alıntı: Yazan Av. Uğur İHTİYAROĞLU Sonuçta karşı tarafta senedin neye karşılık verildiğini ispatlamak durumunda kalacaktır.

O halde, "karşı taraftan bono alan herkes, ayrıca bu bonoyu niçin aldığına veya bononun niçin düzenlendiğine veya alt ilişkiye dair karşı tarafla bir sözleşme de yapmalıdır"; böyle mi anlamalıyız?

Bence bono alacaklısı senedin niçin verildiğini ispatlamak zorunda değildir.

Boş senet verilmesine de hukuken bir engel bulunmamaktadır.

Bononun iradeye aykırı doldurulduğu vs... iddialarda bulunan, def'i ileri süren davacının bu iddialarını -davanın seyrini etkileyecek nitelikte bir ceza davası ve lehe neticesi yoksa- kesin delillerle ispatlaması gerekir. Davalı/bono alacaklısı senetteki "nakden" kaydını değiştirecek şekilde başka bir hukuki sebep ileri sürerse; bononun ihdas sebebini değiştirdiği için ancak o zaman ispat yükü kendisine düşecektir.

Caner Beye katılıyorum,
Senete nakden kaydı var, bu da Senet lehdarının keşideciye borç para verdiği anlamına geliyor. Keşideci/borçlu bu kaydın aksine, bononun borç para için verilmediğini iddia ediyorsa bunu kanıtlamakla yükümlü. (Ki Yargıtay bu ispatın yazılı kanıtla olması şartını getiriyor)

Boş senedin imzalanması ile ilgili bir Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında (yanlış hatırlamıyorsam 1989/2 Esas idi) boşa imza atan sonuçlarına katlanır, senedin anlaşmaya aykırı doldurulduğunun yazılı kanıtla kanıtlanması gerekir demekte.

O halde, "karşı taraftan bono alan herkes, ayrıca bu bonoyu niçin aldığına veya bononun niçin düzenlendiğine veya alt ilişkiye dair karşı tarafla bir sözleşme de yapmalıdır"; böyle mi anlamalıyız?

Sayın meslektaşım, tabii ki bonoyu alan herkes bir sözleşme yapmak durumunda değil..ancak ilgili şahsın neden boş senet verdiği hususu açık olmadığından, eğer kanıtlayabilirse (tabii ki yazılı delille) bu durumda da ispat yükünün karşı tarafa geçeceğini anlatmak istedim..Lehe olan defiler açısından değerlendirme yapılmalı, aksi takdirde herkes boş senedi dolsursun piyasaya sürsün sonucu çıkacaktır. Saygılarımla..

bono alacaklısı senedin niçin verildiğini ispatlamak zorunda değildir. acacagınız menfı tespıt davasında da takıp durmıyacak ve ıslemler devam edecektır.ancak satısla ılgılı bır durum sozkonusu olursa satıs beklıyecektır menfı tespıt davasının sonucunu.ancak yenı acılacak bır dava olarak dusunursek harcı cok afakı cıkacaktır. 1 ekımde yururuluge gıren kanunlar muvekkıllerı asırı etkılemektedır maddı olarak.

Sayın Av.Fatma ben de diğer arkadaşların düşüncelerine katılıyorum. Bence bu durumda yapacağınız birşey yok.Bononun boş olarak verilmesine ilişkin birçok yargıtay kararı var. Beyaza imza atmanın hukuki sonucuna imza atan kişi katlanmak zorundadır diye . Kaldı ki senedin sonradan doldurulduğunu sizin yazılı bir belge ile ispat etmeniz gerekecektir. Yazdıklarınızdan anladığım kadarıyla bu durumu ispat etmeniz zor. Ayrıca tebligatın usulüne uygun olmadığını ispatınız da bence zor. Zira anladığım kadarıyla tebligatın yapıldığı dönemlerde borçlu hala eşi ile evli , daha sonradan boşanmış , bu durumda evde birlikte yaşadığı eşinin tebligatı alması normal ve bence usulsüzlük yok. Kısacası ben bu dosyadan bir sonuç alabileceğinizi düşünmüyorum. İyi çalışmalar.